Etiket: cumhurbaşkanı

  • Erdoğan’dan üniversitelerde yüz yüze eğitim açıklaması

    Erdoğan’dan üniversitelerde yüz yüze eğitim açıklaması

    Cumhurbaşkanı Erdoğan ”En kısa sürede yüz yüze eğitimi başlatmayı hedefliyoruz. Uzaktan eğitim tecrübesi önemli ama örgün eğitimin yerini tutmayacağı açıktır” dedi.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen 2020-2021 Yükseköğretim Akademik Yılı Açılış Töreni’nde konuşuyor.

    https://twitter.com/AACanli/status/1316707001074954242

    Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları şöyle:

    ”Uzaktan eğitim tecrübesi önemli ama örgün eğitimin yerini tutamayacağı açıktır. İnşallah mümkün olan en kısa sürede yükseköğretimde de yüz yüze eğitim öğretimi başlatmayı hedefliyoruz. Üniversitelerimiz tep tip eğitim yapmak yerine ihtiyaca göre farklı alanlara yönelmeye başladı. 2006 yılından sonra kurulmuş üniversiteler arasında dünyada ilk 800’ün arasına girmeyi başaranlar olduğunu görüyoruz.

    YÖK ANADOLU PROJESİ

    YÖK Anadolu Projesi, Anadolu’daki yeni gelişen üniversiteleri daha gelişmiş üniversitelerle eşleştirerek eksiklerin giderilmesini hedefliyor. Bu programı bu akademik yılın ikinci döneminden itibaren hayata geçiriyoruz. YÖK Sanal Laboratuvar Projesi ile genel kimya ve fizik laboratuvarı dersleri sanal ortamda verilebilecek.

    ”BİZ ROBOT DEĞİL İNSAN YETİŞTİRMENİN PEŞİNDE OLMALIYIZ”

    Sadece maddi bilgilerle donanmış manevi değerlerden yoksun nesil milletçe en büyük felaketimiz olur. Maziden, atiye kurduğumuz köprünün zenginliklerine sahip çıkacak nesiller yetiştirmek istiyoruz. İnsan maddi birikimi ve manevi zenginliği ile bir bütündür. Biz robot değil insan daha doğrusu insan-i kamil yetiştirmenin peşinde olmalıyız. Hem aile eğitimi hem mektep eğitimi bağlamında bu konuda ciddi eksikliklerimiz olduğuna inanıyorum. Türkiye Cumhuriyeti uzun bir demokrasi mücadelesinin ardından bugün bulunduğu yere geldi. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi gerçekleştirdiğimiz en büyük yönetim reformudur. Güçler ayrılığı erkinin üçüncü ayağı olan yargı tüm unsurlarıyla adaletin tesisine hizmet ediyor.”

    Bize ‘Bu kadar yayılmayın’ diyorlar. Zulüm var. Libya’da zulüm var sessiz kalamayız. Suriye’de zulüm var. Sessiz mi kalalım? Somali’de… Azerbaycan’da Ermenilerin zulmü var. Seyir mi edelim? Biz duramayız. Tarih boyunca ecdadımızın bize yıktığı mesuliyet var. Biz durmak oralarda da görevimizi yerine getirmenin gayreti içerisinde oluruz.

    ”SEYİR Mİ EDELİM?”

    Bize ‘Bu kadar yayılmayın’ diyorlar. Zulüm var. Libya’da zulüm var sessiz kalamayız. Suriye’de zulüm var. Sessiz mi kalalım? Somali’de… Azerbaycan’da Ermenilerin zulmü var. Seyir mi edelim? Biz duramayız. Tarih boyunca ecdadımızın bize yıktığı mesuliyet var. Biz durmak oralarda da görevimizi yerine getirmenin gayreti içerisinde oluruz.

    ”SEÇİM 2023 HAZİRAN’DA OLACAK”

    Milletten alamadığı gücü başka yerlerden devşirmeye çalışanların heveslerini kursaklarında bırakacağız. Çıkıyorlar ‘Erken seçim…’ Ne erken seçimi ya? Bunlar kabile devletlerinin yaptığı iştir. 3 ayda seçim kabile devletlerinin işi. Gelişmiş gelişmekte olan ülkede böyle bir şeyi göremezsiniz. Batı’da Amerika’da görür müsünüz. 2023 Haziran’ında yapılacaktır. Yeni Türkiye’de seçimi öne almak mümkün değil.”

     

  • “Bir kadının dahi şiddete uğramasına tahammülümüz yok”

    “Bir kadının dahi şiddete uğramasına tahammülümüz yok”

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Kadına yönelik şiddete karşı mücadelemizi çok yönlü, bütüncül bir yaklaşım ve sıfır tolerans ilkesiyle yürütüyoruz. Ülkemizdeki tek bir kadının dahi şiddete uğramasına, hakkının, hukukunun, onurunun çiğnenmesine asla tahammülümüz yoktur” dedi.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) ‘4’üncü Kadın Konferansı’ 25’inci yıl dönümü yüksek düzeyli etkinliğine video mesajla katıldı. Erdoğan mesajında, Pekin Deklarasyonu’nun kabulünden 25 yıl sonra dahi kadın ve kız çocuklarının hakları için bir kilometre taşı olmaya devam ettiğini belirtti. Erdoğan, deklarasyonun yerel, bölgesel ve küresel düzeyde gözden geçirme sürecine büyük önem atfettiklerini belirterek, “Ancak gözden geçirme süreçleri kaydedilen ilerlemenin 1995’te taahhüt edilenin gerisinde kaldığını gösteriyor. Bugünden başlayarak daha fazlasının yapılması gerektiği açıktır. Türkiye olarak son yıllarda kadının sosyal hayattaki rolünün güçlendirilebilmesi için tarihi nitelikte adımlar attık. Güçlü kadın, güçlü aile, güçlü toplum ilkesinden hareketle kadın ve kız çocuklarının eğitimiyle kadınların iş gücüne katılımını teşvik ettik. Böylece kadın iş gücünü 3 milyon 926 bin kişi artırarak, 10 milyon 686 bine, kadın istihdamını 2 milyon 802 bin kişi artırarak 8 milyon 924 bine çıkardık. Yine bu dönemde kadınların iş gücüne katılma oranı 6,5 puan artarak yüzde 34,4’e yükseldi. Göreve geldiğimizde 6 yaş ve yukarı nüfus içinde kadın okuryazarlık oranı yüzde 79,9 iken bu oran 2019 yılında yüzde 95,3’e ulaştı” dedi.

    ‘TEK BİR KADININ DAHİ ŞİDDETE UĞRAMASINA TAHAMMÜLÜMÜZ YOK’

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, kadına yönelik şiddete karşı mücadeleyi çok yönlü, bütüncül bir yaklaşım ve sıfır tolerans ilkesiyle yürüttüklerini kaydederek, “Ülkemizdeki tek bir kadının dahi şiddete uğramasına, hakkının, hukukunun, onurunun çiğnenmesine asla tahammülümüz yoktur. Sayın Volkan Bozkır’ın Genel Kurul’un bu yılki çalışmaları ile ilgili belirlediği öncelikler arasında kadınların hayat standartları ve haklarının güçlendirilmesi, hayatın tüm alanlarına eşit katılımlarının sağlanması ve toplumdaki statülerinin yükseltilmesinin de bulunmasını takdirle karşılıyoruz. Sayın Bozkır’a bu anlamlı çalışmasında gereken her türlü desteği vermeyi sürdüreceğiz” diye konuştu.

    ‘KADIN DOSTU POLİTİKALAR UYGULADIK’

    “Öte yandan Covid-19 salgını kadın haklarının aradan geçen 25 yıla rağmen halen ne kadar kırılgan olduğunu göstermiştir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Kadınlar salgından en olumsuz etkilenen toplum kesimlerinin başında yer almıştır. Birçok ülkede kadına yönelik şiddet eylemlerinin tırmandığına, ekonomik ve sosyal olarak kadınların omuzlarındaki yükün daha da ağırlaştığına şahitlik ettik. Türkiye olarak bu süreçte ev içi şiddetin artma ihtimalini dikkate alarak yeni kadın konuk evleri açtık. Böylece müessif hadiseler karşısında mağdurları koruma kapasitemizi daha da güçlendirdik. Ayrıca istihdam önlemleri ve kadın dostu politikalar uyguladık. Sosyal destek hakkı ve özel olarak geliştirilen mobil uygulama ile şiddet ve istismar vakalarının ilgili birimlere anında bildirilmesini sağladık. Kadınların bu zorlu süreçten daha güçlü çıkmasını temin etmek hepimizin sorumluluğudur. Bu yılki gözden geçirmenin 2030 sürdürülebilir kalkınma gündemi kapsamında yapılmasını bu açıdan anlamlı buluyoruz.”

  • Erdoğan’dan Bahçeli’nin AYM çıkışına destek

    Erdoğan’dan Bahçeli’nin AYM çıkışına destek

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Parlamento, Anayasa Mahkemesiyle (AYM) ilgili yeni bir yapılanmaya giderse, yeni bir adım atarsa seve seve ben de buna katılırım.” dedi.

    Erdoğan, yeni yasama yılının açılış oturumunun ardından Meclis’te gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını cevapladı.

    İdam cezası tartışmalarına ilişkin soru üzerine Erdoğan, “Benim yaklaşımımı herhalde biliyorsunuz. Meclisten idamla ilgili karar çıktığında, bana gelmeyecek mi bu, bana geldiğinde ben bunu onaylarım. Meclis idamla ilgili olumlu bir karar verdiğinde onama makamı olarak ben bunu onaylarım.” cevabını verdi.

    MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, AYM’nin tüm unsurlarıyla yeniden masaya yatırılmasına ilişkin açıklaması hatırlatılarak, “Yüksek yargıyla ilgili sizin böyle bir düşünceniz var mı?” sorusunu Erdoğan, “Bu da yine parlamento çalışmasıdır. Parlamento, AYM’yle ilgili yeni bir yapılanmaya giderse, yeni bir adım atarsa seve seve ben de buna katılırım.” şeklinde yanıtladı.

    Yeni yasama yılı açılışında HDP’nin, Genel Kurul salonunda bulunmamasına ilişkin soru üzerine Erdoğan, “Varlığıyla yokluğu arasında zaten herhangi bir fark yok. Çünkü onların her zaman yeri ya dağdır ya sokaklardır.” dedi.

    Erdoğan, AYM’nin, CHP’nin, 5 binden fazla avukatın bulunduğu illerde 2 bin avukatla yeni baro kurulabilmesini düzenleyen kanunun iptal istemini reddetmesine ilişkin sorusuya ise “Tamam işte reddetti.” yanıtını verdi.

    Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ın, uluslararası topluma Türkiye’nin, “Azerbaycan-Ermenistan çatışmasına müdahil olmaması çağrısı”nın hatırlatılması üzerine Erdoğan, “Biz ne yapacağımızı Paşinyan’a soracak değiliz. Biz bunun kararını kendimiz verdik. Bugünkü Meclis konuşmamda da zaten bunları dinlediniz.” ifadelerini kullandı.

    Kovid-19 vaka sayısına yönelik tartışma olduğu dile getirilerek, “Tablonun güvenilirliği tartışılıyor. Siz bu tartışmaya ne söylemek istersiniz?” sorusunu yanıtlarken de Erdoğan, şunları kaydetti:

    “Bilim Kurulu dediniz. Buyrun Bilim Kurulu. Bilim Kurulu kimlerden oluşuyor? Bilim insanlarından. Bilim insanları da bununla ilgili her türlü düşüncelerini, çalışmalarını, araştırmalarını yapıyorlar ve Sağlık Bakanımızın başkanlığında yürütüp adımları atıyor. Ama tabii üzüntümüz var. Sayının buralara kadar çıkmaması en büyük beklentimizdi. Bir ara 14’e kadar düştü. ‘TAMAM’, (temizlik, maske, mesafe) buna bir uysak her şey değişecek.Temenni ederim ki uyarız, böylece bir an önce de koronavirüs belasından ülkemizi kurtarırız.

  • Erdoğan yeni yasama yılı açılışında konuştu

    Erdoğan yeni yasama yılı açılışında konuştu

    Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Türkiye Büyük Millet Meclisimizin yasama alanında temsilcisi olduğu kadim ve asil duruş, evlatlarımıza bırakacağımız en kıymetli hazinedir.” dedi.

    Erdoğan, Meclisin 27. Dönem 4. Yasama Yılı’nın açılışı dolayısıyla TBMM Genel Kurulu’nda, milletvekillerine hitap etti.

    TBMM’nin yeni yasama yılının hayırlı olmasını temenni eden Erdoğan, açılışından bugüne Büyük Millet Meclisi’nin üyesi sıfatıyla Türkiye’ye hizmet eden tüm milletvekillerini saygıyla andığını söyledi. Erdoğan, bir asırdır bu çatı altında görev yapan milletvekillerinden dar-ı bekaya irtihal edenlere Allah’tan rahmet, hayatta bulunanlara sağlık ve afiyet diledi.

    Meclisin ilk Başkanı ve Cumhuriyetin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile Türkiye’nin gelişip kalkınmasında emeği geçen herkese şükranlarını sunan Erdoğan, “Bin yıldır üzerinde yaşadığımız bu toprakların vatan haline dönüştürülmesi için cansiperane mücadele veren aziz şehitlerimizi ve gazilerimizi rahmetle, minnetle, hürmetle anıyorum. Halen sınırlarımız içinde ve dışında bu mücadeleyi sürdüren güvenlik ve istihbarat güçlerimize başarılar temenni ediyor, Rabb’im hepsini muhafaza etsin, muzaffer eylesin diyorum. Bu mücadelenin kıyamete kadar süreceğini bilerek daima hazırlıklı, daima güçlü, daima tedbirli olacağız.” dedi.

    Cumhuriyetin 100’üncü, İstanbul’un Fethi’nin 600’üncü, Malazgirt Zaferi’nin 1000’inci yılı gibi sembolik yıl dönümlerine, ecdadın maddi ve manevi mirasını yaşatmak için önem verdiklerini anlatan Erdoğan, “Tarihimizi ne kadar iyi bilir, ona ne kadar iyi sahip çıkarsak, geleceğimize o derece güvenle bakabiliriz. Tüm adımlarımızı işte bu anlayışla atıyoruz. Henüz birkaç asırlık geçmişe sahip toplulukların ve devletlerin kendilerine köklü tarihler uydurma gayretlerinin gerisinde işte bu hakikat vardır.” diye konuştu.

    Türkiye’nin, gerisinde, kesintisiz ve çok geniş bir coğrafyaya yayılan, 2 bin 200 yılı aşkın devlet geleneği olan dünyadaki nadir ülkelerden olduğuna dikkati çeken Erdoğan, şöyle devam etti:

    “Böyle bir ülke, kökü de geleneği de ahlakı da olmayan, gücünü sömürgecilikten ve açgözlülükten alan devletlerle aynı yöntemleri kullanamaz. Türkiye Büyük Millet Meclisimizin yasama alanında temsilcisi olduğu kadim ve asil duruş, evlatlarımıza bırakacağımız en kıymetli hazinedir. Ülkemizin terörle mücadelesinde ve uluslararası alanda haklarını koruma gayretlerinde net tutum sergileyen Meclisimizin tüm mensuplarına şükranlarımı sunuyorum. Aynı şekilde Kıbrıs ve Azerbaycan Türklerinden Balkanlar ve Kuzey Afrika’ya kadar her yerde kardeşlerimize samimi destek veren Meclisimiz, milletimizle birlikte tüm dostlarımızın da umut kaynağı olduğunu göstermiştir.”

    “Bizim Meclisimiz herhangi bir Meclis değil”

    Büyük Millet Meclisinin dualarla, tekbirlerle, heyecanla, coşkuyla açılışının 100. yıl dönüme işaret eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Koronavirüs salgınının yayılma günlerine denk gelmesi sebebiyle bu önemli yıl dönümünü, maalesef arzu ettiğimiz görkemde kutlayamadık. İnşallah Cumhuriyetimizin 100’üncü kuruluş yıl dönümünü, hedeflerimize de ulaşmış olarak, şanına layık kutlamalarla karşılayacağız.

    Bizim Meclisimiz herhangi bir Meclis değildir. Burası, ‘Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir.’ ilkesiyle milli iradenin tecelligahı olmuş yerdir. Burası, ‘Ya istiklal ya ölüm.’ şiarıyla ülkemizin İstiklal Harbi’ni bizzat yönetmiş gazi bir Meclistir. Burası, ‘Hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım.’ meydan okuyuşuyla istiklaline ve istikbaline sahip çıkan bir milletin, evidir. Burası, coğrafyamızdaki son sığınağımız Türkiye Cumhuriyeti devletini kuran Meclistir. Türkiye’nin çok partili siyasi hayata geçmesiyle başlayan demokratik dönüşümler de hep TBMM tarafından gerçekleştirilmiştir. Nice darbelere ve darbe girişimlerine, muhtıralara, vesayetin sinsi oyunlarına rağmen bu kutlu çatı, daima temsilcisi olduğu milletin onurunu korumuştur. Elbette burada hatırlamak istemediğimiz kimi müessif hadiseler de yaşanmıştır. Ama bu durum, Meclisimizin temsil ettiği değerlerin yüceliğine halel getirmez.

    Özellikle 15 Temmuz gecesi bu Meclis’in ortaya koyduğu cesur ve kararlı duruş, dünya demokrasi tarihine geçmiştir. Türkiye’yi demokrasiye bedel ödemeden sahip olmuş bir ülke diye itham edenler, umarız 15 Temmuz gecesi bu bühtanlarından dolayı utanç duymuşlardır. Milletimizin yaşadığı veya savuşturduğu her sıkıntının ardından milli iradenin tecelligahı olan Meclisimiz, üstlendiği sorumluluğun gereğini yerine getirmeyi bilmiştir. Ülkemizin elde ettiği tüm kazanımlarda en büyük pay sahibi Meclisimizdir. Sadece son 18 yılda bu çatı altında gerçekleştirilen reformlar, yapılan düzenlemeler, alınan kararlar, sergilenen takdire şayan tutumlar özellikle hayranlık verici bir başarı hikayesidir. İnşallah önümüzdeki dönemde Meclisimiz, çok daha büyük başarılarla tarih yazmayı sürdürecektir.”

    “2023 hedeflerine ulaşma yolculuğunda Meclisimize düşen görevler var”

    Türkiye’nin 2023 hedeflerine ulaşma yolculuğunda, Meclis’e düşen daha çok görevler olduğuna dikkati çeken Erdoğan, şunları kaydetti:

    “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, diğer kurumlarımız gibi Meclisimizin de kendi alanına yoğunlaşabilmesine imkan sağlamıştır. Elbette böylesine köklü yönetim sistemi değişikliklerinin ideal uygulama seviyesine gelmesi vakit alacaktır. Eski alışkanlıklarla yeni bir sistemi sürdürmenin zorluklarını her alanda yaşıyoruz. Ama her geçen gün yasama, yürütme ve yargının yeni sistem doğrultusunda kendini geliştirdiğini görüyoruz. Yeni reformlarla, hukuki ve icrai olarak tespit ettiğimiz aksaklıkları gideriyor, çıtayı sürekli yukarıya taşıyoruz. İnşallah Türkiye, bu konuda da dünyaya örnek olacak başarılara imza atacaktır. Meclisimizin yeni yasama yılında, bu çerçevede çok önemli çalışmalar gerçekleştireceğine inanıyorum. Siyasi rekabet ile ülkeye ve millete hizmet yarışı arasındaki çizginin en iyi konduğu ve korunduğu yerin Meclisimiz olması gerektiğini düşünüyorum. Yeni dönemde Meclis çalışmalarına katkı verecek her partiden milletvekilimize şimdiden teşekkür ediyorum.”

  • Belarus Cumhurbaşkanı Lukaşenko yemin ederek görevine başladı

    Belarus Cumhurbaşkanı Lukaşenko yemin ederek görevine başladı

    Belarus Cumhurbaşkanı Aleksandr Lukaşenko, kazandığı cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra yemin ederek görevine başladı.

    Cumhurbaşkanlığı Bağımsızlık Sarayı’nda yapılan yemin töreninde Lukaşenko, anayasa kitabı üzerine el basarak Belarus dilinde yemin etti.

    Ardından Merkez Seçim Komisyonu Başkanı Lidiya Yermoşina, Lukaşenko’ya cumhurbaşkanlığı mazbatasını verdi.

    Lukaşenko, yemin töreninde yaptığı konuşmada global bir krizin eşiğindeyken ülkedeki güvenli yaşamı yeniden sağlamak gerektiğini vurgulayarak, “Bunu yapacağız. Belarus için böylesine zor bir dönemde ülkeye ve halkına sadık kalan insanları terk etme hakkım yok, bunu yapamam.” ifadelerini kullandı.

    Lukaşenko, zor zamanda sağduyularını koruyan insanların yanı sıra, devlet görevlileri ve güvenlik güçlerinin de kararlılık, cesaret ve dirayet gösterdiğini dile getirdi.

    “Renkli devrimin gerçekleşmediği tek ülkeyiz”

    Devlete karşı eşi görülmemiş bir meydan okumanın söz konusu olduğunu söyleyen Lukaşenko, “Bu meydan okuma, bağımsız devletlerin yok edilmesi için defalarca geliştirilen sorunsuz teknolojilerle yapıldı. Ancak biz renkli devrimin gerçekleşmediği az sayıdaki ülkelerdeniz, belki de tek olan ülkeyiz. Bu hiçbir şekilde ülkesini kaybetmek istemeyen Belarusluların seçimidir.” şeklinde konuştu.

    Ülkede seçim sonuçlarına karşı protestolar hala sürüyor

    Belarus’ta 1994’ten bu yana 5 defa art arda cumhurbaşkanı seçilen Aleksandr Lukaşenko, 9 Ağustos’ta yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerini yüzde 80,1 oy ile yeniden kazanmış, en yakın rakibi Svetlana Tikhanovskaya yüzde 10,12 oy alabilmişti.

    Tikhanovskaya’nın önderliğindeki muhalefet seçim sonuçlarına karşı çıkmış, seçim günü akşamı itibarıyla “seçimlere hile karıştırıldığı” iddiasıyla muhalefetin organizasyonuyla protestolar başlamıştı.

    Ülkede hala devam eden gösterilerde protestocular yeni seçimin yanı sıra ülkede anayasa değişikliği talebinde bulunuyor.

  • Erdoğan: Biz geleceğinde partisi, iktidarı, umuduyuz

    Erdoğan: Biz geleceğinde partisi, iktidarı, umuduyuz

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Ülkemizde bir kesim, kendileri böyle fiziki icraat ve zihni derinlik sahibi olmadıkları için, ısrarla birileri bizi kendi sığ sularına çekmeye çalışıyor. Hamdolsun 19 yıldır bu tuzağa düşmedik. Hep kendi vizyonumuzun, gündemimizin, projelerimizin peşinden gittik. Bugün de yarın da aynısını yapacağız” dedi.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti Genel Merkezi’nde video konferans yöntemiyle düzenlenen Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’nda konuştu. Geçen ay 19 yaşını tamamlayan AK Parti’nin siyasette, yönetimde, icraatta, bölgesel ve küresel politikalarda da rüştünü ispat etmiş, tarihe damgasını vurmuş bir parti olduğunu ifade eden Erdoğan, “Milletimizin huzuruna çıktığımızda her alanda anlatacak hikayemiz, gösterecek eserimiz, bırakınız günleri, haftaları sayıp dökecek icraatımız var. Türkiye’de kuruluşundan itibaren girdiği her seçimden istisnasız birinci çıkan tek parti AK Partidir. Çünkü bizim partimiz sürekli kendisini yenilemeyi başaran, sürekli kendisini bir sonraki mücadeleye hazırlayan, sürekli dinamik kalabilen bir partidir. İnşallah 7’nci Olağan Kongre sürecimizi bu çerçevede çok daha büyük bir atılımın dönüm noktası haline dönüştüreceğiz” dedi.

    ‘313 BİN GENÇ ÜYE GÖNÜL BAĞININ GÜÇLENDİĞİNİ GÖSTERİYOR’

    Siyasi partilerin hitap ettikleri toplumla kurdukları en güçlü bağlardan birinin üye çalışmaları olduğuna işaret eden Erdoğan, “Başlattığımız gönül seferberliğiyle bir yandan kongrelerde yeni yönetimlerimizi seçiyor, diğer yandan üye sayımızı artırarak tabanımızı genişletiyoruz. AK Parti sadece bu yıl yaptığı 601 bin yeni üyeyle pek çok partinin toplam üye sayısını geride bırakmıştır. Üstelik bu 601 bin yeni üyenin yarısından fazlasını yani 313 binini 18-25 yaş arasındaki gençler oluşturuyor. Bu tablo AK Parti’nin gençlerle gönül bağının giderek güçlendiğini gösteriyor. Esasen partide, teşkilat kademelerinde ve ülke yönetiminde çalışmayı tercih ettiği kadrolarda en yüksek genç oranına sahip siyasi teşekkül biziz. Aynı zamanda Türkiye’nin en büyük ve en aktif kadın kollarına, gençlik kollarına sahip partisiyiz. Ülkemizin 81 vilayetinin tamamına yayılmış olan 10,5 milyon üyemizle adeta Türkiye’nin sekizde bir oranındaki modeli durumundayız” diye konuştu.

    ‘İLÇE YÖNETİMLERİ YÜZDE 51 ORANINDA DEĞİŞTİ’

    Erdoğan, genel merkezden mahalle ve köy temsilcisine kadar bu büyük mekanizmayı en ahenkli şekilde çalıştırmanın teşkilat yöneticilerinin görevi olduğunu belirterek, şöyle konuştu:

    “Hangi seviyede olursa olsun AK Parti teşkilatlarında görev almak demek, ülkenin ve milletin geleceğinin inşasında sorumluluk üstlenmek anlamına gelir. Bunun için teşkilatlarımızı çok dikkatli bir şekilde oluşturmaya çalışıyoruz. Olağan Büyük Kongre sürecimiz koronavirüs salgınının yol açtığı birkaç aylık ötelemeye rağmen belirlediğimiz takvime uygun şekilde yürüyor. Kongrelerimizin hepsi de salgınla mücadele kuralları harfiyen uygulanarak aynı zamanda büyük bir heyecan ve coşkuyla icra ediliyor. İlçe kongrelerimizin önemli bir kısmını tamamladık. Bu kongreler sonucuna göre, yüzde 51 oranında yeni ilçe başkanlarımız ve yeni yönetimleriyle yola devam ediyoruz. Son iki senedeki değişimi göz önüne aldığımızda bu oran yüzde 61’i buluyor.”

    ‘BİZ GELECEĞİN DE PARTİSİYİZ, İKTİDARIYIZ’

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, il kongrelerini de ekim ayı ortasından itibaren başlatmayı planladıklarını açıklarken, bazı kongrelere telekonferans yoluyla iştirak ederek bazılarına bizzat katılarak her ilde teşkilatlarla ve milletle kucaklaşacağını bildirdi. Erdoğan, şunları kaydetti:

    “Amacımız önümüzdeki yıl yapacağımız büyük kongremize milletimizin bağrına bastığı çok güçlü bir teşkilat yapısıyla girmektir. Böylece 2023 yılında partimizi hem Cumhurbaşkanlığı hem milletvekilliği seçiminde bir kez daha zafere taşıyacağımıza inanıyorum. Bizi Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100’üncü yılı olan 2023’e ilişkin hedeflerimize ve hayallerimize taşıyacak bu sürecin başarısı için hep birlikte daha çok çalışmalıyız. Sizlerin de gördüğü gibi zaman su gibi akıp gidiyor. Kendimizi bu hıza uygun bir çalışma temposuna sokmazsak önce yavaşlamaya ardından durmaya ardından gerilemeye mahkum oluruz. Asıl acısı diğer partilere benzeriz ki, ‘Allah bizi böyle bir akıbetten muhafaza eylesin’ diyorum. Diğer yandan Türkiye’nin 2053 vizyonunu somutlaştıracak zihni egzersizler, beklenti ve talep tespitleri, analizler, teknik ve siyasi proje hazırlıkları için de şimdiden ‘bismillah’ demeliyiz. Başkalarını böyle bir derdi, böyle bir hazırlığı olmayabilir. Ama AK Parti’nin olmak zorunda, çünkü biz sadece geçmişin, sadece bugünün değil, geleceğin de partisiyiz, geleceğin de iktidarıyız, geleceğin de umuduyuz.”

    ‘ÇITAYI SÜREKLİ DAHA YÜKSEĞE ÇIKARDIK’

    Erdoğan, AK Parti’nin ülkeye kazandırdığı bu başarı tablosunun kendilerine verdiği gururun yanında çok büyük sorumluluklar da yüklediğini dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “İktidarımızın ilk döneminde, geçmişteki ihmaller ve hatta ihanetler sebebiyle ortaya çıkan demokrasi ve kalkınma eksiğini gidermek için çalıştık. Ülkemizin her karış toprağını yatırımlarla, hizmetlerle, eserlerle donattık. Milletimizin her kesimden insanını, ulaşmak için nesiller boyu mücadele ettiği hak ve özgürlüklere kavuşturduk. Türkiye’nin uluslararası alandaki itibarını, gücünü, kabiliyetlerini geliştirdik. Tabii bu sadece bir başlangıçtı. Büyüyen, güçlenen, özgüveni gelişen bir ülke olarak çıtayı sürekli daha yükseğe çıkardık. 2023 hedeflerimizle milletimizin geleceğe ilişkin umutlarına ve beklentilerine cevap verecek bir vizyon ortaya kolduk. Dünyanın en büyük 10 ülkesi arasına girmeyi amaçlayan bu vizyon doğrultusunda çok daha büyük atılımların hazırlıklarına giriştik. Yıllarca Türkiye’yi tek parti faşizmini, vesayet baskısını, darbeleri kullanarak diledikleri gibi yönlendirip perde arkasından yönetenler tabi bu durumdan rahatsız oldular. Türkiye bir anda kendini akılla, mantıkla, tarihle, sosyolojiyle, siyasetle izah edilemeyecek olayların içinde buldu.”

    ‘BUNUN ADI TÜRKİYE MODELİDİR’

    Erdoğan, Gezi olaylarını, FETÖ’nün 17-25 emniyet yargı darbe girişimi, PKK’nın çukur eylemleri ve pek çok şehirde gerçekleştirdiği bombalı saldırıları, DEAŞ’ın Türkiye sınırlarına yönelik tacizlerini, şehirleri hedef alan bombalı eylemlerini ve 15 Temmuz darbe girişimini hatırlatarak, şunları söyledi:

    “Bunların hiçbirinde de demokrasiyi dillerinden düşürmeyenlerin, ülkenin seçimle gelmiş meşru yönetimini yıkma girişimlerine karşı omurgalı bir tavır sergilediklerini görmedik. Tam tersine saldırıları sonuç vermeyen, girişimleri akamete uğrayan terör örgütü üyelerine kapılarını ardına kadar açarak gerçek yüzlerini ortaya koymuşlardır. Demokrasi elbette kaynaklıdır ve ABD’de gelişmiştir ama bugün her iki coğrafyanın da lafzı dışında demokrasiyle uzaktan yakından ilgileri kalmamıştır. Kiminde faşizm, kiminde sömürgecilik, kiminde başka hastalıklar ülkenin yönetimlerini ve toplumsal yapılarını tıpkı kanserli hücrelerin bünyeye yaptığı gibi hızla işgal etmektedir. Burada bir hususun altını özellikle çizmek istiyorum. Biz ülkemizi başkaları öyle istediği veya sadece onlardan öyle gördüğümüz için değil, milletimiz layık olduğu için kalkındırmaya geliştirmeye, hak ve özgürlükleri en geniş manada tesise çalışıyoruz. Bunun adına demokrasi dememiz tüm dünyadaki ortak kavram olduğu içindir. Avrupa ve Amerika demokraside ve ekonomide tümüyle yerle yeksan olsa bile, biz milletimizi her alanda kalkındırmaya, hak ve özgürlüklerini genişletmeye devam edeceğiz.”

    Türkiye’nin bu mücadeleyi tüm dostları ve kardeşleri için de vermeye kararlı olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bunun adı Türkiye modelidir. Başka bir yerde insani değerler üzerinde bina edilmiş böylesine samimi bir demokrasi, adil bir kalkınma hedefi, köklü bir hak ve adalet ideali bulamazsınız. İnşallah 2053 vizyonumuzu işte bu model üzerinde inşa edeceğiz. AK Parti demek bir yandan günlük işleyişi yürütür ve sorunları çözerken, diğer yandan da böylesine kapsamlı ve köklü tasavvurların peşinde koşmak demektir. Partimiz bu çizgeden ne kadar uzaklaşırsa o derece sığlaşır. Bu sığlık da beraberinde önce milletten kopmayı, ardından milletin desteğini kaybetmeyi getirir. Ülkemizde bir kesim kendileri böyle fiziki icraat ve zihni derinlik sahibi olmadıkları için, ısrarla birileri bizi kendi sığ sularına çekmeye çalışıyor. Hamdolsun 19 yıldır bu tuzağa düşmedik. Hep kendi vizyonumuzun gündemimizin kendi projelerimizin peşinden gittik. Bugün de yarın da aynısını yapacağız” dedi.

    ‘TÜRKİYE BUNCA MÜCADELEYİ NEDEN VERİYOR’ DİYORLAR’

    Karşılarındaki zihniyetin çapsızlığını anlamak için sadece son dönemde terör örgütlerine, Türkiye sınırlarına yönelik tacizlere, hava ve deniz haklarını koruma gayretlerine karşı verilen tepkiye bakmanın yeterli olduğunu vurgulayan Erdoğan, şöyle konuştu:

    “Ne diyorlar? ‘Türkiye niye Suriye’de, Libya’da, Doğu Akdeniz’de, Afrika’da, Balkanlar da, Kafkasya’da, Orta Asya’da?’ Velhasıl ‘Türkiye bunca mücadeleyi niye veriyor’ diyorlar. Onların da haklı olabileceğini varsayarak soruları tersinden sorarak, Türkiye bu mücadeleleri vermezse ne olacağı üzerine gelin hep birlikte mantık yürütelim. Mesela, Türkiye tamamen çekilirse Suriye bir anda barışa, huzura ve özgürlüğe mi kavuşur? Mesela Türkiye orda kurulan tuzağı görmezden gelirse, ertesi gün Kuzey Irak tüm teröristlerden den mi temizlenir? Mesela, Türkiye yaşananlara sırtını dönerse, Libya’da darbeciler köşelerine çekilip ülkenin yönetimini meşru idareye mi bırakır? Mesela, Türkiye her şeyden vazgeçerse Fransa başındaki kifayetsiz muhterisin yol açtığı savrulmalardan kurtulup sağduyulu bir siyasete mi yönelir? Mesela, AB Türkiye tüm haklarından feregat ederse, uzunca bir zamandır ülkemize karşı uyguladığı çifte standardı terk edip bize verdiği sözleri tutmaya mı başlayacak? Mesela, böyle bir durumda bölgede hesabı olan devletler her şeyi bir kenara bırakarak çekip gidecekler mi? Mesela, sürekli ülkemize ekonomik tuzaklar kurmak için çabalayanlar pişman olup bize destek mi verecekler? Şayet bu soruların hepsine gerçekçi ve samimi bir ‘evet’ cevabı verilebilirse, izlediğimiz politikayı gözden geçirmek de üzerimize vacip hale gelir. Küçük bir kesim dışında Türkiye Cumhuriyeti devleti sınırları içinde bu sorulara aklı başında olup da ‘evet’ cevabı verebilecek kimseyi görmedim duymadım tanımıyorum.”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, milletin desteğiyle Türkiye için doğrusu, hayırlısı, iyisi neyse onu yapmaya devam edeceklerini söyleyerek, “Teşkilatlarımızın yaptıklarımızı ve hedeflerimizi halkımıza çok iyi anlatması bu bakımdan önemlidir. Bizim eksik bıraktığımız her yeri yalan, yanlış, fitne odakları tarafından doldurulması kaçınılmazdır. Bunun için gece gündüz milletimizle birlikte olacağız. Ona kendimizi ifade edeceğiz, vizyonumuzu paylaşacağız” diye konuştu.

  • Yunanistan Cumhurbaşkanı Meis’i ziyaret etti

    Yunanistan Cumhurbaşkanı Meis’i ziyaret etti

    Yunanistan Cumhurbaşkanı Katerina Sakelaropulu, Meis Adası’na ziyarette bulundu.

    Törende konuşma yapan Sakelaropulu, “zor ve tehlikeli bir dönem yaşadıklarını” belirterek, “Türk liderliğinin ülkelerine yönelik baskı ve saldırgan söylemlerinin arttığını” iddiasında bulundu.

    “Türkiye’nin, Yunanlı ve Türkler tarafından çok uzun yıllar boyunca inşa edilmiş iyi komşuluk ve barış içinde yaşama ortamını sabote ettiğini” öne süren Sakelaropulu, “Türk liderlerin saldırgan söylemleri halklar arasında engelleri yükseltiyor, şüphe ve düşmanlık yaratıyor, aralarındaki bağları sarsıyor” diye konuştu.

    “Meis’in kurtuluşunun 77. yıl dönümü” adı altında düzenlenen törenlere katılmak üzere Ada’da bulunan Sakelaropulu, Meis’in Yunanistan’ın hak talebinde “yüksek stratejik öneme sahip olduğunu” savunarak, “Adanın ahlaki öneme de sahip olduğunu ve takım adalarının doğu ucunda 5 bin yıl boyunca gelenek ve göreneklerini koruduğunu” söyledi.

    Meis’teki Savaş Müzesi’ni de ziyaret eden Yunanistan Cumhurbaşkanı, “Atina’nın uluslararası camia ve ortaklarıyla da sürekli iş birliği ve iletişimde olduğunu” belirterek, ülkesinin diplomasi ve diyalog yolunu izlediğini öne sürdü.

    Sakelaropulu, “Yunanistan’ın Türkiye ile diyaloğa uluslararası hukuk temelinde açık olduğunu ve kimseyi tehdit etmediğini” ileri sürerek, “Türkiye’nin Navtex’i yenilememesi doğru yönde bir adımdır. Hepimizin arzusu normallik ve sakinliğe geri dönmek olmalıdır” diye konuştu.

  • ‘Boran’ ve ‘Yağızkan’ zorlu eğitim sürecinden geçiyor

    ‘Boran’ ve ‘Yağızkan’ zorlu eğitim sürecinden geçiyor

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Bursa ziyareti sırasında ismini verdiği ‘Boran’ isimli labrador cinsi köpek ve Gemlik ırkı ‘Yağızkan’ isimli tay, zorlu eğitim sürecinden geçiyor. Eğitimlerinin tamamlanmasının ardından Boran, narkotik madde arama köpeği olacak, Yağızkan ise Ankara’daki ‘A’ tipi devlet törenlerinde görev alacak.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘Türkiye’nin Otomobili’nin üretileceği TOGG Mühendislik, Tasarım ve Üretim Tesisleri inşaatının başlama törenine katılmak için geldiği Bursa’nın Gemlik ilçesinde, Köpek Üretim ve Eğitim Tabur Komutanlığı’nı ziyaret etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan burada yetkililerden bilgi alırken, yetkililer de köpek eğitimiyle ilgili sunum yaptı. Erdoğan buradaki labrador cinsi köpeğe ‘Boran’ ismini verdi. Erdoğan ayrıca yine Gemlik’te Tay Eğitim ve Üretim Merkezi’ni ziyaret etti ve buradaki Gemlik ırkı bir taya da ‘Yağızkan’ ismini verdi.

    ‘BORAN NARKOTİK MADDE ARAMA KÖPEĞİ OLACAK’

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘Boran’ ismini verdiği yavru köpek, narkotik madde arama köpeği seçildi. Boran, narkotik madde arama parkurlarında zorlu eğitim sürecinden geçiyor.

    ‘YAĞIZKAN, ‘A’ TİPİ DEVLET TÖRENLERİNDE GÖREV ALACAK’

    Yine Erdoğan tarafından isim verilen Gemlik ırkı ‘Yağızkan’ isimli tay da eğitim sürecinden geçiyor. Yağızkan, 4 yıllık eğitim sürecinin ardından Kara Kuvvetleri Atlı Spor Eğitim Merkezi’ne sevk edilip, Cumhurbaşkanlığı A tipi devlet törenlerinde görev alacak.

    ‘BORAN, 20-24 AY EĞİTİM GÖRECEK’

    Boran’ın zorlu bir eğitim sürecinden geçtiğini dile getiren Köpek Üretim ve Eğitim Tabur Komutanı Yarbay Melih Sayın, “Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın 18 Temmuz 2020 tarihinde Askeri Veteriner Okulu ve Eğitim Merkez Komutanlığı ziyareti esnasında Boran ismini verdiği Labrador cinsi yavru köpeğimiz, narkotik madde arama köpeği olmak için zorlu bir eğitim sürecinden geçmektedir” dedi. Narkotik Madde Arama Köpeği Eğitim Takımı Takım Komutanı Astsubay Üstçavuş Özer Aydın ise “Boran isimli köpeğimiz, sosyalizasyon, itaat ve ihtisas eğitimi olmak üzere 20-24 ay süre zarfında eğitilip kıtaya sevk edilecektir” ifadelerini kullandı.

    ‘ANKARA’DA GÖREV ALACAK’

    At Üretim ve Bakım Bölük Komutanı Binbaşı Mehmet Ali Usul, Yağızkan’ın 4 yaşına kadar eğitim aldıktan sonra Ankara’daki devlet törenlerinde görev alacağını belirtti. Usul, “1999 yılında başlayan çalışmalar neticesinde binicilik faaliyetlerinde yurt dışına olan bağımlılığı azaltmak, yüksek nitelikli ve milli bir at ırkı oluşturmak amacıyla 2001 yılından itibaren Askeri Veteriner Okulu ve Eğitim Merkez Komutanlığı bünyesinde Gemlik Atı yetiştiriciliğine başlanmıştır. Türk Patent Enstitüsü tarafından 13 Ocak 2002 yılından itibaren geçerli olmak üzere coğrafi işaret belgesi tescil edilmiştir. Sayın Cumhurbaşkanımız, 18 Temmuz 2020 tarihinde birliğimize yapmış olduğu ziyarette Gemlik ırkı bir tayımıza ‘Yağızkan’ adını vermiştir. Tayımızın bakım ve beslenmesi Mehmetçiklerimiz vasıtasıyla icra edilmekte olup, sabah ve akşam olmak üzere günde 2 defa tımarı yapılmakta, aşı, ilaç ve tedavi uygulamaları birliğimizde yer alan Hayvan Teşhis ve Tedavi Merkezi’nde askeri veteriner hekimlerce yapılmaktadır. Yağızkan isimli tayımıza insana alıştırma ve itaat, başlangıç, tay geliştirme ve tay temel eğitimleri verilmekte olup, tayımız 4 yaşına kadar olan eğitimlerini tamamlamasının ardından Ankara’da bulunan Kara Kuvvetleri Atlı Spor Eğitim Merkezi’ne sevk edilecek olup, burada Cumhurbaşkanlığı A tipi devlet törenlerinde ve at terbiyesi, engel atlama, 3 günlük yarışmalarda görev alacaktır” diye konuştu.

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan yardım istediler

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan yardım istediler

    Evinde ölü bulunan ve tırnaklarının içinden erkek DNA’sı çıkan Aleyna Çakır’ın ölümünde şüpheli olan sevgilisi Ümit Can Uygun, bugün Müge Anlı’nın canlı yayınına bağlandı. Uygun’un söylediklerini duyan Çakır’ın anne ve babası canlı yayında sinir krizi geçirerek Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan yardım istedi.

    ATV ekranlarında hafta içi program yapan Müge Anlı, şüpheli şekilde evinde ölü bulunan Aleyna Çakır’ın olayını işlemeye başladı. Çakır’ın ölümünde şüpheli olarak gösterilen eski sevgili Ümit Can Uygun’un bugün canlı yayına bağlanması gergin anların yaşanmasına neden oldu.

    “ANNE VE BABANIN AĞLAMASINA İNANMIYORUM”

    Yaşanan acı olayın cinayet olabileceği üzerinde duran Müge Anlı, dün canlı yayında Aleyna Çakır’ın otopsi sonuçlarına göre tırnak içlerinde erkek DNA’sının bulunduğunu açıkladı. Anlı, bugün yayınlanan programında ise Çakır’ın arkadaşı Selin’i konuk aldı. Ümitcan Uygun’un Aleyna Çakır’ın ağzına silah dayadığını iddia eden arkadaşı Selin’in açıklamalarının ardından Ümitcan Uygun ekrana bağlandı. “Anne babanın ağlamasına inanmıyorum” diyen Ümitcan Uygun’un sözleri acılı anne ve babayı çileden çıkardı.

    SİNİR KRİZİ GEÇİRDİ

    Canlı yayında konuşan Uygun, “Özür dileyerek konuşuyorum suçlamaların hiçbirini kabul etmiyorum Selin ağzıma silah soktu diyen hanımefendi pandemi döneminde benim kız arkadaşımı arayıp benim evimde kalan insan ben cenazesini kendi elimle götürdüm” ifadelerini kullandı.Bu sözlerin üzerine canlı yayında sinir krizi geçiren acılı baba “Böyle insanları gezdirmeyin, bugün benim çocuğum… Allah seni bildiği gibi yapsın. Şu çocuğun haline bak, sen insan olsan” dedi.

    CUMHURBAŞKANI’NA SESLENDİLER

    Cumhurbaşkanı’na seslenen acılı baba Mehmet Esen devletten yardım istedi. “Ben de kimseden korkmuyorum” diye feryat eden anne Esen “Benimde Allah’ım var, devletim var, Cumhurbaşkan’ım var” diye isyan etti.

    KIYAFETİ AÇIK DİYE AĞZINA SİLAH SOKMUŞ

    Yayına katılan Aleyna Çakır’ın arkadaşı Selin Ersoy üstündeki kıyafeti açık buldu diye Ümitcan’ın Aleyna Çakır’ın ağızına silah soktuğunu söyledi. O sırada çırpınan Aleyna’yı gören arkadaşı polisi arıyorum diye tehdit edince kaçıp gitmiş. Bunları duyan Aleyna Çakır’ın annesi kendini tutamayarak ağlamaya başladı.

    NE OLMUŞTU?

    3 Haziran Çarşamba sabahı 21 yaşındaki Sema Esen’in erkek arkadaşı olduğunu söyleyen Ümit Uygun, polisi arayarak Esen’i evinde ölü bulduğunu söyledi.

    Polis, ihbar sonrası gittiği evde Esen’in cansız bedenini buldu. Demirören Haber Ajansı’nın (DHA) ulaştığı raporda, Esen’in boynunda bornoz kuşağı olduğu, yüzüstü yatar halde bulunduğu, elleri ve bacaklarında morluklar bulunduğu bilgisi yer alıyordu.

    Polis, kayıtlara ‘intihar’ olarak geçen olayın ardından 22 yaşındaki Ümit Uygun’un ifadesini alarak serbest bıraktı.

    Olayın ardından Ümit Uygun’nun, gerçek adı Sema Esen olan Aleyna’ya yaklaşık bir buçuk ay önce şiddet uyguladığı ve ardından Instagram üzerinden canlı yayın yaptığı bilgisi, canlı yayının görüntüleriyle birlikte sosyal medyada paylaşıldı.

    Aleyna’nın 17 Nisan’daki olayın ardından polise giderek şikayette bulunduğu, Uygun’a bir ay uzaklaştırma cezası verildiği, Uygun’un polise ifade verdikten sonra görüntüleri sosyal medyadan sildiği ortaya çıktı. Ancak bazı kullanıcılar tarafından görüntülere ulaşıldı ve internet ortamına verildi.

    Aleyna Çakır’ın 17 Nisan’da polise verdiği ifadeye ulaşan DHA’ya göre, Çakır koruma da talep etmişti.

    Bir süre sonra Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı da bir açıklama yaparak, “17 Nisan’da Esen’in darp edilmesiyle 3 Haziran’da ölümü arasında bağlantı bulunmadığını” belirtti.

  • Cumhurbaşkanı’na hakaretten gözaltına alındı

    Cumhurbaşkanı’na hakaretten gözaltına alındı

    Muğla’nın Bodrum ilçesinde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a sosyal medya üzerinden küfür ve hakaret ettiği gerekçesiyle M.S. (38) gözaltına alındı.

    Bodrum İlçe Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Büro Amirliği ekipleri, Gündoğan Mahallesi’ndeki bir otelde çalışan M.S.’nin sosyal medya hesabı üzerinden Cumhurbaşkanı Erdoğan’a küfür ve hakarette bulunduğu iddiası üzerine harekete geçti. M.S., kaldığı otelde gözaltına alındı. Emniyetteki işlemleri sonrası M.S., adliyeye sevk edildi.