Etiket: cumhurbşkanı recep tayyip erdoğan

  • Terörizme karşı müttefiklerimizden dayanışma bekliyoruz

    Terörizme karşı müttefiklerimizden dayanışma bekliyoruz

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD’nin başkenti Washington’daki Walter E. Convention Center’da gerçekleştirilen NATO Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi’nin ardından basın toplantısı düzenledi.

    Tarihi bir zirveyi daha başarıyla tamamladıklarını belirten Erdoğan, ABD Başkanı Joe Biden’ın şahsında ABD makamlarına misafirperverliklerinden, NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ve ekibine ise gayretlerinden dolayı teşekkür etti.

    TERÖRLE MÜCADELE MESAJI

    Terörle mücadele alanında müşterek çabaların arttırılmasının önemine vurgu yapan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Terörizme karşı müttefiklerimizden dayanışma bekliyoruz. Finladiye ve İsveç’in NATO’ya katılım sürecinde aldığımız kararlar ve tesis ettiğimiz daimi istişare mekanimaları PKK başta olmak üzere terör tehdininin boyutlarının daha iyi anlaşılmasına vesile oldu. Ancak bazı müttefiklerimizin, bilhassa terör örgütü PKK’nın Suriye’deki uzantısı PYD/YPG’yle kurdukları çarpık ilişkiyi kabul etmemiz mümkün değildir. İttifakın bütünlüğüne zarar veren bu ittifaklardan vazgeçilmesi çağrımı tekrarlıyorum.” dedi.,

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle;

    RUSYA-UKRAYNA SAVAŞI

    Erdoğan, yaklaşık 2,5 yıldır devam eden Rusya-Ukrayna savaşı karşısında müttefikler olarak uluslararası hukuktan yana duruş sergilediklerini anımsatarak, şunları kaydetti:

    “Önceki zirvelerde Ukrayna bağlamında aldığımız kararları gözden geçirdik. Ayrıca, yeni somut adımlar üzerinde mutabık kaldık. NATO’nun Ukrayna’ya güvenlik yardımı ve eğitim desteği girişimini onayladık. Ukrayna’ya çok yıllı mali destek sağlanmasını ve Kiev’e NATO kıdemli temsilcisi atanmasını kararlaştırdık. Türkiye, yıkıcı etkilerini hep birlikte hissettiğimiz, müşterek güvenliğimizi tehlikeye atan bu savaşın sona ermesine yönelik gayretlerini ilk günden beri yoğun şekilde devam ettirmektedir. İstanbul süreciyle başlattığımız, Karadeniz girişimiyle taçlandırdığımız temaslara yeniden başlanması ve diplomasiye şans tanınması en samimi arzumuzdur. Adil bir barışın kaybedeninin olmayacağına inanıyoruz. Bu değerlendirmelerimi zirve boyunca müttefiklerimizle bir kez daha paylaştım.”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, NATO Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi’nin ilk oturumunda, ittifak savunmasını ilgilendiren konuları etraflıca istişare ettiklerini vurgulayarak, “Krizlerin derinleştiği ve gerginliklerin arttığı bir dönemdeyiz. Mevcut uluslararası ortamda Türkiye’nin, her zaman olduğu gibi müttefiklerini savunma taahhüdüne bağlı olduğunu, sorumluluklarını yerine getirdiğini vurguladım. Savunma harcamalarında yüzde 2 hedef eşiğini aştık. İttifak harekat ve misyonlarına en fazla katkı sağlayan müttefiklerinden biriyiz. Tabii birlik ve dayanışma ruhunun 32 müttefikin tamamı tarafından samimiyetle benimsenmesi gerekiyor. 75 yıllık Washington Antlaşması ve geçmiş zirvelerde alınan kararlar ortadayken, müttefikler arasındaki savunma sanayi ticaretinde halen bazı engeller ve kısıtlamalar bulunmasının makul ve mantıklı bir izahı yok.” diye konuştu.

    İSRAİL’İN GAZZE SALDIRILARI

    Gazze’de 7 Ekim’den bu yana büyük bir katliamın yaşandığına, çoğu kadın ve çocuk olmak üzere 40 bine yakın masum insanın İsrail’in saldırılarıyla hayatını kaybettiğine dikkati çeken Erdoğan, şu görüşleri paylaştı:

    “Yaklaşık 90 bin yaralı var. Tüm temaslarında Gazze başta olmak üzere işgal edilmiş Filistin topraklarında süregiden mezalime dikkat çektim. İsrail, Filistin meselesine kalıcı çözüm getirmeden, küresel barış ve istikrardan bahsedilemeyeceğinin altını çizdim. İsrail, soykırım suçlamasıyla yargılandığı Uluslararası Adalet Divanı’nın ihtiyati tedbir ile Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin kararlarını ısrarla uygulamıyor. Netanyahu yönetimi yayılmacı ve pervasız politikalarıyla sadece kendi vatandaşlarının değil, tüm bölgenin güvenliğini tehlikeye atmaktadır. Gelinen noktada şu durumun netleştiğini görüyoruz. Karşımızda savaş hukuku dahil, hiçbir hukuk, nizam, değer ve sınır tanımayan gözü dönmüş bir yapı var. Küresel vicdanın, Filistinli sivilleri hedef alan saldırıların durdurulması için sokaklara döküldüğü mevcut ortamda İsrail’e askeri desteğin sürdürülmesi kabul edilemez. Oturumdaki hitabımda, bu konunun üzerinde hassasiyetle durdum. İttifakımızın temel değerlerini ayaklar altına alan İsrail yönetiminin, NATO ile ortaklık ilişkisini sürdürmesi mümkün değildir. Filistin topraklarında kapsamlı ve sürdürülebilir barış tesis edilene kadar İsrail ile NATO nezdinde işbirliği yapılması yönündeki girişimler, Türkiye tarafından onaylanmayacaktır.”

    “GARANTÖRLÜK DAHİL HER TÜRLÜ İNİSİYATİFİ ALMAYA HAZIRIZ”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, 10 yıllardır işgal ve zulüm altında, kendi topraklarında acı çeken Filistinlilerin, kendi bağımsız ve egemen devletlerine sahip olma hakları teslim edilmeden, kalıcı bir barışın tesis edilemeyeceğini belirterek, şöyle devam etti:

    “Uluslararası camianın sorumluluk sahibi üyelerinin, 1967 sınırları temelinde iki devletli çözüm için el ele vermesi önemlidir. Aynı şekilde, tüm baskılara ve yıldırma girişimlerine rağmen Filistin’i tanıyan ülkelerin sayısının artmasından büyük bir memnuniyet duyuyoruz. Türkiye olarak önce ateşkesin ilanı, sonra da kalıcı barışın temini için garantörlük dahil her türlü inisiyatifi almaya hazır olduğumuzu tekrar ifade etmek istiyorum. Buradan tüm müttefiklerimizi, ateşkesin sağlanması ve 9 aydır açlıkla imtihan edilen Gazze halkına insani yardımların kesintisiz ulaştırılması için Netanyahu yönetimi üzerindeki baskılarını artırmaya çağırıyorum.”

    ABD’DEN F-16 TALEBİ

    Erdoğan, bir gazetecinin, “‘F16 alımının ölçeği küçüldü’ haberlerini okuduk yabancı basında. Bazı parçaların lokal üretileceği aktarılıyor. Nasıl böyle bir karar alındı, tam olarak ne anlama geliyor? NATO, F35’lere ödenen parayı, Amerika ile hala görüşmeleri süren mekanizma, milli gelirin yüzde 2’si arasında hala sayıyor mu?” sorusunu ise şöyle yanıtladı:

    “Bu konuyla ilgili özellikle dün akşam ve bugün Sayın Biden ile tekrar konuştum. Denildiği gibi olursa, ‘3-4 hafta içinde ben bu problemi çözeceğim’ dedi. Bugün ayrılırken yine hatırlattım. 3-4 hafta içinde çözeceğini söyledi, aramızda bazı nükteler de oldu. Parçalarla ilgili konu, her zaman görüştüğümüz konular. En taze haber olarak size Sayın Biden’ın bana verdiği cevabı nakletmiş oldum.”

    ESAD’A GÖRÜŞME DAVETİ MESAJI

    Erdoğan, “Siz, ‘Suriye Devlet Başkanı ile görüşeceğinizi’ söylediniz. Türkiye’yi Suriye’de istemeyen farklı dış güçlerin Kayseri olaylarını provoke ettiğine dair bir bilgi var mı elinizde?” sorusuna, “Şimdi elimdeki bilgiyi sorma. Ben, şimdi size hangi bilgiyi aktardım? Özellikle Sayın Esed’e ‘Ya ülkeme gel veya üçüncü bir ülkede bu görüşmeyi yapalım’ çağrımı iki hafta önce yaptım. Bu konuyla ilgili olarak da Dışişleri Bakanımı görevlendirdim. O da muhataplarıyla görüşmek suretiyle inşallah bu dargınlığı, kırgınlığı aşmak suretiyle yeni bir süreci başlatalım istiyoruz.” yanıtını verdi.

    “HEDEFİMİZ ŞANGHAY’A DAİMİ ÜYELİK”

    Şanghay İşbirliği Örgütü’ne Türkiye’nin katılım sürecine ilişkin soruya karşılık da Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şanghay İşbirliği’ne gözlemci üye olarak değil, bizim hedefimiz orada daimi üye olmaktır. Zaten şu anda gözlemciyiz. Onu aşarak Türkiye artık Şanghay Beşlisi’ne daimi üye olarak katılmalıdır. Bunu gerek Sayın Putin’le gerek Şi Cinping’le ayrı ayrı görüştüm. Ayrıca Kazakistan Başkanı ile görüştüm ve bütün daimi üyelerden bu konuda destek istedim.” cevabını verdi.

    “EUROFİGHTER KONUSUNU ARAMIZDA GÖRÜŞTÜK”

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “ABD’de 3,5 ay sonra seçimlere gidiliyor. Başkan Joe Biden’ın kendi partisi içinde dahi adaylığı ciddi anlamda tartışılıyor. Bu siyasi çalkantı ve belirsizlik sizi endişelendiriyor mu? İkinci bir Donald Trump dönemine nasıl bakarsınız?” sorusunu, “Şu anda buradaki yarışın biz tarafı değiliz ve bu yarış içerisinde kalan 3,5-4 aylık sürede kararı Amerika’daki halk, eyaletler verecek. Bu eyaletlerin vereceği karar çok önemli. Bizler de Türkiye olarak, Türk siyasetinin içerisinde olan bir insan olarak, en hayırlı kararı verecek olan Amerika delegesinin vereceği bu kararı izleyeceğiz. Kasım ola, hayır ola.” diye yanıtladı.

    2026 NATO ZİRVESİ TÜRKİYE’DE

    “Şu anda henüz hangi şehir olduğu noktasında bir kararımız yok. Büyük ihtimalle İstanbul’a yakışır ve İstanbul’da böyle büyük bir organizasyonu yaparız”

     

     

    NTV

  • Erdoğan: Darbe anayasasından kurtulmak milli görevdir

    Erdoğan: Darbe anayasasından kurtulmak milli görevdir

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Sayıştay’ın 162. kuruluş yıl dönümü dolayısıyla Sayıştay Başkanlığı Konferans Salonu’nda düzenlenen programda konuştu.

    Programa ev sahipliği yapan Sayıştay Başkanı Metin Yener’e teşekkürlerini ileten Cumhurbaşkanı Erdoğan,” Kurumlarımızın yıl dönümü programlarında Türkiye’nin ne kadar güçlü, ne kadar köklü bir devlet geleneğine sahip olduğunu tekrar hatırlıyoruz. Önceki hafta şurayı devletin günümüzdeki temsilcisi olan Danıştay Başkanlığımızın 156. yıl dönümünü idrak ettik. Daha öncesinde 10 Nisan tarihinde Türk Polis Teşkilatı’nın 179. yaşını geride bıraktık. Bundan bir ay sonra da 28 Haziran’da Kara Kuvvetlerimizin 2233. yaşını kutlayacağız. Bugün ise Divanı muhasebat olarak kurulan ve tam 162 yıldır ülkemize ve milletimize hizmet eden Sayıştay Başkanlığımızın kuruluşunun gururunu ve heyecanını sizlerle birlikte yaşıyoruz. Bu vesileyle bir kez daha divan-ı muhasebattan beri kurumumuz çatısı altında görev yapmış, sorumluluk bilinciyle Türkiye için, milletimiz için fedakarca çalışmış herkesi şükranla yad ediyorum. Ebediyete irtihal eden Sayıştay mensuplarını rahmetle anıyorum. Mesuliyeti büyük olduğu kadar devletimiz için kritik öneme haiz bir vazifeyi başarıyla yerine getiren siz kardeşlerimi gönülden tebrik ediyorum” dedi.

    Kamu görevinin sorumluluklarına vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kendi yakın mesai arkadaşlarımıza sık sık hatırlattığım bir hususu burada ehemmiyetine binaen tekrar dile getirmek istiyorum. Kamu görevi, kaynağı milletin dişinden, tırnağından arttırdığı vergiler olan tüyü bitmemiş yetimlerin hakkı olan vebali gerçekten ağır bir vazifedir. Hiçbir ayrım yapmadan bütün kamu personellerimiz dünyada ve ahirette hesabı verilmesi çetin olan görevlerden birini icra etmektedir. Yasal ve anayasal güvenceye sahip olmak gevşeme sebebi değil, bilakis daha titiz davranmayı, daha fazla hassasiyet göstermeyi gerektirir” değerlendirmesini yaptı.

    Ülkeye hizmet yolunda rehavete yer olmadığının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan,” Millete hizmet etmemenin mazereti olamaz. Görevini yapmamanın hiçbir bahanesi olamaz. Devlet işleri ciddiyetle, samimiyetle ve özveriyle icra edilmelidir. Yasaması, yürütmesi ve yargısıyla, devlet erklerimizin tamamı millete efendilik taslamak için değil, hizmetkarlık yapmak için vardır. Sorumluluk makamında bulunanlardan temel beklentimiz, vatandaşa karşı yükümlülüklerini kanun ve nizam çerçevesinde en güzel, en verimli, vaktinde ve etkin şekilde bihakkın yerine getirmektir. Milletin takdiriyle geldiğimiz tüm görevlerde bu anlayışla hareket ettik. Amacımız milletimizin hızlı, kaliteli ve eşit bir şekilde kamu hizmetlerinden faydalanmasına imkan sağlamak oldu” ifadelerini kullandı.

    Yaptıkları reformlarla kuralları sadeleştirici, süreçleri kısaltıcı, prosedürleri azaltıcı ve en büyük sorunlardan olan kırtasiyeciliğe karşı bir anlayışla kamu hizmetlerinin kalitesini yükselttiklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan,” Diğer bir ifadeyle hantal devlet yapısından çevik ve atılgan devlete geçilmesi için gayret gösterdik. İdare-i maslahatçılığı ortadan kaldırmak için çok ciddi çaba harcadık. Tüm vesayet biçimleri gibi bürokratik vesayeti de ülkemiz ve milletimiz için bir tehdit kaynağı olarak gördük. Vatandaşa tepeden bakanlara, milleti kendisine mahkum zannedenlere, insanımıza hizmet yerine eziyet edenlere, görevinin ifasında bahanelere sarılanlara hukukun gereğini yapmaktan asla çekinmedik. Bugün de aynı yüksek sorumluluk bilinciyle hareket ediyoruz” dedi.

    Son dönemde bazı kamu hizmetlerinde vatandaşların şikayetlerinin çoğaldığının farkında olduklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kurumlarımız çalışırken idari, mali, hukuki ve bürokratik bazı sorunlarla karşılaşılması gayet tabiidir. Ama bunların hiçbiri vatandaşı mağdur etmenin, görevden kaçmanın, işi ertelemenin, vatandaşa bugün git yarın gel demenin mazereti olamaz. Halktan, sorunlardan kopuk, görev şuuru eksik, devletle millet arasına duvar ören eski alışkanlıkların tekrar baş göstermesine izin vermeyiz. Bu tür yollara tevessül edenlerin de gözünün yaşına bakmayız. Çünkü biz milletimizin dertlerini dert edinmeyi ve bunlara çözüm üretmeyi şiar edinmiş bir iktidarız. Bu anlayışla kendimizi sürekli hesaba çekiyor, nerede sıkıntı varsa ortadan kaldırmak için samimiyetle uğraşıyoruz” şeklinde konuştu.

    “Halkımızın serzenişlerine, kulaklarımızı asla ve asla tıkamıyoruz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan,” Sorunları çözmek daha kaliteli, hızlı ve erişilebilir kamu hizmeti sunmak için kurumlarımızın karar verme mekanizmaları iş süreçleri başta olmak üzere pek çok alanda atılabilecek ilave adımların hazırlığı içindeyiz. Vatandaşlarımızın kamu hizmetlerinden memnuniyetini arttırmak amacıyla gayretlerimizi inşallah daha da yoğunlaştıracağız. Bu çalışmalarımızda tüm kamuyu denetleyen Sayıştay Başkanlığımızın da tespitlerinden önerilerinden istifade ediyoruz. Ve etmeyi sürdüreceğiz.

    Cumhuriyetimizin 100. yaşını geçen sene coşkuyla kutladık. Ardından büyük umutlar ve hedeflerle ikinci asrına yelken açtık. Türkiye Yüzyılı şanlı tarihimizin ve başarılarımızın rehberliğinde parlak bir gelecek inşasını hedefliyor.

    Bu vizyon, güçlü ve hesap verebilir bir siyasal sistem güvenilir bir hukuk mimarisi, istikrarlı ve sağlam bir ekonomik yapı anlamına geliyor. Türkiye Yüzyılının kilometre taşlarından birisi anayasal demokrasimizin yeni ve sivil bir anayasayla güçlendirilmesi ve kurumsallaştırılmasıdır. İktidarda olduğumuz dönemde yaptığımız çeşitli anayasa değişiklikleriyle anayasanın demokratikleşmesine yönelik çok kritik adımlar attık” ifadelerini kullandı.

    Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin, millet ile devlet arasındaki bağları tahkim ettiğini, yürütmenin demokratik meşruiyetini sağlamlaştırdığını, yeni hükümet sistemi sayesinde yıllarca en büyük sorunun olan siyasi belirsizliği ortadan kaldırdığını söyledi.

    Yönetimde güven ve istikrarın tesis edildiğini sözlerine ekleyen Erdoğan,” Bundan tam bir sene önce, 28 Mayıs tarihinde yapılan cumhurbaşkanı seçiminin ikinci turunda millet kararını verdi. Ülkeyi kimin yöneteceği hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde belli oldu. Türkiye’ye vakit ve enerji kaybettiren tartışmaların, siyaset kurumuna güveni zayıflatan bir seviye koalisyon görüşmelerinin hiçbiri yaşanmadı. Milletimiz seçim gecesi sandıkların açılması ve sonuçların belli olmasıyla birlikte kaldığı yerden işine gücüne, normal mesaisine döndü. Yıllarca belirsizlik sebebiyle ekonomide, demokraside, ve güvenlikte bedel ödeyen ülkemiz bu açıdan bunun tarihi bir kazanım olduğunu gördü” dedi.

    Bu kazanım korunması gerektiğine inandıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Elbette sistemin işleyişinde pürüzler çıkabilir bunlar gayet doğaldır. Bu pürüzleri gidererek sistemin daha verimli, başarılı ve etkin çalışmasını sağlamak siyaset kurumunun uhdesindedir. Biz tecrübelerimizin ışığında sistemi iyileştirecek her türlü adımı atmaya hazır olduğumuzu söyledik söylüyoruz. Eski sisteme dönüş, bu bir polemiktir bu polemiğin ülkeye ve millete herhangi bir hayrının dokunmayacağı kanaatindeyiz. Eskiye özenmenin yerine önümüze bakmanın, geleceğe odaklanmanın istikbali inşa etmenin mücadelesini vermemiz şart” dedi.

    Darbe anayasasından kurtulmak milli görevdir

    Yeni anayasa meselesinin de gelecek vizyonunun bir parçası olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan,” Dün de ifade ettim Türkiye’yi darbe anayasasından kurtarmak bizim için milli bir görevdir. Evlatlarımıza çağdaş normlara uygun kuvvetler arasında doğru denge kuran demokratik hukuk devletini esas alan siviller eliyle yapılmış yeni bir anayasa borcumuz vardır. Önümüzdeki dönemde bu borcu ödemek için çalışmaya devam edeceğiz. Türkiye’nin yeni Anayasaya kavuşması için kuşatıcı uzlaşmacı ve yapıcı tavrımızı son raddeye kadar muhafaza edeceğiz” diye konuştu.

    ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ felsefesi devlet kurumlarının halka hizmet etmelerinin yanı sıra halka hesap vermelerini de gerektiriyor. “ diyen Erdoğan, ”Halka hizmet yolunda yönetim anlayışımız kadar denetim anlayışımızı da kapsamlı şekilde geliştirmek zorundayız. Demokrasimizin ekonomimizin ve idari sistemimizin sağlıklı işlemesinde denetimin yerini hiçbir şey tutamaz. Kadim devlet geleneğimizde de teftiş her zaman önemsenmiş ve denetim sistemlerinin kurulmasına öncelik verilmiştir. Devlet hazinesine yöneticilerin dışında ayrı bir hükmi şahsiyet atfeden ecdadımız bunun korunmasına ve denetimine ihtimam göstermiştir. Demokrasilerde bütçe hakkının millet adına parlamentoya geçmesi ile birlikte bu alanda uzmanlaşmış kurumlar ihdas edilmiştir. Ülkemizde vergilerin kamu gelirleri ve kaynaklarının nasıl harcandığının denetimi Sayıştay başkanlığımız tarafından gerçekleştiriliyor. Kamu kaynaklarının mevzuata uygun olarak harcanabilmesi açısından da Sayıştay çok önemli roller üstleniyor. Kamuda tasarruf ve verimlilik anlayışının ön plana çıktığı günümüzde Sayıştay‘ın denetimleri daha da önem kazanmıştır” ifadelerini kullandı.

    Savurganlık içinde olamaz

    Cumhurbaşkanı Erdoğan İBB Başkanı İmamoğlu’nun Roma gezisi ile ilgili de şunları kaydetti;
    “Şunu çok net ifade etmek isterim ister merkezi idare ister yerel yönetim olsun milletin vergilerini harcayan hiçbir kurum insanımızın yüreğini sızlatacak bir savurganlık içinde olamaz. Milletin çoluk çocuğunun rızkından keserek oluşturduğu kıt kaynakların birilerinin şahsi reklam bütçesine dönüşmesini hoş karşılayamayız. Son dönemde eş dost ve hısım atamaları ile birlikte maalesef belediye imkanlarının kişisel amaçlar için kullanıldığını üzülerek görüyoruz. Bir kısmı yakın zamanda medyaya da yansıyan bu hadiseler milletin kamu kurumlarına ve siyasetçilere olan güvenini de derinden sarmaktadır. Kimse kusura bakmasın ama milletin cebinden basın mensuplarına özel uçakla Roma turu yaptırmanın hiçbir hak gerekçesi olamaz. Bu konuda atanmış veya seçilmiş fark etmeksizin tüm makam sahipleri daha dikkatli daha hassas davranmalı kamu malına özen göstermelidir. Bu hassasiyetimizin yeni bir nişanesi olarak önceki hafta kamuda verimlilik ve tasarruf paketini milletimizle paylaştık. Tasarruf kültürünün toplumumuzda yaygınlaştırılmasına önem veriyoruz. Türkiye başkaları gibi sınırsız petrolü, altını elması, doğal gazi olan bir ülke değildir. Biz üreterek, çalışarak, didinerek ayakta kalan bir ülke ve milletiz. elimizdeki imkanları etkin ve verimli bir şekilde değerlendirmekten başka bir seçeneğimiz bulunmuyor. “
    Kamuda tasarrufun sadece harcamaların kısılması olarak görülmesinin doğru olmadığını aktaran Erdoğan,” Mali anlamda daha az kaynak kullanmak elbette bunun bir unsurudur. Ama bununla birlikte mevcut kaynakların verimli hizmetlere yöneltilmesi ve hizmetlerin mümkün olan en düşük bütçeyle yapılması da önemlidir. Biz daha az kaynakla daha başarılı hizmet verilmesini hedefliyoruz. Kamu kaynaklarını en ekonomik şekilde kullanırken kurumlarımızın iş süreçlerinin yeniden düzenlenmesine teknolojinin en üst düzeyde kullanılmasına personelin en verimli şekilde istihdamına idari yapıların yeniden gözden geçirilmesine kadar bir çok boyutu Göz önünde tutuyoruz. Sayıştay‘ın kurumlarımızı hem bu açıdan değerlendirmesini hem de kurumlarımızın ufkunu açacak öneriler geliştirmesini önemsiyoruz. Biliyorsunuz anayasamıza göre yargı yetkisi ile donatılmış denetim organı olan Sayıştay‘ın konumunu çıkardığımız kanunlarla daha da güçlendirdik. Sivil- askeri tüm kamu kurumlarını, kamu iktisadi teşekküllerini belediye şirketleri dahil kamu kaynağı kullanan her kuruluşu Sayıştay denetimi kapsamına aldık. Denetim alanı ve yetkisi genişleyen Sayıştay bizim dönemimizde modern hukuk devletlerindeki yüksek denetimin tüm unsurları ve metotlarına sahip oldu. Başkaları yıllardır sadece bunun lafını ve istismarını yaparken Sayıştay hak ettiği konuma yine biz getirdik. Sayıştayımızın işlerin doğru etkin verimli ve hızlı biçimde yürütülmesine vatandaşın devlete olan güveninin artması ve kurumların yıpratılmadan güçlendirilmesine yönelik faaliyetlerini takdirle karşılıyoruz. Başkanlığımızın Türk Cumhuriyetleri ve gönül coğrafyamızda yer alan diğer sayıştaylarla iş birliğimi ilerletmesinden de memnuniyet duyuyoruz. Sayıştay başkanımızı bu doğrultudaki gayretleri dolayısıyla ayrıca tebrik ediyorum Sayıştayın 162 yıllık birikimi ile üstlendiği sorumlulukları aynı kararlılık ve yüksek vazife şuuruyla yerine getireceğine yetişmiş kadroları ve disiplinli çalışma düzeni ile tüm kurumlara örnek olacağına inanıyorum. Bu düşüncelerle Sayıştay başkanlığımızın 162. kuruluş yıldönümünü bir kez daha yürekten kutluyorum” ifadelerini kullandı.