Etiket: d vitamini

  • Çocuklarda D vitamini eksikliğine dikkat

    Çocuklarda D vitamini eksikliğine dikkat

    Vitaminler, büyüme, gelişme ve bağışıklık sisteminin düzenlenmesi için oldukça önemli olduğunu ifade eden Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Mesut Arslan, “Özellikle çocuklar için çok gerekli olan vitaminlerin başında D vitamini geliyor. Çocuklarda D vitamini eksikliği, kemik yoğunluğunu olumsuz etkileyerek raşitizm gibi hastalıklara yol açabiliyor. Çocuklarda D vitamini eksikliği, büyüme ve gelişmede gerilemeye sebebiyet verebiliyor. D vitaminini genellikle güneş ışınları sayesinde doğal bir şekilde karşılayabiliriz. Bunun için en temel kaynaklardan biri olan güneş, her zaman yeterli olmayabilir. Ancak tükettiğimiz besinler de D vitamini açısından oldukça önemlidir. D vitamininin azı hastalıklara sebep olduğu gibi fazlası da zararlı. D vitamini en fazla somon, uskumru, sardalye gibi yağlı balıklarda, karaciğer ve yumurta sarısında, maydanoz, brokoli, süt ve süt ürünlerinde bulunmaktadır. D vitamininin başlıca kaynağı, ciltte güneş ışınlarının etkisiyle aktifleşen D3 formudur. Normal şartlar altında insan vücudunda bulunan D vitaminin yüzde 90 ile 95’i güneş ışınlarının etkisi ile deride sentez edilir” dedi.

    Besinlerle alınan D vitamininin büyük bir önemi olmadığını belirten Arslan, “D vitamini eksikliği, vücudun tüm sistemlerini etkilemekte ve pek çok hastalığa davetiye çıkarmaktadır. Günümüzün hayat şartları, kapalı ortamlarda çalışmak, açık havada az zaman geçirmek, yetersiz beslenme D vitamini eksikliğini artırmaktadır. D vitamini eksikliği, her yaş grubunu etkileyen ve önemli sağlık sorunlarının ortaya çıkmasına sebep olan bir etkendir. D vitamini eksikliği belirtileri, sık enfeksiyon geçirme, ishal, saçlı deride pullanma, cilt yaralarının geç iyileşmesi, diş çürümesi, yorgunluk, halsizlik, baş ağrısı, kemik ağrısı, davranış bozuklukları, mafsallarda şişme, gözaltı morlukları, aşırı terleme, kilo vermekte güçlük çekme ve sürekli üşüme diğer yaygın belirtilerdir. D vitamini eksikliği kişilerde, kanser, kronik yorgunluk, diyabet, hipertansiyon, depresyon, romatizma ve kalp hastalıkları gibi rahatsızlıklara yol açabilir” diye konuştu.
    D vitamini eksikliği, kemik yoğunluğunu da olumsuz etkiler ve çocuklarda raşitizm denen hastalığa sebebiyet verebileceğini belirten Arslan, “Raşitizm, D vitamini eksikliğinden dolayı kemiklerin yumuşaması ve zayıflaması anlamına gelir. Bu hastalık, bacaklarda eğrilik, el ve ayak bileklerinde kalınlaşma, büyüme geriliği, göğüs kemiği bozulması gibi kemik yapısında kalıcı bozukluklara sebep olabilmektedir. Yüksek D vitamini seviyesi, organlarda ve yumuşak dokularda kalsiyum birikmesine sebebiyet verir. Ayrıca D vitaminifazlalığıkanda kalsiyum yükselmesine, böbrek hastalıklarına, böbrek taşlarına ve damar sorunlarına yol açabilmektedir. Fazla D vitamini, zehirlenmelere yol açabilmekte ve bu zehirlenme sonucunda gelişen böbrek yetmezliği ve kalp yetmezliği ölüme sebep olabilmektedir. Bu sebeple D vitamini tedavisi almadan önce mutlaka doktora danışılmalı ve kişiye uygun D vitamini eksikliği tedavisi uygun dozlarda yapılmalıdır” şeklinde konuştu.

  • D vitamini eksikliği bağışıklığı düşürüyor

    D vitamini eksikliği bağışıklığı düşürüyor

    Kış aylarında soğuk havadan dolayı kişiler kapalı ve kuru ortamlarda daha fazla vakit geçirmek zorunda kalıyor. Bu da çeşitli hastalıkların artışına neden olabiliyor. Bağışıklık sistemini güçlü tutmanın en iyi yolunun dengeli ve sağlıklı beslenmekten geçtiğini belirten Beslenme ve Diyetetik Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Burak Erim, “Günlerin kısalması ve havaların soğumasıyla D vitamini eksikliği de görülebiliyor. D vitamininin ana kaynağı güneş. Ancak maalesef kış aylarında gün ışığına çok fazla maruz kalamıyoruz. Bu yüzden D vitamini açısından zengin besinleri tüketebiliriz” dedi.

    “Yumurta sarısı da ‘D’ vitamini açısından zengindir”

    D vitamini açısından zengin besinleri anlatan Dr. Erim, “Bunlar arasında yağlı balıklar öne çıkıyor. Ayrıca somon, hamsi gibi yağlı balıklar omega3 yağ asitleri açısından da zengindir. Haftada 2-3 gün tüketimini öneriyoruz. Bunlar bağışıklık sistemini güçlendirmek için önemlidir. Yumurta sarısı da önemli D vitamini içeriğine sahiptir” dedi.

    “Bağışıklık için bağırsak sağlığı önemli”

    C vitaminin güçlü bir antioksidan olduğunun altını çizen Dr. Erim, şunları söyledi:
    “Vücudun bağışıklığı için önemlidir. Turunçgiller başta olmak üzere bütün kış sebze ve meyvelerinde bol miktarda bulunmaktadır. Posa açısından da zenginler. Posa bağırsak sağlığı açısından da oldukça önemlidir. Bağışıklık hücrelerinin birçoğu bağırsaklarda bulunuyor. Bunun için de sağlıklı olmaları oldukça önemlidir. C vitamini açısından zengin olan kuşburnu gibi bitkisel çaylar da tüketilebilir.”

    “Türk mutfağında soğan ve sarımsağın önemli yeri var, bunlar da doğal antioksidandır”

    Kış aylarında su tüketiminde azalma olduğuna değinen Dr. Erim, “Buna dikkat edilmesi gereklidir. Çinko bağışıklık sistemini güçlendirmek için önemli bir mineral. Bunun için de kabak çekirdeği başta olmak üzere kuruyemiş tüketebiliriz. Kış aylarında dışarıda vakit geçirmek azaldığı için fiziksel aktivitelerde de azalmalar oluyor. Fiziksel aktivite de bağışıklık sistemini güçlendirici önemli bir etmendir. Türk mutfağında soğan ve sarımsağın önemli yeri var. Sarımsak da önemli bir doğal antioksidandır. Antibakteriyel özellikleri var, doğal antibiyotiktir. Akşam yemeklerimizde çorbaların içine soğan sarımsak ekleyerek de bağışıklık sistemini güçlendirebiliriz” şeklinde konuştu.

  • D vitamini eksikliğine dikkat: “Güneşli havada yürüyün”

    Yetişkinlerde uzun süreli D vitamini eksikliğinin vücutta ağrı, halsizlik, baş ağrısı, değişken ruh hali, uykusuzluk, kilo vermede güçlük çekme, sürekli üşüme gibi belirtilerle ortaya çıktığına dikkat çeken Dahiliye Uzmanı Dr. M. Atakan Canbulat, “D vitamini eksikliği bir çok hastalığın belirtileri arasında sayabiliriz. Bunu yapılan muayene ve tetkikler sonucunda öğrenebiliriz. Saydığımız belirtileri yaşayanlar mutlaka bir uzman hekime görünmesini tavsiye ediyoruz. D vitamini eksikliği olanlara güneşli havada en az 15-20 dakika yürümesini öneriyoruz” dedi.

    “Güneşli havada yürüyüş yapın”
    Uzm. Dr. Canbulat, “En ekonomik ve en önemli D vitamini kaynağı güneştir. Güneşli bir ortamda en az 15-20 dakika kadar yürünmesi günlük D vitamini eksikliğini gidermek için yeterlidir. Gerekli güneş ışığı miktarı, kişinin yaşı, deri rengi ya da güneşlenme süresine göre değişmektedir. D vitamini için gerekli olan güneşin UVB ışınları, kış aylarında giderek daha az ulaşmaya başlar. Günlerin kısalmaya başlaması ve vücudun büyük kısmının giysilerle kapatılıyor olması da D vitamini açısından dezavantajdır” şeklinde konuştu.
    Tanı ve tedavi için hekime başvurulması gerektiğini ifade eden Dr. Canbulat, “Özellikle güneşin yüzünü az gösterdiği sonbahar ve kış aylarında güneşlenme süresini uzun tutmak gerekmektedir. Soğuktan korunmak için evde camın arkasında ya da otomobilde güneşlenmek D vitamini oluşumu için gerekli UVB ışınlarının alınmasını engellediği için bir faydası olmamaktadır. Tanı ve tedavi için mutlaka bir uzman hekime başvurunuz” diyerek sözlerine son verdi.

  • 5 yaş altındaki çocukları etkiliyor! PFAPA sendromu nedir?

    5 yaş altındaki çocukları etkiliyor! PFAPA sendromu nedir?

    Özellikle 5 yaş altındaki çocuklarda görülen, nedeni tam olarak açıklanamayan PFAPA sendromunun, tekrarlayan ateş, ağız içinde lezyonlar, farenjit ve boyunda lenf bezlerinin büyümesiyle ortaya çıktığını belirten Dr. Öğr. Üyesi Öznur Yılmaz Gondal aileleri uyardı. Gondal, “Yapılan birkaç çalışmada, D vitamini eksikliğinin PFAPA sendromuyla ilişkili olabileceğini ortaya koymuştur” dedi.

    Belli aralıklarla tekrarlayan ateş, ağız içinde aftöz lezyonlar, farenjit ve boyunda lenf bezlerinin büyümesi ile seyreden, özellikle 5 yaş altı çocuklarda görülen, nedeni tam olarak açıklanamamış periyodik ateş sendromu PFAPA ile ilgili bilgi veren Beykent Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Dr. Öğr. Üyesi Öznur Yılmaz Gondal, “Ortalama başlangıç yaşı 2,5 yaştır. Ateş, 3-5 gün sürebilir ve genellikle 38,5-39 santigrat derece arası seyreder. Aftlar her atakta görülmeyebilir. Bademcikler üzerinde iltihap odakları olabilir fakat boğazda A grubu beta-hemolitik streptokoklar izole edilemez. Birçok hasta, viral veya bakteriyel üst solunum yolu enfeksiyonu tanısı alarak tedavi edilir, bu yüzden PFAPA tanısı gecikebilir veya atlanabilir” diye konuştu.

    “TANIYI KESİNLEŞTİRECEK SPESİFİK BİR TEST YOK”

    PFAPA sendromunun rastlantısal bir hastalık olarak kabul edilmesine rağmen, bazı vakalarda aile hikayesi olması nedeniyle genetik faktörlerin de hastalığın oluşumunda rol oynayabileceğinin düşünüldüğünü ifade eden Gondal, “Tanı klinikle konur ama tekrarlayan ateş yapabilen diğer hastalıkları dışlamak gerekir. Tanıyı kesinleştirecek spesifik bir test yoktur. Ateşli dönemlerde beyaz kürelerde orta düzeyde bir artış ve C-reaktif proteinde (CRP) yükselme görülebilir. Atak geçtikten sonra laboratuvar testleri normale döner” sözleriyle hastalığın seyir şekline dair ipuçları verdi.

    ”KESİN TEDAVİSİ YOK”

    Gondal, PFAPA tedavisinin şikayetleri azaltmaya yönelik olduğunu, spesifik tedavisi ve tekrarları önleyecek bir metot bulunmadığını belirterek sözlerine şu şekilde devam etti:

    “Ateşin kontrol altına alınmasında en etkin yöntem ateşli dönemde kortizon uygulamasıdır. Birçok olgu kortizon tedavisine dramatik yanıt verir ve hızla düzelir. Tedavide bademciklerin cerrahi olarak çıkartılması tartışmalıdır. Hastalık uzun süredir biliniyor olmasına rağmen sebebi veya tetikleyen faktörler henüz aydınlatılamamıştır. Kortizona iyi cevap vermesi, bağışıklık sistemi kontrol mekanizmalarındaki bir bozukluk sonucu geliştiğini düşündürmektedir.”

    “D VİTAMİNİ TAKVİYESİ KULLANILMASI ATEŞ SÜRESİNİ AZALTMIŞ”

    Son zamanlarda D vitamininin kalsiyum metabolizmasındaki rolünün yanı sıra immünmodülatör yani bağışıklık sistemini düzenleyici etkisinin öneminin anlaşılmaya başlandığını belirten Gondal, sözlerini şöyle sonlandırdı:

    “D vitamini eksikliğinin aynı zamanda bazı oto-immün nedenli romatizmal hastalıklar ve alerjiyle de ilişkili olabileceği öne sürülmüştür. Yapılan birkaç çalışmada, vitamin D eksikliğinin PFAPA sendromuyla ilişkili olabileceğine dair kanıtlar bulunmuştur; ortalama 7 ay boyunca D vitamini takviyesi kullanılmasının ateş süresini, şiddetini ve 1 yıl boyunca görülen atak sıklığını azalttığı saptanmıştır fakat bu ateşli dönemlerin PFAPA atağı mı yoksa diğer enfeksiyonlarla mı ilişkili olduğu netleştirilememiştir. Daha büyük hasta grubuyla yapılacak bilimsel çalışmalarla D vitamininin hastalığın oluşumundaki rolünün aydınlatılması gereklidir.”

  • İngiltere virüse karşı halka D vitamini desteği verecek

    İngiltere virüse karşı halka D vitamini desteği verecek

    İngiltere’de 2,5 milyondan fazla insana ücretsiz D vitamini desteği verileceği açıklandı.

    Dünyayı etkisi altına alan koronavirüs (Covid-19) can almaya devam ediyor. Salgından en çok etkilenen İngiltere salgınla mücadele kapsamında halka D vitamini takviyesi yapma konusunda karar aldı.D vitamini eksikliğinin koronavirüs (Covid-19) riskini artırdığına dair çalışmalar üzerine İngiltere’de yaklaşık 2,7 milyon insana Dvitamini takviyesinin ücretsiz sağlanacağı açıklandı.

    Ücretsiz teslimatın Ocak ayından başlayarak 4 ay geçerli olacağı belirtilirken, hizmetten desteğe ihtayacı olan kişiler yararlanabilecek.

  • D vitamininin koronavirüs riskini azalttığı tespit edildi

    D vitamininin koronavirüs riskini azalttığı tespit edildi

    ABD’deki yeni bir araştırmaya göre, yeterli D vitamini seviyesine sahip hastaların koronavirüs (Covid-19) kaynaklı enfeksiyon riskinin diğer hastalara kıyasla daha düşük olduğu tespit edildi.

    ABD’de Boston Üniversitesi tıp fakültesinin yeni araştırmasında, D vitamini yeterliliği olan kişilerin koronavirüs kapma ve ölme olasılığının düşük olduğu tespit edildi. PLOS One adlı akademik dergide yayımlanan çalışmada, koronavirüs rahatsızlığıyla hastaneye yatırılan 235 hastadan D vitamini düzeylerini ölçmek için kan örnekleri alındı. 40 yaşın üzerindeki hastalarda, yeterli D vitamini seviyesine sahip olanların, eksik olan hastalara göre ölme olasılığının yüzde 51’den daha düşük olduğu belirtildi.

    Kısa süre önce yeterli D vitamininin koronavirüse yakalanma riskini yüzde 54 azaltabileceğine yönelik başka bir çalışma yayımlayan Dr Michael Holick, vitaminin üst solunum yollarını etkileyen diğer virüslere karşı da yardımcı olabileceğini savunuyor.

  • D vitamini takviyesi koronavirüse karşı etki sağladı

    D vitamini takviyesi koronavirüse karşı etki sağladı

    İzmir Ekonomi Üniversitesi  Fonksiyonel Tıp Uzmanı Opr. Dr. Zafer Beken, İspanya’daki üniversite hastanesinde gerçekleştirilen çalışmadan bahsedip, D vitamini alımının koronavirüste yoğun bakım riskini neredeyse tamamen ortadan kaldırdığını belirtti. Beken, “D vitamini seviyesinin 40-100 aralığında olması gerekiyor. Hekim kontrolünde dışarıdan takviye alınmasında fayda var” dedi.

     

    Tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgınında binlerce kişi, yoğun bakımda tedavi görmeye devam ederken, İspanya’da gerçekleştirilen çalışma, hastalığın şiddetinin azaltılması konusunda umut oldu. Reina Sofia Üniversite Hastanesi’nde tedaviye alınan 76 koronavirüs hastası üzerinde gerçekleştirilen çalışmada, hastaların bir kısmına D vitamini takviyesi verilirken, bir kısmına herhangi bir D vitamini takviyesi uygulanmadı. Çalışma sonucu D vitamini tedavisi görenlerin yalnızca yüzde 2’si yoğun bakım ünitesine gönderilirken, görmeyenlerin ise yüzde 50’si yoğun bakım ünitesine gönderildi. D vitamininin, yoğun bakım riskini 25 kata yakın azaltarak, yoğun bakım ünitesine yatma riskini yüzde 98 oranında ortadan kaldırıldığı belirtildi.

    ‘SONUÇLAR HEYECAN VERİCİ’

    Çalışmanın çarpıcı olduğunu kaydeden İzmir Ekonomi Üniversitesi Medical Park Hastanesi Yönetim Kurulu Başkanı ve Fonksiyonel Tıp Uzmanı Opr. Dr. Zafer Beken, “D vitamini seviyesini 40’ın üzerinde tutmak gerekiyor. İdeal seviye 40 ile 100 arasıdır. Gıdayla bunu tamamlamak zor gibi görünüyor. Dışarıdan D vitamini takviyesi alınmasında fayda var. Vatandaşlar bir hekime başvurup D vitamini ölçümünü yaptırabilirler. Buna göre ne kadar takviye alacaklarını öğrenebilirler” dedi.

    Koronavirüsten korunma noktasında bağışıklık sisteminin güçlendirilmesinin çok önemli olduğunu kaydeden Opr. Dr. Beken, “Topluma bakıldığı zaman bazıları hasta olurken, bazılarının olmadığını görüyoruz. Bunun altında yatan en önemli faktör aslında bağışıklık sisteminin güçlü olmasıdır. İspanya’da bu ay içerisinde yayınlanan bir bilimsel çalışma var. Bu çalışma İspanya Reina Sofia Üniversitesi’nde yapılmış. Burada yaklaşık 100’e yakın bir hasta grubu üzerinde çalışma yapıldı. Bu hastalar Covid- 19 pozitif hastası olarak hastaneye başvuran kişilerdi. Bunların 3’te 2’si D vitamini takviyesi alan hasta grubu olarak tanımlandı. 3’te 1’i ise kontrol grubuydu. Yani D vitamini vermeden diğer tedavi yöntemleriyle tedavi edilmeye çalışıldı. Sonuçlara bakıldığında, çarpıcı bir tablo ortaya çıktı. D vitamini alarak tedavi olan hasta grubunda, sadece 2 kişide yoğun bakım ihtiyacı oluştu. Böyle bakıldığında bu sonuç heyecan verici bir durum. Bu sonuçlardan yola çıkarak önümüzdeki günlerde farklı çalışmalar gündeme gelebilir” diye konuştu.

    ‘İMMÜN SİSTEMİ DÜZENLENMELİ’

    Koronavirüsten korunma noktasında diğer vitamin takviyelerine de dikkat edilmesi gerektiğini belirten Opr. Dr. Beken, “Fonksiyonel tıbbın en büyük faktörü immün sistemini düzenlemesidir. D vitaminin ötesinde destek gıdaların da alınması gerekiyor. Günde yaklaşık 2 gram civarında C vitamini almak da koruyucudur. B vitaminleri ise çok önemli. B12, toplumumuzun maalesef birçoğunda eksiktir. Bunun dışında beslenmeyle yeterince alamadığımız mineralleri de unutmamak gerekiyor. Bunun dışında uyku düzeni de oldukça önemli çünkü vücudumuzun tamiratı uykuda oluyor. Akşam 7 saatlik kaliteli bir uyku bizim için olmazsa olmazdır” dedi.

  • Koronavirüs ve D vitamini eksikliği arasında bir bağ var mı?’

    Koronavirüs ve D vitamini eksikliği arasında bir bağ var mı?’

    Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi ve Gazi Üniversitesi Başhekimi, Prof. Dr. Ahmet Demircan, ‘D vitamini’ eksikliği ile koronavirüs arasındaki bağı değerlendirdi.

    Demircan, vücudun, dengede olabilmesi için vitaminler ve minerallere ihtiyaç duyduğunu belirterek, “Koronavirüs ile birlikte bu biraz daha gündeme gelmiş oldu. D vitaminine bir anda yüklenip bilinçsizce tüketmenin manası yok. Bazı vitaminler vücutta birikip yan etki yapar. Bilinçsizce almayın lütfen. Kısa kollu, yüzünüz açık şekilde güneşe çıkarsanız, D vitamini ihtiyacımızın büyük kısmını oradan alabiliriz. Halen bir eksiklik varsa bu ölçülür, doktorunuzun tavsiyesiyle damla, tablet veya iğne şeklinde verilecekse ona göre hareket ederiz. Duyduğumuz bir şeyle hemen her şeye yüklenmeyelim. ‘D vitamini aldık koronavirüs kesilecek’ diye bir şeye kapılmayalım. Doktor kontrolü ve önerisiyle hareket etmeli, bu günlerde de güneşe çıkarak güneş almalıyız” dedi.

    ‘YENİ BİR NORMAL HAYAT OLACAK’

    Ahmet Demircan, koronavirüsün hayatın her alanında çok şeyi değiştirdiğini belirterek, şunları söyledi:

    “Virüs bize çok şeyi öğretti, çok şeyi değiştirdi. Bundan sonra önlemlerle normali bulacağız. Yani yeni bir normal hayat olacak. Virüsü tamamen yener, virüs etkisini kaybeder, hiç vaka çıkmazsa o zaman alıştığımız normale doğru yaklaşabiliriz. Türkiye şu anki vakalarla iyi gidiyor. İyi gidersek, sıkı gidersek yakın zamanda adım adım normale geçeceğiz. AVM’ler açıldı, bunun etkilerinde neler olacak 10 gün sonra göreceğiz. Bayram gelecek, sınavlar gelecek onların etkilerini göreceğiz. Hep hareket dalgaları olabilecek potansiyel riskler var. Bunları çok sıkı atlatırsak o zaman yakın zamanda normale dönmeyi umut ediyoruz. Pandemilerde dalgalar tekrar olabilir diye söyleniyor; ama şu an iyi gidiyoruz.”

    ‘TEMKİNLİ OLMAK GEREKİYOR’

    Koronavirüsün, havaların ısınmasıyla etkisini yitireceği yönündeki açıklamaları da değerlendiren Demircan, “‘Yaz gelince bitecek’ diye söylenmişti. ‘Ekvator’un güney kısmında neden görülüyor?’ diye sorular geliyor. ‘Bu doğrudur’ demek için çok erken. Temkinli gitmek lazım. Dünyanın her yerinde, her mevsimde görünebiliyor. ’30 derece oldu virüs bitti’ anlamına gelmemeli. Güneyde de olduğunu düşünürsek ‘yüzde yüz keser’ demek biraz soru işareti. Nem azaldıkça, güneş ışınları çoğaldıkça muhtemelen virüsün etkisi azalacak diye bekliyoruz” diye konuştu.

    ‘VİRÜS KENDİ KENDİMİZE YETERLİ OLMAMIZ GEREKTİĞİNİ ÖĞRETTİ’

    Demircan virüsün, ne olursa olsun kendi kendimize yeterli olmamız gerektiğini öğrettiğini belirterek, şunları kaydetti:

    “Virüs, ne olursa olsun kendi kendimize yeterli olmamız gerektiğini öğretti bize. Bunu tıbbi solunum cihazında gördük. Yoğun bakımlarımızın, hastanelerimizin iyi olduğunu, iyi doktorlarımız olduğunu, nasıl bu zorlukların altından kalkıldığını gördük. Avrupa ve Amerika tökezledi bu konuda. Çünkü onlar bu kadar kalabalığa alışık değiller. Ne kadar güçlü olduğumuzu gördük. Sağlıkçılara sadece bugün için değil, ömür boyunca şiddetin olmaması gerektiğini, saygı olması gerektiğini gördük. Türkiye hızlı hareket ettiği için, bazı ilaçları hızlı kullandığı için bu kadar ağır hastaya maruz kalmadı. Hastanelerde yatak yokluğunu çok yaşamadı” değerlendirmesinde bulundu.