Etiket: danıştay

  • Danıştay’dan Coca-Cola kararı: İçeriği araştırılsın

    Danıştay’dan Coca-Cola kararı: İçeriği araştırılsın

    Danıştay, bir yerel mahkemenin aldığı ilgili kararı bozarak, Coca-Cola’nın içinde zararlı maddeler olup olmadığının araştırılmasına hükmetti.

    DW Türkçe’de yer alan habere göre, Danıştay 10. Dairesi, Coca-Cola’nın içerisinde kimyasal, kanserojen ve sağlığa zararlı maddeler bulunup bulunmadığının tespit edilmesi ve bu ürünlerin bileşiminde kullanılmaması talebiyle açılan davayı reddeden yerel mahkemenin kararını bozdu.

    Daire, Cola’nın içerisinde bulunan katkı maddelerinin sağlığa zararlı olup olmadığının tespit edilmesi için bilirkişi araştırılması yaptırılmasını istedi. Danıştay’ın bu kararının ardından mahkeme, hazırlanacak bilirkişi raporu doğrultusunda yeni bir karar verecek.

    Çocuk eğitimi ve sağlığı konusunda çalışmalar yaptığını söyleyen Ethem Öztürk adlı vatandaş, 2014’te Tarım ve Orman Bakanlığı’na başvurarak Coca-Cola’nın sağlığa zararlı olup olmadığının belirlenmesini istedi. Üründe gösterilmeyen veya eksik gösterilen bileşenlerin açıkça yazılmasını talep eden Öztürk, bileşiminde kimyasal, kanserojen ve sağlığa zararlı maddeler bulunan ürünlerin tespit edilmesi ve bunların bileşimde kullanılmaması gerektiğini kaydetti.

    Öztürk ayrıca, çocukları etkileme potansiyeli bulunduğu gerekçesiyle bu ürünlere ilişkin her türlü reklam veya satış ve pazarlama yönteminin yasaklanmasını talep etti.

    BAKANLIKTAN VE MAHKEMEDEN RET

    Bakanlık bu talepleri reddetti. Öztürk, bunun üzerine avukatı aracılığıyla bakanlığın ret işleminin iptali istemiyle Ankara 18. İdare Mahkemesi’nde dava açtı. İdare mahkemesi, açılan davayı 2015 yılında reddetti.

    Mahkeme gerekçesinde, dava konusu maddelerin Türk Gıda Kodeksi mevzuatında yer alan ve risk/güvenlik değerlendirmeleri sonucunda kullanım koşulları belirlenmiş maddeler olduğu savunarak, Coca-Cola’nın TGK-Alkolsüz İçecekler Tebliği kapsamında olduğunu, kanun gereğince güvenilir olmayan gıdanın piyasaya arz edilmesinin mümkün olmadığı, mevzuat hükümleri ile tespit edilerek piyasaya sürülen ürün için “sağlığa zararlıdır” ibaresinin konulamayacağını kaydetti.

    Kararda, Cola’nın içindeki maddelerin yönetmelikte tanımlanan aroma vericilerin risk değerlendirmesinin yapıldığı ve gıdalarda kullanımına izin verilmiş maddeler olduğu savunuldu. Ayrıca bu ürünlerin reklamının yasaklanması konusunda bakanlığın yetkisinin olmadığı iddia edildi.

    DANIŞTAY: COCA COLA ARAŞTIRILSIN

    Ret kararı bu kez Danıştay’a taşındı. Danıştay 10. Dairesi itirazı kabul ederek, idare mahkemesinin kararının bozulmasına karar verdi. Kararın gerekçesinde, dava konusu uyuşmazlığın Coca-Cola İçecek A.Ş. tarafından üretilen gazlı içeceklerin içerisinde bulunan şeker, fosforik asit, karamel/4-metilimidizol, kafein, aspartam ve bisfenolA gibi katkı maddelerinin insan sağlığı açısından zararlı olup olmadığının belirlenmesi hususunda toplandığına işaret edildi.

    Yerel mahkemenin bu hususa ilişkin herhangi bir araştırma ve inceleme yapmadan davayı reddettiğine dikkat çekilen kararda, “Bu hususun çözme kavuşturulması özel ve teknik bilgi gerektirdiğinden bilirkişi incelemesi yaptırılması gerekmektedir” denildi. Danıştay, şu sonuca vardı:

    “Bu nedenle, bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle Coca-Cola İçecek A.Ş. tarafından üretilen gazlı içeceklerin içerisinde yukarıda sayılan katkı maddelerin bulunup bulunmadığı, anılan maddelerin tespiti halinde mevzuatta kullanımına izin verilip verilmediği ile kullanım miktarlarının Türk Gıda Kodeksi mevzuatına uygun olup olmadığı ortaya konularak dava konusu işlemin hukuka uygunluk denetiminin yapılması gerekirken, eksik inceleme ve değerlendirme sonucunda verilen davanın reddi yönündeki mahkeme kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.”

    Öte yandan kararda, yeniden yapılacak yargılamanın Coca-Cola İçecek A.Ş’nin menfaatini etkileyeceği, bu nedenle davanın bu şirkete de bildirilmesi istendi.

    Danıştay, kararında mevzuatın Tarım Bakanlığı’na yüklediği görevlerin de altını çizdi:

    “Anılan mevzuat hükümlerinden, güvenilir olmayan gıda, gıda ile temas eden madde ve malzemenin piyasaya arz edilemeyeceği, insan sağlığı için tehlike oluşturan ve tüketime uygun olmayan gıdanın, güvenilir olmayan gıda kabul edileceği, bununla birlikte davalı idarenin gıda maddelerinin insan sağlığına zararlı olup olmadığının belirlenmesinde tüketicinin sağlığı üzerindeki ani ve uzun vadede oluşturabileceği muhtemel etkilerin tespit edilmesi ve elde edilecek veriler ışığında gerekli önlemlerin alınması konusunda görevli ve yetkili olduğu anlaşılmaktadır.”

    ŞİMDİ NE OLACAK?

    Danıştay’ın bu kararının ardından yerel mahkemenin önünde iki yol var. Mahkeme, kararında direnirse dosya Danıştay Hukuk Genel Kurulu’na gidecek. Ancak yerel mahkeme, karara uyarsa dava kapsamında Coca-Cola’nın içeriğine ilişkin bilirkişi görevlendirilecek. Bilirkişinin hazırlayacağı rapor mahkemeye sunulacak. Mahkeme, rapordaki tespitlere göre davayı esastan karara bağlayacak.

  • Danıştay onadı! Uzundere’ye JES projesi iptal

    Danıştay onadı! Uzundere’ye JES projesi iptal

    Danıştay 6’ncı Ceza Dairesi, İzmir 1’inci İdare Mahkemesi’nin Karabağlar ilçesine bağlı Uzundere Mahallesi’ndeki zeytinlik alana jeotermal enerji santrali (JES) kuyusu açılmasına yönelik proje için verdiği iptal kararını oy birliğiyle onadı.

    Karabağlar ilçesine bağlı kırsal Uzundere Mahallesi’ne yapılmak istenilen jeotermal santralin projesine karşı çıkan 270 mahalleli, zeytinlik alanlarda yapılacak olmasından dolayı projenin iptali için suç duyurusunda bulundu.

    İzmir 1’inci İdare Mahkemesi’nde açılan davada, 3 kilometrelik bölgede zeytinliklerin bulunması ve sondaj çalışmalarının çevreye zarar vereceği gerekçesiyle planın iptaline karar verildi. Firma avukatlarının karara itirazları sonucu dosya, Danıştay’a gitti.

    Eksik inceleme nedeniyle yerel mahkemenin kararı bozulurken, bilirkişi raporu istendi. Yeniden İzmir 1’inci İdare Mahkemesi’nde görülen dosyaya atanan bilirkişinin, raporda planın çevreye zarar vereceği yönünde rapor sunması üzerine mahkeme de JES için bir kez daha iptal kararı verdi.

    Firma yetkililerinin itirazı üzerine dosya, bu kez de Danıştay 6’ncı Dairesi’nde görüşüldü. Üyeler, projenin bölgedeki zeytinlik alanlara olumsuz etkisi olduğu sonucuna vardı.

    Bunun üzerine İzmir 1’inci İdare Mahkemesi’nin verdiği kararın hukuk ve usule uygun olduğu, bozulmasını gerektirecek bir durum olmadığı gerekçesiyle kararın oy birliğiyle onanmasına karar verildi. Danıştay 6’ncı Ceza Dairesi’nin kararının ardından Uzundere’ye yapılması planlanan JES projesi iptal oldu.

  • Rüşvet alan memur hakkında Danıştay kararını verdi

    Rüşvet alan memur hakkında Danıştay kararını verdi

    Orman kaçakçılarını suçüstü yakalayan muhafaza memuru, odunların iadesine karşılık 400 lira rüşvet aldı. Kamera görüntüleriyle rüşvet aldığı ispatlanan devlet memuru, memuriyetten atıldı. Kararı Danıştay da onayınca 30 yıllık memur, 400 liralık rüşvet yüzünden mesleğinden oldu.

    Zonguldak İlçe Orman İşletme Müdürlüğü Orman İşletme Şefliği bünyesinde orman muhafaza memuru olarak görev yapan C.M. ve mesai arkadaşı ormandan odun kaçırdığı iddia edilen A.Y. hakkında tutanak tuttu.

    Cumhuriyet Savcılığı’na giden A.Y., odunların iadesi için orman muhafaza memuru C.M.’nin kendisinden rüşvet istediğini öne sürdü. Savcılık talimatıyla Kaçakçılık ve organize Suçlar Şube Müdürlüğü ekipleri, C.M.’yi fiziki takibe aldı. A.Y., bir pidecide muhafaza memuru C.M. ile buluştu. C.M., iddiaya göre odunların iadesi karşılığında 500 lira aldı.

    Paranın 100 liralık bölümünü A.Y.’ye iade eden C.M. görüntülerin polis kamerasınca kayıt altına alınmasıyla suçüstü yakalandı. Çıkarıldığı Sulh Ceza Hakimliği’nce tutuklanan C.M. görevden uzaklaştırıldı. Hakkında soruşturma başlatılan C.M., Yüksek Disiplin Kurulu tarafından memuriyetten çıkarıldı. Kendisine kumpas kurulduğunu öne süren C.M., işlemin iptali için İdare Mahkemesi’ne dava açtı. Mahkeme, davayı reddetti. C.M. karara itiraz edince devreye giren Bölge İdare Mahkemesi, davacı hakkında ‘son savunma alınmadığı’ gerekçesi ile istinaf başvurusunu kabul ederek İdare Mahkemesi kararını kaldırdı. Bu kez kararı Orman Genel Müdürlüğü temyiz etti. Danıştay 12. Dairesi, İdare Mahkemesi kararını yerinde bulunca C.M., memuriyetten atıldı.

    Danıştay kararında şöyle denildi: “Davalı idare tarafından sunulan temyiz dilekçesi ve eklerin incelenmesinden; davacı hakkında Devlet memurluğundan çıkarma cezası tesis edilmeden önce, savunmanın alındığı anlaşılmaktadır. Bölge İdare Mahkemesi kararının kaldırılmasına oy birliği ile karar verilmiştir”

  • Belediyelerdeki kadrolaşmada emsal karar

    Belediyelerdeki kadrolaşmada emsal karar

    Danıştay 2. Dairesi, belediyedeki dolu kadronun meclis kararıyla değiştirilmesini yasaya aykırı buldu.

    Belediye Meclisi Kararı ile Ulaşım Hizmetleri Müdürlüğü birimi lağvedilerek yerine Destek Hizmetleri Müdürlüğü bünyesinde Ulaşım Hizmetleri Şefliği kuruldu. Ulaşım Hizmetleri Müdürü ise kadrosunun lağvedilmesi ve başka bir hizmet biriminde şeflik ihdas edilmesi nedeniyle, ihdas edilen uzman kadrosuna atandı. İdare Mahkemesi’nin kapısını çalan müdür, işlemin iptalini talep etti. Mahkeme; birimin mülga olması ve davacının başka bir müdürlük kadrosuna atamasının yapılması hususunda davalı idarenin yargı kararı ile zorlanamayacağı gerekçesi ile davayı reddetti. Danıştay İkinci Dairesi, kararı bozdu. Danıştay kararında; “Birimin iptal olması mümkün olmakla birlikte, belediye meclisinin dolu kadroda ‘unvan değişikliği yapması mümkün değildir’. Davacının görevinden unvanı değiştirilmek suretiyle, uzman kadrosuna atanmasına yönelik hukuki başkaca bir neden gösterilmemiştir” denildi. İdare Mahkemesi yeniden yapılan yargılamada Danıştay’ın bozma kararına uyarak işlemi iptal etti. Davalı belediye, ‘müdür ve şube müdürü kadrosuna atanabilmek için gerekli en az 4 yıllık yükseköğretim mezunu olmak koşulunu davacının taşımadığı, görev şartlarına haiz olmayan davacının hatalı yapılan atamasının bu işlemle geri alındığı ve kadrosunun değiştirildiği’ gerekçesiyle kararı temyiz etti.

    Emsal bir karara imza atan Danıştay 2. Dairesi, belediyelerin unvan değiştirerek kadrolaşma yöntemi9ni yasaya aykırı buldu. Kararda şu ifadelere yer verildi:

    “Davalı idarece; Mahalli İdareler Personelinin Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Esaslarına Dair Yönetmelik’in 7 maddesi gereği müdür ve şube müdürü kadrosuna atanabilmek için gerekli en az 4 yıllık yükseköğretim mezunu olmak koşulunu davacının taşımadığı, görev şartlarına haiz olmayan davacının hatalı yapılan atamasının bu işlemle geri alındığı ve kadrosunun değiştirildiği anlaşılmaktadır. Devlet Memurları Kanunu’nun 76. maddesi ile idarelere kamu görevlilerini naklen atama konusunda takdir yetkisi tanındığı ileri sürülerek, İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir. Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir. Karar veren Danıştay İkinci Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü. İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür. Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir. Davalı iradenin temyiz isteminin reddine oy birliği ile karar verilmiştir.”

  • Danıştay’dan ‘İstanbul Sözleşmesi’ kararı

    Danıştay’dan ‘İstanbul Sözleşmesi’ kararı

    Danıştay, Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesine ilişkin Cumhurbaşkanı kararının yürütmesinin durdurulması talebini reddetti.

    Türkiye’nin 1 Temmuz’da İstanbul Sözleşmesi’nden ayrılmasını öngören Cumhurbaşkanı kararıyla ilgili, Danıştay 10’uncu Dairesi’nde CHP, İYİ Parti ve sivil toplum kuruluşlarının aralarında bulunduğu tüzel ve gerçek kişiler tarafından davalar açıldı. Dava dilekçelerinde, ‘kararın iptali ve yürütmesinin durdurulması’ talep edildi. Danıştay 10’uncu Dairesi, davalar hakkında nihai kararını verdi. Verilen kararda, İstanbul Sözleşmesi’ne ilişkin Cumhurbaşkanı kararının yürütmesinin durdurulması talebi reddedildi.

    CUMHURBAŞKANLIĞI’NDAN 7 SAYFALIK SAVUNMA

    Cumhurbaşkanlığı, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararı sonrası açılan davalar hakkında Danıştay’a dün 7 sayfalık bir savunma gönderdi. Savunmada, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının iptali istemiyle açılan davaların ‘haksız ve hukuki dayanaktan yoksun’ olduğu gerekçesiyle reddi istendi. Sözleşmeden çekilme kararının münhasıran Cumhurbaşkanın yetkisine tabi olması nedeniyle yargı denetimi dışında olduğuna değinildi. Sözleşmenin Cumhurbaşkanlığı kararı ile feshedilmesinde Anayasa aykırılık bulunmadığı vurgulandı. Yine sözleşmeden çekilme kararının, ‘kadınlara yönelik şiddetin önlenmesi hususunda hukuki olarak veya uygulama bakımından bir eksikliğe yol açmayacağı’na dikkat çekildi.

  • Danıştay iptal etmişti! Metro hattı ihalesinde yeni gelişme

    Danıştay iptal etmişti! Metro hattı ihalesinde yeni gelişme

    Temeli 2 Nisan’da atılan Bursa Emek – Şehir Hastanesi Metro hattının 27 Ekim’de yapılan ihalesini Danıştay iptal edilince belirsizlik doğdu ve kaygılar oluştu. AK Parti Bursa Milletvekili Dr. Mustafa Esgin ziyaret ettiği Altyapı Yatırımları Genel Müdürü Yalçın Eyigün’e bunları aktardı. Eyigün’ün verdiği bilgiye göre ihale 1 ay içinde yeniden yapılacak. İptal edilen ihalede 42 ay olan bitiş süresi yeni ihalede 24 ay olarak yer alacak…

    Olay Gazetesi Yazarı Ahmet Emin Yılmaz Bursalıların merakla açılmasını beklediği Şehir Hastanesi Metro hattının Danıştay tarafından iptal edilen ihalesi hakkında bir yazı kaleme aldı.

    Yılmaz yazısına şu ifadelere yer verdi:

    İhale 27 Ekim 2020’de oldu… Bursaray’ı Emek İstasyonu’ndan hızlı trene bağlayıp Şehir Hastanesi’ne ulaştıracak, tamamı yeraltından 6.1 kilometrelik hat ihalesine Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Altyapı Yatırımları Genel Müdürlüğü 6 firmayı davet etmişti, ama 4 firma teklif verdi.

    Zarflar açıldıktan sonra, ikinci aşamadaki pazarlık sürecinde tablo şöyle oluştu:

    Çelikler İnşaat 1 milyar 630 milyon 442 bin 067 lira 87 kuruş, Kalyon İnşaat 1 milyar 622 milyon 006 bin 718 lira 87 kuruş, Onur Taşımacılık İnşaat 1 milyar 628 milyon 022 bin 657 lira 06 kuruş, Söğüt İnşaat-Taşyapı İnşaat ortaklığı 1 milyar 607 milyon 824 bin lira.

    Böylece…

    Söğüt İnşaat-Taşyapı İnşaat ortaklığının 1 milyar 607 milyon 824 bin liralık teklifi en iyi teklif olarak açıklandı ve ihale sonuçlandı.

    Aslında…

    İhale kararı hızlı alınmış, süreç de hızlı işlemişti. Fakat itiraz süreci ve Kamu İhale Kurumu incelemesi uzadı. Şehir Hastanesi Metrosu projesinin temeli de 2 Nisan 2021 Cuma günü atılabildi.

    O günlerde…

    Metro inşaatı nedeniyle Mudanya Yolu’ndaki düzenlemeler gündemdeydi. Hatta, sökülecek yaya üstgeçidi açıklaması yapılmış, geçici sinyalizasyon konmuştu.

    Köprü sökülmeyince oluşan “Acaba neler oluyor?” kaygısının cevabı önceki gün Ankara’dan geldi.

    İhaleye katılan firmalar arasında olmayan Ege Gökmen İnşaat-Günfalt İnşaat ortaklığı itirazıyla Danıştay 13. Dairesi’nin ihaleyi iptal etmesi sürpriz oldu.

    Bunun üzerine…

    AK Parti Bursa Milletvekili Dr. Mustafa Esgin dün sabah Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı altyapı Yatırımları Genel Müdürü Yalçın Eyigün’ü ziyaret etti.

    “Bursa bu zaman kaybından zarar görecek” diyen Esgin’e, masasındaki dosyayı gösteren Eyigün şu cevabı verdi:

     

  • İhraç edilen üç eski Danıştay üyesi, Yüce Divan’da yargılanacak

    İhraç edilen üç eski Danıştay üyesi, Yüce Divan’da yargılanacak

    Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) yöneticiliği ve üyeliği suçlarından hapis cezası alan eski Danıştay üyeleri Galip Tuncay Tutar, Vahit Bektaş ve Bülent Olcay’ın, “görevi kötüye kullanma” suçu yönünden Yüce Divan’da yargılanmasına yarın başlanacak.

    Anayasa Mahkemesi, yüksek yargıçları, Anayasa’nın 148. maddesine göre, görevleriyle ilgili suçlardan dolayı Yüce Divan sıfatıyla yargılıyor.

    FETÖ’nün darbe girişiminin ardından meslekten ihraç edilen ve Yargıtay 9. Ceza Dairesince, “örgüt yöneticiliği” ve “örgüt üyeliği” suçlarından çeşitli hapis cezalarına çarptırılan üç eski Danıştay üyesi de bu kapsamda Yüce Divan’da yargılanacak.

    Danıştay üyeliği görevleri sırasında, alınan bazı kararlar ve kararların imzalanması süreçlerinde FETÖ lehine hareket ettikleri iddia edilen üç eski üye hakkındaki ilk duruşma, yarın saat 10.00’da yapılacak.

    Heyete, eşi ve kızının koronavirüs testinin pozitif çıkması nedeniyle evinde karantinada olan Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan’ın yerine başkanvekillerinden biri başkanlık edecek.

    Duruşmada, savcılık görevini Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı veya başsavcıvekili yürütecek. Yargılamada, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu hükümleri uygulanacak.

    – Yargıtay’da “örgüt üyeliği ve yöneticiliği” suçlarından yargılandılar

    Üç eski yüksek yargıç, ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesinde yargılanmış, örgütün yüksek yargı yapılanmasında “Danıştay abisi” olduğu belirlenen Tutar’a “örgüt yöneticiliği” suçundan 16 yıl hapis cezası verilmişti.

    FETÖ üyeliği suçundan tutukluyken etkin pişmanlıktan yararlanan ve tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılan eski Danıştay üyesi Vahit Bektaş ise “örgüt üyeliği” suçundan yargılandığı davada, etkin pişmanlık hükümlerinden faydalandırılarak, 1 yıl 6 ay 22 gün hapis cezasına çarptırılmıştı.

    Darbe girişimi öncesinde yüksek yargı üyelerinin görevini sona erdiren yasa görüşmeleri sırasında protesto için cübbesini Danıştay binasındaki odasının camına asan eski Danıştay üyesi Bülent Olcay’a ise “silahlı terör örgütüne üye olmak” suçundan 13 yıl 6 ay hapis cezası verilmişti.

    – Tarihinde ilk kez bir yüksek yargıcı 21 Kasım 2011’de yargılamıştı

    Yüce Divan olarak görev yapan ve bugüne kadar yalnızca siyasileri yargılayan Anayasa Mahkemesi heyeti, tarihinde ilk kez bir yüksek yargıcı 21 Kasım 2011’de yargılamıştı.

    Yargıtay Başkanlar Kurulunun, yüksek yargıda rüşvet iddialarıyla ilgili soruşturmada adı geçen eski Yargıtay 6. Hukuk Dairesi Başkanı Hasan Erdoğan’ı Yüce Divan’a göndermesiyle, Yüce Divan tarihinde ilk kez bir yüksek yargıcın davasına bakan Anayasa Mahkemesi heyeti, kararını 19 Aralık 2012’de vermişti. Hasan Erdoğan ile bu davayla birleştirilen ve rüşvet vermekle suçlanan 15 sanığın beraatine hükmedilmişti.

  • Danıştay gar ihalesini iptal etti

    Danıştay gar ihalesini iptal etti

    İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Danıştay 13. Dairesinin, Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları (TCDD) tarafından Haydarpaşa ile Sirkeci Gar alanlarının kültür ve sanat etkinliklerinde kullanılması amacıyla kiraya verilmesine ilişkin ihaleye yönelik Bölge İdare Mahkemesinin kararını bozarak ihaleyi iptal ettiğini bildirdi.

    İBB’den yapılan açıklamada, kararda “İBB’nin ortak girişim tarafından ihaleye teklif verilmesi halinde, her bir ortak tarafından 4 milyon TL tutarında iş deneyim belgesi istenilmesinin rekabeti daraltan ve eşit yarışma şartlarını ihlal eden bir düzenleme olduğu sonucuna varıldığı” kaydedildi.

    Açıklamada, dairenin 3’e 2 oy çokluğu ile aldığı kararında, “Davacı şirketlerin oluşturduğu ortak girişim tarafından verilen teklifin, bu şartı sağlamadığı gerekçesiyle değerlendirme dışı bırakılması üzerine ihalede, geçerli tek teklifin kaldığı ve ihalenin de tek teklif üzerinden sonuçlandırıldığı görülmüştür. Bu itibarla, dava konusu ihalede hukuka uygunluk, davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararında ise hukuki isabet bulunmamaktadır.” ifadesine yer verildiği belirtildi.

    İhalenin süreci

    İhale süreciyle ilgili bilgilerin de bulunduğu açıklamada, TCDD’nin, Haydarpaşa ve Sirkeci garlarına ait yaklaşık 29 bin metrekarelik atıl haldeki depo alanlarını “ticari faaliyette kullanılmamak üzere” kiralamak amacıyla 4 Ekim 2019’de aylık kira bedeli 30 bin lira olarak ihaleye çıkardığı aktarıldı.

    Dört şirketin yer aldığı ihalede, İBB’nin iştirak şirketleri Kültür AŞ, İSBAK, Metro İstanbul ve Medya AŞ’den oluşan konsorsiyum ile Hezarfen Danışmalık Limited Şirketi’nin finale kaldığı anlatılan açıklamada, İBB konsorsiyumunun aylık 100 bin, Hezarfen Danışmanlık şirketinin ise 300 bin TL teklif verdiği, pazarlık toplantısının ardından ihalenin 350 bin TL kira bedeli karşılığı bu şirkete verildiği belirtildi.

  • Ayasofya davasını kazanınca gözyaşlarını tutamadı

    Ayasofya davasını kazanınca gözyaşlarını tutamadı

    Danıştay’da açtığı “Ayasofya davası”nı kazanan Sürekli Vakıflar Tarihi Eserlere ve Çevreye Hizmet Derneği Başkanı İsmail Kandemir, “Sevinçten ağladım, hissettiğim bu… Hanımla beraber karşı karşıya geçtik ve sevinçten epey ağladık” dedi.

    Ayasofya’nın camiden müzeye dönüştürülmesine dair 24 Kasım 1934 tarihli Bakanlar Kurulu kararının iptali istemiyle Danıştay 10. Dairesinde dava açan Kandemir, yaşadığı süreci AA muhabirine anlattı.

    Emir Sultan’daki evinde torunlarıyla ve ailesiyle mutluluğunu paylaşan Kandemir, “Sevinçten ağladım, hissettiğim bu. Hanımla beraber karşı karşıya geçtik ve sevinçten epey ağladık, telefonlara cevap veremedik. Torunum burada, dedim ki ‘Bu faaliyetlere benden sonra siz devam edeceksiniz’ o da ‘Dede ben devam edeceğim’ dedi.” ifadelerini kullandı.

    Kandemir, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın millete seslenişini izlediğini belirterek “Cumhurbaşkanımızın konuşmasını dinledim, çok hoşuma gitti. Şimdiye kadar netice alamamıştım. Cumhurbaşkanımıza bu konuda teşekkür ediyorum, hemen kararı uyguladı, bundan dolayı şükranlarımı sunuyorum. Cumhurbaşkanımızın dirayetiyle karar uygulandı ve Ayasofya faaliyete geçecek.” diye konuştu.

    Davayı kazanmanın yetmediğini, uygulanmasının da gerektiğini vurgulayan Kandemir, “Cumhurbaşkanımızın bu konuda gösterdiği hassasiyet, iyi niyet bizim çalışmalarımızı neticelendirdi. Mescid-i Aksa’ya biz gitmek istedik fakat bizi içeri almadılar. Benim en büyük arzularımdan bir tanesi Fatih Sultan Mehmed’in vakıflarından, Yunanistan Atina’daki vakıflarının faaliyete geçmesi.” ifadelerini kullandı.

    Kandemir, uzun yıllardır mücadele ettiğini belirterek şunları kaydetti:

    “Yılmadım, zaten yılsaydım netice buraya gelmezdi. İnsanların ne söylediği önemli değil, önemli olan, kişinin kızıl elması. Ben Trabzon Fatih Eğitim Enstitüsü mezunuyum. Trabzon’dan İstanbul’a giderdim, İstanbul’da Ayasofya’ya giderdim, o zamanlar namaz kılmak yasaktı. Bir arkadaş oradaki görevlileri gözetlerdi, biz de pencerenin kenarında iki rekat namaz kılardık. Trabzon’da da Ayasofya var, orada hiç unutmuyorum, tozlu ve kapısı kilitliydi. Orada iki rekat namaz kıldım, ‘inşallah burada da halılarda namaz kılacağım’ dedim. Şimdi açık, orada namaz kılınıyor, bu konuda da çalışmam oldu. İznik Ayasofyası’yla ilgili de çalışmam oldu.”

    Ayasofya Camisi’ne ilişkin kararın hemen uygulandığını belirten Kandemir, aynı uygulamayı Edirnekapı’daki Kariye Camisi için de beklediğini ifade etti.

    İmrahor İlyas Bey Camisi ile ilgili de benzer karar alındığını ifade eden Kandemir, burada da ibadet uygulamasının başlamasını istediğini dile getirdi.

    “İnsanların ortak özlemiydi, bu özlemin neticelenmesi beni anlatılmaz derecede duygulandırdı”

    İsmail Kandemir, 14 yaşındayken Emir Sultan’ın hayat hikayesini okuduğunu ve ona yakın olmak için bu civarda oturduğunu belirterek Fatih Sultan Mehmet’in hayatını okuduktan sonra da onun vakıflarına sahip çıkmak ve ihya etmek için çalışmalara başladığını anlattı.

    Kendisinden sonra çalışmaları çocuklarına ve torunlarına bırakacağını belirten Kandemir, “Bir gün Ayasofya’yı para verip ziyaret ettim. Bir kız yarım saat kadar dua etti, ben de onun arkasında bekledim. Duadan sonra o kıza dedim ki, ‘sizi tanımak istiyorum.’ ‘Ben Sırbistan’ın Sancak eyaletinden geliyorum, burada namaz kılmak için dua ediyorum, sırf Ayasofya’yı göreceğim ve gideceğim’ dedi. İnsanların ortak özlemiydi, bu özlemin neticelenmesi beni anlatılmaz derecede duygulandırdı. Bu duygunun diğerleri için de yaşanmasını istiyorum. Cuma namazını Cumhurbaşkanımız kıldırırsa sevineceğimi belirtmek istiyorum.” değerlendirmesinde bulundu.

    Edirnekapı’daki Kariye’nin cami olması için Danıştay karar verdi

    Derneğin avukatı Selami Karaman da duruşmaya katıldıklarını ve Ayasofya’nın cami olmasıyla ilgili iddialarını dile getirdiklerini söyledi.

    Mülkiyet konusunun önemine işaret eden Karaman, şöyle konuştu:

    “Ayasofya Camisi’nin mülkiyetinin Ebu’l Feth Sultan Mehmed Vakfına ait olması ve 1936 yılında Türkiye tarafından verilen tapunun da yine aynı vakfa ait olması, vakıf senedinde Ayasofya’nın sadece cami vasfıyla kullanılmasının gerektiğinin yazılı olması iddialarımızı biz orada tekrar dile getirdik. Karar açıklandı ve Danıştay mülkiyetle alakalı husustan dolayı, Bakanlar Kurulu kararını iptal etti. Bu şekilde 86 yıldır müze olarak kullanılan Ayasofya, tekrar cami statüsüne kavuştu hamdolsun.

    Kariye Camisiyle alakalı Danıştay 10. Dairesi bu davayı reddetmişti. Üst mahkemeye itiraz edildi, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu 2019 Haziran ayında bu kararı bozdu. Bu bozma gerekçesinde aynı Ayasofya gibi mülkiyetle alakalı konu. Kariye Camisi’nin aynı vakfiyeye dahil olması ve Fatih Sultan Mehmed’in iradesinin sadece cami olarak kullanılması yönünde olması nedeniyle davada bozma kararı verildi. Bununla alakalı 10 Temmuz itibarıyla Danıştay, nihai kararını bize tebliğ etti. Orası da dün itibarıyla cami vasfına kavuşmuş oldu, inşallah bundan sonra devletimizin, cami olmasıyla alakalı adımları atacağını düşünüyoruz.”

    Ayasofya’ya ilişkin hukuki süreç

    Sürekli Vakıflar Tarihi Eserlere ve Çevreye Hizmet Derneği, Ayasofya için ilk olarak 2005’te Danıştay’a dava açmıştı. Dernek, 24 Kasım 1934 tarihli Bakanlar Kurulu kararının iptalini ve yürütmenin durdurulmasını istemişti.

    Danıştay 10. Dairesi, 24 Haziran 2005’te söz konusu Bakanlar Kurulu kararının yürütmesini durdurma istemini reddetmişti. Daire 2008’de ise Ayasofya Camisi’nin müze olarak kullanılmasında hukuka aykırılık bulunmadığına işaret ederek davayı reddetmişti.

    Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, Dairenin bu kararını onamıştı. Dernek, 2016’da tekrar Danıştay’a dava açmıştı.

    Derneğin Anayasa Mahkemesine yaptığı bireysel başvuru hakkında ise 2018’de karar verilmişti. Yüksek Mahkeme, Ayasofya’nın namaz kılınması için ibadete açılması yönündeki talebin reddedilmesi nedeniyle din ve vicdan hürriyetinin ihlal edildiği iddiasıyla yapılan başvuruyu, “incelenmeksizin kişi bakımından yetkisizlik” nedeniyle kabul edilemez bulmuştu.

  • Ayasofya’da ilk ezan okundu

    Ayasofya’da ilk ezan okundu

    Danıştay 10. Dairesi, Ayasofya’nın camiden müzeye dönüştürülmesine dair 24 Kasım 1934 tarihli Bakanlar Kurulu kararını iptal etti. İptal kararının ardından ilk ikindi ezanı okundu.

    https://youtu.be/Csf1FjgHPQ0