Etiket: delil

  • Davalardaki deliller ile ilgili emsal karar

    Davalardaki deliller ile ilgili emsal karar

    Edinilen bilgiye göre, uzman doktor olarak çalışan iki çocuk sahibi çift boşanmaya karar verdi. Kocasının kendisi ile ilgili çektiği videoları mahkemeye delil olarak sunacağı baskısı üzerine kadın, kocası hakkında özel hayatın gizliliğini ihlal ettiği gerekçesiyle savcılığa suç duyurunda bulunup dava açtı. Birlikte görülen boşanma ve özel hayatın gizliliğini ihlal davasında davacı kadın G.Ö.M.’nin vekil avukatı, dava dilekçesinde eşler arasında yıllardır artarak devam eden şiddetli geçimsizlik bulunduğunu, evliliğin bu hale gelmesinde tüm kusurun davalıda olduğunu, tarafların zorunlu haller dışında birbirleri ile konuşmadıklarını, konuştuklarında sert ve kırıcı olduklarını, yataklarının dahi ayrı olduğunu, davalının eşine ağır şekilde manevi baskı ve şiddet uyguladığını, hakaret ettiğini, toplum içinde küçük düşürdüğünü, davalının tutum ve davranışları nedeniyle evlilik birliğinin çekilmez bir hal aldığını, yaşananlar nedeniyle davacının sağlığının bozulduğunu, stres kökenli kronik rahatsızlıklar yaşadığını ileri sürerek, tarafların boşanmalarına ve müvekkili yararına 300 bin lira manevi tazminat ödenmesine karar verilmesini talep etti.

    Davalı koca S.M.’nin vekili ise cevap dilekçesinde tüm iddiaları inkar edip, müvekkilinin hiçbir kusurlu davranışının bulunmadığını, aksine davacının birlik görevlerini yerine getirmediğini, evlilik sorumluluğunu taşımak istemediğini, özgür olmayı istediğini dile getirdiğini, eşlerin dava açıldıktan sonra dahi cinsel hayatlarının devam ettiğini, davalının bir baba olarak çocuklarının her şeyi ile ilgilendiğini, çocukların okuldaki ve sosyal hayattaki başarıları için yapılması gereken her şeyi eksiksiz yaptığını, kahvaltıyı dahi davalının hazırladığını, ev alışverişlerinin müvekkili tarafından yapıldığını, davacının sürekli yorgun olduğunu söyleyerek uyuduğunu, uyumadığı zamanlarda televizyon izlediğini, tüm bunlara rağmen davalının davacıya aşırı ilgi gösterdiğini, ekonomik anlamda lüks bir hayat sürmesini sağladığını, eşler arasında daha evvel boşanma davası açıldığını, dosyanın takip edilememesi nedeniyle açılmamış sayılmasına karar verildiğini, hükmün kesinleştiğini ileri sürerek davanın reddini savundu.

    Yerel mahkeme boşanma davasını reddetti

    Çiftin ikamet ettiği şehirdeki Aile Mahkemesi, dinlenen davacı tanık anlatımlarının genel ve soyut olduğu, taraflar arasında daha önce gerçekleşen anlaşmazlığa ilişkin bulunduğu beyanlarda geçen olaylardan sonra eşlerin yeniden bir arada yaşamaya devam ettikleri, dolayısıyla davacının yaşanan olayları affettiği, en azından hoşgörü ile karşılanmış sayılması gerektiği, dolayısıyla dinlenen tanık beyanlarının eldeki davaya ilişkin geçimsizliği kanıtlayacak nitelikte olmadığı, davalı tarafça ibraz edilerek çözümü yaptırılan DVD içeriğindeki fotoğraf, konuşma ve dökümlerin dava tarihinden sonra olduğu, hal böyle olunca tarafların boşanma davası açıldıktan sonra aynı evde karı-koca hayatı yaşamaya devam ettikleri, davaya rağmen eşlerin bir süre birlikte yaşamaları nedeniyle birliğin sarsılmadığı gibi sürdürülebilir olduğunu gösterdiği gerekçesiyle davanın reddine karar verdi. Mahkemenin kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulundu. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi kararın onanmasına karar verdi.

    Yargıtay 2. Hukuk Dairesi yerel mahkemenin kararını bozdu

    Davacı vekilinin karar düzeltme talebi üzerine Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, “Mahkemece yapılan yargılama ve toplanan delillerden davalı erkeğin davacı kadına yönelik olarak sürekli olarak ‘Kızınız deli, tımarhaneye yatırın, şişmansın, estetik ameliyat ol, senin hiçbir şeye aklın ermez, sen ne anlarsın, ruh hastasısın, sende psikolojik bozukluk var, git tedavi ol’ diyerek eşini aşağıladığı ve ona hakaret ettiği anlaşılmaktadır. Davalı erkek tarafından sunulan görüntü kayıtlarına ilişkin DVD’nin kadının rızasına aykırı olarak hukuka aykırı yolla elde edildiği anlaşıldığından, hukuka aykırı bu delilin af olgusunun ispatında dikkate alınması mümkün olmadığı gibi, davacı kadının eşinin süreklilik gösteren kusurlu davranışlarını affettiğine dair başkaca bir delil ve olgu da ispatlanamamıştır. Bu halde davalı erkeğin aşağılama ve hakarete yönelik davranışlarının süreklilik gösterdiği de dikkate alındığında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre boşanmaya karar verileceği yerde yetersiz gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru değildir. Ne var ki bu husus ilk inceleme sırasında gözden kaçırıldığından, hükmün onanması doğru olmayıp, davacının karar düzeltme talebinin kabulüne, Dairemizin onama ilamının kaldırılmasına, hükmün açıklanan gerekçe ile bozulmasına karar vermek gerekmiştir” gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verdi.

    Yerel mahkeme kararında direndi

    Aile Mahkemesi bozma öncesi kararda yer alan gerekçenin yanında, “davacı tanık beyanlarının genel, soyut ve davacıdan duyuma dayalı olduğu, olayların gerçekleştiği ana ilişkin yer ve zaman belirtilmediği, beyanların davacının anlatımlarına dayalı olduğu, davalının eşi ve çocuklarıyla çok ilgili olduğu, dolayısıyla davacının iddialarını kanıtlayamadığı, davalı erkek hakkında özel hayatın gizliliğini ihlâl etmek suçu ile ilgili olarak yapılan suç duyurusu sonrası savcılık tarafından verilen kararda ‘şüpheli ile müştekinin şikâyete konu görüntülerin ve seslerin kayıt edildiği tarihte aynı ikamette yaşamaya devam ettikleri ve kanunen hâlen evli oldukları, bu bakımdan şüphelinin yaşadığı evdeki diğer şahısların görüntü ve seslerini kendisinin bulunmaya hakkı olduğu bir ortamda ve müştekinin de görüntülerinin ve seslerinin kayıt edildiğinden haberdar olduğu bir zamanda kaydettiği, şüphelinin bu ses ve görüntüleri delil olarak müşteki ile şüpheli arasında devam eden boşanma dava dosyasına sunduğu, üçüncü kişiler ile paylaşmadığı, bu durumun TCK’nın 134/1 ve 2. maddelerinde gösterilen suçu oluşturmayacağı, özel hayatın gizliliğini ihlâl etmek suçundan dolayı unsur yokluğu nedeniyle kamu adına kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair’ verilen gerekçe dikkate alındığında hükme esas alınan bu delil hakkında “rızası alınmaksızın hukuka aykırı yolla elde edilen delil” olarak değerlendirme yapılamayacağı” gerekçesiyle direnme kararı verdi. Direnme kararı yasal süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edildi. Böylelikle dosya Yargıtay Hukuk Genel Kurulu gündemine taşındı.

    Yargıtay Hukuk Genel Kurulu: “Bir delilin hangi durumda hukuka aykırı olarak elde edildiği noktasının aydınlatılması gerekmektedir”

    Gündemine gelen dosya üzerinde görüş bildiren Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, eldeki davada erkek eş tarafından dosyaya sunulan altı adet DVD ve içerisindeki videolar ile belirli aralıklarla alınan ekran görüntülerinin dökümüne ilişkin bilirkişi raporunun incelenmesinde “Kadının ‘Ya bak beni çekip durma, beni çekme, sen niye sürekli çekiyorsun. Senin amacın ne, neden çekiyorsun anlayamıyorum. Ne yapacaksın, mahkemede delil olarak mı kullanacaksın’ şeklindeki beyanlarından erkeğin ortak konut içerisinde çekim yaptığının kadın tarafından bilindiği, bir başka ifade ile erkeğin bu çekimleri gizli olarak yapmadığı anlaşılmaktadır. Öyle ise dosya içerisinde var alan DVD’nin kadının bilgisi dışında hukuka aykırı yolla elde edildiğinden söz edilemeyeceği tartışmasızdır” diyerek boşanma davaları açısından hukuka aykırı deliller kapsamında çok önemli emsal bir karara imza attı.

  • Depremde yıkılan binalardan delil nasıl toplanacak?

    Depremde yıkılan binalardan delil nasıl toplanacak?

    Adalet Bakanlığı, Kahramanmaraş merkezli depremlerde yıkılan ya da ağır hasar görmüş binalardan delil toplanmasında ve tespitinde dikkat edilecek hususlara ilişkin “bilirkişi kılavuzu” hazırladı.

    Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü Bilirkişilik Daire Başkanlığı, deprem nedeniyle yıkılan veya acil yıkılması gereken ağır hasarlı binalarda uygulanacak bilirkişilik işlemlerine yönelik kılavuzla ilgili çalışmalarını tamamladı.

    Deliller zarar görmeden ve kaybolmadan bilirkişi raporlarının eksiksiz şekilde hazırlanması amacıyla düzenlenen kılavuza göre, depremden zarar gören binaların bulunduğu yerler, binaların yaşı, nizamları ve taşıyıcı sistemlerine ilişkin bilgiler toplanacak.

    Harita mühendisi tarafından yıkılmış binanın parsel bilgisi, vaziyet planına göre yerleşimi ile yıkıntının sınırlarını gösteren yaklaşık ölçekli kroki çizilecek ve bu aşama drone’la görüntülenecek.

    KOLANLAR KESİLDİ Mİ, KESİLMEDİ Mİ?

    Temel ve devamı niteliğindeki donatı filizlerine zarar verilmeyecek şekilde enkazın temele kadar tıraşlanmasından sonra kolon sayısı, yerleri ve ebatları tespit edilerek “temel krokisi” üzerinde ölçüler ile gösterilecek, drone’la havadan görüntü alınacak. Ayrıca binaların kolonlarının kesilip kesilmediği tespit edilecek.

    Temelin gözlemlenen planı ve tipi, ölçütleri, temel üzerindeki hasar tipi ve konumu, temellerdeki aşırı oturma veya ötelenme izleri ve tahmini boyutları, temel alanı çevresinde gözlemlenen aşırı zemin oturma, çatlak, ötelenme izlerinin yapıya uzaklığı ve tahmini boyutları, 6 metreden uzak olmayan komşu binaların temellerinde gözlemlenebilen aşırı oturmaların miktarı ve uzaklığı belirlenerek raporlarda yer alacak.

    Tüm ölçüm ve gözlemler kroki ve fotoğraflarla belgelenecek. Betondan numune alınmadan önce taşıyıcı elemanlar fotoğraflanacak.

  • Bartın’da madenden toplanan deliller adliyede

    Bartın’da madenden toplanan deliller adliyede

    14 Ekim akşamı 41 maden işçinin şehit olduğu, 11 işçinin yaralandığı kazanın aydınlatılması için yapılan çalışmalar aralıksız devam ediyor.

    Bartın Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen çalışma çerçevesinde patlamanın yaşandığı maden işletmesinde polis ekiplerince el konulan şehit ve yaralı madencilerin baretlerinde bulunan GPC çipleri, madenci baret feneri, dijital bazı materyaller ile evraklardan oluşan deliller Amasra Adliyesine getirdi.

    Polis ekipleri tarafından adliyeye taşınan deliller incelenmek üzere savcılıkça emanete alındı.

  • Tecavüz davasında sperm delili ortadan kayboldu

    Tecavüz davasında sperm delili ortadan kayboldu

    Ankara’da Prof. Dr. Hasan Bilgili’nin, sahibi olduğu hayvan hastanesinde çalışan veteriner hekim Ç.B.’ye (23) tecavüz ettiği suçlamasıyla tutuksuz yargılandığı davada ‘sperm örneği’ delilinin kaybolduğu ortaya çıktı. Olaydan sonra Ç.B.’den alınan ve sperm tespit edilen numunenin, üzerinde ‘adli olgu’ yazmadığı gerekçesiyle hastanede çöpe atılarak imha edildiği belirlendi. Ç.B.’nin avukatının suç duyurusu üzerine hazırlanan bilirkişi raporunda, hastane idaresi ile ilgili personel kusurlu bulundu.

    Veteriner Prof. Dr. Hasan Bilgili, Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi’nde öğretim üyesi olduğu 2019 yılı Nisan ayında, kendisine ait hayvan hastanesinde çalışan veteriner Ç.B’ye cinsel saldırıda bulunduğu iddiasıyla gözaltına alındıktan sonra tutuklandı; ancak savcılık tarafından re’sen tahliye edildi. Olayla ilgili idari soruşturma kapsamında üniversitedeki görevinden çıkarılan Bilgili hakkında, ‘nitelikli cinsel saldırı’, ‘cebir ve tehdit ile hürriyeti yoksun kılma’, ‘tehdit’ ve ‘hakaret’ suçlarından 5 yıldan 27,5 yıla kadar hapis cezası istemiyle de dava açıldı.

    Ç.B.’NİN AVUKATINDAN SUÇ DUYURUSU

    Bilgili, delilleri yok etmek amacıyla ona yardım ettiği ileri sürülen veteriner hekim Serkan Durmaz ve Ç.B’nin vücudundaki cinsel saldırı izlerini temizlediği iddia edilen jinekolog Dr. Hüseyin Şenyurt’un, Ankara 31’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılaması sürerken, ‘sperm örneği’ delilinin soruşturma aşamasında hastanede kaybolduğu, Hasan Bilgili’nin de bu yüzden re-sen tahliye edildiği ortaya çıktı. Ç.B.’nin Avukatı Aslı Arıhan, dava için çok önemli olan bu delilin kaybolmasında sorumlu olduğunu ileri sürdüğü hastane personeli ve görevli polis memurları hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Avukat Arıhan, suç duyurusu dilekçesinde, olay günü hastanede alınan ilk cinsel saldırı raporunda ve daha sonra alınan raporlarda sanığın müvekkiline cinsel saldırıda bulunduğunu gösteren sperm hücreleri tespit edilmişken, en son alınan Adli Tıp Kurumu raporunda, numunelerin hastaneden kuruma yanlış gönderilmesi nedeniyle delilerin karartılarak, suçun örtbas edilmeye çalışıldığını iddia etti ve sorumluluğu bulunanlar hakkında kamu davası açılmasını talep etti.

    HASTANE: ‘ADLİ’ İBARESİ BULUNMADIĞI İÇİN İMHA EDİLDİ

    Bunun üzerine savcılık soruşturma başlattı. Soruşturma kapsamında Ankara Şehir Hastanesi’ne yazı gönderilerek görüş istendi. Hastaneden savcılığa gönderilen yanıtta, Ç.B’den alınan örneklerin adli kaydının bulunmadığı, bu nedenle tutanak işlemi yapılmadığı için de numuneyi bırakan görevlinin isim kaydının olmadığı ifade edildi. Yanıtta ayrıca numunenin üzerinde ‘adli’ ibaresi bulunmasının bu süreçte belirleyici olduğunun altı çizilerek, “Kişiden alınan swaplar üzerinde ‘adli vaka’ ibaresi olmadığı için sonuç raporlandıktan sonra imha edilmiştir” denildi.

    ‘ADLİ VAKA OLDUĞU BİLGİSİ VERİLMEDİ’

    Bunun üzerine laboratuvar raporunda ismi bulunan doktorlar ile polise teslim tutanağında ismi olan özel firma çalışanının ifadesi alındı. Doktorlar ve özel firma çalışanı, olayda sorumlulukları ve kusurları olmadığını, ayrıca sistemde numunelerin ‘adli vaka’ olduğuna dair herhangi bir kayıt bulunmadığını ve olayın ‘adli vaka’ olduğunu bilmediklerini öne sürdü. Ç.B’den alınan numune üzerinde sperm analizi yapan doktor, “Sperm örneğini görünce bunu raporda belirttim. Bu olayda adli vaka olup olmadığını bilmiyorum. Bize böyle bir bilgi verilmedi. Sistemde böyle bir kayıt görmedim. Adli vakalarda nasıl bir yol izleyeceğimiz bilinmiyordu. Adli vaka olduğu bize bildirilmiş olsaydı elbette danışır ve alınması gereken tedbirler varsa bunları alırdık” ifadelerini kullandı.

    ‘ADLİ OLGU TİTİZLİK VE ÖZENİ İLE UYUMSUZ’

    Soruşturma kapsamında hazırlanan bilirkişi raporunda da hastanede Ç.B’ye ait örneklerin incelenmesi ve polise teslimi sırasında yaşanan yanlışlıklara dikkat çekildi. Raporda Ç.B’nin 5 Nisan 2019 tarihinde polis memuru eşliğinde Ankara Şehir Hastanesi Acil Servisi’ne ‘cinsel saldırı’ şikayetiyle başvurduğu hatırlatılırken, “Rutin bekleme süresi içerisinde iken olguya ait örneklerin bir kısmının polis memuruna teslimi de gerçekleşmiş olmasına rağmen, kalan örneklerin imha edilmiş olması, adli olgu titizlik ve özeni ile uyumsuz bulunmuştur” denildi.

    LABORATUVAR GÖREVLİSİ ‘ASLİ’, DOKTORLAR ‘TALİ’ KUSURLU

    Bilirkişi raporunda, polise örnekleri eksik teslim eden laboratuvar görevlisi ‘asli’ kusurlu bulunurken, hastanede idari soruşturma yapılması gerektiği yönünde görüş bildirildi. Raporda, adli olgulara ait örneklerin alınması ve laboratuvara gönderilmesinde, muayene eden hekimin sorumlu olduğuna, ancak laboratuvarda çalışan hekim ve personelin de adli olguya yönelik sorumluluğu bulunduğuna dikkat çekildi. Ayrıca, “Örneklerde sperm aranması istenmesine rağmen, sistemde adli olgu kaydı bulunduğu halde ve polis memuruna örneklerin teslim edilmesi basamakları gerçekleşmiş olduğu halde, olgunun ‘adli olgu’ olduğunun anlaşılamamış olması ve ‘adli olgu’ bildirimi yapılmadığı şeklinde savunma yapılması hukuki sorumluluğu ortadan kaldırmaz” tespiti yapıldı. Raporda, örnekleri koruyucu madde kullanmadan laboratuvara gönderen doktor ile, mikrobiyoloji laboratuvarında yaptıkları inceleme sonucu örneklerde sperm bulan; ancak örneklerin adli olguya ait olması nedeniyle önlem almayan doktorlar ‘tali’ kusurlu bulundu.

    HASTANE İDARESİ ‘TALİ’ KUSURLU

    Raporda ayrıca, sperm tespit edilen swap örneklerin ismi bilinmeyen bir mikrobiyoloji kliniği personeli tarafından, ‘adli olgu’ olup olmadığı kontrol edilmeksizin imha edildiği, imhayı gerçekleştiren personelin de ‘tali’ kusurlu olduğu belirtildi. Laboratuvardaki organizasyon bozuklukları sebebiyle hastane idaresinin de ‘tali’ kusurlu olduğuna dikkat çekilerek, “Bu nedenle hastanede konuya ilişkin olarak kapsamlı bir idari soruşturma yapılarak sorumluların belirlenmesi ve eksikliklerin giderilmesi hususunun çok önemli olduğunu değerlendirmekteyiz” denildi. Savcılığın, sorumlular hakkında Sağlık Bakanlığı’nın soruşturma izni vermesi halinde dava açması bekleniyor.