Etiket: Demirci

  • 70 yıllık usta teknolojiye direniyor

    70 yıllık usta teknolojiye direniyor

    Gaziantep’te yaşayan 77 yaşındaki Hasan Okyay, 7 yaşından beri teknolojiye direnerek el emeği demircilik mesleğini devam ettirmeye çalışıyor. Demirin sıcak dokusuna şekil vererek ürettiği kebap şişi, mangal, kürek, maşa ve saksı ile vatandaşların ilgi odağı olan demir ustası Okyay, demircilik mesleğinde yetişen ustalar olmadığı için mesleğin unutulmasından korkuyor.

    “Yetişen eleman yok”

    Son 10 yıldır demircilik mesleğine insanların hevesinin kalmadığını söyleyen Demir Ustası Okyay, “Son 10 yıldan beri bu mesleğe heves kalmadı. Yetişen eleman olmadığı için eski elemanlar devam ettiriyor. Eski çalışan elemanlarda öldüğü zaman iş unutulmaya doğru gidecek” dedi.

    “Hem demir dövüyoruz hem ısınıyoruz”

    70 yıldır demircilik yaptığını söyleyen Hasan Okyay, soğuk aylarda demirin sıcaklığıyla ısındıklarını da belirterek, “Yaklaşık 70 senedir demircilik mesleğini yapıyorum. Mesleğimizin geçmişi ise 100 yıla dayanıyor. Normalde anahtar yapıyorduk şimdi şiş işine de başladık. Yaptığımız iş soğuk havalarda bize iyi geliyor. Ateş yakmaktansa demir için ocağı açıyoruz hem demir dövüyoruz hem ısınıyoruz. Ustamızdan devraldığımız iş budur” ifadelerini kullandı.

    “Demircilik mesleği emek isteyen iştir”

    Emek harcayarak ürettikleri demir ürünlere vatandaşların yoğun ilgi gösterdiğini söyleyen Okyay, “Demircilik mesleği bizim için büyük bir zevk işidir. Hem çalışıp, hem ısınıp, hem de para kazanarak çocuklarımıza yemek götürüyoruz. Dolayısıyla bizim yaptığımız işler emek isteyen iştir. Bizler burada kebap şişi, mangal, kürek, maşa ve saksı üretiyoruz. Ürettiğimiz ürünleri ise farklı illere çok gönderiyoruz. Müşterilerimiz İstanbul başta olmak üzere Şanlıurfa, Mardin ve Diyarbakır illerimizden gelip alıyorlar. Çünkü ürettiğimiz ürünler vatandaşların her zaman ihtiyacı olan eşyalardır. Özellikle de maşa ile kebap şişi vatandaşlar tarafından yoğun ilgi görüyor” ifadelerine yer verdi.

    “Mesleğimizi biz kendi ellerimizle öldürüyoruz”

    Makinede üretilenle el işi üretilen ürünler arasında emek farkı olduğunu dile getiren Okyay, “El işi üretilen demirler ile makinede üretilenler arasında çok büyük fark var. İster istemez el işi daha üstündür. Onu görerek ve zevk alarak yapıyorsun. Fakat fabrikada makineler üretiyor. Makineler saatte bin adet şiş yapıyor biz ise saatte 15 adet yapıyoruz ve bizler makinelere direniyor aynı zamanda emek harcıyoruz”

    “Eski çalışan ustalar öldüğü zaman iş unutulmaya doğru gidecek”

    Sıcak demircilik mesleğine çırak olarak kimsenin gelmediğini ve mesleğin gerilediğinin altını çizen Okyay, “10 yıldan beri bu mesleğe heves kalmadı. Yetişen eleman olmadığı için eski elemanlar devam ettiriyor. Eski çalışan ustalar öldüğü zaman iş unutulmaya doğru gidecek. İşi bulursan adamı bulursun, işi bulamazsan adamı da bulamazsın durumuna gelecek. O yüzden mesleği öldürmemek lazım ama biz kendi ellerimizle öldürüyoruz çünkü yapacağımız işi karşı taraf beğenmediği ve biz de daha üstünü yapamadığımız zaman biz elimizle öldürmüş oluyoruz. Dolayısıyla mesleği yaşatmak adına daha iyisini yapabiliriz” diye konuştu.

  • Binlerce yıllık mesleğin son temsilcilerinden

    Binlerce yıllık mesleğin son temsilcilerinden

    Anadolu’da yaklaşık 3-4 bin yıllık bir geçmişe sahip olan demircilik mesleği günümüzde yok olmakla karşı karşıya. Sivas’ın İmranlı ilçesinde mesleğin son temsilcilerinden olan Nizamettin Demirer, dedesinden kalma mesleği bir asırlık dükkanda yaşatmaya çalışıyor. Her sabah dükkanını dualarla açan Demirer, ocak başına geçerek ‘Bismillah’ diyor. Odun kömürü ateşinde demiri ısıtarak çekiçle şekil veren Demirer, ilerleyen teknolojiye adeta kafa tutuyor. Çırak bulmakta zorlanan Demirer, unutulmaya yüz tutmuş mesleğinin tamamen bitmesinden endişeleniyor.

    “Geçmişin fabrikasıydık”

    Sivas’ta demir doğrama ustası olan Nizamettin Demirer, geçmişin fabrikası olduklarını söyleyerek, “Sıcak demir işleri yapıyorum. Ocak işleri yani kazma, balta gibi bizim geçmişteki köylümüzün işlerini yapıyorum. Şimdi geçmişteki çalışma isteği kalmadı. Şimdi traktör çıktı, modern aletler çıktı, modernleşti. Zamanında bütün köylünün de olsun, şehirlinin de olsun işlerini biz yapıyorduk. Geçmişin fabrikasıydık daha doğrusu. Hatta şu gördüğünüz kapıların, pencerelerin aletlerini biz
    yapıyorduk. Benim atamdan gelen bir meslek. Orta Asya’dan bugüne dedelerimiz devam ettiriyor. Biz de son kuşak olarak devam etmekteyiz. Burası 100 yıllık bir dükkân. Babamdan kalma, hatta dedemden kalma. Dedem temelini atmış. Babam da çocukluğunda çalışmaya başlamış. Ondan sonra da bizleri yetiştirdi” dedi.

    “Çekiç sesi ahenk verir”

    Çekiç sesinin ahenk verdiğini belirten Demirer, “Biz 7 kardeşiz, hepimiz de esnafız. Yeğenlerim sisteme ayak uydurmaya başladı. Şimdi tamircilik yapıyorlar. Kimisi de demir doğrama işi yapıyor. Ben de bu baba mesleği batmasın, gelecek nesil görsün nasıl olduğunu, bizde böyle çalıştık. Para kazanıyoruz ama geçmişte atalarımız bu zamanlara nasıl geldi, ne zorluklarla geldi. Gençlerimize geçmişi göstermek amacıyla burayı açtım. İnşallah bu meslek ölmez dedik, çırak arıyoruz ama çırak da bulamıyoruz. Şimdiki gençlikten istiyoruz. Gelmek isteyen yok. Biz de tabii üzülüyoruz. Belki benden sonra da bu işi yapacak kimse bulunmayacak. Aynı böyle filmlerde kalacak. Röportajlar yapılıp arşivlerde kalacak, zamanı gelince gösterilecek. İnşallah daha iyilerini yapanlar çıkar diye düşünüyorum. Her sabah geliyorum besmele ile dükkânımı açıyorum. Çünkü bizim pirimiz Davut aleyhiselamdır. Biz de açarız dükkânımızı. Çekiç sesi ahenk verir, çekiç sesi zikir çeker, Allah der. Sadakat ile çalışan insan demircilikte kızgın demiri eliyle siler süpürür. Meslek ne olursa olsun dürüst çalışacaksın. Alın teri ve sadakat ile çalıştığın zaman her şeyi yaparsın” ifadelerini kullandı.

  • Müze değil, soğuk demirci dükkanı

    Müze değil, soğuk demirci dükkanı

    Yaklaşık 40 yıldır demir doğrama işini yaptığını belirten Bayram Karabulut, bir arkadaşının tır fotoğrafını göstererek “Bunu yapabilir misin” diye sormasıyla mesleğini yeni bir boyuta taşıdığını söyledi. Tırı, demirden yaptığını ve arkadaşının beğendiğini söyleyen Karabulut “Bunun üzerine geri dönüşüm malzemelerini kullanarak farklı farklı nesneler yapmaya başladım. Çalışırken ve tamamladığımda büyük keyif aldım. Bunun üzerine bütün enerjimi bu işe verdim. Bir demirciye göre oldukça ince ve sabır gerektiren bir iş ama ben çok keyif alarak bu eserleri yapıyorum” dedi.

    “Müze zannedip ‘giriş ücretli mi’ diye soranlar oluyor”

    Çalışmaları sonrası dükkanının adeta müze görünümüne kavuştuğunu belirten Bayram Karabulut “Yaklaşık beş yıldır onlarca çalışmam oldu. Bir kısmını, görüp satın alanlar oldu. Şu an 70’e yakın çalışmam var ve galeride sergiliyorum. Burası müze gibi oldu. Gelenlerin ‘Giriş ücretli mi?’ diye sorduğu da oluyor. Yerli ve yabancı pek çok kişi dükkanımı ziyaret ediyor. Çalışmalarımı görenler hayran kalıyor. Bol bol fotoğraf çekiyorlar. Ayrıca bunları internette sergiliyorum. Talep üzerine yurtdışına gönderdiklerim de oldu” diye konuştu.

  • Usta karikatürist Latif Demirci yaşamını yitirdi

    Usta karikatürist Latif Demirci yaşamını yitirdi

    Kariyerine genç yaşta Gırgır ve Fırt dergilerinde yaptığı çizimlerle başlayan Latif Demirci, Fırt’ta ‘Tarzan’ ve Gırgır’da esprilerini Behiç Pek’in bulduğu ‘Muhlis Bey’ tiplerinin çizeri olarak geniş bir hayran kitlesi edindi. Kuruculuğunu yaptığı Hıbır ve onun devamı HBR Maymun dergilerinin kapanmalarından sonra mizah dergiciliğini bırakarak gazeteler ve dergiler için çalışmaya başladı.

    90’lı yıllarda yurtiçi ve yurtdışında karikatür sergileri açan Demirci, kitap kapakları, poster ve çizgi film çalışmalarında da bulundu. Nokta, Panorama, Gazete Pazar, Söz gibi yayınların da kadrolarında yer alan Demirci, uzun süredir Hürriyet gazetesi için çalışıyordu.

    Demirci, Canavar Koyun Orhan, Muhlis Bey, Arap Kadri, Mithat-Mirsat ve son olarak da Press Bey gibi pek çok ünlü karikatür tipi yarattı.

    2015 yılında Sedat Simavi Karikatür Ödülü’nü almıştı.

    Doğan Medya Grubu’nun Demirören Grubu’na satılmasının ardından 2018 yılında Latif Demirci Hürriyet’ten fiilen ayrıldı, veda karikatürü yayımlanmadı.