Etiket: Deniz

  • Bursa’da şiddetli rüzgar denizi taşırdı

    Bursa’da şiddetli rüzgar denizi taşırdı

    Bursa’da geçtiğimiz günlerde etkisini gösteren şiddetli rüzgar kıyı şeritlerini vurdu. Rüzgarın etkisiyle yükselen dalgalar sahil boylarını sular altında bırakıp, tekneleri alabora etti.

    O anlar vatandaşlara korku dolu anlar yaşatırken, Gemlik’e bağlı Kumla’da ise peş peşe vuran dalgalara teknede yakalanan iki kişi savrularak yaralandı. O anlar, güvenlik kamerasına anbean yansıdı.

  • 7.5 saat denizde yaşam mücadelesi

    7.5 saat denizde yaşam mücadelesi

    Giresun’un Espiye ilçesinde yaşayan Feyza Alya Turan, ilçenin Sakarya köyü Batakçay sahilinde girdiği denizde, akıntıya kapılarak sahilde yaklaşık 3 kilometre açığa sürüklendi. Akıntıdan kurtulmak için sahilden yaklaşık 3 kilometre açıkta bulunan dubalara tutunamayınca akıntıya karşı mücadele ederek denize girdiği sahile kadar yüzmeye çalıştı. Turan, yaklaşık 7.5 saatin sonunda sahile çıkmayı başardı.


    Denizde verdiği yaşam mücadelesini anlatan Turan “İlçenin Sakarya köyü Batakçay denilen sahilinde dün saat 14.00 gibi denize girdim. Bir sürüre sonra akıntıya kapılarak açığa sürüklendim. Sahilden kaç kilometre mesafede olduğunu tam olarak bilmediğim OPET gemilerinin boşaltım yaptığı yerde bulunan dubalara kadar gittim. Ancak dubalara tutunamadım. Daha sonra denize girdiğim sahile geri yüzmeye çalıştım fakat akıntı nedeniyle başaramadım. Saatlerce yüzdüm mücadele ettim. Sahili görüyordum ama bir türlü ulaşamıyordum. Bir ara artık sahile ulaşamayacağımı düşündümse de yine de mücadeleyi bırakmadım. O anlarda sakinliğimi korudum, kesinlikle panik yapmadım sadece sahile ulaşmak için yüzmeye çalıştım. O anlarda ne yorgunluk ne susuzluk ne de açlık hissettim. Sadece kendimi sahile yüzmeye odakladım. Aradan kaç saat geçti bilmiyorum ama sahile çıktığımda saat 21.30 civarıydı. Yaklaşık 7.5 saat denizde kalmışım. Sahile çıktığımda beni bekleyen sağlık görevlileri vardı. İlk muayeneden sonra kontrol amacıyla hastaneye kaldırdılar. Çünkü o kadar saatten sonra bitkin düşmüştüm. Benim tavsiyen kesinlikle böyle bir durumda panik yapılmamasıdır” dedi.

    Kesinlikle akıntıya kapılan panik yapmamalı

    Sahil Güvenlik ve Jandarma ekiplerine sahilde bekleyenlerin haber verdiğini de anlatan Turan, “Denize gitmek için evden çıktıktan sonra akşam olup eve dönmeyince yakınlarım arıyor. Ancak telefonuma sahilde bulunanlar cevap veriyor ve telefonun sahibinin orada olmadığını söylediklerinde denizde kaybolduğumu ihbar ediyorlar. Bu sahilde jandarma, Sahil Güvenlik ve sağlık ekipleri geliyor. Ancak onlar geldiğinde de ben sahile ulaşmıştım. Beni hayata tutunduran soğukkanlılığım, panik yapmamak ve mücadeleyi bırakmamaktır” diye konuştu.

  • Kurtarma çalışması sırasında battı

    Kurtarma çalışması sırasında battı

    Olay, Haremtan Koyu açıklarında meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, denizde seyreden ve içerisinde 3 kişinin bulunduğu 15 metre uzunluğundaki ‘Gülden Irmak’ isimli gulet, kıyıya yakın bir noktada kayalıklara oturdu. Mahsur kalan tekne için kurtarma çalışması başlatıldı.

    Gülden Irmak isimli gulet, halat yardımıyla başka bir tekne tarafından çekilerek kurtarılmaya çalışıldı. Gövdesi zarar gören gulet, kayalıklardan kurtulduktan sonra sulara gömülmeye başladı. Yarıya kadar sulara gömülen gulet, Haremtan Koyu Sahili’ne yakın bir noktaya kadar çekildi. Teknenin yeniden su üzerine çıkarılması için çalışma başlatılacak.

  • Ekmeğini denizin dibinden çıkartıyor

    Ekmeğini denizin dibinden çıkartıyor

    Antalya Muratpaşa’da yaşayan 4 çocuk babası Erhan Uludağ, turizm sektöründe şoför olarak çalışırken araya pandeminin girmesiyle işsiz kaldı. İş aramasına rağmen bulamayan Uludağ, bir gün denize girmek için geldiği Konyaaltı Sahili’nde yüzerken suyun dibinde metalleri fark etti.

    Demirleri geri dönüşüme satabileceği fikriyle her gün sahile gelip denizin dibine palet ve gözlüğüyle tüpsüz dalan Uludağ, günde ortalama 250-300 kilo metal çıkarmaya başladı.

    Kış aylarında otobüs ve kamyon şoförlüğü yapan Uludağ, yaz aylarındaki 2 aylık tatilini de denizden metal toplamakla geçirmeye başladı.

    Bu yıl 15 gündür denize dalan ve 3,5 tona yakın demir çıkartan azimli adam, kilosunu 7 liradan satıp aile bütçesine büyük katkı sağladı.

    “Tatilimi yapıyorum, aile bütçeme ve çevreye katkı sağlıyorum”

    Geçen yıl 3 ay, bu yıl ise işi gereği tatilinin 2 ay olduğunu belirten Erhan Uludağ, bu süre içerisinde denize gelerek hem tatil yaptığını hem aile bütçesine hem de çevreye katkı sağladığını anlattı.

    Günde ortalama 250-300 kilo metal çıkarttığını belirten Uludağ, “Yaklaşık 15 gündür dalış yapıyorum, topladığım malzemeler 3,5 tona yaklaştı. Sezon sonuna 20 tonu bulur. Kilosunu 7 lira civarında satıyorum. 2 ay dalış yaptıktan sonra ise şoförlük yapıyorum. Hem tatil yapıyorum, hem buradaki sahilimizi temizliyorum hem de aile bütçeme katkı sağlıyorum” dedi.

    Uludağ, su altında çıkartamayacağı ağırlıkta metaller olduğunu da ifade ederek, yerlerini bildiğini ve yardım edilmesi durumunda o metallerin de çıkartılabileceğini söyledi.

    “Şaşıranlar oluyor”

    Denize giren tatilcilerin çıkardığı metalleri görünce çok şaşırdığını da sözlerine ekleyen Uludağ, “Metalin yanı sıra bazı eşyalar ve para da buluyorum. Bu nasıl denizden çıkıyor diye insanlar çok şaşırıyor. Tebrik ve teşekkür edenler oluyor” diye konuştu.

    “Saygı duyuyorum”

    Sahilde tatil yapan Çetin Sağlam ise Konyaaltı Sahili’nden bu tarz metallerin çıktığını görmek üzücü bir şey olduğunu vurguladı. Denizden böyle metallerin çıktığını görünce şaşırdığını ifade eden Sağlam, “Böyle metallerin çıkabileceğini hiç tahmin etmiyordum. Şaşırttı beni. Erhan Bey’in yaptığına çok saygı duyuyorum hem de böyle metalleri çıkarttığı için teşekkür ediyorum” dedi.

  • Denize girişler yasaklandı

    Denize girişler yasaklandı

    Vatandaşları uyaran Cankurtaran Grup Amiri Samet Karaca, “Şu an deniz cankurtaranlar için bile çok tehlikeli, vatandaşların kurallara uymalarını istiyoruz” dedi.

    Tehlikeli RİP akıntısı ve dalga sebebi ile Karasu ve Kocaali ilçelerinde kaymakamlıkların aldığı karar neticesinde denize girişler yasaklandı. Kararın ardından cankurtaranlar, vatandaşlara denize girmemeleri konusunda uyarıda bulundu. Sakarya’nın Karasu ilçesinde sahile gelen ve yasak sebebi ile denize giremeyen vatandaşların bir kısmı güneşlenirken, bir kısmı da yürüyüş yapmakla yetindi.

    “Cankurtaranların uyarılarının dikkate alınmasını istiyoruz”

    Sakarya Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığı Cankurtaran Grup Amiri Samet Karaca, “Karasu ve Kocaali sahillerinde denize girişler yasaklandı. Sabah deniz seviyesi yüksekti, Sahil Güvenliğe konu ile alakalı bilgi verdik, onlarda İlçe Kaymakamlığına durumu bildirdiler. Karasu ve Kocaali bölgelerinde denize girişler yasaklandı. Şu an deniz cankurtaranlar için bile çok tehlikeli, vatandaşların kurallara uymalarını istiyoruz. Kendi ve cankurtaranların hayatlarını tehlikeye atmamaları adına vatandaşlardan bu konuda bize yardımcı olmalarını istiyoruz. Denizde çok fazla RİP akıntısı ve dalga var saniyeler içerisinde açığa doğru sürükleyebilir. O yüzden cankurtaranların uyarılarının dikkate alınmasını istiyoruz” dedi.

  • Deniz suyu sıcaklığında rekor seviye

    Deniz suyu sıcaklığında rekor seviye

    Akdeniz’de geçen hafta ortalama yüzey sıcaklığının tüm zamanların en yüksek seviyesi olan 28,4 dereceye ulaştığı açıklandı.

    Tüm zamanların rekoru olarak gösterilen bu ölçüme yönelik TÜRK Deniz Araştırmaları Vakfı (TÜDAV) ve European Greens uyarıda bulundu.

    Geçen hafta yapılan ölçümlere ilişkin TÜDAV’dan yapılan açıklamada, “Akdeniz’in ortalama yüzey suyu sıcaklığı daha önce hiç görülmemiş bir seviye olan 28,4 dereceye çıktı. Bu durum, deniz yaşamını ciddi şekilde etkileyerek türlerin yok olmasına potansiyel olarak yol açabilir” denildi.

    European Greens’den yapılan açıklamada ise “Bunun deniz yaşamı üzerinde önemli bir etkisi olacak ve türlerin kaybına yol açacaktır. Denizlerimizi ve okyanuslarımızı korumalıyız ve deniz biyoçeşitliliğini korumalıyız` ifadeleri kullandı.

    TÜDAV Genel Sekreteri Dr. Sibel Sezer, Akdeniz havzasının iklim değişikliğinden en fazla etkilenen ve etkilenecek sıcak noktalardan biri olduğunu ifade ederek, “Akdeniz havzasında da Doğu Akdeniz en kırılgan niteliğe sahip. Dolayısıyla bunların hepsi ciddi risk, bu ısı artışı bize senaryolarda da gösterilen bir olaydı. Bunlara şaşırmıyoruz, her sene gittikçe bu rekor daha da kırılabilir” dedi.

    “Derin denizi de etkiliyor”

    İklim değişikliğiyle birlikte ekosistem üzerindeki etkilerinin azaltılması gerektiğini söyleyen Dr. Sibel Sezer, “İklim değişikliğinin ekosistem üzerindeki etkileri Akdeniz’de olumsuz çünkü bir kere Akdeniz’deki sorunlar iklim değişikliğinin yanı sıra bir sürü yerel baskı da var. Aşırı avcılık, atıklar, kıyı dolgu alanları, dip tarama gibi hem iklim değişikliği hem de bu yerel baskılarla denizlerimiz ciddi risk altında. İklim değişikliği, sadece deniz yüzeyinde değil, derin denizi de her şeyi de etkileyen bir husus” diye konuştu.

    Küresel hesaplara göre daha da ısınacak

    Akdeniz havzası için küresel hesaplar olduğundan bahseden Dr. Sezer, ısının bugünkü seviyelerin üstünde çok daha artacağını söyledi.

    Dr. Sezer, “Dolayısıyla bizim hazır olmamız gerekiyor. İklim değişikliği ile birlikte yaz yağışlarında azalma görülecek. Göller ve rezervuarlardaki su seviyeleri düşebilir, kuraklık artabilir. İstilacı türler, doğal alanları dışındaki bir yere girip, oradaki biyoçeşitliliği olumsuz etkiliyor. Bunlar gelince tabi bizim kendi yerel türlerimiz risk altında. Bu sıcaklık artışında yerel türlerin coğrafi dağılımı değişiyor. Yerli olmayan türler Akdeniz’e geliyor ve yerli türler risk altında oluyor. Denizanaları, aslan balığı, balon balığı her yerde görülüyor artık” ifadelerini kullandı.

    Turizm ve balıkçılık etkilenebilir

    İstilacı türlerden denizanalarını örnek veren Dr. Sibel Sezer, şu uyarılarda bulundu:

    “Denizanası zehirli olabilir, görülünce bize hemen resim çekilip, gönderilmesini istiyoruz. Daha çok araştırma yapılması gerekiyor ve bizim veriye ihtiyacımız var. Denizanası artarsa turistleri yakar, maalesef artık Akdeniz ve Ege’de görülüyor. Denizanası yakarsa doğru tedavi edilmesi gerekiyor. Sabunlu suyla yıkamak değil. Eğer bu yabancı türlerde çok artış olursa artık denizler turistlere belki de çok cazip olmayabilir. Turizm ve balıkçılık sektörleri etkilenebilir.

    Dolayısıyla acilen veri toplama olayına başlanmalıdır. İzleme ağı kurulmalı ve veri toplanmalı. Bilimsel çalışmalar artırılmalı ki olabilecek değişikliklere hazırlıklı olalım. Bizi neler bekliyor, bunu anlamalı, çalışmalı ve ona göre de tedbir almalıyız ve bu çalışmaların sonucunda bir strateji belirlememiz gerekiyor. Bunlar zaten Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nca yapılan çalışmalar ama hızlandırılmalı ve denizlerin de içine katılması gerekiyor.”

  • Sol Sahil, boğulmalara karşı uyardı

    Sol Sahil, boğulmalara karşı uyardı

    Batman Sol Sahil Sulama Birliği Başkanı Metin Sualp, vatandaşları baraj, gölet ve sulama kanallarındaki boğulma vakalarına karşı uyardı. Sulama kanallarına girilmemesi gerektiğini belirten Sualp,

    “Özellikle zemini bilinmeyen ve akış hızı fazla olan sulama kanalları boğulma vakaları için açık birer tehdit unsurudur. Sonuç olarak bizler gerekli tedbirleri alırken, vatandaşlarımızdan da beklentimiz olası olumsuz durumları yaşamamak adına bir kez daha belirtmek gerekirse boğulma riskine karşı aileler çocuklarına sahip çıkarak baraj, göl, sulama kanalı-akarsu kenarlarından uzak durulmasını sağlamalıdırlar” dedi.

     

  • Denizlerde balık avı yasağı bitiyor

    Denizlerde balık avı yasağı bitiyor

    Yeni av sezonuna 1 ay kala balıkçı teknelerinin bakımları sürdürüyor. Trabzon’un Çarşıbaşı ilçesine bağlı Yoroz Balıkçı Barınağı’nda tekneler yeni sezon için son rötuşlarını yapıyor.

    Karadeniz’de şu sıralar hamsinin çok görüldüğünü palamudun ise henüz görüntü vermediğini belirten Bozoklar Balıkçılık tekne sahiplerinden Halil İbrahim Bozoklu, sezona 1 ay kala eksiklerini tamamlamaya çalıştıklarını kaydetti. Ağların bakımını tamamladıklarını, teknenin bakım ve onarımını yapmaya çalıştıklarını kaydeden Bozoklu, “Ağlarımızın bakımını Mayıs-Haziran aylarında yaptık. Sezona artık 1 ay kaldı, hazırlıklarımız boya ve raspa işleri, makine bakım onarım işleriyle sürüyor. Palamut henüz görünmedi ancak şu an çok yaz mevsimi olmasına rağmen çok hamsi görünüyor. Geçen yılın hamsisi Karadeniz’de kaldı gibi görünüyor. Eylül 1’de sezon açılır, muhtemel istavrit ve hamsi avcılığı ile başlarız gibi bir umudumuz var” dedi.


    Hamsinin geçen yıl Karadeniz’e geç geldiğini ifade eden Bozoklu, “Geçen yıl hamsi Karadeniz’e geç geldi. Göçünü geç yapmasıyla birlikte özellikle Trabzon bölgesi olarak konuşuyorum Mart-Nisan ayı sonu itibariyle hamsi kaldı, o hamsi de gitmedi buralarda kaldı. Şu an denizde hamsi görünüyor ilerleyen zamanlarda ne olur bilemeyiz Eylül 1’de göreceğiz. Her yaz mevsiminde hamsi, genelde dağınık olur. Hamsi sıcaklıktan dolayı kalır buralarda üreme yapar. Deniz suyu soğudukça açıkta toplanır.

    Kasım aylarında kıyıya doğru gelme durumu olabilir. İklimlerin değişikliğinden dolayı hamsinin, palamudun ne zaman olacağı belli olmuyor. 1 Eylül itibariyle avcılığa istavritle başlayacağız. Şu an palamut hiç görünmüyor, bizim beklentimiz hamsi erken çıkmasın. Kasım aylarında geç çıksın ki uzun süreli avcılık olsun. Maliyetler ağır olduğundan Eylül ayında hamsiye başlanabilir” diye konuştu.
    Balıkçı tayfalarından Özkan Yılmaz da hazırlıkların 20 gün daha süreceğini belirterek “Şu an teknenin bakımını yapıyoruz işimiz 20 gün kadar sürer. Sezona hazırlanıyoruz. Temennimiz sezon bereketli geçsin” şeklinde konuştu.

  • Sakarya’da deniz girmek yasaklandı

    Sakarya’da deniz girmek yasaklandı

    Sakarya’da Karasu, Kocaali ve Kaynarca ilçelerinde olumsuz hava şartları ile dalga ve rip akıntısı sebebi ile denize girmek kaymakamlıkların aldığı karar neticesinde yasaklandı.

    Sakarya Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığı Cankurtaran Grup Amirliği ekipleri denize girmenin yasak olduğunu belirterek, vatandaşlara uyarılarda bulundu.

     

  • Basit bir atlayış felce götürebilir

    Basit bir atlayış felce götürebilir

    Dalış sırasındaki birincil yaralanmalar kafa ve beyin travması veya sırt ve omurilik yaralanması oluyor. Sığ suya atlama ve havuz etrafındaki ıslak zeminde düşme sonucu oluşan omurilik hasarları, diz ve ayak bileği yaralanmalarının yaz aylarında oldukça sık görüldüğünü belirten Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Doç. Dr. Emel Atar, “Sığ suyu, maksimum derinliği 1,5 metre olan su olarak tanımlıyoruz. Düşük su seviyesi, suya atlayan kişinin kafasının dip yüzeye çarpmasına ve ani darbeye neden olabilir. Suya dalarken hızlandığından çarpma anında bu ani durma ve darbe ciddi yaralanmalara neden olabilir. Ayrıca su altında görülmeyen nesnelere çarpma da bu tip yaralanmalara neden olmaktadır. Yaz aylarında meydana gelen kazaların başında sığ suya balıklama atlama sonucu oluşan boyun travmaları ve omurilik felci geliyor. Bu tür kazalarda genellikle 15-25 yaş arasındaki genç erkeklerin yaralandığı biliniyor. Gençlerin kendi aralarında yarışması ve diğer arkadaşlarına gösteriş yapma amacıyla riskli atlayışlar ciddi hayati durumlara neden olabiliyor. Ayrıca tüplü dalışta da özellikle sağlıklı, genç, amatör erkek dalgıçlarda omurga yaralanmaları sıklığı artmıştır” dedi.

    “Basit bir atlayış felce götürebilir”

    Bu hastalarda en sık görülen komplikasyonların ciddi sakatlığa neden olan nörolojik doku bozuklukları olduğunu belirten Doç. Dr. Emel Atar, “Kollarda ve bacaklarda hareket, duyu ve diğer tüm sinirsel aktivitelerin kısmi ya da tam, geçici ya da kalıcı felçleri görülebilir. Servikal omurilik yaralanması sıklıkla solunum yollarının kesintiye uğramasına yol açarak, solunum kası parezi hareketin azalması sonucu gerçekleşen hafif felç ya da hareket etkinliğinin bütünüyle kaybolması) ve/veya felce neden olur. Ölüm genellikle üst servikal travmaya veya boğulmaya bağlıdır. Ayrıca alkol tüketimi, gösteriş ve oyun için yapılan atlayışlar, dalışta omurga yaralanma kazasını hızlandırır. Omurga yaralanmalarında yüzde 50 ila yüzde 80 kadarının kazadan önce alkol ve/veya uyuşturucu tükettiği bildirilmiştir. Eğlence aktiviteleri sırasında omurga yaralanması riski alkol tüketimi ile algı, biliş, mesafe, yükseklik ve derinlik de dahil olmak üzere farkındalıkta bozulma ve risk alma davranışındaki artış nedeniyle artar. Böylece dalış son derece tehlikeli hale gelir” dedi.

     


    “Bilinçsiz ilk yardım kalıcı hasar verebilir”

    Yaşanan kaza sonrası yapılacak ilk yardımın büyük önem taşıdığını vurgulayan Doç. Dr. Emel Atar, “Bilinçsiz yapılan ilk yardım bazı durumlarda kazadan çok daha hasar verici olabiliyor. Yaşanan panik anı ve bir an önce yardım etme isteği maalesef kalıcı ve geri döndürülemez hasarlara neden olabiliyor. Böyle bir kaza anında yapılacak ilk müdahale kazazedeyi sudan çıkarıp sırt üstü düz bir yere yatırdıktan sonra kalp atımları ve solunumu kontrol etmektir. Hemen boyun bölgesi boyunlukla sabitlenmeli ve hasta derhal hastaneye sevk edilmelidir. Erken dönemde yapılacak tıbbi ve cerrahi müdahale sonrasında hastanın uzun süreli bir rehabilitasyon programına alınmasının gerekli olduğunu ve bu programın mutlaka bir fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanı hekim tarafından planlanması, deneyimli fizyoterapistler tarafından da uygulanması önemlidir” dedi.

    “Kırık çıkıklar artıyor”

    “Dikkatsizlik, derinliği bilinmeyen havuz ve denizlere yapılan riskli atlayışlar, özellikle havuz kenarlarında ıslak zeminde kaymalara bağlı oluşan düşmeler nedeniyle yaz aylarında deniz ve havuz kazalarına bağlı olarak kırık ve çıkık vakalarında ciddi artışlar gözlemekteyiz” diyen Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Doç. Dr. Emel Atar, “Havuz kenarında ıslak zeminde kayma ve düşme sonucu ayak bileği ve el bileği kırıkları ya da omuz yaralanmaları, aquaparklarda yanlış atlayışlar ve düşmeler sonucu ayak, kalça ve bel yaralanmalarını sıkça görüyoruz. Doğru yapılmayan ilk yardım kazadan daha çok hasar verici olabiliyor. Bu tip durumlarda öncelikle kırığın yeri ve durumu (açık, kapalı veya parçalı vs.) önemlidir. Bunu bilmeden kişiye gereksiz müdahaleden kaçınmak çok önemlidir. Kanama varsa öncelikle bu durdurulmalı, kırık bölgesini düzeltmek amacıyla herhangi bir müdahalede bulunulmamalı, kırık bölgesi uygun materyaller ile hareketsiz halde tutulmalı, yaralı uygun pozisyonda en yakın sağlık kuruluşuna sevk edilmelidir” dedi.

    “Bilinçli olmak kaza sonrası kalıcı hasarı en aza indirmektedir”

    Kazaları önlemek için basit düzenlemelerin çok önemli olduğunu belirten Doç. Dr. Emel Atar, önlemlerden de şöyle bahsetti:
    “Derinliği bilinmeyen veya 2 metreden daha az olan suya kesinlikle balıklama atlanmamalıdır. Dalmadan önce daima suyun derinliği kontrol edilmeli ve suya girmeden önce önümüze çıkabilecek engellere dikkat edilmelidir. Sığ sularda şakalaşırken suya itmekten veya kontrolsüz şekilde suya atlamaktan kaçınılmalıdır. Havuz kenarlarına ve plajlara uyarıcı levhalar konmalıdır. Arkadaşlar birbirini uyarmalı, balıklama atlamayı yarışa, gösterişe ve oyuna dönüştürmemelidir. Suyun derinliğinden emin olunmalı, önce ayaklarla girilmelidir. Bulanık ve dibi net görülmeyen suya atlamaktan kesinlikle kaçınılmalıdır. Alkol aldıktan sonra suya kesinlikle atlamamak gerekir, sonuçları ölümcül olabilir.”