AFAD’dan alınan bilgiye göre, saat 08.14’de merkez üssü Kahramanmaraş’a bağlı Göksun ilçesi olan 4.6 büyüklüğünde deprem kaydedildi. Sarsıntı yerin 7 kilometre derinliğinde meydana geldi.
Deprem çevre ilçeler ve il merkezinden de hissedildi.
Etiket: deprem
-
Kahramanmaraş’ta 4.6 büyüklüğünde deprem
-
Depremin maliyeti 2 trilyon lira
Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı, “2023 Kahramanmaraş ve Hatay Depremleri Raporu”nu yayımladı. 140 sayfalık raporda, deprem bölgesinin görünümü, acil müdahale sürecinde alınan tedbirler, hasar ve maliyetler, makroekonomik ve sosyal etki, depremin toplam maliyeti ve afetlere direnç için risk azaltım önerileri gibi bölümler yer aldı. Raporun Makroekonomik Etki bölümüne göre, depremin kısa vadeli etkilerinin değerlendirilmesinde hasıla, dış ticaret, enflasyon, istihdam ve kamu maliyesi üzerinde bariz olumsuz etkilerin yaşanması bekleniyor. İş sürekliliğinin kesintiye uğraması, işgücü ve sermaye kaybının üretim kayıplarına yol açması, arz zincirinin aksaması ile perakende ve toptan ticaretin sekteye uğramasıyla toplam talebin gerilemesi kanalı üzerinden felaketin kısa vadeli etkileri söz konusu olacak.
Depremin 2023 yılı büyümesi üzerinde negatif yüzde 1 ila 1,4 puan arasında etkisi olacak
Depremin potansiyel çıktı üzerindeki etkilerini değerlendirmek üzere üretim fonksiyonu yaklaşımıyla SBBMAKRO modeli üzerinden çeşitli senaryo analizleri gerçekleştirildi. Bu çerçevede depremin 2023 yılı büyümesi üzerinde negatif yüzde 1,0 ile 1,4 puan arasında etkisi olabileceği tahmin ediliyor.
Söz konusu SBBMAKRO modeli, üretim faktörlerinden kapasite kullanım oranıyla düzeltilmiş sermaye stoku ve istihdam değişkenleriyle çalışıyor. Birinci senaryoya göre sermaye stokunda ortalama yüzde 1,3 erime, kapasite kullanım oranında yaklaşık 1 puanlık düşüş ve istihdamda yaklaşık yüzde 0,9 oranında azalma varsayımıyla 2023 yılı büyümesinin baz senaryodan yaklaşık 1,4 puan aşağıda gerçekleşebileceği tahmin ediliyor. İkinci senaryoya göre ise, birinci senaryodaki kaybın bir miktar yatırım artışıyla telafi edileceği varsayımı aile 2023 yılı büyüme oranının baz senaryoya göre yaklaşık 1,0 puan aşağıda gerçekleşebileceği tahmin ediliyor.
Deprem 2023 yılı cari işlemler dengesinde yaklaşık 5 milyar dolarlık bir bozulmaya yol açacak
Deprem bölgelerindeki tarihi eserlerin hasar görmesi, konaklama tesislerinin hızla devreye alınamaması, altyapıdaki sıkıntıları çözmenin zaman alması ve yurtiçi ve yurtdışı turistlerin bölgeye seyahat açısından duyabileceği kaygılar nedeniyle ülke genelinde turizm faaliyetlerinde gelir kaybı ihtimali bulunuyor. Söz konusu faktörler topluca değerlendirildiğinde depremin 2023 yılı cari işlemler dengesinde yaklaşık 5 milyar dolarlık bir bozulmaya yol açabileceği tahmin ediliyor.
Maliyetlerin milli gelire oranı yüzde 2,6’ya kadar yükselecek
Ayrıca yıl boyunca beklenen harcamalar ve gelir kayıpları dikkate alındığında söz konusu maliyetlerin milli gelire oranının yüzde 2,6’ya kadar yükselmesi öngörülüyor.
Depremin toplam maliyeti
Raporun Depremin Toplam Maliyeti bölümünde, Şubat 2023 depremlerinin fiziksel varlıklarda oluşturduğu tahribatın nakdi karşılığı, söz konusu sermaye stokundaki düşüş neticesinde yapılan acil harcamaların büyüklüğü ortaya konuluyor. Söz konusu bölümde, alt yapıda oluşan hasarlar da hesaplamalar içeriğinde yer alıyor. Hasarın boyutu kamu ve özel kesim şeklinde ayrıldı. Ayrıca bölümde tamamen kullanılamaz hale gelen binaların enkaz kaldırma işlemlerine yapılan harcamalar da yer alıyor.
İlk etapta yapılan harcamalar 128 milyar lira (6,8 milyar dolar) olarak kayda geçti
Raporun söz konusu bölümüne göre, depremlerin meydana gelmesiyle ilk etapta yapılan harcamalar öncelikle arama kurtarma faaliyetlerinin yürütülmesine ve acil alt yapı hasarlarının giderilmesine yönelik oldu. Buna paralel olarak geçici barınma ihtiyacına yönelik harcama kalemleri karşılandı. Bu süreçte iaşe (yedirip içirme) gibi acil insani ihtiyaçlar da karşılandı. Söz konusu harcamalar yaklaşık 6,8 milyar dolara tekabül eden 128 milyar lira olarak kayda geçti.
Kamu kesiminin toplam hasarı 240,2 milyar lira (12,7 milyar dolar) olarak tahmin ediliyor
Kamu kurum ve kuruluşlarından derlenen verilere göre kamu kesiminin toplam hasarı 12,7 milyar dolara denk gelen 240,2 milyar lira olarak tahmin ediliyor. Bu hasarın önemli bir kısmı kamu hizmet binaları ile bu tesislerde bulunan ekipmanlardan oluşuyor. Söz konusu hasara altyapı varlıkları da dahil ediliyor. Özel kesime ait temel altyapı ve dağıtım tesislerine yönelik hasarların boyutu ise 19,3 milyar lira (1 milyar dolar) olarak tespit edildi. Bununla birlikte söz konusu tutarın çok önemli bir kısmı firmaların elektrik dağıtım tesisleri ve fiber/bakır şebekelerindeki hasardan oluşuyor.
Konut hariç özel kesim hasarı 222,4 milyar lira (11,8 milyar) dolar oldu. Depremin Türkiye ekonomisi üzerindeki toplam yükün içerisinde en önemli bileşenini 1 trilyon 73 milyar liraya tekabül eden 56,9 milyar dolarlık maliyeti ve yüzde 54,9 oranıyla konut hasarı oluşturuyor. İkinci ağırlıklı hasar kalemi ise kamu altyapısı ve hizmet binalarındaki yıkımdan oluşturuyor. Konut hariç özel kesim hasarı, 222,4 milyar liraya tekabül eden 11,8 milyar dolar diğer bir ağırlıklı hasar kalemi olarak tahmin edildi. Bu kalemin içerisinde imalat sanayii, enerji, haberleşme, turizm, sağlık ve eğitim sektörleri ile küçük esnaf hasarı ve ibadethaneler yer alıyor.Depremin Türkiye ekonomisi üzerindeki toplam yükü 2 trilyon lira
Sigortacılık sektörü kayıpları ve esnafın gelir kayıpları ile makroekonomik etkiler dikkate alındığında depremin yol açtığı felaketin Türkiye ekonomisi üzerindeki toplam yükünün yaklaşık 1 trilyon 995 milyar liraya denk gelen 103,6 milyar dolar düzeyinde olduğu tahmin ediliyor. Bu büyüklüğün 2023 yılı milli gelirin yaklaşık yüzde 9’una ulaşabileceği öngörülüyor.
Raporda, hesaplamaların nasıl bir yöntemle hesaplandığı da yer aldı. Buna göre bina hasarsız ise bina hasarı 0 lira olarak alındı. Bina hasarı, az hasarlı olarak belirtilmiş ise; bina alanı çarpı firmanın ölçeğine göre birim metrekare fiyatı çarpı 0,25 hesaplaması maliyet tahmini için kullanıldı. Bina hasarı, orta hasarlı olarak belirtilmişse bina alanı çarpan firmanın ölçeğine göre birim metrekare fiyatı çarpan 0,50 hesaplaması maliyet tahmini için kullanıldı. Bina hasarı, ağır hasarlı veya yıkılmış olarak belirtilmişse bina alanı çarpı firmanın ölçeğine göre birim metrekare fiyatı çarpı 1 hesaplaması maliyet tahmini için kullanıldı.
Belediye hizmetleri ve enkaz kaldırma maliyet hesaplaması bölümünde, enkaz kaldırma toplam maliyetinin enkazın kaldırılarak bertaraf tesisine götürülmesi maliyeti, enkazın bertaraf tesisinde depolanması maliyeti, diğer taraftan bağımsız bir birim için enkazın kaldırılarak bertaraf tesisine götürülmesinin tahmini maliyetinin 37 bin 500 liraya denk geldiği hesaplandı. 37 bin 500 liranın hesabı ise şu şekilde yapıldı:
“Bağımsız bir birim için geri dönüşümsüz maliyet, 5 katlı 2 daire oturumlu 10 konuta sahip 120’şer metrekareden bin 200 metrekare inşaat alanına sahip bir yapı için hesaplama yapıldı. Ekskavatör (kepçe) iş makineleri ile yıkım yapılacak olup, bir bina için enkaz kaldırma işleminin tahmini 1 ay süreceği düşünülüyor. Söz konusu 5 katlı binanın 600 metreküp enkaz üreteceği ve bunun bin 500 ton enkaz oluşturacağı düşünülüyor. Bu durumda bin liradan 4 işçinin SGK ve iaşesi dahil 20 gün boyunca 80 bin lira maliyeti olacağı hesaplandı. 7 bin 500 liradan yakıt ve operatör dahil 2 makinenin 15 gün boyunca 225 lira maliyeti olacağı kaydedildi. 30 kamyon enkazın git-gel başına bin 500 liradan toplam 45 bin liraya mal olacağı, diğer giderlerin ise toplam 25 bin liraya mal edileceği hesaplandı. Bir bina için geri dönüşümsüz toplam maliyet 375 bin lira oldu, bir konut için geri dönüşümsüz toplam maliyetin ise 375 bin lira olduğu hesaplandı.”
5 katlı bir bina için enkazın kaldırılarak bertaraf tesisine götürülmesinin tahmini maliyeti 275 bin lira
5 katlı bina için 15 ton demir hurdası geri dönüştürülebilir olup, tonu 5 bin liradan 15 ton demirin 75 bin lira, diğer malzemeler 25 lira olmak üzere toplamda 100 bin lira hurdadan gelir elde edileceği düşünüldü. Bu durumda geri dönüşüm geliri hizmetli firmaya verilir ise 5 katlı bir bina için enkazın kaldırılarak bertaraf tesisine götürülmesinin tahmini maliyetinin 275 bin lira olarak hesaplandığı kayda geçti.
-
Seyahat süresi 25 dakikaya düşüyor
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, Adıyaman K10 – P2 konteyner ve prefabrik alanında basın açıklaması yaptı. 6 Şubat depremlerinin yaralarını sarmaya çalışırken, Adıyaman ve Şanlıurfa’daki sel baskınlarıyla bir kez daha sarsıldıklarını aktaran Karaismailoğlu, “Bu bölgede yıllardır görülmemiş yoğunluktaki bu yağış nedeniyle Tut ilçemizde 2 vatandaşımız hayatını kaybetti. Kayıp 2 kişiyi bulmak içinse çalışmalarımıza titizlikle devam ediyoruz. AFAD ekiplerimiz, jandarmamız, polisimiz, sağlıkçılarımız, itfaiyecilerimizden oluşan 522 personel ile ilk andan itibaren; 73 araç, 18 bot, 63 pompa ve 31 dalgıç ile arama kurtarma, tahliye ve nakil gibi gerekli çalışmalarımızı yapıyoruz. İnşallah en kısa zamanda vatandaşlarımıza ulaşmayı ümit ediyoruz” diye konuştu.6 Şubat depremlerinin ardından pek çok sıkıntıyla karşılaştıklarını ancak durmadıklarını ve yorulmadıklarını kaydeden Karaismailoğlu, depremin ilk gününden beri bütün birimlerden her unvanda personelin AFAD koordinasyonunda 7/24 görev yaptığını ve yapmaya devam ettiğini söyledi.Karaismailoğlu, “35 bin 250’si arama kurtarma uzman personeli olmak üzere 271 binin üstünde personelle deprem bölgelerinde özverili bir çalışma yürütüyoruz. Milletimizle birlikte artçı depremler, çetin kış şartları ve soğuk dahil her şeye göğüs gerdik; bir an dahi milletimizi yalnız bırakmadık, bırakmayacağız. Acil Eylem Planlarımızı işletiyoruz. Vatandaşlarımızın ihtiyaçlarını anında karşılayabilmek üzere kurduğumuz ‘saha tarama’ sistemi devrededir. Bu sayede ihtiyaçları tespit ediyor, ne oranda karşılandıklarını görüyor ve gerekli yerlere takviyelerimizi sürdürüyoruz. Her geçen gün daha da organize olarak ve güçlenerek çalışmalarımızı titizlikle sürdürüyor ve açılan yaraları sarıyoruz” ifadelerini kullandı.Yaşanılan felaketin izlerini bir daha yaşamamak üzere mücadelelerine tüm güçleriyle devam ettiklerini vurgulayan Ulaştırma Bakanı Karaismailoğlu, şu anda Adıyaman’da yaklaşık 264 bin vatandaşa geçici barınma sağladıklarını, 248 bini çadırlarda 15 bin kadar vatandaşın da yurt, okul, okul pansiyonları ve konteynerlerde kaldığını belirtti. “Bu aşamada çadırlar yalnızca bir ‘ara formül’. Asıl amacımız konteyner ve prefabrik kentleri bir an önce yaygınlaştırmak” diyen Karaismailoğlu, açıklamasına şöyle devam etti:“Hızlıca herkesi konteyner kentlere taşımak ve kalıcı konutları yapılana kadar buralarda daha düzenli bir hayat sunmak için büyük çaba sarf ediyoruz. Sadece Adıyaman merkezde 21 alanda yaklaşık 18 bin 500 yaşam konteyneri ve prefabrik kuruyoruz. 2 bin 618 konteynerin kurulumunu tamamladık. 2 bin 793 konteyner ve prefabriğin kurulumu tamamlanmak üzere. Kurulumu tamamlanan konteynerlere ailelerimizi hızla yerleştiriyoruz. Vatandaşlarımızı konteynerlere yerleştirmek ve hayatın onlar için bir nebze olsun normale dönmeye başlaması bizi biraz olsun sevindiriyor. İnşallah bu sayı hızla artacak ve hayatın normal akışına daha da hızlı dönmeye başladığına şahit olacağız. Yaşadığımız bu acı günleri tarihe hep birlikte gömeceğiz.”Açılan yaraları hızla iyileştireceklerini ifade eden Karaismailoğlu, çok daha güçlü ve gelişmiş şehirler kuracaklarına dikkati çekti. Eskiyi yerine getirmenin ötesine geçeceklerini aktaran Karaismailoğlu, “Bölgelerimizin kültürel özelliklerini taşıyan yapıları ve sosyal donatılarıyla, yeşil alanlarıyla vatandaşlarımıza layık şehirler inşa edeceğiz. Devlet ve millet omuz omuza vererek tüm güçlükleri aşacağız. Biz çok güçlü ve aziz bir milletiz… Bu hep böyleydi. Yarın, milletçe yazdığımız destanlardan 18 Mart Çanakkale Zaferi’nin yıl dönümü. Atalarımızın emaneti bu vatana, bu millete gözümüz gibi bakmaya yeminliyiz. Bizim sevdamız da bu. Yalnızca bugünü kurtarmak için çalışmıyoruz. Adıyamanlının, Kahramanmaraşlının, İstanbullunun, Hataylının, Sivaslının Çanakkalelinin, Çorumlunun; yani 85 milyonun geleceği için çalışıyoruz” dedi.Yarın, hem şanlı Çanakkale Zaferi’nin 108. yıl dönümü hem de ecdada saygı, geleceğe armağan olarak nitelendirdikleri 1915 Çanakkale Köprüsü’nün açılışının birinci yıl dönümü olduğuna işaret eden Karaismailoğlu, tasarım ve mühendislik anlamında enlerin ve ilklerin köprüsünü inşa ettiklerini ve Türkiye’nin bütünsel kalkınma hamlesi için dev bir adım olan bu eserin meyvelerini verdiğini kaydetti. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, bugüne kadar 2 milyon 200 bin aracın 1915 Çanakkale Köprüsü sayesinde karayolunu kesintisiz şekilde kullandığını, 2 milyona yakın aracın da Malkara–Çanakkale Otoyolu’nu kullandığını bildirdi. Böylece bölge ekonomisinin canlandığını, turizme, tarıma ve istihdama önemli katkılar sağlandığına vurgu yapan Karaismailoğlu, Türkiye’nin ve milletin kazandığını aktardı.Yarın ayrıca Çanakkale’de Gelibolu-Eceabat Devlet Yolu’nun açılışını da gerçekleştireceklerini duyuran Karaismailoğlu, şu bilgileri verdi:“47,5 kilometrelik Gelibolu – Eceabat Yolu Projesi’nin 32 kilometrelik bölümünü halkımızın hizmetine açıyoruz. Çanakkale Savaşları’nın gerçekleştiği Gelibolu Tarihi Alanı, şehitlik ve anıt gibi önemli noktaların yanı sıra 1915 Çanakkale Köprüsü’ne de ulaşımı sağlayan yol, toplam 5 bin 351 metrelik 4 tünele de ev sahipliği yapıyor. Seyahat süresini 45 dakikadan 25 dakikaya düşüren Gelibolu – Eceabat Yolu, 18 Mart Cumartesi günü Cumhurbaşkanımızın teşrifleriyle hizmete açılıyor. Bizler Çanakkale Zaferi’nin ruhuna saygımızı onun sayesinde iradesine sahip çıkmış milletimize hizmet ederek gösteriyoruz, göstereceğiz. Bu, Adıyaman’da da böyledir. Hatay’da da böyledir, Kahramanmaraş’ta da böyledir. Şanlıurfa’da da böyledir. 81 ilimizin 81’inde de böyledir. Bugün burada yaraları sarma zamanı. Yarın güneş yeniden doğacak. Bölgemiz, Türkiye’nin parlayan yıldızı olacak. Bunun için yatırımlarımıza, projelerimize kaldığımız yerden devam ediyoruz. Bölgemiz, Türkiye için dirençli ve sürdürülebilir bir kalkınmanın lokomotifi olacak. Unutmayalım ki; kardeşlik, birlik ve dayanışma bizim özümüzde var. Bu üç şey bizim depremden etkilenen şehirlerimizi yeniden ayağa kaldırmadaki asıl çimentomuz olacak. Milletimizin bize güveni, en büyük gücümüzdür. Biz de işte bu güvenden aldığımız güçle milletimize umut olmaya devam edeceğiz.” -
Hedef; daha sessiz Bursa
Bursa’nın sağlıklı ve yaşanabilir bir kent olması hedefiyle çalışmalarını aralıksız sürdüren Büyükşehir Belediyesi, kentin stratejik gürültü haritasının oluşturulmasının ardından eylem planı çalışmalarını da hız kesmeden sürdürüyor. Özellikle hastane, okul, konut gibi hassas alanları etkileyen ve 3 milyon 147 bin 818 kişinin gürültüye maruziyetinin değerlendirildiği Stratejik Gürültü Haritaları, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından daha önce onaylanmıştı. Haritalar, 550 kilometre karayolu, 47.2 kilometre mevcut, 11.7 kilometre planlanan demiryolu, 300 adet eğlence yeri ile 7 adet sanayi bölgesi ve ayrıca 10 adet sanayi tesisini kapsayan bölgede gürültü ölçümü ve araç sayımları yapılarak hazırlanmıştı. Projenin ikinci ayağını oluşturan eylem planı çerçevesinde, şimdi de Çevresel Gürültü ve Haritalama Eylem Planı Çalıştayı düzenlendi. Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’ın yanı sıra Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Modelleme ve Haritalama Şube Müdürü Nuray Hüsmen’in de katıldığı çalıştayda, bundan sonra izlenecek yol haritası, konunun tüm taraflarınca masaya yatırıldı.
Daha sağlıklı bir gelecek
Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi’ndeki çalıştayın açılışında konuşan Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, iklim değişikliğinin de etkisiyle çevre sorunlarının günümüzde çok ciddi boyutlara ulaştığını vurguladı. Büyükşehir Belediyesi olarak, Bursa’nın hava, su ve toprağına sahip çıkmak adına önemli yatırımları devreye aldıklarını hatırlatan Başkan Aktaş, “Çevreyi korumak, çevre kirliliğini önlemek bizden sonraki nesiller için büyük önem taşıyor. Hava, su ve toprak kirliliği gibi gürültü kirliliği de çevre ve insan sağlığını tehdit eden bir kirlilik türü. Dünya Sağlık Örgütü tarafından, gürültünün sağlık problemlerine yol açan en önemli ikinci çevre problemi olduğu belirtilmiştir. Bu sorunla mücadele etmek için bizler de geniş çalışmalar yürütüyoruz. İlk çalışmamız 2013 yılında 3 merkez ilçeyi kapsayan stratejik gürültü haritaları hazırlayıp yayımlamak oldu. Sürecin devamında, stratejik gürültü haritası sonuçlarına göre hazırlanan çevresel gürültü eylem planı raporunu da yayımlanarak uygulamaya koyduk. Şimdilerde ise bu gürültü haritası ve sonrasında oluşturulan çevre ile alakalı gürültü eylem planı raporunu tüm ilimiz bazında yayımlama sürecinde sona yaklaşmış bulunmaktayız. Amacımız, çevre ile alakalı gürültüye maruz kalan halkımızın karşılaştığı sorunları önlemek için alınması gereken tedbirleri belirlemek. Bizden sonraki nesillere daha yaşanabilir bir Bursa bırakma gayreti ile bu hizmetleri her geçen yıl artırarak sürdürmekte kararlıyız” diye konuştu.
3 aşamalı plan
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Modelleme ve Haritalama Şube Müdürü Nuray Hüsmen de Bakanlık olarak, stratejik gürültü eylem planı çerçevesinde çalışmaları 3 aşamalı olarak yürüttüklerini vurguladı. İlk aşamanın mevcut gürültü seviyesinin tespiti, ikinci aşamanın gürültü azaltma senaryolarının hazırlanması olduğunu hatırlatan Hüsmen, Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin bu iki aşamayı da tamamlandığını hatırlattı. Bakanlık olarak, Büyükşehir Belediyesi’nin stratejik gürültü haritası ve raporunu inceleyip onayladıklarını ifade eden Hüsmen, “Eğer uygulamada bir sorun, bir sıkıntısı olursa Bakanlık olarak Büyükşehir Belediyemizin ekibiyle işbirliği içinde bu sorunları gidermek için koordinasyon içerisinde çalışacağız. Bu arada gürültü azaltmaya yönelik olarak gürültü bariyeri yapımı işi için Bakanlık olarak yüzde 50 hibe verdiğimizi de hatırlatmak istiyorum” dedi.
Çalıştay, açılış töreninin ardından Bursa’nın stratejik gürültü haritalarının sunumu, gürültü eylem planı taslağının sunumu, plan taslağının değerlendirilmesi ve paydaşların önerilerinin alınmasıyla tamamlandı.
-
AFAD’dan Bursa için çok önemli deprem raporu
Bursa AFAD Şube Müdürlüğü Bursa’da yaşanabilecek muhtemel afetler için çok detaylı bir rapor hazırladı. Farklı senaryoların uygulanıp sonuçlandırıldığı raporda tatbikatlardan, deprem sonrası toplanma yerlerine, oluşturulacak konteyner kentler, yaşanacak kayıplar ve yıkımlara kadar muhtemel detaylar yer alıyor.
İçişleri Bakanlığı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı tarafından oluşturulan hem gerçek bir depremin hem de senaryo bir depremin oluşturabileceği hasar ve kayba ilişkin sonuçlar üreten AFAD Deprem Ön Hasar ve Kayıp Tahmin Sistemi (AFAD-RED) Türkiye geneli fay haritasına göre Bursa ile ilgili 2 ayrı senaryo oluşturdu. Bu senaryo sonucuna göre Bursa AFAD tarafından da bir rapor hazırlandı.AFAD Deprem Dairesi Başkanlığı ve akademik işbirliği ile geliştirilen AFAD-RED yazılımı ile saat 15.00’da büyüklüğü 6.9 olan bir deprem meydana gelmiş gibi oluşturulan ilk senaryoda; Bursa’da nüfusun en yoğun olduğu ilçeleri etkileyecek fay ve bu fay üzerindeki muhtemel en büyük deprem ihtimal olarak kayda alındı.
6.9 büyüklüğündeki deprem sonrası yaşanacakların analiz sonuçları ve tahmini sismik şiddet haritası çıkarıldı. Oluşabilecek maksimum şiddetteki, yıkıcı depremde Bursa genelinde 18 bin 360 can kaybı yaşanacağı, 34 bin 475 ağır yaralı, 54 bin 564 hafif yaralı vatandaşın olacağı öngörüldü.
Depremden etkilenen toplam nüfus Bursa için 2 milyon 872 bin 079 kişi tespit edilirken, Yalova, Bilecik, Kütahya, Sakarya, Eskişehir gibi çevre iller de baz alınarak 3 milyon 216 bin 336 kişinin yıkıcı depremden etkileneceği tahmin edildi. Toplam hasarlı bina sayısı ise 323 bin 977 olarak hesaplandı. Bursa’da 872 bin 367 kişinin geçici barınmaya ihtiyaç duyacağı açıklandı.
İlçe bazında ise Yıldırım’da 8 bin 408, Osmangazi’de 4 bin 918, İnegöl’de 2 bin 550, Gürsu’da 1021, Nilüfer’de 882, Kestel’de 545, Yenişehir’de 20, Mudanya’da 11, Gemlik’te 4, Keles’te 1 can kaybı tahmininde bulunuldu.Yıldırım’da 31 bin 359, Osmangazi’de 20 bin 256, İnegöl’de 9. bin 125, Gürsu’da 3 bin 071, Nilüfer’de 2 bin 196, Kestel’de ise 2 bin 180, Yenişehir’de 151, Mudanya’da 87, Gemlik’te 67, Keles’te 55 binanın yıkılacağı öngörüldü.
Yıldırım’da 36 bin 206, Osmangazi’de 45 bin 440, İnegöl’de 15 bin 92, Nilüfer’de 11 bin 332 binanın da ağır hasar alacağı da ifade edildi.
Senaryoda hasar tespit çalışma grubu ve insan kaynakları kapasitesi 1703 ekip olarak öngörülürken var olan 276 ekip haricinde 1427 ekibe daha ihtiyaç olduğu belirlendi.İkinci senaryo ise Türkiye’de deprem üretme potansiyeli en yüksek olan Kuzey Anadolu Fay Zonunun güney kolunda yer alan İznik-Mekece-Geyve fayının üzerinde meydana gelen Mw: 7.2 büyüklüğündeki deprem senaryosu deprem masası katılımcıları ile değerlendirilerek Bursa’da muhtemel etkileri üzerinden olay tedbir tabloları oluşturuldu.
Deprem senaryolarının ardından Bursa AFAD tarafından hazırlanan raporda Bursa’da depreme neden olabilecek en önemli fay; doğuda Derekızık-Burhaniye köyleri ile batıda Uluabat gölü arasında uzanan yaklaşık 45 kilometre uzunlukta olan Bursa fayı olarak gösteriliyor. Ayrıca Bursa’yı etkileyecek diğer faylar ise Marmara Denizi’ndeki fay, Geyve – İznik – Gemlik fayı, Yenişehir – Bursa – Manyas fayı olarak belirtildi.
AFAD’ın hazırladığı raporda sadece deprem yer almadı bunun yanında Heyelan, endüstriyel felaket, sel baskını gibi Bursa için riskli bir çok konuya değinildi.
Rapora göre; Bursa’da yaşanan deprem dışındaki afet olayları incelendiğinde heyelan, su baskını, kaya düşmesi ve çığ dikkat çekti. Heyelan Bursa ilinde en sık görülen afet türü olup heyelanların en sık gerçekleştiği ilçeler İnegöl, Orhangazi ve Gemlik’ olarak belirtildi. Marmara, Sakarya ve Susurluk Havzaları’nda yer alan Bursa’da heyelandan sonra en sık gözlemlenen afet türü ise su baskını olarak belirlendi. Su baskınlarının İnegöl, Yenişehir, Karacabey ve Mustafakemalpaşa ilçelerinde görüldüğü bildirildi. Diğer afet türlerinden en çok görüleni kaya düşmesi, Bursa’da 1950 yılından bu yana 13 adet kaya düşmesi olayı ve 2 adet çığ olayı gözlemlendiği anlatıldı. Diğer bir önemli konu da raporda yer alan İnsan Kaynaklı (Teknolojik) Afetlere de dikkat çekilmesi. Yine raporda kuraklık konusu da afet çerçevesinde değerlendirildi.AFAD’ın Bursa için hazırladığı raporda, senaryo ve tedbirlerde muhtemel bir durumda Bursa merkez ile 17 ilçesinin çadır başta olmak üzere acil toplanma alanları, çadırkentler ve konteynerkentler hem nüfus hem de sayı olarak verildi. Acil Toplanma Alanı olarak 321 mahalle için 880 bölge ayrıldığı görülürken ilçe bazında ise Orhangazi 6 mahallede 19 toplanma alanı, Gemlik 15 mahallede 38 toplanma alanı, İznik 5 mahallede 15 toplanma alanı, Mudanya 8 mahallede 20 toplanma alanı, Osmangazi 92 mahallede 238 toplanma alanı olarak ayrılmış olduğu gösterildi.
Çadırkent konusu ise AFAD Bursa raporunda Acil Çadırkent ve Çadırkent olarak iki ayrı bölümle ele alındı. Acil Çadırkent için planlanan rakamlarda Bursa geneli için toplam 315 acil çadırkent, 4 milyon 15 bin 319 metrekarede kişi başı 10 metrekarelik alanlarda 68 bin 654 çadır ve 90 bin 570 kişi olarak açıklandı.
Muhtemel bir afette Çadırkent verilerinde ise Bursa genelinde toplam 1 milyon 484 bin 684 metrekarelik alanda 15 çadırkent, kişi başı 25 metrekarelik alanlarda 11 bin 877 çadır ve 59 bin 387 kişi olarak açıklanmış durumda.
Konteynerkentler olarak Bursa genelinde toplamda 3 konteynerkentte 459 bin 91 metrekarelik alanda 9 bin 182 konteynerkent kurulacağı AFAD Bursa raporunda açıklanmış durumda.
-
Nilüfer’de depreme hazırlık toplantısı
Nilüfer Belediyesi 6 Şubat’ta Kahramanmaraş merkezli yaşanan büyük deprem felaketinin ardından kent halkını bilgilendirmek adına bölgesel toplantılar başlattı. Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem ve alanında uzman belediye personelinin katıldığı toplantıların ilki İhsaniye, Karaman ve Esentepe mahallesinden vatandaşların katılımıyla Nilüfer Belediyesi Nikahevi’nde yapıldı.
Yaşanan deprem felaketi sonrası bölgeye yapılan yardım çalışmaları hakkında bilgi vererek bu süreçte olağanüstü bir dayanışma örneği sergileyen Nilüfer halkına teşekkür eden Başkan Erdem, deprem sonrası herkesin kendi evinin depreme dayanıklılığını sorgulamaya başladığını kaydetti. Marmara’da bir deprem ihtimalinin uzmanlar tarafından sık sık dile getirildiğini kaydeden Başkan Erdem, “Biz de hazırlıksız yakalanmamak için deprem öncesi hazırlık çalışmalarımızı artırdık. Bu süreci sizlerin katılımıyla hep birlikte yürütmemiz gerekiyor. O nedenle her mahallemiz için bu toplantıları düzenleyerek, yapılan hazırlıklar hakkında bilgi verecek ve binalarının sağlamlığını kontrol ettirmek isteyen vatandaşların, ne yapması gerektiğini de anlatacağız” dedi.
Nilüfer’in genç bir ilçe olmasının bir avantaj olduğunu sözlerine ekleyen Başkan Erdem, “Nilüfer’de 99 depremi öncesi yapılmış bina oranı az. 2002 yılında Yapı Denetim Kanunu yürürlüğe girdi. O tarihten sonra yapılan binalar zemin etüdü yapılarak, denetimli inşa edilmiş yapılardır. Bugün ilçemizdeki yapıların çok büyük bölümü 2002 sonrası yapılmış ruhsatlı yapılardır. Bitişik nizam şehirleşmenin görece az olması da bir diğer avantajımız. Öte yandan Nilüfer Belediyesi afete hazırlık konusunda duyarsız değil. Afet ve Acil Durum Yönetim Merkezi’mizde vatandaşlarımıza yıllardır her tür afet anında, afet sırasında ve sonrasında yapılması gerekenler konusunda eğitimler veriliyor.Bugün Nilüfer’in 28 mahallesinde afet istasyonlarımız var. İçinde deprem sonrası ihtiyaç duyacağımız araç gereçler bulunan bu istasyonları gözden geçirerek, malzemeleri yenilerken, bu istasyonların sayısını artırmaya çalışıyoruz. Nilüfer’in 97 adet acil toplanma alanı var. Acil durum toplanma alanlarımız, çadırkent alanlarımız ve konteynerkent alanlarımız belirli. Bu alanları mahalle haritaları üzerinde, bu toplantılarda vatandaşlarımıza göstererek bilgi tazeleyeceğiz. Binaların güvenliği konusundaki kaygıları gidermek için de bazı adımlar attık. Belediyeler ve meslek odaları ile kurumsal işbirliğine giderek, hızlı tarama yöntemiyle binaların risk değerlendirme çalışmalarını başlattık. Nilüfer bölgesindeki binaların taşıyıcı sistem elemanlarının kontrolü amacıyla Mimar ve İnşaat Mühendisleri Odası işbirliğiyle bir çalışma başlattık. Nilüfer’deki kamusal binaların risk analizlerinin yapılması yönünde de çalışma başlattık. Depremin zamanını bilemeyiz ama her an olacakmış gibi hazırlıklı olmamız gerekiyor” şeklinde konuştu.
Vatandaşların ilgiyle izlediği toplantıda Nilüfer Belediyesi’nde görevli uzman personel de katılımcılara bilgi verdi. Nilüfer Belediyesi Jeoloji Mühendisi Tolga Pekel toplantıda Nilüfer’in genel zemini ve etüd çalışmaları hakkında değerlendirmelerde bulundu. 99 depreminden sonra zemin etütlerinin daha fazla önem kazandığını ifade eden Pekel, Nilüfer’in zemin yapısının 280 milyon yıl öncesine kadar uzandığını ve genel olarak yaşlı alüvyon ve neojen nitelikte olduğunu söyledi. İhsaniye, Karaman ve Esentepe bölgesinin de alüvyon ve neojen yapıda zemine sahip olup, sağlamlık açısından orta değer taşıdığını ifade eden Pekel, zeminin iyi olmasından ziyade bina-zemin ilişkisine bakmak gerektiğini vurguladı.Nilüfer Belediyesi İnşaat Mühendisi Ali Karagöz de toplantıda kentteki yapı stoğu ve denetim süreci hakkında bilgi verdi. Mimar Başar Ceylan ise, toplantıda binaların test yöntemi ve depremsellik durumu hakkında bilgi verdi. Nilüfer Belediyesi Sivil Savunma Amiri Fatih Işık da, afet ve acil durum yönetimine değindi. Deprem sonrası yaşanan acil durum ve afetsel yönetimin çok önemli olduğuna değinen Işık, “Depreme hazırlıkta toplanma alanları, çadırkent, afet konteyneri gibi konular büyük önem taşıyor. İhsaniye’de 8, Esentepe’de 5, Karaman’da da 3 adet toplanma alanı var. Mahallenizdeki toplanma alanları gibi bilgileri belediye web sitesi ve e-devlet üzerinden görebilirsiniz” dedi.
Vatandaşların sorularının da yanıtlandığı toplantıların diğer mahallelerde de devam edeceği ve bir sonraki toplantının; Ertuğrul, 29 Ekim, Yüzüncüyıl, Altınşehir ve 19 Mayıs mahallesinden vatandaşların katılımıyla, 21 Mart salı günü Nazım Hikmet Kültürevi’nde yapılacağı belirtildi.
-
Dev hortum paniğe neden oldu
Meksika’nın San Luis Potosi eyaletine bağlı Villa de Zaragoza ile Villa de Reyes şehirlerinin yakınında dev bir hortum oluştu. Şiddetli yağışların ardından ortaya çıkan hortum bölge halkını paniğe sürükledi. San Luis Potosi eyaleti Sivil Koruma Koordinasyonu tarafından yapılan açıklamada, hortum sebebiyle can veya mal kaybı yaşanmadığı kaydedildi.
Yetkililer, hortumun kuzeyden gelen soğuk hava dalgasının bölgedeki sıcak hava ile karşılaşması sonucu meydana gelmiş olabileceği üzerinde duruyor. Meksika Ulusal Meteoroloji Servisi (SMN) verilerine göre hortumlar, her yılın Mart ile Haziran ayları arasında özellikle ülkenin kuzey eyaletlerinde sıkça görülüyor.
-
“İnsanların sokakta kalması için bir neden yok”
Türkiye’yi yasa boğan Kahramanmaraş depremlerinden etkilenen iller arasında yer alan Adana’da birçok kişi yaşadığı korku ve panik nedeniyle halen evlerine girmiyor. Bölge genelinde devam eden artçı depremler nedeniyle evleri sağlam olsa da farklı noktalarda veya il dışında konaklayan aileler için Yer Bilimci Prof. Dr. Naci Görür’den açıklama geldi. Prof. Dr. Görür, binalarında sorun görünmeyenlerin rahatlıklar evlerine girebileceğini aktardı.
‘Adana Deprem Eylem Planı’ programının ardından açıklamada bulunun Prof. Dr. Naci Görür, yaşanan deprem afetleri nedeniyle Adana’da sokaklarda kalanlara seslenerek, “İnsanlar benim uyarımdan dolayı kalmıyor. Yani burası tabi dikkat edilmesi gereken bir alan. Belediyenin ve yetkililerin herhangi bir binada sorun görmediği, çatlak ve kırık olmadığı yerde insanlar rahatlıkla evlerinde olabilirler. Ama sorunlu bina varsa elbette belediye ve yetkililer de girmeyin diyor zaten. İnsanların sokakta kalması için bir neden yok” diye konuştu.
-
Batman’da sadece 95 kiralık ev bulunuyor
Kahramanmaraş merkezli depremler sonrası binlerce afetzede Batman’a geldi. Binlerce kişi Kredi Yurtlar Kurumu (KYK) yurtlarına yerleştirilirken, birçoğu da kiralık ev arayışına girdi. Şehre gelen depremzedelerin kiralık daire bulma konusunda sıkıntı yaşadığını belirten Gayrimenkul Uzmanı Alaaddin Okçu, “Depremden sonra yaşamış olduğumuz sıkıntılar dışardan şehrimize gelen misafirlerimizin ikamet etmeleri için yeterince konut bulamadık. Zaten bundan önce de yani depremden önce de yaşamış olduğumuz sıkıntılardan en büyüğü kiralık daire ile alakalıydı, çok fazla bir şey değişmedi. Tabii gelen misafirlerimizi Ticaret Odası olarak otellere, KYK yurtlarına ve devlet yurtlarına ilk başta yerleştirdik. Peyderpey kiralık daire bulup yerleştirmeye çalışıyoruz, bulamadığımız aşikardır. Bununla alakalı yardımcı olmak isteriz ama imkanlar dahilinde şu anda elimizden gelen pek fazla bir şey yok. Batman genelinde şu an 95 tane kiralık daire mevcut. Genel olarak bütün meslektaşlarımız sahibinden verenler, kendi mülklerini kiraya veren vatandaşlar dahilinde 95 tane dairemiz görünüyor. Bunlardan sadece 3 tanesi müstakil. İnsanların çoğunlukla müstakil daireye yöneldiğini görüyoruz. Müstakil daire bulamayan arkadaşlarımız, müstakil parseller ve hobi bahçelerinde tiny house tarzında yapılacak olan küçük dairelere yöneliyor. Hayatlarını müstakil olan dairede geçirmek istiyorlar. Biz bunu görüyoruz” dedi.
“Vatandaşlar müstakil ve düşük katlı binalara yöneliyor”
Yüksek katlı binalarda yaşayan vatandaşların dairelerini satılığa çıkardığını söyleyen Okçu, “Nüfusumuzun yaklaşık 700 bin olduğu bir şehirde yaşıyoruz. Tek temennimiz talebin mevcut dairelerle aynı değerde olmasıdır. Tabii bunun haricinde de insanlar yüksek katlı dairelerde oturuyorlar, yüksek katlı olanlar da tahliyeye yöneldiler. Daha fazla müstakil, zemin artı 2, zemin artı 3 ve zemin artı 4 gibi binalara yöneliyor. Bu sayede en kısa zamanda tabii dediğim gibi temenni ediyoruz. Nihayetinde Batman’da yeni açılmış olan, yavaş yavaş imarı tamamlanmaya yakın olan bölgeler bir Batman kadar, yani 40 bin dönüm kadar bir imar daha açıldı. Bu bir Batman’ın daha imara açılmasıdır. İmar ile alakalı şu an bir sıkıntımız yok. Tabii bununla beraber insanlar mevcut yerleri bulamadığı için tarım arazilerine yöneldiler, hobi bahçesi tarzında olan yerlere yöneldiler. Bununla ilgili de ciddi anlamda insanların bilmediği hususlar var. Bilmeden farklı bir şekilde piyasa değişikliği, bir değer artışına sebebiyet veriyorlar. Biz insanları bilgilendirmek isteriz ama ne kadar gücümüz yetecek onu da bilmiyorum” diye konuştu. -
Japon deprem uzmanı Moriwaki’den Marmara uyarısı
Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından gözler olası Marmara depremine çevrildi.
Uzmanlar uyarılarını sürdürürken Japon deprem uzmanı Yoshinori Moriwaki, Türkiye’nin her yerinde depremler meydana gelebileceğini belirtti.
Moriwaki, deprem bölgesinde incelemelerde bulunduğunu, Gaziantep’in ardından Kahramanmaraş’a geldiğini söyledi.
Depremlere karşı duyarlı ve dikkatli olunması gerektiğini vurgulayan Moriwaki, “Kaya zemin, iyi zemin bulmak lazım. İyi zeminli yerlerde iyi binalar yapılırsa tabii problem olmaz. Özellikle Akdeniz bölgesinde depremden sonra tusunami görülebileceği için deniz seviyesinden en az 3 metreden yüksekte yer yapılmalı. Şimdiden hazırlık yapmak lazım. Planlarımızı iyi yapmamız lazım.” diye konuştu.
“Marmara Bölgesi’nde 4 yerde tehlikeli nokta var”
Türkiye’nin her yerinde depremler meydana gelebileceğini belirten Moriwaki, “Türkiye’nin her yerinde deprem olabilir. İzmir fay hattı da daha kırılmadı, fay hattı rahatlamadı.” dedi.
Moriwaki, Doğu Anadolu Fay Hattı’nın denizin içinde Kıbrıs’ta olabileceğini ifade ederek, “Kıbrıs tarafından kuzeyde Bingöl’de dikkatli olmak lazım. Bingöl’den sonra Kuzey Anadolu Fay Hattı Muş, Bitlis, Van’a kadar dikkatli olunmalı. Ondan sonra Marmara Bölgesi… Yani bu İstanbul’u da kapsıyor. Marmara Bölgesi’nde 4 yerde tehlikeli nokta var. Birinci Bursa, o da fay hattını kırmadı. İkincisi Marmara boğazının 20 kilometre güneye gittiği noktada. Bu ikisi de 7,5’e kadar gelebilir. Üçüncüsü Silivri tarafında. Ondan sonra ise Çanakkale adaların güneyi. Burada da 6,8-7,5 olarak gelebilir. Tarih vermek mümkün değil ama bana göre önce Doğu Anadolu Fay Hattı, ondan sonra diğer taraf.” diye konuştu.
Dünyanın en büyük depreminin 9,5 ile Güney Amerika’da yaşandığına değinen Moriwaki, Japonya’da meydana gelen depremlerin denizde ve derinde olduğuna işaret etti.
Moriwaki, Japonya’daki depremler zeminden 30 kilometre uzaklıkta olduğuna, Türkiye’deki son depremlerin ise zemine yakın noktada meydana geldiğine dikkati çekerek, “(Kahramanmaraş merkezli depremler) Türkiye’de sallantı olarak, kademe olarak 12 şiddetinde oldu diye zannediyorum. Türkiye’deki depremin karadaki en büyük depremlerden biri olduğunu söyleyebiliriz.” değerlendirmesinde bulundu.
Yumuşak ve dolgu olan yerlere kesinlikle bina inşa edilmemesi gerektiğinin altını çizen Moriwaki, zemin etütlerinin çok iyi yapılması gerektiğini anlattı.
Moriwaki, müteahhitlerin kesinlikle mimar veya mühendislerden olması gerektiğini dile getirerek, “Binayı ne kadar iyi yaparsak yapalım zemin kötüyse, bu bina tabii ki çökecektir. Kahramanmaraş’ta da binaların yıkılmasının nedeni zeminin kötü olması. Kentin dağlık bölgeleri zemin açısından iyi.” ifadesini kullandı.