Etiket: deprem

  • İnegöl şefleri sıcak yemek çıkarıyor

    İnegöl şefleri sıcak yemek çıkarıyor

    Türkiye, Kahramanmaraş’ta 9 saat arayla yaşanan 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki iki depremle sarsıldı. Yüzyılın felaketi olarak gösterilen deprem sonrası tüm yurtta adeta seferberlik ilan edilirken, İnegöl’de de depremin hemen ardından harekete geçildi. Bir yandan arama kurtarma ekipleri bölgeye sevk edilirken, bir yandan da İnegöl Belediyesi tarafından başlatılan yardım kampanyası ile depremzedelerin yaralarını sarmak için insani yardım tırları bölgeye gönderilmeye başladı. Deprem bölgesinde vatandaşlara sıcak yemek ikramı yapmak için de İnegöl Belediyesi yemek tırı ilk günden itibaren Kahramanmaraş Onikişubat ilçesinde hizmet veriyor.


    Depremin hemen ardından, birkaç saat içerisinde İnegöl’den arama kurtarma ekipleri yola çıktı. Zaman kaybetmeden farklı şehirlerde enkazlarda arama kurtarma çalışmalarına dahil olan ekipler, AFAD koordinasyonunda çalışmalarını sürdürdü. 12 kişiyi canlı olarak enkazdan kurtaran, 98 kişinin de cenazesine ulaşarak yakınlarına teslim eden arama kurtarma ekipleri, canla başla soğuk havaya aldırış etmeden mücadele verdi.
    Bir yandan arama çalışmaları sürerken, İnegöl halkı can siperhane şekilde buradan deprem bölgelerine yardım ulaştırmaya devam ediyor. İlk günden bu yana 700 tırı aşkın yardım aracı İnegöl’den bölgeye sevk edildi. Halen daha yardımlar gönderilmeye devam ediyor.


    İnegöl’den giden yüzlerce yardım tırı ile birlikte 156 iş makinesi de bölgeye sevk edildi. Aynı zamanda İnegöl Belediyesi Yemek Tırı da depremin ilk günü Pazartesi akşamı itibariyle yola çıkarak Kahramanmaraş Onikişubat ilçesine ulaştı. Gastro İnegöl Mutfağının şefleri, 3 haftadır Kahramanmaraş Onikişubat ilçesinde günlük 11 bin kişilik sıcak yemek dağıtımı gerçekleştiriyor.


    Öte yandan, deprem sonrası İnegöl Belediye Başkanı Alper Taban ile AK Parti İlçe Başkanı Mustafa Durmuş AK Parti Genel Merkezi tarafından Kahramanmaraş Onikişubat ilçesinde ve Hatay’ın Kumlu ilçesinde görevlendirildi. Her iki şehirde de bölgenin yöneticilerine destek veren Başkan Taban, koordinasyon noktasında çalışmalar yaptı.

  • “Ulusal Risk Kalkanı Modeli oluşturmayı planlıyoruz”

    “Ulusal Risk Kalkanı Modeli oluşturmayı planlıyoruz”

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Grup Toplantısında konuştu. Türkiye’nin deprem, sel, orman yangını, maden kazası gibi öncelikli risk alanlarını belirleyeceklerini belirten Erdoğan, “Başka bir ölçüye bakmazsın kendi alanındaki yetkin bilim insanlarımızı, teknik kadrolarımızı, yabancı uzmanlarla destekleyecek bu çalışmaya cuma günü bir araya gelerek devam edeceğiz. Ulusal Risk Kalkanı Modeli oluşturmayı planlıyoruz. Türkiye Ulusal Risk Kalkanı Modeli çalışmasının koordinasyonunu Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanımız Murat Kurum yönetecektir. Esasen bir süredir farklı alanlarda zaten devam ettirdiğimiz çalışmaları bu modelle bütüncül bir yapıya kavuşturmuş olacağız. Hiç şüphesiz bu sürecin en önemli konu başlığını depreme dayanıksız mesken stokunun hızla dönüştürülmesini teşkil edecektir. Bizim sadece son 20 yılda kentsel dönüşüm projeleriyle TOKİ projeleriyle yatırımlarıyla gerçekleştirdiğimiz güvenlik seferberliği ülkemizde devrimdir. Şu anda İstanbul’da 93 bin konutun dönüşümü sürüyor. Ancak bu hayırlı ve hayati gayretimizin her adımında yaşadığımız zorlukları önümüze çıkartılan siyasi ve onun bir parçası haline dönüşen hukuki engelleri sizler biliyorsunuz” diye konuştu.

    CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ve İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in kentsel dönüşüme karşı olduklarını belirten Erdoğan, “Beykoz’a gidiyor, Beykoz’da vatandaşı toplayıp orada kentsel dönüşüme karşı olduklarını söylüyor. Haydi bakalım bu neticenin altından kalk. Ama Erdoğan kalkıp Çamlıca Camii’nin altında Burhaniye’de vatandaşa diyor ki ‘bak yarın Allah göstermesin istemediğimiz bir durumla karşı karşıya kalırız, kime gidip hesap soracaksınız? Bana. Onun için gelin yardımcı olun bana bir an önce şuraları boşaltalım ve burada dört dörtlük güzel binalar yapalım.’ Şimdi buyurun gidin orada yaptığımız kentsel dönüşümle ilgili o binaları bir görün. Nasıl binalar yapıldı? Zemin artı 3, zemin artı 4 binalar yapıldı. Eğer ta başında önümüzü açsaydılar şimdi oralar tamamıyla bitmiş olacaktı. Ama ne bu ana muhalefet, ne yanındaki yavru muhalefetler, bunlar kentsel dönüşüm, değişimden anlamaz. Bunlar depremi göremiyorlar” ifadelerini kullandı.

    İdeolojik sapkınlıkların, bireysel hırsların, siyasi sabotajların önüne geçemeyeceği bir kentsel dönüşüm süreciyle bu işi süratle bitireceklerini söyleyen Erdoğan, sözlerini şu şekilde sürdürdü:

    “İşte TOKİ’nin yapmış olduğu bu başarılı hizmetler ortada. Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremleri ve sonrasında yaşadıklarımız bizi artık bu konunun mümkün olan en hızlı şekilde çözümünün şart olduğunu göstermiştir. İstanbul başta olmak üzere ülke genelindeki kentsel dönüşüm çalışmalarını bir an önce bitirecek yeni bir çalışma yöntemi geliştireceğiz. Artık öyle ideolojik sapkınlıkların, bireysel hırsların, siyasi sabotajların önüne geçemeyeceği bir kentsel dönüşüm süreciyle bu işi süratle bitireceğiz. Deprem bölgesindeki şehirlerimizi bir yıl içinde ayağa kaldırma sözü gibi kentsel dönüşüm projelerini de birkaç yıl içinde gerçekleştirme sözünü milletimize veriyoruz. Meclis’in yeni döneminde bunun için gerekli hukuki çalışmaları hemen yapıp sonbaharı beklemeden işe girişeceğiz. Deprem bizi beklemiyor, birilerinin keyfini, kifayetsizliğini hiç beklemez. Türkiye için hemen şimdi diyerek ülkemizi depremlere ve diğer afetlere karşı en hazırlıklı hale getirmeyi, milletimize en büyük sorumluluğumuz olarak görüyor, en önemli taahhüdümüz olarak ifade ediyoruz.”

    Depremde hayatını yitiren, yakınlarını kaybeden, yaralanan her bir insanın ayrı ayrı yeri olduğunu vurgulayan Erdoğan, “Arkadaşlarımızdan da bu depremde vefat edenler oldu. Adıyaman Milletvekilimiz Yakup Taş, eşi, torunları, kardeşi, yeğenleri ve onların ailelerinden oluşan 23 yakınıyla birlikte yıkılan binanın altında hayatını kaybettiler. Allah rahmet etsin. Yine Adıyaman milletvekillerimizden İbrahim Halil Fırat 22 yakınını, Fatih Toprak 16 yakınını, Ahmet Aydın 3 yakınını toprağa verdi. Hatay milletvekilimiz Hüseyin Yayman, ağabeyi ve ablasının da aralarında olduğu 12 yakınını depremde kaybetti. Kahramanmaraş milletvekilimiz Celalettin Güvenç’in ağabeyi olan 24. Dönem milletvekilimiz Sıtkı Güvenç vefat etti. Gaziantep milletvekilimiz Mehmet Erdoğan’ın 7 yakını, Mersin milletvekilimiz Hacı Osman’ın Adıyaman’daki 16 yakını, İstanbul milletvekilimiz Serap Yaşar’ın Osmaniye’deki 4 yakını, Hatay eski milletvekilimiz Orhan Karasayar’ın 3 yakını, Şanlıurfa eski milletvekilimiz Zülfikar İzol’ün 4 yakını depremde vefat etti” dedi.

  • Azerbaycanlı asker yaralanmasına rağmen devam etti

    Azerbaycanlı asker yaralanmasına rağmen devam etti

    Kahramanmaraş’ın Elbistan ve Pazarcık ilçesinde 6 Şubat günü meydana gelen 7,7 ve 7,6 büyüklüklerindeki depremlerden 11 il etkilendi. Depremin duyulmasının ardından Azerbaycan’dan 750 kişilik arama-kurtarma ekibi Kahramanmaraş ve Hatay’a intikal etti. Depremin ilk gününden bu yana uyumadan çalışan ekipler, 53 canı kurtardı. Aliyev Nur isimli asker ise arama-kurtarma çalışmasının ilk gününde enkaz altında canlı olduğu bilgisi üzerine çalışma yaparken, bacağına beton düşmesi sonucu yaralandı. Nur, ülkesine dönmek yerine bu zamana kadar deprem bölgesinde çalışmaya devam etti. Yaralandığı enkazdan, bir vatandaş canlı olarak çıkartıldı. Nur, o günden sonra yaralı halde çalışmalara katılarak birçok canı kurtardı.


    Nur, bugün 243 askerle birlikte memleketine dönerken, Adana Valisi Süleyman Elban tarafından uğurlandı. Elban, askerin çok büyük bir kahramanlık yaptığını söyledi. Nur ise, enkazdan canlı olduğu bilgisi üzerine çalışma yaparken yaralanıp o günden sonra da çalışmaya devam ettiğini belirterek, arkadaşlarının o kişiyi enkazdan canlı çıkardıklarını söyledi.

  • Mimar Sinan’ın deprem sırrı

    Mimar Sinan’ın deprem sırrı

    Son asrın en büyük deprem felaketinin yaşandığı bölgede bine yakın binada 8 kişilik bir ekiple incelemelerde bulunan Manisa CBÜ Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ali Demir, deprem gerçeğinin yapılarda unutulmaması ve deprem yönetmeliğine uygun olarak yapılması gerektiğinin acı bir şekilde yeniden gördüklerini söyledi.

    “Yapılan hatalar yıkımlara neden oldu”

    TÜBİTAK projesi çerçevesinde deprem bölgesinde 8 kişilik ekiple bine yakın bina incelendiğini söyleyen Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ali Demir, “Deprem ivmelerini incelediğimizde olması gerekenden çok daha büyük, tasarımda kullanılan deprem ivmelerinden çok daha büyük ivmelerin, Tasarımda kullanılan deprem ivmelerinden 3 kat daha fazla ivmenin yapıları etkilediğini gördük. Bu deprem esnasında yapılarda ciddi hasar oluştu. Bu depremin bu kadar büyük olması yapıların göçmesine sebep mi, kesinlikle değil. Bir noktada hata yaşanmış. Örneğin malzeme, beton kalitesi çok düşük. Donatı yerleşimi çok kötü. Mühendislik bazı binalarda yetersiz. Yapı denetimi yok. Bu şekilde parametreler bir araya geldiğinde yıkım da kaçınılmaz oluyor bu kadar büyük bir depremde. Deprem yönetmeliğinde binaların asla yıkılmaması gerekiyor. Can güvenliği bizim için esas. Yıkılan binaların ekstra problemlerden dolayı yıkıldığını gördük” dedi.

    “Tarihi binalarda da yıkımlar yaşandı”

    Deprem bölgesindeki tarihi binalarda da incelemelerde bulunduklarını anlatan Prof. Dr. Demir, “Özellikle Maraş, Hatay, tarihin, medeniyetin beşiği. Çok acı manzaralarla karşılaştık. 500 yıllık, 1000 yıllık binaların da yıkıldığını örneğin Habibi Neccar Camiinin de yıkıldığını gördük. Oluşan deprem ivmeleri çok büyüktü. Tarihi yapıların da buna dayanamayarak göçmesi gayet normal. Tarihi yapıları incelediğimizde donatı kullanılmıyor. Kent ve zıvana sistemi var ama günümüzdeki betonarme sistemi yok. Dolayısıyla minareler deprem yüklerine karşı çok hassas ve kırılgan oluyor. Minarelerin çok sayıda göçtüğünü gördük. Tarihi yapılarda da güçlendirme uygulanabiliyor. Kumaşlarla veya özel güçlendirilmiş sıvalarla tarihi yapıların yada yığma binaların da istenilen deprem seviyesine, deprem taşıma yükü seviyesine ulaştırılabileceğini düşünüyoruz” diye konuştu.

    “Deprem gerçekliğine karşı yapısal sistem ortaya koymuş”

    Mimar Sinan’ın Ege Bölgesi’ndeki tek eseri olan ve deprem sütunlarıyla dikkat çeken Muradiye Camii hakkında da bilgi veren Prof. Dr. Demir, “Betonarme yapılar nasıl yönetmeliği uygun yapılırsa, işçiliği, mühendisliği uygun olursa tarihi yapılar içinde bu geçerli. Muradiye Camii Ege Bölgesinde Mimar Sinan tarafından yapılmış tek eseri. 1583-1592 yılları arasında yapılmış. Yapıyı incelediğimizde çok büyük ve çok sayıda fil ayakları var. Büyük bir kubbesi var, kubbenin altında bunu taşıyan kemerleri var. O kadar ince düşünülmüş ki o fil ayaklarının hemen yanında mihrabın iki kenarında deprem sütunlarını planlamış.

    Yapının statiğinde yük altında bir problem oluştuğunda bunların dönmeyeceğini ve yapıyla ilgili bunla ilgili önlem alınması gerektiğini ifade etmiş Mimar Sinan. Bazı eserlerinde izolatör tarzı altta kayan, yapıyı zeminden ayıran tasarımlar yapmış. Mimar Sinan’ın her eseri birbirinden farklıdır. Kimisinin plan görünüşü dörtgen, altıgen, sekizgen. İlk yaptığı camide 19 metre kubbe açıklığı varken, sonlarda 28 metre 31 metre kubbe açıklığına ulaşmış. Şunu söylemeye çalışıyorum her bölgenin bir gerçeği var zemin olarak, depremsellik olarak bu gerçekliğe karşı yapısal bir sistem ortaya koymuş. Bize katkısı, bilgi vermesi açısından önemli olan nokta, yapının deprem sonrası veya yük altında bu deprem sütunları sıkışıyor ve dönmüyor. Ana taşıyıcıların hemen yanında. Bu sıkıştığı takdirde binanın taşıyıcı sisteminde problem var ve önlem alınması gerekir. Ondan sonrada mühendisler çalışır ve o problemi ortadan kaldırır” dedi.

    “Deprem sütunlarının bugünkü binalara uygulanması mümkün değil”

    Deprem sütunları olarak bilenen denge taşlarının, o günkü teknolojinin bugünkü binalara uygulanmasının mümkün olmadığını anlatan Prof. Dr. Demir açıklamasını şöyle tamamladı: “Şu anda çalışılan gündemde olan yapısal sağlık izlem yöntemleri var. Yapılar gözlem altında bu sistem büyük binalarda kullanılıyor. Sürekli yapı inceleniyor ve veri toplanıyor. Bir problem varsa yerinde çözüm üretiliyor. Buradan esinlenilmiş ama günümüz teknolojisi kullanılmış. Mimar Sinan’ın eserlerini incelediğimizde o hesapların o tasarımların integral bilmeden yapılmasının imkansız olduğunu görüyoruz. O dönem Mimar Sinan çok fazla çalışmış. O hesapları yapabilmek, kendini çok geliştirmiş. Bir dönem asker olarak orduda hizmet vermiş. Orda edindiği tecrübelerle bu yapıları inşa etmiş. Müthiş bir bilenmez tarafı var. O hesapları yapabilmesi için integral bilmesi gerekiyor.”

  • Deprem sonrası kediler enkazı terk etmiyor

    Deprem sonrası kediler enkazı terk etmiyor

    6 Şubat’ta Kahramanmaraş merkezli meydana gelen depremde Gaziantep, Şanlıurfa, Diyarbakır, Adana, Adıyaman, Osmaniye, Hatay, Kilis, Malatya ve Elazığ depremden etkilenen iller olmuştu. Depremin yaraları sarılmaya devam ederken enkaz kaldırma çalışmaları da tüm hızıyla devam ediyor. Adıyaman’ın Karapınar Mahallesi Bağdere Caddesi üzerinde bulunan ve depremden yıkılan bir binanın enkazında 10’a yakın kedinin olduğunu görenler bu durum karşısında hayrette kalıyorlar.

    Enkazdan bir saniye olsun bile ayrılmayan kediler miyavlayarak enkaz etrafında dolaşıyorlar. Kedileri enkazdan almak isteyen vatandaşlar kedilerin kaçışması sonrası alana, mama ve su bırakmak ile yetiniyorlar. Iğdır’dan deprem bölgesine gönüllü çalışmaya giden Celal Gülten, kedilerin her gün burada miyavlayarak sanki bir şey aradığını belirterek, “Depremden dolayı bu ev bu hale geldi. Burada daha önce 10’a yakın kedi vardı.

    Burası enkaz olduğu halde kediler burayı terk etmiyor. Herhalde ev sahibi bu kedileri beslediği için gitmiyorlar. Sürekli burada enkazın başında bekliyorlar. Biz bazen burada onlara kedi maması vermeye çalıyoruz. Kedileri bir türlü kurtarmaya çalıştık gelmiyorlar” dedi.


    Kedilere mama vermek ile yetindiklerini belirten Süleyman Bozkurt, “Biz Iğdır’dan buraya gönüllü olarak çalışmaya geldik. Bu enkaza denk geldik. Şu an burada kediler var. Bu enkazdan ayrılmıyorlar. Biz ne kadar ettiysek bizden kaçıyorlar bizde mama getirerek veriyoruz” dedi.

  • Bolu’da kiralık evler denetim altında

    Bolu’da kiralık evler denetim altında

    Bolu’ya gelen depremzedelerin bir çoğu kamu kurumlarına ve belirlenen diğer alanlara yerleştirilirken, bazıları ise kendi imkanlarıyla konaklama yeri buluyor.

    Bolu’ya yerleşmek isteyen vatandaşlar, emlak ofisleri ile internet platformları üzerinde bulunan kiralık ev ilanlarını kontrol ediyor. Depremzedelerin fahiş kiralarla karşılaşmaması adına Bolu Valiliği koordinesinde Ticaret İl Müdürlüğü ve Vergi Dairesi Müdürlüğü tarafından denetim başlatıldı.

    Ekipler, emlak ofislerinde daha önceden kiraya verilen daire fiyatları ile yeni kira ilanlarının kira bedellerini karşılaştırıyor. Gerek kira sözleşmeleri gerekse de komisyon faturaları üzerinden yapılan fiyat karşılaştırmalarında fahiş kira artışı uyguladığı belirlenen emlak ofisi ve ev sahipleri hakkında idari işlem başlatılıyor.


    Emlakçı Emrah Şener, “Talepler çok fazla oldu. Taleplerden dolayı fiyatlar yükseldi. Öğrenciler gitti, dairelerimiz boşaltı. Ev sahipleri yeni dairelerin kira oranlarını yakalamaya çalışıyorlar. Bu şekilde fiyat yükseltmek isteyenlerle biz çalışmamızı durdurduk. Eski fiyat üzerinden çalışmaya devam etmek istediğimizi söyledik” dedi.

  • “Her türlü imkanı vatandaşa verme günü”

    “Her türlü imkanı vatandaşa verme günü”

    Bakan Kurum, Gaziantep’teki çalışmaları çerçevesinde depremden etkilenen 11 ildeki afetzede vatandaşlar için inşa edilecek kalıcı konutların bölgelerdeki yerlerinin belirlenmesi için bilim insanlarıyla yaptıkları görüşmelerin yanı sıra müteahhit ve inşaat malzemesi üreticileriyle de ayrı ayrı toplantılar gerçekleştirdi.

    Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin ile Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nun da aralarında bulunduğu inşaat malzemesi üreticileri ve müteahhitlerle bir araya gelen Kurum, iş dünyasının temsilcilerini dinleyerek üretimin arttırılmasına dair istişarelerde bulunuldu. Toplantıda inşaat malzemesi üreticileri 11 ilde fiyatlarını sabitlediklerini açıkladı.

    “Devletin gücünü bugün vatandaşa gösterme, her türlü imkanı vatandaşa verme günü”

    Bakan Kurum, daha sonra müteahhitlerle bir araya gelerek yeni yapılacak konutlarla ilgili bilgi verdi. Eli taşın altına koyma zamanı olduğunu söyleyen Kurum, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Üreticisi, inşaatçısı, işçisi, mühendisi, mimarı ile hep birlikte bu süreci yürütmek zorundayız. O evlerin en temiz, en sağlıklı, en güvenli şekliyle yapılmasını bekliyorum. Devletin gücünü bugün vatandaşa gösterme, her türlü imkanı vatandaşa verme günü. Bunu da hep birlikte yapmak zorundayız. Bunu yapacak güce ve kudrete sahibiz. El birliği içerisinde bu süreci yöneteceğiz. Bu süreci doğru yönetmek zorundayız. Biz pandemi sürecinde kimsenin çalışmadığı bir dönemde afet konutunu da yaptık, sosyal konutumuzu da yaptık, kamu yatırımlarını da yaptık. Milletin evden çıkmadığı süreçte biz sokaktaydık. Maskeyle gittik şantiyede çalıştık. Tüm dünya tedariki durmuştu. Yarın hepsi düzene girer, aslolan olanı orada takip etmek, olanı birlikte yönetmek. Bunu da inşallah yöneteceğiz.”

  • Binanın kolon ve kiriş aralarında tahta parçaları çıktı

    Binanın kolon ve kiriş aralarında tahta parçaları çıktı

    6 Şubat’ta Kahramanmaraş merkezli yıkıcı depremlerin ardından en çok etkilenen iller arasında bulunan Malatya’da binlerce bina yıkılırken, 10 binlerce bina da ağır hasar aldı. Malatya’da ağır hasar alan yerleşim yerlerinden birisi olan Yeşilyurt ilçesine bağlı Bostanbaşı Mahallesi’nde bulunan 10 katlı bir binanın kolon ve kiriş aralarında tahta parçaları bırakıldığı görüldü. Binada oturan vatandaş, binanın kolon ve kiriş aralarına bırakılan tahta ve kadran parçalarını bırakanlar hakkında yasal işlem yapılması istedi.

    Binalarının hepsinin ağır hasarlı olduğunu belirten bina sakinlerinden İbrahim Alpay Karataş, “Girilmesi mümkün değil. Bazı kolonlarda depremden dolayı tahribat olduğu için bazı kolonlarda tahta ve kadran parçaları kiriş ve kolon arasına sıkıştırılmış. Bu da ister istemez binanın dayanma gücünü zayıflatıyor. İlgililer ve sorumlular hakkında her türlü yasal işlemlerin yapılmasını istiyoruz.

    Ölen canların hesabının sorulmasını istiyoruz. İlgililerden tüm vatandaşlar adına destek bekliyoruz. Binada 2 yıldır oturuyorum ben. 2 yılda yapıldığını düşünün toplamda 4 yıl oldu. Sözde depreme dayanıklı etüt zemini yapılmış gözüküyor ama sorduğunuzda buralara çok katlı binaların yapılmaması gerektiğini söylüyorlar. Müteahhittinden, mimarından ve kim denetliyorsa onlardan yasal işlem yapılmasını istiyoruz” dedi.

  • Gölden alevler yükseldi

    Gölden alevler yükseldi

    Merkez üssü Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesi olan 7.7 şiddetindeki deprem sırasında Adıyaman’ın Gölbaşı ilçesinde bulunan 3 gölden ikisinde alevler yükseldiği iddia edildi. 6 şubat sabahı saat 04.17’de meydana gelen deprem sırasında dışarı çıkan vatandaşlar, Gölbaşı Gölü ile İnekli Gölü içerisinde alevlerin yükseldiğini fark etti. Metrelerce yüksekliğe çıkan alevler, köylüler tarafından cep telefonu kamerasıyla kaydedildi.

    Göl kaynadı, magma benzeri alevler çıktı

    Gölbaşı Belediyesi Park ve Bahçeler Müdürlüğünde görev yapan Ahmet Kırca, depremin yaşandığı gece Gölbaşı Gölü kıyısındaki mesire alanında görevli bekçilerin de göldeki alevleri ve kaynamayı fark ettiğini söyleyerek, “Nöbetçi arkadaşımızın da anlattığına göre bayağı korkmuş, depremin etkisi çok olmuş. Gölün içerisinde gölün kaynadığını, alevler, magma gibi şeylerin, kırmızı şeylerin çıktığını bize söyledi. Gökyüzünün kıpkırmızı olduğunu söyledi” dedi.

    Suyun içerisinden geldi

    İnekli Gölünden yükselen alevleri gören köylülerden Fevzi Zincidi ise, “Önce bir uğultu geldi, dışarıya çıktık. Bir patlama olmuş. Çocuklar bomba atılmış sanmış. Daha sonra karşıdan kırmızı ışıklar çıktı. Bu taraf alev şeklinde kıpkırmızı oldu. Suyun içinden geldi, biz bataklık diyoruz. Daha sonra da orada doğal gazın patladığını söylediler” diye konuştu. Adıyaman’ın Gölbaşı ilçesi sınırları içerisinde Gölbaşı, İnekli ve Azaplı gölleri yer alıyor. Oluşumları karstik tektonik olan göllerin uzanışı ise doğu-batı yönündedir.

  • Deprem endişesiyle uykusuz kalanlar dikkat

    Deprem endişesiyle uykusuz kalanlar dikkat

    Merkez üssü Kahramanmaraş olan depremler, ülke genelinde büyük üzüntü ve korkuya neden oldu. Deprem gibi büyük bir felaketi yaşayan ve oradan sağ kalıp çıkabilmiş bireylerde değişik sebeplerle uyku sorunlarının ortaya çıkabileceğini söyleyen Tıp Fakültesi Fizyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Levent Öztürk, bu durumun uzun sürmesi halinde mutlaka uzmandan destek alınması gerektiğinin altını çizdi.

    Derin üzüntüye yol açan depremler sonrası travma ve stres bozukluğu gibi çeşitli hastalıklar ortaya çıkabiliyor. Deprem gibi doğal afetler toplumda ortak bir korku, kişilerde ise farklı izler ve kaygı durumlarına sebep olabilir.
    Tekrar yatıp uyuma halinde depreme yakalanırsam korkusu ile uykuya dalma ya da uykuyu sürdürme güçlükleri ortaya çıkabileceğini söyleyen Prof. Dr. Öztürk, dikkatli olunması ve bu durumun hafife alınmaması gerektiğine vurgu yaptı.

    Depresif duygu durumun belirtisi olarak ya da travma sonrası stres bozukluğu ile birlikte uykusuzluk gözlenebileceğini belirten Prof. Dr. Öztürk, deprem yaşayanlar ve depremde kayıpları olan bireylerde yalnızlık hissi, kendi değerini sorgulama ve depresyon ya da intihar düşünceleri olabileceğinden dolayı uyku sorunlarını ciddiye alarak dikkatli olmak gerektiğini ifade etti.

    Uyku sorunları çeken bireylerin bir uzamana danışarak sebebini anlaması gerektiğini aktaran Prof. Dr. Öztürk, uykusuzluk sorununun bireyin hem sonraki yaşamında sağlıklı olma durumunu da etkileyeceğine değindi.

    “Her 5 depremzededen birinde travma sonrası stres bozukluğu ortaya çıkıyor”

    Uyku sorununun altta yatan bir depresyonun ya da stres sonrası bozukluğun nedeni olabileceğini ifade eden Prof. Dr. Öztürk, “Literatürdeki çalışmalara baktığımız zaman ilginç rakamlar var. 2000’li yıllarda, Çin’in Schun eyaletinde yaşanan 8 şiddetindeki depremde yapılan çalışmada depremzedeleri 10 yıl süreyle takip ediyorlar ve 10 yıl sonra (İnsomnia) ya da uykusuzluk yakınmasının yüzde 20’lerde olduğu gösteriliyor. Yine Japonya’da Kumamoto depremi sonrasında depremden 5 sene sonra uykusuzluk yakınmalarının yüzde 35’lerde olduğu gösteriyor. Bu çok büyük bir rakam. Yani neredeyse her 5 depremzededen birinde travma sonrası stres bozukluğu ortaya çıkıyor” şeklinde açıklamada bulundu.

    “Üzerine düşülmezse bu sorun yıllarca sürebilir”

    Uyku şikayetlerinin sadece deprem sonrasındaki erken dönemde, aylar içerisinde değil eğer üzerinde durulmazsa yıllarca sürebilen kronik bozukluk haline gelebileceğinin altını çizen Prof. Dr. Öztürk, bu nedenle bir psikiyatri veya bir uyku uzmanıyla görüşerek altta yatan sebebin ortaya çıkarılması ve girişimin de ona göre yapılması gerektiğine dikkat çekti.