Etiket: deprem

  • 21 gün sonra canlı çıkarıldı

    21 gün sonra canlı çıkarıldı

    6 Şubat tarihinde meydana gelen 7,7 ve 7,6 büyüklüklerindeki depremlerde, Adıyaman’ın Yaylakonak beldesine bağlı İncekoz mezrasında bulunan birçok yapı çökmüştü. Mezrada çöken bir evin enkazı altında kalan at, Erzurum İl Tarım ve Orman Müdürlüğü ekipleri tarafından yapılan çalışmalar neticesinde enkaz altından 21 gün sonra canlı olarak çıkarıldı.
    Sağlık durumu oldukça iyi olan ve depremi hafif sıyrıklarla atlatan ata, veteriner hekimler tarafından müdahale edildi. Yapılan müdahaleler sonrasında at, sahiplerine teslim edildi.
  • Tsunami Raporu

    Tsunami Raporu

    ODTÜ öncülüğünde, Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü, Atina Akademisi ve Güney Kaliforniya Üniversitesi destekleriyle hazırlanan “İskenderun Körfezi Kıyı Yapıları Ve Doğu Akdeniz’deki Tsunami Değerlendirmeleri” ön raporunun sonuçları belli oldu. Raporda, merkez üssü deniz kıyısından yaklaşık 90 kilometre içeride olmasına ve fayın doğrultu atılımlı karakteristik göstermesine rağmen 7,7 büyüklüğündeki depremin, Hatay’ın Arsuz ve Mersin’in Erdemli ilçeleri ile KKTC’nin Gazimağusa ve Girne kentlerinin sahillerinde küçük genlikli tsunami olayına neden olduğu belirtildi.

    Buna göre Hatay’ın Arsuz ilçesi sahiline ilk dalganın 25’inci dakikada, en yüksek dalganın da 14 santimetre ile 33’üncü dakikada ulaştığı belirlendi. Gazimağusa istasyonunda 17 santimetrelik en yüksek dalga 65’inci dakikada, Erdemli istasyonunda 14 santimetrelik en yüksek dalga 48’inci dakikada, Girne istasyonunda ise 10 santimetrelik en yüksek dalga yine 48’inci dakikada ölçüldü.

    Raporda, “6 Şubat 2023 depremi sebebiyle Doğu Akdeniz’de oluşan küçük ölçekli tsunami olayının bilimsel olarak araştırılması ve oluşma mekanizmasının saptanması, ​​​​​​bölgede gelecekte oluşabilecek olası tsunami olaylarının oluşma mekanizmalarını önceden anlamak ve hazırlıklı olmak için önemlidir. Bu olay hem karada merkez üssü olan doğrultu atımlı fay kırılması sonrası oluşan tsunami sebebiyle araştırılması gereken hem de bölgedeki erken uyarı sisteminin verimli çalışmasının test edilmesine olanak sağlayan bir olay olmuştur.” ifadeleri yer aldı.

    Raporu hazırlayan ekibin başkanlığını yapan UNESCO Kuzey Doğu Atlantik ve Akdeniz Tsunami Uyarı Sistemi önceki dönem başkanı, ODTÜ Deprem Mühendisliği Araştırma Merkezi Üyesi ve Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Kıyı ve Deniz Mühendisliği Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Cevdet Yalçıner, AA muhabirine raporda yer alan bulguları değerlendirdi.

    “TSUNAMİNİN OLUŞMA NOKTASI SAMANDAĞ KALEBURNU’NUN GÜNEYİ”

    Raporda gösterilen noktaların, kıyıda su yüzeyini ölçen ve mareograf adı verilen cihazların bulunduğu yerler olduğunu söyleyen Yalçıner, deprem sonrası denizde bir hareketlenme varsa bu cihazların hareketlenmeyi yakalayabildiğini aktardı.

    Yalçıner, şöyle devam etti:

    “İlk çıkardığımız bilgi ‘Dalga ne zaman gelmiştir?’ Bunun vardığı yere ve süresine göre oluştuğu noktayı bulmamız önemli. Oluştuğu noktada fay, deniz tabanını kaldırmış ya da deforme etmiş mi? Yahut deniz tabanında oturma, kayma gibi kütle hareketi oluşmuş mu? Bunları bilmek için önce kayıtları incelemek, daha sonra fayın kırıldığı yerleri saptamak, sonra da deniz tabanında tahmin ettiğimiz oluşumların yerlerini bulmak gerek. Bunların hepsinin dairelerinin kesiştiği yer, Samandağ kuzeyindeki Kaleburnu’nun güneyinde açıkta bir noktaya işaret ediyordu.”

    Hatay’da meydana gelen 6,4 büyüklüğündeki depreme de dikkati çeken Yalçıner, “Denizde acaba fay devam ediyor mu? 6,4 büyüklüğündeki depremle Samandağ’a geldiğini gördük. Güneye giderse denize doğru mu yönelir, yoksa Lazkiye’den güneye mi gider? Tarihine bakıyoruz ve bölgede deniz tabanında depremler olacaksa nasıl bir dalga yaratır, nasıl yayılır, nerelere, ne kadar zamanda gelir? Bu bilgileri bulmaya çalışıyoruz. Bizim bu araştırmalarımız ileride böyle durumlar için hazırlıklı olma ve uyarı verme aşamasına bilgi sağlamaktır.” dedi.

    Yalçıner, tsunaminin oluştuğu noktanın tespit edilmesinin önemi hakkında, “Biz ‘Orada bir kayma, oturma olacaktır.’ demiyoruz, ‘Orada zayıf bir bölge var.’ durumunu işaret edebiliyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.

    Depremlerin merkez üslerinin kıyıdan uzak olmasının tsunami boylarını etkilediğine değinen Yalçıner, “Denizde belirli bir hareket gözlenmişse onun kaynağının nerede ve nasıl bir kütle hareketi ile meydana geldiğini araştırmak ve deniz tabanında kritik bölgeler olup olmadığını saptamak önemlidir” ifadelerini kullandı.

    Deprem konusunda vatandaşlara çözümlü bilgiler ulaştırmak gerektiğini dile getiren Yalçıner, sözlerini şöyle tamamladı:

    “Sadece ‘deprem olacak tedbir alalım’ demektense, tedbiri de almaya yardımcı olmamız lazım. Ben ‘Tsunami olacak’ diyorsam, bunun nasıl olacağını ve nasıl önlem alınması gerektiğini de anlatmam lazım. Halkımızı zaten daha somut, güvenilir bilgiler bekliyor. Tsunaminin mekanizmasını incelemek, ileride yaşanacak başka olaylarda bu tür deniz hareketleri oluşumunu şimdiden anlamak için önemli. Denizin içinde fayları göremiyoruz, karadaki kırıkların hepsini görüyoruz. Deniz tabanındaki hareketlenme ile denize geçen enerji dalga olarak kıyılara geliyor. Taban hareketlerinin sırları da ölçülen dalga ile bize ipuçları olarak ulaşıyor. Kıyılardaki su hareketlerini, dalgayı ve onunla gelen ipuçlarını iyi incelemek; deniz tabanında ne olduğunu anlamak, daha sonra bu hareketin ileride başka hangi olaylar oluşturabileceğini tahmin etmemiz açısından önemli.”

  • Malatya’da 5.6 büyüklüğünde deprem

    Malatya’da 5.6 büyüklüğünde deprem

    Merkez üssü Malatya’nın Yeşilyurt ilçesi olan saat 12.04’te 5.6 büyüklüğünde deprem meydana geldi.

    Deprem çevre illerden de hissedildi. Depremin derinliğinin 6.9 km olduğu açıklandı.

    Depremde hasarlı bazı binaların çöktüğü belirtildi.

    Deprem Elazığ’da hissedildi

    Malatya Yeşilyurt merkezli 5.6 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Meydana gelen deprem Elazığ’da hissedildi.

  • Depremden geriye kalan araç mezarlığı

    Depremden geriye kalan araç mezarlığı

    Kahramanmaraş merkezli depremlerden en çok etkilenen iller arasında yer alan Adıyaman’da yüzlerce araç enkaz altında kaldı. Enkazların kaldırılmaya başlaması ile birlikte hurdaya dönen araçlar da çıkartıldı.

    Araçlar kentin 3 farklı noktasında bulunan yediemin otoparklarına çekildi. Kullanılmaz hale gelen araçların bulunduğu yediemin otoparklar dron ile havadan görüntülendi.

  • Mutluluktan ağlatan mesaj: “Atilla abi ben Cemal”

    Mutluluktan ağlatan mesaj: “Atilla abi ben Cemal”

    Türkiye’yi yasa boğan 7.7 ve 7.6’lık doğu depremlerinde 14 bloğundan 11’i yıkılan ve bine yakın insanın enkaz altında kaldığı Ebrar sitesinde günlerce canlı çıkarabilmek için gece gündüz demeden çalışan Nilüfer Arama Kurtarma (NAK) ekibi Bursa’ya dönüş yaptı.

    Bölgede bir hafta kalan 59 kişilik ekip Ebrar Sitesi’nden 22 kişiyi enkaz altından sağ olarak çıkardı. Çalışmalarını tamamladıktan sonraya Bursa’ya dönüş yapan NAK ekibi bölgede yaşananları anlattı.


    Tüm enkazdan çocuk feryatları geliyordu

    O ana kadar 250 kişinin cansız bedeninin çıkarıldığı Ebrar sitesinin enkazında çalışmaların 41’inci saatinde ses aldıklarını ve uzun süren bir kazı çalışmasının ardından 17 yaşındaki Cemal Karakozak’a ulaştıklarını anlatan Atilla Gümüş, “Cemal’e ulaştığımızda ablası kucağında can vermişti. Çok cesaretli bir çocuktu. Her 10 dakikada bir konuşmamıza rağmen. Artçılardan dolayı o an çalışmayı bırakıp dışarı çıkmak zorunda kalıyorduk ve her seferinde gelen çocuk feryatları içimizi parçalıyordu. Dışarı çıkma esnasında amcası dışarıda bekliyordu. Amcasına söz verdim. Cemal’i çıkarmadan gitmeyeceğim buradan diye. Allah güç kuvvet verdi girdik. Cemal ile göz göze geldik. Cemal’e de aynı şeyi dile getirdim seni almadan çıkmayacağız Cemal diye. Allah yardım etti. Cemal’i canlı olarak çıkarıp sağlık ekiplerine teslim ettik” dedi.

    O mesaj hügür hüngür ağlattı

    Cemal’i kurtardıktan sonra bir daha kendisine ulaşamadıklarını ancak hayatından da endişe ettiklerini belirten Atilla Gümüş, “Cemal’i sağlık ekiplerine teslim ettiğimizde hayattaydı ancak çok toz yutmuştu ve yaraları vardı. Diğer enkaz altında olanlar için çalışmaktan Cemal’i unuttuk. Kahramanmaraş’tan döndüğümüz pazar sabahı saat 06.00 gibi evime girdim, yattım. Yaklaşık 2 saat sonra telefonuma mesaj geldi. Bir türlü kafam kalkmıyor bakamadım. Bir daha attı kalktım bir baktım Cemal. Telefona yazmış “Abi ben Cemal” oturdum hüngür hüngür ağladım dayanılmaz bir acı, mutluluktan diyeyim ben size. Rabbim bu acıları ülkemize bir daha yaşatmaz inşallah. Ablası Damla Karakozak’ı cenazesini çıkarttık. Anne babası zaten 2 gün sonra bulundu koridorda. Onlar da aynı şekilde vefat etmiş şekilde. Tek başına kaldı şu an” diye konuştu.

    “Karanlığın içinden bir el elimi tuttu. O kadar naif bir şekilde elimi tutuyordu ki karşı koyamadım”

    Kahramanmaraş’a gece indiklerinde her yerin zifiri karanlık olduğunu ve her yerden yardım edin seslerinin yükseldiğini anlatan NAK ekibinin tecrübeli kadın arama kurtarıcısı Pınar Bulmuş, yaşadığı o anları şu şekilde anlattı. “Karanlığı hatırlıyorum. Çok karanlıktı. Sonra o karanlığın içinden bir el elimi tuttu. Rüya gibiydi. O kadar naif bir şekilde elimi tutuyordu ki karşı koyamadım. “Abla bir gelir misin? Seni bir yere götüreceğim” dedi. Tuttu beni kolumdan o zaman Ebrar Sitesi olduğunu da bilmiyoruz çok büyük bir site. ‘Abla seslensene abimin sesi geliyor içeriden’ dedi. Oradan başkasına gittik çünkü herkes tutuyor kolundan kendi yakınlarının olduğu enkaza götürmek istiyor. Emine’nin abisi Barış ve yengesi Aybüke’ye ulaşamamak mesela beni en çok etkileyen olaylardan. Emine ile hala konuşuyoruz o sadece oraya gidip çabamız için teşekkür ediyor. Keşke onları bulabilseydik de Emine bu kadar benim aklımda kalmasaydı.”

    “Betonların arasında sıkışmış halde olmasına rağmen ben arabadayım rahatım yerinde diyordu”

    NAK Arama Kurtarma ekibinden Onur Akın, “Beni en çok etkileyen olay, gittiğim anda ki manzaraydı. Şehir, karanlık ışık yok, elektrik yok. Her yerden bir ses geliyor, ateşler yakılmış. O beni çok etkiledi ve birkaç saat ne yapacağımıza karar veremedik. Her enkazdan bir ses geliyor herkes bir yardım istiyor. O an benim en çok zorlandığım andı İlk gittiğim anı hayatım boyunca unutamayacağım” dedi.

    Ebrar sitesindeki çalışmanın 88. saatinde baba ve iki oğlunun bulunduğu alana ulaştıklarını anlatan Akın, “Babayla oğlu vardı. Recep ve Ramazan. İkisini kurtardığımız anda baba çok zor bir durumda bilinci kapanmak üzereydi.
    Kendisinin arabanın içinde olduğunu zannediyor. Apartmanın altında ben arabanın içindeyim rahatım sıkıntı yok diyordu. Ulaştığımızda hâlbuki araba falan yok, betonların arasına sıkışmış orada, diğer oğlu vefat etmiş. Onu üstünden aldık ikisini çıkardık. O an 88. saatti, artık çok yorulmuştuk. Çalışamayacak gibi hissediyorduk. Çalışma saatimizin de sonuna gelmiştik bu olay hepimizi çok mutlu etti. Daha iyi motive olmuştuk” dedi.

  • Deprem sonrası karavana talep

    Deprem sonrası karavana talep

    Otomotiv pazarında çip krizi ve tedarik sorunları nedeniyle zaten sorunlu olan arz-talep sorunu deprem felaketleri sonrası daha da arttı.

    İstedikleri sayıda otomobil ithal edemeyen firmalar araçları bayilere gelmeden daha yolda hatta üretim bandında satışa başladı. Hatta, bazı markalarda bu yılın sonuna kadar olan kotalar dolduğu için sipariş sırasına da girilemiyor.

    Daha önce yatırım aracı olarak görülen otomobil, yaşanan deprem felaketinin ardından sığınılacak bir alan olarak da görülmeye başlandı. Bu nedenle daha önce yaşanan büyük depremlerde olduğu gibi bütçesi yeten sıfır kilometre araç için bayilerde sıraya girdi.

    99 DEPREMİ SONRASI REKOR

    Otomobil pazarı 1999 Gölcük depremi sonrasında talepteki artışla satış rekoru kırmıştı. 1999’u 380 bin adetlik satışla tamamlayan otomotiv pazarı, 2000 yılında 620 bin adedi geçmişti.

    KARAVANA HÜCUM

    Ülkemizde pandemi ile birlikte artan karavan talebi, depremde sığınılacak konforlu bir alan olmasıyla daha artmaya başladı.

    2019 yılında 3 bin adet olan karavan satışları 2022 yılında dörde katlanarak 12 bin adeti geçti. Bu rakamın 2023 sonunda ise 15-16 bin adedi görmesi bekleniyor.

    Önde gelen otomobil markaları kendi karavan modellerini satışa sunarken, artan talep nedeniyle arz yetersiz kalıyor. Bazı modellerde karavan satın almak isteyenler için bir yıl sonrasına gün veriliyor.

  • Çocuklarıyla balkondan atlayarak kurtuldu

    Çocuklarıyla balkondan atlayarak kurtuldu

    ‘Asrın felaketi’ olarak nitelenen Kahramanmaraş merkezli 11 ili etkileyen 7,7, ve 7,6 büyüklüğündeki depremlerde 44 bin 374 kişi hayatını kaybetti. Binlerce ev de deprem nedeniyle yıkılırken insanlar çadırkent ve konteyner kentlerde yaşamını sürdürüyor.


    Depremin en çok etkilediği illerden olan Hatay’da ise depremden kurtulan insanların hikayeleri yürekleri burkuyor.
    Bu ailelerden birisi de Selva (60) ve Muhanna Genç (60) çifti. Çift, Hatay’ın Defne ilçesine bağlı Yeşilpınar Mahallesi’nde zihinsel engelli Dila (32) ve Ali (28) isimli çocuklarıyla hayatlarını sürdürürken 6 Şubat’ta felaketi yaşadı. 2 katlı müstakil evlerinin 2.katında oturan çift, ilk depremde evlerinin kolonlarının patlamasıyla kapılarını açamadıkları için çocuklarıyla birlikte balkondan atladı.


    Öğle saatine kadar otomobillerinde kalan Genç ailesinin ikinci depremde ise evlerinin bir bölümü tamamen yıkıldı.
    Şimdi çadırda kalan aile, zihinsel engelli çocuklarıyla yeni bir eve geçmenin özlemini kuruyor.

    “Kendi canımı unuttum”

    İhlas Haber Ajansı’na konuşan Selva Genç, “Deprem günü çok kötüydü. Kendi canımı unuttum, çocuklarımı kurtarmanın telaşına düştüm. Önce ben atladım sonrada eşim çocukları bana attı. Çok kötüydü, her şey biran da oldu. Yıllardır oturduğum evim yerle bir oldu ikinci depremde” dedi.

    “Allah onları bana bağışladı”

    Tek tesellisinin çocuklarına bir şey olmaması olduğunu belirten Genç, “Çocuklarımı kurtardığım için çok mutluyum. İyi ki onlara bir şey olmadı. Daha önce de 2 kez evlat acısı yaşamıştım. Allah onları bana bağışladı” diye konuştu.

  • Gurbetçi mobil mutfakla yemek çıkarıyor

    Gurbetçi mobil mutfakla yemek çıkarıyor

    Almanya’da yaşayan Sinan Öztürk, ‘Asrın Felaketi’ olarak nitelendirilen depremin ardından Hatay’ın Antakya ilçesine mobil mutfak gönderdi. Hollanda ordusunun da kullandığı mobil mutfağın aynısını satın alan Sinan Öztürk, aşçı olan kuzeni Mehmet Öztürk ile mobil mutfağı Antakya’ya gönderdi.

    Yaklaşık 30 yıldır aşçı olan Mehmet Öztürk, mobil mutfakta günde yaklaşık bin 500 kişiye yemek çıkardıklarını dile getirerek, ”Bu sistemi kuzenim Hollanda ordusundan, ‘space eyes’ diye bir yardım kuruluşu aracılığıyla aldılar. Burada depremzede arkadaşlara yardım etmek maksadıyla, sıcak yemek vermek maksadıyla buraya getirmişler. 5 bin kilometre yol kat edik buralara kadar gelmişler. Biz de gönüllü olarak kuzenimiz Sinan Öztürk’e yardım için buradayız. Adana’nın Tufanbeyli ilçesindeniz.

    Kuzenimiz ise Almanya’da ikamet ediyor. Bu araca ‘mobil mutfak’ diyorlar. Daha önce Hollanda ordusu kullanmış bunu. Kuzenim deprem haberini aldıktan sonra nasıl yardım edebilirim diye düşünerek bir yardım kuruluşu ile iletişime geçmiş. Onlar yardımcı olmuşlar. Buradaki vatandaşlara hizmet ulaştırmaya çalışmışlar. Burada total de bin 500 kişilik yemek hazırlıyoruz. Gelirken Sırbistan’dan geçemedikleri için Romanya’yı dolaşmak zorunda kalmışlar ve 4 bin kilometre yol kat etmişler. Yaklaşık 8-9 gündür burada hizmet veriyoruz” dedi.

  • Bursa, depremzedelerin her an yanında

    Bursa, depremzedelerin her an yanında

    Türkiye’yi yasa boğan depremin hemen ardından tüm birimleriyle alarm durumuna geçen Bursa Büyükşehir Belediyesi, Hatay’da geçici barınma sorununun çözümü, seyyar tuvaletlerin kurulumu ve bakımı ile gelen yardımların koordinasyonu konularında çalışmalarını sürdürüyor.

    Türkiye’nin dört bir tarafından gelen yardımları vakit kaybetmeden ihtiyaç sahiplerine ulaştıran Büyükşehir Belediyesi ekipleri, başta merkez Antakya ilçesi olmak üzere köy köy mahalle mahalle Hatay’a dağılıp, battaniye ve ısıtıcıdan su ve gıda maddelerine kadar tüm ihtiyaçları depremzedelere ulaştırıyor.


    Antakya Mobilyacılar Sitesi’ndeki 10 bin metrekarelik alanda oluşturulan yardım merkezinde, Türkiye’nin dört bir tarafından ‘depremzedelere ulaştırılmak üzere’ gönderilen malzemeler ayrıştırılıyor.

    Tarım Peyzaj AŞ personellerinin ağırlıkta bulunduğu merkezde, vatandaşlar tarafından gönderilen malzemelerin üzerlerine iliştirilen notlar ise duygu dolu anlar yaşatıyor. 9 aylık hamile bir kadının doğacak bebeği için hazırladığı emzik ve biberon seti ile Azerbaycanlı iki kız kardeşin biriktirdiği harçlıklar, malzemeler arasında dikkat çekti.

    Bugüne kadar 2 bin 243 sevkiyatın yapıldığı merkezde, her gün yüzlerce kamyon ve minibüs yollara düşerek vatandaşların ihtiyaçlarına cevap veriyor.

  • Anavarza Antik kent depremi az hasarla atlattı

    Anavarza Antik kent depremi az hasarla atlattı

    Dilekkaya Mahallesinde yapılan kazı ve restorasyon çalışmaları ile bilinen 7 bin 500 yıllık geçmişe sahip olan Anavarza Antik Kenti dünyanın en yıkıcı depreminde dimdik ayakta kaldı.

    Adana’da 11 binanın yıkıldığı ve onlarca binanın hasar aldığı depremde Zafer Takı Kapısında hafif çatlaklar ile depremi atlatan antik kent dünyanın ilk çift şeritli yolunun yanı sıra görkemli kapısı ve surlarıyla öne çıkıyor. Yaklaşık 7 bin 500 yıllık geçmişe sahip Anavarza Antik Kenti’nde bu yıl hamam saray kompleksinin izlerine rastlanmış kazı çalışmaları ile gün yüzüne çıkarılmıştı.

    UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde yer alan, tarihte “Yenilmez Şehir” adıyla tanınan antik kentte Çukurova Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Fatih Gülşen başkanlığında, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü ile Adana Valiliği gözetiminde kazı çalışmaları yapılıyor. Antik kentte İki kubbeli tuğlalı hamam, palestraya ait sütunlar, sütun kaideleri, başlıklar, dükkanlar gibi birçok bölüm kazı çalışması ile gün yüzüne çıkarılarak kamuoyuna kazı başkanı tarafından aktarılmıştı.

    Depremin ardından bölgede Anavarza Kazı Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Fatih Gülşen ve kazıda görevli arkeologlar tarafından hasar tespiti için incelemeler sürerken antik kentin geçmiş yıllarda bir çok yıkıcı depremde yaşadığı bu depremi hafif hasar ile atlattığını söyledi.
    Anavarza antik kenti bölgesinde yaşayan Ziya Şimşek, 3 kuşaktır bölgede yaşadıklarını kaydederek “Biz yıllardır burada yaşamaktayız. Bugüne kadar bildiğim burası 3. kez büyük deprem yaşıyoruz. Daha önce 3 kez yıkımlar oldu. Ama bu depremde hafif hasar aldı. Bu binaların bu kadar dayanıklı olması harçları ayrı bir şey bence. Şimdiki çimentolar gibi un gibi elenmiyor. Bu yapı binlerce yıllık ve bu depremde sapasağlam kaldı” dedi.
    Bazı bölümlerinde deprem nedeni ile oluşan çatlakların restorasyon ekibi tarafından tarihi yapı zarar görmeden onarılacağı öğrenildi.