Etiket: deprem

  • Hakkari SGK binası boşaltıldı

    Hakkari SGK binası boşaltıldı

    Birinci derece deprem bölgesinde bulunan Hakkari’de kamu binalarının deprem karşısındaki dirençleri inceleme altına alındı. Bulvar Caddesi belediye binası karşısında hizmet veren ve depreme dayanıksız olduğu tespit edilen Hakkari Sosyal Güvenlik Kurumu İl Müdürlüğü binası bugün boşaltılarak Gazi Mahallesi Av. Cumhur Keskin Caddesi üzerinde bulunan Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü zemin katına taşındı. Yetkililer, yapılan testlerde SGK binası depreme karşı dayanıksız çıktığı ve boşaltma kararı alındığını ifade ettiler. Yeni SGK binası yapılana kadar kurumun faaliyetlerini Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü zemin sürdüreceği ifade edildi.

  • 500 yıllık köprü depreme dayandı

    500 yıllık köprü depreme dayandı

    Kaynaklara göre köprünün ismi Ceyhan Nehri üzerinde olmasından dolayı Ceyhan Köprüsü olarak da anılıyor.

    16. yüzyıla ait olduğu düşünülen yapı doğu-batı doğrultuda 158,00 metre uzunlukta altı kemer gözünden oluşuyor. 24.60 metre ölçülerinde anıtsal kemer gözü ile köprü, yapıldığı devre göre bir teknoloji harikası olarak nitelendiriliyor.

    Büyük kemer gözünün yanında aynı teknikle yapılmış beş adet küçük boşaltma gözü ile şiddetli akıntıların toprağı aşındırma ihtimaline karşı köprü diplerine yapılan selyaranlar yapının diğer önemli bölümleri olarak biliniyor. Moloz taş malzemenin kullanıldığı yapının ihtişamlı duruşu da bir mimarlık harikası olarak adlandırılıyor. Yapı, belirli dönemlerde geçirdiği onarımla duruşunu muhafaza ederek ve günümüze kadar ulaşmış.

    Daha önce de depremler olduğunu ama köprünün son depreme de dayandığını söyleyen Mehmet Akçiftçioğlu, “Burası tarihi Ceyhan Köprüsü. Daha önceden ufak tefek tabi depremler yaşandı Kahramanmaraş’ta. Onlardan dolayı bir hasar olmamıştı köprüde ama bu deprem bayağı bir etkili olduğundan dolayı şu anda bir hasar var tabi ama çok küçük hasarlar. Köprümüz şu an yine ayakta çok şükür. Tarihi köprümüz şu anda hala ayakta” dedi.

  • Niğde’deki deprem Aksaray’ı da salladı

    Niğde’deki deprem Aksaray’ı da salladı

    Niğde’nin Bor ilçesinde meydana gelen deprem Aksaray’da da hissedildi. Edinilen bilgiye göre, saat 13.27’de merkez üssü Niğde’nin Bor ilçesi olan 5.3 büyüklüğündeki deprem nedeniyle Aksaray’da da bazı vatandaşlar sokaklara çıktı.

    Sokağa çıkan vatandaşlardan Kadir Yıldız (49), “İçerideydik, ailece oturuyorduk. Bir an lambaların, dolabın, yatağın yerinden oynadığını hissettik. Yaklaşık 25-30 saniye kadar sürdü. Biraz bekledik kenarda sonra da dışarı çıktık bekliyoruz. İnşallah Allah’ım tekrar böyle bir şey yaşatmaz” dedi.

  • “9 bin 470 artçı sarsıntı kaydedildi”

    “9 bin 470 artçı sarsıntı kaydedildi”

    AFAD Deprem ve Risk Azaltma Genel Müdürü Orhan Tatar, AFAD Başkanlığında Kahramanmaraş merkezli meydana gelen ve 11 ilin etkilendiği depremlerle ilgili açıklamalarda bulundu. Niğde’de 5.3 büyüklüğünde yaşanan depremin bağımsız olduğunu belirten Tatar, şunları kaydetti:
    “Niğde’nin Bor ilçesinin yaklaşık 20 kilometre batısına denk düşen bir alanda 5.3 büyüklüğünde bir deprem yaşandı.

    Depremin derinliği 7 kilometre olarak ölçüldü. Bağımsız bir deprem olarak değerlendiriyoruz. Kahramanmaraş merkezli 2 büyük depremin sonrasında şu ana kadar toplam 9 bin 470 artçı sarsıntı kaydedildi. Artçı sarsıntıların 2 sene daha sürmesini bekliyoruz. Ortalama 3 dakikada bir artçı sarsıntı yaşandı. Vatandaşlarımızın, devletin resmi kanallarının yapacağı duyurulara ve bilgiler dışındaki başka bir bilgiye itibar etmemeleri son derece önem taşıyor.”

  • Nurdağı Belediye Başkanı Ökkeş Kavak tutuklandı

    Nurdağı Belediye Başkanı Ökkeş Kavak tutuklandı

    Kahramanmaraş merkezli yaşanan depremlerden ağır hasar alan ve yüzlerce kişinin yaşamını yitirdiği Gaziantep’in Nurdağı ilçesinde yıkılan binalarla ilgili soruşturma sürüyor. Soruşturma çerçevesinde çöken binaların müteahhidi olan Yunus Kaya ile ortaklığı ve inşaat aşamasında belediyenin yapması gereken denetimleri gerçekleştirmediği öne sürülen Nurdağı Belediye Başkanı Ökkeş Kavak ifadesinin ardından tutuklanarak cezaevine gönderildi.

    Ökkeş Kavak’ın, ilk ifadesinde, deprem felaketinde çok sayıda yakınını kaybettiğini, daha önce müteahhitlik yaptığını ancak belediye başkanı olduktan sonra şirketi, kardeşi Osman Kavak’a devrettiğini söylediği öğrenildi.

  • Türkiye’nin deprem izolatörü üreten tek firması

    Türkiye’nin deprem izolatörü üreten tek firması

    Türkiye, Kahramanmaraş merkezli 11 ilde meydana gelen 7,6 ve 7,7 büyüklüğündeki iki büyük depremle sarsıldı. Binlerce binanın yıkıldığı, on binlerce binanın ise kullanılamaz hale geldiği depremlerin ardından gündeme yapının temeli ile kendisi arasına yerleştirilen deprem izolatörü (deprem yalıtım cihazı) geldi. Uygulandığı yapıda, depremin etkisini büyük ölçüde sönümleyen deprem izolatörleri, hem uzmanların önerileri hem de sosyal medyada çokça gündeme gelmesi ile vatandaşların merakını artırdı.

    Türkiye’de tek, dünyada ise on firmadan biri olan Teknolojik İzolatör Sistemleri (TİS) Genel Müdürü Uğurcan Özçamur, deprem izolatörlerinin kullanım amacını, ekonomik boyutunu, deprem izolatörlerinin nasıl uygulanabileceğini anlattı.

    “(Deprem izolatörleri ile) Yukarıdaki yapının hem yapısal hem de yapısal olmayan elemanlarını topyekun olarak korumuş oluyoruz”

    Aynı zamanda yapısal deprem mühendisi olan Uğurcan Özçamur, deprem izolatörünün basit yapıyı temelinden ayıran özel cihazlardan oluşan bir yapı olduğunu belirterek, “Yapının kendisi ile temeli arasına birtakım özel cihazlar yerleştiriyoruz. Bu cihazlar, düşey doğrultuda yapının yükünü taşıma kapasitesine sahip oluyor. Yatay doğrultuda ise oldukça esnek oluyor. Biz orada bir arayüz oluşturuyoruz. Yapıyı temelinden ve zeminden ayırmış oluyoruz. Bu sayede deprem olduğunda depremin ivmeleri geldiğinde üst yapı etkilenmemiş oluyor. Deprem hareketi izolatörler tarafından karşılanmış oluyor. Yukarıdaki yapının hem yapısal hem de yapısal olmayan elemanlarını topyekun olarak korumuş oluyoruz” diye konuştu.

    “İki haftanın sonunda da herkes (deprem) hiç olmayacakmış gibi davranmaya başlıyor”

    Depremlerin ardından deprem izolatörlerine olan ilginin ne kadar sürede kaybolduğunun sorulması üzerine Özçamur, “Biraz değişken. Daha küçük ölçekli depremlerde unutulma süresi bir hafta ila on gün arasında. Pek çok talep, arayan, soran vesaire oluyordu ama bir hafta için bu ilgi sönümlenip yok oluyordu. Genel olarak depremlerde ülkece yaşadığımız bir sorun bu, sadece deprem izolatörü özelinde değil. Deprem olduktan sonra az ya da orta ölçekli hasar olduğunda bir hafta boyunca herkes bunu konuşuyor. Bir haftadan sonra üç-beş kişi kalıyor bunu konuşan. İki haftanın sonunda da herkes böyle bir şey hiç olmayacakmış gibi davranmaya başlıyor. Kötü olayları çabuk unutmak istiyoruz. Kahramanmaraş depremlerinin ardından daha farklı bir boyuta geçti. Bu kadar kolay unutulur mu bilemiyorum. Bu seferki depremin boyutu ve yıkım çok çok fazlaydı. Bir noktada yine unutulacağını düşünüyorum” diye konuştu.

    “Tüm yapıları (deprem izolatörlü şekilde) inşa edelim çok doğru bir yaklaşım değil”

    Deprem bölgesinde inşa edilecek yeni binaların tamamında deprem izolatörü kullanılmasının doğru olmadığını aktaran yapısal deprem mühendisi Özçamur, “Yapının bulunduğu bölgeye göre, zemin özelliklerine göre, yapının mimarisine göre uygun olmayan ya da deprem yalıtımından daha doğru, daha uygun, daha ekonomik çözümler mevcut. Örneğin 15 katlı bir yapı için hele bir de deprem bölgesinde olmayan bir yapıda deprem yalıtımı uygulamaya çalışmanın hiçbir anlamı yok.

    Yüksek katlı yapılar için farklı çözümler var. Eski yapıların güçlendirilmesinde deprem yalıtımı uygulaması çok çok zor. Dünyada bile sayılı örneği var. Ne kadar ekonomik olduğu da tartışılmalı. Hızlı, daha basit güçlendirme teknikleri ile bu konuya yaklaşılabilir. Yeni inşa edilecek bölgelerde tabii ki deprem yalıtımlı yapılar olsun. Daha uzun ömürlü, daha güvenlikli ve daha yüksek performans veren yapılarımız olsun ama tüm yapıları bu şekilde inşa edelim çok doğru bir yaklaşım değil” ifadelerini kullandı.

    “Maalesef deprem ülkesiyiz ama üniversitelerimizden bir tane bile deprem dersi almadan mezun olabilirsiniz inşaat mühendisi olarak”

    Yeni yapılacak tüm binalarda deprem izolatörü kullanılması durumunda TİS olarak üretim kapasitelerinin yapacakları kapasite artırımı ile yetebileceğini savunan Özçamur, şunları kaydetti:

    “Tabii ki kapasite artırımları gerekecektir ama burada darboğaz üretim değil. Burada darboğaz bu işin mühendisliği. Bize yüzlerce telefon geliyor, yüzlerce mail geliyor şu haftalarda. Bunların arasında bir kişi bile ‘bu işin hesabı, deprem yalıtımlı binanın tasarımı özel bir konu galiba bu nasıl yapılıyor?’ diyen bir kişi olmadı. Bu ne demek? İnsanlar bunu markete gidip alınabilecek bir şey gibi düşünüyor. Lastik değiştirmek gibi bir şey değil bu. Bu projeye özel tasarlanan, yapının da buna uygun tasarlanması gereken bir ürün. Dolayısıyla deprem izolatörü olan bir yapıyı tasarlayabilecek mühendis sayımız kaç? Ama bütün binalara deprem izolatörü koyalım dediğimizde bu mühendis sayımız yetecek mi? Asla.

    Paket programlarla bu iş yapılmaz. Yapısal deprem mühendisliği ile alakalı çalışmaları olan, bu tip altyapısı olan, bu tip tecrübesi olan mühendislerimizin ilgilendiği bir konu. Maalesef deprem ülkesiyiz ama üniversitelerimizden -hatırı sayılır üç-beş taneyi de dahil ediyorum- bir tane bile deprem dersi almadan mezun olabilirsiniz inşaat mühendisi olarak. Bu mezun olan arkadaşlar depremle ilgili hiçbir altyapısı olmadan izolatörü olan binayı zaten tasarlayamaz ama şu anda normal binaları tasarlıyorlar. Bunun için bir kontrol sistemi yok, bunun için bir denetim mekanizması yok. Bir günde proje yapılıyor. Önce buraya yönelmemiz gerekiyor.”

    “Deprem izolatörü kusur örtecek bir şey değil”

    Özçamur, doğru mühendislik her türlü binanın yapılabileceğini belirterek, “Deprem izolatörü olan bina bunların içinde önemli bir paya sahiptir. Deprem izolatörü koyduğunuz zaman bina kusurlarını örtemezsiniz. Deprem izolatörü koyduğunuz zaman binanın geri kalanında da detaylı analizler ve uygulama yapmanız gerekir. Deprem izolatörü koyup ZD, ZE olan zemin sınıfınızı ZB, ZA yapamazsınız. Deprem izolatörü koyduğunuzda ‘üst yapıda ben istediğimi yaparım’ diyemezsiniz. Bunların hepsi bir bütündür. Bunların hepsinin hesabı doğru yapılmalı ve ona göre uygulanmalıdır. Deprem izolatörü kusur örtecek bir şey değil. Sizin deprem izolatörü olan binanız her şekilde A sınıfı olmak zorundadır. Tasarım anlamında da uygulama anlamında da” dedi.

    “Hiçbir zaman deprem öldürmez, her zaman bina öldürür”

    Kahramanmaraş merkezli depremlerde bir binada bardak bile kırılmazken yanındaki binanın tamamen çökmesinin nedenini değerlendiren Özçamur, şu ifadeleri kullandı: “Bu çok fazla faktöre bağlı. Yapının yapım tekniliği ile alakalıdır, oradaki işçilik ile alakalıdır. Bunu net olarak şu anda tek sebebi budur diyemem. Ama pek çok sebebin bir araya gelerek bu sonuçları doğurduğu bir gerçek. Hiçbir zaman deprem öldürmez, her zaman bina öldürür. Bu çok klişe bir söz ama öyle. Çok büyük depremler olacağını biliyoruz. Çok büyük depremlerin hangi bölgelerde daha etkili olacağını, hangi bölgelerde daha çok hissedileceğini, hangi yapıların bu depremi nasıl yaşayacağını da hesaplayabiliyoruz. Doğru bir mühendislik yaparsanız her şeyin bir çözümü var. ‘Çok zayıf zemine bina yapılmaz, kuvvetli zemine yaparsanız bir şey olmaz’ ifadesi de doğru değil. Depremin frekans altyapısına bağlı olarak bile bu değişir. Ama siz hangi depremde hangi zeminde bulunan binanın nasıl davranacağını hesaplayabiliyorsunuz. Buna göre tasarım ve uygulama yapınca zaten belirli bir performansı otomatikman sağlarsınız.

    Yönetmeliğin belirlediği asgari şartları sağlarsınız, o bina göçmez. O bina hasar alsa bile göçmez. İnsanı öldürmez. Zaten olayın temeli bu. İzolatör olduğunda konu biraz öteye geçiyor. Göçmeme ya da insan öldürmemenin yanında ‘bu yapı hasar da almayacak’ diyoruz. Depremden sonra kesintisiz bir şekilde kullanımına devam edebilecek. Bunu sağlamak için de ‘biz bunu koyalım, başka hiçbir şey yapmayalım’ dediğim sebeplerden yine olamıyor. Siz bu binayı da yine buna göre tasarlayacaksınız.”

    “Deprem izolatörleri depremsen sonra en çok ihtiyaç duyulacak yapılara uygulanır”

    Deprem izolatörlerlerine neden ihtiyaç duyulduğunu anlatan Özçamur, “Bizim yönetmeliğimize göre daha önemli olarak görülen yapılar vardır. Bunun temeli şuna dayanır: Depremden hemen sonra çok ihtiyaç olacak ya da kullanılamaz durumda olması halinde çok fazla olumsuzluk yapılar. Nedir bunlar? Örneğin ulaşım yapılarıdır. Köprü, viyadük, havalimanı gibi. Nedir bunlar? Hastanelerdir en başta. Onun dışında çok fazla insanın bir arada bulunduğu yerler, okullar, çevre felaketi oluşturacak birtakım depo alanları, veri merkezleri, tarihi yapılar, afet yönetim merkezleri, valilik binaları olabilir. Bunlar önemli yapılar olarak görülür. Bir deprem olduktan sonra insanların hem barınabileceği hem de güvenle kullanabileceği bir yerin orda var olması. Yıkılmayan bina yapmayı biliyoruz ama hasar oluyor. Bir diğer nokta da o. Hem depremden sonra kullanıma açılabilsin ya da hasar alması halinde çok fazla kişiyi mağdur edebilecek binalar ele alınıyor” diye konuştu.

    Yapısal deprem mühendisi Özçamur, deprem izolatörlerinin ekonomik boyutuna ilişkin, “Depremden sonra yapının hasar almaması ekonomik boyuta giriyor. Örneğin veri merkezleri bu şekildedir. Veri dünyada en değerli şeyler arasında yer aldığı için veri merkezinin depremden sonra kullanılamaz hale gelmesi muazzam bir ekonomik kayıp. Deprem izolatörleri iki aşamalı bir koruma sağlamış oluyor. Toptan bir koruma sağlamış oluyor. Yönetmeliklerin esas amacı göçmeyi engellemesi ve can güvenliğini sağlamasıdır” ifadelerini kullandı.

    “Konutlarda deprem izolatörü maliyeti yüzde 8 ila 10 arasında artırır”

    Deprem izolatörü olan yapı ile deprem izolatörü olmayan yapı arasındaki maliyet farkının detaylarını paylaşan Özçamur, şunları söyledi: “Yapısına göre değişir. Örneğin hastane gibi daha maliyetli yapılar bu maliyet farkı yüzde 2 ila 3 civarındadır inşaat maliyetinin. Konut en pahalı kısmı olarak görülüyor. Orada da yaklaşık arsa payı hariç – çünkü çok değişken bir şey arsa payı- inşaat maliyetinin yüzde 8 ila 10’u arasında hesaplıyoruz. Bize gönderilen projelerden anlıyoruz bunu. Bu tabii projeye özel tasarlanıp ayarlandığı için oldukça değişken. Ama kabaca bu rakamları söyleyebiliriz.”

    “Yapı güvenliği konusunda inşaat mühendislerimizin kolay kaçmaması gerekiyor”

    Deprem yalıtımının Türkiye için yeni teknoloji olmasına rağmen dünyada uzun yıllardır kullanıldığını ifade eden Özçamur, “İnşaat mühendisliği biraz muhafazakar bir sektör. Son depremde gördük ki bu tip yeni teknolojilerin, -bunlar deprem yalıtımı olabilir diğer anti sismik cihazlar olabilir- daha fazla gündemimizde olması gerekiyor. Daha fazla kullanılması gerekiyor. Yapı güvenliği konusunda inşaat mühendislerimizin daha yeniliğe ve öğrenmeye açık, birtakım şeyleri inceliyor, öğreniyor olması, kolaya kaçıyor olmaması gerekiyor. Dolayısıyla son depremde gördük bölgedeki deprem yalıtımlı hastanelerden. Deprem izolatörlerinin doğru uygulama ile gayet güzel performans gösterdiğini ve görevini yaptığını gördük. Bizim bölgede çok sayıda deprem izolatörü olan yapımız vardı. Hepsi istediğimiz gibi gayet verimli ve düzgün şekilde çalıştı. Bunu tek depremde yapmadılar. Belirli bölgelerde 2 büyük depremi arka arkaya yaşadılar. Hatta, Hatay tarafında 4 depremi arka arkaya yaşadılar. Yeni teknolojilere açık olalım, yeni teknolojileri olabildiğince doğru mühendislikle uygulayalım” dedi.

    Deprem bölgesinde uygulamada olan 8 projede yer alıyorlar

    Deprem bölgesinde deprem izolatörü olan yapıların hepsinin TİS tarafından yapılmadığı bilgisini veren Özçamur, bölgedeki 11 deprem yalıtımlı hastanenin 8’inin kendilerine ait olduğunu söyledi.

  • Josko Gvardiol’dan, depremzedelere destek

    Josko Gvardiol’dan, depremzedelere destek

    Kahramanmaraş merkezli gerçekleşen ve birçok şehirde yıkıcı hasarlara sebebiyet veren depremlerden etkilenen vatandaşlar için yardım çalışmaları devam ediyor.

    Hırvat futbolcu Josko Gvardiol, RB Leipzig takımında giydiği imzalı formasını depremzedelere yardım için Türkiye Zagreb Büyükelçisi Yavuz Selim Kıran’a teslim etti.

    Türkiye’nin Zagreb Büyükelçisi Yavuz Selim Kıran’ın, sosyal medyadan yaptığı paylaşımda, “Hırvatistan Milli Takımı ve RB Leipzig’in yıldız oyuncusu Josko Gvardiol. Dayanışma mesajıyla birlikte, başarılı performanslara imza attığı 32 numaralı formasını, geliri depremzedelere bağışlanmak üzere Büyükelçiliğimize gönderdi” ifadelerini kullandı.

  • Niğde’nin Bor ilçesinde 5.3 büyüklüğünde deprem

    Niğde’nin Bor ilçesinde 5.3 büyüklüğünde deprem

    AFAD’dan alınan bilgiye göre merkez üssü Niğde’nin Bor ilçesi olan 5.3 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. İlk bilgilere göre çevre il ve ilçelerden de hissedilen depremde bir olumsuzluğun yaşanmadığı öğrenildi.

    AFAD Başkanı: “Olumsuz bir durum bulunmamaktadır”

    AFAD Başkanı Yunus Sezer de 5.3’lük depreme ilişkin sosyal medya hesabından açıklama yaptı. Sezer, ‘Niğde ilimizin Bor ilçesinde saat 13:27’de meydana gelen 5,3 büyüklüğündeki deprem sonrasında, an itibarıyla, olumsuz bir durum bulunmamaktadır. Saha tarama çalışmaları devam etmektedir.’ ifadelerini kullandı.

  • Depremle ve terörle mücadele mesajı

    Depremle ve terörle mücadele mesajı

    Merkez üssü Kahramanmaraş’ın Pazarcık ve Elbistan ilçeleri olan ve 11 ili etkileyen “asrın felaketinin” hemen ardından beraberindeki Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler ile geldiği Hatay’da Mehmetçiğin nöbet, devriye, arama kurtarma ve yaşam destek faaliyetlerini yerinde takip eden Akar, Kilis’e giderek incelemelerine devam etti.

    Kilis Çıldıroba’daki Müşterek Özel Görev Kuvvet Komutanlığına giden Akar başkanlığında, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Güler, 2. Ordu Komutanı Orgeneral Metin Gürak ile sınır hattı ve sınır ötesindeki birliklerin komutanlarının katılımı ile video telekonferans toplantısı gerçekleştirildi.

    Kahramanmaraş merkezli 11 ili etkileyen ve “asrın felaketi” olarak nitelendirilen depremlerin hemen ardından Türk Silahlı Kuvvetlerinin, Kara, Deniz ve Hava Kuvvetlerinin tüm unsurlarının, karargah ve birliklerinin ilk andan itibaren görevinin başında olduğunu vurgulayan Akar, Mehmetçiğin terörle mücadele ve hudut güvenliğinde olduğu gibi ilk andan itibaren depremle mücadelede de yapılması gereken ne varsa yaptığını ve yapmaya devam ettiğini belirtti.

    Deprem bölgesinde 57 tabur ve 100 arama kurtarma timi toplam 40 binden fazla asker, uzman ve teknik personelin görev yaptığını aktaran Akar, 29 arama kurtarma köpeğinin de bulunduğu teknik personel dahil 2 bin 368 arama kurtarma personelinin 326 kişiyi enkaz altından sağ çıkardığını, 2 bin 457 vatandaşın cenazesine ulaştığını belirtti.

    Mehmetçik yaraların sarılması için seferber

    Tüm bu çalışmaların yanı sıra terörle mücadele, hudut güvenliği, semalarda, denizlerde hak alaka menfaatlerin korunması için gerçekleştirilen faaliyetlerin aynı kararlılıkla sürdüğüne dikkati çeken Akar, yaraların sarılması, acıların hafifletilmesi için Türk Silahlı Kuvvetlerinin tüm imkanlarını seferber ettiğini, gece-gündüz çalıştığını aktardı

    Bunların yanı sıra Türk Silahlı Kuvvetlerinin en son terörist etkisiz hale getirilinceye kadar mücadelesine artan bir şiddet ve tempoda kararlılıkla devam edeceğini de ifade eden Akar, “Asil milletimizi, 85 milyon vatandaşımızı 40 yıldan beri başımıza musallat olan bu terör belasından kurtarmakta kararlıyız” diye konuştu.
    Teröristlerin tek çıkar yolunun “Türk adaletine teslim olmak” olarak açıklayan Akar, “Irak, Suriye başta olmak üzere komşularımızı sınırlarına, egemenlik haklarına saygılıyız. Bizim hiçbir şekilde kimsenin toprağında gözümüz yok. Biz hudutlarımızın ve 85 milyon vatandaşımızın ve hudutlarımızın güvenliğini sağlamak için için çalışıyoruz. Başka da bir amacımız yok” ifadelerini kullandı.

    Terörle mücadelede en büyük başarının şehit ve gazilerde olduğunu, şehitlere rahmet, yaralılara şifa dileklerini ileten Akar, “24 Temmuz 2015’te terörle mücadelede yeni dönem başladı. O günden bugüne 37 bin 601 terörist etkisiz hale getirildi. Irak ve Suriye’nin kuzeyinde 1 Ocak’tan itibaren 261 terörist etkisiz hale getirildi. Terör yuvalarını, inlerini, barınaklarını teröristlerin başına yıktık, yıkmaya devam edeceğiz” dedi.

    Güvenlik ileriden sağlanıyor

    Irak’ın kuzeyindeki Zap bölgesine gerçekleştirilen Pençe Kilit Operasyonu’nda önemli başarılar sağlandığını aktaran Bakan Akar, “Teröristlerin ‘girilemez’ dediği alanları Mehmetçik teröristlerden büyük ölçüde temizledi. Irak sınırındaki gözetlemesi ve kontrolü zor olan 302 kilometrelik alan teröristlerden büyük ölçüde temizlenerek kontrol altına alındı, güvenlik ileriden sağlanır hale geldi. Pençe Kilit Operasyonu’nda bugüne kadar 523 terörist etkisiz hale getirildi. Teslim olmalar, çözülmeler artarak devam ediyor” diye konuştu.
    Sözlerinin sonunda asrın felaketi olarak nitelendirilen depremlerde hayatını kaybedenlere rahmet, yaralananlara şifa ile tüm millete başsağlığı dileklerini yineleyen Akar, şunları kaydetti:

    “Milletimizin bağrından çıkan Türk Silahlı Kuvvetleri bu zor günlerde diğer bakanlık ve kurumlarla birlikte asil milletimizin emrinde, ilk andan itibaren görevinin başındadır. Depremde hayatını kaybeden bütün vatandaşlarımız ile silah ve mesai arkadaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Asil milletimizle birlikte omuz omuza çalışarak tek yumruk, tek yürek olarak inşallah tüm bu sıkıntıların üstesinden gelecek, yaralarımızı saracağız. Binlerce yıllık şanlı tarihimiz boyunca her türlü musibetten birlik ve beraberlik içinde alnının akıyla çıkan devletimiz ve milletimiz tek yumruk, tek yürek olarak bu zor dönemi de atlatacaktır.”

  • Bilim insanları AFAD Kriz Merkezi’nde

    Bilim insanları AFAD Kriz Merkezi’nde

    Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin ile Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank’ın başkanlık ettiği toplantıya 20 akademisyen katıldı. AFAD’taki toplantıda yeni şehirlerin planlanması, lojistik, network yönetimi, eğitim, Ar-Ge, altyapı ve kritik yapılar, diri faylar, sakınım bandı, haritalama ile CBS gibi başlıklarda 11 çalışma grubu oluşturuldu.

    11 ilde yıkıma yol açan, yaklaşık 110 bin kilometrekare alanda yaşayan 13 buçuk milyon insanı doğrudan etkileyen deprem felaketi, ülke gündeminin en önemli maddesi olmaya devam ediyor. Hayatın her alanında değişikliklere yol açan felaket, bilim insanlarının da odaklandığı bir alan haline geldi.
    Deprem sonrası hayata geçirilecek politikalara temel teşkil etmesi için Ankara’daki AFAD Kriz Koordinasyon Merkezinde bir toplantı düzenlendi. AFAD ve TÜBİTAK tarafından organize edilen toplantıya Bakanlar Varank ve Bilgin’in yanı sıra AFAD Başkanı Yunus Sezer, TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal, AFAD Deprem ve Risk Azaltma Genel Müdürü Prof. Dr. Orhan Tatar ile Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Haluk Özener ile da katıldı. Toplantıda, 20 akademisyen kendi alanlarıyla ilgili değerlendirmelerde bulunarak çözüm önerilerini sundu.


    Deprem bölgesinde yer seçimi süreçlerinde uzman akademisyenlerin desteklerinin yönetilmesi, yüksek deprem riski altındaki iller için acil eylem planları, tüm bilgilerin bir veri tabanında toplanması, mevcut yapı stoku ile ilgili politika belirlenmesi gibi konular, akademisyenler tarafından ele alındı.

    Toplantıda ayrıca, yapı denetim hizmetlerinin iyileştirilmesi ile ilgili öneriler sunuldu, yerel yönetimlerde uzman teknik personel istihdamı konusu görüşüldü, Ar-Ge boyutuyla TÜBİTAK – AFAD iş birliği konuşuldu.

    Toplantıda bir konuşma yapan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Bilgin, yeni şehirlerin planlanmasında yer seçiminin önemine işaret ederek akademisyenlerden bu konuda katkı beklediklerine söyledi. Kalite kontrol, sismik tasarım gibi konuların da önemli olduğunu belirterek atık ve asbest sorununun ilk adımda ele aldıklarını vurguladı.

    Bakan Varank da depremin etkilediği her alanda yenilikçi çözümlere ihtiyaç olduğunu söyleyerek özellikle imar ve kalkınma başlıklarında inovatif açılımlar yapmak gerektiğinin altını çizdi. TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal, deprem sonrasında Doğal Afetler Odaklı Saha Çalışması Acil Destek Programını başlattıklarını hatırlatarak, “Şu an sahada 59 farklı kurumdan 510 araştırmacımızın yer aldığı 119 proje yürütülüyor” dedi.

    Projelerin tamamlanmasının ardından kendilerine raporların sunulacağını aktaran Prof. Mandal, “Tüm veriler AFAD ile birlikte çalıştığımız ortak bir veri merkezinde değerlendirilecek” ifadelerini kullandı.

    AFAD Deprem ve Risk Azaltma Genel Müdürü Prof. Dr. Orhan Tatar da deprem bölgesinde yer seçim sürecinde akademisyenlerin bilimsel katkısının önemli olduğunu kaydederek oluşturulan 11 alt çalışma grubunda bir koordinatör olacağını ve bu koordinatörlerin ilgili kurum ve kuruluşlarla ortak çalışma yürüteceğini anlattı. Alt çalışma gruplarından deprem ve deprem yönetimi konusunda katkı beklediklerini vurgulayan Prof. Tatar, “Buradan alınan kararların uygulayıcılara aktarılmasıyla daha sağlıklı adımlar atacağımızı düşünüyoruz” dedi.


    Toplantıda yapılan görüşmeler sonucunda 11 alt çalışma grubu oluşturuldu. Bu araştırma grupları ise Mevzuat Geliştirme, Eğitim, Ar-Ge Bilgi Destek ve İletişim, Haritalama ve CBS, Diri Faylar ve Yüzey Faylanması Haritalama, Geoteknik ve Kütle Hareketleri, Yer Hareketleri, Sismik Tehlike ve Senaryo Depremleri, Üstyapı, Altyapı ve Kritik Yapılar, Lojistik Network Yönetimi, Mülkiyet ve Arazi Yönetim, Planlama, Çevre ve Uygun Yer Seçimi olarak sıralandı.