Etiket: deprem

  • Depremde hayatını kaybedenler anısına tırmanış

    Depremde hayatını kaybedenler anısına tırmanış

    Kahramanmaraş’ta meydana gelen ve 11 ili etkileyen depremde on binlerce insan hayatını kaybetti. Tunceli’de 4 profesyonel dağcı, depremde hayatını kaybedenler anısına Pülümür ilçesinde bulunan 3 bin 280 rakımlı Bağır Paşa Dağı’na tırmanış gerçekleştirdi. İlçeye bağlı Kırklar köyünden tırmanışa geçen dağcılar, zorlu bir yolculuğun ardından zirve yaptı. Zirvede “Yastayız” pankartı açan dağcılar, bir süre dinlendikten sonra inişe geçerek parkuru tamamladı.
    Tırmanışa ilişkin bilgi veren Zirve Dağcılık Tunceli Temsilcisi İskender Doğan, Kahramanmaraş merkezli depremde kaybedilen insanların tüm Türkiye’ye yasa boğduğunu belirterek, “Bizler de yaşanan bu depremlerden ötürü çok derin bir üzüntü yaşadık. Arkadaşlarımızla birlikte kaybettiğimiz canların anısına böyle bir etkinlik gerçekleştirdik. Hepimizin temennisi ülkemizin bir daha böylesi felaketlere uğramaması” dedi.

  • Dağların altında kalarak hayatını kaybettiler

    Dağların altında kalarak hayatını kaybettiler

    Kahramanmaraş’ta meydana gelen ve 11 ili etkileyen 7.7 ile 7.6 büyüklüklerindeki depremler Adıyaman’da büyük hasara neden olurken, 6 binden fazla kişi hayatını kaybetti.


    Büyük yıkımın yaşadığı Çelikhan ilçesinde kayan iki dağın altında kalan Mutlu köyü ise enkazda döndü. Çok sayıda kişinin hayatını kaybettiği ve yaralandığı köyde hayatını kaybeden akraba ailelerden oluşan 48 kişinin cenazesi getirildikleri Malatya Şehir Mezarlığı’na defin edildi.


    48 kişinin bulunduğu mezarlığı ziyaret ederek mezarlara çiçek bırakan Kenan Apak isimli bir vatandaş ise tarifsiz bir acı yaşandığını kaydederek diyecek söz bulamadıklarını söyledi.

  • Deprem siloları yerle bir etti

    Deprem siloları yerle bir etti

    Kahramanmaraş Pazarcık merkezli 7.7 ve Elbistan merkezli 7.6’lık iki büyük deprem Gaziantep’in Nurdağı ilçesinin hemen hemen her noktasında ciddi yıkıma ve hasara yol açtı. İki büyük deprem sonrası, Nurdağı ilçesinde bulunan 22 dev mısır ve buğday silosundan 15’i yerle bir oldu.

    Tonlarca ağırlıktaki silolar kağıt gibi paramparça oldu

    Asrın felaketinin ardından tonlarca ağırlıktaki silolar kağıt gibi paramparça olarak sağa sola savrulurken siloların içerisinde bulunan tonlarca buğday ve mısır da etrafa saçıldı. Yaşanan facianın boyutu ise dron ile havadan görüntülendi.

    “22 silonun 15 tanesi yıkıldı”

    Depremin ardından siloların yerle bir olduğunu söyleyen firmanın tahliye operasyon sorumlusu Ahmet Arıkan, “6 Şubat tarihinde yaşanan depremde Nurdağı ilçesinde bulunan 22 silonun 15 tanesi yıkıldı. Bu siloların büyük ekseriyetinde mısır ve bir miktar da buğday vardı. Yaklaşık 14-15 bin ton mal yere saçıldı. Biz de yaklaşık 15 gündür yere dökülen mısır ve buğdayın zayi olmaması için kurtarmaya ve yeniden ekonomiye kazandırmaya çalışıyoruz. Buradaki bulunan ve hayvan yemi sektöründe kullanılan ürünleri herhangi bir yağışa maruz kalmadan başka bir yere taşıma gayreti içerisindeyiz” diye konuştu.

  • 124 yıllık cami, depremlere meydan okuyor

    124 yıllık cami, depremlere meydan okuyor

    Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde bulunan ve 1317 yılında yapımı tamamlanan tarihi Yenişehir Camii, Kahramanmaraş ve Hatay merkezli depremlere karşı adeta meydana okuyor. Tarihi Yenişehir Camii’nin depremler sonrasında sadece minaresinde çatlak olduğu görüldü. Yenişehir Camii İmamı Abdulgani Akay, “Camimiz birkaç defa deprem gördü ve 2 defa yandı. Halen ayakta duruyor. Deprem sonrası minarede çatlaklıklar mevcut” dedi.

  • Depremi yaşayan kardeşler afetzedelere umut oldu

    Depremi yaşayan kardeşler afetzedelere umut oldu

    Hatay’ın Samandağ ilçesinde ikamet eden Çiğdem Kaptan (22) ile kardeşi İdil’in (17) ailesiyle birlikte yaşadığı ev, Kahramanmaraş merkezli iki büyük depremin ardından ağır hasar aldı. Deprem felaketi sebebiyle zor anlar yaşayan Kaptan ailesi, Hatay’dan ayrılarak Düzce’ye geldi ve Zahidül Kevseri Öğrenci Yurdu’na yerleşti.

    Depremzedeler için gönüllü olmak istediler

    Yurtta kalan kardeşler, Kızılay Şube Yöneticisi Nuray Tekin’in girişimleri ile depremzedelere umut olmak için gönüllü olarak çalışmaya başladı. Kendileri gibi deprem mağduru olan vatandaşlara yardım eli uzatabilmek için Kızılay gönüllüsü olan iki kız kardeş, depremzedelere umut olmaya başladı. Sosyal Market’te görev alan kardeşler, büyük bir özveriyle çalışıyor.

    “Bir kulübe bulduk, başımızı oraya soktuk”

    Depreme evde yakalandıklarını söyleyen Çiğdem Kaptan, “İlk depremde evden dışarı çıktık. İkinci depreme yolda yakalandık. Pazar günü yağmur yağıyordu. Bir kulübe bulduk, başımızı oraya soktuk. Ailecek orada kaldık. Benim kardeşim Düzce’de askerlik yapıyor. Depremin ardından ilk cumartesi günü Düzce yardım ekibini gördük. Bize o yardımı götürenler Düzce’ye gelip gelmeyeceğimizi sordu. Kardeşimde burada jandarmada asker sağ olsun oradaki askerler, komutanlar çok ilgilendi bizimle. Orada gönüllü olarak çalışan kişiler bizi Samandağ’dan alıp buraya getirdiler. Daha sonra yurda yerleştik” dedi.

    “Umudum var, İnşallah hep birlikte yeniden doğacağız”

    Deprem sebebiyle birçok tanıdığını kaybettiğini ifade eden Kaptan, “Samandağ çok kötü durumdaydı. İlk 2 gün hem yağmur hem kötü hava şartları hem de bölgede yolların olmamasından dolayı bize yardım çok ulaşmadı. Ondan sonra yardımlar geldi. Bir sürü arkadaşımız, bir sürü tanıdığımız enkaz altında kaldı. Allah rahmet eylesin, onları kaybettik. Yaşanmışlıklarımız da var. Hatay’ın tarihini hepimiz çok iyi biliyoruzdur. Çok metropolitan, bütün kültürlere yer açmış bir şehir. Umudum var. İnşallah hep birlikte yeniden doğacağız” diye konuştu.

    “Bizim gibi bu durumu yaşayan depremzedelere merhem olmak büyük bir onur”

    Kızılay’a ihtiyaçlarını karşılamak için geldiklerini ancak daha sonra gönüllü olmak için başvurduklarını kaydeden 17 yaşındaki İdil Kaptan ise “Buradaki çalışanlar bizimle çok ilgilendiler. Çok sıcakkanlı karşıladılar bizi. Burada çalışan Nuray hanım bize gönüllü olarak çalışıp çalışmayacağımızı sordu. Bizde kabul ettik. Neticede bizim gibi bu durumu yaşayan depremzedelere bizde merhem olmaktan büyük bir onur duyarız. Birkaç gündür burada çalışıyoruz. Burada bizim gibi depremzedelere yardımcı olmak benim çok hoşuma gidiyor. Burada görev aldığım için çok mutluyum. Düzce’de kaldığımız sürede her gün buraya gelip benim gibi bu durumu yaşayan insanlar ile empati kurup, onlara yardımcı olmak mutluluk verici bir şey” şeklinde konuştu.

    “Depremde bir çok arkadaşımı kaybettim”

    Depremin ardından kalacak bir yer bulamadıklarını söyleyen İdil, “Bizde depremin ardından barınma konusunda bir yer bulamadık. Orada yakınımızda bir kulübe vardı ve orada kaldık. Evlere geçmemiz yasaktı ve evimiz hasar almıştı. 1 hafta geçirdik. Yardımları getiren herkese teşekkür ediyorum. Onlar bize çokça yardım gönderdiler. Orada halen zorluklar var. Depremde bende birçok arkadaşımı kaybettim. Sınıf arkadaşlarımı kaybettim, çok üzgünüm. Umarım en kısa zamanda yaralarımızı sararız. Hep beraber atlatırız bugünleri” ifadelerini kullandı.

  • Depremde ölen kardeşinin 2 çocuğunu sahiplendi

    Depremde ölen kardeşinin 2 çocuğunu sahiplendi

    Yaşanan 2 büyük depremin ardından yürekleri dağlayan dramlar çıkmaya devam ediyor. Uzun yıllardır İnegöl’de ikamet eden Güllü ve Bekir Yırtıcı çifti, Kahramanmaraş’ta ikamet eden depremzede akrabaları olan Aynur (43) ve Gökhan Başboğa(42) ile birlikte akrabalarının göçük altında kalması üzerine harekete geçti. 8 katlı binanın 2. katında oturan Şirvan (40) ve Mehmet Danacı (40) çifti ile çocukları Barlas (10 aylık), Yekta Batu (3), Asaf Süreyya (7) yıkılan binanın altında kaldı. Enkazın altından Anne Şirvan ile çocukları 10 aylık Barlas ve 7 yaşındaki Yekta Süreyya bölgede bulunan cami cemaati ve askerlerin yardımıyla çıkarılarak ambulansla hastaneye sevk edildi. Baba Mehmet Danacı enkaz altında kalarak hayatını kaybederken, Ambulansla hastaneye götürüldüğü öğrenilen diğer çocuk Yekta Batu ise bulunamadı.

    Hastanede anne Şirvan Danacı hayatını kaybederken, isimsiz diye kaydedilen 2 çocuk Barlas ve Yekta Süreyya Danacı yapılan ilk tedavilerinin ardından Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığınca Bursa Çocuk Esirgeme Kurumu’na yerleştirildi. Durumu haber alan yakınları Bursa Çocuk Esirgeme Kurumu’na giderek çocukları sahiplenmek için başvuruda bulundu. Yapılan inceleme ve tespitlerin ardından 2 çocuk İnegöl’de ikamet eden yakınlarının yanına gelen Teyze Aynur Başboğa’ya teslim edildi. 2 kız çocuğu olan Teyze Aynur’un sahiplendiği kardeşinin 2 çocuğu ile birlikte artık 4 çocuğa sahip oldu.


    Teyze Aynur Başboğa, enkazdan çıkarılan ve kayıp olan Yekta Batu’nun da bulunması için yetkililerden destek istedi. İnegöl Kaymakamı Eren Arslan ve AK Parti Bursa Milletvekili Vildan Yılmaz Gürel dün aileyi ziyaret ederek 2 çocuğa çeşitli hediyeler verdi. Barlas ve Yekta Süreyya’yı sahiplenen Başboğa ailesine ve evlerini depremzedelere açan Yırtıcı ailesine başsağlığı veren heyet, bir süre çocuklarla ilgilendi. Başboğa ailesi enkaz altında bulunmayan diğer yeğenleri 3 yaşındaki Yekta Batu’nun da bulunması için heyetten destek istedi.

    Bu durumdan etkilenen İnegöl Kaymakamı geçici olarak konaklayan Başboğa ailesine bir ev bulma sözü ile maddi ve manevi anlamda yardım etme sözü verdi. Çocukları Berrenur ve Begüm Erva ile birlikte Yırtıcı ailesinin misafiri olan Aynur ve Gökhan Başboğa çifti ise öksüz kalan iki çocuğunda sahipsiz kalmayacağını, kendi evlatları gibi vatanına ve milletine bağlı bireyler olarak yetişmesini sağlayacaklarını söyledi.


    Çocukları sahiplenen teyze Aynur Başboğa, “Biz o gün akşam kardeşimle beraberdik. Annemlere gittik, oturduk. En son evlerimize gittik. Saat 04.15’te uyandım. Deprem oldu, çocuklar bağrıştı. Aşağıya indik. 1,5 dakikalık bir boşluk olduk. Sitenin içerisine girdik, tekrar oldu. Kardeşimi aradım, bir defa çaldı. İkinci defa da telefon kapandı. Zannettim ki, onlarda çıkıyorlar, o yüzden kapattılar. Ben erkek kardeşimi aradım, o bizi almaya geldi. Tekrar annemlere gitmek istedik, yollar kapanmış. Kardeşim yürüyerek gitti. Bu süre en fazla 1,5 saat oldu. Bende arkasından yürüdüm. İlk 1,5 saat içerisinde anneyi, kardeşleri, çocukları almışlar. Ama anne hayatını kaybetmiş dediler. Bir çocuğu da kucağından aldık dediler. Ama biz bunları 4. gün öğrendik. Enkaz çalışmaları bitti. Dedik baba çıktı ama onlar nerede? Kurumlara başvurduk. Konya ekibi büyük ağabeyi buldu. Büyük ağabeyi bulduktan sonra Barlas’ın burada olduğunu söylediler. Batu hala kayıp. Onu da hala araştırıyoruz. 10 aylık bir çocuk var. Birde 5-6 yaşlarında abisi var. Çocuk esirgeme kurumundan ağabeyi bulduk. Diğerinden hala haber yok.

    Teyzesi olarak çocuklar bende kalacak. Enkazdan çıkarmışlar. Çocukları ve kardeşimi çıkarmışlar. 1,5 saat içinde herkesi çıkarmışlar. Ama şu an hala yok. Annenin de mezarı belli değil. Onu da araştıracağız. Batu’nun her ne şekilde olursa olsun bulunmasını istiyoruz. İki evladım vardı. İki evladım daha oldu. Ufak yeğenimi beşiğin içinden almışlar. Beşik onu korumuş. Abisinin de bacağında ezilme vardı. Onunda durumu iyi. 4 gün hastane de yattı. Şu an bir sıkıntısı yok. İyileşme süreci devam ediyor” dedi.

    Aynur’un eşi Gökhan Başboğa ise, “4-5 gün boyunca hem kendi canlarımızı hem başka canları, canımızla, tırnaklarımızla kazıya kazıya, insanlara, kurtarma ekiplerine yardım ederek ulaşabildiğimiz insanlara ulaştık. Ulaşamadıklarımızın çoğu da rahmetli olmuştu. Elimizden geldiğince çocukları aradık. Onları bulmaya çalıştık. O an anlatılmıyor. Öyle bir durumu ki, anlatılmaz. Orada yaşamanız gerek. Alabildiğimizi aldık, alamadığımız enkazın altında kaldı. Ölenler Allah’tan rahmet diliyoruz. Yaşayan ailelere baş sağlığı diliyoruz. Rabbim ülkemizi korusun. Ülkemizde böyle bir şey bir daha yaşanmasın. Biz 1999 depremindeki insanlarla şu anda empati kurabiliyoruz. O insanların nasıl bir an geçirdiklerini çok daha iyi net bir şekilde anlıyoruz. Devletimizden Allah razı olsun. Depremden 1 saat sonra devletimiz oradaydı. Askerlerimiz eşofmanlarla ordu evlerinden çıkmışlar.

    Polislerimiz eşofmanlarıyla oradaydı. Hayatta kalan herkes sağlık ekipleriyle, bütün herkes oradaydı. Devletimize her zaman inanıyoruz, güveniyoruz. Bir hak vardır. Doğruyu konuşursan Allah arkanda durur. Yalan konuşursan, Allah seni helak eder. Biz bu anları yaşıyoruz. Aç gözlülük, yalan, dolanla her işi yaptığımızdan bizim başımıza böyle işler geliyor. Ben kendi duygularımı anlatıyorum. Rabbim bize bir daha göstermesin. Acımız çok büyük. Ne yapabiliriz? Bu saatten sonra nasıl doğrulacağız, yaralarımızı bir şekilde saracağız. Biz Türk milletiyiz. Biz o gün Türk milletinin nasıl bir ırk olduğunu orada kanıtlamış olduk. Biz böyleyiz, her zaman da böyle olacağız. Allah’ın bir emaneti. Rabbim bizlere bunları bağışladı. İki tane kız evladım vardı. Şimdi iki tane daha Allah’ın emanetleri. Bir miras olarak bizlere kaldı. Biri 8 aylık, biri 6 yaşında. Bir tanesi kayıp. Onu bulamıyoruz. En büyük acı da o. Öldüğünü bilsek, mezarını bileceğiz. Onu da bilmiyoruz. Yaşıyorsa, nerede bilmiyoruz. Bu çok farklı bir şey. O da bizi mahvediyor. Devletimizden ve yetkililerden, bir an evvel bulunmasını istiyoruz” diye konuştu.

  • Deprem bölgesi için soba üretiyorlar

    Deprem bölgesi için soba üretiyorlar

    Kahramanmaraş’ta yaşanan 7.7 ve 7.6’lık depremlerin ardından Gölpazarı Belediyesi tarafından deprem bölgesine gönderilmek üzere soba üretimi başlatıldı.

    Yapım çalışmalarının devam ettiği atölyede hazırlıkları inceleyen Gölpazarı Belediye Başkanı Hayri Suer, en kısa sürede sobaları deprem bölgesine ulaştıracaklarını belirterek, “Deprem bölgesindeki kardeşlerimizin hem yüreğini hem bedenenlerini ısıtmak adına imkânlarımız ölçüsünde soba imalatına devam ediyoruz. Şu anda deprem bölgesinde en önemli ihtiyaçların başında soba geliyor.

    Elimizden geldiğince yardım etmeye devam edelim. Rabbim hayırlarınızı kabul eylesin” ifadelerini kullandı.

  • “Deprem bölgesinde sanayi üretimini sürdürmek zorundayız”

    “Deprem bölgesinde sanayi üretimini sürdürmek zorundayız”

    Cumhuriyet tarihinin en önemli felaketleri arasına giren ve toplam 11 ilde 13,5 milyon insanı doğrudan etkileyen Kahramanmaraş depreminin ardından depremzedelerin yaralarını sarmak için başta devlet kurumları olmak üzere tüm ülke seferber oldu. Ülke genelinde başlatılan yardım seferberliği ile bölgeye ihtiyaç duyulan malzemeler ulaştırılırken afetin kapsadığı alanın genişliği ve yıkım gücünün büyüklüğü hesaba katıldığında sürecin zorlu olacağı ve zaman alacağı tahmin ediliyor.


    Başkan Erol Gülmez, bölge sanayicileri olarak depremi haber aldıkları ilk andan itibaren yardım seferberliği başlattıklarını belirterek ilk etapta gıda, giyim ve hijyen başta olmak üzere bölge halkının acil ihtiyaç duyduğu malzemeleri hızlıca toparlayarak bölgeye ulaştırdıklarını kaydetti. Maddi manevi bölge halkının her zaman yanında olacaklarını vurgulayan Gülmez depremzedelerin öncelikli olarak çadır, ısınma, gıda, giysi, tuvalet ve hijyen gibi temel insani ihtiyaçlarını karşılamak gerektiğini ancak daha da önemlisi kalıcı barınma ve güvenlik ihtiyaçlarının giderilmesi için vakit kaybedilmeden çalışmalara başlanması gerektiğinin önemini vurguladı. Barınma ihtiyacını karşılamak üzere NOSAB olarak ilk etapta 100 adet konteyner hazırladıklarını kaydeden Gülmez, “Demonte olarak hazırlanan konteynır evler, bir tır ile 25 adet gönderebilecek şekilde özel hazırlandı. Böylelikle bölgeye daha hızlı ve daha çok miktarda konteynır gönderebilme imkanı yakaladık” şeklinde ifade etti.


    Böylesine büyük bir felaketi yaşamış insanların korkuya kapılmasını ve ilk panikle bölgeyi terk etmeye çalışmasını gayet insani bir refleks olarak görülmesi gerektiğini söyleyen Gülmez, ancak orta ve uzun vadede herkesin bölgeyi terk etmesi halinde bölgenin tıpkı tarihteki Pompei kenti gibi hayalet bir bölgeye dönüşmesi riskinin altını çizdi. Afete maruz kalan bu 11 ilin 2022 yılında 20,1 milyar dolar gibi bir rakamla ülke ihracatının yaklaşık yüzde 10’unu gerçekleştirdiğini hatırlatan Gülmez, bu şehirlerdeki sanayici meslektaşlarının ve OSB yönetimlerindeki tanıdıklarının bu göç sebebiyle fabrikalarını kapatmak ya da taşımak zorunda kalacaklarını kendilerine ilettiklerini söyledi. OSBÜK Yönetim Kurulu’nda da gündeme gelen bu konu hakkında OSBÜK’ün tersine göçün başlatılması için çalışmalar yapılması gerektiği kararının alındığını hatırlattı.

  • Zonguldak’ta AKM’ye boşaltma kararı

    Zonguldak’ta AKM’ye boşaltma kararı

    Zonguldak’ta daha önce depreme dayanıksız olduğu tespit edilen Atatürk Kültür Merkezi’nin tahliye kararı onaylandı. 1993 yılında yapılan bina; devlet tiyatroları, toplantı ve sergi salonları ve halk kütüphanesini barındırıyor.
    Bakanlığın Zonguldak Atatürk Kültür Merkezi’nin tahliyesi için yeni bir yer aradığı öğrenildi. Atatürk Kültür Merkezi’nin boşaltıldıktan sonra deprem güçlendirilmesi yapılacağı öğrenildi. Öte yandan AKM’de düzenlenecek tüm etkinlikler iptal edildi.

  • Anneannesi siper oldu, hayata tutundu

    Anneannesi siper oldu, hayata tutundu

    Antakya’da 4 yaşındaki Asel Erva Malatya’nın anneannesi ve dayısı ile birlikte kaldığı 6 katlı bina depremde yerle bir oldu. Enkazda 7 saat kaldıktan sonra ekipler tarafından kurtarılan 4 yaşındaki Asel Erva Malatya’nın anneannesi Nesrin Pak hayatını kaybederken dayısı Oğuzhan Pak enkazdan sağ olarak çıktı. Depremde anneannesi Nesrin Pak’ın Asel Erva’nın üzerine kapanması ile hayatı kurtulan Asel Erva ise anneannesinin öldüğünü bilmiyor. Asel Erva Malatya’nın bulunduğu çöken binada toplam 35 kişi hayatını kaybederken, enkazdan çıkan Asel Erva, annesi Burcu, babası Gökhan, 1 yaşındaki kardeşi Elisa Malatya, dayısı Oğuzhan Pak ve yakınları ile birlikte Silifke ilçesinde kaldıkları kiralık evde depremi unutmaya çalışıyor.

    Deprem günü anneanne Nesrin Pak, Asel Erva’nın kendi evlerinde kalmasını istedi

    Depremde evlerini, arabalarını ve 50’den fazla yakınlarını kaybettiklerini belirten Gökhan Malatya, “Şubat ayının 5’inde Pazar günü kayınvalidemde yemek yedikten sonra eve doğru yola çıktık. Kayınvalidem o gün torununun yanında kalmasını istemişti. Sonra biz eve geçtik. Evde uyurken saat 04.17 sıralarında Antakya’da depreme yakalandık. Kızım, kayınvalidem ve kaynım aynı evde kalıyorlardı. Biz hasarlı binadan kurtulduk. Kayınvalidemin binası komple yıkıldı. 7 saat sonunda kayınvalidem ve kızıma ulaştık. Kayınvalidem kızıma siper olmuştu. Kızımı sağ salim enkazdan çıkardık. O süreçten sonra Antalya Serik’e geçtik. Devletimizden Allah razı olsun. Bizi orada misafir ettiler. Sonra Mersin Silifke’ye geldik. Burada bir yardımsever ailenin bize verdiği evde kalıyoruz. Silifke kaymakamlığı ve Silifke İlçe Milliği Eğitim Müdürlüğü saoğlsunlar bize yardımcı oluyorlar. Evlerimiz yıkıldı arabamız gitti. Buna da şükür devletimiz var olsun” dedi.

    Evimiz tamamen yıkıldı

    Deprem sonrası ağır hasar alan evlerinin daha sonra tamamen yıkıldığını belirten Burcu Malatya, “1 yaşındaki kızımın yanındaydım. Depremde eşim yanımıza geldi. Sakin olmamızı istedi. Deprem biter bitmez dışarı çıktık. Asel Erva kızım annemin yanındaydı. Yürüyerek evlerine gittik. Bina yıkılmıştı. Daha sonra bekledik. Gün ağırınca kızımın enkazdan çıkarıldığını duyduk. Amcalarım kızımızı bize getirdi. Annemi kaybettik. Abim de enkazdan sağ çıktı” diye konuştu.
    6 şubat günü yaşanan depremde binalarının yerle bir olduğunu belirten Oğuzhan Pak, 9 saat enkaz altında kaldığını, annesini kaybettiğini, yeğeninin ve kendisinin kurtarıldığını durumunun iyi olduğunu söyledi.

    Dayısı öldü kızı İrem enkaz altından sağ çıktı

    Malatya ailesinin dayıları Ahmet Zeytunlu’nun yaşanan depremde hayatını kaybettiği, kızı İrem Zeytunlu’ya siper olduğu için kızını kurtardığı belirtilirken, enkaz altında İrem Zeytunlu’ya ulaşan çevre sakinlerinin olayı cep telefonu kamerasına kaydedip adres sorması İrem’in de adreslerini acı duyarak söylemesi cep telefonu kamerasına yansıdı.