Etiket: deprem

  • “Diyarbakır’a gelirlerse Kızılay’ı göreceklerdir’

    “Diyarbakır’a gelirlerse Kızılay’ı göreceklerdir’

    Bakan Bozdağ, Diyarbakır’da Silvan yolu üzerinde depremzede vatandaşların kaldığı çadır kenti ziyaret etti. Ziyarette, vatandaşlarla sohbet ederek, taleplerini dinleyen Bozdağ, “geçmiş olsun” dileğinde bulundu.

    Depremzede çocuklarla da zaman geçiren Bozdağ, burada yaptığı açıklamada, Diyarbakır’da deprem felaketi nedeniyle barınma ihtiyacı olan vatandaşlar için çoklu alternatiflerin hepsini devreye soktuklarını söyledi. İlk zamanlarda bütün kapalı mekanları, camileri, spor salonlarını, sosyal tesisleri ve misafirhaneleri kullandıklarını, daha sonra hızlıca çadır kentler oluşturduklarını aktaran Bozdağ, bu kapsamda Diyarbakır’da ilk etapta 9 ayrı çadır kent kurulduğunu belirtti.

    Diyarbakır’da ilk gün yaklaşık 200 bin vatandaşı geçici barınma alanlarında barındırdıktan sonra kalıcı barınma alanları oluşturmak amacıyla çalışmalara süratle başladıklarını anlatan Bozdağ, şöyle konuştu:
    “Bu maksatla bir yandan Kredi ve Yurtlar Kurumumuzun öğrenci yurtlarını vatandaşlarımıza tahsis ettiğimiz gibi öte yandan ihtiyaç halinde ortaöğretim yurtlarını da tahsis için planlandı. Fakat vatandaşlarımızın barınma ihtiyacını karşılamanın yanında aynı zamanda her türlü iaşesini de bu çerçevede karşıladık. Şimdi de kalıcı ve geçici süre ama belli alanda sürekli olmak üzere Diyarbakır’da çadır kent kurduk. Ayrıca da konteyner kent kurma çalışmalarımızı sürdürüyoruz.”

    Silvan yolu üzerinde yaklaşık 2 bin çadırın bulunduğunu, bu alanı vatandaşların hizmetine sunduklarını anlatan Bozdağ, çadır kentte yeme, içme, ibadet etme ve çocuklar için oyun alanları ile sosyal bir takım etkinlikler yapabilecek alanlar da oluşturulduğunu bildirdi. Elektrik, su, kanalizasyon ve diğer iaşe faaliyetlerinde bir sıkıntının olmadığını dile getiren Bozdağ, Kızılay ve diğer kurumların burada vatandaşların ihtiyaçlarını karşılama konusunda seferber olduğunu kaydetti. İncelemelerinde bütün ihtiyaçların karşılandığını gördüklerini ifade eden Bozdağ, “Burada sadece Diyarbakırlı kardeşlerimin şunu bilmesinde fayda var, buradaki kanalizasyondan çıkan suların veyahut da atıkların Dicle Nehri’ne aktarılması söz konusu değildir. Bunların tamamı Büyükşehir Belediyemizin kurduğu sistem çerçevesinde arıtma tesisinde arıtılıyor, arıtıldıktan sonra nasıl arıtılan sular bırakılıyorsa aynı çerçevede bırakılıyor. Dicle’nin kirletilmesi söz konusu değildir. Bu yönde çıkan haberlerin asılsız olduğunu bir kez daha ifade etmek isteriz” diye konuştu.

    Burada Kızılay’ı gördüklerini ifade eden Bozdağ, “Kızılay’ımız üzerinden çok farklı iftiraları günlerdir dile getirenler var. ‘Kızılay nerede, ne yapıyor?’ diyenler Diyarbakır’a gelirlerse Kızılay’ın çadırlarını da ikramlarını da gayretlerini de göreceklerdir. Kızılay’ımız hem Diyarbakır’ımızda hem de diğer bütün afet bölgesindeki illerimizde çalışmalara ilk günden beri en üst düzeyde katkı vermektedir. Ama görmeyen gözlere göstermek, duymayan kulaklara duyurmak maalesef mümkün olmuyor. İftira edenler iftiracılığını sürdürüyorlar, ama aziz milletimiz bunu görüyor. Bu çadırlarda yaşayanlar bunu görüyor, burada Kızılay’ın ikramlarından, yemeklerinden ve içeceklerinden istifade edenler, diğer yardımlardan istifade edenler bunu görüyor ve bunu söyleyenlerin yüzüne bakarken, ‘Bunlar yalanın alasını söylüyorlar, bunlar inanılmaz, güvenilmez yalancı insanlar.’ diye kendi aralarında eminim ki konuşuyorlar. Onun için her konuda dürüst olmak gerekir. Eleştiride de değerlendirmede de bir ölçüyü korumakta fayda vardır. Şu anda devlet bütün imkanları ile Diyarbakır’da ve ülkemizin her yerinde duruma hakimdir, seferber durumdadır. Vatandaşlarımızın yanındadır. Hiçbir vatandaşımızı Kızılay’ımız da AFAD’ımız da diğer kurumlarımız da yalnız bırakmamıştır. Bırakmamakta da kararlıdır” ifadelerinde bulundu.

  • Depremzedeler TSK uçağıyla İstanbul’a getirildi

    Depremzedeler TSK uçağıyla İstanbul’a getirildi

    Yaralılar burada hazırda bekleyen ambulanslarla tedavi altına alınmak üzere çevre hastanelere kaldırıldı.

    Kahramanmaraş merkezli 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremlerin ardından enkaz altından yaralı olarak kurtarılan depremzedelerin çeşitli illere tahliyeleri hız kesmeden devam ediyor. Adana’da enkaz altından yaralı olarak kurtarılan 38 depremzede ve 31 refakatçi Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ait C-130 askeri nakliye uçağı ile saat 02.30 sıralarında İstanbul’a getirildi. 112 ekipleri yaralılar gelmeden önce Atatürk Havalimanı’nda bekledi. Yaralıları uçaktan alan sağlık ekipleri tedavi için çeşitli hastanelere kaldırdı.

    TSK hız kesmeden yaralıları tahliye ediyor

    Türk Silahlı Kuvvetleri bir yandan arama kurtarma çalışmalarına devam ederken bir yandan da tahliye işlemlerini aralıksız devam ettiriyor. Adana’daki enkaz altından yaralı olarak kurtarılan 38 yaralı depremzede ve 31 refakatçi Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ait askeri uçakla Atatürk Havalimanı’na getirildi. Yaralılar burada hazırda bekleyen sağlık ekiplerine teslim edildi. Askerler yaralıların uçaktan indirilip ambulansa bindirilmesi anında sağlık ekiplerine yardım etti.

  • Selçuk Bayraktar gönüllüleri ziyaret etti

    Selçuk Bayraktar gönüllüleri ziyaret etti

    Selçuk Bayraktar, 6 Şubat’taki Kahramanmaraş merkezli depremlerinin ardından Hatay’a gelen İstanbul Çekmeköy gönüllüleri ile bir araya geldi. Bayraktar, Hatay’a geldikten sonra buradan ayrılmayan gönüllülerle yaptıkları çalışmalarla ilgili sohbet etti.

  • 4 ayda kaydedilecek deprem 17 günde gerçekleşti

    4 ayda kaydedilecek deprem 17 günde gerçekleşti

    Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) Deprem ve Risk Azaltma Genel Müdürü Prof. Dr. Orhan Tatar, AFAD Genel Merkezi’nde açıklamalarda bulundu.

    Tatar, 6 Şubat’ta meydana gelen 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremler ile 20 Şubat’ta Hatay Defne’de meydana gelen 6,4’lük deprem sonrasında şu ana kadar 8 bin 550 artçı sarsıntını kaydedildiğini söyledi.

    “4 AYDA KAYDETMEMİZ GEREKEN DEPREM SAYISI 17 GÜNDE OLDU”

    Yaklaşık üç dakikada bir artçı sarsıntının meydana geldiğini belirten Tatar, “4 ayda kaydetmemiz gereken toplam deprem sayısını 17 gün içerisinde kaydetmiş oluyoruz. Bu artçı sarsıntıların ciddi bir bölümü vatandaşlarımız tarafından hissedilebilecek büyüklükte. Bu kadar büyük bir bölgeyi etkileyen ve birbirini tetikleyerek devam eden depremler sonucunda önümüzdeki günlerde halen 5’in üzerindeki büyüklüklerde artçı sarsıntılar yaşayabiliriz.” dedi.

    “HASARLI BİNALARDAN UZAK DURUN” UYARISI

    Deprem bölgelerinde ağır hasarlı binalardan eşya alımının yasaklandığını hatırlatan Tatar, “Vatandaşlarımızın bu kurala harfiyen uyması gerekiyor. Her an bölgede meydana gelebilecek artçı sarsıntılarla şu anda ayakta olan binalar da yıkılma riskiyle karşı karşıya kalabilir.” diye konuştu.

    SİVAS’IN GÜRÜN İLÇESİ DE AFET BÖLGESİ İLAN EDİLDİ

    Depremlerin merkez üssüne yakın illerin değişik ilçelerinde de birtakım hasarların olduğunu söyleyen Tatar şunları söyledi:

    “Niğde’nin değişik ilçelerinde, Sivas’ın Gürün ilçesinde, Kayseri’nin depremin merkez üssüne yakın ilçelerinde hasarlı binalar olduğu yönünde bilgiler var. Bu yerleşim alanlarında hasar tespit çalışmaları devam ediyor. Hasar tespit çalışması tamamlanan Sivas’ın Gürün ilçesi de genel hayata etkili afet bölgesi olarak değerlendirilmiş durumda. Depremin tetiklediği bir takım ikincil afetler de var. Bölgede şu anda en önemli risklerden biri de devam eden artçı sarsıntılar sonrasında karşımıza çıkabilecek kaya düşmesi riski. AFAD’ın teknik elemanları bölgenin değişik kesimlerinde bu anlamda araştırmalarını sürdürüyor. Bölgede değişik kesimlerde özellikle kaya düşmesi riski altında bulunan yerleşim alanları var ve buralar tespit edildikçe vatandaşlarımız buralardan tahliye ediliyor”

    “TEKNİK RAPORLA BİNALARIN DURUMU NETLEŞECEK”

    Tatar, deprem bölgesinde inşaatı tamamlanmamış binalarla ilgili, “Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın yetkilendirildiği kurum ve kuruluşlar tarafından hazırlanacak bir teknik rapor neticesinde bu tür binaların durumu netleşecek. Devam mı edilecek, yoksa farklı bir karar mı alınacak, genelgeyle tanımlanmış durumda. Binanın taşıyıcı sistemi, temel durumu, zemin durumu, yapıyı etkileyecek kitle hareketleri, sıvılaşma, yüzey faylanması gibi hususlar bu teknik elemanlarca değerlendirilecek ve oluşturulacak teknik raporda bunlar dikkate alınarak binanın durumuna karar verilecektir” ifadelerini kullandı.

  • Hatay’ın Defne ilçesinde 5 büyüklüğünde artçı deprem

    Hatay’ın Defne ilçesinde 5 büyüklüğünde artçı deprem

    Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığından (AFAD) alınan bilgiye göre, Hatay’ın Defne ilçesinde saat 18.53’te 5 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Yerin 9.76 km derinliğinde meydana gelen deprem çevre illerden de hissedildi.

    Kahramanmaraş merkezli iki büyük depremin en çok etkilediği illerden biri olan Hatay’da geçtiğimiz Pazartesi günü 3 dakika arayla 6.4 ve 5.8 büyüklüğündeki iki deprem daha meydana gelmişti. Bu deprem üzerine evlere eşya alınması için girişler yasaklanmıştı. Alınan tedbirlerin ardından bugün de 5 büyüklüğünde bir artçı deprem daha meydan geldi.

  • Bakan Çavuşoğlu: “Bu yaraları elbette birlikte saracağız”

    Bakan Çavuşoğlu: “Bu yaraları elbette birlikte saracağız”

    Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Lübnan Dışişleri ve Göçmenler Bakanı Abdallah Bouhabib ve Lübnan Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Ali Hamie ile Bakanlık’ta bulunan Fatin Rüştü Zorlu Salonu’nda ortak basın toplantısı düzenledi. Uluslararası toplumdan oldukça özverili bir destek aldıklarını söyleyen Bakan Çavuşoğlu, depremin izlerini birlikte sileceklerini söyledi.

    “16 Lübnanlı vatandaşımız vefat etti”
    Yaşanan deprem felaketi sonrasında bazı Lübnanlı vatandaşların da hayatını kaybettiğini söyleyen Çavuşoğlu, “Şu ana kadar tespit ettiğimiz kadarıyla 16 Lübnanlı vatandaşımız vefat etti. Bunun için baş sağlığı dileklerimi iletmek istiyorum, yaralı kardeşlerimize de acil şifalar diliyorum. Lübnan 5 arama kurtarma ve sağlık ekibi yolladı. Toplam 120 kişilik bir ekip gönderdiler. İlk ekip depremden 19 saat sonra yani bir gün geçmeden geldi. Geçtiğimiz yıl Lübnan’da ortak bir arama kurtarma eğitimi düzenlemiştik. Bu eğitime katılan 10 kardeşimiz gönüllü olarak bu ekiplerin içerisinde yer aldılar. Yine bu ekip Kahramanmaraş’ta 3 tane vatandaşımız kurtardılar. Gerçekten bu dayanışma ve destek için tüm Lübnan halkına ve kardeşlerimize de teşekkür ediyoruz” diye konuştu.

    Türkiye’ye yurtdışından gelen çadır sayısı 93 bin 637’ye çıktı
    Depremin ilk günlerinden itibaren bir taraftan tüm kurumlarıyla sahada olduklarını diğer taraftan da uluslararası yardımlarda koordinasyonu sağladıklarını belirten Bakan Çavuşoğlu, “Daha önce de söyledim 102 ülkeden yardım teklifi geldi. Bu nedenle uluslararası toplama bir kere daha teşekkür ediyoruz. Aynı zamanda ayni yardımlar ve yapmamız gereken özel yardımlar vardı. Barınma ve sağlık hizmetlerinin aksamaması gerekiyor. Diğer acil ihtiyaçlar konusunda dışarıdan gelen yardımların koordinasyonu da önem arz ediyordu. Dün 90 bin civarında çadırın ülkemize geldiğini söylemiştik. Bunun bir kısmı ülkeler ve uluslararası örgütler tarafından gönderilen çadırlar bir kısmı da AFAD tarafından satın alınan çadırlar. Bu sayı bugün 93 bin 637’ye çıktı. Konteynerle ilgili çalışmalarımızda devam ediyor” ifadelerine yer verdi.

    “Bu yaraları elbette birlikte saracağız”
    Depremin bıraktığı yaraların birlikte sarılacağını söyleyen Çavuşoğlu, “Depremden sonra karşılanması gereken ihtiyaçlar da var. Özellikle şehirlerimizin yeniden inşasını sürekli Cumhurbaşkanımız her gittiği yerde vurguluyor. Aynı zamanda Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanımız Murat Bey ve arkadaşları da yoğun bir şekilde çalışıyorlar. Özellikle uluslararası toplumdan da şu anlamda destek görüyoruz; Birleşmiş Milletler acil çağrı mekanizmasını devreye soktu. 3 ay içinde acil ihtiyaçların karşılanması için 1 milyar dolarlık yardım çağrısında bulundu. Dün itibarıyla başta BM olmak üzere farklı ülkelerden buraya katkı sağlayanları görüyoruz. Kurumlarımız ile bu BM’den gelecek katkının nerelere harcanabileceği konusunda çalışıyoruz. AB, önümüzdeki günlerde Türkiye’ye destek vermek için uluslararası bir konferans düzenliyor. Kendileri dün bilgi verdiler. Bu gelecek destek nerelere harcanacak tüm kurumlarımız bunun için koordinasyon içerisinde çalışıyor. Biz de elimizden gelen desteği veriyoruz. Sonuçta bu yaraları elbette birlikte saracağız. Türkiye’nin imkanları ile uluslararası toplumun ve dost, kardeş ülkelerin destekleri ile bunun üstesinden geleceğiz” dedi.

    “Lübnan’ın 19 kat daha büyük bir alanında bu deprem meydana geldi”
    Lübnan Dışişleri ve Göçmenler Bakanı Abdallah Bouhabib, Türkiye’ye başsağlığı dileyerek, “Biz birçok insanın hayatını kaybettiği deprem haberini alınca çok büyük üzüntü duyduk. Hayatlarını kaybedenlere rahmet diliyoruz. Lübnan hükümeti ve halkı adına bir kez daha buradan taziyelerimizi sunuyoruz. Yaralılara acil şifalar diliyorum. Lübnan Cumhuriyeti, sınırlı imanlarına rağmen; ancak kardeşlik bağlarımız sınırsızdır, kardeş Türkiye’ye bu zor günlerinde yardımcı olduk. Biliyoruz ki zor günlerimizde Türkiye yanımızdaydı. Yıkılan yerlerin, illerin tekrar inşasını temenni ediyoruz. Lübnan’ın 19 kat daha büyük bir alanında bu deprem meydana geldi” ifadelerine yer verdi.

    “Patlama olunca Türkiye bize yardıma koştu”
    Lübnan devleti ve halkı adına başsağlığı dileyen Lübnan Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Ali Hamie, “Hayatını kaybedenlere rahmet diliyoruz, yaralılara acil şifalar diliyoruz. Beyrut Limanı’nda bir patlama oldu, aynı hafta içinde Türkiye bize koştu. Türk yetkililer bütün Türk limanlarının Lübnan’a açık olduğunu ilan ettiler. Türkiye korona virüs döneminde bize yardımlarda bulundu. Şimdi zamanı geldi. Biz de üzüntülüyüz; ancak biz de Türkiye’nin ve Suriye’nin bazı bölgelerini vuran deprem nedeniyle biz de yardıma koşuyoruz. 5 önemli sefer yapıldı. Kurtarma ekipleri gönderdik. Türkiye hükümeti yapıları yeniden ne hızlı şekilde gerçekleştirecektir” diye konuştu.

  • Fenerbahçe, depremzede Kuzey Koşar ve ailesini Ülker Stadı’nda ağırladı

    Fenerbahçe, depremzede Kuzey Koşar ve ailesini Ülker Stadı’nda ağırladı

    Fenerbahçe, Türkiye’yi derinden sarsan depremlerin ardından afetzedelere moral desteği sağlamaya devam ediyor. Sarı-lacivertliler, son olarak Hatay’da enkazdan kurtarılan ve İstanbul’a gelen 10 yaşındaki Fenerbahçe taraftarı Kuzey Koşar ve ailesini Ülker Stadı’nda konuk etti.

    Fenerbahçe’nin resmi internet sitesinde yer alan açıklamada, “Ülkemizi yasa boğan deprem felaketinde Hatay’da enkazdan kurtarılan 10 yaşındaki Fenerbahçe taraftarı Kuzey Koşar ve ailesini stadımızda ağırladık. Ülker Stadyumu Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Spor Kompleksi’ni gezen 10 yaşındaki taraftarımıza isminin yazılı olduğu Fenerbahçe forması da hediye edildi. Yaralarımızı birlikte saracağız” ifadelerine yer verildi.

  • Enkazda ağlayınca fark edilmiş

    Enkazda ağlayınca fark edilmiş

    6 Şubat günü meydana gelen deprem felaketinin 131’inci saatinde Hatay’ın Antakya ilçesinde enkaz altında kalan 3 yaşındaki Asya’nın ağlamasıyla madenciler tarafından fark edildiği ortaya çıktı. TTK Üzülmez Müessese Müdürlüğünde 4 yıllık maden işçisi 32 yaşındaki İlker Aksakal enkaz altındaki bebeği zayıf olması üzerine aşağı sarkıtılarak bebeği bulunduğu yerden kurtardı. O anlar ise maden işçileri tarafından cep telefonuna kaydedildi. İki saatlik çalışmayla açılan delikten kurtarılan Asya, sağlık ekiplerine teslim edildi.

  • Enkaz altındaki 261 saatlik dehşeti anlattı

    Enkaz altındaki 261 saatlik dehşeti anlattı

    Gaziantep’in İslahiye ilçesinde yaşayan 57 yaşındaki Mehmet Boyraz, 26 yaşındaki oğlu Mehmet Ali Şakiroğulları ve 21 yaşındaki gelini Necla Nur Şakiroğulları ile birlikte 9 aylık torunu Aziz Yusuf’u Antakya Akademi Hastanesine götürdü. Aziz Yusuf, ilk müdahalenin ardından binanın 8. katındaki yoğun bakım ünitesine yatırıldı. Anne Necla Nur ve bebeği Aziz Yusuf, depreme yoğun bakım ünitesinde yakalanırken, kantinde beklemeye başlayan Mehmet Boyraz ve oğlu Mehmet Ali Şakiroğulları ise hastane kantininde sallantıya yakalandı. Büyük panik yaşayan baba ve oğlu, diğer insanlar gibi kaçmaya çalışırken baba, depremden sonraki bir saat içerisinde kendi imkanları ile dışarı çıkmayı başardı. Oğlu Mehmet Ali Şakiroğulları ise enkazın arasında kaldı.

    “Gözümü açtığımda göğsüme kadar hafriyatın içerisindeydim”
    Deprem anında yaşadıklarını anlatan baba Mehmet Boyraz, “Antakya Akademi Hastanesine gittik, oğlum ve gelinimle birlikte torunumu götürdük. Onları yoğun bakıma aldılar. Bize ‘Beklemenize gerek yok’ deyince kantine indik. Kantinde otururken yer sallantısı oldu. Milletin hepsi kaçışmaya başladı. 20-25 kişi vardı. Biz de kaçmaya başladık. Oğlumla birlikte merdivenin başına beraber geldik. Çağırdım, ‘Oğlum yanıma gel’ dedim. Gelmedi. merdivenin ikinci basamağını indim. Orada kaldım. Korkuluğa tuttum, sallandı sallandı. Gözümü açtım baktım, baktım ki göğsüme kadar hafriyatın içerisindeyim. Ellerimle açtım, aşağıya indim. Baktım poliklinik yazan bir kapı vardı. Tekme attım, cam kırılmadı. Sonra hafriyat parçası aldım camı kırdım, dışarıya çıktım” dedi.

    Dışarı çıkınca ikinci kez depreme yakalandı
    Baba Mehmet Boyraz, elleriyle enkazı temizleyerek kurtulduğunu ve dışarı çıktıktan sonra ise ikinci depreme yakalandığını anlattı. Boyraz, “Dışarıya baktım, bizim arabanın olduğu yere koştum. Ama araba öbür binanın altında kalmış. Orada bir vatandaş duruyordu, hemen yanına koştum, arabanın içerisinde oturduk. Yeniden şiddetle sallanmaya başladı. ‘Frene bassana, araba gidiyor’ dedim. Arkadaş ise, ‘El frenini de çekmişim frene de basmışım’ dedi. Bir yağmur, fırtına. Hava aydınlanınca baktım, 7 katlı bina dümdüz olmuş. Binanın üzerine çıktık, 2 el gördük. Kendi çabalarımızla onları çıkarttık. 50-60 yaşlarında birini daha çıkardık ama o ölmüştü” şeklinde konuştu.

    İlk müjdeli haberi gelini ve torunundan aldı
    Enkaz başında beklerken ilk müjdeli haberin gelini ve torunundan geldiğini ifade eden Boyraz, depremden 8 saat sonra yoğun bakımdan gelini ve torunun sağ olarak kurtarıldığını kaydetti. Yoğun bakımdan ölü olarak da çıkarılanlar olduğunu belirten baba Boyraz, oğlunun halen enkaz altında olması nedeniyle buruk bir sevinç yaşadığını ifade etti.

    Yıkılma anında büyük korku yaşadı
    Baba Boyraz, “Bina büyük bir sesle yıkıldı. Öyle bir ses çıktı, sallantı vardı ki ben dünya takla atıyor zannettim. Merdivenin başındayken ‘Dünya dönüyor’ diye gözümü yummuştum. Baktım oğlum yok, o yana bu yana, baktım, bağırdım, çağırdım yoktu” ifadelerine yer verdi.

    Ümidi kestiği anlarda müjdeli haberi aldı
    Enkaz başında oğlunun canlı kurtulma umuduyla 11 gün beklediğini kaydeden Boyraz, ümidini yitirdiği anlarda ise oğlunun kurtarıldığı haberini aldığını ifade etti. Mehmet Boyraz, “11 gün enkaz başında bekledim, diğer oğlum Mustafa ile 11. gün eve geldik. Canlı çıkacağını hissediyorduk ama artık ümitlerimi yitirmeye başlamıştım. Sonra telefon geldi. Oğlumun sağ çıktığı haberini aldık. Biz de hemen yola çıktık, yanına gittik” diye konuştu.

    Büyük panik yaşandı
    Enkazdan 261 saat sonra kurtarılan Mehmet Ali Şakiroğulları, “Oğlum Aziz Yusuf’u tedavi ettirmek için eşim ve babamla birlikte Antakya’da hastaneye gittik. Eşim, oğlum Aziz Yusuf ile birlikte 8. katta yoğun bakımda kaldı. Biz de babamla birlikte kantinde oturuyorduk. Ben masaya kafamı koymuş uyuyordum. Sarsıntı anında bağırış ve çağırışlar duydum. Bir baktım, genç bir çocuk önümden atladı kaçıyordu. Ne olduğunu anlamadım. Ne uyuyordum ne de ayıktım. Uykulu bir haldeydim. Bir baktım babam karşımda. Direkt polikliniğe kaçtım” ifadelerini kullandı.

    Kapı açılmadı, beton bloğun dibine çöktü
    Hastaneden kaçamayacağını anlayınca beton bir ayağın dibine çöktüğünü anlatan Şakiroğulları, bu arada yanına gelen bir hastane personeli ile birlikte enkazın altında kaldıklarını kaydetti. Mehmet Ali Şakiroğulları, “Poliklinik kapısını zorladım, kilitli olduğu için açılmadı. O arada büyük bir beton ayak gördüm. Hemen ayağın dibinde çömeldim, çök kapan yaparak deprem pozisyonu aldım. Elimi kafama koydum, oraya Mustafa Avcı da geldi. El ele tuttuk, bir baktım betonlar üzerimize yığıldı. Gidip gidip geliyorduk. Yere düştüm, elimi kafama koydum üstüme betonlar düştü” dedi.

    Sedye ve sandalye yaşam boşluğu oluşturdu
    Kendisini ve yanındaki Mustafa Avcı’nın ölümcül yara almasını ise lobideki sandalye ve sedyenin koruduğunu anlatan Şakiroğulları, şöyle devam etti:
    “Bulunduğumuz yerde lobi sandalyesi vardı. Yukarıdan sedye düşmüş. Sandalyesinin köşesine beton gelmişti, sedyenin köşesine beton gelmişti. O boşlukta yaşadık, yaşam mücadelesi verdik. Eşimden babamdan, çocuğumdan haberim yok. Ben sadece bizim olduğumuz yerde, bu sıkıntının yaşandığını zannettim.”

    Çiçekleri yediler, idrarlarını içtiler
    Enkaz altında yaşam mücadelesi verdiklerini anlatan Şakiroğulları, lobide bulunan çiçekleri yediklerini, kendi idrarını içtiklerini kaydetti. Şakiroğulları, “Yanımdaki Mustafa Avcı laboratuvarda çalışıyormuş. Onunla birlikte yaşam mücadelesi verdik. Onun ayağı enkaz altında kalmıştı. Telefonumun şarjı vardı. Işıkla açtım, ayağına baktım. Ayağı bloğun altında kalmış, şişmişti ama kötü olduğunu söylemedim korkmasın diye. Ayağına bakarken, lobide duran canlı çiçekleri gördüm. Hemen elimi uzattım, ayağım ile kendime doğru çektim. Çiçekleri saksıdan, topraktan çıkardım. ‘Bunu yeriz’ dedim. Biz 2-3 güne kadar çıkarız diye tahmin ediyorduk. Kendi tahminimiz öyleydi. Sonra onları parmak uçları kadar küçük küçük yaptık. Onları yedik. Parmak ucu kadar ne bulsak yarısını Mustafa yarısını ben yiyordum. Sürekli idrarımızı içtik. Mustafa laboratuvarda hemşire olduğu için o söyledi” ifadelerini kullandı.

    “4 gün boyunca günün değiştiğini anladık”
    Şakiroğulları, cep telefonu alarmının ise sabahları işe gidiş saati olan 07.00’ye kurulu olması ve çalan alarm nedeniyle 4 gün boyunca günün değiştiğini anladıklarını ifade ederek, “Sabahları işe gittiğim için, sabah 7’ye alarm kurduğum için 4 gün boyunca alarm çaldı. Şarjım bitene kadar 4 gün boyunca günün değiştiğini anladım. Telefonumun ekranı gitti, inancımı hiçbir zaman kaybetmedim. Yaşamak için hırs yaptım. Arkadaşım telefonu betona yaklaştırmamı istedi. Şarjım az kalmıştı. Tekrar denedim 112’yi aradım, bir kadın açtı. Enkazda kaldığımızı söyledim. Telefon numarası istedi. Kendi numaramı verdim. Dönüş yapacaklarını söylediler. Ama bu sefer de şarjım bitti. Yanımdaki arkadaşım bana destek oldu, ben ona destek oldum” diye konuştu.

    “Halüsinasyonlar görmeye başladım”
    Son günlerde bilincini kaybetmeye başladığını ve halüsinasyonlar görmeye başladığını anlatan Şakiroğulları, şöyle devam etti:
    “Son zamanlarda artık kendimi evimde hissediyordum. Beynim susuz kalınca halüsinasyonlar görmeye başladım. Ailemi, annemi, babamı yanımda görüyordum. ‘İşteyim’ diyordum. Zor zamanlar geçirdim ama inancımı kaybetmedim. Son dakika yine kepçe çalışmaya başlamıştı. Üstte olan seslerin hepsini duyuyordum. Sesimizi duyuramıyordum. Bağırıyorduk bir yerlere vurarak, ses çıkarmaya çalışıyorduk. Nabzımın biteceğini düşünüyordum. Nabzım duracak gibi oluyordu. Hemen soğuk olduğu için nabzıma toprak, fayans parçası basıyordum. Öyle kendime geliyordum. 1-2 gün boyunca hiç uyumadım, sürekli bayılıyordum. Bilincimi kaybetmek üzereydim.”

    Salladığı ayak hayatını kurtardı
    Çıkarıldığı anlarda yaşadıklarını da anlatan Şakiroğulları, “Kepçenin bizim olduğumuz yere vurması ile sarsıldım, aklım yerine geldi. Hemen ayağımı sedyeye vurmaya başladım. Kepçe operatörü, ‘Ayak gördüm’ dedi. Öyle deyince ben sevindim. ‘Buradayız, 2 kişiyiz, yaşıyoruz’ dedim. Adam ise ‘Ayağını görmeseydim sizi kepçeyle alıp atacaktım’ dedi. Ve bizi çıkardı” ifadelerini kullandı.
    Gördüğü tedavinin ardından taburcu edilen Mehmet Ali Şakiroğulları, günlerce yaşadığı dehşette özlediği ailesine yaşamanın sevincini ve kendisi kadar şanslı olmayan depremzedelerin hüznünü bir arada yaşadığını ifade etti.

  • Depremden kaçarken canından oluyordu

    Depremden kaçarken canından oluyordu

    Kahramanmaraş Elbistan ilçesinde sıhhi tesisat ustası Hüseyin Mollaahmetoğlu, ikinci büyük depreme doğalgaz vanasını açmak için eve girdiğinde yakalandı. Korkudan binanın birinci katından aşağı atlayan şahıs yaralandı. Sağlık ekipleri tarafından Elbistan Devlet Hastanesine sevk edilen şahıs ilk tedavisinin ardından ameliyat işlemleri için Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi Hastanesine gönderildi. Yaşadığı korku dolu anları anlatan Mollaahmetoğlu, Kahramanmaraş merkezli 7,7’lik depreme bir yere kaçamadıklarını söyledi.

    “Sanki binanın altında bomba patlamış gibi kütür kütür diye bir ses geldi”

    Sarsıntının ardından evden çıkabildiklerini ifade eden Mollaahmetoğlu, “Çocukları, eşimi kardeşimin evine götürdüm. Onun evinde hasar yoktu. Orada biraz sabah aydınlanana kadar çocuklar durdu. Ben Elbistan’da üç tane bina yıkılmıştı yardım ederim diye onları kontrol etmeye gittim. Kalabalık nedeniyle yardım edemedim. Alt kattaki bir komşum gidecek yeri olmadığını, depremin geçtiği belirterek doğal gazı açmamı istedi. Deprem vanası kapattığından dolayı evin içindeki vanayı açmaya girdiğimde deprem tekrarladı. Çok şiddetli bir şekilde deprem oldu. Adeta sanki binanın altında bomba patlamış gibi kütür kütür diye bir ses geldi. O sırada ben koşarak binanın önündeki cam balkondan dükkanın üstüne atladım. Dükkanın üstünden de yaklaşık 15 metre kadar uzaklıktaki kaldırıma belki bina üzerime devrilir diye düşünerek atladım. O sırada topuklarım kırılmıştı. Tekrar deprem yine tekrarlamaya başladı. Sürünerekten biraz daha ileriye gittim. 10-15 metre kadar da sürünerek ilerledim. Sağıma soluma baktım ki binalar yıkılmaya başladı. Ama bizim bina yıkılmamıştı. Benden sonra evdeki komşum atlayacaktı, korktu, atlayamadı. Depremin durmasını bekledi” dedi.

    “Kötü rüyalar görerek uyanıyorum”

    Depremden psikolojisinin olumsuz etkilendiğini ifade eden Mollaahmetoğlu “Yani hastanede kalırken bile devamlı gece uyurken birden bire düşüyorum. Kötü rüyalar görerek uyanıyorum. Yani halen sıkıntı çekiyoruz psikolojik olarak. Sağ olsun doktorum oradan buraya sevk etti. Topuklarıma platin takıldı. Ama çok iki üç gün çok acı çektim. Çok ağırdı Şimdi biraz daha iyiyim. Allah bir daha bu acıları yaşatmasın” diye konuştu