Etiket: deprem

  • İzmir’de zehir tacirlerine büyük darbe

    İzmir’de zehir tacirlerine büyük darbe

    İzmir İl Emniyet Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, uyuşturucu madde imalatı ve ticareti ile mücadelesini sürdürüyor. Ekipler, 5-20 Şubat tarihleri arasında 134 ayrı operasyonla uyuşturucu satıcılarının tepelerine bindi. Yapılan operasyonlarda, 110 kilo 270 gram esrar-skank, 2 kilo 349 gram metamfetamin, 2 kilo 321 gram kokain, 5 bin 870 adet ecstasy, 133 bin 28 adet sentetik ecza ile 24 adet hassas terazi, 26 adet tabanca, 6 adet tüfek ve suçtan elden edilen 1 milyon 372 bin 798 Türk Lirası ele geçirildi.

    Öte yandan operasyonlarda olaylarla ilgili 202 şüpheliye adli işlem gerçekleştirilirken, adliyeye sevk edilen 114 şüphelinin tutuklandığı öğrenildi.

  • Depremzede çocuklara oyun ve atölyelerle moral

    Depremzede çocuklara oyun ve atölyelerle moral

    Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından Bursa’ya gelen depremzede ailelere tesislerinin kapılarını açarak konaklama desteği sağlayan Nilüfer Belediyesi, depremden psikolojik olarak etkilenen çocukların yaşadıklarını atlatmaları için de etkinlikler düzenliyor.

    Çocukların motivasyonlarını artırmak ve sosyalleşmelerine imkan sağlamak için hafta içi her gün iki saat gerçekleştirilen etkinliklere katılan çocuklar moral buluyor.

    Nilüfer Belediyesi Kadın ve Çocuk Akademilerinde görevli eğitmenler eşliğinde düzenlenen etkinliklerden biri de, Oyun Hareketi Derneği ve Belçika’da faaliyet gösteren Doğan Güneş Derneği katkılarıyla gerçekleşti.

    Bizim Bahçe Engelsiz Yaşam Merkezi’ndeki etkinliklerde çocuklar, gönüllerince eğlendi. Geleneksel sokak oyunlarının yanı sıra eğitici etkinlikler ve atölyelere katılan çocukların yüzü bir an olsun güldü.

    Palyaço eşliğinde seksek, yılan, hedef, kutu oyunlarına katılan çocuklar, eğitmenlerle birlikte rengârenk rüzgâr gülleri de yaptı. Yüz boyama etkinliğinde sevdikleri hayvanların resimlerini yüzlerine çizdiren çocukların mutluluğu, gözlerinden okundu.

  • Hasoğlu İnşaat davasında 4 tutuklama

    Hasoğlu İnşaat davasında 4 tutuklama

    Meydana gelen depremde Adıyaman merkez Yeni Mahalle 3. Çevre Yolu yakınlarında bulunan Hasoğlu İnşaat binası çökmüştü. 30 kişinin hayatını kaybettiği Hasoğlu İnşaat binası enkazıyla ilgili Adıyaman Cumhuriyet Başsavcılığında yürütülen soruşturmalar çerçevesinde İl Jandarma Komutanlığı ekiplerince çalışma başlatıldı.

    Adıyaman İl Jandarma Komutanlığınca yapılan çalışmalar neticesinde Hasoğlu İnşaat sorumluları olan Mahmut Portakal, Ünal Gökbulut, Adem Turan, Derya Atay ve Celal Nehir yakalanarak gözaltına alındı. Jandarma komutanlığına götürülen 5 kişi tamamlanan işlemlerinin ardından Adıyaman Adliyesine sevk edildi.

    Burada mahkemeye çıkarılan şahıslardan Mahmut Portakal, Ünal Gökbulut, Adem Turan ve Derya Atay, ‘Taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma’ suçlamasıyla tutuklanarak cezaevine gönderilirken Celal Nehir ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.

    Konuyla ilgili soruşturma sürüyor.

  • “Yıkılırsa diyecek bir şey yok, takdiriilahi”

    “Yıkılırsa diyecek bir şey yok, takdiriilahi”

    Kahramanmaraş merkezli, 6 Şubat günü meydana gelen 7,7 ve 7,6 büyüklüklerindeki depremler nedeniyle 11 şehirde yüzlerce bina yıkıldı. Adana’da da etkili olan depremde şehir merkezindeki 11 bina yıkıldı. 418 vatandaşın hayatını kaybettiği Adana’da, 148 binaya da “ağır hasarlı” raporu tutuldu. Acil yıkılacak olan bu binalardan ev sahipleri eşyalarını canlarını hiçe sayarak alıp, binanın diğer malzemelerini de hurdacılara sattı.

    Hurdacılar ise yıkılacak binalara girerek dairelerin plastik pencere çerçevelerini, çelik kapılarını ve demir şebekelerini söküp almaya başladı. Her an yıkılacak binalara canlarını hiçe sayarak giren hurdacı Çetin Kaya (28), depremde 10 gün boyunca çalışmadıklarını ancak eve ekmek götürmek zorunda olduklarını söyleyerek, “Burası ağır hasarlı ancak çalışma yapıyoruz. Depremin ilk gününden itibaren bizler de aynı acıyı yaşadık ve çalışamadık. Ama bir şekilde çalışıp ekmek paramızı kazanmak zorundayız.

    Biz binada çalışırken, aşağıdaki arkadaşlarımız herhangi bir sarsılma olduğunda uyarıda bulunuyorlar. Apartman sakinlerinin rızalarıyla para karşılığında anlaşıp alıyoruz. Buradan pencere, demirler ve çelik kapıları alıyoruz. Deprem kaçınılmaz bir şey, Allah’ın emri, olacağı varsa olur. Buradan bir araç geçse ve titretse yine yıkılabilir. Biz bu işi yaparken canımızı tehlikeye atıyoruz ancak evdeki çocukları nasıl geçindirebiliriz diye düşünüyoruz. Burada çalışırken yıkılırsa diyecek bir şey yok. Takdiriilahi yani, sözün bittiği yer” dedi.

    Hurdacıların eşyaları indirmesi dron ile de görüntülendi.

  • İlk depremde kurtuldular ikinci depremde enkaz altında kaldılar

    İlk depremde kurtuldular ikinci depremde enkaz altında kaldılar

    Kahramanmaraş’ta meydana gelen ve 11 ili etkileyen 7.7 ile 7.6 büyüklüklerindeki depremler Malatya’da büyük hasara neden olurken, yaklaşık bin 400 kişi hayatını kaybetti, 7 bine yakın kişi ise yaralandı.

    Malatya’da Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat 04.17’de meydana gelen 7.7 büyüklüğündeki ilk depreme kent merkezinde yaşayan ardından da daha güvenli olduğu için gittikleri Akçadağ ilçesi Ören Mahallesi’nde 7,6’lık depreme iki katlı müstakil bir evde yakalanan Yurdagül Metin- Mehmet Metin ile Tülay Çırağ ve Muzaffer Çırağ yıkılan evin altında kalarak hayatını kaybetti.

    Enkaz altında kalan 4 kişinin cenazeleri AFAD ekipleri tarafından bulundukları yerden çıkarılarak önce Akçadağ Şehit Gökhan Aslan Devlet Hastanesi’ne buradaki işlemlerinin ardından da Şehir Mezarlığı’na kaldırılarak gözyaşları arasında defin edildi.

    “Güvenli diye Ören’e geldiler”

    İkinci depremde hayatını kaybeden dört kişinin Ören Mahallesi’ne daha güvenli olduğu için geldiklerini kaydeden Mahalle Muhtarı Birol Çirkin, “ Malatya’da yaşayan dört vatandaşımız ilk depremin ardından daha güvenli diye misafir olarak geldikleri iki katlı evin çökmesi sonucu hayatını kaybetti. Mahallemizde deprem nedeniyle toplam 11 kişi hayatını kaybetti“ diye konuştu.

  • Cemil Meriç’in 107 yıllık evi depremde ayakta kaldı

    Cemil Meriç’in 107 yıllık evi depremde ayakta kaldı

    Ünlü yazar ve düşünür Cemil Meriç’in 1916 yılında Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde doğup büyüdüğü ev Kahramanmaraş ve Hatay merkezli meydana gelen depremlere dayandı. Tam 107 yıllık Cemil Meriç’in doğup büyüdüğü tarihi ev, daha sonra sevenleri için Cemil Meriç Müzesi adıyla müzeye dönüştürüldü.

    Cemil Meriç’in 107 yıllık evi, havadan görüntülendi.

  • Batıayaz Köprüsü zarar gördü

    Batıayaz Köprüsü zarar gördü

    Kahramanmaraş merkezli depremlerin hafif hasar verdiği Batıayaz Köprüsü’nün bir kısmı, merkez üssü Defne ilçesi olan 6,4 büyüklüğündeki sarsıntıda yamaçtan düşen kayalar nedeniyle yıkıldı. Musa Dağı’nın eteklerinde yer alan, genişliği 3,77 metre ve boyu 36,54 metre olan Osmanlı dönemi eseri, hasarın ardından ulaşıma kapatıldı.

    Vakıflı, Kapısuyu, Çamlıyayla, Büyükoba, Ceylandere, Hıdırbey ve Batıayaz kırsal mahallelerini şehre bağlayan köprünün kapatılması sonrası buradaki vatandaşlar, alternatif yollardan ulaşımı sağlamaya çalışıyor.


    “KÖYLERDEKİ ESKİ YAPILARDA BÜYÜK YIKIM OLDU”

    Batıayaz Mahalle Muhtarı Doğan Halistürk, AA muhabirine, köprünün Kahramanmaraş merkezli depremlerde hafif hasar aldığını söyledi. Kullanılabilir durumdaki köprüden küçük araçların geçebildiği anlatan Halistürk, “Kahramanmaraş depremlerinde ayrılmıştı köprü ancak kullanılabilecek durumdaydı. Hatay’daki depremden sonra yamaçtan düşen taşlar nedeniyle yıkım oluştu” dedi.

    Halistürk, köprüyü kullanan 7 mahalle olduğuna değinerek, tarihi eserin 1 yıl önce restore edildiğini anlattı. Restorasyondan önce alternatif yol açtıklarını ancak tamiratın ardından köprünün hala kullanıldığı belirtildi.

     

  • Tohma Kanyonu ziyarete kapatıldı

    Tohma Kanyonu ziyarete kapatıldı

    Malatya’nın Darende ilçesindeki Tohma Kanyonu, Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından yamaçtan düşen taş ve kaya parçaları nedeniyle kullanılamaz hale geldi.

    Depremin şiddetiyle düşen kayalar kanyon güzergahındaki çelik yol ve ağaçlara zarar verdi. Kanyona paralel akan Tohma Çayı’nın bazı bölgelerine düşen taşlar suyun akış yatağında değişikliğe neden oldu.

    Doğal güzellikleri binlerce kişinin ziyaret ettiği kanyon, güvenlik amacıyla ziyarete kapatıldı.

  • Olgunlaşma Enstitüsü deprem bölgesine eşya üretiyor

    Olgunlaşma Enstitüsü deprem bölgesine eşya üretiyor

    Bursa Olgunlaşma Enstitüsü, depremden etkilenen vatandaşların ihtiyaçlarına yönelik çalışmalarına tüm hızıyla devam ediyor. MEB’in koordinasyonunda ve Bursa İl Millî Eğitim Müdürlüğü iş birliğinde yürütülen çalışmalar çerçevesinde Bursa Olgunlaşma Enstitüsü tarafından gerçekleştirilen üretimlerle hazırlanan ihtiyaç malzemeleri Bursa Valiliği ve AFAD koordinasyonuyla deprem bölgesine gönderiliyor. Depremden etkilenen vatandaşlar için battaniye, kazak, atkı, bere, çocuk tulumu gibi birçok ihtiyaç malzemesi üreten Bursa Olgunlaşma Enstitüsü, üretimine uyku tulumu ile devam ediyor. Üretilen uyku tulumları depremzedelerin zorlu kış şartlarında ısınma ihtiyacına yönelik olarak tasarlanıyor. Üretim yapılırken planlamalar 7 gün 24 saat çalışma esasına göre devam ediyor. Hummalı bir çalışma yürütülen enstitüde çok sayıda öğretmen, usta öğretici ve kursiyer makinelerin başına geçerek uyku tulumları dikiyor.


    Kahramanmaraş’ta yaşanan üzücü deprem felaketi sonrasında Türkiye genelinde olduğu gibi Bursa eğitim camiası olarak kendilerinin de seferber olduklarını ifade eden Bursa İl Milli Eğitim Müdürü Serkan Gür, “Türkiye büyük bir felaket ile karşı karşıya kaldı. Bakanlığımızın koordinasyonu ve Valiliğimizin iş birliğinde deprem bölgesindeki vatandaşlara soğuk kış şartlarında nasıl destek olabiliriz düşüncesinden hareketle ilk günden itibaren çalışıyoruz. Kıyafet ve battaniyeden çadır ve sobaya, gıda maddesinden bölgede kurduğumuz seyyar mutfak ekiplerine kadar tüm imkânlarımızla vatandaşlarımıza destek olmak için çaba sarf ediyoruz. Bursa eğitim camiası olarak meslek liselerimizden hayat boyu öğrenme kurumlarımıza, temel eğitim okullarımızdan ortaöğretim okullarımıza kadar hep beraber seferber olduk. Bursa Olgunlaşma Enstitümüzde bu çerçevesinde önemli üretimler gerçekleştiriyor. Enstitümüz tarafından üretilen uyku tulumları deprem bölgesine sevk ediliyor. Bizlere destek veren Bakanlığımıza ve Valiliğimize şükranlarımı sunuyor, birlikte önemli çalışmalar yürüttüğümüz eğitim camiamızın her bir ferdine ayrı ayrı teşekkür ediyorum.” dedi.


    Depremden etkilenen vatandaşlara imkânları çerçevesinde azami destek olmak için çaba sarf ettiklerini ifade eden Bursa Olgunlaşma Enstitüsü Müdürü Nilüfer Karakoç, “Deprem bölgesindeki vatandaşlarımız için hep beraber özverili bir şekilde elimizden geldiğince faydalı olmaya çabalıyoruz. Tüm bölümlerimiz canla başla, fedakârlık yaparak çalışıyoruz. İlk günden itibaren başladığımız üretim organizasyonunda bizlere destek veren Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü yetkileri ve İl Müdürlüğü ile emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” diye konuştu.

  • “Yaşanılan acıyı depremzedelere ‘acıma’ olarak yansıtmamalıyız”

    “Yaşanılan acıyı depremzedelere ‘acıma’ olarak yansıtmamalıyız”

    İki hafta önce tüm ülkeyi yasa boğan ve 11 ili etkileyen deprem sonrası imkânı olan vatandaşlar, depremin etkilerinin azalacağı zamana kadar Mersin, İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyük kentlere göç etmek durumunda kaldı. Zorunlu göçlerle birlikte depremi birebir yaşayan insanlarla, yaşayamayanların bir araya geldiği bir sürece girildiğini söyleyen Bahçeşehir Üniversitesi Göç ve Kent Çalışmaları Merkezi Müdürü Prof. Dr. Ulaş Sunata, depremzedelere karşı iyi niyetli bir duygu bile olsa acıma hissi ile yaklaşılmamasını söyledi. Prof. Dr. Ulaş Sunata ayrıca depremi birebir yaşayan insanlara hassas davranılması ve kişilerin yaşadıklarını kendi anlatmadıkları müddetçe anlattırılmaya çalışılmaması gerektiğini vurguladı.
    Hepimizin farklı ama bir şekilde etkilendiği deprem sonrası asıl acıyı ve kayıpları özellikle depreme birebir maruz kalan insanların yaşadığını unutmamak gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Ulaş Sunata, “Şu anda depremzedelerle depremi doğrudan yaşamamışların karşılaştığı bir dönemdeyiz.

    Hepimiz çok etkilendik.

    Hepimiz toplum olarak depremi doğrudan yaşasak da yaşamasak da bu acıyı yaşıyoruz. Fakat bu acı depremzedelere karşı acıma duygusu ile ilerlenmemesi gereken bir süreç. Yaşadığımız acıyı karşılaştığımız kişilere yansıtarak yeniden devam etmemeliyiz. Depremi birebir yaşayan kişiler çok daha büyük acılar yaşadılar, bu acıyı onlar size verdikleri sürece almalısınız. Acı ve yas süreci uzun sürecektir. Buna hazırlıklı olmak lazım. Karşımızdakini anlamaya yönelik davranmak gerekiyor. Acılarımızı yaşamak için onları kullanmamamız gerekiyor. Bu çok önemli ve ahlak açısından da çok değerli bir şey. O yüzden birlikte yaşamı yeniden inşa edeceğimiz bir süreçteyiz ki bu kolay bir süreç değil. Bunun farkında olarak hayatımızı birlikte devam etmeyi sürdürmeliyiz” dedi.

    “Kişinin acısını bize yansıttığı sürece dinlememiz gerekiyor”

    Depremi yaşayan insanları anlama ve dinleme odaklı olmamız gerektiğini de ifade eden Ulaş Sunata, “Anlamakla başlamak gerekiyor aslında. Kişinin acısını bize yansıttığı sürece dinlememiz gerekiyor. Bizimle konuştuğu sürece dinlemeliyiz, konuşmadığı zaman da onu zorlamak doğru değil. Hiç yokmuş gibi davranmak imkânsız elbette ki süreç devam ediyor. Hepimiz aynı acıyı paylaşıyoruz. Fakat çok daha fazla yaşayanı, büyük kaybı olanı var. Bunun bir hiyerarşisi de yok herkes farklı yaşıyor olabilir” şeklinde konuştu.

    “Plansız bir zorunlu göç oldu”

    Daha güvenli olması açısından insanların zorunlu olarak göç ettiğini de hatırlatan Sunata, “Deprem büyük bir travmaydı. Depremi doğrudan yaşayan kişilerin bir kısmı aynı zamanda yerinden oldu. Yani bir yersiz-yurtsuz kalma sürecinden bahsediyoruz. Bu da tabi büyük bir zorunlu göçe dönüştü. Özellikle Mersin başta olmak üzere diğer büyük illere ciddi bir göç oldu. Göçün kendisi de ayrı bir değişimdir ve şoktur. Elbette ki bu şokun üstüne bir de göç yaşamak kolay değil. Tabi sonrasında geri dönüşler de olacaktır. Lakin burada kaldıkları süreçte sonuçta farklı bir coğrafyaya geliyorlar ve farklı insanlarla karşılaşıyorlar. Bu yüzden göçün oluşturduğu ayrı bir denklem olacaktır” dedi.

    “Göç ettikleri yerlerde ve geri dönüklerinde de bir adaptasyon süreci olacak”

    Gerek göç ettikleri yerde gerekse geri döndüklerinde ayrı bir adaptasyon sürecinin olacağını da söyleyen Sunata açıklamalarını şöyle sonlandırdı:
    “Zorunlu göçü biz ikiye ayırırız. Her ne kadar zorunlu desek de planlı olanı da vardır. Fakat bu göçte bir plan yok. Plansızlık içerisinde, anlık çözümlerle ilerleyen bir durumda göç etmiş kişiler gerçi yerinde kalmışlar da göç etmiş gibiler çünkü evlerinden oldular. Bu süreç bir süre devam edecek. Çok kolay değildir bir yere adaptasyon. Eğer yeni yerlerinde yaşamaya devam edeceklerse de bu uzun bir serüven olacaktır. Yeniden geri dönmeyi planlayacaklarsa da o da başka bir serüven olacaktır. Çünkü aslında bıraktıkları yere tam olarak geri dönmeyecekler. Bunun da ayrı bir adaptasyon sürecini beraberinde getireceğini unutmamak gerekiyor.”