Etiket: deprem

  • Hafriyat kamyonları metrelerce kuyruk oluşturdu

    Hafriyat kamyonları metrelerce kuyruk oluşturdu

    Kahramanmaraş’ta meydana gelen depremlerin ardından şehirde bulunan binaların büyük bir kısmı yıkıldı.

    Yıkılan binalarda enkaz kaldırma çalışmaları gerçekleştiriliyor. Hafriyat kamyonları yükledikleri enkazı şehre yakın bir noktaya taşımak için gün içerisinde defalarca sefer düzenliyor.

    Kamyonların enkazı boşalttıkları alana giderken oluşturduğu metrelerce kuyruk, drone ile havadan görüntülendi.

    Devlet Su İşleri’nde görevli hafriyat kamyonu şoförü Mustafa İsmik, “Depremin 2’nci gününde gece geldim. O günden beri çalışıyoruz. Türkiye’nin yedide biri yıkıma uğradı. Enkaz bugünlük tepe oldu. Yarın için bir yer ayarladılar. Günde 6 veya 7 kere gidip geliyoruz.” şeklinde konuştu.

     

  • Yıkılan anaokulunun enkazına balonlar bağlandı

    Yıkılan anaokulunun enkazına balonlar bağlandı

    Kahramanmaraş,’ta 7,7 ve 7,6 şiddetindeki depremlerden 11 il etkilendi.

    Depremlerde en çok hasarı alan illerin başında ise Hatay yer alıyor. Hatay’daki bir anaokulu da depremde yerle bir oldu.

    O anaokulundan geriye çocukların hikaye kitapları, çizdiği resimler kaldı.

    Bazı vatandaşlar, o anaokulunun enkazına depremde hayatını kaybeden çocukların anısına balonlar bağladı.

  • Altılı Masa’nın “Deprem Özel” toplantısı sona erdi

    Altılı Masa’nın “Deprem Özel” toplantısı sona erdi

    Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nun ev sahipliğinde gerçekleştirilen Altılı Masa toplantısı sona erdi. Saadet Partisi Genel Merkezi’nde gerçekleştirilen toplantıya Karamollaoğlu’nun yanı sıra CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ve İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener katıldı. Altılı Masa’nın son toplantısı 26 Ocak tarihinde İYİ Parti ev sahipliğinde gerçekleşmişti. Aradan geçen 23 günün ardından Altılı Masa, “Deprem Özel Gündemi” ile bir araya geldi. Yüzyılın felaketi olarak adlandırılan Kahramanmaraş merkezli depremlerin konu alındığı toplantı yaklaşık olarak 4 saat sürdü. Basına kapalı olarak gerçekleştirilen toplantının ardından ise yazılı açıklama yapıldı.

    “İmar affı çıkarılması ve inşaat sektöründe yolsuzluklara kapı aralayan ölçüsüz rant hırsı milletimize ölümcül bir fatura ödetmiştir”
    Yapılan yazılı açıklamada “İktidarın şaşkınlığına, acziyetine ve ayrıştırıcı tutumuna rağmen; depremin ilk anından itibaren sorumluluklarını yerine getiren, ellerinden gelen her şeyi yapmaya çalışan kurumlarımıza ve kamu görevlilerimize teşekkür ediyoruz. Muazzam bir dayanışma gösteren, büyük bir fedakarlık ve gayretle çalışan STK’larımıza, vatandaşlarımıza, uluslararası dayanışma gösterenlere ve emek sarf eden tüm isimsiz kahramanlarımıza minnettarız. Deprem ülkesi olan Türkiye’mizde afet öncesi gerekli hazırlıkların yapılmadığı, yeterli tedbirlerin alınmadığı apaçık ortadadır. Eskiden Başbakanlık’a bağlı olan AFAD’ın kurumsal kapasitesinin zayıflatılması, liyakatten yoksun insanlara üst düzey kadrolarda sorumluluk verilmesi, depreme dayanıksız binalara hiçbir rapor istenmeden imar affı çıkarılması ve inşaat sektöründe yolsuzluklara kapı aralayan ölçüsüz rant hırsı milletimize ölümcül bir fatura ödetmiştir” ifadelerine yer verildi.

    “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi yüzünden acılar ve zayiat katlanarak artmıştır”
    Açıklama şöyle devam etti: “Ülkemizin her kurumunda yaşanan özerklik, liyakat ve şeffaflık kaybı afet yönetimini ve depreme müdahale sürecini de doğrudan etkilemiştir. Hiçbir bürokratın inisiyatif alamadığı, her konuda talimatın bir kişiden beklendiği Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi yüzünden acılar ve zayiat katlanarak artmıştır. Afet süreci ne yazık ki iyi yönetilememiş, arama-kurtarma çalışmalarında geç ve yetersiz kalınmıştır. Başlangıçtan itibaren, temel ihtiyaçların temininin ve yardım faaliyetlerinin doğru koordine edilemediği, bunların sonucunda felaketin etkisinin vahim boyutlara ulaştığı acı bir gerçek olarak görülmektedir. Ne yazık ki, belediyeler ve STK’lar arasında ayrım yapılmış, bunların sürece dahil edilmeleri hususunda geç kalınmıştır. Kutuplaştırıcı söylemlerden vazgeçilmemiş, tek bir merkezden alınan kararlar çalışmaları yavaşlatmıştır. Kolluk kuvvetlerinin, madencilerin ve iş makinelerinin sahaya geç gönderilmesi, sosyal medya platformlarında bant yavaşlatma, borsanın kapatılmaması gibi akıl dışı uygulamalar telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğurmuş, krizi daha da derinleştirmiştir.”

    “Felaketten dersler çıkararak, şehirlerimizi ve geleceğimizi ortak akılla inşa etmek mecburiyetindeyiz”
    İktidarın deprem bölgesinde yeterli tedbirleri almadığı iddia edilen açıklamada, “İktidar barınma, seyyar tuvalet ve hijyen konusunda yeterli adımları halen atmamış, bölgede salgın hastalık riskine karşı gerekli tedbirleri de almamıştır. Deprem sonrası yaşanan iç göçle ilgili herhangi bir planlama ve yönlendirme yapılmamıştır. Tüm hata, kusur, ihmal ve kasıtlar apaçık ortadadır. Hukuki, idari ve siyasi sorumlular da arşivlenerek dosyalarda ve hafızalarımızda not edilmiştir. Millet İttifakı olarak, omuzlarımızdaki ağır sorumlulukların farkındayız. Şimdi önümüzde zorlu bir sınav bizleri beklemektedir. Yaşanan bu felaketten dersler çıkararak, şehirlerimizi ve geleceğimizi ortak akılla inşa etmek mecburiyetindeyiz. Unutulmamalıdır ki; jeoloji, sismoloji, psikoloji, sosyoloji, ekoloji, tıp, ekonomi, eğitim, hukuk, siyaset, şehir planlama ve mimarlık birbirlerinden asla bağımsız düşünülemez, hiçbiri ihmal edilemez. Bu çerçevede tüm bu alanların uzmanlarıyla süreci anbean takip edeceğiz. Depremin etkilerinin ortadan kaldırılmasına dair kısa, orta ve uzun vadede yapılacak işler ve buna dair ortak çalışmalar için bir komisyon kuracağız” ifadelerine yer verildi.

    “Afet bölgelerinde yabancılara ev, arsa ve arazi satışı yasaklanmalıdır”
    Açıklama şu şekilde devam etti: “Uyarıyoruz! Afet bölgelerinde yabancılara ev, arsa ve arazi satışı yasaklanmalıdır! Bölgenin yeniden imarı esnasında Hatay başta olmak üzere demografik ve sosyal yapının korunması büyük önem arz etmektedir. Özellikle bu konunun takipçisiyiz”

    “(Üniversitelerin uzaktan eğitime dönüş kararı) Bu karardan derhal geri dönülmesi gerekmektedir”
    Açıklamada üniversitelerin uzaktan eğitime geçme kararı da eleştirildi. Yapılan açıklamada “Toplantımızda ele aldığımız bir diğer konu ise üniversitelerin uzaktan eğitime geçmesi kararıdır. Bu karardan derhal geri dönülmesi gerekmektedir. Gençlerimizi nitelikli eğitim hakkından mahrum edecek hiçbir çözüm gerçek bir çözüm değildir. Depremzede vatandaşlarımızın barınma ihtiyacı için turizm sektörünün kapasitesinin ve büyükşehirlerdeki boş konutların kullanılması ve bu yönde derhal çalışmaların başlaması gerekmektedir” denildi.

    “Acılarımızı hep beraber paylaşacak, maddi ve manevi yaralarımızı hep birlikte saracağız”
    Açıklamada Ortak Politikalar Metni’nde yer alan Kentleşme ve Afet Yönetimi konularına atıfta bulunularak “Biz siyaseten sorumluluk alacağız. Ortak Politikalar Metnimizde yer alan ‘Kentleşme’ ve ‘Afet Yönetimi’ (https://bit.ly/kentlesme-afet-yonetimi) başlıkları altındaki yol haritamızı aynen uygulayacağız. ‘Nasıl olsa deprem olmaz’ diye değil, ‘yarın deprem olacakmış gibi’ güçlü bir kriz yönetimi inşa edeceğiz. Halkımız müsterih olsun! Bizler hızlı, sağlıklı ve kalıcı çözümlerimizle insanca yaşam standartlarına uygun yaşanabilir şehirler inşa etmekte kararlıyız. Aç ve açıkta tek bir insanımızı dahi bırakmayacağız! Acılarımızı hep beraber paylaşacak, maddi ve manevi yaralarımızı hep birlikte saracağız” ifadeleri kullanıldı.

    “Suriye halkına da sabır ve başsağlığı diliyoruz”
    Açıklamanın devamında şöyle denildi:
    “Ülkemizin en acil ihtiyacı; içinde bulunduğumuz siyasi enkazı kaldıracak, devlet kurumlarını şeffaf ve halka hizmet esasına göre güçlendirecek, kriz koşullarında ülkeyi yönetebilecek, içinde bulunduğumuz ekonomik krizden ülkemizi çıkaracak, iktidarın içine düştüğü israf ve şatafata son verecek, yaşanan felaketten ötürü etkilenecek olan ekonomimizi güçlendirecek, devlet yönetiminde liyakati esas alacak yeni ve etkin bir iktidardır. Milletimizden aldığımız destekle, kendimize olan inancımızla Türkiye için hazır olduğumuzu duyururuz. Son olarak, Suriye’de meydana gelen depremin yaralarını sarabilmek adına uluslararası camiaya bugün buradan çağrıda bulunuyor; Suriye halkına da sabır ve başsağlığı diliyoruz”
    Toplantı sonrasında önceden planlanan toplantının 2 Mart Perşembe günü Saadet Partisi ev sahipliğinde yapılacağı bildirildi. Parti liderlerinin genel merkezden ayrılmaları bekleniyor.

  • Chelsea, Christian Atsu’yu andı

    Chelsea, Christian Atsu’yu andı

    Kahramanmaraş merkezli depremlerde Hatay’da enkaz altında kalan ve 12 gün sonra acı haberi gelen Hataysporlu Christian Atsu’yu eski kulübü Chelsea, Southampton maçı öncesi andı.
    İngiliz ekibi Chelsea, ligde Southampton ile oynadığı mücadele öncesi eski futbolcusu Atsu’yu andı. Billboarda Atsu’nun fotoğrafı yansıtılırken, iki takım oyuncuları da saygı duruşunda bulundu.

  • Göbeklitepe iki depremde de hasar görmedi

    Göbeklitepe iki depremde de hasar görmedi

    Tarihin sıfır noktası olarak nitelendirilen ve UNESCO Dünya Kültür Mirası Kalıcı Listesi’nde yer alan 12 bin yıllık Göbeklitepe, Kahramanmaraş merkezli 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki iki büyük depremin ardından ayakta kalan önemli tarihi yapılardan biri oldu. Haliliye ilçesine bağlı Örencik Mahallesinde yer alan tarihi yapının, depremler sonrası hasarın görmediği, hem havadan dron ile hem de uzman ekiplerin incelemesiyle ortaya çıktı.

    İki büyük deprem sonrası Göbeklitepe ilk kez görüntülendi

    Şanlıurfa İl Kültür ve Turizm Müdürü Aydın Aslan, “Göbeklitepe bu depremlerden herhangi bir zarar görmedi. 2018 yılında malumunuz Göbeklitepe UNESCO Dünya Kültür Mirası Kalıcı Listesine girmişti. 2019 yılında da cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın 2019 yılı tüm Türkiye’de Göbeklitepe yılı ilan edildi. Bu süreçten sonra Göbeklitepe ziyaretçi akınına uğradı. Göbeklitepe 2019 yılından itibaren aslında Şanlıurfa’nın değil, bölgenin de turizm anlamında bir lokomotifi oldu. 2019 yılında 412 bin ziyaretçi sayımız vardı Göbeklitepe özelinde, geçen yıl 2022 yılında bu sayı 850 binlerin üzerine çıkmıştı.

    Bu yılda depremlerden önce beklentimiz 1 milyon rakamının üzerine çıkmaktı. Tabii gelecek dönemlerde bu rakamları da göreceğiz. Tabii ki yaralarımızı sardıktan sonra. Depremlerden hemen sonra sahaya indik ve başta göbekli tepe olmak üzere tarihi alanlarda çalışmalarımızı yaptık. Yapısal hasarları tespit etmek üzere çalışmalar yaptık. Göbeklitepe’de bizim gördüğümüz şey ilk raporumuza da bu şekilde girdi. İlk incelememizde yapısal ve fiziki olarak hiçbir zarar görmedi. Acaba T biçimindeki taşlarda açısal bir kayma var mı? diye bunu da teknik olarak analiz etmek istedik ve hiçbir şekilde bir değişikliğe uğramadığını, aynı şekilde devam ettiğini gördük. Şunu çok rahatlıkla söyleyebilirim, Göbeklitepe depremden önce hangi durumda ise depremden sonra da aynı durumdadır, değişen hiçbir şey yok” ifadelerini kullandı.

  • Pazartesi 93 okulda eğitim ve öğretim yapılamayacak

    Pazartesi 93 okulda eğitim ve öğretim yapılamayacak

    Açıklamada, “17 Ağustos 1999 tarihinde meydana gelen ve İstanbul’u derinden etkileyen Marmara depremi sonrası, olası depremlerin yıkıcı etkilerini en aza indirmek için 2006 yılında İstanbul Proje Koordinasyon Birimi (İPKB) kuruldu. Bu birimi tarafından yürütülen İstanbul Sismik Riskin Azaltılması Projesi (İSMEP) çerçevesinde İstanbul’da 1999 yılı öncesinde inşa edilen bin 418 okulun etütleri yapıldığında 67’sinin depreme dayanıklı, bin 351 okulun 769’u güçlendirildiği ve 367 okul yıkılıp yeniden yapıldı. 87 okul ise Milli Eğitim Bakanlığı olmak üzere diğer kurum ve kuruluşlar tarafından yıkılarak yeniden inşa edildi. Deprem etüt ve analizleri sonrasında geriye kalan 128 riskli okulun 109’unun yıkılıp yeniden yapılması, 19’unun güçlendirilmesi kararlaştırıldı” ifadelerine yer verildi.

    Açıklamanın devamında, “Geçen yıl, bu 128 riskli okulun 35’indeki öğrencilerimiz başka okullara nakledilerek, okullardaki güçlendirme ve yeniden yapım proje çalışmalarına başlandı. Bugün itibarıyla geriye kalan 93 riskli okulumuzun etüt çalışmaları neticesinde, 76 okulumuzun yıkılıp yeniden yapılması; 17’sinin de güçlendirilmesi kararlaştırıldı. 20 Şubat 2023 Pazartesi Günü itibarıyla, bu riskli 93 okul ve eğitim kurumumuzdaki öğrencilerimiz ilçe kaymakamlıklarımız, İl ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüklerimizin koordinasyonuyla depreme güvenli okullara nakledilerek, eğitim öğretim görmeye devam edeceklerdir. Bu okullarımız, ihtiyaca göre taşımalı eğitim kapsamına alınacaktır. İSMEP ile yenilenen okullarımız sayesinde ilimizdeki öğrencilerimiz ve öğretmenlerimiz depreme karşı güvenli okullarda eğitim ve öğretimlerine devam ediyorlar.

    Böylelikle 93 riskli okulumuzdaki 51 bin 995 öğrencimiz ve 2 bin 765 öğretmenimiz de depreme karşı güvenli okullarda eğitimlerine devam edecekler. Bu süreçte sevgili öğrencilerimizin, öğretmenlerimizin ve velilerimizin sabır ve anlayışına teşekkür ediyoruz. Kahramanmaraş ilimizin Pazarcık ve Elbistan ilçelerinde meydana gelen depremlerde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza bir kez daha Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyoruz. 2022-2023 Eğitim Öğretim Yılı 2. Yarıyıl dönemi hayırlı olsun” denildi.

  • Ağzında tütünle enkazdan çıkmıştı, o anları anlattı

    Ağzında tütünle enkazdan çıkmıştı, o anları anlattı

    Merkez üssü Kahramanmaraş merkezli olan ve depremden etkilenen illerden biri olan Adıyaman’da 56 saat sonra ağzında sardığı tütünle çıkarılan Soner Tuğtekin, oğluyla beraber kızı ve damadının yaşadığı Ağrı’ya gelerek enkaz altında yaşadıklarını anlattı. Eşini ve kızını enkaz altında kaybettiğini söyleyen Tuğtekin, zifiri karanlıkta etrafın gündüz gibi aydınlandığını ve bu sayede yaptığı hamlelerle oğluyla beraber hayatta kaldıklarını dile getirdi.

    “Enkaz altında heryeri gündüz gibi görmeye başladım”

    Enkazdan çıkarıldığı görüntülerle gündem olan Soner Tuğtekin, “Depreme evimde yakalandım. 19 yaşında kızım, 59 yaşında eşim, 26 yaşında oğlum ve ben vardım. Televizyon izlerken oğlum geldi ve deprem oluyor dedi. Ben herkesi yanıma topladım. Daha sonra sallantıyla berber eşimin ve kızımın omzuna tavanın çöktüğünü gördüm. Oğluma dedim ki burası ağlama yeri değil. Burada metanetli olacağız. Kızım sol eşim de sağ tarafımda. Eşimi yanıma çekmek istedim ama eli kanepenin arasına sıkıştığı için yanıma çekemedim. Her yer karardı. Aradan yarım saat geçtikten sonra ben her yeri gündüz gibi görmeye başladım. Kızıma bakıyorum başından gelen nur ışık içeriyi aydınlatıyor. Sağ tarafıma baktım eşim de aynı şekilde. Oğluma dedim ki koltuğun arasında şişede su var onu bana ver. Bana dedi ki baba sen nasıl görüyorsun. Kendi kendime dedim ki oğlumun kafasına beton düştü de kör mü oldu nasıl göremiyor. Daha sonra suyu yanıma aldım. Bir müddet bekledik ama sesimizi duyan, bizi kurtaran yoktu. En sonunda oğlumla helalleştik” dedi.

    Sardığı tütünleri bulduğu çakmakla yakıp içtiğini ancak bir süre sonra çakmağın bitmesiyle beraber alternatif bir çözüm bulduğunu söyleyen Tuğtekin, avizeden çıkardığı kabloyu pillerle temas ettirip çıkan sıcaklıkla bir süre daha tütün içmeye devam ettiğini vurgulayarak, “Tütün torbam vardı onu sardım. Oğlum dedi ki baba sen nasıl sarıyorsun bunu. Oğluma gördüğümü söyledim. Ben sardım içtim ama oksijen bitince çakmak yanmamaya başladı. Ben de kumandayı alıp kırdım. Kumandanın içindeki pili çıkardım. Avizede bir kablo vardı onu istedim oğlumdan ama oğlum görmüyordu. Ben aldım pillerle temas ettirip ısı çıkardım ve tütünü öyle yaktım” dedi.

    Tuğtekin, “Enkaz altında suyum vardı, tansiyon haplarım yanıma gelmişti nasıl geldi bilmiyorum. Bir kapak suyla haplarımı içip bir kapak suyu oğluma veriyordum. 2 gün öyle idare ettik. Salon tarafından giriş yaptılar. Oğlumun ismini seslendiler seni alacağız dediler. Ben ayağımla tavana vurdum. Eşim ve kızım çıkana kadar kaldırımda yattım. Onları hiç bırakmadım. Ben eşimle 35 yıllık bir hayat yaşadım. Kendine söz vermiştim, ben seninle ölüme gelirim demiştim. Ölüme gittim. Onların cennette olduklarını biliyorum. Nur ışıklarını gördüm” şeklinde konuştu.

    Sahip olduğu tek şeyin bir evi olduğunu ama onunda meydana gelen depremde yerle bir olduğunu söyleyen Soner Tuğtekin, kızını okutmak için çektiği kredi borcunun ödenmesi için çağrıda bulunarak, “Benim kredi borcum var. Çocuğumun okulu için harcadım. Kredi borcumun silinmesini istiyorum. Benim tek varlığım oğlum kaldı, onu güzel bir işe yerleştirmelerini istiyorum. Biz bu vatanın bu bayrağın çocuklarıyız. Vatanımız terk etmeyiz hiçbir zaman. Benim sadece bir evim vardı on da yerle bir oldu. Ben eşimle kızımı kaybettim. Dünyam bitti” dedi.

  • Depremzedelere müdahale edecekler dikkat

    Depremzedelere müdahale edecekler dikkat

    Kahramanmaraş’ta meydana gelen ve 11 ili etkileyen depremin ardından depremden etkilenmiş bireylere nasıl yaklaşılması gerektiğine değinen Dr. Selin Yurdakul bedende görünen travmaların ve vücudun ona karşı nasıl savunduğunu anlatarak ilk müdahalede yapılacakların öneminin altını çizdi.

    “Savaşamadığı ya da kaçamadığı tehdide sinir sisteminin verdiği yanıt donma tepkisidir”
    Afet bölgesinde sıkça yaşanan donma olayını açıklayan Yurdakul, “Geçtiğimiz hafta ülkece çok büyük bir afet yaşadık, hala etkilerini yaşamaya devam ediyoruz. Her birimiz derinden etkilendik. Bedenlerimizin travmaya verdiği hayatta kalma modundayız çoğumuz. Savaşamadığı ya da kaçamadığı tehdide sinir sisteminin verdiği yanıt donma tepkisidir. Donma tepkisi duyguları fark edememek hissizleşmek olabileceği gibi zihnin dağılması sis bulutu içinde gibi, rüyada gibi hissetmek ya da bedeni hissedememek açlığı, tokluğu, yorgunluğu anlayamamak, kasların aşırı gerilmesine bağlı vücut ağrıları, sindirim sistemi problemleri gibi pek çok şekilde kendini gösterebilir. Donma tepkisi duygularla baş edecek ortamın olmadığı zamanlarda sıkça görülür. Farkına varılmaz üzerinde gerekli çalışmalar yapılmaz ise beden donmuş şekilde uzun süre kalabilir, hayatın geri kalanını bile bu şekilde sürdürebilir. Travma bedende kayıt tutulur bilgisi bunu anlatmaya çalışmaktadır” dedi.

    “O an hiç bitmeyecekmiş gibi duygular beynin içinde canlı bir şekilde yaşanmaya devam eder”
    Donma sırasında beyinin verdiği tepkiyi anlatan Yurdakul, “Travmanın en büyük özelliği sinir sisteminin işlemleyebileceği kapasiteden yüksek duygular içermesidir. Bir diğer özelliği ise duygular beyinde dondurulduğu gibi travmatik anı da tam o anda beyinde dondurulmuş bir şekilde kalmasıdır. Sanki o an hiç bitmeyecekmiş gibi duygular beynin içinde canlı bir şekilde yaşanmaya devam eder. Beynimiz bu duyguları kontrol altında zapt etmeye çalışırken için yüksek enerji harcar. Beden sürekli tehdit altında hissettiğinde onu takılı kaldığı travmatik anın içinden çıkarmanın en kolay yolu ona şimdi ve burada güvende olduğunu hissettirmektir. Ancak bu şekilde hayati tehdidin bittiğini anlayabilir. Bu sebeple yüksek uyarımlı travmalarda bedenle çalışmak çok önemlidir. Beyin hayatta kalma moduna geçtiğinde düşünen parçası olan korteks kapanır. Sözlerin çok anlamı olmaz. Örümcek fobisi olan birine küçücük böcekten korkmanın yersiz olduğunu anlatmaya çalışmak gibi işe yaramaz. Önce sistemin kısmen de olsa bir güvenlik hissini deneyimlenesi gerekir. Bunu kendi bedeni aracılığıyla yapabileceği gibi yardım veren bir öteki kişiden alabilir” diye konuştu.

    “Bölgede görev alan kişilerin kendi psikolojik sağlamlığını gözetmeleri gerekli”
    Depremzedelere yapılan müdahalenin sırasında dikkat edilmesi gereken hususların altını çizen Yurdakul, “Depremzedelere yardım etmek isteyip, yaralarını sarmaya destek olmak istiyorsak oksijen maskesini ilk kendimize takacağız. Çünkü ancak benim sinir sistemim sakin olduğunda travma olmuş kişinin yanında durabilirim. Bu sebeple özellikle bölgede görev alan kişilerin kendi psikolojik sağlamlığını gözetmeleri, gerekli destekleri almaları çok önemlidir. İnsan kolayca incinme kapasitesi olduğu kadar iyileşme ve adaptasyon kapasitesi de yüksek bir canlıdır. Yüzlerce saat sonra bile enkaz altından canlı çıkan depremzedeler bunun en güzel örneğidir. Sinir sistemimiz plastiktir. Travma yıkıcı olduğu kadar hayatta kalmayı başardığında güçlendiren bir olguya da dönüşebilir. Travma sonrası temelde iki seçenek vardır. Biri travma sonrası stres bozukluğu iken diğeri travma sonrası büyüme genişleme etkisidir. Hangi yanıtı vereceğimiz pek çok faktörden etkilense de bunlardan en önemlisi bağ kurma ve o insani yardım ile ilgilidir. Yalnız olduğunu hissetmemek bir ötekinin sakin sinir sistemiyle yanında olması desteklendiğini hissetmek en çok yardımcı olan faktörlerdendir” ifadelerini kullandı.

  • ‘Ölümün artık geldiğini düşündüm’

    ‘Ölümün artık geldiğini düşündüm’

    Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat’ta meydana gelen 7.7 ve 7.6. büyüklüğündeki depremler 11 ili etkilerken, binlerce kişi enkaz altında kaldı. Yapılan çalışmalarda 40 bine yakın vatandaşın cansız bedenine ulaşılırken, binlerce vatandaş da yaralı kurtuldu. Depremlerin ardından evleri yıkılan çok sayıda vatandaş da çevre illere taşınırken, bu bölgelerde misafir edilmeye başlandı. Mersin de yaklaşık 200 bin depremzedeye ev sahipliği yapıyor. Depremzedeler, yurtlarda ve çeşitli yerlerde misafir edilirken, her türlü ihtiyaçları karşılanıyor. Kredi Yurtlar Kurumu’nun (KYK) Mersin Kırkkaşık Kız Öğrenci Yurdunda kalan vatandaşlar, havaların iyi olmasını da fırsat bilerek bahçede vakit geçiriyor, o onları unutmaya çalışıyor.

    “O an ne yapacağımızı bilemedik, şaşırmış durumdaydık”

    Deprem anında yaşadıklarını anlatan Sevil Yağcı, deprem gecesinin kendileri için çok kötü geçtiğini vurgulayarak, “Çok kötü şeyler yaşadık orada. Evde eşim, çocuklarım yatıyorduk. Bir sarsıntıyla uyandık. Kalktık ama evimizin kapısı açılmadı. Deprem durduktan sonra kapıyı açabildik. Dışarı çıktığımda önümüzdeki, arkamızdaki her yer yıkılmıştı. Her yerde bağırmalar, çağırmalar, koşturmaca vardı. O anda ne yapacağımızı bilemedik, şaşırmış durumdaydık. Herkes şok içindeydi. İlk anda dışarı çıkanlar arabasına koştu ve beklemeye başladı. Tabii depremde bir sürü yakınımızı kaybettik. Halen enkaz altında olan akrabalarımız var. Şimdi Mersin’de yurtta kalıyoruz. Buna da şükürler olsun. Devletimizden de Allah razı olsun” dedi.

    “Kapının anahtarını kapıya sokamadım”

    Hatay’dan gelen Mehmet Biter ise tek katlı bir evde yaşadığını ve o gece canını zor kurtardığını söyledi. Deprem olur olmaz duvarın çöktüğünü kaydeden Vurgun, “Yanımızdaki bina üstümüze düştü. 5 kişi yaşıyorduk evde. Bir uğultu sesi geldi, ne olduğunu anlamadık. Kapının anahtarını kapıya sokamadım. Zorla kapıyı açtım. Dışarı çıktığımda her taraf yıkılmıştı. Saniyelerle ölümden kurtulduk. O gece zaten yağmurluydu. Dışarı yataktan kalktığımız gibi çıkmıştık. Zor anlar yaşadık. Depremden sonra Mersin’e geldik. Burada devletimiz her şeyimizi karşılıyor ama sevdiklerimizi kaybettik. Devletimizin yanımızda olması bizim için yeterli” diye konuştu.

    “Kıyamet kopuyor zannettim”

    Hatay Antakya’dan gelen Mert Yeşilli de evlerinin 2 katlı bahçeli müstakil ev olduğunu ifade etti. Gece bir gürültüyle uyandıklarını vurgulayan Yeşilli, “Çatır çatır seslerle uyandık. Sanki bina başımıza koptu, düştü dedik. Ben kıyamet kopuyor zannettim. O an buraya kadarmış dedim. Ölümün artık geldiğini düşündüm. Çünkü çok kötü bir durumdu. Kendimize biraz gelince hemen dışarı çıktık. Tabii biz ölmedik ama birçok tanıdığımız hayatını kaybetti. Annem, abim, yengem, yeğenlerim, ablamın eşi, teyzelerimiz hayatını kaybetti. Birinci derecede 13 kaybımız var. Onları defnettik. Allah’ın bir tufanı oldu. Akıllanmamız lazım. Orada 3-4 gün kaldık. Daha sonra buraya geldik. Allah devletimize zeval vermesin. Şu anda burada bir yatacak, bir sıcak yemek yiyeceğimiz yerimiz var” dedi.

  • Depremden kaçarken kalça kemiğini kırdı

    Depremden kaçarken kalça kemiğini kırdı

    Diyarbakır’ın Kayapınar ilçesi Fırat Mahallesinde bulunan bir sitede, Kahramanmaraş merkezli deprem sırasında panikleyerek merdivenlerden kaçan bir kişi ayağı kayarak yuvarlanıp yere düştü. Acılar içerisinde kıvranan şahıs çevredekilerin haber vermesiyle sağlık ekiplerince hastaneye kaldırıldı. Kalça kemiğini kıran şahıs tedavi altına alındı. Korku dolu anlar güvenlik kameralarına yansıdı.