Etiket: deprem

  • İstanbul depreminin büyüklüğünü açıkladı

    İstanbul depreminin büyüklüğünü açıkladı

    Jeofizik Yüksek Mühendisi Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, Marmara’da her 30 yılda bir yaklaşık 6.2 büyüklüğünde deprem olduğunu belirterek, “Yine Marmara’da her 104 yılda bir 6.3 ile 6.7 arasında bir deprem olur. Marmara’da yaklaşık 7.2’den daha büyük olan depremler ise yaklaşık 570 yılda bir olur. Genel olarak 4 bin yıllık deprem geçmişine baktığımız zaman İstanbul’un olağan büyük deprem büyüklüğü aşağı yukarı 6.4’tür” dedi.

    Jeofizik Yüksek Mühendisi Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, son günlerde İstanbul’da meydana gelebilecek olası depremlere ilişkin yapılan açıklamalarla ilgili değerlendirmelerde bulundu. İstanbul depreminin tarihinin olmadığını söyleyen Ercan, “İstanbul’da deprem uyarıları 1999 yılından beri ‘3 gün içinde olur’, 3 gün içinde olmayınca ‘3 ay içinde olacak’, 3 ay içinde olmayınca ‘1 yıl içinde olacak’, 1 yıl içinde olmayınca ‘3 yıl içinde olacak’, daha sonra ’10 yıl içinde olacak’. Ve en son gelen ‘4 yıl içinde olacak’, ‘2018’de mutlaka olur’ diye 2020 yılına kadar geldik. Depremden 21 yıl geçti. Beklenen deprem olmadı bir türlü. Şimdi de yok 2024’te olacak, yok her an olabilir, yok 2029’da olabilir gibi yine bilimsel tabana dayanmayan kestirimler yapılıyor. Bu kestirimleri yapanların hiçbiri de jeofizik mühendisi değil. Çünkü deprem kestirimlerini jeofizik mühendisleri yapar. Ve bunlar basında yer alıyor. Bu büyük bir talihsizlik aslında. Çünkü insanlara bir korku pompalanıyor ki bunun bilimsel tabanı yok” dedi.

    ‘İSTANBUL DEPREMİNİN BÜYÜKLÜĞÜ 6.4’

    Prof. Dr. Ercan, İstanbul’da meydana gelecek olası bir depremin büyüklüğünün 6.4 olacağını ifade ederek, şunları söyledi:

    “Genel olarak 4 bin yıllık deprem geçmişine baktığımız zaman İstanbul’un olağan büyük depreminin büyüklüğü aşağı yukarı 6.4’tür. Bunu Kuzey Marmara olarak değerlendirmek ya da tam Marmara olarak değerlendirmek gerekiyor. Çünkü Marmara’nın neresinde deprem olursa olsun, 100 kilometre yarıçaplı bir alanda yıkıcı bir etkisi oluyor. Sözün gelişi Gölcük’te 7.5 büyüklüğünde bir deprem oldu, bu depremin Gölcük’teki yıkım gücü 11’di. Ama Avcılar’daki yıkım gücü yaklaşık 9 oldu ve yapıları yıktı. Avcılar’ın Gölcük’ten uzaklığı 100 kilometreydi. Gölcük’te bir deprem oldu, oradan yaklaşık 120 kilometre ileride Adapazarı’nda öldürücü etkisi oldu. Oysaki deprem orada olmadı. Son İzmir depreminde olduğu gibi deprem Sisam’da oldu 7 büyüklüğünde, geldi 78 kilometre ilerideki İzmir’deki Bayraklı’yı yıktı. Demek ki depremin ille de sizin olduğunuz yerde olması gerekmiyor, evinizin yıkılması ya da tehlike altında olması için. Dolayısıyla Marmara bölgesinde size en az 100 kilometre ileride olacak bir deprem sizin depreminizdir. Dolayısıyla büyük İstanbul depremi, büyük Tekirdağ depremi diye konuşulan depremler aynı zaman Kocaeli’nin, aynı zamanda Yalova’nın, aynı zamanda Bursa’nın, Mudanya’nın, Gemlik’in, Bandırma’nın, Balıkesir’in, Çanakkale’nin, Tekirdağ’ın depremleridir. Bunu böyle algılamak gerekiyor. Yani beklenti sadece İstanbul ve Tekirdağ için değil, tüm Marmara çevresi için bir yıkım beklentisi olması gerekiyor. Bunun önemli tarafı ne? Türkiye’de hiçbir yer Marmara’nın çevresinde bulunduğu kadar yoğun bir nüfusa sahip değil. Ayrıca İstanbul’da yaklaşık kilometrekare başına 2 bin 568 kişi düşüyor. Marmara ortalamasına baktığımız zaman kilometrekareye yaklaşık bin 500 kişi düşüyor. Türkiye ortalamasına baktığımız zaman 86 kişi. Demek ki birim alanda oturan insan sayısı, birim alanda bulunan konut sayısı Marmara’da çok yoğun. En yoğun olduğu yer de İstanbul. İzmit’in bulunduğu kesim, yani birim alandaki yoğunluklar. Birim alanda yoğunluk ne kadar çoksa yıkım da o denli fazla olacaktır.”

    ‘7.2’DEN BÜYÜK DEPREMLER 570 YILDA BİR OLUR’

    Marmara’da her 30 yılda bir yaklaşık 6.2 büyüklüğünde depremin olduğunu söyleyen Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, “Yine Marmara’da her 104 yılda bir 6.3 ile 6.7 arasında bir deprem olur. Marmara’da yaklaşık 7.2’den daha büyük olan depremler ise yaklaşık 570 yılda bir olur. Dolayısıyla bizim Gölcük’te görmüş olduğumuz 7.5 büyüklüğündeki bir depremin yeniden Marmara’da yineleme olasılığı yok denecek kadar azdır. O nedenle Marmara’da 7.6’lık bir deprem bekleniyor demenin 4 bin yıllık Marmara’nın deprem davranışıyla herhangi bir ilintisi yoktur. Kaldı ki eğer Marmara’da 7’den daha büyük bir deprem olsaydı bugünkü Eminönü yarımadasında ne Ayasofya ayakta kalırdı, ne Kızkulesi ayakta kalırdı, ne Bozdağan Valens Kemeri ayakta kalırdı, ne Süleymaniye Camisi, ne Fatih Camisi, ne Beyazıt Camisi, ne Sultanahmet Camisi, eski eserlerin hiçbiri ayakta kalmazdı. Oysaki bunların hepsi ayakta, İstanbul surları dahil. Bunlar depremlerin tanıklarıdır. Demek ki İstanbul’un bulunduğu kesimde çok büyük depremler olmamıştır. Neden olmamıştır İstanbul’un içinde? Çünkü orada yaklaşık 2 kilometre kalınlığında bir magma yaklaşımı vardır. Tam İstanbul Boğazı’nın bulunduğu yerde ve Suriçi’nin bulunduğu kesimde yer kabuğunun kırılma direnci 6 milyar cigatondan daha büyüktür. İşte o nedenle 99 depreminde bir taraftan Gölcük’ten başlayıp Kaynaşlı’ya doğru giden kırık diğer taraftan ise Gölcük’ten başlayıp Karamürsel üzerinden Yalova, oradan Çınarcık, oradan Esenköy’e kadar gitmiştir. Bir dal da çıkmıştır oradan. Tıpkı balkı kılçığı gibi. Bir tanesi Çınarcık çukurunun kuzeyinden yaklaşık Sivriada’ya kadar kırmıştır, bir dal da yine bu ana koldan çıkarak Tuzla üzerinden Pendik, Kartal, oradan Maltepe, oradan Bostanlı’ya kadar kırmıştır. Adalar tam bunun ikisinin arasında kalmıştır. Eğer devam etseydi bu kırılma, bir taraftan Fenerbahçe burnundan kasrın içine girecekti, tam Sarayburnu’na bulunduğu kesimden, bir taraftan da tam Küçükçekmece’nin önünden bir dönerek Avcılar önünden Büyükçekmece’ye doğru doğu-batı doğrultusunda kırılacaktı. Gidememesinin ana nedeni tam İstanbul’un önünde yer kabuğunun kırılmaya karşı direncinin çok büyük olması. O nedenle devam edemedi, orada kaldı” diye konuştu.

    ‘MARMARA ŞU AN ÇOK YORGUN’

    Marmara Bölgesi’nin şu anda çok yorgun olduğunu söyleyen Prof. Dr. Ercan, “Marmara şu anda çok yorgun. Burayı kırabilmesi için yeniden bir gerginlik biriktirmesi gerekiyor. O gerginlik biriktirmesi doğudan her yıl gelen gerginliğin birikme hızına bağlı olarak değişiyor. Burada Ercan algoritması dediğim bir algoritmaya baktığım zaman bu gerginliğin birikebilmesi için, yani 6 milyar cigatona ulaşıp gelişip bu kabuğu kırabilmesi için en az 2045 yılına kadar beklemek gerekiyor. Eğer düzgün bir dağılım olursa. Eğer bu gerginlik birikmesi yeterli değilse 2075 yılına kadar deprem gecikebilir. 21 yıldır birileri her an deprem olabilir diyor ama 21 yıldır da ben ‘hayır her an deprem olamaz, olması için yeterli bir güç toplanmamıştır’ diyorum. Zaman beni doğruladı hep. Zaman birçok kimseyi yanılttı. Belki arkadaşlarımızın buradan demek istediği deprem uyarısı yapmak. Ama yanlış deprem uyarısı yapmak ülkenin ekonomisini sarsar, o ülkeye yatırım gelmez. O ülkedeki yerli yatırımcılar da yatırımlarını Romanya gibi, Bulgaristan gibi, Ukrayna gibi, Rusya gibi farklı yerlere kaydırırlar. Yani ülke ekonomisi etkilenir. Ülkenin aynı zamanda turizmi de etkilenir” dedi.

    ‘EKONOMİYE DARBE VURMAMAK GEREKİYOR’

    Prof. Dr. Ercan, Sisam’da 7 büyüklüğünde deprem meydana geldiğini hatırlatarak, “Sisam’da 7 büyüklüğünde bir deprem oldu Yunanlılar, Yunanistan’da deprem oldu demediler. Ama hemen biz sahip çıktık, deprem bizde olmamasına karşın İzmir depremi dedik bu depreme. Oysa İzmir’de deprem olmamıştı. Yani biraz konuşurken birinin ölçeğini iyi ayarlamak, toplumu sinir hastası yapmamak ve ekonomiye darbe vurmamak gerekiyor. Deprem bilimcilerinin daha ölçülü konuşması gerekiyor. Deprem konusu televizyonlara, gazetelere konu olacak bir konu değil. Çünkü deprem konusundaki değişiklikler en az 10 yıl ile 100- 200 yıl arasında olur. Ama Türkiye’de deprem haberleri veya deprem kestirimleri bilimsel tabanlara dayanmayan biz buna hissikablelvuku diyoruz. Türkçesi içime öyle doğdu öyle konuşuyorum. Çünkü konuşulan da yanlış, anlatılan hiçbir şeyin sorumluluğu yok. Türkiye’de bir kişinin deprem kestirmesi yapabilmesi için mutlaka ve mutlaka jeofizik mühendisi olup deprem bilimi dersini de almış olması gerekiyor. Büyük deprem geliyor diyenlerin hiçbiri jeofizik mühendisi değil maalesef” dedi.

    ‘İSTANBUL’U HAZIRLAMAK GEREKİYOR’

    Türkiye’de son 21 yılda depremle ilgili çok şeyler yapıldığını ifade eden Ercan, “Neler yapmak gerekiyor? İstanbul’u hazırlamak gerekiyor. Şimdi İstanbul hazırlamak için büyük deprem geliyor demeye gerek yok. 21 yılda çok şeyler yapıldı. Sadece İstanbul değil Türkiye’nin birçok kentinde çok şeyler yapıldı. Her 5 yapıdan biri yerden gelen sorunla yıkılır, her 5 yapıdan biri, 4 tanesi ise kötü yapılaşmalar nedeniyle yıkılıyor. Sadece yapıdan karot alarak veya sadece yapı için güçlendirme önlemleri yaparak o yapı depremden korunamaz. Hem yerin hem yapının güçlendirilmesi gerekiyor. İstanbul’da 1 milyon 800 bin tane yapı vardır. İstanbul birçok Avrupa kentinden daha büyüktür. O nedenle böyle sihirli değneği böyle pat diye koyarak İstanbul’daki yapıları birden güçlendirme olasılığı ne yazık ki yoktur. Yavaş yavaş bu işin kentsel dönüşümü anlamı içinde inşaat, jeofizik mühendisleri, mimar, şehir planlamacıları bunlar bir araya gelip hem yer konusunda hem de nitelikli yapı konusunda sağlıklı, güvenli atılımlar yapmak gerekiyor” diye konuştu.

  • “Depremin habercisi olabilir”

    “Depremin habercisi olabilir”

    Burdur Gölü’nde sahile yakın bölgede yaklaşık 10 gündür devam eden gaz çıkışı, yer bilimcileri heyecanlandırdı. Jeofizik yüksek mühendisi Abdurrahman Arıkan, “Burdur birinci derece deprem bölgesi olduğu için bu bir stres boşalması olabilir. Bu kabarcıklar olası depremin habercisi olabilir. Yer altından gelen her türlü gaz veya sıvı çıkışı bir sıkıntının başlangıcı olabilir” dedi.

    Son yıllarda suyu hızla çekilen ve kuruma tehlikesi ile karşı karşıya kalan Burdur Gölü’nde, Halk Plajı sahiline yakın bölgede yaklaşık 10 gündür gaz çıkışı görülmeye başlandı. Jeofizik yüksek mühendisi Abdurrahman Arıkan, Burdur Gölü’nün tektonik bir göl olmasından dolayı gaz veya ani su çıkışlarının, yer bilimcileri daima heyecanlandırdığını söyledi. Arıkan, “Burdur Gölü, tektonik çökelmelere suyun dolması sonucu oluşmuştur. Gölün batı kısmındaki fay hattı nedeniyle ani bir derinleşme söz konusu. Derinlik bazı bölgelerde 100 metreye kadar inebiliyor” dedi.

    ‘TAM TEŞEKKÜLLÜ İNCELEMENİN ARDINDAN NETLİK KAZANIR’

    Burdur Gölü’nde çok sayıda kuş popülasyonu gözlemlendiğine dikkati çeken Arıkan, “Göl tektonik olduğu için bu tür gaz veya ani sıvı çıkışları biz yer bilimcileri her zaman heyecanlandırır. Bu niteliği belirsiz kaynama ancak tam teşekküllü incelemenin ardından netliğe kavuşabilir. Benim şahsi görüşüm Burdur birinci derece deprem bölgesi olduğu için bu bir stres boşalması olabilir. Bu kabarcıklar olası bir depremin habercisi olabilir. Yer altından gelen her türlü gaz veya sıvı çıkışı bir sıkıntının başlangıcı olabilir. Çünkü çatlaktan bir gaz veya su çıkışı var. Bu da yüzeyde farklı bir anomaliye sebep olmakta” diye konuştu.

    Jeofizik Yüksek Mühendisi Arıkan, ilgili kurumlardan yasal izinleri aldıktan sonra gaz çıkışı olan bölgede gerekli incelemeleri yapacaklarını da kaydetti.

    VALİLİKTEN AÇIKLAMA GELDİ

    Burdur Gölü’nde yer bilimcilerini heyecanlandıran, sahile yakın bölgede yaklaşık 10 gündür devam eden gaz çıkışıyla ilgili Burdur Valiliği’nce yazılı açıklama yapıldı. Açıklamada, “Bugün bazı basın yayın organlarında ‘Burdur Gölü’nde Gaz Çıkışı Olası Bir Depremin Habercisi Olabilir?’ başlığı ile geniş şekilde yer verilen haber ve görüntülerle ilgili olarak, Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi ile Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi’nden alanında uzman hocalar tarafından 15 Aralık 2020 Salı günü Burdur Gölü’nde yerinde inceleme yapılacaktır” denildi.

  • Bursa Mustafakemalpaşa’da art arda deprem!

    Bursa Mustafakemalpaşa’da art arda deprem!

    Kandilli Rasathanesi’nden yapılan açıklamaya göre Bursa’nın Mustafakemalpaşa ilçesi Taşköprü mevkiisinde saat 17.37’de 3.9, saat 17.46’da ise 3.0 büyüklüğünde deprem meydana geldi.

    Depremlerden biri yerin 11.8 kilometre diğeri ise 9.6 kilometre altında gerçekleşti.

    AFAD’dan yapılan açıklamaya göre ise Balıkesir’in Susurluk ilçesinde ise saat 17.37’de deprem 4.1 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi.

    Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), saat 17.37’de meydana gelen 4.1’lik depremin derinliğinin 7 km olduğunu belirtti.

    ‘OLUMSUZ BİR İHBARIN BULUNMADIĞI BİLGİSİ ALINDI’

    Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’nın (AFAD), Twitter hesabından yapılan açıklamada, “Geçmiş olsun Balıkesir. Susurluk ilçesinde meydana gelen deprem sonrası, an itibarıyla, olumsuz bir ihbarın bulunmadığı bilgisi alınmıştır. Gelişmeleri takip ediyoruz” denildi.

     

     

  • Tayvan’da 6.7 büyüklüğünde deprem

    Tayvan’da 6.7 büyüklüğünde deprem

    Tayvan’da Richter ölçeğine göre 6.7 büyüklüğünde deprem meydana geldi. İlk belirlemelere göre depremde can kaybı ya da yaralanma olmadığı ifade edildi.

    Tayvan’ın kuzeyindeki Yilan kenti yakınlarında 6.7 büyüklüğünde deprem medyana geldi. Depremin 77 kilometre derinlikte meydana geldiği kaydedilirken, ilk belirlemelere göre can kaybı ya da yaralanmanın olmadığı ifade edildi.

  • Kılıçdaroğlu İzmir’de başkanlardan brfing aldı

    Kılıçdaroğlu İzmir’de başkanlardan brfing aldı

    CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, deprem meselesinin bir parti meselesi olmadığını ve merkezi hükümetle yerel yönetimler arasında güçlü bir diyalog olmasını istediklerini söyledi.

    Kemal Kılıçdaroğlu, İzmir’de bir otelde, Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ile Bayraklı, Bornova ve Seferihisar ilçe belediye başkanlarından, 30 Ekim’de meydana gelen 6,6 büyüklüğündeki deprem ve sonrasında yaşanan sürece ilişkin brifing aldı.

    Kılıçdaroğlu, basına kapalı yapılan toplantının ardından yaptığı açıklamada, İzmir’de yaşanan depremin herkesi derinden üzdüğünü belirtti. Acıların sarılması, sonlandırılması için belediye başkanlarının seferber olduğunu aktaran Kılıçdaroğlu, sürecin rahat atlatılması için AFAD, Kızılay, Jandarma gibi kamu kurum ve kuruluşlarının yaptıkları katkıların da şükranla anılması gerektiğini söyledi.

    Toplantıda bir durum değerlendirmesi yaptıklarını anlatan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

    “Şu ana kadar evlerinden ayrılan bütün yurttaşlara 42 milyon liralık kira yardımı yapıldığı ifade edildi. 224 hane belediyeye ait konutlara yerleştirildi, bütün iç donanımı, tefrişatı sağlanarak… 4 bin 200 aileye de ayrıca 10’ar bin lira kira yardımı yapıldığı ifade edildi. Eğitimle ilgili, -uzaktan eğitim var zaten-, çocukların bütün talepleri, tablet başta olmak üzere tümü karşılanmış vaziyette. Ağır ve orta hasarlı binalar var. Bunların bir an önce yıkılması veya onarılması, güçlendirilmesi gerekiyor. Bu konuda merkezi hükümetin yapacağı her türlü katkı çok önemli. Ayrıca Büyükşehir Belediyemiz, belediyelerimiz merkezi hükümetle bu sorununun rahat bir şekilde giderilmesi açısından da ellerinden gelen bütün çabaları gösterecekler.”

    “Belediye başkanlarımız tarih yazdı”

    İzmir’in yaşadığı acının, Türkiye’nin ortak acısı haline dönüştüğünü vurgulayan Kılıçdaroğlu, “Gerek bizim diğer belediyelerimiz, gerek AK Parti’ye veya MHP’ye ait belediyeler var, İYİ Parti’ye ait belediyeler var, o belediyelerin de şöyle ya da böyle katkıları olmuştur. Merkezi hükümet de elinden gelen çabayı gösterme konusunda bir gayret içine girmiştir ama şu açık ve nettir, İzmir Büyükşehir Belediyemiz ve belediye başkanlarımız burada bir tarih yazmışlardır.” dedi.

    Hiçbir depremzedenin en ufak bir ihtiyacının göz ardı edilmediğini dile getiren Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

    “Ayakkabıdan tutun iletişime kadar, buzdolabından tutun çamaşır makinesine kadar, televizyondan tutun elektrik süpürgesine kadar bütün ihtiyaçlar belediyelerimiz tarafından karşılanmıştır. Giyimi, yiyeceği, içeceği, donanımı her şeyi karşılanmıştır. Bu nedenle bütün medya organlarının huzurunda, belediye başkanlarımıza teşekkür ederim. Onlar günün 24 saati uyumadı, yeter ki İzmirli rahat etsin diye. Bir sorun varsa süratli şekilde sorunun giderilmesi için de ellerinden gelen her türlü çabayı gösterdiler. Bundan sonra kentsel dönüşümle ilgili olarak da merkezi hükümet engel çıkarmadığı sürece her türlü sorunu kısa süre içinde çözeceklerdir. Bizim gönlümüzde yatan merkezi hükümetle yerel yönetimler arasında karşılıklı güçlü bir diyaloğun olmasıdır. Sorun bir parti sorunu değildir. Deprem sorunu hepimizin ortak sorundur. Bu ortak sorunun giderilmesi lazım. Merkezi yönetimle yerel yönetimler el birliği, güç birliği yaptıkları taktirde bundan vatandaşlar memnun olacaklardır. Bu vatandaşların içinde her partiye oy veren kişiler var. Parti ayrımı yapmaksızın, belediyelere engel çıkarmaksızın, iş birliği halinde bütün bu sorunları çözmek mümkündür.”

  • Antalya’da 5.2’lik korkutan deprem

    Antalya’da 5.2’lik korkutan deprem

    Antalya’nın Gazipaşa ilçesi açıklarında saat 15.44’te 5,2 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Depremde şimdiye kadar can kaybı ya da hasar ihbarı yapılmadı.

    https://www.dailymotion.com/video/x7xwl7m

    Antalya’nın Gazipaşa ilçesi açıklarında 5,2 büyüklüğünde deprem oldu.

    Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’nın (AFAD) internet sitesinde yer alan bilgiye göre, sarsıntı saat 15.44’te kaydedildi. Depremin 77,58 kilometre derinlikte meydana geldiği belirlendi.

    Deprem merkez üssü Gazipaşa’nın yanı sıra Antalya merkez ve diğer ilçelerde de hissedildi. Birçok kişi yeni tip corona virüs (Covid-19) salgını tedbirleri kapsamında uygulanan sokağa çıkma kısıtlamasına rağmen evlerini terk etti.

    VALİ YAZICI: CAN VE MAL KAYBI YOK

    Antalya Valisi Ersin Yazıcı, yaptığı açıklamada, depremle ilgili şu ana kadar kendilerine gelen olumsuz bir durum olmadığını söyledi. Kırsal bölgelerle irtibat halinde olduklarını aktaran Yazıcı, “Bize ulaşan herhangi bir can ve mal kaybı yok” dedi.

    Jandarma, AFAD ve hastanelere depremle ilgili olumsuz bir ihbarın ulaşmadığını belirten Yazıcı, şunları söyledi:

    “Şu ana kadar ulaşan olumsuz bir şey olmadı, inşallah da yoktur. Yaklaşık yarım saat oldu. Şu an can ve mal kaybına ilişkin olumsuz bir durum söz konusu değil. Yine de kırsal alanı taratıyoruz, Gazipaşa, Alanya ve Manavgat’ta muhtarlarla iletişim kurup, bir durum olup olmadığını soruyoruz. Antalya merkezde bir vatandaşın deprem nedeniyle panik yaşayıp, 2. kattan atladığı bilgisi geldi. Başka bir durum söz konusu değil. Sokağa çıkma kısıtlaması nedeniyle evlerinde olan vatandaşlar, korku duyuyorlarsa evlerinin önüne çıkabilirler. ”

    “ŞU ANA KADAR OLUMSUZ BİR ŞEY ULAŞMADI”

    AFAD Antalya İl Müdürü Fevzi Timur de depremin Gazipaşa’ya 40 kilometre uzaklıkta olduğunu kaydetti.

    Depremin bölgede ciddi bir şekilde hissedildiğini ifade eden Timur, “Şu ana kadar olumsuz herhangi bir şey bize ulaşmadı. Ama arkadaşlarımızın çalışmaları devam ediyor” dedi.

    Gazipaşa Kaymakamı Aydın Abak ise depremle ilgili şu ana kadar ilçelerinde herhangi bir olumsuzluk yaşanmadığını bildirdi.

    Jandarma ve polis ekiplerinin sürekli konuyu takip halinde olduğunu vurgulayan Abak, “Şu ana kadar olumsuz bir durum görmedik” ifadesini kullandı.

    AFAD’ın Twitter hesabından da depreme ilişkin, “Gazipaşa ilçesi açıklarında meydana gelen deprem sonrası an itibarıyla, olumsuz bir ihbarın bulunmadığı bilgisi alınmıştır” paylaşımında bulunuldu.

    İKİNCİ KATTAN ATLAYIP YARALANDI

    Antalya İl Sağlık Müdürü Ünal Hülür de şu ana kadar çok olumsuz bir şeyin olmadığını söyledi. Deprem nedeniyle bir kişinin yaralandığını kaydeden Hülür, “Konyaaltı ilçesinde deprem sırasında panik yaşayan bir kişinin 2. kattan atladığı ve ambulansla hastaneye kaldırıldığı bilgisi geldi. Vücudunda kırıklar oluşan yaralının tedavisi devam ediyor. Ayrıca kalp pili kullanan bir kişi ise yaşadığı korku nedeniyle hastaneye kaldırıldı” dedi.

    Deprem sonrası Manavgat ilçesinde vatandaşlar, sokağa çıkma yasağına rağmen korkudan sokaklara çıktı. Sokağa çıkanlardan Hidayet Gün, deprem nedeniyle çok korktuklarını ve paniğe kapıldıklarını söyledi.

    Başka büyük depremlere de şahit olduğunu anlatan Gün, “Daha önce Gölcük depremine yakalanmıştım. Geçtiğimiz ay İzmir’deki depremi yaşamıştım. Bugün de Manavgat’ta depreme yakalandık. Korktuk. Sokağa çıktık. Yapacak bir şeyimiz yok. Tekrar evimize çıkacağız. Allah bir daha yaşatmasın” ifadelerini kullandı.

     

  • Ege Denizi’nde 4.1’lik deprem

    Ege Denizi’nde 4.1’lik deprem

    AFAD verilerine göre saat 12.34’te Ege Denizi açıklarında 4.1 büyüklüğünde bir deprem meydana gelirken, İzmir ve çevresinde de sarsıntı hissedildi.

    AFAD’dan yapılan açıklamada: “İzmir’in Seferihisar ilçesi açıklarında saat 12.34’te 4,1 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Gelişmeleri takip ediyoruz.” açıklamalarına yer verildi.

  • Haritada göstererek uyardı: 7 üzeri depremin habercisi

    Haritada göstererek uyardı: 7 üzeri depremin habercisi

    İzmir’de can kayıplarının yaşandığı depremin ardından Jeoloji Mühendisleri Odası Güney Marmara Şube Başkanı Engin Er bölgedeki aktif fay hatlarını işaret ederek depremle mücadelede izlenmesi gereken yollarla ilgi konuştu. Er “Fay hatları haritasına baktığımız zaman, evinizin yanından veya altından geçen aktif fay hatlarını görebilirsiniz. Eviniz fay hattına yakınsa, sıvılaşma alanındaysa, mühendislik hizmeti almayan binalarda oturuyorsunuz, burası sizin için risklidir” dedi.

    İzmir’in Seferihisar ilçesi yakınlarında 30 Ekim’de meydana gelen, 117 kişinin öldüğü 1034 kişinin yaralandığı 6.6 büyüklüğündeki yıkıcı depremin ardından Jeoloji Mühendisleri Odası Güney Marmara Şube Başkanı Jeoloji Yüksek Mühendisi Engin Er, Marmara Bölgesi’ndeki aktif fay hatlarıyla ilgili açıklamalarda bulundu. Marmara Denizi içinden ve Güney Marmara üzerinden geçen 3 büyük ve aktif fay hattının 7 üzeri depremin habercisi olduğunu dile getiren Er, gündemdeki fay yasasının bir an önce yürürlüğe alınması gerektiğini belirtti. Yapılan binaların fay hatlarından uzak, mühendislik hizmeti alınarak yapılması gerektiğini işaret eden Er, bu kriterlere uyulmadan yapılan binaların risk teşkil ettiğini söyledi.

    ‘ZEMİNİN YAPISINA DİKKAT ETMEMİZ LAZIM’

    Özellikle Bursa’da, Kuzey Anadolu fay hattının kolları üzerinde yapılaşma olduğunu belirten Engin Er, “Devletin resmi kurumlarının açıkladığı fay hatlarına baktığımız zaman, evimizin hemen kenarından veya altından geçen aktif, diri fay hatlarının bulunduğunu görmekteyiz. Evimizin bu diri fay hatlarına ne kadar mesafede olduğunu görebiliyoruz. Bu ne anlama gelir; evimizin depremsellik anlamında ne kadar risk taşıdığını, fay hattına ne kadar yakın olduğumuzu net bir şekilde görebiliriz. Bulunduğumuz zeminin yapısına dikkat etmemiz lazım. Fay hattına yakınsa, sıvılaşma alanındaysa, mühendislik hizmeti almayan binalarda oturuluyorsa, oturduğunuz yer sizin için risklidir” dedi.

    ‘GÜVENLİ BÖLGELER OLUŞTURULMALI’

    İzmir depremini işaret ederek zemine uygun bina yapılmasının ne kadar önemli olduğunu hatırlatan Er, “İzmir’de örneklerini gördük. Yan yana olan binalardan biri yıkılmış, diğeri yıkılmamış. 1999 depreminde de gördüğümüz gibi binanın camları dahil kırılmamış ama yan yatmış. O bina çok sağlam olmasına rağmen zemin özelliklerine uyum sağlamadığı için yan yatmış. Dolayısıyla bölgesel anlamda risk taşıyan bölgeler vardır. Fay hattının üzerindeyse binanız risklidir. Bulunduğunuz yer risklidir. Kontrolünün muhakkak yapılması gerekir. Fay hatlarının mutlaka 1/1000’lik uygulama planlarına işlenip bu bölgelerde yapılaşmaya izin verilmemesi gerekir. Orta ve uzun vadede bu fay hatları kentsel dönüşüme tabi tutulup güvenli bölgeler oluşturulmalıdır. İzmir’de 6.6 büyüklüğünde bir deprem oldu. Bursa, İstanbul, Edirne bu depremi hissetti. Olağanüstü güçten bahsediyoruz. Dünyayı yırtan bir doğa olayından bahsediyoruz. Dolayısıyla bununla inatlaşmak değil, bununla beraber yaşayabilecek çözümler üretmemiz gerekiyor. Bunun yollarından bir tanesi de fay hatları üzerine yapılaşmadan kaçınmak lazım. Gündemde olan fay yasasının bir an önce 1/1000’lik haritalara işaretleyerek bu fay hatları üzerine bina yapmaktan vazgeçmek lazım. Özellikle Bursa’da zemin sıvılaşması var. Buna dikkat etmemiz lazım” ifadelerini kullandı.

    ‘TSUNAMİ BEKLENEN YERLERİMİZ VAR’

    Fay hatları üzerine ve yakınına yapılan yapıların doğa olayını doğal afete dönüştürdüğünü dile getiren Er, şöyle devam etti;

    “Deniz kenarında tsunami beklenen yerlerimiz var. Tsunami önlemlerinin alınması lazım. Heyelana karşı önlemlerin alınması lazım. Doğa olaylarını doğal afete dönüştüren bizim ihmalkarlığımız. Japonya’da 6 büyüklüğünde bir deprem olduğu zaman insanlar yerli yerinde duruyor. Orada yaşanan depremler bizim ülkemizdeki gibi 15-20 saniye de sürmüyor. Dakikaları geçen depremler oluyor. Bizim de benzer özellikteki tedbirleri almamız gerekiyor. Zemin etüdünün dünyada veya Avrupa’da nasıl yapıldığını biliyoruz. 2019 yılında yürürlüğe giren yönetmeliğin olumlu yönleri var. Ama bunların kontrolünün arazide yapılmasıyla birlikte biz güvenli bir Bursa, güvenli bir bölge oluşturabiliriz. Bunlara dikkat etmezsek 5-6 büyüklüğündeki depremlerde binaların yıkıldığını, can kaybı olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla mühendislik hizmeti almış binalarda, mühendislik hizmeti almış şehirlerde yaşarsak biz de Japonya gibi depremi bir doğa olayı olarak, doğal afet olmadan geçiştirebiliriz.”

  • Malatya’da 4.7 büyüklüğünde deprem

    Malatya’da 4.7 büyüklüğünde deprem

    Son Dakika Haber: Merkez üssü Malatya’nın Pütürge ilçesinde 4.7 büyüklüğünde deprem meydana geldi.

    Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), Malatya’nın Pütürge ilçesinde 4,7 büyüklüğünde deprem meydana geldiğini bildirdi.

    AFAD’ın sitesinde yer alan bilgiye göre, Pütürge ilçesinde saat 11.27’de yer sarsıntısı kaydedildi.

    Depremin 6,94 kilometre derinlikte meydana geldiği belirlendi.

    VALİDEN AÇIKLAMA

    Malatya Valisi Aydın Baruş, yaptığı açıklamada, Pütürge merkezli depremin kent genelinde hissedildiğini belirtti. Baruş, tüm Malatyalılara geçmiş olsun dileklerini iletti.

    Baruş, “Şu ana kadar herhangi bir olumsuz haber almadık. Jandarma ve AFAD ekipleri mahallelerle iletişim kuruyor. Şu ana kadar yansıyan olumsuzluk yok. Çalışmalarımız devam ediyor, biz de yakından durumu takip ediyoruz” dedi.

  • Mahir Tahirler İzmir depreminde yaralı olarak kurtarılmıştı.28 gün sonra hayatını kaybetti

    Mahir Tahirler İzmir depreminde yaralı olarak kurtarılmıştı.28 gün sonra hayatını kaybetti

    İzmir’in Seferihisar ilçesi açıklarında 30 Ekim’de meydana gelen 6,6 büyüklüğündeki depremde yıkılan Doğanlar Apartmanı enkazından yaklaşık 6 saat sonra yaralı olarak çıkarılan 28 yaşındaki amatör futbolcu Mahir Tahirler, tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitirdi.

    Sağlık Bilimleri Üniversitesi İzmir Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesinde 28 gündür yoğun bakımda olan Mahir Tahirler, yaşam mücadelesini kaybetti.

    Tahirler’in birlikte yaşadığı annesi Nazmiye Doğrayan da depremde yaşamını yitirmişti.

    Mahir Tahirler’in vefatıyla İzmir depreminde hayatını kaybedenlerin sayısı 117’ye yükseldi.

    Futbolcunun ağabeyi Tayfun Tahirler ise büyük üzüntü yaşadıklarını belirterek, “Yaşamak için çok mücadele verdi ama olmadı. Bu süreçte yanımızda olanlara teşekkür ederiz.” dedi.