Etiket: deprem

  • Japonya’dan İzmir’deki depremzedelere 1 milyon Yen yardım

    Japonya’dan İzmir’deki depremzedelere 1 milyon Yen yardım

    Japonya’nın Wakayama eyaleti, İzmir’de 30 Ekim’de yaşanan depremin mağdurlarının desteklenmesine yönelik 1 milyon yen (yaklaşık 73 bin lira) yardımda bulundu.

    Japonya’nın Wakayama Eyaleti Valisi Nisaka Yoşinobu, Türkiye’nin Tokyo Büyükelçisi Hasan Murat Mercan’ı ziyaret etti.

    Görüşmede Vali Nisaka, İzmir’de 30 Ekim’de yaşanan ve 116 kişinin yaşamını yitirdiği depremde hayatını kaybedenlerin ailelerin acılarını paylaştığını kaydetti.

    Hayatını kaybedenlerin aileleri ve yakınlarına taziyelerini bildiren Nisaka, depremzedelere destek için eyalet valiliği olarak yardımda bulunma kararı alındığını söyledi.

    Nisaka, 1 milyon yen yardımın Türkiye’nin Tokyo Büyükelçiliği hesabına aktarılacağını dile getirdi.

    Depremzedelere yapılan yardımdan dolayı şükranlarını sunan Mercan da “Bizde bir söz vardır, ‘sevinçler paylaştıkça çoğalır, acılar paylaştıkça azalır’ diye. Zor durumda acımızı paylaştığınız için müteşekkiriz.” ifadesini kullandı.

    Türk-Japon ilişkilerinin tarihi derinliğe sahip olduğunu ifade eden Mercan, “Bu ilişkilerin kapısı Wakayama eyaletidir ve siz de alicenaplığınızı bir kez daha gösterdiniz.” dedi.

    Mercan, yardımın Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) hesaplarına aktarılacağını söyledi.

  • Bursa Gemlik Körfezi’nde korkutan deprem

    Bursa Gemlik Körfezi’nde korkutan deprem

    Bursa’nın Gemlik İlçesi açıklarında saat 07:20’de 3.5 büyüklüğünde deprem meydana geldi.

    Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’ndan (AFAD) yapılan açıklamada depremin 3.5 büyüklüğünde ve 7.21 kilometre derinlikte olduğu bildirildi. AFAD depremin saat 07.20’de gerçekleştiğini açıklandı.

    Kandilli Rasathanesi’nin açıklamalarına göre ise deprem saat 07.20 sularında yerin 4.7 kilometre derinliğinde 3.3 büyüklüğünde gerçekleşti.

     

  • İzmir’de deprem sonrası Vali’den virüs açıklaması

    İzmir’de deprem sonrası Vali’den virüs açıklaması

    İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger, deprem sonrasında kentteki koronavirüs vakası ile ölüm sayısının 3 kat arttığını söyleyerek, “Depremin olduğu an itibariyle pozitifi, temaslısı tüm vatandaşlar sokağa çıktı ve hepsi birbirine karıştı” dedi.

    İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger, Bornova ilçesinde koronavirüs denetimi yaptı. Esnafı dolaşan ve sorunları dinleyen Vali Köşger, vatandaşlarla da sohbet etti.

    Köşger, 30 Ekim’de meydana gelen, 116 kişinin hayatını kaybettiği 6.6 büyüklüğündeki depremin koronavirüsle mücadelede de olumsuz etkileri olduğunu bildirdi. Vali Köşger, “Depremin yaralarını sarmayla ilgili faaliyetlerimiz devam ediyor. Ancak İzmir’in, Türkiye’nin ve tüm dünyanın değişmeyen gündemi koronavirüs. İzmir’de depremin tetiklemesiyle koronavirüs vakaları biraz daha hızlı bir şekilde artıyor. O anlamda yeni tedbirler alındı, yeni kısıtlamalar getirildi. Sokağa çıkmayla ilgili, hafta sonu uyulacaklarla ilgili ve bazı esnafın faaliyetleriyle ilgili tedbirler alındı. Biz de Bornova’da bu kısıtlamalarla ilgili vatandaşlarımız farkındalığını artırmak için buraya geldik. Şunu söyleyebilirim ki vatandaşlarımız oldukça bilinçli, olayın farkındalar. Getirilen yeni kısıtlamaların da olması gerektiğini ve uyacaklarını ifade ettiler. Halihazırdaki maske, mesafe ve hijyen kurallarına da riayet ettiklerini gözlemledim” dedi.

    ‘DEPREMDE POZİTİFİ, TEMASLISI BİRBİRİNE KARIŞTI’

    Vali Köşger, depremin olduğu gün İzmir’de olan pozitif vaka ve virüs kaynaklı vefat sayılarının bugün itibariyle 3’e katlandığına dikkati çekip, “Depremin olduğu an itibariyle pozitifi, temaslısı tüm vatandaşlar sokağa çıktı ve hepsi birbirine karıştı. Biz bunu tahmin edebiliyorduk. Kurallara riayet ettiğimiz takdirde kısa sürede bunu tekrar minimize edebiliriz. Kurallara uyulması sonucunda, İzmir Türkiye’deki en iyi ilk 10 il arasındaydı depremden önce. Biz onu korumaya çalışıyorduk, ancak deprem maalesef pozitifin, temaslının karışmasına sebep oldu ve ondan dolayı bir patlama ortaya çıktı. Şimdi hemşehrilerimizden depremde gösterdikleri metanetli, sükuneti ve vakarlı duruşu burada da göstermelerini ve depremde nasıl tek yürek olmuşlarsa burada da tek yürek olarak koronavirüsü tekrar eski rakamların da altına çekecek şekilde kurallara riayet etmelerini istiyoruz. En başta kendi sağlığımızı ve sevdiklerimizin sağlığını düşünmemiz lazım. İzmirli hemşehrilerimizin aynı duruşu göstermeye devam edeceklerini tahmin ediyorum. İnşallah el birliği yaparak bu sıkıntıyı birlikte aşacağız. Henüz aşı bulunmadı, o safhaya ulaşıncaya kadar herkesin kendi sağlığına dikkat etmesi lazım. İzmir’deki patlama devam ederse, ilave tedbirler getireceğiz. Getirmemiz lazım, hayatın idamesini sağlamamız lazım” dedi.

    CHP’Lİ ADIGÜZEL’E YALANLAMA

    İzmir’in koronavirüs vaka sayılarının artması sonucunda Ankara’nın önüne geçip en çok vaka görülen ikinci şehir olduğunu ve dün 43 kişinin virüs nedeniyle hayatını kaybettiğini söyleyen CHP Ordu Milletvekili Mustafa Adıgüzel’i yalanlayan Köşger, “O rakamlar yanlış. En iyi ilk 10’dan çıktık, ancak en kötü ilk 2 şehirde de değiliz” dedi.

  • Marmara’da büyük depremin yerini açıkladı

    Marmara’da büyük depremin yerini açıkladı

    Jeofizik Yüksek Mühendisi Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, Marmara Bölgesi’nde büyük depremin Tekirdağ’da olacağını iddia etti. Ercan, “Kimse Tekirdağ depreminden söz etmiyor herkes İstanbul diyor. Oysaki büyük deprem Tekirdağ’da olacak. Marmara Ereğlisi’nin beklediği depremin yıkım kuvveti de 9 olacaktır. İstanbul’da beklenen depremde açığa çıkacak güç 4,3 atom bombası gücünde olacak ama Marmara Ereğlisi’nde olacak olan depremde açığa çıkacak güç ise 24 atom bombasına eş değer olacaktır” dedi.

    Jeofizik Yüksek Mühendisi Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, Tekirdağ’ın Marmara Ereğlisi ilçe Belediyesi’nin düzenlediği, ‘Deprem her an kapımızda’ konulu panele katıldı. Marmara Ereğlisi Kaymakamı Sıdkı Zeyin, Belediye Başkanı Hikmet Ata, Namık Kemal Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mümin Şahin ile davetlilerin katıldığı panelde konuşan Prof. Dr. Ercan, Türkiye’nin deprem açısından en güvenli illerinin Kırklareli ile Edirne ve Tekirdağ’ın kuzey bölgeleri olduğunu söyledi. Trakya’da deprem açısından en güvensiz ve imara açılmaması gereken bölgelerin Ergene çukuru, Marmara Ereğlisi, Mürefte ve Şarköy kıyılarının yapılaşmaya açılmaması gerektiğini ancak buna engel olunamadığını ifade etti.

    Prof. Dr. Ercan, Kuzey Anadolu kırığının davranışının kişilikli olduğunu, doğudan başlayıp batıya doğru adım adım gittiğini söyledi. Bölge üzerine eskiden meydana gelen depremleri anlatan Ercan, “Sonuçta İzmit 1999 depreminin olacağını biz jeofizik mühendisleri ilk kez 1982 yılında söyledik. 1982 yılında algoritmamı uyguladığım zaman 1994’ten sonra her an deprem olabilir demiştim. Tabi bunu çoğunuz anımsamıyordu çünkü o zaman için deprem konuları bu kadar ilgi çekmiyordu. Sonra 5 yıl gecikmeyle 1999 depremi gümbür gümbür geldi ve 17 bin 800 kişiyi kaybettik. 7,5 büyüklüğündeki bu depremde boşalan enerji 130 atom bombasının gücüne eş değerdeydi” dedi.

    ‘DEPREMİN BİR YASASI VARDIR. TARİHİNİ BİLMEYEN TARİHİ YAŞAR’

    Marmara Denizi’nde olacak bir depremin Marmara’nın çevresindeki kentlerin depremi olduğunu ifade eden Ercan, “Marmara Ereğlisi’nin önünde olacak deprem hem Tekirdağ, Çanakkale, İstanbul, Balıkesir, Bursa, Yalova hem de Kocaeli’nin depremidir. Nasıl onların depremi bizi etkilediyse bizim depremimiz de buraları etkileyecektir. Demek ki bu hazırlık sadece Tekirdağ’da değil bu saydığım illerin tamamında yapılmalıdır. Çünkü Marmara’da bugüne kadar yapmış olduğum araştırmada Marmara depremleri bir bütün davranışı içinde oluyorlar. Depremin bir yasası vardır ve bu yasa der ki ‘Bir yerde 7 büyüklüğünde bir deprem olduysa gelecekte de aynı yerde aynı büyüklükte bir deprem olacaktır.’ Demek ki tarihini bilmeyen tarihini yaşar.

    ‘DEPREMİN NEREDE OLACAĞINI BİLİYORUZ’

    Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, Marmara’daki depremi ölçerleriyle nerenin gergin olup olmadığını bildiklerini belirterek, “Buna göre Büyükçekmece’nin batısından Şarköy’e kadar yüksek gerginlik yaşanıyor. Demek ki bu gerginliğin bulunduğu torağın bir kısmı Silivri’den başlıyor yani İstanbul’un batısından başlıyor ama büyük bölümü Tekirdağ ilinde bulunuyor. Buna göre Tekirdağ ilini deprem bekliyor diyoruz. Bu depremin olacağı yer ise bu arı kovanının en yoğun olduğu yer Marmara Ereğlisi’nin önü oluyor. Arzu ederseniz dışarıya çıkarız sizlere depremin tam nerede olacağını da gösterebilirim. Sadece Marmara Ereğlisi depremi olmayacak bütün Trakya bölgesinin depremi olacak. Nasıl kırılacak bu deprem derseniz, doğu-batı doğrultusunda kırılacak. Bir deprem olduğu zaman hem doğu-batı doğrultusunda kırılacak hem de Trakya kırığını oynatarak tam bu Marmara Ereğlisi’nde bulunan dolum tesislerinin altından geçerek Çorlu’ya doğru gidecek, Çorlu’yu da çok etkileyeceğini de söyleyeyim, Lüleburgaz, Babaeski üzerinden Edirne’ye kadar etki yaratacak. Yani bu deprem sadece Marmara Ereğlisi depremi olmayacak bütün Trakya’nın ve Marmara bölgesinin depremi olacak” ifadelerini kullandı.

    ‘İLK DEPREM KÜÇÜKÇEKMECE’NİN ALTINDA OLACAK’

    Prof. Dr. Ercan, kendisine büyük İstanbul depreminin sorulduğunu belirterek, “İstanbul’un önünde olacak olan deprem Küçükçekmece ile Avcıların önünde olacak ve bu deprem 6,4 ile 6,7 arasında olacak. Yani büyük olmayacak. İstanbul’da büyük deprem olsaydı arkadaşlar, hiçbir şey bilmiyorsanız oradaki kalıntılara bakın, bugün ne Ayasofya kalırdı ne Bozdoğan Kemeri kalırdı, ne Süleymaniye kalırdı, İstanbul’un surları kalırdı. Yedikule surları her deprem olduğunda yıkılır. Bana göre ilk deprem Küçükçekmece’nin altında olacak” dedi.

    ‘BÜYÜK DEPREM TEKİRDAĞ’DA OLACAK; KIYI ŞERİDİNDEKİ YAPILAR YIKILMALI’

    Hiç kimsenin Tekirdağ depreminden söz etmediğini söyleyen Ercan, “Kimse Tekirdağ depreminden söz etmiyor herkes İstanbul diyor. Oysaki büyük deprem Tekirdağ’da olacak. Marmara Ereğlisi’nin beklediği depremin yıkım kuvveti de 9 olacaktır. Eğer Marmara Ereğlisi’nde enkaz altında insan aramak istemiyor, can kaybı yaşamak istemiyorsanız o kıyı şeridindeki yapıların hepsinin yıkılması gerekiyor. Siz yıkmazsanız deprem hepsini yıkacak bu yapıların. İnsanlar önce malım dememeli önce canım demeli. Bir kişinin Türkiye Cumhuriyeti’nde depremden ölmesinin maliyeti 1 milyon 250 bin dolardır. Pekiyi bir kişinin depremde ölmemesi için yapılması gereken kişi başı yatırımın miktarı ne kadardır biliyor musunuz? Sadece 5 bin dolardır” diye konuştu.

    ‘MARMARA EREĞLİSİ DEPREMİNDE AÇIĞA ÇIKACAK GÜÇ, 24 ATOM BOMBASINA EŞDEĞER’

    Daha önce de 2045 yılından önce büyük deprem olmayacağını söylediğini belirten Ercan, bölgede olan depremleri anlatıp, “Marmara Ereğlisi depremi İstanbul’da olacak olan depremin 6 katından daha fazla olacak. İstanbul’da beklenen depremde açığa çıkacak güç 4,3 atom bombası gücünde olacak. Ama Marmara Ereğlisi’nde olacak olan depremde açığa çıkacak güç ise 24 atom bombasına eş değer olacaktır. Ama biz bunu can kayıpsız atlatabiliriz” diye konuştu.

    ‘İSTANBUL’DA ÖNLEM ALMAK KOLAY DEĞİL’

    Jeofizik Yüksek Mühendisi Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, olası bir depremde 18 milyon kişinin yaşadığı İstanbul’da önlem almanın kolay olmadığını belirterek, 1 milyon 600 bin yapının dönüştürülmesi gerektiğini söyledi. Ercan, “1 milyon 600 bin yapının dönüştürülmesi için bir kere para yok yani sonra yasada bazı eksikler var. Sonra insanlar bu konuda da yardımcı olmuyorlar yönetimlere. Çünkü adam bir daire veriyor iki daire istiyor veya ‘Ben bu daireyi veririm ama aynı boyutta daire isterim’ diyor. Böyle olmaz ki yani o zaman hangi müteahhit o yapıyı yıkıp yeniden yapar ki. Dolayısıyla yönetim ve halk arasında mal mülk anlaşması olması gerekiyor. Bu kesinlikle böyle her şeyi devletten de beklemeyecekler. Yoksulun bir de elinden tutmak gerekiyor. Şimdi yoksulun elinde para olmadığı için yapısını yıktırıp yeniden yaptırma olanağı yok. Sonra özellikle Türkiye’deki yapıların yüzde 20’si yerden gelen sorunlar, yüzde 80’i yapıdan gelen sorunlardan dolayı yıkılıyor. Yapısal sorunlar için banka kredi veriyor ama jeofizik araştırmalar için banka kredi vermiyor. Yani yarından tezi yok bankalar yerden gelen sorunlar için de kredi vermeli” dedi.

    ‘SİSAM’DA BEKLEDİĞİMİZ DEPREM HENÜZ OLMADI’

    Son günlerde Malatya, Aydın ve Çorum’da meydana gelen depremlere değinen Prof. Dr. Ercan, “Bunlar depremcik boyutundaydı. Sadece Çorum’da, Ezine Pazarı kırığında bir deprem oldu 4.1 büyüklüğünde bu Ezine Pazarı kırığının diri olduğunu gösteriyor. Diğer depremler daha küçük boyuttaydı, onlarda çekinecek bir durum yok. Ancak Sisam’da beklediğimiz o orta büyüklükteki 5,5-5, 6’ya kadar olacak depremin hiçbiri olmadı henüz. Bu durum orada çekincenin sürdüğünü ve İzmir’de hasar görmüş yapıların bir an önce yıkılıp orada ölümlerin gelecekte önlenmesinin yararını gösteriyor bize. Şimdi Aydın’da depremler çok seyrek aralıklarla oluyor. Kuşadası da Aydın’ın bir ilçesi biliyorsunuz. Depremlerin en sık olduğu yer Sisam Adası ve Kuşadası’nın bulunduğu kesim. O nedenle deprem için en çekinceli olan bölge Aydın’dır. Ama Efeler ilçesi değildir. Aydın’da deprem çekincesi yüksek olan ilçeler Nazilli, Söke, Kuşadası, Ortaklar, Germencik ve Efeler olarak sıralanıyor” diye konuştu.

    ‘İZMİR’İN GERÇEK DEPREMİ İZMİR KIRIĞININ ÜZERİNDE OLACAK’

    İzmir’in Seferihisar açıklarında yaşanan depremin büyüklüğünün de 7, yıkım gücünün de 9 olduğunu ifade eden Ercan, şunları söyledi:

    “İzmir için zaten bu deprem İzmir’de olmadı, Sisam’da oldu. Depremin büyüklüğü 7, yıkım gücü 9’du. Bu biraz Türkiye’nin ayıbıdır. Sisam bölgesinde 7’den büyük deprem beklemediğim için İzmir’de daha büyük bir deprem beklemiyorum demektir. İzmir’in gerçek depremi İzmir kırığının üzerinde olacak bir depremdir. Eğer İzmir’de 7 büyüklüğünde deprem olsaydı birçok kişinin ölümünden söz edebilirdik. Evet, Sisam’daki kırık boşalmıştır orada bir deprem beklemiyorum. Ama İzmir kırığı gelecekte deprem yaratmak için birikimini sürdürmektedir. Kentsel dönüşüm bu işin tek çaresidir. Depremi ben kısa bir süre içinde beklemediğimi söylemiştim. Kentsel dönüşümü hızlandırmamız gerekiyor. Yapısal dönüşümden vazgeçip, mahalle ve ilçe boyutunda yıkıp yerine yeniden yapmamız gerekiyor. Bir an önce yapılması gereken budur, belediyelerin ise bu yapıları kontrol ettirip onları yenileme konusunda zorlama yetisi yoktur. Belediyelerin bu yetkisi belediyelere verilirse bu iş hızlanır. Hiçbir şey için asla geç değildir. Dolayısıyla İstanbul depremine daha 20-25 yıl var. İstanbul’da yıkıcı bir deprem olmadı henüz. Kaldı ki Marmara Ereğlisi’nde de deprem olmadı dolayısıyla bugüne kadar yasalar, yönetmelikler çıktı, kentsel dönüşümler için taban haritaları çıkarıldı bundan sonra yapılacak eylem işi hızlandırmak.”

  • Bursa’da 3.0 büyüklüğünde deprem

    Bursa’da 3.0 büyüklüğünde deprem

    Kandilli Rasathanesi’nden yapılan son açıklamalara göre  Bursa’da 13 Kasım 2020 tarihinde saat 16.49 sularında 3 büyüklüğünde deprem meydana geldi.

    Bursa’daki deprem İstanbul’da da hissedildi. Marmara’daki depremin merkez üssünün Bursa’nın Osmangazi ilçesi olduğu ifade edilirken depremin şiddetinin 3.0 olduğu ifade edildi.

    Küçükdeliller bölgesinde gerçekleşen depremin derinliğinin 5.0 km olduğu da vurgulandı.

    Depremin merkez üssünün Osmangazi ilçesi olduğu ifade edilirken depremi İstanbul’da da bazı vatandaşlar hissetti.

    AFAD ve Kandilli Rasathanesi depremin merkezinin Bursa olduğunu aktarırken depremin büyüklüğü 3.0, derinliği ise 5.0 km olarak belirlendi.

  • 1 milyon kişi evsiz kalacak!

    1 milyon kişi evsiz kalacak!

    Endişeyle beklenen Marmara depreminde 1 milyon kişinin evsiz kalacağını söyleyen inşaat mühendisi Prof. Dr. Mehmet Fatih Altan, beklenen Marmara depreminin en büyük hasarı İstanbul’a vereceğini, kentte 600-650 bin binanın zarar göreceğini ve 3-4 milyon insanın da depremden etkileneceğini söyledi.

    İzmir’de meydana gelen deprem sonrası gözler beklenen İstanbul depremine çevrildi. İstanbul depremiyle ilgili yapılan araştırmalarda çarpıcı verileri ortaya koydu. İstanbul Aydın Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi ve Afet Eğitimi Uygulama ve Araştırma Merkezi (AFAM) Müdürü Prof. Dr. Mehmet Fatih Altan, olası bir İstanbul depreminin 1 milyon kişiyi evsiz bırakacağını söyledi. Yapılan araştırmalarda da 600-650 bin binanın zarar göreceğini ve 3-4 milyon insanın da depremden etkileneceğini belirtti.

    “İSTANBUL DEPREMİ SONRASI 600-650 BİN BİNA ZARAR GÖRECEK”

    Prof. Dr. Mehmet Fatih Altan, “Marmara depremiyle ilgili çok iç açıcı konuşamayacağım. Çünkü Marmara depremine hazır değiliz. Gerçekleşeceği ön görülen depremlerin 7.5 büyüklüğünde olacağını düşünüyorum. Marmara’da gerçekleşecek bir deprem İstanbul’da nasıl bir tahribat yapacağını düşünmek bile istemiyorum. Elimdeki verilere göre beklenen Marmara depremi sonrası 600-650 bin binanın zarar göreceğini, 1 milyon insanın evsiz kalacağı ve 3-4 milyon insanın da depremden etkileneceğini istatiksel olarak söyleyebiliriz. Bu veriler vahim verilerdir. Hızla deprem için tedbirler almamız lazım” ifadelerini kullandı.

    “BİZLER ARTIK AĞLAMAK İSTEMİYORUZ”

    Prof. Dr. Altan sözlerine şu şekilde devam etti:

    “İzmir’de yollar çok genişti ve arama kurtarma ekipleri 20 bina için yetişebildi. Ancak düşünün İstanbul’da 70 bin bina yıkılacak ve yollar çok dar. Kurumlardan şunu rica ediyorum. Evet ön plan hazırlamak önemli ama eylem planı da hazırlayın. Sadece kağıtta kalan planlar hazırlamayın. Bizler artık ağlamak istemiyoruz. Vatandaşlar benim evim sağlam demesin. Evinde gözle görülen bir sorun olmayabilir ancak bu evinizin depreme dayanıklı olduğunu anlamına gelmez. Hele ki 2000 yılı öncesi yapı stoklarında oturan vatandaşlarımızın evlerini bir uzman kişiye kontrol ettirmeleri gerekir.”

    “BİNGÖL CİVARLARINDA DEPREM BEKLİYORUZ”

    Dünya haritasında Türkiye’ye baktığımızda dünyanın oluşturduğu levhalar içerisinde en kırmızı nokta Türkiye olduğunu belirten Prof. Dr. Altan, “Bingöl civarlarında deprem bekliyoruz. Yine İzmir’de bulunan fay hatlarında deprem sonrası bir enerji birikimi oldu mu bilmiyoruz. İzmir’de gerçekleşen deprem bizler için beklenen bir depremi değildi. Beklediğimiz bir deprem olsaydı artık İzmir diye bir kentimiz kalmayacaktı. Depremler aslında olması gereken doğa olaylarıdır. Dünyanın her yerinde büyük depremler oluyor. Tabii dünyanın diğer yerlerinde olan depremler okyanuslarda olduğu için bizim kadar etkilenmiyor. Dünya haritasında Türkiye’ye baktığımızda dünyanın oluşturduğu levhalar içerisinde en kırmızı nokta Türkiye’dir” dedi.

    “TÜRKİYE’NİN HER YERİNDE 5 BÜYÜKLÜĞÜNDE DEPREM OLABİLİR”

    ‘Türkiye’nin afet bilinci konusunda öğrenmesi gerekenler var’ diyen Prof. Dr. Altan, şöyle devam etti:

    “Türkiye’nin deprem kuşağında olduğunu öğrendik. Ama afet bilinci konusunda öğrenmemiz gerekenler var. Şu gerçeği söylemem gerek; Türkiye’nin her yerinde 5 büyüklüğünde deprem olabilir. Bu durumu kabullenip ona göre önlemler almamız lazım. Türkiye deprem tehlike haritası yeni güncellendi. Türkiye deprem tehlike haritasında kırmızıyla gösterilen yerlerde her an büyük bir deprem olabilir. Sarıyla gösterilen yerlerdeyse 5 veya 4 büyüklüğünde depremler yaşanabilir. Bu süreçte bazı spekülasyonlardan uzak durmak lazım. Son zamanlarda Ege Bölgesi için 7 ve üzeri depremler beklendiği söylenmekte. Ancak Ege Bölgesi’nde bu zamanda kadar en fazla 6 ve 7 büyüklüğü arasında depremler görülmüştür. O sebepten Ege Bölgesinde 7 büyüklüğünün üzerinde deprem üretecek bir fay bulunduğunu bilimsel olarak söyleyemeyiz. Bundan sonra yapabileceğimizse 30 yılını tamamlamış yapılarımızı yenilememizdir.”

  • İmamoğlu İzmir’de depremzedeleri ziyaret etti

    İmamoğlu İzmir’de depremzedeleri ziyaret etti

    İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu ve İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, depremden etkilenen vatandaşlarla bir araya geldi.

    İmamoğlu, kentteki temasları kapsamında Tunç Soyer’le birlikte ilk olarak Bayraklı ilçesindeki itfaiye amirliğinde incelemede bulundu, çalışmalar hakkında bilgi aldı.

    Ardından Aşık Veysel Rekreasyon Alanı’nda kurulan çadır kenti ziyaret eden İmamoğlu ve Soyer, burada depremzedelerle sohbet etti, sorunlarını dinledi.

    Ekrem İmamoğlu, daha sonra gazetecilere yaptığı açıklamada, depremde hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralananlara ise acil şifalar diledi.

    Türkiye’nin deprem gerçeğiyle yüzleşmek ve bu sorunu çözmek zorunda olduğunu aktaran İmamoğlu, şunları söyledi:

    “İzmir depremini, Kovid-19 ile mücadele sırasında hastanede yaşadım diyebilirim. Hissettim, her an takip ettim. Elimizden ne geliyorsa katkı sunma konusunda seferber olduk. Bu bizim sorumluluğumuz, bu sorumluluğu da yerine getirme noktasında aynı şekilde gayret göstereceğiz. Burada müthiş bir dayanışma görülüyor. Gerçekten büyükşehir belediyesi, bakanlıklar, kurum ve kuruluşlar, gönüllüler burada. Böylesi üstün dayanışmayı görmek aslında gelecek adına ne kadar umutlu olmamız gerektiğinin bir göstergesi. Bu süreci iyi organize eden kıymetli Tunç başkanımıza ve bütün heyetine de teşekkür ediyorum. İyi bir koordinasyon olmazsa katkı ve yardımın da bir anlamı olamıyor o bakımdan bunlar değerli.”

    “İnsanı öldüren deprem değil, insanın kendi eliyle yaptığı yapılar”

    Ekrem İmamoğlu, İstanbul’un en önemli sorunlarından birinin de deprem olduğunu ifade ederek, şöyle devam etti:

    “Deprem doğanın bir gerçeği ama insanı öldüren deprem değil, insanın kendi eliyle yaptığı yapılar. Biz afet öncesi ve sonrası diye iki aşamayı konuşuyoruz. Dayanışma, kurumların senkronize olmasında deneyimliyiz ve bu yaraları sarabiliyoruz. Ama giden geri gelmiyor. Canları kaybediyoruz, insanlarımız ölüyor, mal kaybı yaşıyoruz. Hani geçenlerde konusu geçti aynı fikirdeyim, İstanbul depremi, büyük deprem Türkiye’nin bağımsızlık sorunudur. Hem can, hem mal kaybı hem motivasyon kaybı açısından. O zaman bizim afet öncesini, afet sonrasından çok daha fazla ele almalı ve çözüm bulmalıyız. Tabiri caizse depreme dair seferberlik duygusuyla bu konuya sarılmalı, her konusuna çözüm üretmeliyiz. Şunu söyleyeyim, bu işler çok dağınık olmamalı, yerelden yönetilmeli. Yerelde sıkı bir sistem oluşturulmalı. Bütünlükçü bir kavramla depremin bir konsey şeklinde ele alındığı bir sistem oluşturulmalı. İçinde de herkes olmalı.”

    Tunç Soyer ise İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin tüm kurumsal kapasitesiyle depremin ilk anından itibaren yanlarında olduğunu, verdikleri destek için minnettar olduklarını kaydetti.

     Hastanedeki yaralılara ziyaret

    İmamoğlu daha sonra CHP İzmir Milletvekili Sevda Erden Kılıç, İl Başkanı Deniz Yücel ve Bornova Belediye Başkanı Mustafa İduğ ile Ege Üniversitesi Hastanesi’nde tedavi gören yaralıları ziyaret etti.

    Ziyaretin ardından gazetecilere açıklamada bulunan İmamoğlu, “Enkaz altından çıkan çocuklarımızla aslında biz umut tazeliyoruz. Çünkü onların çok şey başaracağını, hissediyoruz. Bir afette kimsenin burnunun kanamadığı bir ülke var etmeliyiz. Şehirlerimizi hızlıca bu anlamda kimsenin burnunun kanamayacağı bir şekle getirmeliyiz. Ben açıkcası bu ziyaretten bu sorumluluğu ve duyguyu aldım öyle ayrılıyorum. Çocukların durumları ve sağlıkları çok iyi.” dedi.

  • Depremin simgesi Ayda’dan sevindiren haber

    Depremin simgesi Ayda’dan sevindiren haber

    İzmir’i vuran depremde yıkılan Rıza Bey Apartmanı’nın enkazından 91 saat sonra çıkarılan 3 yaşındaki Ayda Gezgin, normal odaya alındı.

    Ege Denizi’nde Seferihisar ilçesi açıklarında geçen cuma günü meydana gelen 6.6 büyüklüğündeki depremde yıkılan Rıza Bey Apartmanı’nın enkazından 91 saat sonra çıkarılan Ayda Gezgin’in Ege Üniversitesi Hastanesi Çocuk Hastanesi yoğun bakım servisindeki tedavisi tamamlandı. Ayda, bu sabah cerrahi servisinde normal odaya alındı.

    Öte yandan halen hastanede 4’ü yoğun bakımda olmak üzere 21 depremzedenin tedavisinin sürdüğü bildirildi.

  • Sarıbal:Bursa Şehir Hastanesi depreme dayanıksız

    Sarıbal:Bursa Şehir Hastanesi depreme dayanıksız

    CHP Bursa Milletvekili ve PM üyesi Orhan Sarıbal, Sayıştay Raporunda Bursa Şehir Hastanesi’nde deprem izolatörlerinin eksik olduğunu söyledi. Sarıbal, “Deprem kader değil. Bilimle akılla depremin risklerini azaltabiliriz. Deprem sonrası yıkıntıların altında kalmış insanları kurtarmak önemli elbette ama asıl önemli olan depreme dayanıklı binalar yaparak canların beton yığınlarının altına girmesini önlemektir” dedi.

    Sarıbal, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, İzmir depremiyle sonrası tartışmalara konu olan depreme dayanıklı yapılarla ilgili görüşlerini aktardı. “Depremin kader olmadığını biliyoruz. Bilimle akılla depremin risklerinin giderileceğini biliyoruz. Geldiğimiz noktada ne yazık ki depremden sonra yitirdiğimiz canları o enkazdan çıkararak övünen bir yönetim biçimine, bir anlayışa hakim olan bir ülke, bir toplum haline döndük” diyen Sarıbal, deprem olduğunda binaların zarar görmeyecek biçimde yapılmasını sağlayacak bir mekanizmayı kurmamız gerektiğini belirtti.

    Bursa Şehir Hastanesi

    Sayıştay’ın raporlarında devlet tarafından yapılan bina, yol, köprülerin depreme dayanıklı yapılmadığına ilişkin uyarılarda bulunduğunu belirten Sarıbal, “Öyle bir süreçten geçiyoruz ki, devletin bir kurumu uyarıyor, devletin diğer kurumu ona uymuyor, bildiğini yapıyor” dedi. Sarıbal, şunları söyledi:

    “Sayıştay Raporlarında Türkiye’de yapılan bina, yol köprü, benzeri birçok alanda Sayıştay’ın uyarıları var. Bu uyarılardan bir tanesi de daha yeni açılan Bursa Şehir Hastanesi ile ilgili.

    Deprem etkinliğini azaltan bir sistem olan deprem izolatörlerinin bir kısmının yapılmadığını Sayıştay tespit etmiş. Yani depremin etkilerini azaltmaya dönük ekipmanların projede olmasına rağmen o binada yapılmadığını ortaya koymuş.

    Yine aynı hastaneye bağlı olan Yüksek Güvenlikli Adli Psikiyatri bölümünde, projede kat yüksekliğinin 5 metre olmasına rağmen, bodrumlarda 3,9 metre, birinci ve ikinci katlarda ise 4,2 metre düzeyinde yapıldığı tespit edilmiş. Yine şartnameye göre 37 jeofizik profil serimi yapılması gerekirken 10 tane yapılmıştır.

    Sayıştay da devletin kurumu, Meclis adına bir inceleme yapıyor. Soruşturma yürütüyor. Öbür taraftan da devlet şehir hastanesi yapıyor ama şartnameye uymuyor.

    Binalar yıkıldıktan sonra, canlar enkaz altında kaldıktan sonra, canları kurtarmanın bir başarı öyküsü olarak elbette kıymetli ama asıl deprem olduğunda o binanın yıkılmaması, canların o binaların, o beton yığınlarının altında kalmamasıdır.”

  • Depremin verdiği hasar uzaydan görüntülendi

    Depremin verdiği hasar uzaydan görüntülendi

    İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Uydu Haberleşme ve Uzaktan Algılama Merkezi (UHUZAM), merkez üssü İzmir’in Seferihisar ilçesi olan 6,6 büyüklüğündeki depremin yol açtığı yıkım uydu aracılığıyla uzaydan görüntüledi.

    Ege Denizi’nde İzmir’in Seferihisar ilçesi açıklarında 30 Ekim saat 14.51’de meydana gelen deprem Türkiye’yi yasa boğarken, depremin ardından Afet ve Acil Durum Başkanlığının (AFAD) koordinasyonunda tümü Bayraklı ilçesinde yıkılan 17 binada başlatılan arama kurtarma çalışmaları tamamlandı. Enkaz altından 107 kişi sağ çıkarılırken, deprem nedeniyle 114 kişi hayatını kaybetti, 1035 kişi ise yaralandı.

    Türkiye’nin ilk uydu yer gözlem istasyonu ve en geniş uydu görüntüsü arşivine sahip İTÜ UHUZAM, depremin İzmir ve çevresinde yarattığı yıkımı görüntülemek için gerekli planlama ve uydu programlamalarını yaparak harekete geçti.

    Yapılan hazırlık sonucunda depremin yarattığı enkaz, Pleiades ve WorldView-2 (WV-2) uyduları aracılığıyla yaklaşık 700 kilometre uzaklıktan görüntülendi. Uzaydan alınan görüntü kayıtları, depremde 17 binanın yerle bir olduğu Bayraklı’daki yıkımı ve Seferihisar’da denizin yükselmesi sonucu meydana gelen kısmi tsunaminin yarattığı etkiyi gözler önüne serdi.

    112 kişiye mezar olan 9 binanın enkazı görüntülendi

    31 Ekim’de alınan uydu kayıtlarında, 112 kişinin yaşamını yitirdiği, 81 kişinin ise sağ çıktığı 9 binanın enkazı görüntülendi.

    Görüntülerde, 37 kişinin hayatını kaybettiği, arama kurtarma çalışmalarının 91’inci saatinde kurtarılan 3 yaşındaki Ayda Gezgin’in de aralarında olduğu 19 kişinin kurtarıldığı Mansuroğlu Mahallesi’ndeki Rıza Bey Apartmanı’nda yaşanan yıkım kaydedildi.

    30 kişinin hayatını kaybettiği, 25 depremzedenin ise kurtarıldığı aynı mahallede yer alan iki bloklu Emrah Sitesi’nin enkazı da kayıtlarda yer aldı.

    Deprem acısının yaşandığı bir diğer bir bina olan, 14 kişinin yaşamını yitirdiği ve çalışmalardan 65 saat enkazdan çıkarılan 3 yaşındaki Elif Perinçek’in de aralarında bulunduğu 15 kişinin kurtarıldığı Doğanlar Apartmanı’nın enkazı görüntülere yansıdı.

    Kayıtlarda, 11 kişinin hayatını kaybettiği, 2 kişinin sağ çıktığı Adalet Mahallesi’ndeki 4 bloklu Barış Sitesinde kısmen çöken 3 bloktaki arama kurtarma çalışmaları sırasında binanın yıkılmasını önlemek için vinçlerin destek verdiği görüldü.

    11 kişinin yaşamını yitirdiği, 7 kişinin kurtulduğu Manavkuyu Mahallesi’ndeki Yağcıoğlu Apartmanı’nın enkazı da görüntülerde yer aldı. 9 kişinin öldüğü, 13 kişinin kendi imkanlarıyla ya da ekiplerin desteğiyle kurtulduğu Manavkuyu Mahallesi’ndeki yan yatan Yılmaz Erbek Apartmanı’nın arama kurtarma çalışmaları sırasında yıkılmaması için vinçlerle desteklendiği görüntülere yansıdı.

    Depremin etkisiyle Cumhuriyet Sitesi’nde yan yatan binaların yer aldığı görüntüler dikkati çekti.

    Seferihisar’da tekneler depremin yarattığı tsunaminin etkisiyle devrildi

    Uydu görüntüleri, depremin şiddetiyle Seferihisar’da denizin yükselmesi sonucu meydana gelen kısmi tsunaminin yarattığı etkiyi de gözler önüne serdi.

    Kayıtlarda, Seferihisar sahilinde bulunan tekne ve yatların sürüklendiği, bazılarının ise yan yattığı görüldü.

    Enkaz alanlarındaki hummalı çalışmalar ve hareketlilik dikkati çekti

    Öte yandan kayıtlarda, AFAD tarafından acil barınma ihtiyacının karşılanması amacıyla evi yıkılan depremzedeler, hasarlı apartmanlarda yaşayanlar ve evlerine giremeyen vatandaşlar için bölgede kurulan çadır kentler ve deprem sonrası için belirlenen toplanma alanları görüntülendi.

    Çalışma kapsamında yapılan uydu çekimlerinde, enkaz alanlarında arama kurtarma ekiplerince gerçekleştirilen hummalı çalışmalar ve hareketlilik de dikkati çekti.

    Enkaz bölgelerindeki arama kurtarma çalışmalarına vinçlerinde de destek verdiği ve etrafta çok sayıda aracın olduğu görüldü.

    Uydu kayıtları talep eden ilgili kurumlar ve araştırmacılarla paylaşıldı

    Afetin yaralarının sarılması, deprem bölgesinde barınma ve yardım planlamalarının yapılması için görüntüler, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Türk Kızılay ve İTÜ ile bölgede çalışma yapan araştırmacıların talebi üzerine UHUZAM web servisi üzerinden paylaşıldı.

    Ayrıca web servisinden, daha önce aynı bölgede çekilen görüntüler ile depremin ardından 31 Ekim’de çekilen görüntülerin karşılaştırması yapılarak analizine ulaşılabiliyor.

    En yakın zaman diliminde görüntü almak için acil durum planlaması yapıldı

    İTÜ UHUZAM Müdürü ve İnşaat Fakültesi Geomatik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Elif Sertel, AA muhabirine, merkezin 2000 yılından beri faaliyetlerini sürdürdüğünü, 2009’dan bu yana ise çok daha aktif şekilde projeler ve afet durumları için görüntü, tematik harita, rapor gibi bilgiler ürettiklerini anlattı.

    Çalıştıkları uyduların “yer gözlem uyduları” olarak tanımlandıklarını ve yerden yaklaşık 700 kilometre uzaklıkta olduklarını aktaran Sertel, uyduya ne zaman, hangi bölgeyi alacağını söylemek ya da aldığı veriyi yere çekmek için yer istasyonlarının gerekli olduğunu, uydu fırlatıldıktan sonraki en önemli görevin yer istasyonlarınca yapıldığını, bu anlamda UHUZAM’ın Türkiye için önemli olduğunu söyledi.

    İzmir depremini haber aldıktan sonra acil olarak görüntü almaya yönelik planlama girişiminde bulunduklarını dile getiren Sertel, şöyle devam etti:

    “Yer gözlem uyduları dünya üzerinden belli saatlerde geçiyorlar. Bizim çalıştığımız uydular da genelde 11.00 ila 12.30 saatleri arasında görüntü alıyor. Deprem cuma günü öğle saatlerinde olduğu için en yakın görüntü alacağımız zaman dilimi cumartesi günü bu saat dilimi aralığındaydı. Buna yönelik acil durum programlaması yaptık. Çalıştığımız farklı uydular var. Programlamaları Airbus’ın Pleiades isimli uydularına gönderdik. Depremin ertesi günü alanın görüntüsünü aldık. Buna ek olarak Maxar firmasının WV-2 adlı bir uydusu var, onlarla da iletişime geçtik. Aynı gün onlar da uydu görüntüsü aldılar. Bu uydu görüntülerinin hızlı bir şekilde ilk düzenlemelerini yapıp web servisimizde hazır hale getirdik. Bir taraftan da dijital posterler hazırladık.”

     1200 kilometrekarelik alanın uydu görüntüsü 20 dakikada alındı

    Prof. Dr. Sertel, görüntü almak için 2 bölgede planlama yaptıklarını belirterek, “Bunlardan biri merkez Bayraklı bölgesi -ki en fazla hasar oradaydı- görüntülerden de bu şekilde tespit edildi. İkincisi de Seferihisar ve civarı. Bu şekilde yaklaşık 600’er kilometrekarelik 2 alan için programlama girdik ve oralardan veri aldık. 600 kilometrekarelik bir alandan uydunun görüntü alması 4 saniye. Bunu yer istasyonuna indirmemiz birkaç dakika sürüyor. Sonuçta çok büyük bir alanın görüntüsünü maksimum 20 dakika içerisinde almış olduk.” bilgisini verdi.

    Uyduların bakış açılarının önemine işaret eden Sertel, “Pleiades uydusu, dik açıyla daha çok çatıları görecek şekilde görüntüler aldı. WV-2 uydusu ise daha eğik baktı, 33 derece perspektiften görüntü aldı. Görüntüler, binaların kat sayılarının belli olabileceği nitelikteydi. Bu anlamda 2 farklı açıdan görüntü almanın avantajını kullandık. Binayı hem tepeden hem yandan görebilmek için açı farkını bilerek tercih ettik.” diye konuştu.

    “Uydu teknolojisini kullanarak yıkılan binaları kolaylıkla bulabilmek mümkün”

    Sertel, Bayraklı’da çektikleri uydu görüntülerine ilişkin gözlem ve değerlendirmelerini şöyle aktardı:

    “Özellikle haberlerde de çokça bahsedilen Emrah Apartmanı, Rıza Bey Apartmanı ve Doğanlar Apartmanı gibi yıkılan binaların öncesi ve sonrası görüntülerini karşılaştırdık. Açıyla aldığımız görüntülerde bina yükseklikleri belli oranda görülebiliyor. Görüntünün çözünürlüğü 50 santimetre civarında. 600-700 kilometreden belli bir bakış açısıyla 50 santimetre detayı görebilmek gerçekten teknolojik anlamda önemli. Görüntülerde Rıza Bey Apartmanı önündeki vinç bile gözüküyor. Uydu teknolojisini kullanarak yıkılan binaları kolaylıkla bulabilmek mümkün. Yılmaz Erbek Apartmanı depremin etkisiyle yana doğru eğilmişti. Uydu görüntüsünde de binanın sağa doğru yattığı görülüyor. Vinçlerin de arama kurtarma çalışmaları sırasında binanın yıkılmaması için destek olduğu görülebiliyor. Karagöl Apartmanı’nın yıkılan yan cephesi ve çöken Yağcıoğlu Apartmanı görülüyor, bunlar medyada da yer almıştı. Görüntülerden bunları çıkartabilmek mümkün, yerlerini konumlayabiliyorsunuz. Barış Sitesi’nde arama kurtarma çalışmalarında yine vinçleri görebiliyoruz. Cumhuriyet Sitesi’nde köşedeki binanın yıkılma durumu hem WV-2 hem de Pleiades uydusunda gayet belirgin.”

    Prof. Dr. Sertel, AFAD’ın kurduğu çadırlar ve toplanma alanlarını da görüntülediklerini, bunun Kızılay’ın yardım çalışmalarını planlaması için avantajlı olduğunu sözlerine ekledi.