Etiket: deprem

  • Sakin Kent’te art arda depremler

    Sakin Kent’te art arda depremler

    AFAD tarafından yapılan açıklamada, Akyaka’da ilk deprem 01.07’de 7 kilometre derinlikte 2,2 şiddetinde yaşandı. İkinci deprem 02.55’de 7.2 kilometre derinlikte 3.2 olarak ölçüldü. Akyaka merkezli depremler 04.51’de 7.3 kilometre derilikte 1,6 v son deprem ise saat 05.31’de 7 kilometre derinlikte 2,3 olarak ölçümdü.
    Gece saatlerinde yaşanan deprem sonrası bölgede herhangi bir can ve mal kaybının olmadığı belirlendi.

  • Depremzede vatandaşlar havası bitmeyen kompresör yaptı

    Depremzede vatandaşlar havası bitmeyen kompresör yaptı

    Kahramanmaraş merkezli meydana gelen depremler sonrası yaşadıkları zorlu günleri atlatmak isteyen emekli Mustafa Uludağ ve Ökkeş Kavgacı, kendilerini sokağa attı. Enkaz etraflarında atılan buzdolabı motoru ve otomobil yakıt tankı gibi parçaları topladı. İki emekli, topladıkları parçalarla havası hiç bitmeyen kompresör tasarladı.

    Depremin stresini geri dönüşümden elde ettikleri buluşlarla atmak istediklerini ifade eden Kavgacı, “Yapmış olduğumuz kompresör bu ürün ile boyama, sulama ve ilaçlama işlemleri yapabilirsiniz. Bu ürünün özelliği masrafsız olması ve yüksek basınç olması. İki motor ekledim. Tamamen otomatik. Verilen sinyallerle bar ayarını yapıyor. Tüm çalışmasını arkadaşım ile yaptık. Depremin stresini atmak için bir şeylerle uğraştık ve bu ürünü ortaya çıkardık. Hava kompresörü atıl vaziyette parçalanan otomobil yakıt tankı, buzdolabı motoru ve çeşitli borularla tasarladık” diye konuştu.
    Mustafa Uludağ ise, “Bu ürünü enkaz altında kalan ürünlerle tasarladık. Boya yapma, ilaç sıkma gibi kompresör haline getirdik. İkinci projemiz ise enkaz altında kalmış buzdolaplarının motorları ile gaz ocağı yapacağız. Çok iktisatlı bir şey olacak. Depremin ilk günlerinde sıkıntı yaşadık bu yapacağımız ile artık sorun ortada kalmayacak. Üçüncü projemiz ise kaynak makinası yapacağız” diye konuştu.

  • Depremde sağ çıktı, Antalya’da sular altında kaldı

    Depremde sağ çıktı, Antalya’da sular altında kaldı

    Antalya’da dün akşam başlayan ve aralıksız etkisinin sürdüren yağış, kentteki birçok vatandaşın evini sular altında bıraktı. Özellikle müstakil ev ile apartmanlardaki zemin ve bodrum katlarda yaşayanların evleri yağmur sularıyla doldu. Vatandaşlar eşyalarını kurtaramazken, canlarını kurtarmak için üst kattaki komşulara sığındı.

    Kızının yanına geldi, evi sular altında kaldı

    Bu vatandaşlardan bir tanesi de Kepez ilçesi Gazi Mahallesi 6545 Sokak’ta 4 katlı apartmanın bodrum katında yaşayan, Hatay’da depremde evi yıkılıp kalacak yeri olmadığı için kızı Zeynep Cankılınç’ın (51) yanına gelen yüzde 90 engelli 75 yaşındaki Şengül Cankılınç oldu. Gece saatlerinde evlerini su basan Cankılınç ailesi, apartman sakinlerinden yardım istedi. Komşular yaşlı kadını üst kata çıkartırken, Zeynep Cankılınç, çocukları ve torunu da akabinde dışarı çıktı. Evi kullanılamaz hale gelip tüm eşyaları sular altında kalan Cankılınç ailesi, geçici süreyle komşularının yanına sığındı.

    “Canımızı zor kurtardık”

    Su baskını anında canlarını zor kurtardıklarını belirten Şengül Cankılınç, “Hatay’dan geldim. Depremden geldim. Orada her şeyim yıkıldı, buraya kızımın yanına geldim, evi su bastı. Hiçbir şeyimiz kalmadı. Ne yapacağımızı bilmiyoruz. Eşyaların hiçbiri kullanılacak halde değil. Canımızı zor kurtardık” dedi.

    “Depremden kurtuldu, burada sele yakalandı”

    Yaşlı kadının kızı Zeynep Cankılınç ise şunları söyledi:
    “Gece saat 03.30 sıralarında önce pencereden ardından kapıdan su girdi. Annemi komşular yukarı çıktı, ben de arkadalarından komşulara kaçtım. Annem depremzedeydi, ona bakmak için buraya getirmiştim. Depremden kurtuldu, burada sele yakalandı. Artık ben ona nasıl bakacağım bilmiyorum. Durumumuz ortada, tüm eşyalarımız sular altında kaldı, kalacak yerimiz de yok.”

  • Hakkari’de muhtemel deprem hazırlıkları sürüyor

    Hakkari’de muhtemel deprem hazırlıkları sürüyor

    Vali Ali Çelik başkanlığında AFAD Daire Başkanları Levent Uçarlı ve Güray Karakaya ile ilgili birim yöneticilerinin katılımıyla depreme hazırlık çalışmalarına ilişkin yapılan toplantının ardından teknik heyet alan çalışması yaptı. Hakkari Vali Yardımcısı ve İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Buğra Karadağ, AFAD Daire Başkanları Levent Uçarlı ve Güray Karakaya, Belediye Başkan Yardımcısı Hamit Zibek, AFAD Müdürü Resul Karadeniz, Otluca Dağ ve Komando Tugay Komutanlığı Lojistik Tabur Komutanı, Otluca köyünde kurulması planlanan lojistik depo ve bin kişilik konteyner kent alanının altyapı çalışması için incelemelerde bulundu.

    Heyet daha sonra Keklikpınar Mahallesi’ndeki üniversite alanında incelemelerde bulunurken, muhtemel depreme karşı yapılan önlemler tüm hızıyla devam ediyor.

  • Asrın felaketinin fedakar kahramanları Sağlık çalışanları

    Asrın felaketinin fedakar kahramanları Sağlık çalışanları

    6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen Kahramanmaraş merkezli 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki depremlerden etkilenen ve 11 il içerisinde olan Kilis’te depremde kendileri ve yakınları aldıkları yaralara rağmen acılarını unutup enkaz altında kalan vatandaşların yardımına koşan sağlıkçılar, depremin görünmez kahramanları oldu. Asrın felaketinde yaklaşık 10 gün boyunca günlük birkaç saat uyuduklarını ve tekrar kaldıkları yerden devam ettiklerini söyleyen sağlık çalışanları, çok zorlu bir süreçten başarıyla geçtiklerinin altını çizdi.

    ‘‘Kilis Hastanesi depremden 3 ay önce açılmıştı bölgeye hizmet verdik’’

    Asrın felaketinde diğer illere nazaran depremde en az etkilenen ilin Kilis olduğunu söyleyen Kilis Prof. Dr. Alaeddin Yavaşca Devlet Hastanesi Başhekimi Fazıl Arısoy, ‘‘6 Şubat depremlerinden 3 ay önce hastanemizin açılışı olmuştu ve ister istemez eksiklerimiz vardı. Deprem olduğu zamanda hemen ekip arkadaşlarımızla iletişim haline geçtik ve koordineli şekilde hastaneye gelen hastalara bakmaya başladık. Kentin çeşitli yerlerinde gelen vakalar, panik anında yüksekten atlayanlar, kolunu ve bacağını zedeleyen vatandaşlar vardı. Çevredeki diğer illere nazaran Kilis’te çok yıkım olmadığı için Gaziantep, Hatay, Adıyaman, Malatya bölgelerinden gelerek yaklaşık bine yakın depremzede vatandaşımızı hastanemizde tedavi etmeye başladık. Hastanemizde tedavi edilen depremzedelerden 220 vatandaşı ameliyat ettik. Depremde göçük altında kalan ve böbrek hasarı oluşan hastalarımıza diyaliz hizmeti verdik” dedi.

    ‘‘Deprem günü resmen kabus yaşadık’’

    04.17 de meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerde resmen kabus yaşadığını söyleyen Arısoy, ‘‘Bölgeden gelen bir çok hastada kalçada kırık, akciğeri parçalanmış şeklinde hastanemize getirildi. Ekip arkadaşlarımızla koordineli bir şekilde hazırlanmıştık ve hemen gelen hastaları yatırılması gereken ilgili alanda tedavilerine başladık. Depremden sonra bölgede birçok hastanede göçükler meydana geldiği için epilepsi ve kalp rahatsızlığı olan vatandaşlar ilaçları kullanamadı ve o hastalar zamanla kötüleşmeye başladı. Aslında biz depremin yaralarını sarmaya başladık ama depremden 10 ile 15 gün sonra kronik rahatsızlığı olan vatandaşlarda problemler başladı. Ekip arkadaşlarımız tüm hastalarımızla gecesini gündüzüne katarak tek tek ilgilenerek hastalarımızı taburcu ettik’’ ifadelerini kullandı.

    ‘‘Canını kurtaran hastaneye gelmişti’’

    Kahramanmaraş merkezli depremlerde ailesiyle birlikte görev yeri olan hastaneye geldiklerini söyleyen Acil Tıp Uzmanı Dr. Mehmet Mustafa Sunar, ‘‘ Depremden hemen sonra temel ihtiyaçlarımızı karşılayarak ailemle birlikte görev yerim olan hastaneye geçtim ve ailemi güvenli ortama götürüp ekip arkadaşlarımızla koordineli bir şekilde sedyelerimizi hazırlayarak acil kapısında beklemeye başladık. Kentin çeşitli noktalarından gelen vakaları tek tek tedavi ederek her biriyle ayrı ilgilendik. İlerleyen zamanda ise gelen vakalara baktığımda sahip olduğum hiçbir şeyin benim olmadığını gördüm çünkü herkes yakınlarını bırakarak canını kurtaran hastaneye gelmişti. Depremden sonra hayata bakış açım değişti’’ şeklinde konuştu.

    ‘‘Depremde ailesini kaybeden depremzedeye doğum günü sürprizi yaptık’’

    Asrın felaketinde ailesiyle birlikte göçük altında kalan 13 yaşındaki depremzedeye doğum günü sürprizi yaptıklarını dile getiren Yoğun Bakım Sorumlu Hemşiresi Mustafa Özdemir, “Gaziantep’in İslahiye ilçesinde enkaz altında kalan 13 yaşındaki bir kız çocuğu servisimize yatış yaptı. Yatış yapan kız çocuğun medikal tedavisinde depremin ilk saatlerden itibaren psikolojisinin yerinde olmadığı fark ettik. Hastamızın yakın ailesi enkazın altında kalmış ve hastamız bunu bilmiyordu. İlerleyen saatlerde enkaz altında kurtulup ve bize ulaşabilen akrabalar oldu. Hastamıza moral ve motivasyon sağlamak için ona bir sürpriz doğum günü hazırlamaya karar verdik ve tedavisini gördüğü odayı süsleyerek ona bir doğum günü hazırladık. Depremzedemiz bu sürprize çok sevindi, çok hoşuna gitti. Depremden bir sene geçti ama biz o anı hiç unutmadık. Annesi ve babası enkazın altında kalmış onları kaybetmişti ve bundan bilgisi yoktu onun gözyaşlarını görünce gerçekten çok duygulandık” diye konuştu.

  • “Böyle depremin altından kalkamazdı”

    “Böyle depremin altından kalkamazdı”

    İLBANK tarafından Ankara’da bir otelde ‘Çevresel ve Sosyal Yönetim Sistemi’ toplantısı gerçekleştirildi. Toplantıda İLBANK’ın yerel yönetimlere verdiği destekler kaydedildi. Toplantıya, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki ile birlikte Dünya Bankası Türkiye Ülke Direktörü Humberto Lopez, Dünya Bankası Bölge Müdürü Sameh Wahba ve Dünya Bankası yetkilileri katıldı.
    Dünya Bankası Türkiye Ülke Direktörü Humberto Lopez, burada yaptığı konuşmada, Çevresel ve Sosyal Yönetim Sistemin faydalarına işaret ederek, ülkelerin politikalarını bu sistemi kullanmak için teşvik ettiklerini aktardı.

    Lopez, söz konusu sisteme girmek için Türkiye’nin önemli bir adım attığını vurgulayarak, şöyle konuştu: “Ülkelerin dünya bankasından daha fazla faydalanabilmesi için önemli bir imkan ve araç. Bu sistem sayesinde operasyonların sürdürülebilirliğe imkan sağlıyoruz. Operasyonlarımızın çok daha üst düzeyde hareket edeceğinin garantisini vermiş oluyoruz. Bizim de ana gündemimiz de çevresel ve sosyal ülkelerin ihtiyacını alma konusunda önem gösteriyoruz. Ancak ülkeleri bu noktada ikna etmede zorlanıyoruz. Bu sistemleri varsa güncelleme konusunda yoksa ise sürekli teşvik etmeye çalışıyoruz.”
    Bakan Özhaseki ise yaptığı konuşmada, 6 Şubat depremleri sonrasında bölgede yapılan çalışmalara ve beklenen Marmara depremine karşı yoğunlaştıklarına dikkati çekti.

    “680 bin civarında konut 70 bin civarında iş yeri yıkıldı”

    6 Şubat depremlerinin yıkıcı etkisini hatırlatan Bakan Özhaseki, “Neredeyse 3 dakikaya yakın yüzeyde yerleşim yerlerine çok yakın mesafede 7.6 ve 7.7 gibi büyük bir deprem atlattık. Bu depremin hasarı çok büyük oldu. 14 milyon insanımız etkilendi ve 11 tane şehrimiz doğrudan hasar gördü. Bu depremlerde 53 bin 500 kardeşimizi toprağa verdik. Yıkılan ve yıkılmak zorunda kalan binaların toplam sayısına baktığımız zaman 680 bin civarında konut 70 bin civarında iş yeri yıkıldığını gördük” ifadelerine yer verdi.

    “Köylerimizde 50 bin civarında çelik ev yapıyoruz”

    Depremde evleri yıkılan hak sahipleri için 307 bin konutun bazı bölümlerinde ihalelerin bittiğine bazı bölümlerinde ise kaba inşaatın tamamlandığını anlatan Bakan Özhaseki, “Köylerimizde 50 bin civarında çelik ev yapıyoruz. Şehirlerin meydanının yapıyoruz. İLBANK’ın temin ettiği kredileri alt yapı konusunda kullanıyoruz” ifadesini kullandı.

    “Birçok Avrupa ülkesi böyle bir depremin altından kalkamaz”

    Deprem bölgesine yurt dışından yabancı misyon şeflerinin inceleme yapmak için geldiklerini belirten Özhaseki, “Türkiye’yi yakından tanıyan bizim dost ülkelerin insanların incelemelerinde, çalışmalarında hep ifade ettiklerin bir konu vardı. Bu deprem büyük bir deprem. Birçok Avrupa ülkesi böyle bir depremin altından kalkamaz. ‘Bizim temsil ettiğimiz bazı ülkelerde bu depremin yarısı bile olsa emin olun biz altından kalkamayız’ diye ifadelere çok rastladık” diye konuştu.
    Deprem bölgesinde geçen hafta 46 bin konutu teslim ettiklerini hatırlatan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Özhaseki, “Bir iki ay içerisinde 30 bin konutu daha teslim edeceğiz. Bunlar dile kolay. Söylemesi o kadar kolay ki 50 bin ve 100 bin gibi rakamları bir çırpıda telaffuz ediyoruz. Bazen inşaat işleri ile ilgili ileri geri konuşanlara diyorum ki. Evinizde bir banyonuzu tadil etmek isteyin. Fayanslarını ve musluklarını değiştirmek isteyin kaç gününüzü alıyor?” açıklamasında bulundu.
    Bakan Özhaseki’nin açıklamalarının ardından hatıra fotoğraflı çektirildi.

  • “Mezardan da dar bir yerde 4 gün kaldım”

    “Mezardan da dar bir yerde 4 gün kaldım”

    Kahramanmaraş merkezli depremlerde en çok hasarı alan Hatay’da, yaklaşık 25 bin insan hayatını kaybetmişti. Depremin vurduğu kentte, birçok bina yıkılırken yüzlerce insan enkaz altında kalmıştı. Asrın felaketine İskenderun ilçesi Kurtuluş Mahallesi’nde yakalanan Ahmet Erol Yılmaz, depremin 4. gününde enkazın altından kurtarılmıştı. Arama kurtarma çalışmalarında ekipler arasındaki diyalogla Türkiye gündemine gelen Yılmaz, enkaz altındayken cep telefonuyla göçüğün altında kendi videosunu kaydetti. Cep telefonuna kaydettiği görüntüde; Yılmaz’ın enkaz altındayken yaşadığı korku ve acı yüzünden okunuyordu. Enkazın altından kurtarılan ve sol bacağının kesilme riskiyle yaşayan 43 yaşındaki Yılmaz, depremin üzerinden bir yıl geçmesine rağmen hala yürümekte zorluk çekiyor. Depremden aşçılık Yılmaz, enkazda altındaki 4 günde yaşadıklarını anlattı.

    “Deprem beni 7 metre öteye fırlattı”

    Su içmeye kalktığı sırada depreme yakalanan Yılmaz, ”Sallantı başladı, yerime oturdum. Her şey buraya kadar dedim. Deprem beni 7 metre öteye fırlattı. Her yer yıkıldı. Mezardan da dar bir yerde 4 gün kaldım. Kaç gün oldu, nasıl oldu, gece gündüz birbirine girdi zamanı bilmiyorum. Arama kurtarma ekipleri sesimi duydu ve beni kurtardılar” dedi.
    “Cep telefonuyla ölürsem diye video çektim”

    Enkaz altındayken kendi videosunu çeken Yılmaz, “Ben ölürsem insanların görmesi için kendimi çektim. Cep telefonum üzerindeydim. Depremden 5 ila 10 dakika içerisinde toz duman bittiği zaman, cep telefonunu çıkarttım. Hattın çekmediğini gördüm. Kendimi videoya çektim” şeklinde konuştu.

    “6 defa ayağımın kesilmesi riski yaşadım”

    Depremin üstünden bir yıl geçmesinde rağmen yürümekte güçlük çeken depremzede Yılmaz, ”Ayağımda sorun var. 6 defa ayağımın kesilmesi riski yaşadım. Depremi depremden sonra yaşadım. Ben depremdeki sallantılardan değil, depremden sonra yaşadıklarım sıkıntılardan sonra sorun yaşadım. Ben şuana kadar 2 ameliyat geçirdim. Şu an tekrar ameliyat geçireceğim. Yürüyemiyorum. Değnek yardımıyla belli bir mesafede kullanarak yürüyorum. Çalışmak, bir şeyler yapmak imkansız oldu” ifadelerini kullandı.

  • Deprem bölgesi Malatya’da ocaklar tütüyor

    Deprem bölgesi Malatya’da ocaklar tütüyor

    Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat’ta meydana gelen depremlerde Malatya’da yaklaşık 19 bin esnaf etkilendi. Binlerce esnaftan bir kısmının işyerleri yıkılırken, bir kısmının ise hasar alarak kullanılamaz hale geldi. Depremlerin ardından kent geleninde yaraların hızla sarılmaya başlanıldığı Malatya’da esnaflar için muhtelif bölgelerde konteyner çarşılar oluşturulurken, yeni çarşı çalışmalarına ise hız verildi.
    Battalgazi ilçesi Niyazi Mısri Mahallesi Buhara bulvarı üzerinde oluşturulan “Ankara Çarşısı’nda” bir süredir faaliyet göstermeye başlayan kentte yaklaşık 40 yıldır esnaflık yapan Mehmet Gönültaş ise her şeye rağmen ocaklarını tüttüğünü belirterek gelecek için umutlu olduklarını söyledi.

    “Ocaklarımız tütüyor”

    1987 yılından buyana kent merkezinde esnaflık yaptığını kaydeden Mehmet Gönültaş, “Ayakta kalabilmek için bir düzenimizin olması gerekiyor. Bu anlamda oluşturulan “Ankara Çarşısı’nda çay ocağı işletmeciliği yaparak geçimizi sağlamaya çalışıyoruz. 140 esnafın faaliyet gösterdiği çarşının oluşturulmasına katkı veren herkes teşekkür ediyoruz. Yeni çarşı çalışmaları da sürüyor. Çalışmaların hızla tamamlanarak esnafın eski düzenine dönmesini bekliyoruz, hepimizin temennisi Malatya’yı eski hali ile görmek” diye konuştu.

  • Hakkari’de 4.4 büyüklüğünde deprem

    Hakkari’de 4.4 büyüklüğünde deprem

    Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının (AFAD) sitesinde yer alan bilgiye göre, merkez üssü Hakkari’nin Yüksekova ilçesinde saat 07.36’da 4.4 büyüklüğünde deprem meydana geldi. 5,74 kilometre derinlikte meydana ilk belirlemelere göre can ve mal kaybı yaşanmadı.
    Hakkari Valisi Ali Çelik, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “Yüksekova ilçemizde saat 7:36’da meydana gelen 4.4 büyüklüğündeki depremin ardından şu ana kadar olumsuz durumla karşılaşılmamıştır. Tüm hemşehrilerime geçmiş olsun. Allah, ülkemizi ve milletimizi tüm afetlerden korusun” dedi.

  • Depreme hazır değiliz

    Depreme hazır değiliz

    Türkiye son 25 yılında çok sayıda yıkıcı deprem yaşadı. 1999 Marmara Depremleri, 2003 Bingöl Depremi, 2011 Van Depremi, 2020 Elâzığ ve İzmir Depremleri, 2023 Kahramanmaraş Depremlerinin neden olduğu büyük yıkımların acıları hala sıcaklığını koruyor. Deprem gerçeği ve alınabilecek önlemler hakkında açıklamalarda bulunan İstanbul Aydın Üniversitesi Afet Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi (AFAM) Koordinatörü Serhat Yılmaz, yapılan bilimsel araştırmalara göre dünyanın en büyük 20 megapolünden biri olan, ülke nüfusunun yaklaşık yüzde 20’sini bünyesinde barındıran, Türkiye’nin gayrisafi yurtiçi hasılasının %30’unu üreten İstanbul’un yakın bir gelecekte büyük ve yıkıcı bir depremle karşılaşacağını ifade etti.

    Finans, kültür ve ekonominin merkezi olan bu kenti etkileyecek bir depremde 100 milyar dolara yakın ekonomik zararın oluşacağı, 100 binin üzerinde insanın hayatını kaybedeceği, daha fazlasının ise yaralanacağı tahmin edildiğini belirten AFAM Koordinatörü Serhat Yılmaz, “Üstelik sadece İstanbul’a yönelik bu rakamlara Marmara Bölgesindeki veya yine yüksek deprem riski altındaki Ege Bölgesindeki diğer kentleri eklediğimizde nasıl bir tehlike içerisinde olduğumuz daha net görülüyor. Ancak böylesi önemli bir soruna yönelik ne kadar önlem alabildiğimiz veya gerçekleştiğinde felaketle sonuçlanmasına neden olabilecek sorunların ne kadarını çözebildiğimiz sorularına vereceğimiz cevaplar maalesef karamsar bir tabloyu ortaya çıkarıyor. Bu karamsar tablonun oluşmasında eğitim sisteminde, merkezi ve yerel yönetim yaklaşımlarında, iktisadi hayatta, medya dünyasında, akademik camiada veya bireysel yaşamda aşılması gereken birçok önyargı ve engel, çözülmesi gereken çok sayıda sorun yer almakta. Her birisinin ayrı ayrı ele alınması gereken bu önyargı, engel ve sorunların tamamını bu yazı kapsamında aktarmak mümkün olmayacaktır. Bu sorunlardan birkaçına yönelik verilecek birer örnek bile çözümün neden uzağında olduğumuzu anlamak için bize yardımcı olacaktır” dedi.

    İçişleri Bakanlığı Afet ve Acil Durum Başkanlığı (AFAD) tarafından yayınlanan ‘2023 Yılı Performans Programı’ başlıklı rapora göre Türkiye genelinde 81.667.561 kişiye temel afet bilinci eğitimi verildiğini söyleyen AFAM Koordinatörü Yılmaz, “Bu rakamlara göre ülke nüfusunun neredeyse tamamının afetler konusunda bilgi sahibi olması gerekiyor. Ancak eğitimde aktarılan bilgilerin günlük yaşam içerisinde ne kadar uygulandığına bakıldığında ise maalesef bu oran yüzde 5’in bile altında. Çünkü afetler gibi çok boyutlu ve kapsamlı bir konunun bir saatlik eğitim içerisinde aktarılmaya çalışılmakta, belirli bir yaş sonrası aktarılan bilginin davranışa daha uzun çabalarla dönüşmesi veya bir kültür oluşturulamaması gibi durumlar dikkate alınmamakta. Oysa afetler konusu temel eğitimde başlanarak üniversitede branşlara göre şekillenerek (bilişsel taksonomiye uygun) müfredata eklenmesi gerekmekte. Yakın tarihte yaşadığımız her deprem yerel yönetimlerin afetlere hazırlık konusunda ne kadar yetersiz olduğunu gösteriyor. Oysa ‘5216 Sayılı Büyükşehir Belediye Kanunu’nda ve ‘5393 Sayılı Belediye Kanunu’nda ya da ‘Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliği’nde belediyelerin afetler konusundaki görev ve sorumlulukları açıklanmakta. Her ne kadar bu yasa ve yönetmeliklerin iyileştirilmesine yönelik tartışmalara ihtiyaç duyulsa da belediyeler mevcut yasa ve yönetmeliklerdeki sorumluluklarını yerine getirmiş olsalardı yaşadığımız depremlerde bu kadar çok kayıp yaşanmayacaktı. Bu nedenle merkezi yönetimin belediyeleri bu konuda nasıl denetlediği, gerekli durumlarda hangi yaptırımları uyguladığı veya bu konuda uygulanabilir bir yol haritasının olup olmadığı sorularının cevaplanması gerekmektedir” dedi.

    Afet öncesi, sırası ve sonrası medyaya düşen görev ve sorumluluklar tanımlanmadığı gibi hangi kaynaktan ne tür bilgilerin nasıl aktarılabileceğinin de bilinmediğini belirten AFAM Koordinatörü Yılmaz şöyle devam etti: “Afet yönetimi ile ilgili herhangi bir haber programında uzman olarak sunulan kişilerin büyük çoğunluğunun afet yönetimi alanında herhangi bir bilimsel çalışmasının veya deneyiminin olmadığı görülüyor. Üstelik bu kaynaklardan paylaşılan bazı bilgilerin sansasyonel yönünün dikkate alınmadığını gösteren çok sayıda örnek bulunmakta. Bu tarz programlarda ne yazık ki uzman diye sunulanların yeterliliğini sorgulama geleneğinin olmadığı görülmekte. Hatta kamuoyunda dikkat çeken bir konu olması da bu tarz programlara katılanların popülerliğini artırdığı için bir suiistimal alanı oluşturabiliyor. Yukarıda birkaçına kısaca değindiğimiz bu sorunların tamamına yönelik kapsamlı olarak çözümler üretmek zorundayız. Bu çözümler doğrultusunda da bir paradigma değişikliğine gidilmelidir. Aksi durumda afetlerin neden olacağı büyük yıkımları önlemenin uzağında olmaya devam etmiş olacağız.”