Etiket: deprem

  • Oğlunun yanına gitmeyip depremzedeleri kurtarmıştı

    Oğlunun yanına gitmeyip depremzedeleri kurtarmıştı

    Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığında görevli itfaiye eri Mehmet Demir, 6 Şubat depremlerine 112 Acil Çağrı Komuta Merkezinde yakalandı. İtfaiyenin tek görevli personeli olan Demir, meydana gelen depremler sonrası görev yerini terk etmedi. Depremden yarım saat sonra oğlunun enkaz altında kaldığını öğrenen itfaiye personeli Demir, görev yerini terk etmeyerek gelen ihbarlara baktı. Bin 50 ihbarı değerlendiren Demir, yaralıların kurtarılmasına vesile olurken, Kur’an kursunda hafızlık eğitimi alan enkaz altındaki oğlu 12 yaşındaki Muhammet Nejat ise hayatını kaybetti.

    Deprem anı ve sonrasını anlatan itfaiye personeli Demir, “Kahramanmaraş 112’de görevliydim deprem oldu depremin etkisiyle biz dışarı çıktık hep birlikte. Şehirde elektrikler gitmişti ve yakın çevrelerden yardım sesleri geliyordu. Deprem sonrası yakın illeti aradık ancak yakın illerde de deprem olduğunu anladık. Ekiplerin olaylara yönlendirme kararı aldık. Binanın içine girdiğimizde 11 dakika sonra 6,7 şiddetindeki depreme yakalandık. Telsiz sistemimiz aldım dışarı çıktım. Telsiz ile tüm şubelerimize il genelinde durum bildirimi istedim. Sırasıyla durum bildirimi geçildi şubelerimizde zarar olmadığını öğrendim. Tüm ekiplerin mıntıkasına çıkıp gördükleri vakaya müdahale etmeleri komutunu geçtim” dedi.

    Oğlunun enkazda kalıp hayatını kaybetmesine rağmen yüzlerce depremzedenin kurtarılmasına neden olduğunu olduğunu Demir, “25 dakika sonra 112 sistemine analog olarak ihbarların düştüğünü gördük. İhbarlar ön çağrı alıcı arkadaşlar alıp bize aktarıyordu. Aldıkları ihbarlardan enkaz altında olanları kırmızı kalem ile enkazdan çıkanları mavi kalem ile durum ve konum bilgilerini not etmeye başladık. Yarım saat sonra eşim aradı; eşimin aradığında oğlum Muhammet Nejat ile yeğenim Tayfur Kayra’nın yatılı olarak kaldığı Kur’an kursuna gittiklerini ancak Kur’an kursunun göçük vaziyette olduğu bilgisini verdi. Bu sırada ben birçok ihbar almıştım. Örneğin balkondan atlamak üzere olanlar, çok farklı ihbarlar vardı. Orayı bırakıp gittiğim zaman tüm ekibi koordine eden komutayım ben. Eşime de söyledim; çok fazla ihbar var, ihbarları arkadaşlara iletmek zorundayım. Burayı bırakırsam yardıma muhtaç insanın vebalini almış oluruz. Bugün sınav günümüz dedim. Elimde yönlendireceğim itfaiyeye dair hiçbir ekip kalmadı ve bu durumu anladıktan sonra kendi çocuğumun ve yeğenimin enkaz bölgesine geçmiştim. Sonra yapılan istatistiklerde bin 50 kişinin kurtarılmasına vesile oldum. Bir tarafta acım, bir tarafta sınavı geçmiş olmanın gururu ile hayatıma devam ediyorum. Depremden yarım saat sonra öğrendim çocuğumun vefatını. Eşimin yanında olmam gereken en önemli gün. Ama evladım ilim yolunda şehit oldu. 6 Şubat’tan bize itfaiyemiz adına yalan dünyada böyle bir anımız kaldı. Sınavı geçtiğimi umut ediyorum” ifadelerini kullandı.
    İtfaiye personeli Demir, 19 Mart 2020 tarihinde şehit olan yeğeni ve oğlunun fotoğrafını sosyal medya hesabından paylaşarak, “Yeğenim Oğuzhan Taş Suriye’de şehit olmuştur. Aslanımın cenaze tören bilgisi gelir gelmez paylaşacağım. Darısı yanındaki oğluma olsun. Vatan sağ olsun” ifadelerini kullandığı ortaya çıktı.

  • “Acısı her gün artarak ilerliyor”

    “Acısı her gün artarak ilerliyor”

    Kahramanmaraş merkezli olarak 6 Şubat’ta yaşanan ve birçok ili etkileyen “Asrın felaketi” olarak nitelendirilen depremler sonrası adeta tüm Türkiye’de seferberlik başlarken bölgede çalışmalar da devam ediyor. Hatay Antakya’da çok sayıda kişiye mezar olan Elit Apartmanı’nda öğretmen olan eşi Sena ve kızları 6 yaşındaki Ece Birce ile 9 yaşındaki Elif Eylül’ü kaybeden Mümtaz Gövce’nin vefat eden kızının enkaz altındayken attığı ses kayıtlarının ortaya çıkması tüm Türkiye’yi duygulandırmıştı. Acılı baba, geçtiğimiz aylarda yeni ses kayıtlarının da bulunduğunu İhlas Haber Ajansı’na anlatırken depremin 1’inci yıl dönümü öncesi 2 kızı ve eşinin İstanbul’daki mezarını ziyaret etti. Uğur böcekleri ve kalplerle süslenen kızları ve eşinin mezarını temizleyen baba acısının artarak devam ettiğini söyledi. Hala kızının seslerini kaydettiği, eşinin cep telefonunu kullandığını söyleyen Gövce, ailesinin mezarının yanına kendisi için de mezarlık aldığını ifade etti. Öte yandan 9 yaşındaki Eylül’ün vefatının ardından ortaya çıkan ses kayıtlarında ‘Baba galiba ben de öleceğim’ gibi sözlerinin yanı sıra enkazdan çıkma duası, kendisini tanıttığı ve yardım istediği anlar gibi birçok kayıt bulunmuştu.

    “Acısı her gün her gün artarak ilerliyor”

    Depremlerden bugüne yaşadığı süreci anlatan 41 yaşındaki Mümtaz Gövce, “Benim, Antakya, Hatay halkı ve depremi yaşayan herkes için 1 yıl çok zorlu geçti. Her geçen gün özellikle seneyi devriyesi gelmesi itibariyle daha da bazı şeyler tazelendi. 1 yıllık süre zarfında bugün anlıyorum ki evet, çok şey değişti ama aslına bakarsanız hiçbir şey değişmedi. Her geçen gün onların eksikliğini, ruhen, bedenen daha fazla hissediyorsunuz. Sadece benim evim için değil, memleket olarak çocukluğumuzdaki hatıralar gitti, kendimizi bildik bileli oynadığımız sokaklar, yürüdüğümüz caddeler gitti, candan öte sevdiklerime mezar oldu. Onlar için yaşamaya çalışıyorsun, çok aşırı pişmanım, başkalarının bu pişmanlığı yaşamasını istemiyorum, şu an lütfen herkes gözünü bir kapatsın, en sevdiği 2-3 kişinin gözünü açtığında olmayacağını hayal etsin, bizim yaşadığımız bu. Kabirlerinde yatıyorlar ama şu kabirlerinde yatmanın bile gerçekliğini algılamak; halen aklım almıyor, onlar halen Antakya’dalarmış, hala yaşıyorlarmış gibi ne zamanki Antakya’ya gidiyorsun, ova oldu orası, enkazı görmene rağmen aklın, beynin idrak etmek istemiyor. Acısı her gün her gün artarak ilerliyor. Doğum günleri gelecek, 1 yaş daha büyüdüklerini hayal ediyorsun. Benim 3 canım, bu canı o müteahhit ya da her kimse yüklenici bunu geri getiremeyecek ama en azından şunu diyebiliriz ya, birileri bir ceza aldı” dedi.

    “Ses kayıtlarını tutuyorum ama onları bir daha dinlemeye benim gücüm yok”

    Kızının vefatı sonrası ortaya çıkan ses kayıtlarını dinleyip dinlemediğiyle ilgili konuşan acılı baba, “Hayır, ekim ayında ses kayıtlarından sonra yas sürecim sıfırlandı ve daha yeni yeni kendime geliyorum. Ses kayıtlarını tutuyorum ama onları bir daha dinlemeye gücüm yok, doktor tavsiyesi; dinlememem gerektiği söyleniyor. Benim daha kızlarım, rahmetli eşim için yapacağım, yapmam gereken çok şey var. Bununla ilgili bir dernek kurdum, o babaya olan güveni benim devam ettirmem lazım. Telefon eşimindi, depremden 3-4 gün önce almıştık. Deprem tatbikatı yapan bir aileydik biz, üzülerek beyan edeceğim bunu ailemden geri kalan; bir çocukların odasındaki perde, enkazdan çıkartabildiğimiz 2 tane toka, bir de göğsümde tuttuğum telefon. O yüzden onlardan bir anı gibi bir şey, kullanmaya devam edeceğim. Mezarlarına haftada bazen 1-2 bazen 3 kere geliyorum, Antakya’ya gidip geldiğim zamanlar değişiyor. Ben geldiğim zaman onlarla sohbet ediyorum, elimden geldiği kadar bakım yapmaya çalışıyorum” diye konuştu.

    “Hayattayım ama bir tarafım onlarla beraber vefat etti”

    Kızlarının uğur böceğini çok sevdiği için mezar taşlarında yer verdiğini anlatan Gövce, sözlerini şöyle sürdürdü: “Uğur böceği 2 kızımın da ortak sevdiği bir çizgi film karakteri diyeyim o yüzden uğur böceğini yaptım. Hep uğur böceği çizgi film karakterine göre kıyafetler alırdık. Kalp de onlara olan sevgim. Ben hayattayım ama bir tarafım onlarla beraber vefat etti, hem de büyük bir yanım o yüzden o resim de var, dördümüz. Anne baba evladını defnettiği zaman çok acı oluyor. Eylül, Ece ve Sena sizleri çok seviyorum, seveceğim de. Evlatlarınıza sıkı sıkı sarılın, çok rica ediyorum; sevdiklerinize sıkı sıkı sarılın, dünyevi şeylerin ne kadar geçici olduğunu ben acı bir şekilde anladım, benim gibi anlayan binler, yüz binler var. Öğretmenler Günü’nde o kadar güzel bir şey yaşadım ki rahmetli eşim Sena’nın onlarca öğrencisi bana ulaştı. Onun telefonundan, sosyal medyadan o kadar güzel şeyler yazdılar ki bazen bir abla bazen bir öğretmen olmuş. Yazdıkları mesajlar hem ağlattı bir yandan da gururlandırdı”

  • Depremler sonrası çalışmalarını aralıksız sürdürüyor

    Depremler sonrası çalışmalarını aralıksız sürdürüyor

    Yıkıcı depremler sonrası ilk günden itibaren ilçelerde yaşayan vatandaşların yardımına koşan Gaziantep Büyükşehir Belediyesi, Başkan Fatma Şahin’in liderliğinde tüm personellerini seferber etti.
    Depremden etkilenen yolların onarımını yapan ekipler yardımların ulaşımını sağladı. Kent merkezinde ve ilçelerde vatandaşların ısınma, gıda ve temizlik ihtiyaçları karşılandı. Kurumsal kapasitenin genişletilmesi ve bölgeye hizmetlerin aksamaması için Nurdağı ve İslahiye’de Afet Sonrası İyileştirme Daire Başkanlıkları kuruldu.

    “Depremlerin ardından büyükşehir seferber oldu”

    İlk depremin yaşanmasının ardından yoğun çalışmalar sonucunda kaynakları Kahramanmaraş’ta olan su hatlarının hasarını gideren GASKİ ekipleri kısa süre içerisinde Gaziantep şehir merkezi ve ilçelere suyun gelmesini sağladı. Büyükşehir Belediyesi, tesislerinin tamamını seferber ederek vatandaşları ağırladı. Nurdağı ve İslahiye’de 65 noktada 186 tuvalet kuruldu.
    Büyükşehir Belediyesi’nin ilçelerde bulunan ve hasar almayan yüzme havuzlarını duş ve çamaşırhanelere dönüştürülerek vatandaşların hizmetine sundu. İlçelerde sonrasında kurulan hamamlardan 106 bin 605 vatandaş yararlandı geçici yaşam alanlarında ise 24 çamaşırhanede 139 bin 45 kişi faydalandı.

    “Sosyal marketler depremzedelerin ihtiyaçlarını karşıladı”

    Bölgede vatandaşların günlük ihtiyaçlarını karşılaması için Büyükşehir Belediyesi tarafından sosyal marketler kuruldu. Depremin ilk gününden bugüne kadar hizmet veren marketlerde depremzede vatandaşların gıda, temizlik gibi ihtiyaçlarını karşılanması amaçlanıyor. Ücretsiz bir şekilde hizmet vermekte olan marketlerde almış oldukları ürünler için puanlama sistemi bulunuyor. Aylık sistem üzerinden ailelere belli bir puan yüklenirken ihtiyaçlarının eksiksiz karşılanması amaçlanıyor. Bugüne kadar Nurdağı ve İslahiye’de bulunan sosyal marketlerden 411 bin 908 vatandaş yararlandı.

    “Konteynırlar için altyapı hizmeti sağlandı”

    Ağır hasar alan ilçelerin merkezlerinde ve kırsal alanlarda kurulan 8 bin 728 konteynırın altyapı, elektrik ve su bağlanma işleri için ekiplerini Gaziantep Büyükşehir seferber etti. Yağmur ve benzeri hava şartlarıyla doğabilecek çatı akması sebebiyle branda kurma işlemleri ve kırsal noktalarda bulunan konteynırlarda ise kar yağışlarında oluşabilecek olumsuz durumlar için trapez çatı yapımları sürüyor.

    “Ticari hayatın canlanması için yeni dükkanlar”

    Büyükşehir Belediyesi bölgede yaşamın normale dönmesi için yeni ticari alan inşaatlarını da sürdürdü. Bu kapsamda Nurdağı’nda 233, İslahiye’de ise 91 yeni dükkanının yapımını tamamlayarak hak sahiplerine teslim etti. Ayrıca Nurdağı ve İslahiye’de çevre ve peyzaj düzenlemelerini tamamladı. Nurdağı’nda köylerdeki inşaatlarda kullanılmak üzere muhtarlara 25 bin briket, 2 bin 21 torba çimento ve 2 bin 500 ton kum hibe etti. İslahiye’de ise gelen talepler doğrultusunda 150 kamyon kum dağıtıldı.

    “Depremden etkilenen ilçelerde eğitime destek artarak sürüyor”

    Bölgede yaşayan gençlerin eğitim hayatlarına devam edebilmesi ve vatandaşların meslek edinmesi için Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’nin başarılarıyla göz dolduran GASMEK’ler Nurdağı ve İslahiye’de de faaliyetlerini aralıksız sürdürüyor. YKS ve LGS Kursları başta olmak üzere mesleki eğitimlerin bulunduğu kurslardan Nurdağı’nda 8 bin 953, İslahiye’de ise bin 500 kişi yararlandı.
    Nurdağı ve İslahiye’de eğitim gereçleri enkaz altında kalan öğrenciler için eğitim destekleri kapsamında 26 bin 586 ilkokul, ortaokul ve lise öğrencisine okul çantası, kıyafet ve kırtasiye malzemeleri hediye edildi. İlçelerde bulunan 12’inci sınıf öğrencilerine bin TL’lik maddi destekte bulunuldu. Öte yandan Kadın Dostu Kent Gaziantep Uygulaması ile deprem bölgesindeki öğrencilerimize 2 bin TL nakdi yardım yapıldı.

    “Bölgede çiftçilere destekler devam etti”

    Nurdağı ve İslahiye ilçelerinde çiftçilerin ve üreticilerin ihtiyaçları doğrultusunda destek vermek için çalışma başlatan Büyükşehir Belediyesi, buralarda da gübre, yem, fidan, akıllı sulama sistemleri ve sertifikalı tohum desteği verdi. Bölgede kurulan Tarımsal Ekipman Parkı da araçları depremde enkaz altında kalan çiftçilerin kullanımına sunuldu. Akıllı tarım çalışması kapsamında 10 farklı tarımsal araziye akıllı sulama sistemleri kuruldu. Nurdağı ve İslahiye çiftçisine mazot desteği programı kapsamında yaklaşık 600 bin litre mazot dağıtıldı.

    “Asfalt ve altyapı çalışmaları yapıldı”

    Büyükşehir Belediyesi ekipleri depremden hasar alan ilçelerde yürüttüğü altyapı çalışmaları kapsamında gerekli görülen yerlerde asfalt serimi ve alternatif yol çalışmalarını sürdürüyor. Bugüne kadar ilçelerde toplamda 86 kilometre sathi kaplama 10 kilometre sıcak asfalt, 11 kilometre mucur serimi yapıldı. Köylerde ve ilçe merkezlerinde 106 bin 750 metrekare kilit taşı döşendi. GASKİ, ilçelerde hasar gören içmesuyu ile atıksu hatlarının tamiri ve yeni çalışmaları tamamladı. İslahiye merkezi ve kırsal mahallelerinin içmesuyu ihtiyaçlarının karşılanması için toplamda 14 bin 700 metreküp su deposu yapıldı.

  • Enkazdan ikinci bahara

    Enkazdan ikinci bahara

    6 Şubat’ta meydana gelen depremde Hatay Antakya’da yaşayan 24 yaşındaki Emre Kumru ve 25 yaşındaki Bülent Erkan, acıların en büyüğünü yaşadı. Evlerini, akrabalarını, işlerini kaybeden iki antrenör arkadaş, yeni bir hayat için Kocaeli’ye taşındı. Kocaeli’de ilk önce spor kulübünde antrenörlük yapan iki arkadaş, biriktirdikleri paralarla hayalleri olan spor kulübünü açtı. Yeni baştan hayat kuran iki arkadaş, depremin birinci yılında acıları hala kalbinde yaşıyor.

    “Kendi hayatımızı devam ettirmek zorundaydık”

    Yaşanan felaketten sonra Başiskele’ye taşındıklarını söyleyen Emre Kumru, “Kocaeli’ye gelince 5-6 ay kadar başka bir spor salonunda çalıştık. Depremin etkilerini atlattıktan, kendimize biraz gelmeye başladıktan sonra bir şeyler yapmak zorunda kaldık. Kendi hayatımızı devam ettirmek zorundaydık. Arkadaşımla uzun zamandır hayalimiz olan işi Kocaeli’de yapma kararı aldık. Bu işe giriştiğimizde arkamızda kimse yoktu. Her zaman tek başımızaydık. Her işin altından tek başımıza kalktığımız gibi bu işten de çıktık. Buralara gelebildiğimiz için ‘Çok şükür’ diyoruz. Ortağımızla beraber uzun yıllardır arkadaşlığımız devam ediyor. Beraber bu kulübü kurduk” diye konuştu.

    “Sarsıntı devam edince dolap üstüme yıkıldı”

    Dükkanın tamamen inşaat halinde olduğunu söyleyen Kumru, “Dükkanın su tesisatından, elektrik tesisatına, boyasına kadar hiçbir şeyi yoktu. Ustalarla, ortağımla beraber çalıştık, boya badana yaptık. Birinci derecede ailemi kaybetmedim ama diğer akrabalarımı kaybettim. Hatay’da çalıştığım iş yerinin üst katında kalıyordum. Deprem anında masanın altına girdim. Sarsıntı devam edince dolap üstüme yıkıldı. Çıkmak için ikinci kattan atlamak zorunda kaldım. Benim aile evim şehir dışına uzakta olduğu için yıkılmadı. Ortağımla beraber yaşıyorum, ev yaşantımız öğrencilik hayatı gibi devam ediyor. Spor salonumuz 15 gündür açık. Salonun tadilat aşaması bir ay kadar sürdü” şeklinde konuştu.

    “Tadilat aşamasında duvar ustası olduk. Boyacı olduk, inşaat işçisi olduk”

    Yaşadıkları zorluklardan bahseden Emre Kumru, “Antakya’da yaşadığımız felaketten sonra şehir harabe haldeydi. Çalışabileceğimiz herhangi spor salonu yoktu. Tüm düzenimizi Kocaeli’ye taşıma kararı aldık. Belli yerde 6 ay taşındıktan sonra Başiskele’ye taşındık ve kulübümüzü kurduk. Tadilat aşamasında duvar ustası olduk. Boyacı olduk, inşaat işçisi olduk. Spor salonundaki tüm işleri kendimiz yaptık. Kimseden destek almadan çabamızla işleri hallettik” dedi.

    “Çok kötü bir gündü”

    Depremde evleri yıkılan Bülent Erkan, “Hatay’da derem zamanında yaşadığımız apartmanın bir katı çöktü. Anneannemi sırtıma alarak evden çıktım. Çok kötü bir gündü. İkinci dereceden akrabalarımıza ulaşmaya çalıştık. Ulaşamadıklarımız, haber alamadıklarımız oldu. Depremde babaannem, teyzem ve eniştemi kaybettim, onları enkazdan ben çıkardım. Uzaktan akraba olarak anne tarafımda 20, baba tarafımdan 4 kişiyi kaybettim” ifadelerini kullandı.

    “Kalbimiz Hatay’da”

    Deprem 5 gün sonra ailesi ile Kocaeli’ye geldiklerini söyleyen Erkan, “Kocaeli’de bir kulüpte işe başladım. 10 ay çalıştıktan sora ortağımla spor salonu açtık. Şu an 20’ye aşkın üyemiz var. Hatay’da da antrenörlük yapıyordum, şu an yüksek lisans yapıyorum. Normalde bugün depremin yıl dönümü, Hatay’a gitmeyi istiyorduk ama iş yerini kurunca bu mümkün olmadı ama kalbimiz orada. Emre ile 8 yıllık arkadaşlığımız var, Antakya’da da aynı kulüpte çalışıyorduk” dedi.

  • Depremin yıldönümünde mezarlıklar doldu taştı

    Depremin yıldönümünde mezarlıklar doldu taştı

    Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat tarihinde meydana gelen ve asrın felaketi olarak adlandırılan depremlerin üzerinden 1 yıl geçti. Merkez üssü Pazarcık ve Elbistan olan depremlerde 50 binden fazla kişi hayatını kaybetti. Depremin merkez üssü olan ve en çok etkilenen illerinden başında gelen Kahramanmaraş’ta depremin yıldönümünde Kapıçam Mezarlığı depremde ölenlerin yakınlarıyla dolup taştı. Mezarlığa gelen vatandaşlar ölenlerin eşyalarını kabristana bıraktı. Vatandaşlar ayrıca mezar başlarında dua okuyup mezar taşlarını temizledi.

    İstanbul’dan gelen Ömer Üçgül, “Ben İstanbul’dan geldim. 6 gün sonra enkazdan çıkarıldım. Oğlum da enkazdan sağ olarak çıktı. Senesi doldu bizde ziyarete geldik. Papatyayı çok severdi. Gül severdi soyadı Üçgül. 3 tane gül getirdim kendisine. Bunu tarifi yok. Beni görüyor zaten. Arada bir rüyalarıma giriyor. Ebru gülleri seviyordun” dedi.
    Okuldan ziyarete gelen Muhammed Külliye ise “Okul arkadaşı ve sınıf arkadaşıyız. 3 sınıftan 8 sınıfa kadar beraberdik. Deprem günü kaybettik arkadaşımızı. Çok üzüldük. Hala unutmadık. Okuldan topluca geldik” şeklinde konuştu.

    Amcasının mezarına ziyarete gelen Hasan İlkay, “Öz amcamdı. Fatiha okumaya geldik. Amcam 40 yaşındaydı. 2 kız çocuğu var. Okullara birlikte ziyarete geldik. Amcan beni çok seviyordu” dedi.

  • Deprem mezarlığı bayraklarla donatıldı

    Deprem mezarlığı bayraklarla donatıldı

    Türkiye’de 11 ilde yıkıma yol açan 6 Şubat depremlerinin üzerinden 1 yıl geçti. Depremde ölenlerin defnedildiği Reyhanlı yolu üzerindeki Deprem Mezarlığı Türk Bayrakları ile donatıldı. Her mezarlığın başına bir Türk bayrağı dikildi. Depremde hayatlarını kaybeden çocukların mezarları başına bırakılan oyuncaklar dikkat çekti.

    Depremzede yakıları mezar ziyaretinde dualar okuyup gözyaşları döktü. Öte yandan depremde hayatlarını kaybederler için hatim indirildiği duyuruldu. Türk bayrakları ile dolatılan mezarlık havadan da görüntülendi.

     

  • Çorum’da 3,6 büyüklüğünde deprem

    Çorum’da 3,6 büyüklüğünde deprem

    AFAD tarafından açıklanan verilere göre, saat 14.46’da merkez üssü İskilip olan deprem, yerin 14,76 kilometre altında meydana geldi.

    Deprem çevre ilçelerde de hissedildi.

  • O anları gözyaşlarıyla anlattı

    O anları gözyaşlarıyla anlattı

    Kahramanmaraş merkezli 11 ili etkileyen 6 Şubat 2023 yılında gerçekleşen depremde yaklaşık 53 bin vatandaş hayatını kaybetti. Deprem haberinin alınması sonrası harekete geçen Manisa İl Sağlık Müdürlüğü, bölgeye , 164 uzman hekim, 99 pratisyen hekim ve bin 300’ün üzerinde diğer sağlık çalışanlarının yanı sıra çeşitli tıbbi malzemeler, insani ihtiyaç malzemeleri, jeneratörler, şişme çadırlar, konteynerler, toplamda 50’ye yakın tam donanımlı 112 acil yardım ambulansı- UMKE acil müdahale araçları sevk etti. Depremde hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yakınlarına baş sağlığı dileyen Manisa İl Sağlık Müdürü Uzm. Dr. Erol Karaca, “Geçtiğimiz yıl 6 Şubatta asrın en büyük felaketlerinden biri olan Kahramanmaraş depremlerini yaşadık. Gerçekten dünya tarihinin en büyük felaketlerinden biriydi. Yaklaşık 11 ilimizi kapsayan geniş bir bölgede yaklaşık 15 milyon kişinin etkilendiği çok büyük bir felaketti. Depremde 53 binin üzerinde vatandaşımızı maalesef kaybettik. 100 binin üzerinde yaralı vatandaşımız var. Hayatını kaybeden vatandaşlarımız ve sağlık çalışanlarımız için Allah’tan rahmet diliyorum. Yakınlarına da baş sağlığı diliyorum. Çok zor bir dönemdi” dedi.

    “Sağlık çalışanlarımız Türk milletinin kadim geleneğinde var olan birlik, beraberlik ve dayanışmanın en güzel örneklerini sundular”

    Depremin ilk dakikaları itibariyle harekete geçtiklerini söyleyen Manisa İl Sağlık Müdürü Uzm. Dr. Erol Karaca, “Biz depremin ilk dakikalarından itibaren Manisa İl Sağlık Müdürlüğü olarak harekete geçtik, seferber olduk. UMKE ekiplerimiz de 112 ekiplerimiz de hemen bölgeye doğru yola çıktı. Ülkemizde deprem bölgesine hareket eden ilk üçüncü iliz. Deprem bölgesine ulaşan ilk ekiplerden biriydik. Arama kurtarma ekiplerimizle hemen görev aldık ve yardımlara başladık. 6 Şubat’ı izleyen günlerde Manisa Valiliğimiz koordinesinde bakanlığımızın talimatları doğrultusunda destek çalışmalarımızı sürdürdük. Bugüne kadar özellikle sağlık insan gücü yönünden bölgeye 164’ü uzman, 100’ü pratisyen hekim olmak üzere 264 hekim görevlendirdik. Bin 300’ün üzerinde sağlık personeli görevlendirdik. Her türlü tıbbi malzeme desteği, şişme çadırlar, konteynerler, 50’ye yakın ambulans ve UMKE araçlarımızla bölgede ilk günden itibaren var olduk. Elimizden gelen bütün imkanları seferber ettik. Bunu Manisa kamu, özel ve üniversiteyle beraber yaptık” dedi.
    Sağlık çalışanlarının büyük bir dayanışma örneği sergilediğini belirten Karaca, “Ben deprem sırasında görev alan kendini cansiperane olarak feda etmeye hazır bütün sağlık çalışanlarımıza teşekkür ediyorum. Onlar Türk milletinin kadim geleneğinde var olan birlik, beraberlik ve dayanışmanın en güzel örneklerini sundular. Kendilerine çok teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.

    Felaketin içinde yaşanan doğum sağlık çalışanını teselli etti

    Deprem bölgesinde görev alan sağlık çalışanlarından ebe Ayşe Yerlikaya, enkazlar arasında gerçekleştirdiği doğumda teselli bulduğunu belirterek, “Hiç unutamadığım kendi mesleğimi de ilgilendiren bir anımdır; Ben Nurdağı’nda görev yaptım. İkinci günde enkazdan sağ çıkmış bir kadının doğum sancılarının başladığı haberi geldi. Muayenesini yaptığımızda doğumun ilerlediğini gördük. Ancak ortam doğum yapmasına müsait değildi. O yüzden direkt olarak ambulansa aldık. Ancak en yakın yer de bir buçuk saat uzaklıktaydı. O sırada doğumunun gerçekleşeceği belliydi. Ambulansta doğumu gerçekleştirdik. Sağ salim doğum gerçekleşti. Anne ve bebek sağlıklı olarak Gaziantep Devlet Hastanesine sevk edildi. Böyle bir felaket arasında, bu kadar ölümün yaşandığı bir yerde doğumun olması bizim için mutluluk verici bir olaydı” diye konuştu.

    Yaşadıklarını anlatırken duygularına hakim olamadı

    Depremde yaşadıklarını gözyaşlarıyla anlatan çocuk acil hemşiresi ve UMKE personeli Asiye Metecan, “Yaklaşık 12 gün kaldık. Enkazdan 70’e yakın canlı çıkardık. En son 117. saatte canlı bir vaka çıkardık. Sağlık Bakanımız ve Cumhurbaşkanımızın da paylaştığı vakalardı. Ben nöbetçiydim. Deprem haberlerini alınca toplanma merkezimize gittik. 17 saatte deprem bölgesine ulaştık. Karla mücadele içerisinde bir yolculuk yaptık. Çok çabuk toparlandık. Türkiye’nin her yerinden gelen kardeşlerimizle beraber elimizden gelen gayreti sarf ettik o bölgedeki insanlarla beraber. 90’ıncı saatte bir canlı vaka ile karşılaştık. Onunla mücadele ederken hemen yan tarafta enkaz altında eşini ve çocuklarını kaybeden bir beyefendi vardı. Onunla beraber çalıştık. Evlatlarının ve eşinin acısını unutarak bize yardımcı oldu. Çok zor zamanlardı. Kardeşlik içerisinde yapılmış eylemlerdi. En son vakayı çıkarırken o kadar acının içerisinde canlı çıkardığınızda canlı kişinin sağlıkla hayatına devam edeceğini bildiğinizde çok mutlu oluyorsunuz” dedi.
    Depremde bazı vatandaşların ihtiyacı olmasına rağmen dağıtılan yardımları sağlık çalışanlarına vermek istediklerini söyleyen Metecan, “Oradaki bölge halkına yardım dağıtılmış. Bir teyzemiz kendisine verilen yiyecek yardımını bize getirdi. ‘Siz enkaz başında çalışıyorsunuz’ dedi. Çorap getiren bir amcamız vardı. Onlar beni çok etkiledi beni. Onların ihtiyacı var ama ben üşümeyeyim diye bana çorap getiriyorlar. Çok güçlü ve duygulu bir ülkeyiz. Onun ihtiyacı varken amcamız çorabını bana getirdi. ‘Üşürsünüz’ dedi. Çok vaka yaşadık. Rabbim bir daha böyle bir felaketi yaşatmasın. Ancak yaşanırsa da biz görevimizin başındayız” ifadelerini kullandı.

  • Deprem travmasını atlatmak için öneriler

    Deprem travmasını atlatmak için öneriler

    Uzman Klinik Psikolog Fulda Karaçiçek, bu tarz büyük afetlere maruz kalan insanlarda bir takım geçici ya da kalıcı psikolojik sorunlar ortaya çıkabildiğini belirterek bu durumla baş edebilmek için yapılması gerekenleri anlattı.

    Depremden toplumun tamamı etkilendi

    Depremin oluşturduğu psikolojik sorunların sadece bölgede olayı bizzat yaşayanları etkilemediğini, kitle iletişim araçları sayesinde toplumun tamamına yayıldığını kaydeden Psikolog Karaçiçek, “Bunun sonucunda bireylerde uyuşukluk, dalgınlık, duygusal tepkisizlik, donukluk, hiçbir şey hissetmeme, sadece bir noktaya bakıp dalma, gerçeklikten uzaklaşma, yer ve zaman algısının bozulması, çevrede olup bitenlerin farkına varma halinde azalma, çevreyi ve kendisini olduğundan farklı, yabancı, değişik algılama, depremden öncesinde, deprem esnasında veya sonrasındaki olayları hatırlayamama gibi durumlar yaşanabiliyor. Bunun yanı sıra çarpıntı ve nefes darlığı gibi bazı bedensel yakınmalar da gelişebiliyor” diye konuştu.

    Sorun kalıcı hale gelmeden çözülmeli

    Geçen yıl yaşanan yıkıcı deprem gibi büyük ve travmatik olaylar sonrasında en fazla rastlanan rahatsızlıkların depresyon, akut stres bozukluğu ve travma sonrası stres bozukluğu olduğunu söyleyen Psikolog Karaçiçek, kabuslar, yabancılaşma, depremi hatırlatan mekan ve yerlerden kaçınma gibi sorunlarla kendini gösteren bu rahatsızlıkların tedavi edilmemesi durumunda sorunun kalıcı hale gelebilirken bundan bireyin sosyal ve iş çevresinin de olumsuz etkileneceğini belirtiyor.

    Yas süreci uzamışsa dikkat!

    Uzman Klinik Psikolog Karaçiçek, yaşam boyunca kontrol edilebilen olayların dışında kontrol dışında gelişen ve derinden etkileyen olaylara da maruz kalındığını belirterek, “Kontrol edemediğimiz ve bizi en çok etkileyen olayların başında ise kayıplar gelir. Sevilen bir yakının kaybı neticesine ondan yoksun kalma durumunda da yas tutarız. Yas süreci ise normal, yaşanması gereken çok doğal bir süreçtir ve müdahale edilmemesi gerekir. Ancak yas süreci, zaman içinde yaşanan duygularda bir azalma olmadan devam eder ve durumu kabullenme gerçekleşmiyor hatta daha da şiddetleniyorsa bir depresyondan söz edilebilir. Bu durumda profesyonel bir destek alınması doğru olacaktır” dedi.

    Travmayı atlatmak için neler yapılabilir?

    Deprem travmasıyla başa çıkabilmek için rutin işlere dönmenin ve sosyal yaşamı devam ettirmenin önemine değinen Psikolog Karaçiçek, bunun için yapılabilecekleri de şöyle sıraladı:
    “Depremden korunmaya yönelik olarak bilinçli ve tedbirli olmak için gerekirse bir eğitime katılarak bu konuda kendinizi geliştirmeniz sizi korkunuzla başa çıkmada daha güçlü kılacaktır.
    Depremin yıl dönümünde haber izlemek bireyi hissizleştirirken stres ve kaygıyı ise artıracaktır. Ayrıca kişiyi içinde bulunduğu andan koparır ve geçmişe görürür. Bundan dolayı sadece güvenilir kaynaklardan ve sınırlı sürelerle haber alınması doğru olacaktır.
    Kayıpları olanlar doğal olarak bir yas süreci yaşadılar. Bu kaybın beklenmedik, ani, travmatik bir kayıp olması acıyı normalin üzerinde şiddetlendirebilir. Ancak artık hayatın bir şekilde devam ettiğini kabul ederek tamamen aile, iş ve sosyal hayata odaklanılmalıdır.
    Kayıp yaşayan kişilerin ölümü idrak etmesi, acısını yaşaması, günlük düzenini kaybettiği kişi olmadan yeniden oluşturması gerekir. Ancak bu düzen hala kurulamamışsa bu durum bir depresyona işaret edebileceğinden destek alınması önemlidir.
    Yaşanan travma sonrası ortaya çıkan, çoğunlukla çok şiddetli olmayan belirtiler genellikle bir süre sonra kendiliğinden düzelir. Ancak kişi bu durumla başa çıkmakta hala zorlanıyorsa profesyonel bir yardım istenebilir.
    Depremden doğrudan ya da dolaylı etkilenmiş çocuklara, verilecek olumsuz tepkiler ile o anların yeniden hatırlatılmaması ve artık güvende olduklarının en yoğun şekilde hissettirilmesi gerekir.”

  • “Personelim görmesin diye enkazın içinde ağladım”

    “Personelim görmesin diye enkazın içinde ağladım”

    Asrın felaketi olarak nitelendirilen ve pek çok kentte yıkıma yol açan 6 Şubat depremlerinin üzerinden 1 yıl geçti. Kahramanmaraş merkezli 2 büyük deprem nedeniyle 11 kentte çok sayıda yapı yıkılırken, binlerce vatandaş hayatını kaybetti. Depremin ilk anından itibaren yurtiçi ve yurtdışından onlarca ekip AFAD koordinasyonunda deprem bölgesine sevk edildi. Depremde yıkımın en yoğun olduğu kentlerin başında gelen Hatay’da Denizli Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığına bağlı ekipler günlerce arama kurtarma çalışmalarına katıldı. Günlerce enkazda arama kurtarma çalışması yapan itfaiye erleri çok sayıda vatandaşı enkazda sağ kurtararak sağlık ekiplerine teslim etti. Deprem bölgesinde görev yapan Denizli Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığına bağlı personeller deprem yıldönümünde yaşadıklarını İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirlerine anlattı.

    Deprem haberini aldıktan kısa süre sonra yola çıktıklarını ifade eden Denizli Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığına bağlı Eğitim Şube Müdürü Ahmet Ağar, 20 saatlik yolculuğun ardından Hatay’a vardıklarını ifade etti. Deprem bölgesine giderken kurdukları senaryo ile gerçek arasında büyük bir fark olduğunu söyleyen Ağar, karanlığa gömülen şehirde sadece ekip araçlarının tepe lambalarının ortalığı aydınlattığını dile getirdi. Şehre ilk girdiklerinde küçük bir kıyametin koptuğunu düşündüğünü belirten Ağar, “Rönesans Rezidansta çalıştım. Sadece o enkazdan 36 kişiyi sağ çıkardık. Birçok hayatını kaybetmiş vatandaşımızı çıkardık. Biz şehre girdiğimizde hava ağarmamıştı. Binaların çok azı ayakta duruyordu. Bu manzarayı görünce etkilenmemek elde değil. Biz oraya gittiğimizde şoka girseydik işimizi yapamazdık. 5-6 farklı enkazda çalıştım, bu yüzden unutamadığın pek çok anı var. Kule Apartmanında 5. Gün çıkardığımız Burak Sürücü adında bir vatandaşımız vardı. Kurtarmak için 6-7 saat uğraştık. Çıkardığımız anda yaşadığımız mutluluğu tarif edemem. Bir erkek bir kadın iki kardeşi çıkarttık. Ağabey ve kardeşi orada birbirlerini tanıyamadılar. Bir süre sonra kadının “Ağabeyim” diye tepki vermesiyle birbirlerini tanıyıp sarıldılar. Olayın vahameti bu kadar büyüktü” dedi.

    “Oradaki insanların bizlere ihtiyacı vardı”

    Deprem bölgesinde insanların kendilerine ihtiyaçları olduğunu ve bu nedenle dönmeyi hiç düşünmediklerini dile getiren Ağar, “İmkanlar zorluydu, hava soğuktu, fiziki şartlar yeterli değildi ama bu bizim görevimizi yapmamıza engel değildi. Orada bir can kurtarmak bizim için çok büyük bir anlam ifade ediyor. Geride kalanları aklımızdan çıkarmamız mümkün değil ama oraya yardım için gittik. Elimizden geleni yapmamız gerekiyordu. Her an çocuklarımız eşimiz aklımızda oldu” şeklinde konuştu.

    “Enkazın içerisine girerek ağladım”

    Uluslararası çağrı koduyla çağrıldıkları için büyük bir depreme gittiklerini tahmin ettiğini ifade eden Merkez Müdahale Amiri Veli Batmaz ise yıkımın bu kadar kuvvetli olduğunu hiç tahmin etmediklerini söyledi. Şehre ilk girdiklerinde yoğun sis nedeniyle 10 metre önlerini göremediklerini dile getiren Batmaz, “Koordinasyon merkezine ulaştığımızda bize bir vatandaşımızın enkaz altında yeğeninden ses aldığını ancak ulaşamadığı için yardım istediği belirtildi. AFAD koordinasyonunda oraya yönlendirildik. O bölgede yıkımın en büyük olduğu bölgedeydi. 15 yaşlarında bir çocuğu kurtarmak için enkazda çalışmalara başladık. Gece 04.00 sıralarında başladığımız çalışmaların sonucunda saat 11.00 dolaylarında çocuğa ulaştık. Çıkarılmasına 1 saat kala ambulans talebinde bulundum ancak o kadar yoğun yaralı sevki vardı ki ambulansı bekletme şansımız olmuyordu. Çocuğu çıkarttıktan 10 dakika sonra Crush sendromu nedeniyle kaybettik. Tüm çabalarımıza, kalp masajı yapmamıza rağmen döndüremedik. Personelim beni görmesin diye enkazın içerisine girerek ağladım” şeklinde konuştu.

    “Artçı depremlerde ailemiz, hayatımız film şeridi gibi geçiyor”

    Sürekli artçı depremler olduğunu kaydeden Batmaz, “Enkazın içerisinde dar bir alanda olduğumuz için çıkmamız imkansızdı. Orada Allah’a emanettik. Artçı depremler olduğu sırada da ailemiz, hayatımız film şeridi gibi gözümüzün önünden geçiyor. Biz bu profesyonel olarak yaptığımız için dönmeyi hiç düşünmedim. Bir hafta sonra dönecek ekibe başkanımız beni de dahil etmişti. Ben dönmek istemediğimi söyledim ama kararı o veriyordu” ifadelerini kullandı.