Etiket: deprem

  • 3 kişinin verdiği suyla hayatta kaldı

    3 kişinin verdiği suyla hayatta kaldı

    Asrın felaketi 6 Şubat depremlerinde Hatay’da enkaz altında kalan 70 yaşındaki mahalle muhtarı Tahir Sarı eşiyle birlikte iki gün enkaz altında kaldı. Sarı, enkazdan sağ olarak çıkarılırken eşi ise hayatını kaybetti.
    Enkazda yaşadıklarını İhlas Haber Ajansı’na gözyaşları içinde anlatan Tahir Sarı, enkazdayken yüzünü göstermeyen 3 kişinin kendisine su getirdiğini ve o su ile hayatta kaldığını söyledi. Sarı, “3 kişi karşıma geldi oturdu. Bana yüzlerini göstermediler. Yeşil bir giyimleri vardı. Bana suyu verdiler içtim. Ben o sırada kurtarmaya çalışanlara bağırdım ben artık refaha kavuştum beni bırakın dedim ama onlardan da ses çıkmadı. Ben sözün bittiği yerdeydim” diye konuştu.

    “Kardeşim beni kurtarmak isterken öldü”

    Kardeşinin de kendisini kurtarmak isterken hayatını kaybettiğini belirten Sarı, “Kardeşim beni kurtarmaya çalışırken başına su deposu düşmüş ben sonradan öğrendim bunları. Buna da şükür edelim ne yapalım. Allah devletimizi eksik etmesin inşallah bize yardımcı olurlar. Tekrar ayağa kalkarız inşallah Allah bu günümüzü aratmasın” dedi.

    “Benim yaşadıklarımı kimse yaşamasın”

    Yaşadıklarının çok zor olduğunu anlatan Tahir Sarı, “Çektiğim çileler çok zor oldu eşimi kaybettim yanımda. Benim yaşadıklarımı kimse yaşamasın. Eşimi de yanımda kaybettim. Hiç bir şeyim kalmadı. Şu an konteynerde kalıyorum. Enkaz altında 4 saat boyunca seslendim. Sesimi kimse duymadı. Dışarıda çok ses vardı. Sonra bir kişi geldi sessiz olun belki sesini duyarız dedi. Ben aşağıda hepsini duyuyordum. Daha sonra ben yeniden bağırmaya başladım. O an sesimi duydular. Müdahale etmeye başladılar ama beni çıkaramadılar. Bina tam yıkılmamıştı korktular. Daha sonrasını ben hatırlamıyorum” ifadelerini kullandı.

  • 6 Şubat’ta hayatını kaybedenler için tırmandılar

    6 Şubat’ta hayatını kaybedenler için tırmandılar

    6 Şubat 2023 tarihi saat 04.17’de merkez üsleri sırasıyla Kahramanmaraş’ın Pazarcık ve Elbistan ilçeleri olan, 7,8 ve 7,6 büyüklüklerinde iki deprem meydana gelmişti. Deprem Kahramanmaraş’ın yanı sıra başta Gaziantep, Hatay, Kilis, Adıyaman olmak üzere 11 ilde yıkıma neden oldu. 6 Şubat depreminden dolayı 53 bin 537 kişi öldü, 107 bin 213 kişi de yaralandı. Depremin yıl dönümüne 1 gün kala Iğdır Dağcılık ve Bisiklet Spor Kulübü üyesi 13 dağcı Iğdır’da bulunan 2639 metre yüksekliğindeki Pamuk Dağına tırmanış yaptılar. Zorlu tırmanış sonrası kulüp adına bir konuşma yapan Yunus Gündoğdu, “1 yıl önce 11 ilimizde meydana gelen depremden dolayı 13 kişilik bir ekip ile Pamuk Dağına tırmanış yaptık. Depremde hayatını kaybeden bütün vatandaşlarımıza Allah rahmet etsin, ruhları şad olsun” dedi. Dağcılar daha sonra inişe geçerek tırmanışı sorunsuz bir şekilde bitirdiler.

  • Depremde hayatını kaybedenler kırmızı karanfille anılacak

    Depremde hayatını kaybedenler kırmızı karanfille anılacak

    Antalya Süs Bitkileri İhracatçılar Derneği, depremzedeleri depremin birinci yıl dönümünde karanfillerle anacak. Kahramanmaraş merkezli depremde hayatını kaybeden 55 bin 537 kişinin anısına 100 bin kırmızı karanfil dağıtılacak. Antalya Süs Bitkileri İhracatçılar Derneği, Hatay İli Çiçekçiler Derneği ve Hatay Büyükşehir Belediyesi iş birliğinde anma törenlerini yapılacağı yerlerde ve mezarlıklarda deprem şehitlerinin anısına çiçek dağıtacak.

    Antalya’nın çiçekleriyle anılacaklar

    Hatay İli Çiçekçiler Derneği Başkanı Bülent Çıldır, 6 Şubat deprem felaketinin birinci yılında deprem şehitlerinin kırmızı karanfillerle anılacağını kaydetti. Antalyalı çiçek üreticilerinin yetiştirdiği karanfillerin Hatay’a gönderildiğini kaydeden Çıldır, “Antalya’dan gelen 100 bin kırmızı karanfili derneğimiz organizasyonuyla başta mezarlıklar olmak üzere, anma programlarının yapılacağı yerlere ulaştıracağız. Depremde hayatını kaybeden canlarımızı kırmızı karanfillerle anacağız” dedi. Bülent Çıldır, Antalyalı çiçek üreticilerinin depremin ilk gününden bu yana maddi ve manevi olarak yanlarında olduğunu söylerken, “Depremin yıl dönümü anmalarında bizleri yalnız bırakmadıkları için çok teşekkür ediyorum” dedi.

  • Ne savaş ne deprem onun hayallerini yıkamadı

    Ne savaş ne deprem onun hayallerini yıkamadı

    Suriye’de kendilerine ait evde yaşayan Ahmed ailesi, 15 Mart 2011 yılında çıkan iç savaşın ardından kabus dolu günler yaşamaya başladı. 2012 yılında daha da şiddetlenen iç savaşta gerçekleştirilen bombalı saldırılarda evi yıkılan 4 kişilik Ahmed ailesi, aylarca süren yolculuğun ardından Türkiye’ye ulaşmayı başardı. Kilis’e yerleşen aile, Türkiye’de yaşadıkları zorlu süreçlerin ardından Kilis Merkeze bağlı Yavuzlu Köyü’nde tek katlı bir evde yaşamaya başladılar. Aile nüfusu 9 kişiye ulaşan Ahmed ailesi, geçen yıl yaşanan 6 Şubat Kahramanmaraş depremlerinde de büyük darbe aldı. Savaş kabusunu geride bırakan aile bu kez ise deprem ile sarsıldı. Kaldıkları evi yıkılan Ahmed ailesinin 9 ferdi de şans eseri yara bile almadan sağ kurtulmayı başardı.

    4 yaşında ailesi ile Türkiye’ye sığının Ahmed ailesinin en büyük kızı Emine, yaşadığı tüm zorlu süreçlere rağmen bilek güreşi ile stresini atmaya başladı. Deprem öncesi iç savaşın yaralarını bilek güreşi yaparak saran Emine Ahmed, okul müsabakalarında birinci oldu. Türkiye şampiyonu olma hayaliyle hazırlanan Emine, depremin izlerini yine antrenman yaparak sildi. Deprem öncesinde okulda ve evde günde yaklaşık 7-8 saat boyunca diğer arkadaşlarıyla antrenman yapan Emine, deprem sonrasında da pes etmedi. Zorlu günlere rağmen çadırda, tarlada kardeşleri ile antrenman yapan Emine Ahmed, kendisi gibi depremzede kardeşleri ile bulduğu her fırsatta çalıştı.

    Ülkelerindeki iç savaş sonrasında sığındığı Türkiye’de bilek güreşi ile tanışan Emine Ahmed için, ağır ve zorlu şartların yaşandığı 6 Şubat depremleri de dönüm noktası oldu. Deprem sonrasında bilek güreşinde başarıları artarda gelen Ahmed, hayallerini süsleyen madalyaları tek tek toplamaya başladı. Kilis’te düzenlenen maçlara katılan Emine Ahmed, 35 kilo da sağ ve sol kolda rakiplerini yenerek Kilis şampiyonu olurken, Karaman’da düzenlenen Bölge şampiyonasında ve Kayseri’de düzenlenen Türkiye Şampiyonası’nda sağ kolda şampiyon oldu.

    2 kız kardeşine ilham oldu

    Azmi ve çalışkanlığı ile kız kardeşlerine örnek olan Emine Ahmed, elde ettiği birincilik madalyaları sürekli birlikte çalıştığı kardeşlerine ilham oldu. Kendisini örnek alan kardeşleri ile her fırsatta çalışmalarını sürdüren Ahmed, hem kendi için antrenman yaparken hem de kendisi gibi yarışmalarına hazırlanan kardeşlerine antrenörlük yapıyor.

    “Üzüntümüz kızımızın madalyaları ile hafifledi’’

    Deprem sonrasında sabah çobanlık yapan babasına, akşam ise ev işlerinde kendisine yardım ettiğini anlatan Döne Ahmed, öğlen de okula giden kızının tüm bu zorluklara rağmen antrenmanlarını da aksatmadığını kaydetti. Yaşadıkları acı ve üzüntülerinin de kızının madalyaları ile hafiflediğini belirten Döne Ahmed, “Kahramanmaraş depremlerinde çocuklarım da, bende çok korktuk. Çok şükür kimseye bir şey olmadı. Ama evimiz yıkıldı. Zorlu şartlarda evsiz kalmamız nedeniyle bir süre kızım spora ara verdi. Ama turnuvalar yaklaşınca, çalışmaya başladı. Sabah babasıyla çobanlık yaptı, öğlen okula gitti, derslerine çalıştı. Akşam da ev işlerinde hem bana yardım etti, hem de babasıyla antrenman yaptı ve Türkiye şampiyonu oldu. Evimiz yıkıldı, zorlu günler yaşadık ama kızımın aldığı madalyalar üzüntümüzü, acımızı hafifletti” dedi.

    ‘‘Erkek oğlum yok ama şampiyon kızım var”

    7 kızı olduğunu belirten baba Sami Ahmed ise, en büyük kızı Emine’nin azmi ve çalışkanlığı ile erkek evlatlara bedel olduğunu ifade etti. Depremde yaşadıklarını da anlatan Sami Ahmed, ‘‘6 Şubatta yaşanan depremde biz uykuda yakalandık. Sesler geldi ve eşimin bağırmasıyla birlikte çocuklarımı toparlayarak hemen dışarıya çıktık. Çocuklarımızla birlikte evsiz kaldık. Havalar çok soğuktu, yağmur ve kar yağıyordu. Depremden birkaç saat sonra devletimiz bizleri yalnız bırakmadı. Bizlere çadır ve yiyecek gönderdi. Çadırda kalıyorduk ama kızım sabah çobanlık yapıyor, öğlen okula gidiyor. akşamları da beraber çadırda kalıyorduk. Kızım hem tarlada, hem okulda, hem de çadırda, antrenmanlar yaptı. Tüm olumsuzluklara rağmen başardı ve kızım Türkiye şampiyonu oldu. Hiç erkek evladım olmadı ama şampiyon kızım var. Kızımın her türlü arkasında durdum ve şimdi de çok gururluyum’’ şeklinde konuştu.

    Yaşadığı zorlu günleri anlatan Emine Ahmed, ülkelerindeki iç savaş sonrasında geceleri bomba ve silah sesleri ile uyandığını, Türkiye’ye sığındıklarında ise yıllarca kabus gördüğünü ifade etti. Savaşı unutmak için başladığı bilek güreşi ile geçmişin izlerini silmeye başladığını belirten Emine Ahmed, deprem sonrasında ise geceleri deprem korkusundan uyuyamadığını söyledi. Deprem korkusunu da sıkı bir şekilde yaptığı bilek güreşi antrenmanları ile yendiğini anlatan Emine Ahmed, “Bölgede yaşanan depremlerde evimizin yıkıldığını gördüm. Çaresiz bir şekildeydim ve elimden hiçbir şey gelmiyordu. Sadece kurtulduğumuza sevindim ve depremler hiç durmadan devam ediyordu. Gidebileceğimiz yerimiz ve akrabamız olmadığı için kardeşlerim, annem ve babamla sokakta yaktığımız ateşin başında kaldık. İç savaş sonrası tutunduğum bilek güreşinde şampiyonluklar, madalyalar elde etmek için antrenman yapmamız gerektiğini biliyordum. Bende düşündüm ve çok yakın tarihte maçlarım vardı hemen antrenmanlara devam etmem gerekiyordu. Sabah babamla çobanlık yaptım, öğlen okula giderek hocamla antrenman yaptım, akşam ise babamla çadırda bilek güreşi yaparak maçlara hazırlandım ve girdiğim 4 maçın hepsini de kazandım’’ dedi.

    ‘‘Çadırdan Türkiye şampiyonluğuna’’

    Çadırda yaşayarak ve çobanlık yapan öğrencisinin zorluklara rağmen yıkılmadığını ve Türkiye şampiyonu olduğunu dile getiren Beden Eğitimi Öğretmeni Erdem Çelik, ‘‘Emine, 2023 yılında Okullar arası Bilek Güreşi Turnuvasında Türkiye şampiyonu oldu. Bu şampiyonluğu anlamlı kılan olay ise 6 Şubat’ta yaşanan depremde Emine ve ailesinin evi yıkılmasıdır. Emine’nin çadırda yaşamına rağmen pes etmemesi ve aksine çobanlık yapan babasına, ev işlerini yapan annesine yardım etmesi ve her fırsatta antrenman yapmasıdır. Antrenmanlarını aksatmayan Emine’nin çabalarının karşılığını alması ve şampiyonluklar yaşaması sadece kız kardeşlerine değil, tüm gençlere örnek oldu. Avrupa’da şampiyon olma hayaliyle hazırlanan Emine’nin ve bu sene birlikte çalıştığı kız kardeşlerinin de şampiyon olacaklarına inanıyorum” diye konuştu.

  • Bulutların üzerinde ‘yeni Adıyaman’

    Bulutların üzerinde ‘yeni Adıyaman’

    Adıyaman’da dağın zirvesi tıraşlanarak oluşturulan bölgede yükselen yeni konutlar ve etrafındaki suru andıran kayalıklar gökyüzünden adeta bir kale gibi görünüyor.
    Güneşin doğuşunun ve batışının en güzel izlendiği il olarak bilinen Adıyaman’da şehre tepeden bakan yeni konutlar sahip olduğu uçsuz bucaksız Adıyaman Ovası ve Nemrut Dağı manzarasıyla adeta burada güneş hiç batmayacak dedirtiyor.
    UNESCO’nun Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alan, doğu ve batı medeniyetlerinin kesişme noktası olarak bilinen Nemrut Dağı ile her yıl binlerce turisti bağrına basan doğunun kültür merkezi Adıyaman, 6 Şubat depremlerinden en fazla etkilenen illerin başında geliyor.
    635 bin nüfuslu ilde meydana gelen depremlerde kentte toplam 8 bin 387 kişi hayatını kaybederken, 5 bin 953 binada depremde yerle bir oldu. 4 bin 500 iş yeri ise kullanılmaz hale geldi. 20 bine yakın binada yıkım çalışması devam sürerken, toplam 44 bin 352 deprem konutunun inşası devam ediyor.

    Bulutların arasında yeni yerleşim alanı

    Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı uhdesinde Emlak Konut tarafından yapılan bin 115 metre yükseklikte dağın tepesi tıraşlanarak oluşturulan 2 hektarlık alanda bulutların arasında yükselen yeni Adıyaman, dron ile görüntülendi. İndere bölgesinde 826 bloktan oluşan kentsel alanda toplam 16 bin 433 konutun yapımı sürüyor. Güneşin doğuşunun en iyi izlendiği kentin sakinleri ise bir an önce eski hayatlarına ve yeni konutlarına kavuşacakları günleri iple çekiyor. Depremin yaşandığı 6 Şubat sabahından bu zamana kadar şehri terk etmeyip konteynerde turizm hizmeti vermeye devam eden doğma büyüme Adıyamanlı Hacı Mahmut Çalışkan, “Doğduğun yer önemli değil doyduğun yer önemli derlerdi. Öyle değilmiş gerçekten. İnsanın doğduğu yer çok önemli; eşimiz, dostumuz, çevremiz, işimiz hep burada. Nereye bırakıp nereye gideceğiz” dedi.
    Deprem zamanı Adıyaman halkının yüzde 50’lik bir kısmının batıya başka şehirlere göç ettiğini belirten Çalışkan, “O gidenlerin yüzde 25’i geri döndü. Burada sahip olduğu huzuru dışarıda bulamadı insanlar. Sonuç itibarıyla burada konteynerde de kalsa geri memleketine dönmek zorunda kaldı” şeklinde konuştu.

    “Devletimiz sağ olsun çok yardımcı oldu”

    Adıyaman’ın depremden önce turizm açısından çok önemli bir yer olduğuna dikkat çeken Hacı Mahmut Çalışkan, “Dünyanın 8. harikası olan Nemrut Dağı’mız çok iyi turist çekmekteydi. Dünyada ancak sayılı yerlerde çıplak gözle güneşi görebileceğiniz, güneş gözlüğü takmadan güneşin doğuşunu izleyebileceğiniz bir dağımız vardı. Memleketimiz misafirperver. İnsanları kucaklayan, bir soru sorulduğunda elinde işi varsa bile elindeki işi bırakıp adres gösteren bir memleket. Güzel bir yaşantımız vardı. Yeni yeni toparlanmaya başlamıştı. 6 Şubat sabahı ne yazık ki Adıyaman’ımız Acıyaman oldu. Çok kayıplarımız var. Çok sakat kalanımız oldu. Acımız çok büyük. Devletimiz sağ olsun çok yardımcı oldu bize. Şu anki durumu soracak olursanız devletimiz yine üzerine düşeni yaptı. Bizim iş yerlerimiz yıkılmasına rağmen acilen iş yerleri yapıldı. Prefabrik binalarda şu an hizmet vermekteyiz. Evleri yıkılanlar konteynerlere yerleştirildi. Şu an çok acil toparlanması gereken bir ildeyiz. İş yerlerimiz yıkılmış, Emlak Konut çalışmaya başladı. Bu çalışmalarla birlikte dükkanlarımız da bir an evvel yapılıp faaliyete geçerse biz daha çabuk hizmet vereceğiz” şeklinde konuştu.

    “İhtiyacımız olanı almalıyız, fazlasını almak dinimizde haramdır”

    Şehrin yüksek bölgelerinde oluşturulan yeni yerleşim yerlerinde çok hummalı çalışmaların devam ettiğini aktaran Çalışkan, “8 Şubat’ta Cumhurbaşkanımız gelecek, burada da bazı konutları teslim edecek diye duyduk. İnşallah çok çabuk o konutların bitirilip ihtiyaç sahiplerine dağıtılmasını istiyoruz. Devletimiz elinden geleni yapıyor ama biz vatandaş olarak, müslüman olarak ihtiyacımız olanı almalıyız. Onun dışında fazlasını almak dinimizde haramdır. Evi sağlam olup 2 evini kiraya verip konteyner kentte oturanlar var. Bunun sebebi elektrik bedava, yemek bedava, para desteği var deyip evini barkını kiralayıp konteyner kentte kalanlar var. Ben bu insanları kınıyorum. Biz insanlar balık gibiyiz, çok çabuk unutuyoruz. Az hasarlı olup evleri onarıldıktan sonra evlerine geçen oldu ama orta hasarlı evleri onarıp az hasarlı olarak oturanlar var. Böyle bir şey olamaz, bu resmen kendi canlarına kastetmeleridir” ifadelerini kullandı.
    Hayrullah Seçilmiş ise, “Biz 6 Şubat’ı gördük, Allah hiçbir ile böyle bir olay yaşatmasın. Duadan başka elimizden bir şey gelmiyor. Ancak devlet yetkililerinden bir an önce çarşı merkezindeki hasarlı binaların yıkılmasını istiyoruz. İnsanlar çarşıya gitmekten korkuyorlar. Eşim çarşıya çıkmak istemiyor. Çünkü yıkık binaları gördüğü anda deprem anında yaşadıkları aklına geliyor. Sil baştan bir Adıyaman istiyoruz. Bir an evvel memleketimizin kalkınmasını istiyoruz” diye konuştu.

  • Depremin yükünü şehir hastaneleri kaldırdı

    Depremin yükünü şehir hastaneleri kaldırdı

    Ülke genelinde bir çok ile kurulan şehir hastaneleri yaşam için önemli merkezler haline geldi. Mersin Şehir Hastanesi’de 374 bin metrekarelik dev kompleksinde 10 bin personelle hem pandemi döneminde hem de depremde önemli hizmetler verdi. 11 ili etkileyen Kahramanmaraş depreminde seferberlik ilan edilen şehir hastanesi, tam kapasite çalışarak 15 bin yaralıya hizmet verdi. Deprem bölgesinden göç alan şehirde afeti yaşayanlara halen hizmetin sürdüğü hastane ile ilgili Başhekim Doç. Dr. Bahar Aydınlı bilgi verdi.

    2023’ü hiç kimsenin hatırlamak istemediğini belirten Doç. Dr. Aydınlı, “Ama hafızalarımıza kazındı. Birinci yıl dönümüne gelmişiz. 11 ili etkileyen o felaket bir ülke boyutundaki toprak parçası üzerinde o geceye kadar yaşayan insanların yaşadığı bir afetti. Biz artçılarını yaşadık, yansımalarını yaşadık. Sağlık hizmeti sunumunun devam etmesi gerekiyordu ve biliyorsunuz bölgeye en yakın 2 hastane, Adana Şehir Hastanesi ve Mersin Şehir Hastanesi. Biz daha fazla iş yükü yüklenmek durumunda kaldık çünkü liman üzerinden yapılan, gemiyle yapılan tüm transferleri karşılayacak ilk liman Mersin Limanıydı. Ve biz 3 tur TCG gemisiyle bölgeden hasta aldık. İlimize gelen 15 binin üzerindeki hasta hastanemiz tarafından ve ilimizde bulunan hastaneler tarafından takip ve tedavi edilmeye çalışıldı” dedi.

    ‘İyi ki şehir hastaneleri var’ dedik

    Mersin Şehir Hastanesi olarak deprem sabahı hastane afet planına döndüklerine dikkat çeken Aydınlı, “Yani ‘mor kod’ verdik. Kelimelerin çok kolay olmadığı bir ifade bu. Morun anlamı benim için değişti o sabah, ben verdim o kodu çünkü. Tüm hastaneyi 2 saat içerisinde boşalttık ve hasta beklemeye başladık. Ulaşım, telefon her şey devre dışı kalmıştı. Gelenlerin sağlık hizmeti almaya ihtiyacı çok yüksekti. Bunu yapmaya çalıştık. Ameliyathane 24 saat aktifti. Acil servisimiz sadece depreme hizmet verdi o süre boyunca. Hem cerrah arkadaşlarımız hem klinikten arkadaşlarımız 24 saat hasta baktılar, ameliyat ettiler. ‘İyi ki şehir hastaneleri var’ dedik hepimiz. Çünkü bizdeki fiziksel şartlarda tam kapasite çarpı ikiye çıkabiliyor. Biz gözümüzü kapattığımızda yatak atarak 15 olan yoğun bakım yatak sayısını 1 saat içerisinde yatak, monitör ve gerekli ekipmanı sağladığımızda 30’a çıkabiliyoruz. Deprem başladığındaki tescilimiz bin 340’tı, 2 gün sonra hastanemizde yatan hasta sayısı bin 789’du. Biz aynı anda esneyerek kapasitemizi tam kapasiteye çıkabildik. Daha da yükseltebilirdik, Allah’tan gerek kalmadı” ifadelerini kullandı.

    “Arkaya dönüp göz yaşlarını sildiler, öne dönüp hastalarını tedavi ettiler”

    Zor günler geçirdiklerine değinen Aydınlı, “Çalışanlarımız sonuçta Mersin’de yaşayanlar ya da akrabaları deprem bölgesinde olanlar. Yakınlarını kaybetseler de gelen depremzedelere yardım edebilmek için arkaya dönüp göz yaşlarını sildiler, öne dönüp hastalarını tedavi ettiler. Pandemide test ettik, afette ikinci kere test ettik. Allah bir daha test etmeyi nasip etmesin diyoruz. Çünkü biz biliyoruz şehir hastanelerinin bu kapasitesi olmasaydı, bu kadar sağlık hizmet ordusu olmasaydı gerçekten altından kalkmakta zorlanırdık. Çünkü sağlığa erişim ve bunu sağlayacak fiziksel alan gerekiyor. Bu gördüğünüz alan 374 bin metrekare. Açılısı bin 294 yatak hastanenin şu an bin 440 yatak olduk. Giderek artıyoruz, nüfusumuz arttı. Depremden çok ciddi göç aldık Mersin olarak. Ve göç alanların da hak verirsiniz ki sağlıklı bireyler değil, depremden gelmiş depremzede bireyler ve sağlık hizmet ihtiyaçları daha fazla. Bu ihtiyaçları karşılayabilmek için de kapasite artışına gittik. Sağlık Bakanlığımız da bize bu konuda çok destek oldu. Belirli branşlarda hekimlerimizde sayısal artış yaptılar” şeklinde konuştu.

    Depremzedelerin tedavileri sürüyor

    Depremin üzerinden bir yıl geçmesine rağmen tedavilerin sürdüğünün altını çizen Aydınlı, “Hastanede fizik tedavileri devam ediyor. Fizik tedavilerini bir süre yatarak aldılar. Şimdi ayaktan almaya devam ediyorlar. Ayrıca hastanemiz bakanlığımız tarafından depremde ampüte edilen, ampütasyon olan hastaların protezlerinin değerlendireceği kurumlardan bir tanesiyiz biz. Artık nekahat dönemine, iyileştirme dönemine geçtik. Hayatta kalmalarını sağladık önce. Şimdi ortez protezlerini yapmaya devam ediyoruz. Sosyal hayata kazandırılmaları gerekiyor. Oluşmuş bir fiziksel travmanın yanında tabii ki bir psikolojik travma var. O hasta grubumuz belirli aralıklarla psikiyatristlerimizden ve psikologlarımızdan destek alıyorlar” diyerek sözlerini tamamladı.

  • Depremin travması hala üzerlerinde

    Depremin travması hala üzerlerinde

    Geçtiğimiz yıl 6 Şubat tarihinde gerçekleşen depremlerde 11 ilde büyük yıkım gerçekleşirken birçok vatandaş hayatını kaybetti. Depremlerde evleri yıkılan vatandaşlar farklı illere yerleşerek hayatlarını kurmaya başladı. Depremzedelerin yerleştiği illerden biri de Eskişehir. Deprem bölgesinden gelen kente gelen depremzede vatandaşlar burada yaşadıklarını unutmaya çalışarak hayatlarına devam etmeye çalışıyorlar. Halen daha depremin şokunu üzerinden atamayan vatandaşlar, her an aynı sarsıntıyı yaşayacakları korkusuyla yaşıyorlar. Hatay’ın Antakya ilçesinde depreme ailesiyle yakalanan 64 yaşındaki Gandi Çirkin evini ve yakınlarını kaybetti. Kapısı ağır hasar alan aracıyla 840 kilometre yol kat ederek Eskişehir’e ulaşan Çirkin, 6 Şubat’ı unutamıyor. Doğum günü sorulduğunda dahi 6 Şubat olarak cevap veren depremzede, en kısa sürede memleketlerine dönmeyi planlıyor. Eskişehir’e deprem bölgesinden gelip yerleşen Sema Bediroğlu ise üst komşunun çocuğunun zıplamasından dahi ailesinin ve kendisinin tedirgin olduğunu ifade etti.

    “Bir gün olsun o günü unutamadık”

    Depremin şokunu halen daha ailesiyle birlikte yaşayan Gandi Çirkin şöyle konuştu;
    “Bizim için halen 6 Şubat günüdür, hiç değişmedi. Bir düşünün cehennemi yaşadık. Rabbimden de bunu talep ederim. Hiç düşmanıma dahi yaşatmasın. Deprem bölgesinden çıktıktan sonra bir gün olsun o günü unutamadık. Özellikle de bu son aya girdiğimiz zaman evde oturduğum zaman tarihe bakıyorum geçmiş ayın yılın ya diyordum ne yapıyordum ben? Fotoğrafları açıyorum, bilgisayarımdaki fotoğrafları açıyorum. Aaa filan yere gitmiştik, aaa şu kutlamayı yapmıştık, şöyle yapmıştık diye diye. Depremle uyandık dediğim gibi de yani unutmanın bir imkânı yok. Çekirdek ailemde şükürler olsun hiçbir şey yok ama tabii ki geniş ailede teyzemin kızları, oğlu, dayımın oğlu, torunları ile çocuklarıyla beraber hepsi vefat etti, yapacak da bir şey yok. Bana şu an için geçen inanın şaka değil, bir devlet dairesine gittim. Doğum tarihimi sormuşlar, ben farkına varmadan ısrarla 6 Şubat diyorum. Görevli “Ya beyefendi nasıl?” diyor. “Aa özür dilerim kafam oraya takıldı” dedim. Doğum günüm de Ağustos’un 6’sı. Kafama öyle yerleşmiş ki şubat ayı. Depremde aracımın alt kısımda zaten bütün o hani yerdeki berbat olaylardan parçalandı ve ne düştüğünü pek bilmiyorum kapısı zarar gördü. Eskişehir’de değiştirmek zorunda kaldım. Evet ve yola ki düşünün battaniye ve pijamalarla çıkmışsanız. Arabam Polatlı’da, Haymana’nın o yokuşunda durdu, bozuldu. Kapı zaten göçmüş içeriye. Ardından işte oğlumun arkadaşları sayesiyle Polatlı’dan gelenler oldu. Arabayı çektiler. Tamir edip bir gece bizi Polatlı’da misafir ettikten sonra Eskişehir’e devam ettik, geldik.”

    “Çok ağır bir depremdi, sarsıntıydı”

    Hatay’ın İskenderun ilçesinde depreme yakalanan ve evi ve dükkânı yıkılan Sema Bediroğlu, “Yani her an yine yaşayacakmışız korkusu oluyor, kıpırdamıyoruz, adım atamıyoruz. Ama nasıl diyeyim? Hayata bağlanmak için unutmaya çalışıyoruz. Bizim evimiz 4 katlıydı, biz çıkamadık bile. Çünkü çok ağır bir depremdi, sarsıntıydı. Hani o an düşünemiyorsun, insanlar kaçmayı düşünüyor. Üst katımız indi, biz panik olduk, donduk kaldık. Çünkü bu sefer çok yüksekti. Çıkamayacağız, kurtulamayacağız, ümidiyle oturduk ve durduğumda indik ama yani hani o zaman gördük. Biz sandık bitecek hani duracak yıkımları gördük. Enkazları öyle gördük. Ya buraya da gelmemizin amacı hani düzelmediği için ama aklımız gönlümüz tabi ki şehrimizdedir. Burada da yaşamaya devam ediyoruz. Çocuklarım çok rahatsız olduğu için eşim panik atak tedavisi gördü. Belli araçlara binemiyoruz, evde kalamıyoruz, kapalı alana giremiyoruz. Üst katımda biraz yaramaz çocuk var. Adım attıkça deprem oluyor sanıyorum. Yani hani unutulmayacak bir şey unutuluyor diyorlar da unutulmuyor. Komşu, eş, dost, çevre derler ya çok öyle sayıda insanlar çok vefat eden oldu. Birebir kendi ailemden kimse olmadı çok şükür. Ama hani ben ne diyeyim komşunda oldu, çevremde oldu, iş arkadaşında oldu. Yani böyle vefat edenler oluyor. Kaçarken kendini bilmeden hani daha çok enkazın altına iten oldu. Çarpıyorsun, bilemiyorsun o an. Farklı bir duygu ölüm korkusu. Ya şu an şehirde gelişmeleri olmalı, elektriği, suyu. Çadırda yaşam çok zor. Hani belediyeye bir şeyler yapamadı şu an daha da kötü oluyor. Mecburen işte çalışmak gerekiyor. 2 tane gencin var benim. Hani evimiz falan her şeyimiz kira olduğu için biz buraya geldik. Ama geldikten sonra da hani böyle olmaz bir iş kuralım ne yapalım diye. Sağ olsun buradaki arkadaşlar burayı gösterdi. Geldik eşimle birlikte ilk kez çalışıyoruz” dedi.

  • Mezar taşlarını öperek teselli arıyor

    Mezar taşlarını öperek teselli arıyor

    6 Şubat 2023’te merkez üssü Kahramanmaraş olan ve 11 ili etkileyen 2 büyük depremde binlerce kişi hayatını kaybetti. Depremden 2 gün önce Kahramanmaraş’tan Osmaniye’ye gelen Elife Çalışkan (80) depremlerden sonra hayatının en acı yüzüyle karşı karşıya kaldı. Depremde 2 oğlu ile eşlerini ve 7 torununu toprağa veren acılı anne, depremden sonra korktuğu için yataktan çıkamadığını ama Kahramanmaraş’ta 11 canını kaybettiğini anlattı. Hayatını kaybeden çocuklarını kuzularım diye seven gözü yaşlı anne kuzularının mezarını her hafta ziyaret ederek mezar taşlarını öpüp okşayarak acısını bir an olsun dindirmeye çalışıyor.

    Kuzularının mezarı başında ellerini semaya açıp göz yaşlarıyla dua ediyor

    Yaşadığı o anları göz yaşları içinde -anlatan anne Elife Çalışkan, “Maraş’taydım. Depremden 2 gün önceki Cuma Osmaniye’ye geldim. Deprem anında hiç bir şey yapmadım. Yatağın içinden çıkamadım. Hissettim, kazma kürek ile evi söküyorlar diye düşündüm. Bir kalktım evin etrafına adam dolmuş. Arabaya binen geldi, yağmur da yağıyordu. Öğlene doğru demirlerden tutunarak aşağıya indim, bir daha yataktan hiç kalkmadım. 2 defa deprem oldu ama kalkamadım. Dualar ettim, eve de bir şey olmadı. Gelinim geldi, ‘Anne senin hiç canın yok mu? Hiç mi yataktan çıkmıyorsun?’ dedi. Bende ‘Kızım çıkayım de nereye gideyim, bir yere düşerim ayağım kırılır diye korkuyorum’ dedim. Bunlar olurken Maraş’taki kuzularımdan hiç haberim yoktu. Hatay’dakilerde aynı olmuş. Öğlene doğru Hatay’daki çocuklarım ve torunlarım geldi. Üzerlerinde hiçbir şey yok. Komşulardan birer tane battaniye almışlar. 6 tane oğlum 1 tane de kızım vardı. Hepsi bir yerlere gitti. Bende böyle oldum” dedi.

    “Her hafta geliyorum”

    Mezarlığa her hafta geldiğini belirten anne Çalışkan, “Her hafta geliyorum. Yağmur olmasa her hafta geliyorum. Dayanamıyorum, küçük küçüktü 11 tane kuzum. Başka acılar görsem ses etmem. Ciğer acısı başkaymış. Yakınım öldü bu kadar değil, kardeşlerim, annem ve babam öldü ama bu kadar yanmamıştım. Ben hiç uyuyamıyorum. Yüzümde yara oldu, hiç geçmiyor” şeklinde konuştu.

    “Yer yarıldı yerin içine girdik zannettim”

    Depremde vefat edenlerin abisi olan Yakup Çalışkan, “Hayatımda ömrümde böyle bir şey görmedim. Yer yarıldı, yerin içine girdik zannediyorum. Dışarıya çıktık binadan, binadaki sesleri eğer duysaydınız, yaşasaydınız anlardınız. Anlatılmaz yani çok değişik bir şey. Deprem anında hiçbir şey yapmadım. Kapıya dahi gidemedim. Sadece Allah’a yalvardım. Dışarıya çıktık her yer kıyamet gibiydi” diye konuştu.
    Yakup Çalışkan, depremde çok ağır bir acı ile karşı karşıya kaldıklarını ifade ederek, “İnanıyorum çocuklar şehit oldular. Cenab’ı Allah’ın takdiri ilahisi. 11 kişiyi kaybettik. Yapacak bir şey yok. Yarın sonra bir sene olacak. Ayakta kalmaya çalışıyoruz. Depremde hayatını kaybedenler benim 2 küçük kardeşim. Kahramanmaraş’ta otuyorlardı. 9 katlı binaları yerle bir oldu. Ailemizden 11 kişiyi kaybettik. Biz 7 kardeşiz ama kız kardeşim Hatay’daydı depremden sonra Eskişehir’e gitti. Kız kardeşim de gidince 4 kardeş kaldık burada. Diğer iki kardeşim de vefat etti. Çocukları da vefat etti. Bir tane yeğenim 20 yaşındaydı. Biri 22, biri 17 yaşındaydı. Bir tanesi 20 günlüktü. 40 günlük bir bebeğimiz vardı. Kısacası çok kötü günlerdi” dedi.

  • Bir yıl sonra buruk nişan töreni

    Bir yıl sonra buruk nişan töreni

    Kahramanmaraş merkezli yaşanan arsın felaketi öncesi nişan için sözleşen Malatyalı çiftler Harun Can ile Rabia Mırtoğlu’nun bu hayali 6 Şubat günü yaşanan felaket ile ertelendi. O süreçte herkes gibi zor bir süreç yaşayan çiftlerin hayalini ise depremin yıl dönümünde bir organizasyon firması gerçekleştirdi.
    Harun Can, depremin yaşandığı gün nişan için sözleştiklerini ancak felaket ile birlikte töreni ertelemek zorunda kaldıklarını belirterek, “Malatya’mız depremde ağır hasar aldı. Bu nedenle nişanı ertelemek zorunda kaldık. Nişan yapmaya karar verdiğimizde ise Malatya’da özel organizasyon firması bize sürpriz yaparak hediye ettiler, kendilerine teşekkür ediyorum” şeklinde konuştu.
    Depreme Akpınar Caddesinde yakalandığını belirten Rabia Mırtoğlu ise “6 Şubat depremine bizde evde yakalandık Çok korktuk, Allah bir daha böyle depremleri milletimize göstermesin. Depremden sonra 7 ay boyunca Malatya’ya gelmedik, köyde kaldık” ifadelerine yer verdi.
    Genç çift, asrın felaketinden yaklaşık 1 yıl sonra nişan organizasyonunu ücretsiz yapan firmaya teşekkür etti.

  • 15 bin aileden geriye 35 aile kaldı

    15 bin aileden geriye 35 aile kaldı

    Türkiye’nin 11 ilinde büyük yıkıma yol açan 6 Şubat depremlerinin birinci yıl dönümünde Hatay havadan görüntülendi. Onlarca mahallenin neredeyse yok olduğu kentte ayakta kalmayı başaran binaların üzerine sprey boyalarla yazılan “Mahkemelik ve az hasarlı” şeklindeki yazılar dikkat çekti. Havadan çekilen görüntülerde deprem nedeniyle hasar gören binaların çoğunun yıkıldığı görülüyor.

    “15 bin aileden 35 aile kaldı”

    Hatay’da 6 Şubat depremini yaşayan Emek Mahallesi Muhtarı, “Mahallenin yarısından fazlası yıkıldı. yaklaşık 1500 sadece benim mahallemde ölü sayısı var. Şu anda mahallede 35 aile var. Mahallemde yaklaşık 15 bin aile vardı. En son 5 bin seçmenimiz vardı mahallemizde şu anda 3000 civarında seçmeniz kaldı. Allah’ın izniyle mahallemiz tekrar yerinde olacak. Kimsenin umutsuzluğa kapılmamasını istemiyorum, depremi mahallemde yaşadım hala daha mahallemdeyim. Biz umudumuzu kaybetmedik kaybetmeyeceğiz de. Devletimiz bizi ilk günden beridir yalnız bırakmadı” dedi.