Etiket: deprem

  • Tiny House’lara rağbet arttı

    Tiny House’lara rağbet arttı

    Gayrimenkul sektöründe son yıllarda fahiş fiyat artışına gidildi. Tabi bununla beraber yaşam alanları da değişkenliğe uğramaya başladı.

    Tüm dünyayı kasıp kavuran Covid-19 salgınından sonra ve 6 Şubat deprem felaketinin ardından insanlar doğayla iç içe olmaya metropolden, kalabalıktan ve olası bir deprem durumunda daha güvenli alanlarda yaşamayı tercih ettiler. Alternatif seçenekler açığa çıktı. Vatandanşların Tiny House’lara rağbeti arttı.

    Ancak Tiny House, karavan ve bungalov gibi küçük evler sorunları da ortaya çıkardı. Örneğin verimli tarım arazileri tahrip ediliyor, kooperatif yönetimleri ile hisselere tekabül eden alanların tel çit, tahta çit, vs. İle bölünerek oluşturulan hayali parseller arasına yollar yapılarak, su ve elektrik hattı döşenerek imar parseli gibi pazarlandığı, dolayısıyla tarım arazilerinin kullanım bütünlüğü bozuluyor.

    Tiny House’ların birden fazla çeşitleri var. Aynı zamanda genellikle 10 metrekare ile 30 metrekare arasında, olması gerekiyor. Evlerin iç ve dış dizaynlarını tasarlayabiliyorsunuz üstelik kullanılan malzemeler eğer kaliteliyse kullanım süresi de artıyor.

    Kestel Ziraat Odası Başkanı konuyla ilgili şöyle konuştu.

    “Tarımın yarını için çok sıkıntılı bir süreç. Bir grup türedi, kooperatif kuruluyor. Tarım arazileri 5-10 parçaya bölüyor. Yazışmalarını yaptık, cezalar kesilmeye başladı. Bununla ilgili çalışmalar devam ediyor. Çok dikkat etmemiz lazım. Tarım bizim yaşam kaynağımızdır, tarım olmazsa olmazdır. Biz tarımı bitirirsek, hayvancılığı da bititiriz. Tarım arazilerine sahip çıkmamız lazım. Toprak tahrip oluyor, bu işi bilen kişilerin yapması lazım. Tarımla şaka olmaz, emektir. 3 dönüm yeri abluka altına alınamaz. Sonuna karşıyız, her zaman karşı geldik. Tüm yetkililere sesleniyorum. Derhal önlem alınması lazım.

    Bursa’da Tiny House üreticisi olan Erdi Demir ise evlerin 4 metreden başlayıp, 12 metre uzunluğuna kadar yapıldığını ifade etti. Aynı zamanda 12 metrelik modelle birlikte 8 kişinin konaklayabileceğini vurguladı. Demir, konuşmasına şöyle devam etti. Tiny House, 750 binden başlıyor 1 milyon 500 bine kadar çıkıyor. Anlaşmamızı yapıyoruz ardından evin modelini belirliyoruz. Üretime alınca 10-15 gün gibi bir sürede tamamlıyoruz. Deprem ve faiz arttırımından dolayı Tiny House’lara rağbet arttıç dünya da şuan minimalist yaşama dönüş var” dedi.

  • Depremde telef olan hayvanların yerine yenisi verildi

    Depremde telef olan hayvanların yerine yenisi verildi

    Adıyaman’da Tarım ve Orman Bakanlığına kayıtlı olan ve 6 Şubat depremlerinde enkaz altında kalarak telef olan hayvanların yerine yenileri verildi. Adıyaman’da depremde 10 bin 859 küçükbaş ve bin 82 büyükbaş hayvan telef oldu. Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından Adıyaman’da 160 milyon TL değerindeki küçük ve büyükbaş hayvanlar çiftçilere dağıtıldı.

    Ağustos ayı içerisinde Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, Adıyaman’daki küçükbaş hayvan dağıtım törenine katılmıştı.
    Bakanlık ayrıca 6 bin ton yem ve hayvanları ortada kalan çiftçilere 5 bin adet çadır dağıttı. Küçük ve büyükbaşın yanı sıra 4 bin kovan arı, 600 bin kanatlı hayvan da telef oldu.
    Adıyaman Tarım ve Orman İl Müdürü Nurettin Kıyas yaptığı açıklamada, “Cumhurbaşkanımızın kararıyla biz hayvanı ölen bütün vatandaşlara hayvanlarını bire bir verdik. Biraz kayıt sisteminde, birazda tutanaklar, özellikle kayıtlı olmayan hayvanlar nedeniyle 10 bin 859 küçükbaş, bin 82 büyükbaş hayvan dağıtımını gerçekleştirdik.

    Bunların toplam maddi değeri yaklaşık 160 milyon TL’dir. Bu deprem süresince özellikle dağ köylerinde ulaşım güçlüğü çekilen yerlere yem dağıtımı gerçekleştirdik. Hayvanı ölen çiftçilerimize de çadır dağıtımı yaptık. Yaklaşık 6 bin ton yem dağıtımı, 5 bine yakın çadır dağıtımı gerçekleştirildi” dedi.

  • Üç il deprem tehdidi altında

    Üç il deprem tehdidi altında

    Türkiye deprem gerçeğiyle yaşamaya devam ediyor. 6 Şubat 2023 tarihinde gerçekleşen ve 11 ilimizi derinden sarsan depremin yaraları kapanmadı. Deprem uzmanları, 6 Şubat felaketinin bir son olmadığını yakın dönemde bu kez Marmara Bölgesi’ni etkileyecek büyük bir depremin beklendiğini ifade etmişti. Deprem ihtimali ilk olarak can kayıpları endişesi oluşturdu. Bu anlamda kentsel dönüşüm ve deprem üzerine çalışmalar yoğunlaştırıldı.

    Ancak bir depremin bir diğer yıkıcı ektileri ekonomiler üzerine oluyor. 1999 yılındaki depremde Türkiye ekonomisi yaklaşık 20 milyar dolar civarında bir ekonomik tahribata uğradı. En son 6 Şubat’taki depremin yol açtığını zarar 100 milyar doların üzerinde gerçekleşti.

    3 ilden 130,9 milyar dolar ihracat

    Türkiye’nin yeni bir deprem senaryosu yaşaması durumunda oluşabilecek etkiler incelendi. Ortaya çıkarılan detaylarda ihracatın gerçekleştiği iller bazında dikkat çeken sonuçlar görüldü. İstanbul, Kocaeli ve Bursa 2023 yılında toplam 130,9 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdi.

    “Milli gelirin yüzde 45’i Marmara Bölgesinden, ihracatın yarısını 3 ilden sağlanıyor”

    Türkiye’nin 2023 yılında gerçekleştirdiği 256 milyar dolarlık toplam ihracatın bunun yüzde 51’lik kısmı İstanbul, Kocaeli ve Bursa’dan sağlandı. Ekonomist Dr. Rahmi İncekara, bu 3 ilin toplam ihracatta öne çıkmasının Marmara Bölgesi’ndeki olası depremin, can kaybından sonra ihracat üzerinde de endişe oluşturduğunu belirtti. 1999 yılındaki depremde Marmara Bölgesi ihracatın yüzde 65’ini, karşılarken günümüzde bu rakam yüzde 70 seviyesine kadar ulaşmış gözüküyor. Marmara Bölgesi sanayi cirosunu ve çalışan sayısının yarısını oluşturuyor. Rakamsal olarak baktığımızda, hem vergilerin yüzde 60’ı, milli gelirin yaklaşık yüzde 45’i bu bölgeden üretiliyor. Kayıtlı istihdamda da önemli bir miktar bu bölgede bulunduğunu görebiliyoruz. İstanbul, Bursa ve Kocaeli yüzde 51’lik oranla ihracatın yarısından fazlası gerçekleşiyor. Kayıtlı istihdamın yüzde 30’u ve benzer şekilde milli gelirin önemli bir kısmı buralarda gerçekleşiyor” dedi.

    1999 yılındaki depremin maliyetinin günümüz rakamlarıyla 20 milyar dolar seviyesinde olduğunu hatırlatan İncekara, “O zamanlar GSYH 256 milyar dolar düzeyindeydi. Günümüzde GSYH’nin ve borçluluğun 4 kat büyüdüğünü ve ihracatın da yakın oranla büyüdüğünü düşünürsek, günümüzde maliyet açısından bakıldığında katlanarak artabileceğinin altını çizmek gerekiyor” diye konuştu.

    Neler yapılmalı?
    “Mevcut yapılar kuvvetlendirilip, yedek güçler oluşturulmalı”

    Ekonomist İncekara, bu durumla ilgili olarak alınabilecek kritik önlemlerin var olduğunu belirterek şu şekilde açıkladı: “Özellikle sanayinin tarım arazilerine zarar vermeden taşınabilmesi, nüfus yoğunluğunun başka illerde yaşam seviyesini ve kalitesini yükseltecek şekilde seyreltilmesi, özellikle firmaların operasyonlarına devam edebilmesi için makine, yedek parça, operasyonel işlemlerini sürdürebilecek olan iletişim ve yedek güç gibi pek çok altyapısını sağlayabilmesi, Anadolu’nun lojistik, tedarik zinciri ve depreme daha dayanıklı altyapılarla perçinlenmesi, İstanbul içerisindeki kritik altyapılar olarak ifade ettiğimiz yapıların kuvvetlendirilmesi, bina, okul, hastane, fabrika ve sanayinin güçlendirilebilecek olan şekilde tesis edilmesi gerekir.”

    “Tedarik zincirleri güçlendirilmeli”

    Önlemler alınmazsa olası bir deprem söz konusu olursa dış ticaretin sekteye uğrayabileceğini belirten İncekara, “Burada teknolojik yatırımları daha fazla artırmalı, tedarik zincirleri kuvvetlendirilmeli, operasyonel anlamda firmaların faaliyetlerini sürdürebilmeleri için hem bulundukları yerleri kuvvetlendirmeleri hem de diğer alanlara yaymaları gerekmektedir” dedi.

    “Acil eylem planları devreye sokulmalı”

    Depremin zamanının bilinmemesinden kaynaklı önlemlerin bir an evvel hayata geçirilmesinin söz konusu olduğunu vurgulayan İncekara, “Deprem zamanı bilinmemekle birlikte her zaman yaşayabileceğimiz bir doğal afet olarak karşımıza çıkıyor. Dolayısıyla bütün firmalar hem ülke bazında ve kendi bünyelerinde acil eylem planlarını devreye sokmaları gerekmektedir. Ülkenin, firmaların ve vatandaşların bu önlemlere acil eylem planı olarak yönelmeleri ve bu doğrultuda hareket etmeleri gerekiyor. Biz bütün unsurlarla birlikte deprem konusunda yedeklemelerimizi yapmamız gerekiyor. Olumsuz durumlarda akışı sürdürmek için devreye sokacağımız alternatif planlarımızı belirlemeliyiz. Altyapıdan iletişime, kritik noktalarda ihtiyaç duyulan bütün hususlarda net bir şekilde hazırlıklarımızı devreye sokabilirsek, meydana gelebilecek her türlü riske karşı önlemlerimizi almış oluruz” ifadelerini kullandı.

    “Firmaların organizasyonel yapısını deprem riski az olan yerlere dağıtması gerekiyor”

    Marmara Bölgesi’nde oluşabilecek bir depremin, ihracatın yarı yarıya etkilenmesi anlamını ifade ettiğini söyleyen İncekara, “İhracatta Türkiye’nin önemli bir kalite fiyat rekabeti içerisinde yer aldığını görüyoruz. Hem döviz kurlarındaki artış hem ihracat konusunda meydana gelebilecek maliyet ve altyapının zarar görmesinden dolayı üretimde yaşanacak kayıplardan sonra ciddi miktarda azalış söz konusu olacaktır. Haliyle ihracatı daha fazla güçlendirebilmek amacıyla öncelikle üretim tesislerinin, fabrikaların, sanayinin ve ihracatın güçlendirilmesi sonrasında bu ihracat hacminin daha sağlıklı bir şekilde yürütülebilmesi için başta Anadolu olmak üzere bütün firmaların organizasyonel yapısını dağıtması gerekiyor. İhracatın daha fazla sağlıklı sürdürülebilir hale getirilmesi için doğal afetlerin yanısıra aslında sürdürülmesi ve daha fazla tabana yayılması gereken bir faaliyet olarak ele alınmasını beraberinde getiriyor. Bu eylemlerin hepsi Türkiye’nin mevcut potansiyelini daha üst seviyeye taşıyacak ve doğal afetlerden de etkilenmeden yoluna devam etmesini sağlayacak” şeklinde konuştu.

  • Depremin yıl dönümü depresyonu tetikleyebilir

    Depremin yıl dönümü depresyonu tetikleyebilir

    6 Şubat depreminin yıldönümüne yaklaştığımız bu günlerde depremi birebir yaşayan veya dolaylı olarak yaşantılayan kişilerde ruhsal şikayetlerde artış görülüyor. Bu şikayetler uzun süredir azalmışken yeniden nüks etti. Bunun sebeplerine dair Uzman Psikolog ve Psikoterapist Azize Yakut Okay, açıklamalarda bulundu.

    ”Ruhsal travmalardan sonra en çok gördüğümüz rahatsızlıklar depresyon ve TSSB”

    Deprem gibi felaketler kişide ciddi ruhsal travmalara yol açar, ruhsal travmanın ne olduğunu açıklayan Azize Yakut Okay, ”Ruhsal travma; ölüm, kayıp, taciz, kaza, hastalık, afet gibi olayların kişide ruhsal açıdan bıraktığı etkilere denir. Ruhsal travmalardan sonra en çok gördüğümüz rahatsızlıklardan biri Depresyon ve TSSB dir. Peki bu rahatsızlıkların belirtileri nelerdir. Korku, endişe, çaresizlik, öfke, aşırı uyarılmışlık hali, uyku düzeninde bozulma, iştahta bozulma, günlük rutinini sürdürememe, olaya dair flashbackler, yani olayı tekrar yaşantılama, güven duygusunda kayıp en sık gördüğümüz semptomlardır. Deprem özelinde konuşacak olursak bize başvuran kişilerde sıklıkla bir alarm durumu yani aşırı uyarılmışlık hali, sallanıyormuş hissi, yakınlarını sık sık arayıp kontrol etme gibi davranışsal tepkiler görüyoruz. Travmadan bahsetmişken, birincil ve ikincil travma kavramlarını açıklamak gerekir. Birincil travma, kişinin direkt maruz kaldığı bir olayı ve durumu; ikincil travmaysa kişinin dolaylı olarak yaşantıladığı, şahit olduğu bir olay ve durumu ve buna ruhsal olarak verdiği tepkileri ifade eder. Travmaya ikincil olarak maruz kalmış kişilerde de, tanıklık ettiği olaydaki kişilerin deneyimlediği gibi kaçınma, aşırı uyarılmışlık hali, yeniden yaşantılama belirtileri görülebilmektedir.

    Peki depremi direkt yaşayan ve kayıpları olan depremzedeler ve ikincil travmaya maruz kalan, yani bu duruma TV den ya da yardım etmek amacıyla giderek şahit olan kişiler, neden bu dönemde ruhsal şikayetlerde artışla karşılaşıyorlar. Aslında bu durumun bir adı var, ruhsal travmada yıldönümü tepkisi. Nasıl ki evlilik, doğumgünü, tanışma gibi güzel anlarımızı hevesle beklediğimiz yıldönümleri varsa, maalesef ki bizi derinden sarsan olayların da yıldönümleri var. Travmatik olayın yıldönümüne yaklaşan bir ya da birkaç hafta öncesi ve sonrası gelişen ruhsal tepkilerdir aslında yıldönümü tepkileri. O tarih yaklaştıkça kişi o dönemlerde yaşadığı anları tekrar yaşantılamaya başlar. Bu sadece deprem için değil, kaybettiğimiz bir yakınımızın ölüm yıldönümü yaklaştığında da geçerlidir. Onunla geçirdiğimiz son dönemdeki anılar canlanır. Verdiği son tepkiler, aranızda geçen konuşmalar, son görüntüsü ve sizin o dönemdeki yas tepkileriniz tekrar canlanır. Bu tepkiler aslında bir geri dönüş değil, iyileşme ve yaraların sarılması sürecinin doğal ve gerekli bir parçasıdır” dedi.

    ”Ruhsal travmanın yıldönümünde görülen ruhsal belirteçlerin başında yeniden yaşantılama gelir”

    Okay, sözlerine şöyle devam etti: ”Ruhsal travmanın yıldönümünde görülen ruhsal belirteçlerin başında yeniden yaşantılama gelir, yaşadığımız olay veya kaybettiğimiz kişiyle ilgili anılar, rüyalar, duygular, düşünceler artar, kendimizi o anları düşünmekten alıkoyamayız. Kaybettiğimiz sevdiklerimizin yarım kalan hikayelerini, neleri sevdiğini, yokluğuna alışamamanın kederini yaşarız. Çok uzun zamandır düşünmediğimiz şeyleri düşünürken buluruz kendimizi. Çevremizdekilerin, çocuklarımızın depremle ilgili konuşmaya başladığını duyabiliriz mesela. Anı sahneleri deneyimleyebiliriz. Bedensel tepkiler verebiliriz, ağrı, uyuşma, sıkışma hissi gibi. Çaresizlik, kaygı, aşırı uyarılma hali, üzüntü, günlük rutini sürdürememe, uyku ve yeme düzeninde bozulmalar yaşayabiliriz. Az önce de belirttiğim gibi, bunlar geriye dönüş değil, yıldönümü yaklaşırken ruhumuzun, iyileşme ve yaraların sarılması sürecinin doğal ve gerekli bir parçasıdır.”

    ”Öncelikle bilmemiz gerek bunun geçici bir süreç olduğudur”

    Yaşanılan durumla baş etmek için nelerin yapılması gerektiğini vurgulayan Okay, ”Öncelikle bilmemiz gerek bunun geçici bir süreç olduğudur. Sevdiğimiz ve bize güven veren kişilerle iletişimimizi artırmalıyız, birlikte olmanın her zaman iyileştirici gücü vardır. Bundan faydalanmalıyız. Sosyal desteğe sahip olmak kişinin güvende olduğu hissini inşada oldukça önemlidir. Duygularımızı, aklımızdan geçen düşünceleri ifade etmeliyiz, birileri tarafından anlaşıldığını hissetmek stres düzeyini azaltır. Diğerlerinin de aynı süreçleri yaşadığını bilmek, gruba ait hissetmek kaçınma tepkilerini azaltır ve devamlılık hissini artırır. Günlük rutinlere riayet etmek; iş, okul ve evdeki rutini bozmamak yine güvende hissetmek için asıl olanlardandır. Uyku, yeme, giriş-çıkış saatleri gibi. Ruhsal işleyiş rutini sever ve tercih eder, o yüzden bu tarz dönemlerde günlük işleyişi koruyabilmek iyileşmenin en önemli adımlarındandır. Gün ışığından faydalanmak, fiziksel olarak aktif olmak, ruh sağlığını olumlu yönde etkiler. Depresif belirtileri azaltır” şeklinde konuştu.

    ”EMDR terapi tekniği travmatik yaşantılarda kısa sürede ve oldukça etkili bir yöntemdir”

    Okay, sözlerini şöyle tamamladı: ”Tüm bunların yeterli olmadığı noktada bir uzmandan destek almak gerekir. EMDR terapi tekniği travmatik yaşantılarda kısa sürede ve oldukça etkili bir yöntemdir. EMDR, bu tür travmatik, izole anıların işlenmesini sağlayan fizyolojik temelli bir terapidir. Beynin bilateral uyarımı sonucu, beynin zamanında yapamadığı anıyı doğru depolama işlemini yapmasını sağlar. Kilitli kalmış anı ile diğer anı ağları arasında ilişki kurulması, öğrenmenin sağlanarak bilginin adaptif bir şekilde depolanması mümkün kılar. İşlemleme sonucunda kişitravmatik anıdan rahatsızlık duymaz ve travmatik anıyı yeni ve sağlıklı bir bakış açısıyla görür. Terapi ile sadece travmatik tepkiler, semptomlar ortadan kalkmaz. Yeni bakış açısının kazandırdığı pozitif inançlar, olumlu düşünceler ve duygular kişinin kendisine, ilişkilerine, dünyaya bakışını da olumlu yönde değiştirip, kişisel gelişimine katkı sağlar.
    Unutmayın yaşanan güçlük sonrası büyüme ve iyileşme; önce kabul, sonra anlamlı bakış açıları geliştirmeyle gerçekleşir. ”

  • Enkaz altından çıktıktan sonra yaşadıklarını kaleme aldı

    Enkaz altından çıktıktan sonra yaşadıklarını kaleme aldı

    6 Şubat 2023’de yaşanan Kahramanmaraş merkezli 7,6 ve 7,7 büyüklüğündeki depremlerden en çok etkilenen illerden biri olan Malatya’da felaketin yıl dönümü yaklaşırken o gün yaşanan acılar yüreklerde halen ilk günkü gibi yer alıyor. Binlerce insan gibi depreme evinde yakalanan Malatyalı tiyatrocu İbrahim Şahin Uyumaz, yıkılan evlerinin enkazından bir süre sonra kendi çabaları ile kurtuldu.
    O gün ailesi ile soğuk havada çadırda kalan Uyumaz, bu süreçte yaşadıklarını konu alan ‘Sesiz olun’ kitabını yazdı. Asrın felaketini bir depremzede olarak anlatan Uyumaz, “Malatya’mız ağır Hasar aldı. 6 Şubat Depreminde evimizde yakaladım, enkazdan kendi imamlarımla çıktım. Kış mevsimde hava soğuktu ve herkes dışarda Hürriyet Parkında çadırda ailem ile kaldım. Bu süreçte küçük küçük notlar aldım daha sonra bunu kaleme aldım ve kitabımı çıkardım” dedi.
    24 Ocak 2020’de yaşanan Sivrice depremi sonrası da tiyatro gösterileri ile depremzede çocukların yanında olduklarını da anlatan Uyumaz, 3 sene sonra daha büyük bir felaket ile karşılaştıklarını söyledi. Bu süreçte yaşadıklarını da kaleme aldığını ifade eden Uyumaz, hayalinin ise yazdığı kitabın beyaz perdeye aktarılarak filminin çekilmesi olduğunu ifade etti.

  • Kahramanmaraş’ta bin deprem konutu 6 Şubat’ta teslim

    Kahramanmaraş’ta bin deprem konutu 6 Şubat’ta teslim

    6 Şubat depremleri sonrasının hemen ardından başlanılan konutların teslim tarihlerinin müjdesi verildi. Belirlenen tarihe göre 1 Şubat’ta kura çekilişi 6 Şubat’ta ise anahtar teslimi yapılacak.
    Türkoğlu Belediye Başkanı Osman Okumuş yaptığı açıklamada, “Devletimiz bir tek yurttaşını bile düşünmediği anı olmuyor. İşte bizde devletimizin ortaya koyduğu o iradeyi sahada canlı tutuyoruz. Şantiye alanlarına sürekli giderek yetkililerden bilgi alıyoruz. Kimse merak etmesin deprem bölgelerinin tamamı devasa şantiye alanlarına döndü. En kısa zaman içerisinde kalıcı konutların teslimi ile birlikte depremin yaralarını da hızla sarmış olacağız. Başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere tüm devlet ricaline teşekkürü depremzede vatandaşlarımız adına bir borç bilirim. Devletimiz var olsun, vatandaşlarımıza hayırlı olsun” ifadesini kullandı.

  • Menderes açıklarında 5.1 büyüklüğünde deprem

    Menderes açıklarında 5.1 büyüklüğünde deprem

    Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) verilerine göre, Ege Denizi’nde Menderes ilçesi açıklarında saat 08.19 sıralarında 5.1 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Menderes’e 5.42 kilometre mesafede gerçekleşen depremin derinliği 8.51 kilometre olarak ölçüldü. Menderes ve çevre ilçelerden de hissedilen depremde, ilk belirlemelere göre herhangi bir hasarın meydana gelmediği öğrenildi.

  • “Deprem, psikolojik yıkıma sebep oluyor”

    “Deprem, psikolojik yıkıma sebep oluyor”

    Geçtiğimiz yıl şubat ayında meydana gelen iki büyük depremin ardından ülkenin birçok noktasında çeşitli büyüklüklerde depremler meydana geliyor. Asrın felaketi olarak adlandırılan ve binlerce kişinin hayatını kaybetmesine neden olan Kahramanmaraş depremleri sonrası insanlarda psikolojik travmalar yaşanıyor. Konuya ilişkin açıklama yapan Uzman Klinik Psikolog Kerime Begüm Özkaya, “Deprem oluştuğu şehirlerde yıkımlara neden olurken, insan psikolojisini de yıkıma uğratan doğal bir afettir” dedi.

    “İnsanlar şok, pasifleşme ve kabullenme süreci geçiriyor”

    Depremin beklenmedik anda oluşan bir doğal afet olduğunu dile getiren Özkaya, “Beklenmedik anlarda insanların olumsuz bir tepki vermesi de aslında bizim beklediğimiz bir şeydir. Stres bozuklukları, korku, heyecan, keder, uyku bozuklukları, yeme problemleri, depresyon ve anksiyete bozukluğu gibi çeşitli psikolojik problemler görülmektedir. Depremden sonra insanlar şok, pasifleşme ve sonrasında da kabullenme sürecini geçiriyorlar. Bu süreçler her insanda farklılık gösteriyor. Ama insanlar bu süreci yaşıyorlar. İnsanların sığındığı yerler yuvalarıdır. Daha önce deprem gibi büyük bir doğal afet yaşamadılarsa, bulundukları yerde bir yıkım yaşadıkları zaman bulundukları alanı beyinlerinde güvenli değilmiş gibi algılıyorlar. Böylece psikolojik sıkıntılar yaşıyorlar. Biz stres anındayken savaş, kaç veya donma tepkisini gösteriyoruz. Depremden sonra da insanların bu tepkileri göstermesi beklediğimiz şeyler arasındadır” dedi.

    “Duygularımızla yüzleşmekten kaçınmayalım”

    Depremi kabullenmenin zor ama imkansız olmadığını ifade eden Özkaya, “Zor bir süreç. Eğer bunu tek başımıza yapamıyorsak destek almamız lazım. Sevdiğimiz insanlarla yaşadığımız duygu ve düşüncelerimizi paylaşmamız gerekiyor. Paylaştığımız zaman içimizdeki stres, korku, keder azalmaya başlıyor. İnternette dolaşan her şey doğru değil. Haberler bizim kaygı ve anksiyetemizi daha çok artırıyor. Mümkün olduğunca doğru olmayan haberlerden uzak durmamız gerekiyor. Gerekiyorsa bu izleme durumlarını azaltmamız gerekiyor. Günlük aktivitelerimize biraz daha ağırlık vererek hayatımıza devam etmemiz lazım. Uyku ve beslenmeyi daha düzenli yapabiliriz. Sevdiğiniz bir aktivite varsa hayatımıza onları daha çok katabiliriz. Buradaki amaç yaşadığımız psikolojik sorunlardan kendimizi biraz daha uzaklaştırmak. Nefes egzersizini çok öneriyoruz. Duygularımızla yüzleşmekten kaçınmayalım. En önemlisi bu korkuyu yenmeye odaklanmamız lazım” ifadelerine yer verdi.

  • Üreten Yöre, Üreten Türkiye Buluşmaları

    Üreten Yöre, Üreten Türkiye Buluşmaları

    Deprem bölgesinde Kahramanmaraş’ın ardından Adıyaman’da toplantı gerçekleştiren Güvenilir Ürün Platformu Yönetim Kurulu Başkanı Celal Toprak, Gaziantep’te SANKO Holding Onursal Başkanı Abdulkadir Konukoğlu’nu ziyaret etti.
    Toprak, deprem bölgesi illerinin dayanışma ile ayağa kalkacağına olan inançla düzenledikleri toplantılarla bölgede farkındalık oluşturmayı amaçladıklarını söyledi.
    Güvenilir Ürün Platformu’nun çok sayıda sivil toplum liderinin desteklediği platform olduğunu belirten Toprak, “Biz sıkıntılı süreçte dayanışmayı çok iyi başarıyoruz. Burada bir üretim var ve bu üretimin satışa dönüşmesi mümkün. Dayanışma, üretim, üretimin satışa dönüşmesi gerek. Başka türlü ayağa kalkmamız mümkün değil” dedi.
    Toprak, “Onun için daha sıkı dayanışma içerisinde olmamız gerekiyor. Bu etkinliğe destek veren bütün kurum ve kuruluşların yöneticilerine teşekkür ediyorum. Buradaki üreten insanlara moral veriyorlar. Böylece onların üretmelerini teşvik ediyorlar. Deprem bölgesini unutmadık ve sizlerin de desteği ile unutturmayacağız” ifadelerini kullandı.
    TGRT Haber Ekonomi Müdürü ve Türkiye’de İş Dünyası Dergisi Genel Yayın Yönetmeni de olan Toprak, Türkiye’nin önde gelen zincir market ve mağaza üst düzey yöneticilerinin katılımı ile düzenledikleri toplantıları bölge illerinin tamamında yapmayı öngördüklerini, Gaziantep’te düzenlenecek toplantının daha geniş kapsamlı olmasını sağlayacaklarını sözlerine ekledi.
    SANKO Holding Onursal Başkanı Abdulkadir Konukoğlu da Celal Toprak liderliğinde gerçekleştirilen toplantıların depremden etkilenen yöre için farkındalık sağlayacağına vurgu yaptı.
    Depremin olduğu andan itibaren, “ne yapabiliriz” düşüncesi ile hareket ettiklerini ve Vali başkanlığında düzenlenen toplantılara katılarak, bildirilen ihtiyaçların karşılanması için anında gerekenin yapıldığını anlatan Konukoğlu, “Sizin de belirttiğiniz gibi milletçe her sıkıntılı dönemde dayanışmayı gerçekten iyi biliyoruz. SANKO ve Konukoğlu ailesi olarak önce ülkemiz, önce milletimiz anlayışına sahibiz” diye konuştu.

  • Afşin’de deprem konutlarının yolu asfaltlanıyor

    Afşin’de deprem konutlarının yolu asfaltlanıyor

    Afşin Belediyesi ekipleri, yoğun bir mesai harcayarak, bölgenin çehresini değiştirecek konutların bağlantı yollarını sıcak asfalt ve parke kaplamasıyla donattı. Çalışmaları bizzat Belediye Başkanı Mehmet Fatih Güven de yakından takip etti.

    Henüz hak sahiplerine teslim edilmeyi bekleyen bu yeni yaşam alanları, modern ve konforlu yapılarıyla dikkat çekiyor. Yerleşim alanının geliştirilmesine yönelik yapılan bu çalışmalar, bölge sakinlerine ve hak sahiplerine artan yaşam kalitesi vaat ediyor.