Edinilen bilgilere göre, Adıyamanlı depremzede F.A’yı telefonla arayan dolandırıcılar kendilerini polis olarak tanıtarak düzenlenen bir operasyon için F.A’dan yardım istedi. Yapılacak olan bir operasyon için 300 bin TL parayı verecekleri hesaba atmalarını isteyen dolandırıcılar, F.A’yı ikna etmeyi başardı. Yaklaşık 180 bin TL parayı dolandırıcıların hesabına aktaran F.A., başka parasının olmaması üzerine yakını olan Orhan Akbaş isimli kuyumcuya giderek kendisinden 200 bin TL değerinde borç altın aldı. Alışveriş esnasında telefonu kulağından biran olsun ayırmayan ve oldukça telaşlı görünen F.A’dan şüphelenen Orhan Akbaş, F.A’nın iş yerinden çıkmasıyla F.A’yı takip etmeye başladı. F.A’nın başka bir kuyumcuya girdiğini ve altınları satmaya çalıştığını fark etti.
F.A’nın da durumundan şüphelenen kuyumcu Emre Düşündü, F.A’yı oyalamaya başlayarak olayı anlamaya çalıştı. Orhan Akbaş’ın da kuyumcuya girmesiyle birlikte her iki kuyumcu F.A’nın kulağından düşürmediği telefonu aldı. Dolandırıcılarla görüştüğü anlaşılan F.A., için durum polis ekiplerine bildirildi. Olay yerine gelen polis ekipleri F.A’yı ifadesini almak üzere polis merkezine götürdü. F.A’nın yaklaşık 180 bin TL para gönderdiği ve ikinci para gönderimi yapacağı esnada kuyumcu Orhan Akbaş ve Emre Düşündü’nün sayesinde engellendiği öğrenildi.
Konuyla ilgili soruşturma sürüyor.
Etiket: deprem
-
Dolandırıcıların hedefi depremzede vatandaş oldu
-
Depremde zarar gören evler yıkılıyor
İlçede depremlerde ağır hasar alan 3 binanın kontrollü yıkımına başlandı. Kent merkezinde bulunan ve depremlerden etkilenen evlerin yıkımı Kozan Belediyesi Fen İşleri kontrolünde yapılıyor.
Fen İşleri Müdürlüğüne bağlı Harita Teknikeri İbrahim Şentürk “Bölgemizde yaşanan deprem kaynaklı ağır hasarlı yapılarla ilgili Adana Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Müdürlüğü tarafından tarafımıza bildirilen ağır hasarlı 3 yapının kontrollü olarak yıkımına başladık” dedi.
Belediye ekiplerinin çevresinde önlem aldığı Tufanpaşa ve Hamam mahallelerinde bulunan ağır hasarlı 3 bina iş makineleriyle kontrollü yıkıldı.
Çıkan molozlar, kamyonlara yüklenerek enkaz döküm alanlarına taşındı.
-
Orta hasarlı bina sakinlerinden basın açıklaması
6 Şubat tarihinde Kahramanmaraş merkezli depremlerde evleri hasar alan ve ‘orta hasar’ raporu verilen vatandaşlar, Milli İrade Meydanı’nda yaptıkları basın açıklaması ile belirsizliğini koruyan orta hasarlı binalar ve mikro bölgelendirme diye tabir edilen imara kapatılan alanlarla ilgili yaşanan sorunların giderilmesini istedi. Grup adına konuşan Vedat Kale, “Ağır kış şartları gelmiş kapıya dayanmıştır. Birçoğumuzun ailesi şehir dışında evlerin akıbetini beklemektedir. Eşyalı bekleyen evlerde eşyalar, eşyasız olan evlerde kapı, pencere, avize, musluk gibi şeyler yağmalanmış, vatandaş bir kez daha mağdur edilmiş.
Depremde ailesini, eşini dostunu kaybeden vatandaş depremden sonra da malını kaybetmeye devam etmektedir. Platformun sesini duyan Çevre ve Şehircilik Bakan Yardımcısı Kahramanmaraş’a gelerek bu belirsizliklere son vermiştir. Bizler dünkü belediye başkanlarının bir araya gelerek çözüm olarak sundukları şartların ve sürecin takipçisi olacağız” dedi.
-
Depremzedelere “Yerinde Dönüşüm” anlatıldı
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki’nin hayata geçirdiği ‘Yerinde Dönüşüm’ projesi hakkında Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Altyapı ve Kentsel Dönüşüm Hizmetleri Genel Müdürlüğü ile Kozan Kaymakamlığı yetkililerinin katılımıyla ilk bilgilendirme toplantısı Kozan’da düzenlendi.
Yapıların bakanlığın kontrolünde yerinde dönüştürmek isteyenlere kendi binalarını, hibe ve krediden yararlanarak yapabileceklerini anlatan yetkililer, toplantıda depremzedelerin ‘Yerinde Dönüşüm’ projesi hakkında yönelttiği soruları da cevaplandırdı.
-
Japon deprem uzmanından korkutan açıklama
Adıyaman merkezde bir otelin toplantı salonunda düzenlenen seminere katılan ve burada bulunan katılımcılara depremle ilgili bilgiler veren Japon Deprem Uzmanı Yoshınorı Morıwakı, Marmara Bölgesi’ni çok ciddi bir depremin beklediğini ve olacak olan depremin 7.9 ve üzeri bir deprem olabileceğini söyledi.
Marmara Bölgesi’ni bekleyen depremle ilgili açıklamalarda bulunan Deprem Uzmanı Yoshınorı Morıwakı, “Özellikle Doğu Anadolu Fay Hattı uzun zamandır kırılmıyordu. Elazığ depreminden sonra Kahramanmaraş, Adıyaman’da dahil olmak üzere bu bölgede deprem oldu. Kahramanmaraş, Adıyaman, Hatay’da artık 7.7 ve 7.6 şiddetinde deprem oldu ve bu bölgelerde yaklaşık 2 sene boyunca artçı depremler devam edecek. Ama bu bölgede yine aynı depremi beklemiyoruz. İleri de nerede olur diye sorarsanız da Doğu Anadolu Fay Hattının Hatay’dan sonra denizin içerisinde Kıbrıs’ta dahil bu Güney tarafta olur. Bingöl, Karlıova, Bitlis, Muş bu bölgeler, Marmara ve İzmir’de deprem olabilir diye düşünüyoruz. Zaten Türkiye ve Japonya aynı, her yerde deprem olabilir. Türkiye’nin şimdiye kadar enerji biriktirdiğini biliyoruz daha bu enerji kırılmadı ve depremler devam edebilir. Buna her zaman hazır olmak lazım. Marmara Bölgesi tamamen İzmir’den sonra deniz içerisinde fay kırılırsa 7.7 ve 7.9’a kadar gelebilir. Başlangıçlar yumuşak zeminde oluşuyor, bina temellerinin iyi olması lazım. Zeminde iyileşme yaptıktan sonra bina yapmak lazım. Hatay’da yeni binalarda çöktü. Bunun nedeni ise zeminin tam iyileştirilmeden bina yapılmasından kaynaklı. Bina güçlü ama zemin sağlam değil. Tünel kalıp yada forekazık yapmak lazım. Zemin kötüyse 2000’den sonraki bina mı, binanın yapımına izin var mı, yok mu bunlara da bakmak lazım. Maalesef Türkiye’de izinsiz bina çok var” dedi.
“6 Şubat bölgesinde yeni deprem beklemiyoruz, Marmara’ya dikkat”
6 Şubat depreminin yaşandığını bölgelerde yeni bir büyük deprem beklemediklerini ancak Marmara Bölgesi’ne dikkat edilmesi gerektiğini de vurgulayan Yoshınorı Morıwakı, “6 Şubat depreminin yaşandığı bölgede artık artçı depremler dışında depremin olacağını sanmıyorum. 6 Şubat depreminin 2-3 kat fazla can kaybı Marmara Bölgesi’nde yaşanabilir. Çok çok kötü bir hale gelebilir çünkü orada insan nüfusu daha çok. Maalesef ki Marmara’yı çok kötü bir deprem bekliyor” diye konuştu.
-
Ağır hasarlı bina yıkıldı
Onikişubat ilçesi Şazibey Mahallesi’ndeki Kuba Apartmanı, 6 Şubat depremleri sonrası önce orta, sonra ağır hasar aldı. Yaklaşık 300 ton demir kullanıldığı öğrenilen binanın yıkımı sabah saatlerinde başladı.
İş manikalarının saatlerce yıkmak için uğraştığı 7 katlı bina öğle saatlerinde yıkıldı. 5-6 katının havada çapraz şekilde kalan bina ekiplerin çalışmaları ile akşam saatlerinde kontrollü şekilde yıkıldı.
-
“Umudumu hiç kaybetmedim”
Hafızalara kazınan, yürekte derin izler bırakan 30 Ekim 2020 depremi, İzmirli Akbulut ailesinin de hayatını değiştirdi. Bayraklı Çamkıran’daki 7 katlı binanın birinci katında bulunan evlerinde depreme yakalanan Simge ve Simay Akbulut kardeşler, anneleri Mehtap Akbulut ile birlikte yıkılan binanın enkazı altında kaldı. İzmir Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Dairesi Başkanlığı ekipleri tarafından 4 saat süren çalışmanın ardından kurtarıldılar. O gün o üç canı hayata döndüren itfaiye çalışanları arasında 30 yıllık itfaiyeci baba Mehmet Akbulut da vardı. Kızları ve eşini enkazdan sağ çıkarmak için meslektaşlarıyla birlikte ter dökmüştü.
Depremden 8 ay sonra göreve başladı
25 yaşındaki Simge Akbulut’un hayatı 30 Ekim depreminin ardından değişti. Hayattaki hedeflerini yaşadığı talihsiz olayın ardından netleştiren Simge Akbulut, önce KPSS’ye (Kamu Personeli Seçme Sınavı) girdi ardından da Edirne Belediyesi’nin itfaiyeci alımı için açtığı sınava katıldı. Depremin ardından kendini hızla toparlayarak hayata tutunan genç kadın, sınavlarda elde ettiği başarı sonrası Edirne Belediyesi’nde itfaiye eri olarak göreve başladı. 1 buçuk yıl burada çalışan Akbulut, daha sonra İzmir Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Dairesi Başkanlığı’na atandı.
“Birbirimizin yaşayıp yaşamadığı kontrol ediyorduk”
30 Ekim 2020, saat 14.51’in hayatının dönüm noktası olduğunu söyleyen Akbulut, yaşadıklarını anlatırken hala aynı duyguları taşıyor. Akbulut, “Evde annem ve kardeşimle oturuyorduk. Annem salondaydı, biz de kardeşimle odadaydık. Bir anda çok şiddetli bir ses duydum ve ev şiddetli şekilde sallanmaya başladı. Deprem olduğunu fark edince kardeşimin kolundan tutarak dışarı doğru itmeye başladım. Kardeşim çıkmayı başardı ama apartmanın koridorunda kaldı. Annem de salondaydı, kolundan tutup onu da çektim. Çok kısa sürede 7 katlı bina çöktü. Annem ve ben aynı yerde enkazda kaldık, kardeşim ise bizim bir alt katımızda enkazdaydı. Annem ve kardeşime sürekli seslenip, yaşayıp yaşamadıklarını kontrol ediyordum. 4 saat boyunca enkazda kaldık. Annemi görebiliyordum ama kardeşimi göremiyordum. Sürekli birbirimizle iletişim halindeydik. Birbirimizin yaşayıp yaşamadığı kontrol ediyorduk” diye konuştu.
Onu kurtaran ekiple aynı çatı altında
Enkaz altında çok dar bir yerde olduğunu ve nefes almakta zorlandığını anlatan Akbulut, “Annem yanımda şoka girmişti. Bir yandan onu sakinleştirmeye çalışıp diğer taraftan ise kafamı toplayıp enkaz altından kurtulmak için çözüm aramaya başladım. Hiç öleceğimi düşünmedim. Kendi kendime ‘Buradan çıkacağım’ dedim. 112 Acil Çağrı Merkezini aradım. Kaldığım yerin adresini verdim. Daha sonra İzmir Büyükşehir Belediyesi itfaiye ekipleri, şu an ki çalışma arkadaşlarım beni kurtarmaya geldi. Babam da bizi kurtarmaya geldi. Kardeşim enkazdan çıkarıldı ancak bizim çıkarılmamız zaman aldı. Babam ve itfaiye ekipleri enkazı kazarak bizi çıkardı. Bir hafta hastanede kaldım. Bir süre yürüyemedim. Annem ve kardeşim ameliyat oldu, ben de fizik tedavi gördüm. Şu anda hepimiz çok iyiyiz” diye konuştu.
“Umudumu hiç kaybetmedim”
Yaşadıklarının kendisini çok etkilediğini anlatan Akbulut, şunları söyledi: “Hem babamın bu mesleği yapmasından dolayı çocukluğumun itfaiyede geçmesi hem de İzmir İtfaiyesindeki ekip arkadaşlarımın beni kurtarması beni çok etkiledi. Dün onlar beni kurtardı, bugün ben başkalarını kurtaracağım. İzmir Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Dairesi Başkanlığı’nın deprem ekibinde yer alıyorum. Deprem, arama kurtarma ve yangın eğitimleri alıyorum. Enkaz altında hareketsiz, çaresiz şekilde saatlerce kalmama rağmen umudumu hiç kaybetmedim. Çaresizliğin nasıl bir şey olduğunu biliyorum. Çaresizlik nedir? Yardım beklemek nedir? Bu duyguları bildiğim için ben de yardım bekleyen insanlara yardım edeceğim. Bu tarz olaylar yaşayanlar varsa, onlara umut etmelerini öneriyorum. Umut hiçbir zaman bitmez. Bu yola umut ederek çıktım.”
“Çok şükür hala 4 kişi sofraya oturuyoruz”
Güney Bölge İtfaiye Amiri Mehmet Akbulut (59) da kızları Simay (21) ile Simge ve eşi Mehtap Salduz Akbulut’un enkaz altında kaldığı haberini Torbalı’da görevde olduğu sırada öğrendiğini belirtti. Akbulut, “Kızım Simay arayarak ‘Baba bizi kurtar’ dedi. Deprem olduğu bilgisi gelmişti ancak apartmanın çöktüğü aklımın ucundan bile geçmedi. Hemen Torbalı’dan çıktım. Bu sırada kızım sürekli arıyordu. O yol bitmedi. Trafik kilitlendi. Araçtan inip koşarak eve ulaşmaya çalıştım ve vardım. Ailem enkaz altında, arkadaşlarım olay yerinde. Onlarla birlikte bende kurtarma çalışmalarına katıldım. Elimizle, tırnaklarımızla kazıya kazıya 4 saat sonra ailemi çıkardık. Allah’a şükür hala nefes alıyorlar, hala 4 kişi sofraya oturuyoruz” dedi.
“Kızımın bu mesleği seçmesinden dolayı çok mutluyum”
Kızıyla gurur duyduğunu, şimdi baba kız bu mesleği yaptıklarını vurgulayan Mehmet Akbulut, “Her mesleğin olduğu gibi bizim mesleğin de riskleri var. Ben kızımın bu mesleği başarı ile yapacağına inanıyorum. İtfaiyeci olduğuna çok sevindim. Kutsal bir mesleğimiz var. Bir kez daha dünyaya gelsem yine bu mesleği seçerim. İtfaiyeciliği çok seviyorum. Çalışma arkadaşlarımı ve kurumumu çok seviyorum. Kızımın bu mesleği seçmesinden dolayı çok mutluyum. Simge bu mesleğe çok hevesli. Bu işi layıkıyla yapacağına eminim. Çok istekli, çalışkan” diye konuştu.
-
Yıkılan binaların yüzde 99’u 2000 öncesi yapılar
6 Şubat günü yaşanan Kahramanmaraş merkezli depremlerden en çok etkilenen illerin başında gelen Malatya’da yıkılan binaların geneli 2000 yılı öncesi yapılan eski yapılar. Deprem sonrası tüm mahalleri ziyaret ederek yıkımın boyutu ile ilgili incelemelerini sürdüren Malatya Mimarlar Odası Başkanı Yunus Emre Fidanel, ” Malatya genelinde kontrolsüz ve gelişi güzel yapılan bu eski yapıların büyük çoğunluğunu oluşturan Battalgazi ilçemizde incelemeler yaparak sorunları tespit etmek amacıyla muhtarlarımızı dinledik. Çarşı merkezimizin bir an önce ayağa kaldırılarak esnafımızın ticarete başlamasının önemini aylardır dile getiriyoruz” dedi.
Mahalle muhtarları ile bir araya gelen Fidanel, depremden önce 27 bin nüfusu bulunan Göztepe Mahalleainde 650 binanın yıkıldığını ifade etti. Mahalle halkının eski düzenine dönmesi ve evlerine yeniden kavuşabilmesi için Kentsel Dönüşüm projesinin acilen başlatılması gerektiğini de dile getiren Fidanel, “Bunun gibi birçok mahallemiz var. En çok can kaybının olduğu eski yapı stoğunun yüzde 70’inin Battalgazi ilçemizde olduğunu biliyoruz. Yıllardır dile getirdiğimiz Kentsel Dönüşüm konusu depremlerden önce yapılmış olsaydı bu kadar can ve mal kaybımız olmayacaktı maalesef. Malatya olarak ciddi kayıplarımız olsa da şehrimizi ayağa kaldırabilmek ve eski günlerini tekrar geri getirebilmek için hiç durmadan hem sahada hem de masada çalışmaya devam edeceğiz” diye konuştu. -
Bursa’daki 1 milyon kişi risk altında
Basın mensuplarıyla bir araya gelen Yapı Denetim ve Deprem Mühendisleri Derneği Bursa Temsilcisi Serkan Işık, bugüne kadar yaptığı çalışmalar ve tecrübeleriyle AK Parti’den Osmangazi Belediye Başkan aday adayı olduğunu açıkladı. Işık, “Kahramanmaraş merkezli 11 ili etkileyen depremin bizlere yapı stokumuzun sağlamlaştırılması gereğini çok acı bir şekilde gösterdi. Unutmamalıyız ki korkulan Marmara depremi için de, çanlar iyice çalmaya başladı. Bursa’da felaketin nefesini ensemizde hissettiğimiz şehirlerin başında gelmektedir. Bursa’da yaşanan 1855 yılında 40 gün arayla meydana gelen depremin üzerinden 1,5 asırdan fazla zaman geçti. Emsallerimize baktığımız zaman büyük depremler 150-200 aralarla oluşmaktadır. 1855 yılında meydana gelen 7,5 ve 7 şiddetinde olan depremde Bursa’nın nüfusu 33 bindi. Ancak şimdi ise 3,5 milyon nüfustan bahsediyoruz” diye konuştu.
“Osmangazi için topyekûn bir dönüşüme ihtiyaç var”
Türkiye’nin yaşadığı bu büyük depremler sonrasında karşılaştığı manzaranın vahameti düşünüldüğünde, önceliğimiz acil kentsel dönüşüm hamlesi olduğu sonucuna varıyoruz. Bursa’da yapılacak söz konusu dönüşüm ise eski yerleşim yerlerini bünyesinde barındıran Osmangazi ilçesinden başlamalıdır. İlçedeki yapılaşmanın yüzde 70’i meydana gelecek bir depremde yıkım tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu değerlendiriyoruz. Osmangazi ilçesinin topyekûn bir dönüşüm hamlesine ihtiyacı vardır” dedi.
“Osmangazi’deki eski yapıların yüzde 60’ını 3 yılda dönüştüreceğiz”
Osmangazi ilçesindeki yapıların yenilenmesinin nasıl aşılacağının formülünü tekrar tekrar gözden geçirdiklerini belirten Işık, “Görev verildiği takdirde Osmangazi eski yapıların yüzde 60’ını vatandaşların de memnuniyetini göz önünde bulundurarak 3 yıl içerisinde yenileyeceğimizi taahhüt ediyorum. Yıllardır üzerinde çalıştığım planlarımızı harekete geçirmek için kadim şehir şehir Bursa’nın kalbi Osmangazi ilçesine hizmet etmek istiyorum. Bu yolda Türkiye 100 yılı misyonu ile kalkınma hamlesini sürdüren AK Parti’nin bir gönüldeşi olarak sizlerin huzurundayım. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın önderliğinde, Türkiye çapında başlatılan kentsel dönüşüm hamlesine katkı sunmak için Osmangazi İlçe Belediye Başkanlığı görevine talibim. AK Parti’den Osmangazi İlçe Belediye Başkan aday adayı oldum” şeklinde konuştu.
“Bursa’daki 1 milyon kişi risk altında”
Osmangazi’de en büyük tehlikenin yapı stokunun eski olduğu bölgelerin olduğunu ifade eden Işık, “Oluşabilecek bir Marmara depreminde İstanbul ve Bursa en büyük yarayı alacak diyorlar. Ama Bursa’da da en büyük yarayı alacak yerler eski yerleşim yerleridir. Bu bölgenin de Osmangazi ilçesinde olduğunu görüyoruz. Hiçbir zaman bu bölge kendini yenileyemiyor. Bu atıllaşmışlığa kimse gelip de yatırım yapmak istemiyor. Bunun bir şekilde planlanıp daha hızlanması gerekiyor. 31 Aralık 2022 tarihinde 96 milyon metrekare yeni yapılaşmanın olduğu açıklandı. Bu da takribi 1 milyon 400 bin nüfusa tekabül ediyor. Eğer biz Bursa’nın 3 milyon 200 bin gibi bir nüfusundan bahsediyorsak. Yaklaşık 1 milyon kişi risk altında demektir” dedi.
“Rezerv alanlara taşıyarak dönüşümü sağlayacağız”
Osmangazi bölgesinde en öncelikle dönüşüm yapılması gereken yerin Altıparmak ve Çarşamba mahallesi olduğunu herkes konuştuğunu ifade eden Işık, “Bitişik nizamda ortalama 5 ve 8 kat olan binalar yer almaktadır. Dönüşümde fazla da yükseltemeyeceğimiz bir alandan bahsediyor. Bundan dolayı herkesin bu bölgenin kentsel dönüşümünün hayal olduğunu düşünüyor. Ancak hayal değil, gerçek olabilir. Bu alandaki insanların rezerv alanlara taşınarak oradaki hareket alanını sağlayıp özel sektörü buraya yatırım için sokabiliriz. Hazine arazilerinin tekrar imarlaşması, özellikle ulaşım ve alt yapısı tamamlanmış bölgeler çok önemlidir. Örneği Şehir hastanesi bölgesinde metro, ulaşım, altyapı tamamlanmış durumda. Buradaki hazine arazilerinin değerlendirilmesi gerekiyor. Kentsel dönüşüm 3 şekilde yapılır. Ya kamulaştırıp sıfırdan yapılır. Müteahhittin kazanç sağlayacağı bir sistem kurarsınız. Ya da bir rezerv alan oluşturup kalanların olduğu yerde kentsel dönüşüme devam edersiniz” diye konuştu.
-
Binaların yerini araziler aldı
Kahramanmaraş merkezli asrın felaketinde ağır yaralar alan Hatay’da depremin yaraları sarılıyor. Depremin ardından inşaatına başlanan afet konutları yükselirken, bir yandan da ağır hasarlı binaların yıkımları ve enkaz kaldırma çalışmaları devam ediyor. Hatay Valiliği koordinesinde devam eden enkaz kaldırma çalışmalarında Hatay genelinde yüzde 77 seviyesine, depremin en büyük yıkımı yaptığı Defne ve Antakya ilçelerinde yüzde 80 seviyesine gelindi. Enkaz kaldırma çalışmalarında 693 kamyon, 902 ekskavatör, 3 yükleyici 130 arazöz ve 83 de çeşitli iş makinesi görev alıyor. Ekiplerin gece gündüz ve mesai mefhumu gözetmeksizin yürüttüğü çalışmalar sonrası binaların yerini araziler aldı. Depremzede vatandaşlar, yıllarca yaşamlarını sürdürdükleri memleketlerini, mahallelerini ve sokaklarını tanıyamaz hale geldiler.
“Mahallemizde şu anda sokaklarımızı tanıyamaz olduk”
Emek Mahalle Muhtarı Celal Sarı, yıllarca yaşadıkları sokakları tanıyamaz hale geldiklerini belirterek, “Şu anda Emek Mahallesi’ndeyiz. Gördüğünüz gibi arkamızdaki emlak konutları buralarda yıkıldı. Şu anda dediğimiz gibi yüzde 80 civarında yıkımlarımız bitti. Son olarak bizim yıkım firmamız da burayı bitirdikten sonra temelleri düzeltip ondan sonra bırakacak. Evet, mahallemizde şu anda sokaklarımızı tanıyamaz olduk. Zaten sokaklarımızın çoğu da girilemez durumda. Yavaş yavaş zaten hafriyatlar da kalkıyor. Mahallemiz gördüğünüz gibi yukarıdan aşağıya doğru bazı orta ve az hasarlı binalarımız var. Bunlarla yetinmeye çalışıyoruz” dedi.
“Bir vatandaşım geldi ve ağlayarak gitti çünkü evinin yerinde yerler esiyordu”
Muhtarlık görevini yürüttüğü Emek Mahallesi’nde kentsel dönüşümün başlayacağına dikkat çeken muhtar Sarı, “İlerleyen zamanda da inşallah, kentsel dönüşüm adı altında yeni evler yapılacak. Yavaş yavaş inşaatlarımız başlayacak. Yeni bir yerleşme olacak inşallah rabbimin izniyle. Tabii ki çok üzgünüz. Çünkü çoğu vatandaşımızın buradan her biri ayrı ayrı illere, ilçelere, köylere, mezralara taşındı. Şu anda da hepsi gelip görüyorlar. Hatta dün yine şahit oldum. Bir vatandaşım geldi ve ağlayarak gitti. Çünkü evinin yerinde yerler esiyordu” ifadelerini kullandı.
“Yedi yıldır oturduğum binamın yerini seçemiyorum”
Depremzede Şevket Küçük, 7 yıl boyunca yaşadığı apartmanın yerini tanıyamadığını belirterek, “Burası Emek Mahallesidir. Benim mahallem saray kenti. Saray kenti zaten şu anda komple yok oldu. Tamamen yok oldu. Artı depremde ana fay direkt bizim mahallenin altından geçmiş. Ben kiracıydım ama bizim evimiz tamamen yıkıldı. Biz indikten sonra yıkıldı. Zaten biz inerken kolon kırılmıştı. Bina hafif yattı, kolon kırılmıştı. Biz saniyelerle kurtulduk. Biz indikten sonra bina yıkıldı. Şu an bizim bulunduğumuz saray kent bölgesi yerler bir oldu. Mahallenin yüzde 100 gitti. İnanın zaman zaman mahallemden geçiyorum. Yedi yıldır oturduğum binamın yerini seçemiyorum. İnanın o kadar yani söyleyeyim size. Hatay’ın yüzde 90’ı gitti. Bu benim şahsi görüşüm. Rabbim razı olsun yine devletimiz olsun, AFAD olsun yine elinden geleni yapıyor. Yedi yıldır yani oraya bir yuvamızı kurduk. Ondan sonra oradan o kadar zor şartlar altında çıktık ki inanılmaz yani. Yani şu an bile anlatırken bak gözlerim doldu. Rabbim kimseye göstermesin bunu. Allah bir daha hiçbir kuluna, hiçbir insanoğluna bu vahşeti bir daha yaşatmasın” şeklinde konuştu.