Etiket: deprem

  • Deprem olması muhtemel iller

    Deprem olması muhtemel iller

    Türkiye’de 7 büyüklüğünde deprem olması muhtemel yerler belli oldu. Jeoloji Mühendisleri Odası altından doğrudan fay hattı geçen 24 ili incelemeye aldı. Jeoloji Mühendisleri Odası’nın incelemesi Hatay, Konya, Bingöl, Kahramanmaraş, Osmaniye, Manisa, Burdur, Balıkesir, Aydın, Erzurum, Tokat, Kocaeli, Kayseri, Muğla, Denizli, Eskişehir, Erzincan ve Hakkari gibi şehirleri kapsıyor.

    Bunun yanı sıra, Kütahya, Aksaray ve Sakarya’da da fay hattı üzerine kurulu kentlerin raporları tamamlanarak Bursa, İzmir ve Bolu için de deprem riski araştırmaları başladı.

    Türkiye’nin pek çok şehri aktif fay hatları üzerinde ve etrafında yer alırken deprem riski yüksek iller arasında Marmara Bölgesi, İstanbul ve İzmir ilk sırada yer alıyor. Özellikle de İstanbul’da deprem teyakkuzu ilan edilirken yine Adıyaman, Balıkesir, Manisa, Aydın, Denizli ve Tekirdağ’da deprem riski yüksek olan iller arasında yer alıyor.

  • Bursa’da proje için yıkılan bina toz bulutuna döndü

    Bursa’da proje için yıkılan bina toz bulutuna döndü

    Bursa’da Deprem yatak projesi için kentsel dönüşüme giren bina yıkıldı. Yıkılan 5 katlı binanın zemin ve üçüncü katına yerleştirilen çelik konstrüksiyonlu yatak 2 gün içerisinde enkazdan çıkarılacak. İçerisinde cansız manken bulunan çelik konstrüksiyonların dayanıklılığı İstanbul Teknik Üniversitesi’nden gelen Prof. Dr. Ercan Yüksel, Doç. Dr. Barlas Özden Çağlayan ve Mekanik Bölüm Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Murat Yılmaz tarafından raporlanarak kamuoyuna sunulacak.

    “Pratik bir şekilde insan hayatını kurtarabilecek bir proje hazırladık”
    Projenin hızlı bir şekilde insan hayatını kurtarmayı hedeflediğini söyleyen Deprem Yatak Proje Yöneticisi İnan Keser, “Deprem Yatak projesi ülkemizin başındaki en büyük bela olan depremle mücadele ediyor. Bende bir inşaatım mühendisi olarak bu konuda ihtisasım olan çelik konstrüksiyonla bir mühendislik yapısı geliştirdim. Bununla ilgili bir vazife üstlendim. Bu konuda daha önce testlerimizi ve statik hesaplarımızı yaptık. Çeşitli mühendislik modellemeleri ve yükleme versiyonları yaptık. Biraz spesifik bir konu ama toplum açısından zaman kazanmak açısından kapıdaki bir depreme hazırlıklı olamadığımız için ve ne ülke ne de vatandaşın ekonomik olarak bu konuda gücü olmadığı için bizim bir an önce pratik bir şekilde insan hayatını kurtarabilecek bir proje hazırladık. Dolayısıyla bu konudaki çalışmamı bu mantığın üzerine kurdum. Daha önceki testlerimizi bitirdikten sonra da bunun insan hayatı ve kamuyu ilgilendiren çok önemli bir proje olduğu için ve taşıdığım diplomanın önemini de göz önünde bulundurarak İstanbul Teknik Üniversitesi(İTÜ)’deki hocalarımız eşliğinde gerçek bir test yapmanın gerekli olduğuna inandık. Başarılı olacağını ön görüyoruz ancak bu testi bu şekilde organize etme gerekliliği doğdu o yüzden buradayız” şeklinde konuştu.

    Rapor kamuoyu ile paylaşılacak
    Projenin testi sonrası İTÜ’den gelen akademisyenler tarafından raporlanacağını belirten Keser, “Bu binalar kentsel dönüşüme girdi. Biz de 5 katlı bir binada bu testi yapmamız gerektiğini düşündük. Bir konstrüksiyonumuzu zemin diğer konstrüksiyonumuzu ise üçüncü kata yerleştirdik. Bu deney şartlarını hocalarımız bize önerdi. Binayı yıkacağız ve konstrüksiyonlarımızın dayanıklılığını hep beraber göreceğiz. Raporlarını hocalarımız bize verdikten sonra kamuoyu ile beraber paylaşacağız” dedi.

    Patenti alındı
    Projenin bir sosyal sorumluluk projesi olduğunu ifade eden Keser, “Patentimizi aldık, daha önce bir patent başvurusu olmamış. Dünya çapında bir araştırma yaptık. Patent ön olurumuzu aldık, zaten bu doğrultuda hareket ediyoruz. Bu bir sosyal sorumluluk projesi, bu anlamda biz yerel yönetim, kamuoyu ve devletimizle beraber bu büyük sorumlulukla birlikte hareket etmeyi düşünüyoruz. Burada önemli olan şey insan hayatını kurtarmak. Biz bu hedefe ulaşabilirsek hedefimize ulaşmış olacağız” dedi.

    “İçerisinde kalan kişinin 2 hafta boyunca yaşayabileceği lojistik alan var”
    Deprem anında içerisine giren kişinin 2 hafta boyunca yaşayabileceği lojistik alan olduğunu söyleyen Keser, “Her evde mutlaka 2 kişilik yatak yeri vardır. Aynı zamanda bunun tek kişilik, çocuklar için olanı da var. Her evde 2 kişilik bir yatak bulunduğu için bunu her eve kurmamız mümkün. Modüler bir sistem, en büyük parça ağırlığı 28 kilogram. Bunu manuel olarak taşıyıp monte edebiliyoruz. Kişi taşındığı zaman yeni evine tekrar kurabiliyor. Bu anlamda birçok yönden ideal bir sistem olarak tasarladık. Sadece mühendislik açısından değil, kullanım, ergonomi açısından da kullanışlı bir sistem. İçerisinde kalan kişinin 2 hafta boyunca yaşayabileceği lojistik alan var. Aynı zamanda hipodermi uyku tulumları gibi donanımlarla darbe emici matlar koyarak kişinin yaralanmasını engelleyecek şekilde birçok donanımla besledik. Dolayısıyla bu sistemin yatak olarak tasarlanması zamanda konstrüksiyon olarak ta ideal çalışan bir model. Her eve kurulabiliyor, çok kısa sürede çok sayıda insana sunabileceğimiz yarı teknolojik seri üretimle üretebileceğimiz bir model. Dolayısıyla bir an önce hareket etmemiz gerektiğini düşünüyorum. Testlerimizden sonra üretim çalışmalarımızı en hızlı bir şekilde devam ettireceğiz. İTÜ’den Prof. Dr. Ercan Yüksel, Doç. Dr. Barlas Özden Çağlayan ve Mekanik Bölüm Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Murat Yılmaz hocalarımız bu deneyin gözlemcileri ve rapor sorumluları olarak buradalar ve kendi gözlemlerini yaptılar” şeklinde konuştu.

    Fiyatı 100 ila 150 bin lira arasında seyrediyor
    Maliyet analizi yapılmadığını fakat fiyatının 100 ila 150 bin lira arasında seyredeceğini belirten Keser, “Tam anlamıyla bir maliyet analizi yapmadık. 100 ila 150 bin lira arası montajı, nakliyesi, mobilyası, iç donanımları ve KDV dahil bu fiyatlara yapabileceğimizi ön görebiliyoruz. Bu fiyatlar da bize göre çok yüksek. Çünkü bu projenin asıl amacı ekonomik yönden dezavantajlı olan gerçekten risk altındaki insanlar ve onların alım gücü önemli. Bizim baz aldığımız nokta burası. Bu konuda vergiler konusunda bakanlıklarımız ile görüşmek gerektiğini düşünüyorum. Onun haricinde uluslararası kuruluşlardan hibe fon bularak bu işlerin maliyetini düşürerek kamu bankaları vasıtalarıyla düşük faizli uzun vadeli kredilerle desteklenmesi gerektiğine inanıyoruz. Bu konular da testten sonra ilk çalışacağımız konulardan birisi” dedi.

  • Siirt’te 3.9 büyüklüğünde deprem

    Siirt’te 3.9 büyüklüğünde deprem

    Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’ndan (AFAD) yapılan açıklamada, saat 07.35’te merkez üssü Siirt olan 3.9 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Yerin 7 kilometre derinliğinde gerçekleşen deprem, çevre ilçelerde de hissedildi. Depremde ilk belirlemelere göre herhangi bir olumsuzluk olmadığı öğrenildi.

  • Depremde ağır hasar alan binaların dinamitle yıkımına başlandı

    Depremde ağır hasar alan binaların dinamitle yıkımına başlandı

    Kahramanmaraş’ta yapımına 1999 yılında başlanan ve şehrin en büyük toplu konutları arasında yer alan Doğukent Mahallesi, depremde ağır hasar almıştı. 3 bin konuttan oluşan sitelerde 18 bin vatandaş yaşıyordu. Yapılan çalışmaların ardından yıkım çalışmalarının dinamitle patlatarak devam etmesine karar verildi.
    Yaklaşık 200 kilogram patlayıcının kullanıldığı yıkımda, Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi İtfaiye ekipleri toz salınımını engellemek adına enkazı sulama çalışmalarını gerçekleştirdi. Polis ve sağlık ekiplerinin gerekli güvenlik önlemleri yıkımda herhangi bir tehlikeye mahal verilmeden gerçekleştirildi.

     

    Patlama yöntemiyle yapılan yıkımın daha güvenli olduğunu söyleyen Doğukent Mahalle Muhtarı Ahmet Bayraktar, “Bugün A97 Apartmanımızın yıkımını gerçekleştirdik. Çevreye de bir zarar vermedi. Yaklaşık 45 gün içerisinde tamamını yıkacaklar. Bence daha güvenli bir yıkım yöntemi. Burada ailelerin yaşadığı bir ikamet yok. Hiç kimse yok. Allah’ın izni ile bir can kaybı olmayacak” dedi.

    Yaklaşık 20 yıldır Doğukent konutlarında yaşadığını dile getiren Adem Çay isimli vatandaş, “Pilot bölge olarak ekipler bir binamızı denediler. Çok şükür bir sıkıntı bir zarar olmadan dinamitle yıkım gerçekleştirildi. Biz burada tekrar yeniden yapılaşmanın olmasını istiyoruz. Devletimizde bu konuda yardımcı oluyor çok şükür. İnşallah hak sahipliği ve yeniden dönüşümle alakalı işler yapılır. Bizde evlerimize sağlıklı bir şekilde otururuz” ifadelerini kullandı.

  • “Refakatsiz çocuklarımıza özel işleyiş oluşturduk”

    “Refakatsiz çocuklarımıza özel işleyiş oluşturduk”

    Göktaş, İstanbul Ataşehir’de bir otelde düzenlenen Sosyal Taraflarla İş Birliği Kurulu Toplantısı’nda, sivil toplum kuruluşları, özel sektör ve uluslararası kuruluşların temsilcileri ile bir araya geldi.

    Kurulun, 28 Temmuz 2022’deki ilk toplantısında, aile danışmanlığı, çocuğa yönelik hizmetler ve kadının güçlendirilmesi konularını ele aldığını hatırlatan Göktaş, bugünkü toplantıda ise “Deprem sonrası iyileştirme faaliyetleri” gündemiyle bir araya geldiklerini vurguladı.

    Bu kapsamda özel olarak aile ve çocuk başlıklarını ele alacaklarını dile getiren Göktaş, bakanlıklarının faaliyet alanlarının, toplumun her kesimini etkileyen hizmetleri kapsadığını belirterek, bu hizmetlerin yürütülmesinde sosyal tarafların katkısının kritik olduğunu kaydetti.

    Göktaş, hizmetlerin sunulmasında birçok aşamada kamu kurumu ve kuruluşları, özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliği yaptıklarını aktardı.

    Geçen yıl martta kamuoyuyla paylaşılan Sivil Toplum Vizyon Belgesi ve 2022-2023 Eylem Planı’nı sosyal taraflarla istişareler neticesinde, 5 hedef ve 28 faaliyet olarak planladıklarını aktaran Göktaş, “Politika Geliştirme Süreçlerine Sivil Toplumun Etkin Katılımının Sağlanması” hedefleri altındaki en başta gelen faaliyetin ise Sosyal Taraflarla İş Birliği Kurulu’nun çalışmalarına başlaması olduğunu anlattı.

    Göktaş, sosyal taraflarla olan işbirliğinin özellikle afet ve acil durumlarda hayati bir önem kazandığını vurguladı.

    Deprem bölgesine yönelik çalışmalar

    Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Türkiye’nin deprem, sel, yangın, kışın yoğun kar yağışı gibi birçok doğal afete maruz kalan bir coğrafyada yer aldığına işaret ederek, bu nedenle afet ve kriz yönetimi açısından etkili bir hazırlığın olması gerektiğini kaydetti.

    Afet durumlarına yönelik Afet ve Acil Durum Müdahale Hizmetleri Yönetmeliği ile Türkiye Afet Müdahale Planı’nın (TAMP) yol haritaları niteliğinde olduğunu belirten Göktaş, TAMP’a göre, bakanlık olarak Psikososyal Destek Çalışma Grubu’nda ve Afet Ayni Bağış Depo Yönetimi Dağıtım Çalışma Grubu’nda ana çözüm ortağı olduklarını aktardı.

    Göktaş, iki başlıkta yürüttükleri faaliyetlerde sosyal taraflarla işbirliğinin hem afetin akut etkilerinin atlatılmasında hem de afet sonrası psikososyal çalışmalarda ve sosyal iyileştirme süreçlerinde çok önemli bir yer tuttuğunu belirterek, “6 Şubat’ta Kahramanmaraş merkezli yaşadığımız büyük depremler sonrasında sahadaydık. Kamu, STK, özel sektör ayrımı olmadan, her kurum ve toplumun her ferdi elini taşın altına koydu. Bir seferberlik halinde çalıştık.18 ilde kurduğumuz depolarımıza ayni bağışları alıyor, uluslararası, kurumsal ve bireysel bağışçılardan gelen bağışları kabul ediyor, sonrasında koordinasyon ve sevkiyatlarını yapıyoruz.” ifadelerini kullandı.

    Deprem bölgesinde yürüttükleri çalışmalara değinen Göktaş, şöyle devam etti:

    “Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı personeli ve ASYA gönüllülerimizden oluşan 3 bine yakın personel ve 507 araç ile sahadayız. Çalışmalar süresince afet bölgesi ve lojistik ASYA depolarımıza afetin ilk anından itibaren toplam 31 bin tırla yardım malzemesi ulaştırıldı. Bu süreçte 186 milyondan fazla ihtiyaç malzemesinin dağıtımı yapıldı. Afetten zarar gören vatandaşlarımızın ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarımıza toplam 1,85 milyar lira ödenek aktardık. Tüm bu başlıklarda yürüttüğümüz faaliyetlerde sahadaki her paydaşın desteği oldukça önemliydi. Deprem sonrası afetten etkilenen tüm illerimizde, psikososyal destek hizmetlerini tüm destek çözüm ortaklarımızla birlikte yürütmeye devam ediyoruz.”

    “Refakatsiz çocuklarımıza yönelik özel bir işleyiş oluşturduk”

    Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından sosyal taraflarla işbirliğinin öneminin bir kez daha ortaya çıktığına değinen Göktaş, “Depremde ebeveynlerini kaybeden, aile büyüklerine ulaşılamayan, kaybolmuş ve kendini ifade edemeyen çocuklarımız oldu. Bu çocuklarımıza yönelik çalışmalarımızı büyük bir titizlikle yürüttük. Refakatsiz çocuklara ilişkin süreçleri AFAD, Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı koordinasyonu ile yürüttük. Çocuklarla ilgili ihbar, talep ve bildirimlerin alınabilmesi için 10 hattan oluşan ve 7/24 çalışan bir çağrı merkezi oluşturduk. TÜBİTAK, Veri Kayıt Sistemi ve DerinGÖRÜ programını Sağlık Bakanlığı ve bizim bakanlığımızın kullanımına sundu, refakatsiz çocuklarımıza yönelik özel bir işleyiş oluşturduk.” bilgisini verdi.

    “Afet, Kriz ve Acil Durumlarda Çocuk Komisyonu oluşturduk”

    Bakan Göktaş, sivil toplum kuruluşlarıyla sürekli irtibatta olarak gelen ihbarların değerlendirilmesi ve verilerin işlenmesinde işbirliği yaptıklarını dile getirerek, şöyle konuştu:

    “Korunma altındaki çocuklarımızın tahliye planı ve uygulamasını yaptık. Deprem bölgesindeki illerden çocuklarımızı güvenli illerdeki çocuk kuruluşlarına naklettik. Bu süreçte UNICEF ve SGDD-ASAM’dan destek aldık. Deprem sonrası süreçte de depremden etkilenen ailelere, aile birleşimi yapılan çocuklara yönelik psikososyal destek ve gerekli her türlü desteği düzenli olarak sağlıyoruz. Deprem sonrası süreç için afet ve acil durumlara yönelik tedbir ve düzenlemeler yapıyoruz. 26-28 Nisan 2023 tarihleri arasında ülkemizde ilk kez düzenlenen 1. Çocuk Şurası’nda ‘Afet, Kriz ve Acil Durumlarda Çocuk Komisyonu’ oluşturduk. Bu örnekler sosyal taraflarla işbirliği içinde çalışmanın aslında ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Tüm süreçlerde olduğu gibi şimdi de ortak akıl ve kararlılıkla, kapsamlı bir perspektifle yaralarımızı birlikte sarmaya devam edeceğiz.”

    Bakan Göktaş, sosyal tarafların gücünü kendi çabalarına katarak, güçlü Türkiye’yi birlikte inşa edeceklerine inandığını kaydetti.

    Toplantı, Göktaş’ın konuşmasının ardından basına kapalı devam etti.

  • Konya’da 4,8 büyüklüğünde deprem

    Konya’da 4,8 büyüklüğünde deprem

    AFAD verilerine göre saat 07,58’deki deprem 13,57 kilometre derinlikte meydana geldi.

    Çevre ilçelerden de hissedilen depremde ilk belirlemelere göre herhangi bir olumsuzluk yaşanmadı.

    Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü ise depremin merkez üssünü Kulu ilçesi Tavşançalı Mahallesi, büyüklüğünü ise 4.7 olarak açıkladı.

  • Evlerle birlikte hayallerde yıkılıyor

    Evlerle birlikte hayallerde yıkılıyor

    6 Şubat depreminden etkilenen illerden biri olan Malatya’da yüksek katlı binaların patlayıcı kullanılarak yıkımı sürüyor. Yeşilyurt ilçesine bağlı Bostanbaşı mahallesinde bulunan binalardan bugünde Güzide Life Konutlarının 2 bloğu aynı anda patlatıldı.

    Alınan geniş güvenlik önlemleri sonrası geri sayım yapılarak butona basıldı ve 200 kilogram patlayıcının kullanılması ile 12 katlı 2 blok saniyeler içerisinde yerle bir oldu. Patlatmayı canlı izleyen site sakinleri yıllarca çalışarak aldıkları yuvalarının yok almasını gözü yaşlı izlediler.

    Bazı vatandaşlar, Bostanbaşı Mahallesi’nde yüksek kata verilen imardan dolayı yerel yöneticilere tepki gösterirken evlerinin gözleri önünde yıkılması karşısında uzun süre gözyaşı döktüler.

  • Molozların arasından kurtardığı kanaryalarıyla hayata tutundu

    Molozların arasından kurtardığı kanaryalarıyla hayata tutundu

    ‘Asrın felaketi’ olarak nitelendirilen Kahramanmaraş merkezli depremde Hatay’da ailesiyle birlikte yaşadığı ev yıkılan Yasir Akpınar, afetin ardından eşi ve çocuğu ile birlikte Kocaeli’ye taşınmak zorunda kaldı. Akpınar, göçük riskine rağmen molozların arasından kurtarıp, gözü gibi baktığı kanaryaları da yanında getirdi. Yasir Akpınar’ın 20 yıllık hobisi Kocaeli’de geçim kaynağı oldu. Kanaryalar sayesinde edindiği dostluklarla her şeye sıfırdan başlayan Akpınar, kendine ve ailesine yeni bir hayat kurdu. Arkadaşlarının onun için ayırdığı odada kanarya üreticiliği yapan Akpınar, hem sosyalleşiyor hem de kazanç elde ediyor. Hem psikolojik hem de ekonomik olarak hayata tutunmaya çalışan Akpınar, yeniden memleketine dönebileceği günü bekliyor.

    “Kuşlarımı da enkazdan çıkartıp, Kocaeli’ye getirdim”

    Depreme uyku anında yakalanmadıkları için şanslı olduğunu ifade eden Yasir Akpınar, “İlk önce ufaktan bir sarsıntı başladı, uğultu ve bir ses geldi. Baktım duvarlar üzerimize yıkılmaya başladı. Ben, eşim ve bebeğimle beraber bir anda kapıya koştuk. Çocuğumu kurtarabilmek için onu çıkış kapısına doğru attım. Hava yağışlıydı toprak zemine attım, o esnada bina çöktü. Sanki kıyamet alametiydi, sabah bir türlü olmak bilmedi” dedi.

    “Kanarya camiasında 20 yılım geçti”

    Kanarya hobisinin yaklaşık 20 yıl önce başladığını aktaran Akpınar, “Kanarya camiasında 20 yılım geçti. Güzel, dostluklar ve çevre edindim. Kuşlarımı da enkazdan çıkartıp, Kocaeli’ye getirdim. Burada bana kapı açan arkadaşlarımız dostlarımız sayesinde bu işi devam ettirmekteyim” diye konuştu.

    “Ben bu hayvanları o enkazdan teker teker canımı hiçe sayarak topladım”

    Deprem sebebiyle birçok kuşunun telef olduğunu, sağ kalanları ise molozların arasından çıkardığını ifade eden Yasir Akpınar, “Ben o enkazın altında gittim kuşlarımı topladım. Orası tamamen de çökebilirdi, sonuçta bunlarda bir canlı. Bunları ölüme terk edebilirdim ama ben bunu yapmadım. Bu sevgi ayrı bir şey. Kuşlarımın yüzde 50’si enkazda telef oldu, kendini kurtaranların birçoğunu topladım. Tekrardan bir üretim yaptım. Bu üretimi şu anda devam ettiriyorum, 20 senemi verdiğim kuşlardan yine aynı şeklide ilerliyorum. Depremden getirmiş olduğum kuşlarımla tekrardan geçimimi sağlıyorum. Ben bu hayvanları o enkazdan teker teker canımı hiçe sayarak topladım. Sil baştan başlayıp, yeni bir sayfa açtım. Birçok şehrimizde derneklerimiz var. Bunu bir tüy parçası olarak kimsenin görmesini istemiyorum, bu dostluktur. Dostluğu parayla kimse satın alamaz. Bugün ben buradaysam veya burası değil de başka bir şehirde olsam bu kapıların bana açılacağını biliyorum” şeklinde konuştu.

    “Kendi işletmemizde ona yer ayırdık”

    Yasir Akpınar ile kanarya camiası sayesinde tanıştığını anlatan Ümit Çakıt ise “1999 depremini yaşamış biri olarak, duyduğumuzda tabii ki şok olduk. Orada camiadan tanıdığımız Yasir arkadaşımız aklımıza geldi. Direkt onlara ulaşmaya çalıştık. Öncelikle sağ olduğunun haberini aldık, çok mutlu olduk. Elimizden geldiğince yardımcı olmak için Kocaeli’ye davet ettik. Aynı hobiyi beraber yaptığımız için bizde ona nasıl yardımcı olabiliriz diye düşündük ve kendi işletmemizde ona bir yer ayırıp, hobisine tekrardan devam etmesini sağladık. Ortak paydamız olan kuş, dışarıdan bakıldığı zaman tüy parçası ama içine girdiğin zaman çok büyük bir aile” ifadelerini kullandı.

  • Kahramanmaraş’ta 3,5 büyüklüğünde deprem

    Kahramanmaraş’ta 3,5 büyüklüğünde deprem

    Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının (AFAD) verdiği bilgiye göre, Kahramanmaraş Elbistan ilçesinde 3,5 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Saat 07,22’de meydana gelen depremin derinliği 7 km olarak ölçüldü.