Etiket: deprem

  • Patlatılan dinamit deprem etkisi yaptı

    Patlatılan dinamit deprem etkisi yaptı

    Karadağ bölgesinde konutların yapımı için yapılan temel kazılarında müteahhit firma patlayıcı kullandı. Temel kazılarında patlatılan dinamit korkuya neden oldu. Patlatma binalarda sarsıntıya neden oldu. Patlatma esnasında binalarda yaşanan sarsıntı ve vatandaşların yaşadığı panik güvenlik kameralarına yansıdı.

    Şehir merkezinin tamamında hissedilen dinamit patlatmasının ardından büyük bir toz bulutu yükseldi. Adıyaman’ın Kayalık, Fatih, Cumhuriyet, Malazgirt ve Turgutreis mahallelerinde evlerinde hasar oluşan yada camları kırılan vatandaşlar 112’ye ihbarda bulundu.

    Polis ekipleri aldıkları ihbarlar neticesinde evlerde incelemede bulunarak, vatandaşları müracaat etmeleri üzerine polis merkezlerine yönlendirdi.

    Patlama yapılan bölgeye yakın olan Adıyaman Tarım ve Orman Müdürlüğünde görevli 3 kadın fenalaştı. Olay yerine sağlık ekipleri çağrıldı.
    E

    vlerinde hasar olan vatandaşlar, deprem olduğunu sandıklarını, kendilerini dışarı attıklarını belirterek, yetkililerin patlatma öncesinde bölgede yaşayan vatandaşlara bilgi verilmesini istedi.

  • Kolombiya’da  peş peşe iki deprem

    Kolombiya’da peş peşe iki deprem

    Kolombiya, peş peşe yaşanan depremlerle sallandı. Kolombiya Jeoloji Servisi tarafından yapılan açıklamada, 6.1’lik ilk depremin yerel saatle 12.04’de El Calvario kasabasında meydana geldiği aktarılarak, ilk depremden 13 dakika sonra Villavicencio şehri yakınlarında ise 5.6 büyüklüğünde ikinci bir depremin meydana geldiği ifade edildi.

    Başkent Bogota’da da hissedilen depremler nedeniyle halk kendini sokağa atarken, depremlerde şu ana kadar herhangi bir can kaybı ya da hasarın bildirilmediği açıkladı.

  • Adıyaman’da deprem

    Adıyaman’da deprem

    AFAD verilerine göre, Gölbaşı ilçesinde saat 18.25’te 4.1 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Yerin 7 kilometre derinliğinde meydana gelen deprem şehir merkezinde çok fazla hissedilmedi.

  • Deprem Şehitleri için mevlit

    Deprem Şehitleri için mevlit

    24’üncü yılında Marmara depreminde ve 11 ilimizi etkileyen asrın felaketi 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş depreminde hayatını kaybeden vatandaşlar için Yalova Altınova Belediyesi Hizmet Binasında mevlid-i şerif okutuldu.

    Altınova Belediyesi’ndeki mevlit cemiyetinde Altınova Müftülüğü İmam Hatipleri Kur’an-ı kerim okudu ve depremde hayatlarını kaybedenler ve şehitler için dualar edildi. Ardından Altınova Belediyesi tarafından vatandaşlara ikramda bulunuldu.

    17 Ağustos Marmara depreminden dersler çıkarılması gerektiğini söyleyen Belediye Başkanı Dr. Metin Oral, “Göreve geldiğimiz günden itibaren Altınova’da bu konuda kesinlikle taviz vermiyoruz. Binlerce insanımız bu depremde hayatını kaybetti, binlercesi yaralandı, yüz binlerce bina yıkıldı. Depremin ülke gerçeği olduğu hayatımızın her anında hatırlanmalı. Allah’tan böyle afetlerin bir daha yaşanmamasını dilerim. Şehitlerimizi bir kez daha rahmetle anar, yakınlarına sabır dilerim” dedi.

    Mevlid-i şerif programına; Altınova Belediye Başkanı Dr. Metin Oral, AK Parti Altınova İlçe Başkanı Hasan Zafer, il genel ve belediye meclis üyeleri, Altınova İlçe Müftüsü Ümit Kartal, daire amirleri, din görevlileri ve vatandaşlar katıldı.
    Mevlit programın ardından vatandaşlara helva dağıtıldı.

  • “Depreme hazırlıklı olmayı bir devlet politikası haline getirdik”

    “Depreme hazırlıklı olmayı bir devlet politikası haline getirdik”

    Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu birtakım inceleme ve temaslarda bulunmak üzere Konya’ya geldi. İlk olarak Konya Valisi Vahdettin Özkan’ı ziyaret eden Bakan Abdulkadir Uraloğlu, daha sonra AK Parti Konya teşkilatıyla bir araya geldi. Bakan Uraloğlu Konya Büyükşehir Belediye Başkanlığını da ziyaret ederek burada İl Koordinasyon Toplantısına katıldı. Taş Bina’da düzenlenen toplantı sonrası açıklamalarda bulunan Abdulkadir Uraloğlu, Konya’da olmaktan dolayı memnun olduğunu ifade etti.

    “Türkiye’nin önündeki 30- 40 yıl bekleyen sorunları fiilen çözdük”

    İl Koordinasyon Toplantısını gerçekleştirerek Konya’nın ihtiyaçlarını ve neler yapabileceğini masaya yatırdıklarını söyleyerek sözlerine başlayan Bakan Uraloğlu, “Başkaları pamuk ipliğine bağlı, ilkesiz ittifaklar kurup ülkenin hayrına olan yatırımları baltalarken, bizler Türkiye Yüzyılı’nı inşa edecek adımları atmaya devam ediyoruz. Cumhurbaşkanımız liderliğinde geçen 21 yıllık siyasi istikrar dönemi ülkemiz için çok büyük bir kazanım olmuştur. Belki genç olanlar bilemeyebilir ama yaşı yetenler siyasi istikrarsızlığın kaybettirdiklerini çok iyi bilir. Terör, savunma sanayinde yerlilik ve millilik, enerji ve ulaşım altyapısı gibi Türkiye’nin önündeki 30- 40 yıl bekleyen sorunları fiilen çözdük. Marmaray, Avrasya Tüneli, İstanbul Havalimanı, Yavuz Sultan Selim, Osmangazi, 1915 Çanakkale Köprüleri, İzmir-İstanbul, Ankara-Niğde ve Kuzey Marmara Otoyolları gibi dev projeleri birbiri ardına hayata geçirdik. 2003 öncesinde 6 bin 100 kilometre olan bölünmüş yol uzunluğunu 29 bin kilometrenin üzerine çıkardık. Bin 714 kilometre olan otoyol ağımızı 3 bin 633 kilometreye ulaştırdık. 311 kilometre olan köprü uzunluğumuzu 758 kilometreye, 50 kilometre olan tünel uzunluğumuzu ise 723 kilometreye çıkardık. Ülkemizi Avrupa’da 6’ıncı, dünyada 8’inci yüksek hızlı tren işletmecisi ülke konumuna yükselttik. 10 bin 959 kilometre olan demiryolu ağımızı 2 bin 250 kilometresi yüksek hızlı tren ve hızlı tren hattı olmak üzere yaklaşık 14 bin kilometreye yükselttik. Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu hattını açarak Asya’dan Avrupa’ya kesintisiz demiryolu bağlantısı sağladık. İç hat uçuş sayımızı 26’dan 57’ye, dış hat nokta sayımızı 342’ye yükselttik. 149 olan liman sayımızı 217’ye, 37 olan tersane sayımızı ise 84’e çıkardık” dedi.

    “Türkiye Yüzyılı İçin Doğru Adımlar diyerek bir kez daha Konyalı kardeşlerimizin huzurundayız”

    Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı olarak Konya’nın ulaşım ve iletişim altyapısı için 72 milyar liralık yatırım yaptıklarını belirten Bakan Uraloğlu, “Konya’nın bölünmüş yol uzunluğunu 167 kilometreden alıp, bin 272 kilometreye ulaştırdık. 614 kilometre tek yol iyileştirmesi yaptık. Eğiste Hadimi Viyadüğü ile ülkemizin en yüksek ayaklı ve en uzun dengeli konsol köprüsünü Konya’da inşa ettik. Bu proje ile Akdeniz Bölgesi ile İç Anadolu Bölgesini kesintisiz bir şekilde birbirine bağlayarak Toroslara adeta bir mühür vurduk. Çalışmalarımızı burada da bırakmadık. Şu anda devam eden 12 ayrı karayolu projesinin bedeli yaklaşık 16,5 milyar lira. 122 kilometrelik Konya Çevre Yolu’nu, 2×3 şeritli, bitümlü sıcak karışım kaplamalı bölünmüş yol standardında 3 kısım halinde projelendirdik. Konya-Karaman ve Konya-Ereğli yolları arasındaki bağlantıyı sağlayan 22 kilometrelik 1. kısmı 2020 yılında trafiğe açtık. Çalışmaları devam eden 46 kilometrelik 2. kısım ise Konya-Ereğli, Konya-Aksaray, Konya-Ankara ve Konya-Afyon yolları arası bağlantıyı sağlayacak. Bugüne kadar 21 kilometrelik Ankara Yolu Köprülü Kavşağı’nı ve Aksaray Yolu Köprülü Kavşağı’nı tamamladık. Bu yıl içinde 8 kilometrelik kesimin yanı sıra 2 adet tek köprünün tamamlanmasını hedefliyoruz. 2024 yılı sonuna kadar da 2. kısmın tamamını bitirerek trafiğe açmayı planlıyoruz. 54 kilometrelik 3. kısmın çalışmalarına da yatırım programına alındıktan sonra başlayacağız. Konya’nın demiryolu ağının güçlenmesi içinde çok önemli yatırımlar gerçekleştirdik. Ankara-Konya Yüksek Hızlı Tren ve Konya-Karaman Hızlı Tren Hatlarını açtık. Kayacık Lojistik Merkezi ile Konya’yı çok önemli bir lojistik üs haline getirdik. KONYARAY Projesini başlattık. Bu projeyle ‘Türkiye Yüzyılı İçin Doğru Adımlar’ diyerek bir kez daha Konyalı kardeşlerimizin huzurundayız. 45,9 kilometre uzunluğundaki projemiz ile Konya Tren Garı, kent merkezi, OSB’ler, havaalanı, lojistik merkez ve Pınarbaşı arasında hem hızlı ve ekonomik toplu taşıma hizmeti vereceğiz hem de yük taşımacılığını geliştireceğiz. Projeyi 3 ayrı etap halinde inşa edeceğiz. 28 Nisan’da yer teslimini yaptığımız projemizin 1. etabı olan 17,4 kilometrelik Konya Gar-Kayacık Lojistik Merkezi arasına yeni bir hat daha ilave ederek toplam hat sayısını 4’e çıkaracağız. 2 hattan YHT, 2 hattan banliyö ve konvansiyonel hat işletmeciliği yapacağız. 13 peronun bulunduğu banliyö sistemi sanayi bölgesine de hizmet edecek. Böylece mesai giriş-çıkış saatlerinde yaşanılan trafik yoğunluğunu azaltacağız. 1 saat süren seyahat süresini de 30 dakikaya indireceğiz. Havaalanından şehir merkezine ve yüksek hızlı trene bağlantı sağlayacağız. Ayrıca zamanla sanayi bölgelerine kılçık hatlar planlayarak sanayi yüklerini lojistik merkezine daha rahat taşıyabileceğiz” şeklinde konuştu.

    “Deprem kapımızı çalmadan hemen her alanda hazırlıklı olmamız gerektiğinin farkındayız”

    17 Ağustos Büyük Marmara Depremi’ne de yıl dönümü münasebetiyle değinen Uraloğlu, “Üzerinden 24 yıl geçti ama kaybettiklerimizin acı izleri hala yüreklerimizde. Maalesef 6 Şubat’ta da 11 ilimizde büyük yıkıma neden olan 2 büyük deprem ile dünyada eşi benzeri görülmemiş bir felaket ile karşı karşıya kaldık. Yüce Allah’tan yaşanan tüm depremlerde hayatını kaybedenlere rahmet diliyor, bir daha böyle acıların yaşanmamasını temenni ediyorum. Hükümet olarak depremin ilk gününden itibaren bölgedeydik ve her geçen gün daha da güçlenerek çalışmalarımızı titizlikle sürdürdük. Hükümetimizin önceliği deprem bölgesindeki yaraları süratle sarmak. Bu maksatla 11 ilimizde çok önemli çalışmalar gerçekleştirdik. Ama artık şu da bir gerçek ki hepimiz doğal afetler konusunda çok daha şuurlu olmalıyız. Son yıllarda yaşanan iklim değişikliği nedeniyle artık çok daha büyük boyutlarda sel ve orman yangınlarıyla karşı karşıya kalıyoruz. Bu nedenle ülkemizi tüm afetlere hazırlıklı, afetlere dirençli, afetleri en az kayıpla atlatan, afetler sonrasında da hızla toplanan bir ülke haline getirmek için çalışacağız. Bizler de Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı olarak bütün ulaşım modları ve haberleşmedeki altyapılarımızı bu yaklaşımla yapıyor ve mevcutları da iyileştiriyoruz. Çalışmalarımızın her bir adımını günü kurtarmak yerine geleceği güvenle inşa etmek bilinciyle attık, atmaya da devam ediyoruz. Deprem, kapımızı çalmadan hemen her alanda hazırlıklı olmamız gerektiğinin farkındayız. Bu noktada ‘Ulusal Deprem Stratejisi ve Eylem Planı’ ile depreme karşı hazırlıklı olmayı bir devlet politikası haline getirdik. Her kuruma büyük görev ve sorumluluklar düşüyor. Bakanlığımıza bağlı kurumlarımız tarafından bu konuda gerçekleştirilen etkinlik ve çalıştaylarla bu konuyu her daim taze tutuyor ve gerekli hazırlıkları yapıyoruz. Cumhurbaşkanımızın liderliğinde 21 yılda neyin sözün verdiysek yaptık, 100 yılda gerçek olabilecek projeleri başarıyla tamamladık. Bunu da başaracağımıza canı gönülden inanıyorum. Geçmişte yaptıklarımızdan gelen güvenle, Türkiye Yüzyılı’nın üzerinde yükseleceği büyük ve güçlü Türkiye’yi inşa edeceğiz. Aziz milletimiz bize her zaman güvendi ve milletimizin bize güveni, en büyük gücümüz oldu. Biz de işte bu güvenden aldığımız güçle milletimize umut olmaya devam edeceğiz” diye konuştu.

  • “İstanbul’umuzu depreme hazırlayacağız”

    “İstanbul’umuzu depreme hazırlayacağız”

    Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, programları çerçevesinde Elazığ’a geldi. İlk olarak Valiliği ziyaret eden Bakan Özhaseki, ardından Elazığ Belediyesi tarafından organize edilen Toplu Açılış ve Temel Atma Töreni’ne katıldı. Bakan Özhaseki burada açıklamalarda bulundu.

    Yerinde Dönüşüm Projesi’ni başlattıklarını dile getiren Bakan Mehmet Özhasek, “Bu bir mecburiyetti. Çünkü istediğimiz kadar rezerv alan bulamıyoruz. Antakya için düşünün, neredeyse yüzde 90’ı yok olmuş. Hatay’ın merkezi Antakya demek zaten. Hatay’da toplamda 250 bin civarında yıkılan konut var. Nereye koyacaksınız? Böyle bir rezerv alan bulamıyorsunuz. Bir de insanlar hatıraları olan yaşadıkları yerlerden uzaklaşmak istemiyorlar. Hatıralarından asla kopmak istemiyorlar. Bundan dolayı biz yerinde dönüşüm formülünü başlattık. Köy konutları için çok daha kolay. Ben köyümdeki konutumu yaparım. Ona bir taraftan hibe bir taraftan da kredi vererek evlerini yapmalarını sağlayacağız. Tip projeler de vereceğiz. Bizim kontrolümüzde devam edecek. Ama sağlıklı bir şekilde yaptığı takdirde sonuna kadar destekleyip parayı vereceğiz. Sonunda tapuyu verirken de bir kısmını 2 sene vadesiz, 10 sene faizsiz bir şekilde verdiğimiz kredinin yarısını geriye dönüşünü isteyeceğiz. Bundan büyük bir avantaj olmaz.

    Ortalama köyde bir ev bir milyon liraya mal oluyorsa biz devlet olarak 1 milyon lirayı veriyoruz. O iş yaptıkça parayı vereceğiz. Ev bitti ve sonra yarısının 2 sene sonra başlamak üzere 10 yıl boyunca sadece senedini isteyeceğiz. O günlerde 3 bin lira civarında olacak aylık taksitin de kimseye dokunmayacağını herkes tahmin eder. Şehir merkezlerinde de binalarda bulunan kardeşlerimiz en az yarısı anlaşıp bir araya geldiği taktirde aynı krediden istifa edecek. Eğer evleri biraz daha büyükse 1 milyon 300 bin liraya kadar biz para vermeye devam edeceğiz. Vatandaş kendisi evi yapacak, istediği müteahhitle anlaşarak devam edecek biz para vereceğiz. Bittikten sonra da 2 sene içerisinde hiçbir şey istemeyeceğiz. Sonra 10 yıl boyunca da o verdiğimiz kredinin yarısını aylık olarak taksitlerini kendilerinden isteyeceğiz. Bu büyük bir imkan bu imkandan istifade etmek lazım” diye konuştu.

    “180 bine yakın başvuru var”

    Vatandaşların durmadan müracaat ettiğini vurgulayan Bakan Özhaseki, “Gelirken baktım 180 bine yakın biz yerinde dönüştürürüz, siz bir an önce yetki bizi destekleyin, işimiz biz yapalım diyen vatandaşlarımız var. Bunun çok büyük faydaları var. Bir yerde biz TOKİ olarak merkezden 3-5 bin konut verdiğimizde bunu alan büyük müteahhitlik grubu önce gidiyor fabrikaya 5 bin kapı, fayans, lavabo, cam siparişi veriyor. Sonra tırlara dolduruyor ve deprem bölgesine getirip monte ediyor, geçip gidiyor. Yereldeki tüccara, sanayiciye, imalatçıya, esnafa ne faydası var. Fazla bir faydası olmuyor. Ama yerinde dönüşüm projesi ile birlikte inşaat sektörüne, malzeme temin eden 140 alt sektör burada istifade etmiş olacak” şeklinde konuştu.

    “Harç, pul, damga vergisi falan da istemiyoruz”

    Yerinde Dönüşüm Projesi ile istihdamın ve ticaretin canlanacağını aktaran Özhaseki, “Bir an önce şehirler ayağa kalkınca o şehre geri dönüşlerde başlayacak. Bunun için bir taraftan biz rezerv alanlar yapacağız. Gücü olmayan insanlara, evini yerinde yapamayacak insanlara o evlerden vereceğiz. Ama bir taraftan da vatandaşın yapmasını sağlayacağız. Bunu yaparken destek sonuna kadar devam edecek. Elazığ’da da şu ana kadar 2 bin civarında biz yerinde dönüştürmek istiyoruz diye müracaatları var. O kardeşlerimiz için eğer isterlerse müteahhitlerle katlı yapacakları zaman anlaşma için tip sözleşmeler vereceğiz. Eğer istiyorlar ise hazır çözümlenmiş projeler de vereceğiz. 100, 120, 150 metrelik statiği, betonarmesi, eklektiği çözümlenmiş bir şekilde projelerde vereceğiz. Harç, pul, damga vergisi falan da istemiyoruz. Yapı denetim firmalarına giderek masraf etmesinler, o işi de biz üstleniyoruz. Yapı denetim firmalarının parasını biz ödeyeceğiz ve biz denetlettireceğiz” dedi.

    “Ağalar paşalar devreye girse de taviz yok”

    Bakan Özhaseki, “Artık fay hatlarının geçtiği ve kırıklarının olduğu yerlerde asla bir tek yapı yapılmayacak. Bunda tavizimiz yok. İmar planlarına işliyoruz. Bu konuda eş dost devreye girse de, ağalar paşalar devreye girse de taviz yok. Yapılmayacak. Zeminde sıvılaşma olan yerlerde de yapı yapılmayacak. Sonra zemin etütleri yapılmadan buna uygun statik çözümlenmeler ortaya konmadan da yapı yapılamayacak” diye kaydetti.

    “Şehir merkezlerini Bakanlık olarak girip biz yapacağız”
    Özhaseki, “Bir taraftan bir karar daha aldık, şehirlerimizin merkezlerini de biz yapıyoruz. Hatay’ın da, Kahramanmaraş’ın da Adıyaman’ın da, Malatya’nın da şehir merkezlerini Bakanlık olarak girip biz yapacağız. Çünkü o merkezler herkesin belki de iftihar edeceği kartpostallara konu olan veya insanların buluşma yeri olarak ortaya çıkacak olan bir manzara arz ediyor. Oralardaki yapılar istiyoruz ki düzgün çıksın. Kimlikli binalar ortaya çıksın. Sonra da çeperlerde yapılacak olan diğer binalar onları örnek alarak yapsınlar. Bunun içindeki burada da biz elimizden geleni inşallah o şehirlerimiz için kullanmaya devam edeceğiz” dedi.

    “Bakanlık olarak İstanbul’umuzu depreme hazırlayacağız”

    İstanbul depremine de değinen Özhaseki, “Allah korusun herkes İstanbul depreminden bahsediyor. Bütün bilim adamlarımız o konuda çok şiddetli şekilde söylemlerde bulunuyorlar. Doğrudur. Biz de onlara inanıyoruz zaten. Bilim adamlarının söyledikleriyle kavga edecek halimiz yok. Onlara uyarak ve doğadaki kendine has gelişmeleri takip ederek biz önlem almak durumundayız. İnşallah bir taraftan da Bakanlık olarak İstanbul’umuzu depreme hazırlayacağız. Böyle olursa geleceğe güvenle bakabileceğiz. Yoksa her bir iki senede bir dizlerimize vuracağız. Canlarımızı toprağa vereceğiz ve ağlamaya devam edeceğiz. Bunun üç tarafı var. Hiç kimse unutmasın. Bir tarafı elbette ki devlet, Bakanlık. Kanun çıkaracak, destek verecek. Elinden geleni yapacak. Ama bir tarafta da belediye başkanları gayret edecekler. Çöküntü alanı haline gelmiş vatandaşların bulunduğu mahallelerde hesaplar yapacaklar. Onlarla görüşecekler. Hazır hale getirecekler. Sonra dönüp bakanlığa diyecekler ki, biz burada bir yer hazırladık. Hadi gelin bizi destekleyin. Elinizde ne imkân varsa bize verin, kira paralarını ödeyin. Rezerv alanlar verin. Para desteğinde bulunun. Biz burayı dönüştürelim diyecekler. Sonra üçüncü tarafında da bu işin vatandaşımız var. Değerli kardeşlerim, eğer vatandaş istemezse bu memlekete hiçbir şey yapılmaz.

    Dönüşüm bile yapılamaz. Eğer diyorsa ki vatandaş ben bu evden çıkmam. İçinde ölürüm sana ne, ben zaten nereden size destek olayım, nereye gideceğim. Ben bu yaştan sonra nereye gideyim falan demeye başlarsa yapılamaz ki dönüşüm. Orada da vatandaşımızın yardımcı olması lazım. Biraz anlayışlı davranması lazım. Elbette onları incitmek istemeyiz. Üzmek istemeyiz. Onların üzerine bir yük binsin. Ama vatandaşımızın da burada anlayışlı olması lazım. Hele hele siz binadaki diğer komşularla anlaşın. İş bana kalsın. Ben hallederim ya. Sen merak etme. İş ona kaldığında da gelip konuştuğumuzda ikimiz mislini, 3 mislini istiyor. Biz aynı gemideyiz. Allah korusun bu gemi su alırsa hepimize zarar gelir. O yüzdendir ki bu işin siyaseti olmaz. Deprem işi el birliğiyle çözülebilecek bir iştir. Bunu hep beraber çözeceğiz. Buna yapacak gücümüz var. Kudretimiz var, imkanımız var. Bilgimiz, birikimimiz var ve bu işte de herkesten destek bekliyoruz” diye kaydetti.

  • Marmara Depremi’nin “batık şehri”nden canlı yayın

    Marmara Depremi’nin “batık şehri”nden canlı yayın

    Marmara Depremi’nin ardından fay hattının Değirmendere Mahallesi Çınarlık Meydanı’nda yer alan otel, vapur iskelesi, çay bahçesi, ev gibi yapıları denize çekmesiyle oluşan “su altı şehri”ne, su altı belgesel yapımcısı ve görüntü yönetmeni Tahsin Ceylan’ın da yer aldığı 9 kişilik ekip dalış yaptı.

    Dalışta Ceylan, 27 dakika süren canlı yayında “su altı şehri”nde gördüklerini anlattı.

    Ceylan, bundan 24 yıl önce bugün ve bu saatlerde, yine suyun altında olduğunu belirterek, depremde Ankara’da bulunduğunu, yaşanan acıya kayıtsız kalamadığını ve bölgeye yardım için geldiğini anlattı.

    Başında bulunduğu bir arama kurtarma ekibiyle Gölcük’e geldiğini, o dönem ekipman olarak iyi bir durumda olduklarını aktaran Ceylan, “Depremin özellikle Halıdere’de, Ulaşlı’da su altında kalmış hem insanları hem yardıma ihtiyaç duyulan alanlarda çalışmıştık. O görüntüleri pek servis etmiyoruz. Biliyorsunuz, o saatte insanlar çay bahçesinde oturuyorlardı. Vefat edenleri çıkarmak da bize düştü. Tabii ekibimizde bir genel cerrah vardı, çok sayıda yaralıya yardım etti.” ifadelerini kullandı.

    Ceylan, aradan geçen 24 yılın ardından 17 Ağustos’u depremin su altındaki izleriyle andıklarına işaret ederek, “Tabii bu zor bir olay. Türkiye’de ilk defa su altından canlı yayın, bir de konuşma sistemi ekledik. Suyun altında gördüklerimi su altında anlattım ve kayıt oluşturuldu.” dedi.

    “Suyun altındaki izler duruyor”

    Ceylan, dalış ekibine Sahil Güvenlik Komutanlığı Dalış, Emniyet, Güvenlik, Arama ve Kurtarma Timi (DEGAK) İstanbul Birimi ve Değirmendere Sualtı Topluluğunun da katıldığını belirterek, toplam 9 kişilik bir ekiple güzel bir çalışma gerçekleştirdiklerini anlattı.

    Ceylan, şunları söyledi:

    “Anadolu Ajansının canlı yayın ekibi bizimleydi. Zor bir uğraşı tamamladık. Suyun altında 27 dakika hem görüntülerle beraber hem de konuşarak o gördüklerinizi anlatmak gerçekten zor bir olaydı. Bizim için zorluğu çok yüksekti. Biliyorsunuz karada bir bina yıkıldığında, yerine yenisi yapılıyor ve o izler gidiyor. İnsanın hafızasında o izler siliniyor ancak suyun altındaki izler duruyor ve orayı aslında anlatıyor olmamızın nedeni, deprem gerçeğini unutturmamak. Yoksa depremin izlerini sildik demekle deprem ortadan kalkmıyor. Bir daha deprem olabiliyor. Biliyorsunuz, bu bölgede özellikle deniz dolgu alanlarının hepsi suyun altında kaldı ve şu anda da kıyıdan belki 500 metre aşağıya kadar, 50 metre derinliğe kadar birçok depremin izini görebiliyoruz. Orası doğal bir resif oldu şu anda o batık şehir. Türkiye’de en fazla dalgıcın da gelip görmek istediği bir yer oldu. Bu anlamda da hizmet ediyor. O bölge birçok deniz canlısına da yuva oldu ve 17 Ağustos’u biz Anadolu Ajansının çok değerli katkılarıyla bu çalışmayı yapmış olduk, bu anma etkinliğini yapmış olduk.”

    Su altında yapılan canlı yayında, hem gördüklerini hem de daha önce yaşadıklarını anlattığını bildiren Ceylan, “Su altında kalan o binalar, insanların ayakkabıları önümüze çıktı. Bir sürü kişisel eşya hala suyun altında duruyor, bu kadar yıl sonra. O görüntüleri de çektik ve amacımız burada deprem gerçeğini unutturmamak. Bunun izleri silinmemiş.” diye konuştu.

    Bu bölgeyle ilgili kitap hazırladıklarını ve belgesel de yayınladıklarını aktaran Ceylan, bu bölgeyi “Derinlerdeki Acı” olarak nitelendirdiklerini, deprem karşısında egemen gücün olmadığını sözlerini ekledi.

  • İnegöl Belediyesi deprem gerçeğini hatırlattı

    İnegöl Belediyesi deprem gerçeğini hatırlattı

    İnegöl Belediyesi, İnegöl Doğal Afetler Arama Kurtarma Ekibi (İNDAK) iş birliğinde 17 Ağustos 1999 Marmara Depreminin 24’üncü yıl dönümü kapsamında bir dizi farkındalık etkinliği gerçekleştirdi. Hafta sonu Yazıcılar Sitesi kentsel dönüşüm alanında yapılan arama kurtarma tatbikatı sonrası, Pazartesi günü İnegöl Belediyesi merkez binada deprem tatbikatı ile bina önünde sergi etkinliği gerçekleştirildi.

    BELEDİYE BİNASINDA DEPREM CANLANDIRMASI YAPILDI

    Deprem tatbikatı 13.00’da İNDAK ekiplerinin siren çalmasıyla başladı. Sirenle birlikte personeller ve binada bulunanlar önce çök-kapan-tutun hareketini uygulayıp kendilerini güvenli bölgelerde korumaya aldı, ardından ikinci işaretle birlikte bina uygun şekilde tahliye edildi.

    DÜNDEN BUGÜNE TÜRKİYE’DE DEPREMLER

    Tatbikat sonrası İnegöl Belediye binası önünde gün boyu İNDAK stantları açık kaldı. Burada İNDAK’ın arama kurtarma çalışmalarında kullandıkları ekipmanlar ile deprem enkazından çıkarılan acı hatıraların yer aldığı objeler sergilendi. Aynı zamanda “Dünden Bugüne Türkiye’de Depremler” konulu sergi yine belediye binası önünde açıldı. Onlarca fotoğraf ile geçmişten günümüze ülkemizde yıkıma neden olmuş depremler hatırlatıldı.

    DEPREM FARKINDALIK ÇALIŞMALARIMIZA DEVAM EDİYORUZ”

    Tatbikat sonrası AK Parti Bursa Milletvekili Ayhan Salman, Belediye Başkanı Alper Taban ve AK Parti İlçe Başkanı Mustafa Durmuş sergiyi gezerek incelediler. Burada bir açıklama da yapan Belediye Başkanı Alper Taban, “17 Ağustos 1999’da yaşanan deprem hadisesine dikkat çekebilmek adına farkındalık çalışmalarımıza devam ediyoruz. Geçtiğimiz hafta Yazıcılar Sitesi yıkımında 2 gün süren bir arama kurtarma tatbikatı gerçekleştirildi. Beraberinde bugün belediye binamızda bir deprem tatbikatı yaptık. Çalan sirenlerle birlikte binadaki tüm arkadaşlarımız önce çök-kapan-tutun hareketini uygulayıp ardından kontrollü şekilde binayı tahliye ettiler” dedi.

    KAHRAMANMARAŞ DEPREMİ ÇOK ZOR BİR SÜREÇTİ”

    Yakın zamanda Kahramanmaraş depreminde çok büyük bir yıkım yaşadığımızı hatırlatan Başkan Taban, şöyle devam etti: “Kaybettiğimiz vatandaşlarımız oldu. Ben Cenabı Allah’tan bir kez daha rahmet diliyorum, yaralılara şifalar diliyorum. Bizler de deprem bölgesindeydik. İNDAK ekiplerimiz de orada 100’ün üzerinde vatandaşımızın enkaz altından gerek canlı gerekse de cesetlerinin çıkarılmasına katkı sundular. Çok zor bir süreçti. Allah bir daha yaşatmasın. Bizler de bu alanda bugün hazırlıklarımızı, eşyalarımızı, ne durumda olduğumuzu göstermek adına, toplumumuzun da dikkatini çekerek vatandaşlarımızın kendi önlemlerini de almaları adına bir farkındalık çalışması yapıyoruz. Aynı zamanda burada bir resim sergisi var. Vatandaşlarımız da gün boyu geçmişte ülkemizde yaşanmış depremlere dair görselleri inceleyebilecekler.”

    HER BİREYİN SORUMLULUKLARI VAR

    “Bunu sadece İNDAK veya İnegöl Belediyesi’nin planlamasıyla başaramayız. Her aile kendi içerisinde de planlamasını yapmalı. Deprem anında ne yapacağız? Deprem sonrası ne yapacağız? Binamız eski mi, depreme dayanıksız mı? Her bireyin bu noktada kendi sorumlulukları var.”

    KENTSEL DÖNÜŞÜM VURGUSU

    “Bizler arka planda şehrimizin kentsel dönüşüm planını çıkardık. Bakanlığımıza da bunu sunduk ve bununla ilgili şu anda dönüşüm çabamızı ortaya koyuyoruz. Turgutalp Mahallemizde şu anda başlama aşamasına doğru götürdüğümüz bir kentsel dönüşüm projemiz var bir de özel sektör eliyle dönüşüme giren binalar var. Bu uzun soluklu bir iş. Vatandaşlarımızın da bu konuda istekli olması çok önemli. Çünkü vatandaş istemezse bu dönüşümlerin gerçekleşmesi çok mümkün olmuyor.”

    DEPREM YARIN OLACAKMIŞ GİBİ HAZIRLANMALIYIZ”

    AK Parti Bursa Milletvekili Ayhan Salman ise depremin dünyanın bir gerçeği olduğunu hatırlatarak “Ülkemiz için de bu çok önemli. Pek çok şehrimiz deprem kuşağında. Dolayısıyla biz deprem yarın olacakmış gibi hazırlanmalıyız. Arama kurtarma faaliyetleriyle ilgili özellikle Marmara depremi sonrasında ülkemizin pek çok yerinde gönüllü teşekküller halinde ekipler kuruldu. İnegöl’ümüzün gururu olarak da İNDAK güzel işler ortaya koyuyor. Ben kendilerini tebrik ediyorum. Son depremde de bunu gösterdiler. Önemli hizmetlerde bulundular” diye konuştu.

    BİLİNÇ OLUŞMASI ADINA BU TÜR ORGANİZASYONLAR ÖNEMLİ

    Deprem olmadan hazırlanmak gerektiğine de vurgu yapan Salman, “Konut stoğumuzun artık güncellenmesi gerektiğinin farkındayız. Bununla ilgili devletimizin çok önemli katkı ve destekleri var. Belediyelerimizin çalışmaları var. Vatandaşlarımızın da bu konuya ilgi göstermeleri gerektiğini düşünüyorum. 6 Şubat’ta son 300 yılın belki de en büyük depremini yaşadık. 50 bin canımız gitti. Aziz milletimizin de bu süreçte ne kadar fedakar olduğunu bir kez daha gördük. 85 milyon omuz omuza vererek depremzedelerin yaralarını sarmak adına mücadele verdik, vermeye devam ediyoruz. Bunlardan dersler çıkararak yarın deprem olacak gibi hazırlanmamız gerekiyor. Bu tür organizasyonların da bu bilincin oluşması noktasında önemli olduğunu düşünüyorum” ifadelerinde bulundu.

  • Acının kardeşliği

    Acının kardeşliği

    Merkez üssü Gölcük olan 17 Ağustos 1999 depreminin üzerinden 24 yıl geçti. Her yıl olduğu gibi bu yıl da tarihler 17 Ağustos’u gösterdiğinde kentte yeniden acılar tazelendi. Kahramanmaraş merkezli depremde Hatay’da yaşadıkları binanın yıkılması neticesinde Kocaeli’ye taşınmak zorunda kalan Akpınar çifti de, Gölcük 17 Ağustos Mezarlığı’nı ziyaret etti. Mezarlıkta 17 Ağustos depremini yaşayan Yasemin Yazıcıoğlu Demircan ve halası Şaziye Boz ile tanışan Hatice ve Yasir Akpınar çifti, yaşamını yitiren depremzedeler için dua etti. 24 yıl arayla farklı şehirlerde iki büyük depremi yaşayan afetzedeler, acılarını ve yaşadıklarını paylaştı.

    “Evet, biz kıyameti yaşadık”
    Hatay’da doğduğunu, hem çocukluğunun hem de gençliğinin Hatay’da geçtiğini ifade eden Hatice Akpınar, depremden sonra hayatın alt üst olduğunu kaydetti. Akpınar, “O gece biz uyumuyorduk. Kayıplar uykuda yakaladı. Hatay deprem bölgesi ama böyle bir depremi yaşamamıştık. Çocukken deprem yaşamışım ama hatırlamıyorum. Ben duracağını sandım ama durmadı. Allah’tan küçük kızım Nefes’i odasında yatırmıyorduk. Onun odasına ilk andan itibaren molozlar devrildi. Nefes’i yatağa aldığım esnada duracak sandım ama eşime seslendim. ‘Yasir durmuyor’ dedim. ‘Sakin ol’ dedi. Bizi bayağı bir salladı. Öyle böyle bir deprem değildi. Bu kıyamet mi? Evet, biz kıyameti yaşadık” dedi.

    “Hatay, o gece ve o geceden sonra bir daha ısınmadı”
    Depremin olduğu gün Hatay’da havanın çok soğuk olduğunu söyleyen Akpınar, “O gece öyle bir soğuktu ki, Hatay normalde sıcak şehirdir. Kışı en fazla 2 ay yaşarız ama o gün çok soğuktu. Hatay, o gece ve o geceden sonra bir daha ısınmadı. Çok fazla kayıplarım var. Annesini kaybedenler vardı, kuzenlerim vardı, karısını kaybeden yakınlarım var. En çok sevindiğim Rabbim bana evlatlarımın acısını göstermedi” diye konuştu.

    “Paranın geçmediği, günlerce tuvaletimizi bile yapamadığımız günler yaşadık”
    Deprem olduğu sırada korku ve panikle kızı Nefes’in yanına koştuğunu dile getiren Hatice Akpınar, “Kızımı dışarıya attım. 1. kattaydım. İnerken boşluğa düştüm. Kaçarken Nefes’i dışarıya attım. O an da boşluk çöktü. Ayaklarım enfeksiyon kaptı ama umurumuzda değildi. Nefes alabiliyorduk, o önemliydi. Paranın geçmediği, affedersiniz ama günlerce tuvaletimizi bile yapamadığımız günler yaşadık. Çocuğumun ayağına 3 gün sonra çorap bulabildim. O soğukta yaşadık geçti çok şükür ancak yaralıyız. Deprem sonrası herkes normale dönüyor ama biz normalleşemiyoruz” şeklinde konuştu.

    “Hatay’ın yüzde 75’i yok oldu”
    Hatay’ın medeniyet şehri olduğunu belirten Akpınar, “Benim şehrim medeniyet şehridir. Bizim şehrimiz öyle güzeldir ki Hristiyan’ı, Yahudi’si, Müslüman’ı hep birlikte yaşıyoruz. Medeniyet şehriyiz. İnsanımız sıcak kanlı ama şu an Hatay’ın yüzde 75’i yok oldu. Bakıyorum, o geceden sonra ‘Burası ne olmuş?’ dedim” dedi.

    “Acımı burada yaşamak ve burayı görmek istedim”
    Eşinin arkadaşlarının yardımıyla Kocaeli’ye geldiklerini vurgulayan Akpınar, sözlerini şöyle noktaladı:
    “Biz tırla geldik. O esnada bize yardım ettiler. Soğukta üşüyerek geldik. Şunu gördüm; ‘Sizi en iyi biz anlarız…’ O yazı bana çok dokundu. Buraya geldim. Gölcük depreminin büyük olduğunu biliyordum ama kendim anlatıyorum ama insanlar da bana acılarını anlatıyor. Bugün de buraya gelmek istedim. Bugün o acının yaşandığı gün. Hatay’da mezarlarda bulunamayan kişiler var. Ulaşılamayan kayıplar var. Orada dua edemedim. Hatay’a gidemedim ama buraya gelmek istedim. Acımı burada yaşamak ve burayı görmek istedim. Buraya gelince rahatlıyorum, dua ediyorum. Kayıplarımızı düşünüyorum. Burada onlara da dua gönderiyorum”

    “Depremden dolayı her şeyimizi yitirdik”
    Hatay’da kadın giyim mağazası olduğunu ancak depremde dükkanın da yıkıldığını söyleyen Yasir Akpınar, hobi olarak 20 yıldır kanarya üretimi yaptığını ve tanıdığı kanarya üreticilerinin yardımları sayesinde Kocaeli’ye gelebildiğini anlattı. Akpınar, “Şu anda zaten görmüş olduğunuz gibi depremden dolayı her şeyimizi yitirdik ve Allah razı olsun bir takım sevdiğimiz dostlarımız bize yardımcı oldular. Şu anda Kocaeli’de ikamet ediyoruz” dedi.

    “Çok acı kayıplar oldu”
    “Deprem anı bir kıyametti” diyen Yasir, “Hala üzerimizden atamadığımız, hala her an yaşayacakmışız gibi bir durum. Tarifi yok. Öyle bir acı ki bunun tarifi yok. Allah bir daha yaşatmasın. 11 ilimizde yaşandı. Çok acı kayıplar oldu. Allah vefat eden herkese rahmet eylesin. Akrabalarına da sabırlar versin. Aynı şey bizim içinde geçerli. Bizde yakınlarımızı kaybettik. Kuzenlerimiz gitti, amcalarımız gitti. Hatay gitti. Doğduğumuz topraklar gitti. Çocuklarımız için kurduğumuz her şey gitti. Nefes alıyoruz hamdolsun ama derdimiz bu değil. Burada çok şükür aileler bizi sahiplendi ama bizim orada halkımız var. Orada çaresizce yaşayan insanlar var. Seslerini duyuramıyorlar. O insanlara devlet büyüklerimizin el atmasını istiyoruz. Televizyonlarda görüldüğü gibi değil. O halk işsiz. Ben içtenlikle söylüyorum. Hatay şu anda kötü durumda. Ben 3 hafta önce de gittim. Allah sabır versin. Sıcaklar yükseldi. Biz burada nefes alabiliyoruz, belki vantilatör, klimanın altında oturabiliyoruz ama o insanları düşünebiliyor musunuz? Gerçekten de tekrar tekrar üstüne basarak söylüyorum Hatay çaresiz. Diğer illerimizin de Allah yardımcıları olsun. Hatay’ı ve oradaki insanların çaresizliği görsünler” diye konuştu.
    Depremzede vatandaşların zor şartlar altında yaşam mücadelesi verdiğine dikkat çeken Akpınar, “Yarın kış olacak. Ben o insanları düşünemiyorum. Dile getireceğim çok şey var. Tek istediğim, Hatay’a bir yardım eli uzatılması. Gençlerimize sahip çıksınlar. Yarınlarımıza sahip çıksınlar. Benim gidecek yerim yok. 5 nüfuslu bir aileyim. Orada iş sahası yok. Nerede çalışacağım? Ekmeğimi nasıl kazanacağım? Her yer virane içerisinde. Bir şehir yok. Çareyi dışarıya çıkmakta bulduk. Geri döneceğiz tabii ki. Toprağımızı bırakıp geldik ama yapamıyoruz. Özlüyoruz. Her zaman elimiz yüreğimizde. Yakınlarımız tekrar memlekete geri dönmeye başladılar. Şehrimizi bırakıp kaçmadık” ifadelerini kullandı.

    17 Ağustos depremzedesi: “İlk anda öfke hissediyorsunuz”
    17 Ağustos 1999 depreminde annesi başta olmak üzere, birçok akrabasını kaybeden Yasemin Yazıcıoğlu Demircan (61), “Evimiz tam yıkılmadı ama ciddi hasar aldı. O dönemde banka müdürü olarak görev yapıyordum. Bu ülkede deprem gerçeği uzun yıllardır var ama ilk yüzleşme 1999 yılında yaşandı. İlk anda öfke hissediyorsunuz. Öfkenin yerini sonra büyük bir sızı, acı alıyor. Ben annemin enkazının üzerinden çıktığımda hissettiğim ilk duygu gençliğim, çocukluğum, her şeyim yok olmuştu. ‘Bir daha Gölcük diye bir yer olmayacak’ dedim. Lokal olarak sadece Gölcük’te olmuş gibi algıladım. Arabanın radyosunu açtığımda ‘Avcılar’ dediler. ‘Allah Allah, spiker sanırım yanlış söylüyor’ dedim ama fark ettik ki deprem Yalova, Sakarya gibi birçok ili etkilemiş. Çok çaresiz hissediyorsunuz. Zamanla o geçiyor. Ben Gölcük’e bakıyorum ‘Vay be, Gölcük’e bak’ diyorum. Yine binalar kuruldu ama giden canlar yok” dedi.

    “Vatandaş olarak bizimde çok eksiğimiz var”
    Kocaeli Büyükşehir Belediyesi ve Gölcük Belediyesi’nin çalışmaları sayesinde Gölcük’ün yeniden doğduğuna dikkat çeken Demircan, “Büyükşehir belediye başkanımız ve Gölcük Belediye Başkanımızın büyük çabalarıyla yerinde kentsel dönüşüm çalışmaları başladı. Şuanda örnek proje olarak çalışmalar sürüyor. Çok büyük bir özveriyle çalışmalar yürüyor. Ben Gölcüklü olarak ikisine de çok teşekkür ediyorum. Eksikler var mı tabii ki var ama bu sadece devlet eksikleri değil. Vatandaş olarak bizimde çok eksiğimiz var. Alacağımız evin fayansına, parkesine bakıp, ‘Acaba bu binanın deprem ve zemin etütü var mı?’ diye araştırmamız lazım. Vatandaş ve devletin el ele çözmesi gereken konu şey var. Tek başına devlet yapamaz” diye konuştu.

    “Annemin mezarında çiçek açmıyor…”
    Her depremzedenin acı dolu bir hikayesi olduğunun altını çizen Demircan, sözlerine şöyle devam etti:
    “Herkesin bir acısı var. Deprem olduktan sonra asla bir gün önceki konforunuz olmuyor. Sizi 5 yıldızlı otele de koysalar o acı sizinle birlikte geziyor. Halam çok varlıklı bir kadındı. Her şeyini kaybetti. Annem 2. gün bulduk. Kurtlanmış, böceklenmişti. Annem çok güzel bir kadındı. Annemi ceset torbasına koydum, üstüne kireci döktüm. Rahmetli oğlum 14 yaşındaydı. Annemin mezarını kazdılar ve gömdük. Hala daha ben annemin mezarına çiçek ekiyorum ama olmuyor. Babamla aralarında 13 ay var. Babamın mezarına ektiğim çiçekler açıyor, annemin mezarında çiçek açmıyor. Benim gibi inanın yüzlerce, binlerce insanın hikayesi var. Bunlara Hatay eklendi, Kahramanmaraş eklendi, Elazığ eklendi, Van eklendi. İnanın hepsinin acısını biz yüreğimizde hissediyoruz”

    “O gece çok sıcaktı”
    Depremde saatlerce enkaz altında kalan ve eşi başta olmak üzere apartmanda ikamet eden 19 yakınını kaybeden Şaziye Boz ise “Depremden 15 gün sonra düğünümüz olacaktı. Çeyizler seriliydi, daireler döşenmişti. Çok sıcak vardı. Eve de sığamıyoruz. Balkonlarda oturuyoruz o kadar çok sıcaktı. O gece saat 02.30’a geliyordu. Yatamadık. Aradan çok geçmedi. Ses duyuldu. Rüzgar esiyordu. ‘La İlahe İllallah’ dedim kalkamadım. Kıyamet koptu zannettim. Deprem aklımıza gelmedi. Karşı komşu balkondan görmüş. ‘İlk sizin ev gitti’ dedi” şeklinde konuştu.

    “Kıyamet kopuyordu”
    Enkazdan çıkarıldıktan sonra uzun süre tedavi gördüğünü anlatan Boz, “Ayağımı keseceklerdi. Albay doktor geldi. Doktor ‘Kesmeyelim, serum verelim. Yaşlı kadın’ dedi. O kestirmedi Allah’tan ayağımı kurtardı. Çocuklarımın seslerini duyuyordum. ‘Anne baba’ diye bağırıyorlardı. Hafriyatçıyız. Beni kurtarmak için geldiler, dozerin sesini duyuyordum. Kıyamet kopuyordu. Herkes ‘Sizi kurtaracağız’ diyordu. Kayınbiraderlerim, eşim, eltilerim, apartmandakiler öldü. Toplamda 19 kişi hayatını kaybetti. Enkazdan 13 saat sonra çıktım. Herkesin sesini duyuyordum ama onlar beni duyamıyordu” sözlerine ekledi.

  • Kontrollü yıkım kontrolden çıktı

    Kontrollü yıkım kontrolden çıktı

    Onikişubat ilçesi Karamanlı Mahallesi’nde bulunan site iki bloktan oluşuyordu. Depremde B bloğu ağır hasar alırken, A blok ise az hasarla depremi atlattı. Yapılan incelemeler sonucu ağır hasar alan bloğun yıkımına karar verildi. Apartman sakinlerinin iddiasına göre, tedbirsizce yapılan yıkım sonucu ağır hasar alan blok, 14 ailenin yaşadığı ve depremi az hasarla atlatan yan bloğun üzerine düştü.

    “Kimseye haber verilmeden, herhangi bildiri yapılmadan yıkıma başlanmış”

    Meydana gelen yıkım olayı sonrası az hasarlı binalarının ağır hasar aldığını ifade eden Cennet Gürsoy, “İki bloktan oluşan Asilhan Sitesi’nde yaşıyorduk. B Blok ağır hasarlı, A blok hafif hasarlıydı. 11 Haziran 2023’den önce yıkım kararı çıkmadan önce b blok hakkında ‘içine girilemez’ denmişti. Daha sonra buraya 3 defa keşfe gelindi. B blok yıkım kararı 11 Haziran’da çıktı. Daha kimseye haber verilmeden, herhangi bildiri yapılmadan yıkıma başlanmış. Yıkım esnasında binanın bizim taraftaki kısmı zayıftı zaten. 3 tane taşıyıcı kolon depremde gitmişti. Bizim bloktan taraftaki yerden yıkıma başladılar. Taşıyıcı kolona vurulduktan sonra bina direkt bizim binanın üzerine devrildi. Güvenlik şeridi oluşturulmadan, doğru dürüst bir işlem yapılmadan tedbirsiz bir şekilde evimizin üzerine yıktılar” ifadelerini kullandı.

    “14 aileyi perişan ettiler”

    Mağdur olduklarını ve yardım istediklerini ifade eden Neslihan Gökkaya ise, “Düzensizce ve ihmalkârca bir yıkımla burada 14 aileyi perişan ettiler. İki aydır bu yıktıkları binayı dahi kaldırmadılar. Biz şu an çok mağdur durumdayız” dedi.
    Öte yandan, ağır hasarlı binanın yıkımı ise cep telefonu kamerası ile kaydedildi. Görüntülerde, binanın yıkımı sırasında bir anda çöktüğü ve yandaki hafif hasarlı binanın yanına devrildiği görüldü.