Etiket: deprem

  • Moriwaki’den İstanbul için uyarı

    Moriwaki’den İstanbul için uyarı

    Japon deprem uzmanı Yüksek İnşaat Mühendisi Yoshinori Moriwaki, “Kentsel dönüşüm yapılırken yumuşak zeminli yerden başlamak lazım. Zemin sertse bina kötü de olsa fazla sıkıntı olmuyor.” dedi.

    Moriwaki, Balıkesir’in Burhaniye ilçesinde faaliyet gösteren bir beton firmasının otelde düzenlediği

    “Deprem gerçeği: Türkiye ve Japonya arasındaki farklar” konulu sempozyumun ardından basın mensuplarına değerlendirmelerde bulundu.

    Türkiye’nin olası depremlerden en az hasarla çıkabilmesi için herkesin ortak hareket etmesi, öncelikle mevcut binaların kentsel dönüşümle güçlendirilmesi gerektiğini belirten Moriwaki,

    “Kentsel dönüşüm yapılırken yumuşak zeminli yerden başlamak lazım. Zemin sertse bina kötü de olsa fazla sıkıntı olmuyor.” ifadesini kullandı.

    Moriwaki, İstanbul’un, Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın bir kolu üzerinde bulunduğunu hatırlattı.

    Fay hattının kuzey kolunun, İstanbul Boğazı’nın girişinden güneye 20 kilometre ilerideki noktadan Silivri tarafından, Çanakkale tarafından gittiğini aktaran Moriwaki,

    “Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın kuzey kolu var. O kuzey kolunun bu noktasının tehlikeli olduğunu düşünüyorum. Kimse ne zaman olacağını söyleyemez ama bir gün gelecek bu depremi az hasarla atlatmak için hazır olmak lazım. Hep beraber devlet, hükümet, belediye, okullar ve her aile beraber hareket ederse hasarı yüzde 70 azaltabilir.” diye konuştu.

    Yoshinori Moriwaki, sempozyumdaki konuşmasında ise geçen yıl aralık ayında Kahramanmaraş’ta katıldığı bir programda, Doğu Anadolu Fay Hattı’nın kırılmaya başladığını ve bu ili de etkileyebileceğini söylediğini anlattı.

    Türkiye’deki fay hatlarının doğudan batıya harekete geçtiğini ifade eden Moriwaki, buna bakıldığında Marmara Bölgesi’nin risk altında olduğunu sözlerine ekledi.

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan LGS açıklaması

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan LGS açıklaması

    5 Şubat 2023 tarihinde, yalnızca Adıyaman, Hatay, Kahramanmaraş, Malatya illeri ile Gaziantep ilinin Nurdağı ve İslahiye ilçelerindeki okulların 8. sınıflarında kayıtlı olan öğrencilerimiz için bu tercih döneminde, Türkiye’nin her tarafındaki sınavlı okullarda her şube için 2 ek kontenjan açacağız” dedi.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda şu ifadeleri kullandı:

    “23 Haziran’da açıklanan LGS sonuçlarının tüm öğrencilerimiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum. 3 Temmuz Pazartesi günü başlayacak tercih sürecinde, 6 Şubat depremlerinden etkilenen yavrularımızın mağduriyetlerini giderici yeni bir düzenlemeyi hayata geçirme kararı aldık. Diğer öğrencilerimizi etkilemeyecek, onlar için bir mağduriyet oluşturmayacak şekilde yaptığımız düzenlemeyle, 5 Şubat 2023 tarihinde, yalnızca Adıyaman, Hatay, Kahramanmaraş, Malatya illeri ile Gaziantep ilinin Nurdağı ve İslahiye ilçelerindeki okulların 8. sınıflarında kayıtlı olan öğrencilerimiz için bu tercih döneminde, Türkiye’nin her tarafındaki sınavlı okullarda her şube için 2 ek kontenjan açacağız.”

    Düzenleme ile ilgili detayların Millî Eğitim Bakanlığı’nın 26 Haziran Pazartesi günü yayımlanacağı kılavuzda yer alacağını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan,

    ”Başta depremden etkilenen yavrularımız olmak üzere tüm öğrencilerimize hayırlı bir tercih süreci, keyifli bir tatil ve başarılı bir lise hayatı diliyorum” dedi.

  • Depremin Hatay’daki izleri

    Depremin Hatay’daki izleri

    6 Şubat tarihinde meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerde 11 il içinde en büyük yıkım Hatay’da meydana geldi. Depremin ardından Antakya ilçesinde ağır hasarlı binaların ve iş yerlerinin yıkımlarına devam ediliyor. Kaldırılan enkazların yerindeyse boş araziler oluştu. Kent merkezinin tarlaya döndüğü Antakya, Hatay’dan İstanbul’a uçakla seyahat eden Mehmet Yeşilel tarafından uçaktan görüntülendi. Görüntüler, depremin Antakya’daki etkisini gözler önüne serdi.

    “Bomboş araziler oluştu Antakya’da”

    Enkaz kaldırma çalışmalarıyla birlikte Antakya’da boş arazilerin ortaya çıktığını belirten İsmail Çelik, “Şehrin içerisine girdiğinde bayağı bir yerde enkaz kaldırılmış, daha da kaldırılacak. Bomboş araziler oluştu Antakya’da. Buradan çok görülmüyor. Aşağıya indiğinde bayağı açılma olduğunu görüyorsun. Şehri rüzgarla birlikte toz kaplıyor. Hepimiz için çok zor, Rabbim tekrar yaşatmasın. Düşmanıma da yaşatmasın. Yaşayan bilir böyle şeyleri. Her gün Antakya’mızı böyle görmek bizlere acı veriyor. Bu acının tarifi yok” dedi.

    “Anılarımızın üzerinden kepçeler geçiyor”

    Antakya kent merkezinde yıkımların devam ettiğine dikkat çeken Turhan, “İnsanlara inşallah düzgün, daha düzenli bir ortam oluşturulur. Daha sağlam binaların yapılmış olduğu bir Hatay görmek istiyoruz. İnşallah, bir şeyler umduğumuz gibi olur. Biz de rahat bir nefes alırız. Şu anda yaşanılır bir durumda değil ama memleketimiz sonuçta. Bırakamıyoruz, gidemiyoruz. Yıkılıyor, tüm anılarımızın üzerinden kepçeler geçiyor. Yapacak hiçbir şey yoktur. Takdiriilahi diyoruz. İnşallah mevlam bize daha sağlıklı ve daha mutlu bir Hatay nasip eder” şeklinde konuştu.

  • Adana’da 3.8 büyüklüğünde deprem

    Adana’da 3.8 büyüklüğünde deprem

    Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığından (AFAD) alınan bilgiye göre, saat 14.20’de Adana’nın Saimbeyli ilçesinde 3.8 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Yerin 6 kilometre derinliğinde meydana gelen depremin, hafif hissedildiği bildirildi.

  • Rekor sürede tamamlandı, hastalara hizmet veriyor

    Rekor sürede tamamlandı, hastalara hizmet veriyor

    Kahramanmaraş merkezli depremler de en büyük yıkım Hatay’da meydana geldi. Depremin yıkıcı etkisinin yaraların sarılması için ilk günden itibaren saha süren çalışmalar çerçevesinde 24 Mart’ta temeli atılan Defne Devlet Hastanesi kısa sürede tamamlandı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla da açılışı yapıldı. 22 Mayıs’ta hasta kabulüne başlayan Defne Devlet Hastanesi, bu güne kadar yaklaşık 31 bin depremzede vatandaşa şifa oldu. Günlük yaklaşık bin hastaya şifa olmaya devam eden hastanede 36 farklı poliklinikte, 26 farklı dalda, bin 44 sağlık personeli görev yapıyor. Günlük yaklaşık bin hastanın tedavi edildiği hastane, vatandaşlardan tam not alıyor.

    “Rabbim devletimizi başımızdan eksik etmesin”

    Gözünde yaşadığı sağlık sorunu nedeniyle tedavi olmak için Defne Devlet Hastanesine geldiğini ifade eden vatandaşlardan Mümtaz Oruç, “Ben şu anda Defne Devlet Hastanesindeyim. Göz polikliniğine geldim, çok memnunum. Rabbim devletimizi başımızdan eksik etmesin. Rabbim herkese şifa versin. Rabbim doktorlarımızı başımızdan eksik etmesin. Hastanede bizimle çok yakından ilgilendiler” dedi.

    “Bu kadar kısa bir sürede yapılan hastanemizden memnunuz”

    Annesini tedavi için hastaneye getirdiğini ve yakından ilgiyle karşılaştıklarını belirten Durdu Altıok ise “Şu anda Defne Devlet hastanesindeyim. Devletimiz sağ olsun, annemi hastaneye getirdim. Hizmet güzel çok memnunuz. Bu kadar kısa bir sürede yapılan hastanemizden memnunuz. Çaresizdik burada hastanemiz yoktu, biz Yayladağı’ndan geldik” ifadelerini kullandı.

    İlk defa çocuklarını muayene ettirmek için Defne Devlet Hastanesi’ne geldiğini ifade eden Özlem Yenici de, “İlk defa geliyoruz hastaneye. Şu an memnunuz, bu hastanenin çok kısa sürede olması çok gurur verici. Biz memleketimizde kalmayı düşünüyorduk, hastanenin olması şarttı. Yapanlara ve emeği geçen herkese çok teşekkür ederim” şeklinde konuştu.

     

  • Depremler sonrasında içme suyu temiz çıktı

    Depremler sonrasında içme suyu temiz çıktı

    İl Müdürlüğünde gerçekleştirilen basın toplantısında deprem sonrasını değerlendiren Sağlık İl Müdürü Doktor Öğretim Üyesi Erhan Berk, 6 Şubat’ta yaşanan depremlerin ardından yaşanan suda çamurlaşma üzerine 11 bin 582 kaynaktan numune alınarak, ölçüm yapıldığını ifade etti. Düzenli olarak ölçümlerin sürdüğünü ve salgın hastalık yaşanmadığını belirten Sağlık Müdürü Berk, “Haftanın 7 günü çevre sağlığı ekibindeki arkadaşlarımız bu işi takip ediyor. Mikrobiyolojik olarak da 2 bin 763 takip yaptık. Su kaynaklarımızda mikrobiyolojik ve partikül olarak herhangi bir problemimiz yok. Ama uzun süreli bir çamurlanma olduğu için şebekede ya depolarda ciddi bir tortu birikimi oldu. Şu anda musluklarda çamurlu su akmasının nedeni kaynaklardan gelen sudan kaynaklanmıyor. Tamamıyla şebeke veya kendi su depolarından kaynaklanıyor. Burada özellikle istirhamımız şudur. Şebekeden çamur ya da tortu kalmaması için MASKİ konu ile ilgili gerekli tahliyelerini yaptı. Bununla ilgili özellikle binalardaki, sitelerdeki, iş yerlerindeki su depolarının temizlenmesi gerekiyor. Çok şükür şebekemizde bugün olarak mikrobiyolojik bir sıkıntımız yoktur. Özellikle şebekedeki suyun ve depoların temizlenmesi ile daha sağlıklı bir suya erişebileceğimizi öngörebiliriz” dedi.

    Depremlerin hemen ardından sağlık hizmetlerinin aksamadan devam ettiğini hatırlatan Berk, “Sağlık çalışanları olarak ilk deprem itibariyle bütün hastanelerimiz açıktı. Aynı şekilde hizmetlerine devam ettiler. Gerek polikliniklerde gerek acil serviste herhangi bir hizmet sıkıntısı yaşanmadı. 112 acil sağlık hizmetleri olarak da bir merkezimizde, Doğanşehir ve Akçadağ ilçelerimizde hastanelerimiz açık olarak hizmet vermeye devam etti. Hiçbir hastanemizde ve acil servislerimizde sorun yaşamadık” dedi.

    Elazığ’dan gelen destekle birlikte toplam 90 ekibin yaralılara müdahale ettiklerini ifade eden Müdür Berk, “Malumunuz bu deprem bütün vatandaşlarımızda olduğu gibi sağlık çalışanlarımızı da çok etkiledi. Ama biz geçen 4.5 aylık sürede faaliyetlerimizi normale dönüştürme yolunda çabalar sarf ettik. İnşallah Allah nasip ederse 3 Temmuz itibariyle hastanelerimiz 6 Şubat depremi öncesinde dönmüş olacak” ifadelerine yer verdi.
    Şuanda sadece Malatya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde tadilatın devam ettiğini belirten Berk, ay sonu itibariyle burada da çalışmaların tamamlanacağını ve hastanenin hizmete devam edeceğini söyledi. Malatya’daki tüm hastanelerin depreme dayanıklı yapıldığını ve dolayısıyla hiçbir hastanede ağır hasar yaşanmadığını belirten Berk, “Sadece Pütürge Devlet Hastanemizde bir tedirginlik olduğu için, ilk anda bir taşıma olayı oldu ama İnönü Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümündeki görevlilerin yaptığı performans ölçümüyle herhangi bir problemin olmadığı, herhangi bir sıkıntının olmadığı tespit edildi. Onun üzerine tadilat işlemlerine başlıyoruz inşallah tekrar kötülüğe devlet hastanemiz yakın süreçte eski yerine geçecektir” ifadelerine yer verdi.
    Deprem nedeniyle kentte randevu sisteminin de askıya alındığını ancak Temmuz itibariyle yeniden MHRS sistemine geçileceğini belirten Berk, “Bu demek değildir ki MHRS’den randevu alamayan gelip muayene olamayacak. 3 Temmuz’dan sonra da randevusu olmayan vatandaşlarımıza da tedavi hizmetlerini vereceğiz” dedi.

    Deprem sonrası hastanelerin yanı sıra çadır ve konteynerlerde de gerekli sağlık hizmetlerinin aksatılmadan sunulduğunu aktaran Berk, depremden bu yana düne kadar 813 bin 187 vatandaşa, 1. basamakta ise 209 bin 834 kişiye sağlık hizmeti sunulduğunu kaydetti.
    Müdür Berk, suda yaşanan çamurlaşma sonrası 11 bin 582 kaynaktan numune ölçümleri yaptıklarını belirtti.
    Müdür Berk, bugüne kadar 350 sağlık çalışanının konteynerlere yerleştirildiğini hatırlatarak, bu sayıyı yakın zamanda 500’e çıkaracaklarını söyledi. Depremde Malatya’da 12 sağlık personelinin hayatını kaybettiğini belirten Berk, “Allah bütün depremde hayatını kaybedenlere rahmet eylesin. Personelimize de rahmet diliyorum. Sahada olan 3 ambulansımızda enkaz altında kaldı. Bu konuda çok şükür herhangi bir çan kaybımız olmadı” diye konuştu.

  • Karadeniz’de 4,4 büyüklüğünde deprem

    Karadeniz’de 4,4 büyüklüğünde deprem

    AFAD’dan son dakika deprem açıklaması geldi.

    Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının (AFAD) internet sitesinde yer alan bilgiye göre, saat 05.42’de merkez üssü Kastamonu’nun Doğanyurt ilçesi açıkları olan 4,4 büyüklüğünde bir sarsıntı kaydedildi.

    Depremin 17,68 kilometre derinlikte meydana geldiği ve Doğanyurt’a 173 kilometre mesafede olduğu belirlendi.

  • Enkaz kentte duygusal yıkım

    Enkaz kentte duygusal yıkım

    6 Şubat tarihinde meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerde 11 il içinde en büyük yıkım Hatay’da meydana geldi. Depremin ardından Antakya ilçesinde ağır hasarlı binaların ve iş yerlerinin duvarlarına yakınlarını kaybeden vatandaşların, ‘Onlar buradayken nasıl terk edilir bu şehir’, ‘Gitmedik ki dönelim’, ‘Annemi çok özlüyorum’, ‘Buradan bir rüm rüm geçti’ şeklinde yazdığı yazılar, görenleri duygulandırıyor.


    “Duvardaki yazıları okurken duygulanıyoruz, gözlerimiz yaşarıyor”

    İş makinesi operatörü Duran Uğur, yıkımlar esnasında duygusal anlar yaşadığını dile getirerek,

    “35 senedir bu işi yapıyorum. Bu işten emekliyim. 3.5 aydır buradayım, şehirde her şey çok zor durumda. Rabbim beterinden saklasın. Duvardaki yazıları okurken duygulanıyoruz, gözlerimiz yaşarıyor. İnsanların hayalleri olduğu gibi hafriyatın içerisine karışmış. En zor işlerden birisi, içler acısı” dedi.


    İş makinesi operatörü Mehmet Karadağ da en zorlandığı çalışmalardan birisi olduğunu ifade ederek, “Görmesen bile hissedebiliyorsun. Bütün evlerin duvarları yıkılmış. İnsanlar ölmüş, kapı, pencere yok. Yani çok zor durum. Her vurduğunda insan bir acı hissediyor. Dünyadaki en zor çalışma şu an bu. Herkesin yardımcı olması lazım, çok zor bir olay” şeklinde konuştu.

  • “Gerekirse 16’lı masa kuracağım”

    “Gerekirse 16’lı masa kuracağım”

    Türkiye’nin 6 Şubat’ta büyük bir deprem felaketi yaşadığını, 50 binin üzerinde insanın hayatını kaybettiğini anımsatan Kemal Kılıçdaroğlu, herkesin yüreğinin hala deprem bölgesinde olduğunu söyledi.

    Depremden hemen sonra evi ve iş yeri yıkılan insanların doğalgaz ve elektrik borçlarının silinmesine yönelik Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarıldığını belirten Kılıçaroğlu, yıkılmayan, kısmen oturulabilen evlere doğalgaz ve elektrik faturaları gelmeye başladığını ifade etti.

    Deprem bölgesindeki insanlara elektrik ve doğalgaz faturası gelmesinin doğru olmadığını anlatan Kılıçdaroğlu, yıl sonuna kadar deprem bölgesindeki evlerin elektrik ve doğalgaz faturalarının devlet tarafından karşılanması gerektiğini savundu.

    Depremden sonra başlatılan “Türkiye Tek Yürek” kampanyasına herkesin katkı vermeye çalıştığını dile getiren Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

    “Taahhüt edilen para 115 milyar 146 milyon lira. ‘Ben de bir aylığımı ödeyeceğim’ dedim ve ertesi hafta aylığımızı yatırdık. Acı olan şu; 115 milyar liranın 74 milyar lirası yatırılıyor, 41 milyar lirası ise hiç yatırılmıyor. Kim bu parayı ödemeyenler? Eğer ben bu taahhüt ettiğim parayı ödemeseydim bütün havuz medyası aylarca yayın yapardı. Acaba bu parayı ödemeyenler beşli çeteler mi, yandaşlar mı? Nerede bu paralar, kim ödemedi bu paraları? Kim takipçisi olacak? Biz olacağız. Bu halkın karşılaştığı her sorunun takipçisi biz olacağız. Bu paralar yıl sonuna kadar deprem bölgesindeki bütün evlerin elektrik ve doğalgaz paralarını karşılar, ayrıca artar. Taahhüt edilen paraların toplanmasını, ödemeyenlerin kamuoyuna açıklanmasını ve gereğinin yapılmasını istiyoruz.”

    Kılıçdaroğlu, İller Bankası’nın belediyelerden yaptığı kesintilerin daha da arttığını öne sürerek, “Vicdanınız kurusun. En azından deprem bölgesindeki belediyelerin paralarını kesmeyin. Bunlar insanlara hizmet ediyorlar, sorunlarını çözmeye çalışıyorlar.” dedi.

    Bitlis’in Tatvan ilçesinde darbedilen gazeteci Sinan Aygül’ü arayarak geçmiş olsun dileğinde bulunduğunu aktaran Kılıçdaroğlu, Aygül’e her zaman ve her ortamda hukuk desteği verebileceklerini anlattığını söyledi.

    Kılıçdaroğlu, Türkiye İşçi Partisinden (TİP) Hatay Milletvekili seçilen Can Atalay’ın halen cezaevinde bulunduğuna işaret ederek, TBMM’deki 600 milletvekilinden biri olan Atalay’ın seçimi kazandığını, mazbatasını da aldığını ancak parlamentoya gelip yemin edemediğini söyledi. Atalay’ın durumunun Anayasa’ya, Meclis İçtüzüğüne, geleneklere ve demokrasiye aykırı olduğunu savunan Kılıçdaroğlu,

    “Meclis Başkanı’na çağrı yaptım; bu Meclisin itibarını, saygınlığını koruyacak olan sizsiniz. Eğer tutuklu bir milletvekili seçildiği halde, yargı kararı olduğu halde, mazbatasını aldığı halde Meclise gelip yemin edemiyorsa asıl sorumlu sensin Sayın Numan Kurtulmuş. Onu oradan çıkaracaksın ve gelecek, yeminini edecek.” ifadelerini kullandı.

    Kemal Kılıçdaroğlu, kendisinin cumhurbaşkanı seçilmemesi için bir gazetenin 3 milyon liraya yakın harcama yaptığını öne sürdü. Gazetelerin objektif olması gerektiğini aktaran Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

    “Sen gazetesin. Beni övmek zorunda değilsin, lehime yazı da yazmayabilirsin ama objektif olmak zorundasın. Kalemini, iradeni saraya ipotek etmemek zorundasın. Facebook hesaplarından 3 milyon liraya yakın bir para harcıyorlar. Benim seçilmemem için harcıyorlar. 3 milyon liraya yakın parayı nereden buldun sen? Kim verdi o parayı sana? Buradan Hazine ve Maliye Bakanına çağrı yapıyorum; dürüst ve ahlaklı bir insansan o 3 milyon lirayı nereden buldu ve nasıl harcamaları yaptı, inceleyeceksin.”

    Konuyla ilgili elinde bütün verilerin olduğunu, eleştirilerin ötesinde hakarete varan bir sürü laflar olduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, dava açacağını belirtti. Kılıçdaroğlu, “Geçen hafta kalemini satan gazeteciler demiştim, bazı gazeteciler çok sert ifade olduğunu söylemişti. Doğrudur, o ifadeyi kullanmasam da olurdu ama iradesini saraya ipotek eden varsa bunu eleştirmek de benim en doğal hakkım.” dedi.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “İstanbul’u nasıl alabilirim?” arayışı içinde olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, “Daha düne kadar ‘İstanbul’a ihanet ettik’ diye kendi itiraf ediyor. İstanbul’a ihanet eden, ihanete doymamış olacak ki ‘ihanete devam etmek istiyorum’ diyor. Aç tavuk kendisini buğday ambarında görürmüş. Hiç kimse merak etmesin.” dedi.

    Kılıçdaroğlu, asgari ücretin net 11 bin 402 TL’ye yükseltildiğini ancak artışın yeterli olmadığını savundu.

    TÜRK-İş’in söz konusu artışı “makul” bulduğunu iddia eden Kılıçdaroğlu, “Oysa aynı TÜRK-İş’in yaptığı bir açıklama var; bekar bir çalışanın yaşama maliyeti 13 bin 439 lira. Asgari ücretli 11 bin 402 lira alacak ama bir kişinin yaşam maliyeti 13 bin 439 lira olacak ve siz buna itiraz etmeyeceksiniz. Bu doğru değil. İşçinin hakkını ve hukukunu korumak her şeyden önce sendikanın görevidir. Eğer sendika iradesini saraya ipotek etmişse sendikacı olmaktan çıkar, onun adı hukukta sarı sendikacılıktır.” değerlendirmesinde bulundu.

    Kılıçdaroğlu, “Biz ‘Öyle olağanüstü bir artış yapmayın tamam ama makulü 15 bin lira civarında bir şey verirsiniz.’ dedik ama bu da kabul görmedi. Bir işçinin, bekar bir çalışanın yaşam maliyetinin en azından bir parça üstünde olsun dedik, bu da kabul görmedi. Dolayısıyla işçinin hakkını ve hukuku savunmak yine bize düştü.” dedi.

    CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, devleti yöneten kişinin mal varlığı dolayısıyla teslim alındığı için kendisine yönelik eleştirilere tek cümle dahi kuramadığını öne sürerek, “O kişi devletin en tepesindeyse Türkiye için bir beka sorunudur. Devleti yöneten kişinin mal varlığı dışarıda. Biz bilmiyoruz ama onlar biliyorlar. Nerelere yatırdıklarını biz bilmiyoruz ama onlar biliyorlar ve tehdit ediyorlar. Tek bir cümle dahi kurulamıyorsa bu ülkede bir beka sorunu artık oluştu demektir.” sözlerini sarf etti.

    Kılıçdaroğlu, Gazi Mustafa Kemal’in siyasi bağımsızlık ve ekonomik bağımsızlık olmak üzere 2 temel ilkesi bulunduğunu söyledi.

    “Vatandaşların sırtından her ay 2 milyar 222 milyon 770 bin 872 dolar, her gün 73 milyon 88 bin 24 dolar, her saat 3 milyon 45 bin 334 dolar faiz ödendiğini” ifade eden Kılıçdaroğlu, “85 milyonu uluslararası tefecilere çalışır hale getirmek, bir borç batağı içine Türkiye’yi sürüklemek ve para bulmak için olmadık taklalar attırmak, gidip birilerine yalvarmak, yakarmak ve Türkiye’nin iradesini satmak beka sorunudur.” diye konuştu.

    Washington Post gazetesinde köşe yazarlığı yapan Suudi Arabistan vatandaşı Cemal Kaşıkçı’nın, 2 Ekim 2018’de gittiği Suudi Arabistan’ın İstanbul Başkonsolosluğu’nda cinayete kurban gittiğini anımsatan Kılıçdaroğlu, dosyanın para için Suudi Arabistan’a devredildiğini öne sürdü. Kılıçdaroğlu, “Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin iradesini satmıştır. Biliyorum, şimdi diyecek ki ‘dava açacağım’. Açmazsanız namertsiniz.” ifadelerini kullandı.

    Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin sınırları konusunda da sorun olduğunu ifade etti. Milyonlarca Suriyelinin, Afgan’ın Türkiye’ye girdiğini ve “sınır diye bir şey kalmadığını” savunan Kılıçdaroğlu, “Elin oğlu rahat etsin diye bütün sıkıntı bizim başımıza yıkıldı.” dedi.

    Demografik yapının değişime uğradığını dile getiren Kılıçdaroğlu, “Diyorlar ya ‘Biz milliyetçiyiz’. Bunların milliyetçiliği kağıt üstünde. Hepsi palavra. Bunların milliyetçilikle falan hiçbir ilgisi yok. Zaten söylüyordu Erdoğan, ‘Bütün milliyetçiliği ayaklarımın altına aldım’ diye. Aslında itiraf ediyordu. Şimdi plağı değiştirdi.” diye konuştu.

    Grup başkanvekillerine “Türkiye’nin beka sorunu” başlıklı araştırma önergesi verilmesini isteyen Kılıçdaroğlu, bunların Meclis tutanaklarına girmesi gerektiğini belirterek, “Artık bu ülkenin, ülkeye ihanet edenlerden kurtulması lazım.” dedi.

    CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, uluslararası tefecilerin faiz düşük olduğu için Türkiye’ye para getirmediğini ve faizin yükseltilmesini istediğini ileri sürerek, şöyle devam etti:

    “Erdoğan ‘nas’ demiş. Nasıl yükseltecek? Yani Türkçesi, halkımızın deyimiyle tükürdüğünü nasıl yalayacak? Dediler ki ‘Kolay’. ‘Sen yapma. Sana bir tane Hazine ve Maliye Bakanı bulalım, onu getir. Merkez Bankasına da buluruz. Amerika’da bu işleri yapan var, onu da getiririz. Birisini Merkez Bankası başkanlığına ata, birisini Hazine ve Maliye Bakanı yap, faizleri artırsın biz parayı getirelim. Şimdi yerel seçimlere kadar ufak ufak artırın ondan sonra dolar bazında yüzde 40 olmazsa parayı getirmeyiz’.

    Dünyada hangi devlet dolar bazında yüzde 40 faiz verir? Verecekler, göreceksiniz. İşte bu beka sorunudur. Düşünün, koskoca Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde onların önerisi dışında bulamadınız mı bir Hazine ve Maliye Bakanı, koskoca Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde bulamadınız mı kardeşim bir Merkez Bankası Başkanı. Onun hakkında da dünya kadar rivayet var. Amerika’da yargılanacak. Bulamadınız mı düzgün bir adam? Üniversiteden hocalar bulamadınız mı? Koskoca Merkez Bankası’ndan bu işleri bilen birisini bulamadınız mı?

    Bulurlar ama uluslararası tefeciler bunu istemiyor. Tefeciler ‘Bizim söylediklerimizi getireceksin, onlar bize güven veriyor, onlar bizim istediklerimizi yapacak, biz dolar bazında yüzde 40 faiz alacağız’. Nas, din, iman, ahlak, erdem dünde kaldı. Hayatımda bu kadar ahlaksız bir siyaset, hayatımda Türkiye’ye ihanet eden böyle bir siyaset hiç görmedim. Bu kadar ahlaksız ve Türkiye’ye ihanet eden böyle bir siyaset görmedim.”

    Türkiye’nin uluslararası sermayenin sömürüsüne açıldığını ileri süren Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle tamamladı:

    “Bunlar vatandaştan oy, dışarıdan talimat alırlar. Vatandaşa her türlü yalanı söylerler. Benimle ilgili de sahte videolar hazırladılar. Allah büyüktür ve çıktılar bunu itiraf ettiler montaj diye. Şimdi ben oy veren vatandaşlarıma seslenmek isterim; ne oldu bu videolar? Sahte video hazırlayana sahtekar denir, öyle değil mi? Sahtekardan da cumhurbaşkanı olmaz. Bu kadar açık. Bütün bu anlattıklarım hangi tabloda olduğumuzu gösteriyor. Nerede olduğumuzu gösteriyor. Ama hiçbirimizin, hiçbir CHP’linin umutsuzluğa kapılma hakkı da yoktur, yetkisi de yoktur. Hiçbirimiz umutsuzluğa kapılmayacağız. En zor koşullarda Türkiye’yi aydınlığa çıkarmak tarihin bize yüklediği bir görevdir. Açık ve net söylüyorum, değil 6’lı masa, Türkiye’nin aydınlığa çıkması için gerekirse 16’lı masa kuracağım. Yeter ki Türkiye’yi aydınlığa çıkaralım. Bu Düyun-u Umumiye kabinesini mutlaka ama mutlaka göndereceğiz. Bunun onuru 25 milyon kişiye ait olacak.”

  • Deprem korkularını yendiler

    Deprem korkularını yendiler

    Nevşehir’in merkeze bağlı Göreme Beldesinde faaliyet gösteren Kapadokya Engelli Yetenekler Derneği bu hafta Hatay’dan gelen deprem zede çocukları ağırladı. Deprem korkusu yaşayan çocukların Kapadokya’da KEYDER tarafından düzenlenen etkinlikler sayesinde moral ve motivasyonlarının artırılması hedefleniyor.

    KEYDER tarafından tamamen ücretsiz olarak misafir edilen depremzede çocuklar Kapadokya bölgesini gezerken Peribacalarından yapılmış odalarda konaklıyor. Kaya mekanlarda düzenlenen aktivitelere katılıyorlar.

    Deprem travması yaşayan çocukların Kapadokya’da bu travmalarını daha hızlı atlatıklarını söyleyen ve çocuklara gönüllü eğitmenlik yapan Mimar Merve Tekin, “Çocuklar ile daha önce de çalışmalarımız oldu. Çocuklarımızı Kapadokya’da ağırlamanın büyük avantajları var. Çocuklar ilk geldiklerinde çok tedirgin oldular. Çünkü duvarları tanımsız, kalınlığı algılanamayan, küçük bir kapıdan girildikleri mekanlar var. Sabah uyandıklarında tüm çocuklar mutluydu. Eğitim aldıkları mekanlarda kaya oyma mekanlar. Çocuklar bu mekanlarda bulunmaktan ve etkinliklere katılmaktan büyük keyif alıyorlar” dedi.


    Kaya oyma mekanlarda yapılan etkinliklerde hayallerini resmeden ve anlatan çocukların ortak düşünceleri depreme dayanıklı yapılarda yaşamak.
    Kapadokya bölgesinin bu anlamda çok dayanıklı olduğunu söyleyen çocuklar Kapadokya’da çok daha güvende olduklarını söylediler.
    Çocuğu ile birlikte etkinliğe katılan Seher Nuraydın Koçak da yaptığı açıklamada, “çocukların cesaretleri arttı. Geçmişte korku dolu anlar yaşadık. Ama eninde sonunda evlerimize girmek zorundayız. Çadır, konteyner bir yere kadar. Çocuklarımızın bu korkularını yenmelerinde peribacalarının çok büyük etkileri oldu” şeklinde konuştu.