Etiket: depremzede

  • Yukatel Kayserisporlu futbolcular, depremzede çocukların yüzünü güldürdü

    Yukatel Kayserisporlu futbolcular, depremzede çocukların yüzünü güldürdü

    Kayserisporlu Joseph Attamah, Ali Karimi, Bilal Bayazit ve Kulüp Menajeri Yunus Akbulut, depremlerin merkez üssü Kahramanmaraş’tan ve depremden etkilenen Hatay’dan, Kayseri’ye gelen depremzede çocukları ziyaret etti.

    Futbolcular, çocuklara çeşitli hediyeler verirken, hediye ettikleri topları imzalayarak sevinçlerine ortak oldu.

  • Çorabı olmayanlara photoshopla çorap

    Çorabı olmayanlara photoshopla çorap

    Deprem bölgesine ziyaret eden isimlerden biri de Sinop İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Yahya Çınkıl oldu. Depremzedeleri ziyaret eden Çınkıl, o anlara ilişkin fotoğrafları sosyal medya hesabından paylaştı.

    Çınkıl’ın paylaştığı fotoğraf karelerinde çocukların ve bazı vatandaşların ayaklarındaki siyah çorap dikkat çekiyor. Ancak bu ziyarete ilişkin paylaşılan video görüntülerinde ise fotoğraf karelerindeki çocukların ve vatandaşların ayaklarında çorap olmadığı görülüyor.

    Fotoğraf karelerinde çıplak ayaklı çocuklara photoshopla çorap giydirdiği ortaya çıkan Çınkıl’ın paylaşımı kısa sürede sosyal medyada da gündem oldu.

  • ‘Askıda Sebze Ve Meyve’

    ‘Askıda Sebze Ve Meyve’

    Fethiye’de konaklayan depremzedeler için Cuma günleri kurulan üretici pazarı girişinde askıda sebze ve meyve kampanyası başlatıldı. Kampanyaya destek vermek isteyen esnaf ve vatandaşlar pazarın girişinde bulunan zabıta ofisine meyve ve sebze getiriyor. Getirilen meyve ve sebzeler depremzedelere ulaştırılmak üzere kayıt altına alınıyor. Fethiye Sabit Seyyar Pazarcılar ve Manavlar Odası, Fethiye Ziraat Odası ve Fethiye Afet Gönüllüleri işbirliğinde hayata geçirilen kampanya sayesinde küçük büyük demeden yardım toplanması hedefleniyor.

    Kampanyaya gönüllü olarak destek veren iş insanı Doğuş Çelik, “Vatandaşlarımızın bütçelerine göre yardım yapabilmesi için fırsat oluşturduk. Afetten etkilenen vatandaşlara yardım ulaştırmak isteyenlere aracı oluyoruz. Vatandaşlar evine aldığı meyve ve sebzeden, afetzedelere de alarak bize teslim ediyor. Bizlerde tutanak tutarak depremzedelere ulaştırıyoruz. Vatandaşlarımız küçük, büyük demeden yardımını yapabiliyor” dedi.

    Afet Gönüllüleri sorumlusu Görkem Göktaş ise, “Kampanyanın sürdürülebilir olmasını hedefliyoruz. Birlik ve beraberlik içinde daha çok kişiye ulaşabiliyoruz. Damlaya damlaya göl olur felsefesiyle yola çıktık. Burada olduğu gibi duyuru yaparak, pazar günü de Günlükbaşı pazarında kampanyayı sürdüreceğiz” diye konuştu.

  • Manisa FK depremzede çocuklara moral oldu

    Manisa FK depremzede çocuklara moral oldu

    Manisa FK, Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından Manisa’ya gelen ve Ayşe Hafsa Sultan KYK Yurdu’nda kalan depremzede aileler ve çocuklarıyla etkinlik düzenledi. Etkinlikte futbolcular depremzede çocuklara Manisa FK forması, çanta ve futbol topu hediye etti. Futbolcularla futbol oynayan depremzede çocuklar güzel bir gün geçirdi.

    Manisa FK olarak bu etkinlikleri belli aralıklarla sürdüreceklerini belirten Başkan Vekili Engin Anlı, “Ülke olarak zor bir süreçten geçiyoruz. Deprem felaketi sadece bölgeyi değil tüm ülkemizi derinden sarstı. Biz de şehrimizde kalan depremzede aileler ve çocuklarıyla güzel bir etkinlik gerçekleştirdik. Futbolcularımız belli aralıklarla bu etkinliklerini önümüzdeki süreçte de sürdürecek. Yaraların birlikte daha hızlı sarılacağına inanıyoruz. Manisa Futbol Kulübü olarak da bunun için elimizden gelen gayreti göstermeye devam edeceğiz” dedi.

     

  • Geçici barınmaya hızlı çözüm

    Geçici barınmaya hızlı çözüm

    Türkiye’yi yasa boğan, 11 ilde büyük yıkımlara yol açan depremin hemen ardından Gaziantep’in İslahiye ve Nurdağı ilçelerinde görevlendirilen, depremin sekizinci gününde ise büyük yıkımın yaşandığı Hatay’a çekilen Bursa Büyükşehir Belediyesi, bölgede yaraları sarmaya devam ediyor.

    Hatay’da üstlendiği üç ana görevden biri de konteyner kentler kurulumu olan Bursa Büyükşehir Belediyesi, üç ayrı bölgede 110 bin metrekare alana toplam 2 bin konteynerlik kent oluşturacak. Özellikle depremzedelerin çadırlardan konteyner kentlere bir an önce geçebilmesi için çalışmalara hız veren Büyükşehir Belediyesi, depremzedelerin günlük hayatlarını devam ettirebilmeleri amacıyla konteyner kentlerde sağlık ocağı, ibadethane, berber, çocuk oyun alanları, örgün eğitimi devam ettirebilecekleri kullanışlı çadırlar, yemekhane ve çamaşırhane gibi sosyal yaşam alanları da oluşturacak.


    Çalışmalar hızlandı

    Bursa Büyükşehir Belediyesi, STK’lar ve hayırsever vatandaşların katkılarıyla sağlanan konteynerler alanları doldurmaya başladı. 50 bin metrekare alandan oluşan iki bölgenin alt yapısını tamamlayan ekipler, bu bölgelerde konteyner kurulumunu hızlandırdı. 112 konteyner kurulumunun planlandığı 1’inci bölgede 70 konteynerin kurulumu tamamlanırken, 504 konteynerin yer alacağı 2’nci bölgede de korulumu tamamlanan konteyner sayısı 200’ü aştı. Yaklaşık bin konteynerin bulunacağı 3’üncü bölgede ise zemin güçlendirme ve dolgu çalışmaları tamamlanırken alt yapı çalışmaları hızla devam ediyor.

  • “Depremzedelere öykülerini anlatmaya zorlamayın”

    “Depremzedelere öykülerini anlatmaya zorlamayın”

    “Depremzedelere öykülerini anlatmaya zorlamayın” diyen Dr. Deniz Aracı, basit güvenceler ve teselliler verilmemesi gerektiğini söyledi.
    Türkiye’de yaşanan depremin ardından sadece deprem bölgesinde yaşayanlarda değil, tüm coğrafyada hatta dünyada dahi stres ve anksiyete düzeylerinde bir artış görüldüğünü kaydeden Dr. Deniz Aracı, “Depremzedelere öykülerini anlatmaya zorlamayın” dedi. Basit güvenceler ve teselliler verilmemesi gerektiğini söyleyen Dr. Aracı, “Onlara yönlendirmelerde bulunmayın ve ne yapacaklarını söylemeyin. Tutamayacağınız sözler vermeyin” diye konuştu.

    Aracı şöyle konuştu:

    “Deprem gibi travmatik bir olaya maruz kaldıktan sonra gelişebilecek müdahaleci düşünceler, kabuslar, geriye dönüşler, kaçınma davranışları, aşırı uyarılma ve olumsuz ruh hali gibi durumların olağan sürenin dışında devam ederek uzun süreli hale gelmesi, kişide travma sonrası stres bozukluğuna yol açabilir. Böyle bir durumda da profesyonel yardım almaktan kaçınmayın. Çocuklukta yaşanan ruhsal travma hem çocuklukta hem de yetişkinlikte yaşanan bir dizi ciddi bozukluğun gelişiminde önemli bir faktör olarak görünmektedir. Çocukluk çağı romatizmal ateşi gibi ruhsal travma da bir dizi farklı sorunu harekete geçirir ve bunlardan herhangi biri, tanımlanabilir ruhsal bir duruma yol açabilir.”

    Travma sonrası stres bozukluğu olan depremzedeler için hipnoz kullanımının araştırıldığını söyleyen İzmir Kavram Meslek Yüksekokulu Öğr. Gör. Dr. Deniz Aracı, “Çalışma, hipnozun travma sonrası stres bozukluğunun sebep olduğu semptomları azaltmada etkili olduğunu ve hipnozun etkilerinin zaman içinde de korunduğunu bulmuştur. Unutmayın, erken dönemde genellikle ayakta tedavi ile birkaç seans içeren travma odaklı davranışsal terapötik (tedavi edici) müdahale, travma sonrası stres bozukluğunun gelişimini önleyebilir” dedi.

  • Depremzede öğrencilere TYT-AYT desteği

    Depremzede öğrencilere TYT-AYT desteği

    Yıldırım Belediyesi üniversite sınavlarına hazırlanan gençlere desteğini sürdürüyor. Deprem bölgesindeki 1000 öğrenciye, ilçeye yerleşen 500 depremzedeye, Uyumayan Kütüphane’de sınavlara hazırlanan 1000 gence ve Yıldırım’daki tüm liselerin son sınıfında okuyan 4 bin 215 gence sözel ve sayısal dersleri içeren, karekod ile videolu soru çözüm desteği sunan 20 bin 145 adetten oluşan kitap seti hediye edecek olan Yıldırım Belediyesi, Barış Manço Kültür Merkezi’nde eğitime destek kampanyası için tanıtım toplantısı düzenledi. Programa, Yıldırım Belediye Başkanı Oktay Yılmaz, Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Fethi Yıldız, AK Parti İl Başkan Yardımcısı Setenay Olguner, İlçe Milli Eğitim Müdürü Mustafa Sevinç, okul müdürleri ve öğrenciler katıldı.


    6 bin 715 öğrenciye destek

    Gençlerin eğitimlerini ve mutluluklarını her şeyin üstünde tuttuklarını belirten Yıldırım Belediye Başkanı Oktay Yılmaz, “Bugüne kadar gençlerimiz için ücretsiz kurslar, konferanslar, eğitim programları, danışmanlık hizmetleri verdik. Binlerce kitabı da yine ücretsiz bir şekilde gençlerimizle buluşturduk. Bursa’nın en güzel ve donanımlı 2 kütüphanesini de Yıldırım’a kazandırdık.

    Hamdolsun hem Mümine Şeremet hem de Mimar Sinan Uyumayan Kütüphanelerimiz evlatlarımızın yoğun ilgisiyle, dolup taşıyor. Ayrıca, üniversite sınavına girecek gençlerimize katkı sağlamak amacıyla, ilçemizdeki liselerde eğitim gören 4 bin 215 son sınıf öğrencimize, Bursa’nın 7-24 Uyumayan Kütüphanesi’nde ders çalışan 1000 gencimize, kadim ilçemize yerleşmiş 500 depremzede ile deprem bölgesindeki 1000 öğrencimize toplam da 20 bin 145 kitaptan oluşan üniversiteye hazırlık seti hediye ediyoruz. İnşallah bu setler evlatlarımızın eğitim hayatlarında ve üniversite sınavlarında daha başarılı olmalarına katkı sağlayacak” dedi.


    Yaraları birlikte saracağız

    Yıldırım Belediyesi olarak deprem bölgesindeki çalışmalarına aralıksız devam ettiklerini belirten Başkan Oktay Yılmaz, “Tüm imkanlarımızla deprem bölgesindeyiz. İnsanlarımızın yaralarını biraz olsun hafifletmek, yaralarına merhem olmak için çaba sarf ediyoruz.

    Malatya’nın Yeşilyurt ilçesine 300 konteynerden oluşan bir yaşam merkezi, Hatay’ın Hassa ilçesine de 200 konteynerlik kent kuruyoruz. Gaziantep’in Şahinbey ilçesinde 4 noktada her gün 4 bin kişilik sıcak yemek ikramı yapıyoruz. Ayrıca 30 çöp toplama kamyonu ve 39 personel ile temizlik çalışmaları da yürütüyoruz. Depremin ilk gününden itibaren 35 tır yardım malzemesi bölgeye gönderdik. Yıldırımlıların da desteği ile bölgeye yarımlarımız devam edecek.

    Bölgede, personelimiz ve görevlilerden oluşan ekibimiz çalışmalarına aralıksız devam ediyor. Yaşadığımız bu büyük felaketi dayanışmayla aşacak, yaralarımızı birlikte saracağız. Bir hayata dokunabilmek, bir sevince ortak olabilmek için belediye olarak tüm mesai ve performansımızı deprem bölgesine yoğunlaştırdık. Amacımız depremin yaralarını en hızlı şekilde sarmak” dedi. Program, Başkan Oktay Yılmaz ve protokolün öğrencilere kitap dağıtımıyla sona erdi.

  • ‘Malın, mülkün yalan olduğunu anladım’

    ‘Malın, mülkün yalan olduğunu anladım’

    Kahramanmaraş merkezli 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki şiddetli depremlere Gaziantep’te yakalanan Abdullah Yılmaz, korku dolu anları gözyaşlarıyla anlattı. Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Kardiyoloji servisinde tedavi gören ve deprem sonrası evi ağır hasar alan Yılmaz, ilk önce şiddetli bir sesin geldiğini ve ardından evin çok şiddetli sallandığını belirterek, “O esnada malın, mülkün yalan olduğunu anladım” dedi.

    “Saat 04.15 gibi birisinin beni dürttüğünü hissettim”

    Yılmaz, saat 04.15 gibi birisinin yanına gelip kendisini dürterek uyandırdığını belirterek, “Benim 3 çocuğum cezaevinde, onları ziyarete gittiğim için yoruldum ve erken yattım. Saat 04.15 gibi birisinin beni dürttüğünü hissettim. Çocuk dürtüyor sandım, kalkıp baktığımda etrafımda kimse yoktu diğer tarafa dönüp Kelime-i Şehadet getirip yattım ama tekrar dürtüldüğümü hissettim. Işığı yakmak için kalktım, tam ışığı yaktığım anda ‘gür gür gür gür’ sesi geldi. O esnada çocuğum üzerime atladı sonra hanım ayaklarımdan tuttu düşerim diye. O esnada ev gidip gidip geldi. Biz 30 saniye kadar sallandık. O anda malın, mülkün yalan olduğunu anladım” dedi.

    “Orada zenginle fakir aynı oldu”

    Deprem sonrası zengin ile fakirin bir olduğunu ifade eden Yılmaz, “Dışarıya attık kendimizi. Dışarıda karla karışık yağmur yağıyor, soğuk var, fırtına var. Çocuklar tir tir titredi. Allah kimseye vermesin. İnsanlar küçüğünü bilmiyor, büyüğünü bilmiyor. Saygısızlık, merhametsizlik, her türlü pislik, dolandırıcılık var insanlarda. Hak ettin ki Allah verdi bunları sana. İnsanlara ‘ kendine gel’ dedi. Kardeş kardeşe küs arkadaş arkadaşa küs, insanlar birbirine yardım etmiyor. Depremden sonra gittik camilerde sığındık, camiler de artçı depremlerden sonra sallanıyordu. Ben depremde her şeyin yalan olduğunu anladım. ‘Hani senin malın vardı? Hani tarlan vardı? Hani para için insanların kalbini kırıyordun? Hani servetin vardı? Ne oldu sana?’ Bir bardak çorba için hepimiz sıraya girdik. Orada zenginle fakir aynı oldu” diye konuştu.

  • Depremzedelere zehirlenme uyarısı

    Depremzedelere zehirlenme uyarısı

    Kahramanmaraş merkezli 7,7 ve 7,6’lık 11 ili vuran depremlein ardından deprem bölgesinde depremzelerde çadırlarda yaşamlarını sürdürmeye devam ediyor.

    İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Toros, bölgedeki depremzeleri karbonmonoksit zehirlenmesine karşı uyardı.

    Toros, “Isınma amaçlı çadırlarda kurulan sobalar ile araçların egzozlarından çıkan gazlardan olumsuz etkilenmemek için insanlarımızın dikkatli olması gerekiyor. Çadırlarda ve arabalarda kirleticilerin birikmemesi için önlem alınması lazım.” diye konuştu.

    Ölüme yol açabilir

    Prof. Dr. Toros, yakıtın tam yanmaması sonucu açığa çıkan karbonmonoksidin renksiz, kokusuz ve zehirli bir gaz olduğuna dikkati çekerek “Yanmanın olduğu arabalarda, evlerde ve çadırlarda bol miktarda karbonmonoksit açığa çıkabilir. Karbonmonoksit solunduğunda kana karışarak kanın oksijen taşıma yeteneğini azaltır ve vücuttaki hücrelere yeterli oksijen ulaşmayabilir.” ifadesini kullandı.

    Kirli havanın solunmasıyla karbonmonoksidin vücudun kan dolaşımına girerek oksijen taşıyan kırmızı kan hücrelerine bağlandığını, oksijen taşıma kapasitesinin azalması sonucunda zehirlenmenin meydana geldiğini aktaran Toros, bu durumun genellikle baş dönmesi ve baş ağrısı, mide bulantısı, kusma, yorgunluk, halsizlik, hızlı kalp atışı, solunum güçlüğü, bayılma ile sürecin sonucunda ölüme yol açabildiğini anlattı.

    Prof. Dr. Toros, karbonmonoksit zehirlenmesi şüphesi taşıyan kişiye taze hava aldırarak hemen sağlık kurumlarına başvurulması gerektiğini dile getirdi.

    “Bulunduğumuz ortamlarda yanma varsa yeterli havalandırma yapılmalıdır”

    Bunlardan korunmak için yakıt kaynaklarına düzenli bakılması, mekanda doğru havalandırmanın yapılması ve tesisat sistemlerinin sürekli kontrol edilip araç egzozlarından uzak durulması gerektiğinin altını çizen Toros şunları kaydetti:

    “Bulunduğumuz ortamlarda yanma varsa yeterli havalandırma yapılmalıdır. Evlerde veya çadırlarda soba borusunun veya baca yönünün rüzgarla aynı yönde olması önemlidir. Ters yönden esen rüzgar, karbonmonoksidin bacadan oda, çadır veya araba içine geri gelmesine sebep olabilir. Bacaların ucuna mümkünse baca fırıldağı konulmalıdır. Böylece rüzgarla birlikte borudaki veya bacadaki gazlar hızla dışarı atılabilir. Aracın yönü, egzozdan çıkan gazların mutlaka rüzgarla birlikte arabadan uzaklaştırılacak şekilde ayarlanmalıdır. Arabalarda, o an ve gelecek saatlerdeki rüzgar yönüne bakılarak araçların yönünün rüzgar gelen tarafa bakması ve egzozdan çıkan kirleticilerin rüzgarla beraber araçlardan uzaklaşması sağlanmalıdır.”

  • “Her yerden ‘bizi kurtarın’ sesleri geliyordu”

    “Her yerden ‘bizi kurtarın’ sesleri geliyordu”

    Kahramanmaraş merkezli 11 ili etkileyen depremlerin ardından yakınlarını ve evlerini kaybeden depremzedeler, tüm Türkiye’de olduğu gibi Bitlis’te de yurt, otel, misafirhane ve yakınlarının yanlarına yerleşiyorlar. Hatay’ın Antakya ilçesinde yaşayan 10 kişilik Çatak ailesi de büyük afeti atlatıp, geride sevdiklerini, evlerini, hatıralarını bırakarak Bitlis’te yaşamaya başladılar.

    Depremzede Şakir Çatak, 04.17’deki depremde ağabeyi, yengesi ve üç yeğenini kaybetti. Kendisi, eşi, çocukları ile anne ve babasıyla beraber depremden kurtulan Şakir Çatak, Bitlis’teki baldızı ve bacanağının evine geldi. Yaşadıkları dehşet anlarını İHA’ya anlatan Şakir Çatak, Antakya’nın artık insanların bildiği kadim ve medeniyetler şehri olmadığını söyleyerek, “6 Şubat’taki depremde Hatay’daydık, Antakya’da oturuyoruz. 04.17’deki depremde oldukça kötü sallandık. İlk olarak çocukları çıkarmaya çalıştım. Çocukları çıkardıktan sonra mahallede her yerde bağıran çağıranlar vardı.

    Etrafımıza baktığımızda hiçbir bina kalmamıştı. Binadaki insanlara yardım etmeye çalıştık ama insanoğlunun gücü bir yere kadar, çok fazla bizim yapacağımız bir iş değildi. Kayınpederimin evleri yıkılmıştı onlara yardıma gittik. O anda aklıma büyük ağabeyim geldi. Onlar yeni bir eve taşınmışlardı. Oraya gittiğimizde baktık ki binalar yıkılmış mahallemizde hiç bina kalmamış. Ağabeyimi çıkarmaya çalıştık ama birinci katta oldukları için pek faydalı olamadık. Havanın aydınlanmasını bekledik. Diğer insanlara yardımcı olmaya çalıştık. Üçüncü ve dördüncü katlardan aldığımız insanlar, bebekler ve çocuklar oldu. Anlatılmaz çok zor bir süreçten geçtik. Depremin altıncı gününde ağabeyim, üç yeğenim ve yengemi vefat etmiş şekilde bulduk. Allah’a şükür cenazelerini bulduğumuza sevindik. Çünkü cenazesini bulamayan insanlar vardı. Antakya durulacak gibi değildi. Antakya insanların bildiği kadim ve medeniyetler şehri değil artık. Daha önce görenler bilir ne kilise ne de camilerin hiçbiri yok artık. Antakya yerle bir oldu, bizde duramadık artık ve Bitlis’e geldik. Burada baldızımla bacanağım var, sağ olsun Bitlislilerde bize kucak açtı. Allah razı olsun hepsinden. Burada bir müddet kalacağız, duruma göre de hareket edeceğiz. Çocuklarımızla beraber 10 kişi geldik. Şu an Bitlis’teyiz Bitlis halkına da teşekkür ederiz” diye konuştu.

    Şakir Çatak’ın eşi Süheyla Çatak ise depremden sonra dışarında sadece ‘bizi kurtarın’ sesleri geldiğini belirtti. Depremden sonra evinde ne kadar çorap ve terlik varsa insanlara dağıttığını söyleyen Süheyla Çatak, “Deprem olduğu saatte yağmur da yağıyordu. Çok fazla sarsılıyorduk. Eşim önce 72 yaşındaki kayınvalidemi indirdi. Sonra çocuklarla biz indik. Ama her yer hem karanlık hem de yağmurluydu. Çok felaketti, her yerden ‘bizi kurtarın’ sesleri geliyordu. Evden indikten sonra zorda olsa bir yere sığındık. Sarsıntılar zaten hep oluyordu. Daha sonra babamlar geldi, erkek kardeşim ve ailesini çıkarmaya gittik. Diğer kardeşimle beraber çöken binanın camında kardeşimi, gelinimizi ve çocuğunu çıkardık” diye konuştu.