Etiket: depremzede

  • Refakatsiz çocuklar için sorgu ekranı açıldı

    Refakatsiz çocuklar için sorgu ekranı açıldı

    Yaşanan depremler sonrasında ailelerin çocuklarını bulması için her türlü girişimlerde bulunduklarını ifade eden ve Bakan Yanık, deprem sonrasında oluşturulan 10 hatlı çağrı merkezi, ALO 183 ile sosyal medya takip birimi aracılığı ile gelen ihbar, bilgi, fotoğraf vb. ayırt edici her türlü bilgi ve belgeyi kayıt altına aldıklarını, bu bilgileri açılan sorgu ekranında entegre ettiklerini duyurdu.

    Bugüne kadar elde edilen tüm verilerin yer alacağı sorgu ekranıyla daha hızlı ve etkin bir sonuç vereceklerini kaydeden Bakan Yanık, “Bu kapsamda vatandaşlarımız artık Bakanlığımızın web sitesinde yer alan sorgu ekranından gerekli bilgileri girerek rekafatsiz çocuklara yönelik bilgilere hızlı bir şekilde ulaşabilecek” dedi.

    İki farklı yöntem kullanılabilecek

    Refakatsiz çocukların bilgilerine ulaşmak için sorgu ekranında iki farklı yöntem olduğunu belirten Bakan Yanık, şunları söyledi:
    “Fiziki görüntü, saç rengi, göz rengi, doğum izi, fotoğrafları gibi ayırt edici bütün özellikleriyle birlikte çocuklara ilişkin bilgiler, oluşturulan bir bilgi formu üzerinden kayıt altına alınıyor. Daha sonra bu kayıtlar hazırlanan ‘Deringörü’ yüz tanıma ve eşleştirme sistemine yükleniyor. Sistemde fotoğrafların eşleşmesine göre bir liste oluşturuluyor. Fotoğraf kaydı ile sisteme girilen bilgiler kullanıcıya sunuluyor. Şimdi de refakatsiz çocuklar için Bakanlık web sitemizde sorgu ekranı açtık. Vatandaşlarımıza T.C numarası veya ad-soyad ile arama yapılma imkânı sağlanıyoruz. Sistem üzerinden yapılacak eşleştirmeler sonrasında vatandaşlarımız gerekli başvurularını yapabilecek. Diğer yandan, çocuklarını bulamayanlar da bu ekran üzerinden ihbar kaydı da bırakabilecek.”

    Bin 314 çocuk ailelerine teslim edildi

    Öte yandan Bakan Yanık, kullanılan sistemler ve il müdürlükleri aracılığıyla yürütülen çalışmalar sayesinde bugüne kadar deprem bölgesindeki bin 858 refakatsiz çocuktan bin 314’ünü ailelerine teslim ettiklerini söyledi. 451 çocuğun hastanede takibi gerçekleştiğinin altını çizen Bakan Yanık, 93’ünün ise Bakanlığa bağlı çocuk kuruluşlarında bakımının sağlandığını ifade etti.
    Bakan Yanık, Derin Görü uygulaması aracılığı ile toplam 206 çocuk eşleşmesi yapıldığını belirterek, “105 çocuğun ailesi ile iletişimi sağlandı. Bu çocuklardan 51’inin tedavisi devam etmekte iken 24’ü kuruluş bakımında ve 50 çocuk ise ailesine/yakınlarına teslim edildi” dedi.

     

     

  • Acısını bir kenara bırakıp tezgahın başına geçti

    Acısını bir kenara bırakıp tezgahın başına geçti

    Merkez üssü Kahramanmaraş’ın Pazarcık ve Elbistan ilçeleri olan ve 11 ili etkileyen 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki depremlerin ardından bölgede arama kurtarma çalışmaları devam ediyor. “Asrın felaketi” olarak nitelenen depremlerin ardından soğuk havanın etkili olduğu bölgeye yardımlar sürüyor.
    6 Şubat’ta yaşanan depremde Hatay’ın İskenderun ilçesinde yakınlarını kaybeden ve Adana’da da evlerinde hasarlar oluşan Kastamonu Üniversitesi Turizm Fakültesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölüm Başkanı Doç. Dr. Alev Sökmen, acısını bir kenara bırakarak deprem bölgesi için dayanıklı gıda maddesi üretiyor. Kastamonu Üniversitesi’nde akademisyen ve öğrencilerinde destek verdiği üretimde vakumlanan ürünler, Türk Kızılayı Kastamonu Şubesine teslim edilerek deprem bölgesine gönderiliyor.

    Kastamonu Üniversitesi Turizm Fakültesi tarafından gelen talepler üzerine üretilen dayanıklı gıda maddelerinin üretimi devam ederken, bir yardan da Kastamonu Üniversitesinin deprem bölgesinde ihtiyaç duyulan malzemelere yönelik yardımları da sürüyor.

    Doç. Dr. Alev Sökmen, beraberinde akademisyen arkadaşları ve öğrencileriyle birlikte farklı hava şartlarına ve zamana karşı dayanıklı ürünler olan kuru tarhana, bazlama ve köy ekmeği, elma reçeli, galeta ve kraker gibi çeşitli ürünleri hazırlayarak, deprem bölgesine ulaştırılıyor.

    “Mutfakta yaptığımız ürünleri vakumlayarak deprem bölgesine ulaştırıyoruz”

    Mutfakta yaptıkları ürünleri vakumlayarak deprem bölgesine ulaştırdıklarını söyleyen Kastamonu Üniversitesi Turizm Fakültesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölüm Başkanı Doç. Dr. Alev Sökmen, “Deprem felaketini duyduğumuz zaman elimizden ne gelir diye düşündüm. Bunun için bir takım çalışmalar yapmamız gerektiğini ve şu anda tüm ülkemizde gastronomi mutfak sanatlarına ihtiyaç var. Yiyecek ve içecek hizmetlerine destek olmamız gerekiyor. İlk etapta bizim yapabileceklerimiz ilgili kuruluş ya da Kızılay ile birlikte daha çok dayanıklı ürünler ve ilk ihtiyaç malzemeleri olan galeta, ekmek, poğaça gibi ürünleri hızlı bir şekilde üretelim istedik. Derslerimize geçen hafta itibariyle başlamıştık fakat öğrencilerimizle de birlikte çalışmamız gerekiyordu. Öğrencilerimizden destek aldık, onlarda büyük bir istekle bütün sınıflarımız, bütün öğrencilerimiz büyük bir memnuniyetle mutfağa girdiler.

    Üretimimizi yapıyoruz. Yaptığımız ürünleri hızlı bir şekilde soğuttuktan sonra vakum makinesi ödünç almıştık, vakum makinesiyle özellikle yaptığımız ürünlerin dayanıklılığını arttırmak için paketler haline getirdi. Çünkü çeşitli bölgelere çeşitli ürünler gidecekti. Bizlerde daha uzun vadeli kalsın diye vakum makinesiyle paket haline getirdik yaptığımız ürünleri. Ben, ayrıca Kastamonu Slow Food gurubunda yer alıyorum. Buradan da Kastamonu’muzun yaş tarhanasını deprem bölgesine gönderebilirsek diye düşündük. Çünkü yaş tarhana pişmeye hazır olan bir çorba çeşidi. Kastamonu Slow Food gurubuyla bağlantıya geçtim. Guruptan da bir hayli fazla bağış geldi bizlere. İlk etapta yaş tarhanayı da vakumlayarak paket haline getirdi. Çünkü hava almaması gerekiyor, 4 ay kadar falan buzdolabında saklanabiliyor. Bunları da hızlı bir şekilde vakumlayarak paketledik. Bunların bir kısmını Kastamonu Slow Food gurubuna teslim ettik. Bu ürünleri Kızılay ile birlikte vakit kaybetmeden deprem bölgesine gönderdik” dedi.

    “Çocuklar için besin değeri yüksek tarhana ve çölyaklı kişiler içinde glütensiz tarhana üretiyoruz”

    Çocuklar için besin değeri yüksek tarhana ile çölyaklı kişiler içinde glütensiz tarhana ürettiklerini belirten Doç. Dr. Alev Sökmen, “Daha öncesinden çalışmalarına başlamış olduğum tarhana üretimini yapıyoruz. Yine aynı şekilde vakumlayarak ihtiyaç olduğunda göndermek üzere hazır bulunduracağız. Ayrıca özellikle çocuklar için birde çölyaklı kişiler için yani glütensiz tarhana üreteceğiz. Bu konuda çalışmamam vardı. Besin değerini yükselterek çocuklar için tarhanalarımızı hazırlayacağız. Yine paket haline getireceğiz. Ayrıca KYK yurtlarına yerleştirilen depremzedeler bulunuyor. Bu afetzedeler içinde Kastamonu’dan istenildiğinde yiyecek noktasında destek sağlayacağız. Şu anda eğitime ara verildiği için öğrencilerimiz yok. Birkaç tane akademisyen hocalarımızla bir işleri yapmaya çalışıyoruz. Bu noktada gönüllüler olursa onların desteğini bekleriz. İnşallah üretimimizi gönüllüler ile birlikte sürdüreceğiz” diye konuştu.

    “Kaybettiğimiz yakınlarımızı, acımızı bir kenara bırakıp depremzedeler için dayanıklı gıda ürünleri üretiyoruz”

    Depremde yakınlarını ve akrabalarını kaybettiğini ifade eden Sökmen, “Hem eşim aynı zamanda Turizm Fakültesi Dekanı Alptekin Sökmen hocamız, Hatay’ın Erzin ilçesinden. Annemiz Adana’da yaşıyor. Adana’da yıkılan binalar oldu, annemizin de binasında hasarlar oluştu. Bizde deprem bölgesinde bulunup oraya destek olmak istedik ancak Kastamonu’da da sorumluluklarımız vardı. Dekan hocamız kısa süreliğine kendisi gitti. Dekan hocamızın Hatay’ın İskenderun ilçesinde yaşayan hala tarafından yakınları bulunuyor. Dekan hocamız ve ben, görüştüğümüz akrabalarımızın kayıp haberlerini aldık maalesef. Ayrıca deprem bölgelerinde tanıdıklarımız, dostlarımızda bulunuyor. Evlerini kaybedenler var. Dolayısıyla bizlerde o bölgede olup oradaki insanlarla birlikte acılarına daha fazla ortak olmak isterdik ama Kastamonu’da da görevlerimiz var, sorumluluklarımız bulunuyor.

    O yüzden buradaki sorumluluklarımızı yerine getirmek zorundayız. Acımızı bir tarafa bırakıp elimizden geldiğince ve talep olduğu sürece buradaki üretimlerimize devam edeceğiz. Bu vesile ile depremde hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralılara da acil şifalar diliyorum, tüm ülkemizin başı sağ olsun” şeklinde konuştu.

  • Bakan Bozdağ: “Bütün ihtiyaçlarınız giderilecek”

    Bakan Bozdağ: “Bütün ihtiyaçlarınız giderilecek”

    Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Kahramanmaraş merkezli ‘asrın felaketi’ olarak nitelendirilen depremlerden etkilenen Diyarbakır’da yurtlarda kalan depremzede vatandaşları ziyaret etti.

    Kredi Yurtlar Kurumuna bağlı Selahaddin Eyyubi Yurdu ve Halid Velid Yurdu’nda misafir edilen depremzede vatandaşların ziyaret eden Bakan Bozdağ, “Devletimize güvenin. Bütün ihtiyaçlarınız giderilecek. 1 yıl içinde evleriniz yapılacak eşyalarınızda verilecek“ dedi. Ziyaret sırasında Bozdağ’ın yanına gelen bir depremzede kadın, “Allah devletimizi başımızdan eksik etmesin. Gece gündüz duamız sizinle. Allah’a emanet olun” diye konuştu.

    Evinin ağır hasarlı olduğunu anlatan bir diğer depremzede kadının da derdini dinleyen Bakan Bozdağ, konteyner evlerden yararlanabileceklerini söyledi. Depremzede vatandaşların ihtiyaçlarını tek tek soran Bozdağ, ziyareti sırasında çocuk depremzedelerle de zaman geçirdi.

  • Bursa’nın Hatay’a destekleri büyük

    Bursa’nın Hatay’a destekleri büyük

    Hatay’da Türkiye genelinden gelen yardımların dağıtımı, geçici yaşam alanlarının oluşturulması ve seyyar tuvaletlerin kurulması görevlerini üstlenen Bursa Büyükşehir Belediyesi, depremin yaralarını sarmak için çalışmalarını canla başla yürütüyor. Hatay’da adeta lojistik bir üs kuran Bursa Büyükşehir Belediyesi, 400’ü aşkın personel, 150’ye yakın araç ve ekipmanla gece gündüz sahada çalışıyor.

    Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş da AK Parti MKYK üyesi Ayhan Salman ile birlikte sahada yürütülen çalışmaları yakından takip ediyor. Bu arada, Hatay’daki deprem yaralarının tespiti için bölgede bulunan AK Parti İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Konya Milletvekili Leyla Usta, gece saatlerinde Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin Koordinasyon Merkezi’ni ziyaret etti.

    Başkan Aktaş’tan Hatay genelinde yürütülen çalışmalar hakkında bilgi alan Usta, her türlü donanıma sahip olan AKOM aracında hem Hatay’ın havadan çekilmiş görüntülerini izledi hem de Bursa itfaiyesinin arama kurtarma çalışmalarında kullandığı termal görüntüleme sistemi hakkında bilgi aldı.


    Büyük Bursa ailesi

    Başta depremden zarar gören 11 il olmak üzere tüm Türkiye’ye geçmiş olsun dileklerinde bulunan Usta, “Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin lojistik üssündeyiz. Pek çok Büyükşehir’imiz burada. Ancak Bursa, gerçekten harika bir planlama ile düzen içinde çalışmalarını yürütüyor. Hem şehirdeki düzeni-temizliği sağlamak hem de oluşturulacak konteyner kentlerin alt ve üst yapısını kurmak için çalışıyor. Bursalı hemşerilerimize çok teşekkür ediyorum. Hatay’a destekleri çok büyük. Burada büyük bir Bursa ailesini gördük. Başkanımı ve ekibini tebrik ediyoruz. Gerçekten zor zamanda iş yapmak, en kıymetlisi en değerlisi aslında.

    Hataylılar da bu hizmetleri unutmayacaktır. Hatay’da, Antakya merkezde Bursa var, Kocaeli, Konya, Denizli belediyeleri var. Hepsini tebrik ediyorum. Emeklerine sağlık. Burada emek veren belediye başkanından en alttaki işçisine kadar herkesin emeği çok kıymetli. Allah hepsinden razı olsun. Elbirliğiyle Hatay’ı yaşanabilir ve güvenli şehir haline getirelim istiyoruz” diye konuştu.

    Usta, koordinasyon merkezinden ayrılmadan önce Büyükşehir’in saha ekibiyle hatıra fotoğrafı da çektirdi.

  • Bursa’dan Hatay’a gönül köprüsü

    Bursa’dan Hatay’a gönül köprüsü

    Deprem kabusunu günler sonra yeniden en ağır şekilde yaşayan Hatay’da yardımların dağıtım sorumluluğunu üstlenen Bursa Büyükşehir Belediyesi ekipleri, merkez Antakya ilçesi başta olmak üzere kentte ayak basmadık yer bırakmıyor. Hatay’ın Defne ilçesinde, ‘tesadüfen gördüğü’ Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin araçlarının yanına gelip çaresizliğini anlatan 2 çocuk annesi Gönül Aşkar’ın ihtiyaçlarının karşılanması için de ekipler seferber oldu.

    Öncelikle ‘anne babasının yardımına yetişilmesini isteyen’ genç annenin talebi üzerine, Defne ilçesindeki Bostancık Mahallesi’nde çadırda kalan 73 yaşındaki babası İlmettin Kundakçı’ya ulaşıldı. Yakınlarıyla birlikte 3 aile olarak sokağa kurdukları çadırda kalan Kundakçı’ya gıda, kendisi ve torunları için giyecek, soba ve yakacak yardımı yapıldı.

    Ekipler, daha sonra 15 kişi ile kendi kurdukları derme çatma bir çadırda kalan Gönül Aşkar’a ulaştı. Aşkar’a da ‘başta hijyen malzemeleri olmak üzere’ erzak ve giysi yardımında bulunuldu.

    Depremin ardından 10 gün boyunca ailece arabada yattıklarını, son bir haftadır da çadırda kalmaya başladıkları belirten İlmettin Kundakçı, “Öyle bir şey yaşadık ki dolaptaki tek bir bardak bile sağlam kalmadı. Canımızı kurtardığımıza seviniyoruz. Sağ olsun Türkiye’nin her yerinden insanlar yardımlar gönderiyor. Bursa Büyükşehir Belediyesi de sobamızı, yakacağımızı ve ihtiyaçlarımızı getirdi. Allah onlardan razı olsun. Günler sonra ilk defa bir gecemizi sobanın sıcaklığında geçireceğiz” dedi.

    Büyükşehir Belediyesi ekipleri ile temasa geçip dertlerine derman bulmaya çalışan Gönül Aşkar da, “Burada telefonla konuşurken, Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin araçlarını gördüm. Gittim, derdimi anlattım. Sağ olsunlar, hiç ikiletmediler. Hemen yardımımıza koştular. Allah razı olsun” diye konuştu.

  • Gönüllü öğretmenlerden destek

    Gönüllü öğretmenlerden destek

    Kahramanmaraş merkezli meydana gelen depremden etkilenen vatandaşlar arzu ettikleri takdirde AFAD tarafından farklı illere yönlendiriliyor. Bu çerçevede Bursa’ya gelen vatandaşlara Osmangazi’de görevli gönüllü öğretmenler tarafından destek sağlanıyor. Bursa Büyükşehir Şehirlerarası Otobüs Terminaline gelen vatandaşlar, Bursa Valiliği koordinasyonunda ve AFAD iş birliğinde yürütülen çalışmalar çerçevesinde gönüllü öğretmelerin de yer aldığı ekipler tarafından karşılanarak adres, kimlik, çocuk vb. bilgileri kayıt altına alınıyor.


    Bursa’ya gelen vatandaşlara bir yandan Osmangazi İlçe MEM Psikososyal Ekibi tarafından destek verilirken, diğer yandan vatandaşların barınma, gıda ve kıyafet ihtiyaçları gideriliyor. Destek ekiplerinde 3 vardiya halinde görev alan gönüllü öğretmenler, okul çağında olan öğrencilerin öğrenimlerine devam etmelerini sağlarken, çocuklariçin de oyun atölyeleri oluşturuyor. Depremden etkilenen vatandaşlar, Bursa Öğretmenevi, Muradiye Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Uygulama Oteli ve Pansiyonu, Erol Olçok Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Uygulama Otelinde misafir ediliyor.


    Mahallelerde merkez destek okulları belirlendi

    Osmangazi’de bulunan okullardan 81 tanesi merkez destek okulu olarak belirlendi. Depremden etkilenen ve Bursa’ya gelen aileler, bu mahalle merkez destek okullarıyla eşleştirilerek aile-okul arasında iletişim kanalı oluşturuluyor. Merkez destek okul idaresi başkanlığında, mahalledeki diğer okullarla işbirliği ile depremzedelerin ihtiyaç duyduğu malzemeler, tespit edilerek merkez okullar kanalıyla yardım kolisine dönüştürülüyor. Yardım kolileri ilgili adreslere teslim ediliyor. Depremzede vatandaşlar ihtiyaç duydukları anda eşleştirildikleri merkez okullara ulaşarak destek alabiliyor. Organizasyonlara Osmangazi’de bulunan tüm okul ve kurumların idareci, öğretmen ve personel gönüllü olarak destek veriyor.
    Ailelerin temel eğitim çağındaki çocukları öncelikli olarak mahallesindeki okullara kayıtlarının yapılması sağlanırken; ortaöğretim çağındaki öğrencilerin ise nakil işlemlerinin İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünce yapılacağı bilgisi verilerek gerekli yönlendirmeler yapılıyor.

  • Gönüllü doktor yaşadıklarını anlattı

    Gönüllü doktor yaşadıklarını anlattı

    Kulak Burun Boğaz (KBB) alanında Uzman Doktor Fatma Cemre Sazak Kundi merkez üssü Kahramanmaraş olan ve 11 ili etkileyen yıkıcı depremlerin ardından gönüllü olarak gittiği deprem bölgesinde yaşadıklarını ve depremin acı tablosunu anlattı.

    “Bazı asistan arkadaşlarımız üstündeki ameliyathane kıyafetleriyle hiçbir şey almadan gelmek zorunda kaldı”

    Sabah uyandıklarında deprem haberini aldıklarını ve hemen hastaneye gelerek organize olmaya çalıştıklarını ayrıca gönüllü olarak deprem bölgesine gitmek istediklerini belirten Kundi, ”Sabah uyandığımızda deprem haberini aldık ve hastaneye geldik. Deprem bölgesine gönüllü olarak gitmek istediğimizi idari sorumlumuza bildirdik. Hastanemizde bu taleplerin toplandığını öğrendik. Bu süreç işlerken biz sürekli nasıl yapabiliriz, gidebilir miyiz, kendimiz gitsek olur mu diye düşündük. O gün ameliyat günümüzdü. Randevulu hastalarımızın ameliyatlarını yapıyorduk. İhtiyaca göre parça parça gönüllülerin yollanacağını öğrendik. O süre içerisinde bir yerlerden haber almaya çalıştık. Bir şekilde kendimiz gitsek yollar ne durumda bilmiyoruz. Bir yandan da buraya hasta gelirde bize ihtiyaç olur mu düşüncesiyle geçirdik saatleri. Sonra saat 4 gibi bize haber geldi. Bir gönüllü ekibinin bölgeye gönderileceğini öğrendik. Biz klinik olarak kulak burun boğaz bölümündeki hocamız ve asistanlarımız ile birlikte ameliyathaneden çıktığımız gibi yola çıktık. Bazı asistan arkadaşlarımız üstündeki ameliyathane kıyafetleriyle hiçbir şey almadan yola çıkmak zorunda kaldı. 6 gün kadar kaldık. Arkadaşlarımızın kalın montlarını alarak yola çıktık” diye konuştu.

    “Bir an önce birisini enkaz altından çıkarıp bir faydamız olsun diye dakikaları saydık”

    Deprem bölgesindeki vatandaşlara yardım etmek için bir an önce yola çıkmak istediklerini belirten Kundi, “Burada kaldığımız her dakika sıkıntı oluşturdu bize. İkinci depremi ameliyat sırasında yaşadık zaten. Saat 4 buçuk gibi hastaneden çıktık ve Adana Havaalanına indik. Bir an önce birisini enkaz altından çıkarıp bir faydamız olsun diye dakikaları saydık. Pazartesi gecesi çok yoğundu. Biz 5-6 saat soğukta ayakta bekledik. Burada soğukta beklemek ayakta beklemek bizim için hiç sıkıntı değildi ama biz burada boşa duruyoruz, geldik ama boşa duruyoruz diye bir panik olduk. sabah dörde karşı bizi Antakya Şehir Hastanesi’ne getirdiler. Ama hastaneye girilemediğini gördük. Önünde UMKE ve AFAD’ın getirdikleriyle gönüllü doktorların olduğu bir çadır merkezi kurulmuştu. Daha sonraki günlerde orası sahra hastanesine çevrildi” ifadelerini kullandı.

    “Enkazdan çıkan bebeklerin bezlerini bile değiştirdik”

    Psikolojik olarak çok etkileyici bir ortam olduğunu ve çok farklı duyguları aynı anda yaşamak zorunda kaldığını vurgulayan Kundi, “Bir şeyler yapmak için oradasınız ve ne yapacağınızı bilmiyorsunuz. Bir anda ilk başta bir öfke oluyor. Neden bize ne yapacağımızı söylemiyorlar. Götürseler bir işe yarasak diyorsunuz ama öyle değil orası afet bölgesi götürseler diyeceğiniz birinin olmasından ziyade neyse onu yapmamız gerektiğini fark ediyorsunuz. İlk gece ikinci depreme hastanede yakalanan vatandaşlarımızın cenazeleri hala kaldırılamamıştı. Çünkü hastaneye yaklaşılmıyor. Sonra bir ateş yakılmış, ateşin etrafında tek katlı bir birim var. Oraya yaklaştık ve baktık önünde de Türkçe konuşmayan insanlar var, Suriyeliler. Işığı tutup içeri baktık. İçeride sedyelerde maalesef hayatını kaybetmiş insanlar. Aralarında bir anne ve iki çocuk bir sedyenin üstünde hareket ediyorlar. Kimse onları fark etmemiş mi diye panikledik. Herkes gönüllü. Herkes faydalı olmaya çalışıyor ama psikoloji çok farklı bir şey. Bunu fark ediyorsunuz. Depremde her şeyi fiilen yapmak değil, sosyal olarak da izlemek lazım.

    Doktor arkadaşlarla birlikte biz hastaneye girdik. İki tane çocuk annesiyle birlikte. Sanıyorum ki ilk depremde yaralanmışlar ve bir de tekerlekli sandalyedeki bir canlı bir insanımızın daha olduğunu, yaralı olduğunu fark ettik. Onları alıp tekrar hastaneye götürdük. Hiçbir şey yapamasak da dört kişinin hayatını kurtardık. Biraz daha bir şeyler yapmalıyım düşüncesiyle hareket ediyorsunuz. Bunun bir felaket olduğunu biz o an idrak ettik. Gönüllü olsanız da olayın felsefesini anlamak biraz daha farklı. Enkazdan çıkan bebeklerin bezlerini bile değiştirdik. Sonra bize Kahramanmaraş’ta ihtiyaç oldu. Dörtyol’dan bir grup arkadaşımızı, genel cerrahi ve ortopediden arkadaşlarımızı alarak Kahramanmaraş’a yola çıktık. Nurdağı yolundaki viyadüklerden biri kırılmış olduğu için, biz üst taraftaki hafif hasar almış yoldan devam ettik. 1.5 saatlik yol yaklaşık 12 saat sürdü. Biz askeri araçla gitmemize rağmen çok zorlandık. Çünkü orası mahşer gibi hepimiz hala öyle hatırlıyoruz” dedi.

    “Orası öyle bir yer ki kendi çocuklarımız aklımıza bile gelmiyor”

    Yaşanan yıkıcı depremlerin çok büyük bir felaket olduğunu insanlarımızın çok büyük fedakarlıklar sergilediğini ve dayanışma ruhunun çok önemli olduğunu belirten Kundi, “Orası öyle bir yer ki kendi çocuklarımız aklımıza bile gelmiyor. Orada esas şey birilerin bize ihtiyacı olduğu. 12 saatlik yolculuk sonunda bizim ekibimiz Kahramanmaraş Sütçü İmam Efendi Üniversitesi’ne geçti. Biz oraya geçtiğimizde hemen acillere destek atmaya başladık. Servisleri toparlamaya çalıştık. Oradaki diğer gönüllü doktor arkadaşlar birlikte ilk iki üç gün çok yoğun bir hasta akışı oldu. Sistem kurulmaya başlandıkça daha rahat oldu. Gönüllü doktor sayısı çok fazla ama her şeyin organize olması bir iki gün sürdü. Herkes birbirine destek oldu orada. O felaket anında kolunu, bacağını kaybetmiş genç arkadaşlarımız bile büyük bir tevekkül içerisinde bize yardımcı olmaya çalışıyor, teşekkür ediyorlar. Biz orada hiçbir şey düşünmeden onlara yardımcı olmaya çalışıyoruz. Gerçekten bazı felaketlerin aslında sonuç olarak kopan bir şeylerin bağlanmasına vesile olduğunu görüyoruz. Çok büyük bir felaket. Gerçekten çok büyük üzüntülere şahit olduk, gördük. Bölgeden dönen gönüllü ekipteki herkes sanki deprem anını orada yaşamış. enkaz altından çıkmış gibiydik. Allah bir daha böyle bir felaketi insanlarımıza yaşatmasın. Ama gördük ki gerçekten çok büyük bir milletiz. Biz devletin oradaki en küçük ferdi olarak canla başla birbirimizin yarasını sarmak için oraya koşmuştuk. Birbirimize nasıl yardım edeceğimizi aslında bir şekilde genetiğimizi biliyor. Çok büyük acılar var. Hepsini birlikte saracağız. Burada hala hastanemize gelen depremzedelerimiz var. Kendini ufak tefek yaralı görüp aslında hastaneyi meşgul etmeyip birkaç hafta sonra gelen hastalarımız da oluyor. Bugünleri atlatacağımızı düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

    “Bu memleketin yetiştirilmiş insanları olarak ilk bizim gitmemiz gerektiğini düşündük. Bunu bir gönül borcu olarak görmedik”

    Ülkenin yetiştirilmiş insanları ve doktorları olarak orada bulunmanın çok önemli olduğunu bunu hiçbir karşılık beklemeden ve kahraman ilan edilmek istemediklerini belirten Kundi sözlerine şöyle devam etti:
    “Manevi olarak aslında çok yoğun duyguların yaşandığı bir ortam. Tekrar tekrar gitmek istiyoruz. Biz ekip olarak böyle bir talepte bulunduk. Bir görev beklemeden bir şekilde biz yapacağız bunları algılamış olduk. Bir sonraki felakette biz gidelim istiyoruz. Giden kişi sayısından çok daha fazla burada yapabileceğini yapmak isteyen gönüllü var. Hastalar gelirse burası da boş kalmasın ihtiyaç oldukça gelelim diye bazı arkadaşlarımızı göndermedik. Biz yıllarca eğitim almış, uzmanlığımız olan, pratiğimiz olan, hızlı karar verme yetkisine sahip olan yetişmiş bu memleketin yetiştirilmiş insanları olarak ilk bizim gitmemiz gerektiğini düşündük. Bunu bir gönül borcu olarak görmedik. O anki duygular çok gerçek. Bu gerçeklik hiç gitmez. İnşallah bir daha felaket yaşamadan bu gerçeklerle yaşarız. Oraya gittim bir fedakarlık yapıyorum değil. Hiç kimsenin de bu konuda şartlar uygun olduğu takdirde gönüllü olmayacağını düşünemiyorum.”

  • Erzincan’da depremzedelerin tedavileri sürüyor

    Erzincan’da depremzedelerin tedavileri sürüyor

    Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat’ta meydana gelen ve 11 ili etkileyen 2 büyük depremde enkaz altından çıkarılan vatandaşlar, ülkenin farklı illerindeki hastanelere kaldırıldı. Depremin üzerinden 16 gün geçerken, yıkılan binaların altından kurtarılarak Erzincan’a getirilen yaralı depremzedelerin tedavisi de sürüyor. Deprem sonrası Erzincan’da ilçeler dahil toplamda 611 hastaya bakılan Mengücek Gazi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde şuanda da 9 yaralı depremzedenin tedavisi sürüyor. Bu çerçevede depremzedeleri yalnız bırakmayarak tedavisi süren vatandaşları ziyaret eden Erzincan Belediye Başkanı Bekir Aksun, İl Sağlık Müdürü Dr. Cihan Tekin ve Başhekim Prof. Dr. Ufuk Kuyrukluyıldız depremzedelerin ihtiyaçlarını sorarak geçmiş olsun dileğinde bulundu.

    Depreme Hayat’da yakalanan ve enkazdan 7 saat sonra kurtarılan 33 yaşında ki hemşire Merve Yurtbekler Erzincan’da ki hastaneden memnun olduğunu ve tedavi sürecini burada tamamlamak istediğini belirterek, “Ben Antakya’daydım. Normalde Antakya’da oturuyorum. Bu süreçte evde yıkım gerçekleşti. Ev tamamen yıkılmıştı. Ben o sırada çıkmışım. Çıkışım biraz sıkıntılı oldu benim. Sonrasında Adana’ya gittim. Daha sonra bu hastaneye geldim. Burada da devam etmek istiyorum” dedi.

    “Erzincan depremin acısını iyi bilir”

    Yaralı depremzedeleri ziyareti sonrası açıklamada bulunan Erzincan Belediye Başkanı Bekir Aksun, Erzincan’ın 1939’da, 1983’te ve 1992’de yaşamış olduğu büyük depremlerden dolayı tecrübe sahibi bir il olduğunu ve gelen depremzede misafirleri en iyi şekilde ağırlayacaklarını söyledi. Başkan Aksun konuşmasında, “Tüm Türkiye’ye geçmiş olsun diyoruz. Gerçekten çok büyük bir felaket. 11 ili kapsayan bu felaket neticesinde yaralılarımızın bir kısmı Erzincan Mengücek Gazi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde değerli hocalarımızın kontrolünde tedavi edilmekte. Bizler de onları ziyaret için buradayız. Tabii Erzincan bu depremi 1939’da, 1992’de hatta 1983’te yaşamış bir il. Bununla ilgili tecrübeleri, bununla ilgili acıları yaşayan bir ilin bunda ki duyarlılığı her geçen gün daha net bir şekilde ortaya çıkmakta. Erzincan hastaları da, sağlarına da sahip çıkma noktasında yarışan bir il. Bugün ilimizde yaklaşık 3 bin 500 tane depremzedemiz ziyaret etmiş. Kendileri misafir edilmiş bir şekilde ama bugün de hastanemizde ziyaretlerimiz neticesinde gördük ki, değerli hocalarımız gerçekten gerekeni yapmışlar. Memnuniyetler çok yüksek. Herkes devletimize ve hocalarımıza duacılar. Bu mana da insanımıza, insanlık alemine büyük geçmiş olsun diyoruz. Yüce Mevla şehrimizi de bu tür felaketlerden saklasın, korusun diyoruz” ifadelerine yer verdi.

    “Erzincan’da 611 depremzede hasta tedavi gördü”

    İl Sağlık Müdürü Dr. Cihan Tekin ise hastanede 9 yaralı depremzedenin tedavilerinin sürdüğünü ve ilçeler dahil toplamda 611 hastaya bakıldığını söyleyerek, “Öncelikle şunu ifade etmek lazım tüm depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza, meslektaşlarımıza Allah’tan rahmet, kalanlara da varsa bir sıkıntıları acil şifalar diliyoruz. Bu minvalde baktığımızda Erzincan olarak biz elimizden geldiğince, sağlık anlamında vatandaşlarımızın hizmetine her daim hazır olduğumuzu burada gösterdik. Baktığımızda bizim il genelinde bölgeden yaklaşık 34 hastamızı 112 ile getirildiğini burada gördük. İl genelinde toplam ilçelerle birlikte 611 hastaya baktık. Bugüne kadar 22 hastamızı şifa ile taburcu ettik. Hali hazırda 9 hastamız da şuan da Mengücek Gazi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde sağlık hizmetini almaya devam ediyor. Bizler tabii Sağlık Müdürlüğü olarak bütün bu hastane hizmetlerinin yanı sıra gerek yurtlarda gerekse evlerde kalan depremzede vatandaşlarımıza yönelik de iki ayrı hat kurduk.

    Biri psikososyal destek hattı ikincisi ise, depremzedelerin ulaşmak istediği ya da sağlıkla ilgili problemlerini iletmek istediği, sağlık durumunu öğrenmek istedikleri yakınlarıyla ilgili bilgilendirme hattı da kurduk. Aynı zamanda KYK yurtları içerisinde poliklinikler oluşturduk. Bu polikliniklerde aile hekimlerimiz vasıtasıyla ve sabit bırakmış olduğumuz sağlık personellerimizle birlikte afetzede vatandaşlarımıza yerinde sağlık hizmeti veriyoruz. Hem psikososyal destek hem sağlık anlamında, sağlıkla ilgili problemlerini yerinde çözme, aynı zamanda ilaçlarının temin edilmesine kadar bir organizasyon zinciri kurduk. Bu anlamla da geri dönüşler son derece olumlu. Rabbim memleketimizi her türlü afetlerden korusun ama olabilecek afetlerde de gerek Erzincan olarak gerek Türkiye, Sağlık Bakanlığı olarak da gerçekten hazır olduğumuzu gösterdik. Bundan sonra da göstermeye devam edeceğiz inşallah” diye konuştu.

  • Yolcu gemisi depremzedeleri kabul etmeye başladı

    Yolcu gemisi depremzedeleri kabul etmeye başladı

    Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığına bağlı Denizcilik Genel Müdürlüğü, Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenen vatandaşların konaklamaları için 2 bin kişi kapasiteli özel yolcu gemisinin İskenderun Limanı’na yanaşmasının ardından depremzedeleri kabul etmeye başladı.

    Gemiye yerleşen Hataylı depremzedeler, güvenli bir ortam sağladığı için emeği geçenlere teşekkür etti. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez ve Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu, limana gelerek gemide incelemelerde bulundular ve ilgililerden bilgi aldılar.

  • Depremzede çocukların helikopter sevinci

    Depremzede çocukların helikopter sevinci

    Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından koordinasyonunu yürüttüğü Gaziantep’in Nurdağı ilçesinde geçici barınma alanlarında devam eden çalışmaları yerinde inceledi. Bölgeyi gezerken, Bakan Kurum’un yanına gelen bir grup depremzede çocuk, helikoptere binmek istediklerini söyledi.

    Çocukların isteğini geri çevirmeyen Bakan Kurum, alan incelemeleri için kullandığı Jandarma Genel Komutanlığı’na ait helikoptere binmelerini sağladı.

    Daha önce uçağa bile binmediklerini ifade eden yaşları 7 ile 9 arasında değişen 9 çocuk heyecanla helikoptere koştu. Yaklaşık yarım saat boyunca Gaziantep’e gökyüzünden bakan çocuklar, heyecan ve mutluluklarını gizleyemedi. Bazı çocuklar ise ellerindeki telefonlarla o anları kayıt altına aldı.

    Helikopterden inerken hediye edilen oyuncakları da alan çocuklar, “Bakanımıza teşekkür ediyoruz. Allah razı olsun. Onu çok seviyoruz. Bizi uçağa bindirdi. Bir güzel gezdik. Çok güzeldi. Uçak sahibinden de Allah razı olsun. Çok mutlu olduk. Allah razı olsun vatanımızdan” dediler.