Etiket: depresyon

  • Sıcak hava evcil hayvanları depresyona sokabilir

    Sıcak hava evcil hayvanları depresyona sokabilir

    Yaz aylarında kendini hissettiren bunaltıcı sıcaklar, insanlar kadar hayvanları da etkiliyor. Sıcak geçen günlerde evcil hayvan sahiplerinin doğru bildiği bazı yanlışlar sevimli dostlara zarar verebiliyor. Hayvanseverlerin özellikle beslenme konusunda dikkat etmesi önem teşkil ediyor.

    Yaz aylarında dikkat edilmesi gereken hususlar hakkında öneriler aktaran Veteriner Hekim Serkan Eroğlu, uyarılarda bulundu.

    Bu dönemde kuru mamanın diğer yiyeceklere göre daha sağlıklı olacağına söyleyen Eroğlu, “Kuru mamanın sürekli evcil hayvanlarımızın önünde bulunmasını istiyoruz. Yemeklerinin bozulmasının önüne geçtiği için kuru mamayı tavsiye ediyoruz. Yaz aylarında en çok gördüğümüz vakalar çok su verilmesi. Özellikle su vereyim derken buzlu su tercih ediliyor. Buzlar, keskin olması nedeniyle ağız bölgesinde kesiklere neden olabiliyor. Kat’i suretle buzlu içecek tavsiye etmiyoruz” dedi.

    “Hayvanlarda deri çantalar sauna etkisi oluşturuyor”

    Burun ağız bölgesinde yaralara neden olabileceğini ifade eden Eroğlu, evcil hayvanları serinletmek için ‘soğuk havlu’ önerisinde bulundu. Özellikle araçları ile uzun yolculuklara çıkacak hayvan sahiplerine, minik dostlarını deri çantada taşımamaları yönünde uyarılarda bulunan Veteriner Hekim Eroğlu, “Hayvanımız sıcaktan bunalmış olabilir serinletmek için buzluğa koyduğumuz kuru bir havluyu sürebiliriz. Saat 12.00 ile 14.00 arasında kesenlikle dışarı çıkarılmalarını önermiyoruz. Araçlarda uzun yolculuklar yapacaksak mutlaka çantaların içinde hayvanların tutulmasını önermiyoruz. Son dönemlerde çok fazla sıcak var. Bu sıcaklar olanların ter bezleri yeterli gelmiyor bazen. Bu durum onların depresyona girmesine neden olabiliyor. Özellikle çanta özelinde konuşacak olursak, deri çantalar sauna etkisi oluşturuyor. Yaz aylarında hayvanımız tıraş ettirmemeliyiz. Özellikle güneşin yoğun olduğu yerlerde zararlı olabiliyor. Araştırmalar sonucunda tıraş edilen derilerin güneşin sıcağından ve ışınlarından daha çok etkilendiği kanıtlandı. Tıraş edildi ise de özel kıyafetlerle dışarı çıkarılmalı” diye konuştu.

  • 1fincan kahve depresyon riskini azaltabilir

    1fincan kahve depresyon riskini azaltabilir

    Kahve tüketimimin faydalarını anlatan Beslenme ve Diyet Uzmanı Diyetisyen Sena Çelebi, “Yapılan bazı çalışmalara göre günde 1 fincan kahve içmek, depresyon riskini yaklaşık yüzde 10 azaltmaktadır ve daha mutlu hissetmenizi sağlamaktadır. Araştırmacılar kahvenin bu etkisini kafeinden daha çok içerdiği antioksidanlara borçlu olduğunu vurgulamaktadır” dedi.
    Kahve tüketiminin tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de oldukça fazla olduğunu söyleyen Dyt. Çelebi, “Özellikle ülkemizin başlıca kültürü olan Türk Kahvesi birçok ortamın vazgeçilmezidir. Kimi kişiler Türk Kahvesi ve diğer kahve çeşitlerini sade tüketirken kimileri de şekerli veya aromalı tüketmektedir ve bu tüketim giderek artmaktadır. Kahve, kafein haricinde yaklaşık 400 kimyasal, eser miktarda antioksidan, niasin, bazı mineraller, tanen ve karamelize olmuş şeker içermektedir. Kahvenin kendisi kalori içermez ancak süt, krema ve şeker eklenmesiyle kalorisi artmaktadır’’ şeklinde konuştu.

    “Uyanık kalmamızı sağlayabilir”

    Kafeinin uyanık kalmamızı sağlayabileceğine değinen Dyt. Çelebi, “Kafein beynimizde var olan ve uyumamızı sağlayan adenozin adlı bir molekülü bloke eder ve dolayısıyla bizi uyanık tutmaya yardımcı olur. Adenozin bloke olduğunda kafein beyinde depresyon riskini azaltan ve ruh durumunu iyileştiren dopamin ve glutamin adlı iki doğal uyarıcı molekülün üretilmesini sağlar. Sonuçta daha yüksek enerji seviyesine sahip olursunuz ve yüksek seviyelerde çalışma gücü elde edebilirsiniz” ifadelerini kullandı.

    “Spor öncesi kafein yağ yakımını hızlandırabilir”

    Spor yapanlarda özellikle yağ yakımını hızlandırmak için spordan en az 30-40 dakika önce kafein alınabileceğini dile getiren Dyt. Çelebi, “Spor öncesi alınan kafein yağ yakımını artırmakta ve performansı güçlendirmektedir. Yapılan bazı çalışmalara göre kahve içmek depresyon riskini azaltmaktadır. Günde 1 fincan kahve içmek depresyon riskini yaklaşık yüzde 10 azaltmaktadır ve daha mutlu hissetmenizi sağlamaktadır. Araştırmacılar kahvenin bu etkisini kafeinden daha çok içerdiği antioksidanlara borçlu olduğunu vurgulamaktadır” ifadelerine yer verdi.

    “Tansiyon yüksekliği ve çarpıntıya neden olabilir”

    Aşırı miktarda kahve tüketiminin zararlarından bahseden Dyt. Çelebi, aşırı kahve tüketiminin zararlarını şöyle sıraladı:
    “Kahve kan basıncını artırdığı için tansiyon yüksekliğine ve çarpıntıya neden olmaktadır. Uykuya dalmak zorlaşır ve uyku süreniz kısalabilir. İdrara çıkışı artırmaktadır ancak diüretik etki kafeinin miktarına bağlıdır. Kafein alımı artıkça, sıvı atım miktarı da artmaktadır. Bu durum erkeklerde prostat problemleri ile ilişkili olabilmektedir. Gebe ve emziren annelerin çok fazla kahve tüketmeleri düşük riskini artırmakta ve anne sütü üretimini olumsuz etkilemektedir. Bu yüzden gebe ve emziren anneler kahve tüketmek isterlerse kafeinsiz kahve tüketmeleri gerekmektedir. Çok fazla miktarda kahve tüketmek idrarla kalsiyum atımını artırmaktadır. Bu kaybı dengeleyebilmek için aşırı kahve tüketen kişiler, kalsiyum zengini besinlerden bol miktarda tüketmeye dikkat etmelidirler.”

    “Günlük 2 fincan tercih edilmeli”

    Günlük kahve tüketimimin ne kadar olması gerektiğinin altını çizen Dyt. Çelebi, “Kahve tüketiminin olumlu ve olumsuz etkileri göz önünde bulundurulduğunda günlük alınabilecek maksimum kafein için; kahve tüketiminizi günlük 2 fincanla sınırlı tutmanız sağlık için olumlu olacaktır. Kafeinsiz kahve tüketiyorsanız bu ölçü biraz daha artırılabilir” diye konuştu.

  • Depresyonun tatlı ilacı

    Depresyonun tatlı ilacı

    Antioksidan özelliği yüksek bir besin olan bitter çikolata içerisinde bulundurduğu finilatinamin maddesi ile mutluluk hormonunun salgılanmasında yardımcı olurken vücutta bulunan yararlı bakterilerin artmasına da imkan sağlıyor. Günde 20 gram bitter çikolatanın tüketilmesi gerektiğini belirten Tokat Devlet Hastanesi Diyetisyeni ve Beslenme Uzmanı Esra Koçak, “Bitter çikolata antioksidan özelliği yüksek bir besindir. Bu özelliğiyle doku hasarının önlenmesinde, kanser, parkinson ve alzheimer gibi hastalıklardan korunmada yardımcıdır. Bitter çikolata kan basıncının düşmesinde etkilidir. Bu durumda kalp hastalıkları riskini azaltır” dedi.

    “Kanser, parkinson ve alzheimer gibi hastalıklardan korunmada yardımcıdır”

    Bitter çikolatanın Alzheimer, kanser gibi hastalıklara karşı koruyucu olduğunu belirten Tokat Devlet Hastanesi Diyetisyeni ve Beslenme Uzmanı Esra Koçak, “Kakao ağacı çekirdeğinden yapılmış bitter çikolata çalışmalarla da kanıtlanmış faydalı bir besindir. Öncelikle çikolatanın bitter olarak kabul edilebilmesi için en az yüzde 50 oranında kakao yağı içermelidir. Sağlık açısından faydalarından bahsedebilmek içinde kakao yağı yüzdesinin en az yüzde 70 olması gerekir. Besleyici özelliği, sindirime yardımcı olma özelliği ve önemli miktarda içerdiği demir, magnezyum, bakır, çinko, selenyum ve potasyum gibi minerallerden bulunuyor. Bitter çikolata antioksidan özelliği yüksek bir besindir. Bu özelliğiyle doku hasarının önlenmesinde, kanser, parkinson ve alzheimer gibi hastalıklardan korunmada yardımcıdır. Bitter çikolata kan basıncının düşmesinde etkilidir. Bu durumda kalp hastalıkları riskini azaltır. Bitter çikolata için depresyonun tatlı ilacı da diyebiliriz. İçerdiği finilatinamin maddesi mutluluk hormonunun salgılanmasında yardımcıdır, aynı zamanda bitter çikolata tüketiminin vücutta bulunan yararlı bakterilerinin miktarını artırdığı görülmüştür. Bitter çikolatadan doğru şekilde yararlanmak için kakao oranı yüksek ve şekersiz olanı tercih edilmeli ve günlük 20 gramı geçmemeliyiz” şeklinde konuştu.

  • Mevsimsel depresyon hayatınızı kabusa çevirmesin

    Mevsimsel depresyon hayatınızı kabusa çevirmesin

    Psikiyatri Uzm. Dr. Aysu Yakın Olgun, mevsimsel depresyon hakkında açıklamalarda bulundu.

    “Kış hüznü belirtileri ilkbahara kadar sürebilir”

    Mevsim dönümlerinin birçok psikiyatrik bozuklukta şikâyetlerin artmasına ya da ataklara sebep olabileceğini söyleyen Uzm. Dr. Olgun, “Bu değişiklikler en belirgin olarak duygudurum bozukluklarında görülür. Başta majör depresyon olmak üzere, yineleyen depresif ataklar, bipolar duygulanım bozukluğu ve diğer duygudurum bozuklukları tanısı alan hastalar mevsim geçişlerinde şikâyetlerinde artış hissedebilirler. Bazen de yalnız yaz mevsiminin bitişiyle başlayan, 4-5 ay kadar süren depresyon belirtileri yaşanabilir. Kış hüznü de denilen bu durumun gün ışığı saatlerinin azalmasından kaynaklandığı düşünülmektedir. Dolayısıyla, bu kişilerde ilkbahara kadar sürebilen depresyon belirtileri ortaya çıkabilir. Nadiren tam tersi de söz konusu olabilir” diye konuştu.

    “Uyku sorunları görülebilir”

    Belirtilerin şiddetine göre işlevsellik ve günlük aktivitelerin de etkilenebileceğini dile getiren Uzm. Dr. Olgun, “Bu şiddetli olduğunda, mevsimsel depresyon, sonbahar depresyonu, kış hüznü gibi isimlerle nitelendirilen bir tür duygudurum bozukluğundan söz ederiz. Mevsimsel depresyonda, majör depresyon bulgularını görürüz. Bunlar; günün önemli bir bölümünde çökkün hissetmek, aktivitelerden keyif almamak, iştah ve kilo değişiklikleri, uyku sorunları, halsizlik ve tedirginlik, enerjisizlik, umutsuzluk ya da değersizlik hisleri, konsantrasyon bozukluğu, ölüm düşüncelerine sahip olmaktır” şeklinde konuştu.

    Mevsimsel depresyon belirtileri

    Mevsimsel depresyonda görülebilecek belirtilere değinen Uzm. Dr. Olgun, “Sonbahar depresyonunda aşırı uyku, aşırı yeme ve kilo artışı, sosyal anlamda içe çekilme gibi durumlarda da değişiklikler gözlemlenebilir. Tedavisinde psikoterapi yaklaşımlarının ve ilaçların etkili olduğu bilinmektedir. Bu belirtilere sahipseniz, mutlaka bir uzmandan yardım almalısınız” ifadelerini kullandı.

  • Doğum sonrası depresyon

    Doğum sonrası depresyon

    FDA onayı alan Zurzuvae hap, Sage ve Biogen ilaç firmalarının ortak çalışmasında lohusalık döneminde yaşanan postpartum depresyonunun tedavisinde kullanılmak üzere geliştirildi.

    İlaç firmaları, 4 ve 6 haftalık periyotlarda uygulanan psikiyatrik testlerde ilacı kullanan hastalarda iyileşme gözlemlendiğini ve bazı hastalarda ilk haftada depresyon belirtilerinin azaldığını kaydetti.

    Henüz fiyatı açıklanmayan Zurzuvae’nin, 14 gün boyunca günde 1 kez alınması tavsiye ediliyor.

    Sage firmasının postpartum depresyonunun tedavisi için geliştirdiği serum, 2019’da FDA onayı almasına karşın bir sağlık kuruluşunda 3 gün boyunca uygulanması gerekliliği ve fiyatının 34 bin dolar olması nedeniyle yaygınlaşmamıştı.

    Nörosteroid grubundaki ilacın hem hap hem de serum formunun, lohusalık döneminde düşüşe geçen progesteron hormonunun vücuttaki açığını telafi ettiği belirtilen “zuranolone” kimyasalını içeriyor.

    FDA’nın psikiyatrik ilaçlar yöneticisi Dr. Tiffany Farchione, hap formatıyla erişimin kolaylaşacağını umdukları ilacın, postpartum depresyonuyla mücadele eden kadınlara destek olmasını umduklarını ifade etti.

    Birkaç haftadan birkaç seneye sürebilen postpartum depresyonu, yılda yaklaşık 400 bin kişiyi etkiliyor.

  • Depresyon sandığınız şey bahar yorgunluğu olabi̇li̇r

    Depresyon sandığınız şey bahar yorgunluğu olabi̇li̇r

    Depresyon sanılan duygu durum değişikliklerinin bahar yorgunluğu olabileceğini bildiren Psikiyatri Bölümü Uzmanı Dr. Timur Fadıl Oğuz ,”Mevsim değişiklikleri duygusal dalgalanmalara yol açıyor. Öncelikle, depresyon ve mevsimsel depresyonun olmadığına dair bir psikiyatri uzmanının değerlendirmesini almak gerekir. Çünkü bazen de depresyon gibi gözükür ama fiziksel bir sorun olabilir. Eğer depresyon tanısı konursa, genellikle tedaviler çok etkilidir” dedi.

    Bahar ve yaz aylarının gelişini kimileri sevinçle karşılarken kimileri de bu hava değişikliğinin yorgunluk, halsizlik ve keyifsizlik yarattığını düşünüyor. Hatta çoğu zaman “bahar yorgunluğu” olarak adlandırılan durumla depresyon birbirine karıştırılıyor. COVID-19 salgını süreci, mevsim değişimlerine bağlı duygu dalgalanmalarının daha yaygın görülmesine yol açabiliyor. Güven Hastanesi Psikiyatri Bölümünden Uzm. Dr. Timur Fadıl Oğuz mevsim geçişlerinde yaşanan duygusal dalgalanmalar hakkında bilgi verdi.

    Hava değişimi ya da mevsimsel değişimlerin duygularda dalgalanmaya yol açtığını bildiren Uzm. Dr. Oğuz, “Mesela bazı insanlar kış aylarında depresyona girer, kışın bitmesiyle beraber de toparlarlar. Bu durum daha çok batı ülkelerinde böyledir. Geçmişte psikiyatrik bilgiler batıdan geldiği için, ülkemizde de durumun böyle olduğunu düşünüyorduk. Son yıllarda, Türkiye’den doğuya doğru gidildiğinde, Asya ülkelerinde durumun böyle olmadığına dair veriler ortaya çıkmaktadır. Asya ülkelerinde depresyonun daha çok bahar ve yaz aylarında ortaya çıktığı görülmektedir. Bazı kişilerde bu durum her zaman aynı şekilde ortaya çıkar yani; kasım ayı gibi bir depresyon başlar ve bahara doğru düzelir. Türkiye’de de kış depresyonu oldukça yaygın görülmektedir. Coğrafi olarak Asya ve Avrupa’nın ortasındayız, bu nedenle ülkemizde iki mevsim geçişinde de depresyon vakaları ortaya çıkıyor. Hatta Kıbrıs’ta çalıştığım bir dönem, yaz aylarında depresyonun daha yaygın olduğuna dair bir gözlemim oldu ama bir yere oturtamamıştım o zamanlar. Mevsimsel olarak kış aylarında olan depresyonla, yaz aylarında olan depresyon arasında da bazı farklar var. Kış aylarındaki depresyonda iştah çok artabilmekte ve aşırı uyuma isteği görülebilmektedir. Yaz aylarında olan depresyonda ise iştah azalması ve uykusuzluk daha çok kendini gösterir. Bunlar biraz da farklı depresyonlar aslında ve bunların farklarını zaman içinde daha iyi anlamaya başlayacağız. Bahar sonu ve yaz başlangıcı, özellikle bipolar bozukluklarda mani ya da hipomani denilen maninin hafif versiyonunun daha sık görüldüğü aylardır. Bu aylar bipolar hastalarımızda tetikte olduğumuz aylardır; hastalıkları konusunda bilinç kazanmış bipolar hastalarımız da bu aylarda manik ya da hipomanik ataklar geçirebileceklerini bilirler. Yine bipolar hastalarımızda, kış aylarında depresyon ihtimalinin biraz daha fazla olduğunu söylemek mümkündür” dedi.

    Mevsimsel farklılıkların neden duygu değişimleri meydana getirdiğinin kesin olarak bilinmediğini kaydeden Oğuz sözlerine şöyle devam etti: “Sebebi tam olarak bilinmemekle birlikte, birkaç şeyle bağlantılı olabilir. Bir tanesi, kış aylarında güneş kendini daha az gösterdiği için ve günler daha kısa olduğu için ışığa daha az maruz kalınmaktadır. İkincisi, kış aylarında kişi daha hareketsiz olduğu için bu durum depresyonu tetikleyebilmektedir. Çok emin olmadığımız birkaç durum daha var. Kış aylarında D vitamininin kanda çok azaldığını bilinmekte ve bunun da tetikleyici olduğuna dair bazı görüşler mevcut. Bazıları da omega-3’ün önemli olabileceğini düşünmekte ama bu iki sebep de hâlâ büyük soru işaretleri taşıyor”

    Halk arasında bahar yorgunluğu olarak adlandırılan durumun fizyolojik bir uyum durumundan kaynaklanabileceğini bildiren Timur Fadıl Oğuz, “Bu durum vücudun, yeni mevsimsel duruma adaptasyon sürecinde geçirdiği bir sıkıntı gibi duruyor. Ancak, psikiyatrik sorunlarla bir bağlantısı olduğuna dair bir veri yok. Bahar yorgunluğu, büyük ihtimalle psikiyatrik bir sorun değil. Ancak yorgunluk ve o enerjisizlik hali depresyona benzetildiği için ‘Acaba depresyon mu?’ gibi düşünülüyor olabilir. Bununla birlikte; tabii ki bir kişi hem depresyonda olup hem de bahar yorgunluğu yaşayabilir” diye konuştu.

    Bu durumda depresyon ve bahar yorgunluğu nasıl ayırt edileceğine ilişkin konuşan Oğuz şunları kaydetti; “Bahar yorgunluğu; genellikle birkaç hafta sürer, en fazla bir ay sonra geçer. Ama depresyon uzar; bu ayrıştırmak için bir kriter olabilir. İkincisi; sadece enerjisizlik değil de belirgin bir keyifsizlik, neşesizlik, hayattan alınan zevkte büyük bir azalma depresyon olabileceğini işaret eder. Aşırı sinirlilik, şiddetli uyku sorunları, aşırı kaygılar görülürse bunun bahar yorgunluğu değil de depresyon olabileceğini yorumlamak mümkündür. Geçmişte bir depresyon hikayesi varsa, böyle bir durumda da bir depresyon tekrarı olabileceği ve bahar yorgunluğu ile açıklanamayacağı anlamına gelebilir. Burada kritik nokta şudur ki; kişi yorgun, enerjisiz olabilir ancak, “O kadar da kötü değilim, şunu yapmaktan bunu yapmaktan hala zevk alıyorum” gibi şeyler söylüyorsa muhtemelen o bahar yorgunluğudur.”

    Depresyonun sadece bedenen değil, zihnen de bir çöküntü durumu olduğunu ifade eden Oğuz, bu ayrımı iyi yapmak gerektiğine dikkat çekerek,” Kişi bahar yorgunluğundayken halsiz ve keyifsizdir ama arkadaşlarıyla buluştuğunda gayet neşelidir. Kişi, yorgun hissetmesine rağmen bir yandan hayattan zevk almaya devam eder. Depresyon ile bahar yorgunluğu arasındaki en önemli fark, depresyonun zihinsel bir durum yaratmasıdır” dedi.

    Bipolar bozukluğu olanların bu dönemde çok dikkatli olması gerektiğine vurgu yapan Dr. Oğuz, “Mevsim geçişleri hastalıkları tetikleyebilir. Zaten bu kişiler bir süre sonra bilinçlenir ve daha dikkatli olurlar. Bipolar bozukluğu olanların yüzde 90’ı sürekli ilaç kullanmak zorunda. İlaç kullanıyor olsalar da kış aylarında yine de depresyonun ortaya çıkabileceğini bilmeleri lazım. Bahar sonu ve yaz başında, mani ve hipomani durumuyla karşılaşabilecekleri konusunda bilgili olmaları ve dikkatli olmaları lazım” şeklinde konuştu.

    Mevsimsel depresyon ve bahar yorgunluğu için alınabilecek önlemlere ilişkin bilgiler veren Oğuz,” Öncelikle, depresyon ve mevsimsel depresyonun olmadığına dair bir psikiyatri uzmanının değerlendirmesini almak gerekir. Çünkü bazen de depresyon gibi gözükür ama fiziksel bir sorun olabilir. Eğer depresyon tanısı konursa, genellikle tedaviler çok etkilidir. Kişi kendinde duygusal olarak bir farklılık görüyorsa, “eskisi gibi değilim, keyfim yok, neşem yok” gibi tespitler yapıyorsa bir psikiyatriste başvurabilir. Bunun mevsimsel bir sebepten ötürü olup olmadığı zaten görüşmede ortaya çıkar” dedi.

    Mevsimsel depresyonla ilgili bilimsel araştırmalar olduğunu belirten Oğuz şunları söyledi; “ABD’de ve Avustralya’da yakın zamanda yapılan büyük bir araştırma var. Bunun sonucunda, bu ülkelerde depresyon ve birkaç önemli hastalığın mevsimlerle bağlantısı çok belirgin bir şekilde ortaya çıktı. Bu bizim için önemli bir bilgi. En fazla mevsimsellikle bağlantısı olan psikiyatrik hastalığın yeme bozuklukları olduğuna dair bir veri ortaya çıktı. İlk sırada yeme bozuklukları ikinci sırada ise depresyon var. Bu iki ülkede, bu sorunlar en çok kış aylarında görülüyor. Yine mevsimsel bağlantısı olan ama diğerlerine göre en az olan psikiyatrik hastalık ise; kaygı bozuklukları olarak gözüküyor. Kaygı bozuklukları da bu ülkelerde kış aylarında, yaz aylarına göre daha fazla görülüyor ancak bu fark daha az belirgin.”