Etiket: deü

  • Sürdürülebilirlikte DEÜ damgası

    Sürdürülebilirlikte DEÜ damgası

    İzmir’in köklü yükseköğretim kurumlarından Dokuz Eylül Üniversitesinin (DEÜ) sürdürülebilirlik alanındaki yatırım ve projeleri, uluslararası alanda yankı bulmaya devam ediyor. Yükseköğretim kurumlarının sürdürülebilirliğini ölçen dünyaca ünlü akademik derecelendirme kuruluşu Quacquarelli Symonds (QS), 2024 yılı Sürdürülebilirlik Sıralamasını açıkladı.

    QS, bu yıl sürdürülebilirlik teması altında; “Sosyal Etki”, “Çevresel Etki” ve “Yönetişim” kategorilerine göre bin 403 dünya üniversitesini başarılarına göre sıraladı. Buna göre DEÜ, sıralamada bu yıl ‘Çevresel Etki’ kategorisinde dünya genelinde 183’üncü sırada kendine yer bulurken, Türkiye üniversiteleri arasında ise 8’inci sırada yer aldı. DEÜ, aynı alan sıralamasında Asya üniversiteleri arasında ise 128’inci sırada bulunuyor. Listenin toplam 3 ana alan ve 8 alt alanının tamamında sıralamalarda bulunan DEÜ, genel sıralamada ise bin 403 üniversite arasında 556’ncı sırada yer aldı. Önceki yıl aynı listede toplam 700 üniversite sıralamalara dahil oldu.

    Başarıyı değerlendiren DEÜ Rektörü Prof. Dr. Nükhet Hotar, üniversite olarak yerleşkelerde, akademik ve idari birimlerde sürdürülebilirlik çalışmalarına büyük önem verdiklerini belirtti. Kurumun bütçesinin önemli bir kısmının sürdürülebilirlik alanına ayrıldığını belirten Rektör Hotar, “Enerji, altyapı, atık yönetimi, su, çevreci ulaşım, doğanın korunması ve iklim değişikliğiyle ilgili çalışmalara imza atan Üniversitemiz, sürdürülebilirlik alanında geliştirdiği projelerle, yatırımlarla ve farkındalık faaliyetleriyle fark oluşturmaya devam ediyor. Dünyanın önde gelen yükseköğretim kurumu sıralama kuruluşlarının araştırmalarında üst sıralarda kendine yer bulan üniversitemiz, bu kez QS’in 2024 yılı Sürdürülebilirlik Sıralamasında önemli başarılar kaydetti. Tabii ki çalışmalarımızın takdir görmesi bizleri mutlu ediyor. Üniversite olarak daha yaşanabilir bir dünya için tüm imkânlarımızı seferber etmeye, sürdürülebilirlik temasıyla geri dönüşümü her alanda uygulamaya devam edeceğimizi belirtmek istiyorum. Bu kapsamda sorumluluk almaktan çekinmediğimizi ve sürdürülebilirliğinin kırmızı çizgilerimizden olduğunu yeniden ifade etmek istiyorum” dedi.

    Açıklamalarını sürdürün Rektör Hotar, dünyanın en iyi üniversiteleri arasında olma hedefiyle faaliyetlerine devam ettiklerini kaydederek, “Araştırma üniversitemizin akademik başarılarının çıktılarını, dünyanın en iyilerinin sıralandığı listelerde görmek bizleri gururlandırıyor. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın da ortaya koyduğu, ‘dünya üniversiteleri arasında ilk 500’de Türk üniversiteleri yer almalı’ hedefleri doğrultusunda çalışmalarımızı kararlılıkla sürdürdüğümüzü ifade etmek istiyorum. Üniversitemizin tüm mensuplarının katkı sunduğu bu anlamlı başarıyı kutluyor; ‘dünyada ilk 500 üniversite’ hedefimiz doğrultusundaki çalışmalarımızın ilerleyen süreçte de artarak devam edeceğini belirtmek istiyoruz” ifadesinde bulundu.

  • DEÜ’den deprem bölgesine destek

    DEÜ’den deprem bölgesine destek

    Türkiye, Kahramanmaraş merkezli meydana gelen 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki depremlerin yaralarını sarmayı sürdürüyor. 11 ilde yıkıma neden olan depremlerin hemen ardından afet koordinasyonuna destek olmak için dört koldan harekete geçiren Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ), arama-kurtarma, acil sağlık hizmetleri, insani yardım, barınma ihtiyacı ve hasar tespit çalışmalarına önemli katkılar sunmuştu. Deprem araştırma raporları ile kamuoyunu bilgilendiren DEÜ, bölgeye yardım eli uzatmaya devam ediyor. Üniversitenin farklı birimlerinden akademisyenler ve gönüllü öğrencilerinden oluşan 25 kişilik ekip, yeni sosyal sorumluluk ve destek projelerini hayata geçirmek için Adıyaman’a doğru yola çıktı.

    Mobil İçme Suyu Arıtma Tesisi yapılacak

    DEÜ’nün deprem seferberliği ve son destek programı hakkında bilgilendirmede bulunan DEÜ Rektörü Prof. Dr. Nükhet Hotar, “Deprem bölgesinde farklı alanlardaki birçok proje ve uygulamanın hayata geçirilmesi için ekiplerimiz bölgeye gitmeyi, yaralara merhem olmayı sürdürüyor” dedi.
    Bu çerçevede Adıyaman’da inşa edilecek Mobil İçme Suyu Arıtma Tesisi hakkında bilgi veren Rektör Hotar, “Afet bölgesinde en çok ihtiyaç duyulanlardan biri de sağlıklı içme suyuna olan erişim. Devletimizin bizlere sunmuş olduğu imkanlar dahilinde DEÜ olarak bu konuda üzerimize düşeni yapmak adına, bir Mobil İçme Suyu Arıtma Tesisi kurmak için harekete geçtik. Tesisimizi Mühendislik Fakültemizin Çevre Mühendisliği Bölümü’nden hocalar inşa edecekler. Tesiste günlük 100 tonun üzerinde içme suyu üretimi yapılacak ve bölge için ciddi bir ihtiyaç karşılanacak” ifadesinde bulundu.


    Depremin en çok etkilediği illerden olan Adıyaman’a hareket eden ekibin DEÜ Eğitim Fakültesi, Fen Fakültesi, Mühendislik Fakültesi, İlahiyat Fakültesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Çocuk Eğitimi ve Uygulama ve Araştırma Merkezi (DEÇEM) akademik üyelerinden ve öğrencilerden oluştuğu bilgisini veren Rektör Hotar, çocuklara yönelik oluşturulacak oyuncak ve masal atölyesi hakkında bilgilendirmede bulundu.

    Rektör Hotar, “Sanatın iyileştirmedeki gücünün farkındayız. Güzel Sanatlar Fakültemiz öğrencilerinin tasarladığı ve Bilimsel Araştırma Projeleri çerçevesinde desteklediğimiz ‘Hepimiz Çocuktuk’ projesi ile depremden etkilenen çocuklar için çeşitli bilimsel etkinlikler düzenleyeceğiz. Kurulacak oyuncak atölyemizde, depremzede çocuklar kendi oyuncak bebeklerini kendileri yaparak, hem eğlenceli vakit geçirecekler hem de öğrenmelerini pekiştirecekler” şeklinde konuştu.

    DEÜ Fen Fakültesi tarafından deprem bölgesinde uygulanacak “Herkes İçin Bilim” etkinliği çerçevesinde çocuklarla bilimsel deneyler ve eğitici uygulamaların gerçekleştirileceğini aktaran Rektör Hotar, “Yine bilimin ışığında ilkokul ve ortaokul düzeyindeki çocuklarımız için fizik, kimya ve biyoloji alanlarında öğretici deneyler yapılacak, dersler işlenecek. Dört gün sürecek eğitimde öğrenciler, kimya alanında asit-baz kavramlarını öğrenecek, biyoloji dersinde soğan hücresini mikroskop ile inceleyecek ve fizik deneylerinde mıknatısın özelliklerini kavrayacaklar” bilgisini paylaştı.


    DEÜ İlahiyat Fakültesi tarafından bölgede kurulacak “Manevi Destek Çadırı” hakkında da açıklamada bulunan Rektör Hotar, “DEÜ İlahiyat Fakültemiz tarafından daha önceden ‘Manevi Destek ve Rehberlik’ hattını hizmete açmıştık. Bu hat aracılığı ile depremden etkilenen vatandaşlarımıza kesintisiz manevi destek sunmaya çalıştık. Fakülte hocalarımız tarafından bu kez deprem bölgesinde oluşturulacak ‘Manevi Danışman Çadırı’ ile insanımızın yaralarını sarmaya, acılarını paylaşmaya ve onlara muhabbet ile yol göstermeye devam edeceğiz” diye konuştu.

    “Desteğimiz sürecek”

    Dokuz Eylül Üniversitesi olarak öğretim, araştırma ve geliştirme faaliyetlerinin yanı sıra toplumsal fayda misyonu çerçevesinde her türlü yardımı zorlu süreçte üstlenerek depremden etkilenen vatandaşların hizmetine sunduklarını kaydeden Rektör Hotar, “Devletimizin imkanlarını sonuna kadar seferber ettiği bu zorlu süreçte bizler de gücümüz yettiğince vatandaşlarımızın yanında olmaya gayret gösterdik. Bunu değerli akademisyenlerimiz, idari kadromuz, çalışanlarımız ve öğrencilerimiz ile sağladık. İzmir’de son olarak felaketten etkilenen depremzede ailelerimize Seferihisar’da bulunan sosyal tesislerimizin kapılarını açtık. Orada da ailelerimizi misafir etmeye, ihtiyaçlarına yetişmeye devam ediyoruz. DEÜ ailesi olarak bu zorlu süreçte sorumluluk almaya, vatandaşlarımızın yaralarını sarmaya bundan sonra da devam edeceğiz” açıklamasında bulundu.

  • “Yer altı suyu” uyarısı

    “Yer altı suyu” uyarısı

    Türkiye’nin Doğu, Güneydoğu, Akdeniz, İç Anadolu ve Karadeniz bölgeleri, Kahramanmaraş merkezli 10 ili etkileyen 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremlerle sarsıldı. Binlerce yıkım, ölüm ve yaralanmalara yol açan depremler sonrası bölgelerde, arama- kurtarma çalışmalarına devam ediliyor.

    Dokuz Eylül Üniversitesi’nin (DEÜ) Su Kaynakları Yönetimi ve Su Kaynaklı Doğal Afetlerin Kontrolü Araştırma ve Uygulama Merkezi (SUMER) Prof. Dr. Celalettin Şimşek de deprem sonrası yer altı sularına ve olası tehlikelere dikkat çekti.

    Şimşek şunları söyledi: “Depremler yer altı suyunda iki önemli değişim yapabilir. Yer altı suyu seviyesinde ve kimyasında değişimler yaşanabilir. Halk sağlığını doğrudan ilgilendirdiği için ilk olarak kimyasal boyutunu değerlendirelim. Fay hatlarının derin jeotermal suların veya organik bileşikli serimanlar varsa eski göl yatakları olabilir, kömür alanları olabilir buralardan metan gazı, karbondioksit ve sülfür gazları yer altı suyuna karışabiliyor. Bunun örneklerini gördük. 2022 yılındaki Düzce depreminde bazı kuyularda metan gazı girişleri oldu. Hatta halk çakmağı çakınca suyun yandığını gördük. Böyle durumlar bölgede yaşanabilir.”

    Fay hatları boyunca jeotermal sularında yer altı suyuna karışabildiğine dikkat çeken Prof. Dr. Şimşek, “Böyle durumda suyun sıcaklığında artış olacaktır. Bu tür sıcaklığında artış olan sular tüketilmemeli. Çünkü jeotermal sular yüksek oranda metal konsantrasyonu içerebilir. Bu tür sudaki değişimler olan bölgelerde tüketmeden yetkililere bildirilmelidir.” diye konuştu.

    “YER ALTI SUYU SEVİYESİNDE DEĞİŞİMLER OLABİLİR”

    Yer altı suyunun seviyesinde de değişimler olabileceğini vurgulayan Prof. Dr. Şimşek sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Deprem şok dalgaları gelince yer altı suyu seviyesi yükselir ve zamana bağlı olarak eski haline dönüyor. Bu yer altında gerçekleştiği için yüzeyde göremeyiz. Ancak gözlem kuyularında belirlemek mümkündür. Bazı deprem alanlarında, bir su kaynağı varsa, kuruyabiliyor ya da yeni bir kaynak oluşabiliyor. Örnek verirsem ABD’nin Kaliforniya eyaletine bağlı Sonoma ilçesinin merkezi olan Santa Rosa kentinde, depremden sonra kurumuş bir dere tekrar aktifleşiyor. Son olarak Kanada’da bir depremde takımadalarda bazı kaynakların kuruduğunu da gördük. Deprem sonrası oluşan kırık ve çatlak sistemleri yer altı dinamiğinin değiştirebiliyor. Bu nedenle seviyelerde bazı değişiklikler gözlemleyebiliyoruz.”

    Afet bölgesindeki maden sahalarına da değinen Prof. Dr. Şimşek şunları söyledi: “Bu konuda şanslıyız. Bölgede özellikle kimyasal içerikli atık depolama alanları içeren maden sahaları çok yok. Oradaki en büyük maden alanı, Afşin- Elbistan kömür sahası. Buranın üniversite olarak kontrolörlüğünü yürütüyoruz. Sahadaki su kuyularıyla ilgili bir problem gerçekleşmemiş. Sadece 3 saatlik bir elektrik kesintisi gerçekleştiğinde su seviyesi kısmen yükselmiş. Pompalar çalıştıktan sonra tekrar devreye girdiği için şu an bir risk yok. Ancak detaylı incelemek de gerekiyor. Eğer kimyasal atık içeren atık depolama sahaları olan maden işletmeleri varsa, buraları da incelemek lazım. Yer altı suyu için tehlike arz edebilir.”

    ‘YETKİLİLERİN SAĞLADIĞI TEMİZ SULAR TÜKETİLMELİ’

    Uyarılarda bulunan Prof. Dr. Celalettin Şimşek sözlerini şöyle tamamladı:

    “Deprem bölgesindeki halkımızdan, yer altı suyunda bir gaz çıkışı, çürümüş yumurta gibi kötü koku, suyun tadında veya sıcaklığında bir değişiklik varsa kesinlikle tüketmemelerini istiyoruz. Su tatsız ve berrak olmalı. Aksi bir durum varsa tüketmemeli, yetkililere bildirilmelidir. Su tüketimlerinde mutlaka yetkililerin sağladığı temiz sular tüketilmelidir. Ayrıca ülke olarak su yönetim planı oluşturmak da gerekiyor. Toplanma alanlarına temiz su depolama alanları yapmalıyız. Toplanma alanındaki nüfusa yetecek kadar suyu sağlamamız lazım. Çünkü salgın hastalıkları önlemek için yeterli suyu sağlamak önem arz etmekte. Deprem riski altındaki diğer kentlerimizde, önceden toplanma alanları hazırlanmalı, buraya sanitasyon için temiz su sistemi kurulmalı, diye düşünüyorum.”