Etiket: deva

  • Ali Babacan’ın vatandaşlardan ilgi görmedi

    Ali Babacan’ın vatandaşlardan ilgi görmedi

    DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, yerel seçim çalışmaları çerçevesinde Bingöl’e geldi. Seçim otobüsüyle şehir turu atan Babacan, daha sonra merkez Ulu Camiye geldi.

    Cuma namazı öncesi esnafları ziyaret eden Babacan, namaz sonrasında otobüs içerisinden kısa bir selamlama konuşması yaptı. Babacan’ın ziyaretine vatandaşların ilgisinin az kalması dikkat çekti.

     

  • 70 derdin devası: Meyan kökü

    70 derdin devası: Meyan kökü

    Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aysun Bay Karabulut, 70 derdin devası olarak bilinen meyan kökünün faydalarını sıraladı.

    Tıbbi tatlandırıcı ve geleneksel kullanımları için yaygın olarak kullanılan meyan kökünün içerdiği bileşenler nedeniyle birçok sağlık yararı sunduğunu belirten bitkilerinin profesörü Aysun Bay Karabulut, bazı önemli özellikleri kaleme aldı.
    Tıbbi amaçlarla yaygın olarak kullanılan meyanın özellikle öksürük, soğuk algınlığı, boğaz ağrısı, mide rahatsızlıkları, astım ve sindirim sorunları gibi rahatsızlıkları hafifletmek için tercih edildiğini söyledi.

    Geleneksel tıpta çeşitli hastalıkların tedavisinde kullanılan meyan kökü bitkisinin doğal bir tatlandırıcı olarak özellikle şeker içermeyen gıdalarda ve içeceklerde tercih edildiğini ifade etti.

    Anti-inflamatuar özelliklere sahip olan bileşenler içeren bu kökün iltihaplı durumların hafifletilmesine yardımcı olabileceğini de dile getiren Karabulut, “Geleneksel Çin Tıbbında, ağızdan meyan kökü solüsyonu bronşit, soğuk algınlığı, öksürük ve üst solunum yolu enfeksiyonlarını tedavi etmek için reçete ediliyor. Ayrıca epigastrik kramp, dalak ve mide sorunları, kusma, ishal ve soğuk eller ve ayaklar gibi sorunları tedavi etmek için kullanılıyor. Ayrıca, soğuk algınlığı, ateş, baş ağrısı, ağız kuruluğu, öksürük ve boğaz ağrısı, Tozu ile tedavi ediliyor. Granül ile dalak ve mide asit yetersizliği, gevşek dışkı ve iştahsızlık tedavi ediliyor.

    Evliya Çelebi tarafından 70 çeşit faydasının olduğu belirtilen meyan kökü bitkisinin Sultan III. Mehmed için hazırlanan tıp risalesinde altı önemli ilaç arasında gösterildiğini de belirten Prof. Dr. Karabulut, “Bunaltıcı yaz sıcaklarında yolunuz Malatya, Diyarbakır, Adıyaman ya da Şanlıurfa’ya düşerse, örneğin Ulu Camii civarlarında sırtladıkları bakır güğümlerde buz gibi, insanın içini serinleten şerbet satan geleneksel kıyafetler giyinmiş satıcılara denk gelirsiniz. Bu şerbet sizin bildiğiniz şerbetlere benzemez. Hem buz gibi eder içinizi, hem de şifa olur birçok rahatsızlığınıza. Sizi ıstırap içinde bırakan böbrek taşlarınızı düşürür, midenizi rahatlatır ve daha neler neler…” dedi.

    Biyan balı, doğal kola

    Ramazan aylarında, özellikle de iftar saati iyiden iyiye yaklaşmışsa şerbet satıcılarının önünde kuyruklar oluştuğunu ifade eden Karabulut, şunları söyledi:,

    “Litre litre şerbet alıp evlerine koşuşturanlar mı dersiniz, minareden yükselen ezan sesi başlar başlamaz şerbet dolu bardağı ağızlarına dikerek oruçlarını açanlar mı. Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesindeki şehirlerimizle özdeşleşen bu lezzetli şerbet, aynı zamanda kolanın tatlandırılmasında da kullanılan ve örneğin 19. yüzyılda Batı Anadolu’da Levanten şirketleri tarafından kurulan fabrikalarda kendisinden elde edilen birçok ürünün dünyaya ihraç edildiği meyankökünden yapılan şerbettir. Vatandaşlar arasında “doğal kola” ya da “biyan balı” olarak da bilinen bu şerbet, meyankökünün bir süre suyun içerisinde bekletilmesi ile elde edilmekte ve sevilerek tüketilmektedir.”

    Tatlı kök

    Meyan kökü, baklagiller ailesinin bir üyesi ve çalı türü bir bitki olan meyanın (glycyrrhiza glabra) köküne verilen isim olduğunu da kaydeden Karabulut, bu şifalı bitkinin faydalarını ise şöyle sıraladı:

    “Sakız, şeker, kakao ve puding imalatının yanı sıra şerbet ve kola gibi gazlı içecekler ile gıda takviyelerinde, çaylarda, tat ve koku kazandırılmak istenen tütün ürünlerinde kullanılan, ayrıca yeraltındaki gövdesinden baharat da üretilen meyankökünden aynı zamanda sabun, krem ve maske gibi ürünlerin yapımında da yararlanılmaktadır. Yine köklerinin su ile kaynatılmasından damıtılan meyankökü balının tatlı, pasta, şekerleme ve çikolata yapımında kullanıldığı bilinmektedir. Kuzey Avrupa’da tatlılara ve Çin’de ise çeşni olarak yemeklere ilave edilmektedir.”

    Diyabetten ülsere

    Antiinflamatuar, antioksidatif, antiviral, antiülser, antikanser, antialerjenik ve antimikrobiyal özellikleri olduğu bilinen ve başta glisirizin olmak üzere özleri ağızdan, jel ve yağ formu ile deri üzerinden ve damardan alınabilen meyankökünün, tarihî süreç içerisinde karaciğer rahatsızlıklarını, mide ve bağırsak bozukluklarını, ağız hastalıklarını ve muhtelif cilt rahatsızlıklarını tedavi etmek için kullanıldığı bilinmektedir. Vücuttaki iltihaplı hücreleri temizlemekte, nemlendiricilik özelliği ile uzamasına katkı sunduğu saçlara ve cilde parlaklık vermekte, derideki leke ve ölü hücrelerin temizlenmesine katkı sağlamaktadır. Diyabet hastalarının gereksinim duyduğu düşük kalorili şeker ihtiyacını da karşılayabilen ve kan şekerini düşüren meyankökünün etkinliği soda ile karıştırıldığında artış kaydetmekte, ağız yaralarına şifa olan bitki bütün bunlara ek olarak da mide ve bağırsak sistemini temizlemekte, ayrıca böbrek hasarına karşı da savaşmaktadır.

    Eski çağlardan itibaren sıtma türü rahatsızlıklara iyi geldiği düşünülen, kış aylarında kuru öksürük ve balgam türü yaygın sorunların giderilmesi için kullanılan, astım ile bronşite iyi gelen ve bağışıklık sistemini takviye eden, iştah açıcı ve kuvvetlendirici olan meyankökünden yapılan çay solunum ve sindirim sorunlarına iyi gelmektedir. Kramp önleyici ve hazmettirici olan bitki aynı zamanda kabızlığa iyi gelmekte, kemik ve eklem ağrılarını dindirmektedir. Stresten kaynaklanan sinir, gastrit ve ülser türü rahatsızlıklarla mücadele etmekte, hemoroid ve gıda zehirlenmesi gibi rahatsızlıkların tedavisinde kullanılmaktadır. Kadınların menopoz ve regl dönemlerini rahat geçirebilmelerini sağlamakta, regl öncesi ağrı ve şişkinlikleri azaltırken menopoza bağlı hormonal dengesizlikleri gidermektedir. Yine yaz aylarında terleme, düşük tansiyon, halsizlik ve yorgunluk belirtilerini ortadan kaldırmaktadır.

    Zararlı da olabilir

    Gerçek bir enerji deposu olduğu bilinen meyankökünün insan sağlığı açısından ortaya koyduğu faydaların yanı sıra bazı olumsuz etkileri de vardır. Örneğin potasyum eksikliğine, dokudaki PH değerlerin normalin üzerine çıkması anlamına gelen metabolik alkaloza ve yüksek tansiyona sebep olabileceği tespit edilmiştir. Klinik deneyler bazı insanların meyankökü hassasiyetlerinin yüksek olduğunu ve özellikle de hamileler ile yüksek tansiyonu olanların bitkinin kullanımı konusunda dikkatli olmaları gerektiğini ortaya koymuştur. Öte yandan kontrolsüz meyankökü kullanımı durumunda baş ağrısı, tansiyon, uykusuzluk, kalp sorunları, aritmi, alerji, şişkinlik ve vücudun su tutması gibi yan etkilerle de karşılaşılabilmektedir.”

  • Deva Partili Ekmen: “Mersin cezalandırılıyor”

    Deva Partili Ekmen: “Mersin cezalandırılıyor”

    Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) Genel Başkan Yardımcısı ve Mersin Milletvekili Mehmet Emin Ekmen, bugün TBMM’de basın toplantısı düzenledi. Mersin’in iktidar tarafından yeteri kadar yatırım alamadığını belirten Ekmen, Mersin sahil yolunun bir an önce bitirilmesi çağrısı yaptı. Ekmen şunları söyledi:

    “MERSİN BUGÜN NE BİR SANAYİ ŞEHRİ NE DE BİR LOJİSTİK ŞEHRİ OLARAK ANILMIYOR”

    “Mersin 321 kilometrelik sahil şeridiyle, doğasıyla, çok kültürlü yapısıyla, kültürel zenginlikleriyle yaz ve yayla turizmiyle, gastro ve kültür turizmiyle birçok alanda çok yüksek bir potansiyele sahip olmasına rağmen maalesef hükümetin yanlış politikaları, açık ihmali nedeniyle potansiyelinin yer yer yüzde 5’ini bile kullanamamakta. Mersin birçok mahsulün yetişebildiği muzdan çileğe, avakadodan narenciyeye kadar birçok ürünü yetiştirebildiği halde hala bir tarım şehri olarak anılmıyor.

    Mersin coğrafi konumuyla limanı ve sanayi potansiyeliyle bölgesel ve hatta uluslararası çok güçlü bir lojistik merkezi olabilecekken bugün ne bir sanayi şehri ne de bir lojistik şehri olarak anılmıyor. Mersin bu büyük potansiyeliyle bir ana konteyner limanını sanayi ve turizm için çok önemli sıçrama yaratacak lojistik yatırımlarını demir yolu, otoban ve bağlantı yollarını ve daha fazla OSB yatırımını hak etmiyor mu? Mersin’in hemen yanı başındaki Antalya turizmle, Gaziantep sanayiyle çok ciddi ilerleme kaydetmişken Türkiye’nin Akdeniz’e hatta dünyaya açılan kapılarından biri olan Mersin ne tarımda ne turizmde ne sanayide ne de lojistikte hak ettiği ilgiyi görmüyor. Bunların herhangi birinde kapasitesinin önemli bir kısmını kullanamıyor.

    “AKDENİZ SAHİL YOLU EĞER TAMAMLANMIŞ OLSAYDI 28 TÜNEL 16 VİYADÜK VE 9 KÖPRÜ İÇERİYOR OLACAKTI”

    Bugün bu önemli yatırımlardan biri olan sadece Mersin için değil; aynı zamanda Türkiye için çok önemli yatırımlardan biri olan Akdeniz sahil yolunun Türkiye Cumhuriyeti hükümetlerinin yatırım programlarına ilk dahil olma tarihi 1997. Karayolları Genel Müdürlüğü 1997’den beri Türkiye’nin kuzey, güney ve doğu, batı aksları arasında Akdeniz sahil yolunu özel olarak çalışıyor. Bu yol eğer tamamlanmış olsaydı 28 tünel 16 viyadük ve 9 köprü içeriyor olacaktı. Şu ana kadar toplamda yüzde 40 civarında bir tamamlanma oranına sahip değil.

    Bu yolla ilgili olarak; 2002’den bu yana Ak Partili bürokratlar ve siyasetçilerin tamamı Akdeniz sahil yolunun ne zaman başlayıp ne zaman biteceğine dair beyanatlarda bulunmuşlar. İlk beyanat 2007 yılında Karayolları 5’inci Bölge Müdürlüğü’ne ait. O günkü şartlarda 500 milyon dolar bedel olduğunu söylüyor ve bunun tamamlanması halinde geri finansmanının çok hızlı bir şekilde sağlanacağını ve bu açıdan ne kadar önemli bir yatırım olacağını söylüyor. O gün başlıyor ama bütün seçim bildirgelerinde bütün hükümet programlarında da yerini alıyor.

    “‘2016’DA BİTECEK’ DENİLEN BU YOLUN İLK İHALESİ 2018’DE YAPILIYOR”

    2011 yılında Sayın Binali Yıldırım, Mersinlilere seslenirken, ‘Mersin söz konusu olunca paranın lafı olmaz. Biz bu projeyi 2012’ye kadar bitireceğiz’ diyor. Oysa 2012’nin sonuna kadar henüz bu projeyle ilgili olarak ihaleler dahi yapılmış değil. 2013 yılına geldiğimizde bir kısmı bitirilmiş ancak bir kısmının ihaleleri yapılmamış. İlk ihale yap-işlet-devret modeliyle yapılıyor. Dönemin bakanı ve Mersin Milletvekili Sayın Lütfü Elvan, ‘Aydıncık-Gözce yolu ve Tenzile-Kaledran yoluyla ilgili ihale çalışmalarımız sürüyor, bu yol 2016’da bitecek’ diyor.

    ‘2016’da bitecek’ denilen bu yolun ilk ihalesi 2018’de yapılıyor. Ancak yap-işlet-devret modeliyle yapıldığı için istekli ve talipli çıkmıyor. Bunun üzerine milli sermayeyle yani bütçeden para aktarmak suretiyle bir ihalesi yapılıyor. 2 milyar 135 milyon liraya mal ediliyor. İhale Danıştay’dan pazarlık usulüyle yapıldığı için iptal ediliyor. 2022’de aynı ihale yine pazarlık usulüyle bu kez 5 milyara ihale ediliyor. Bugüne geldiğimizde Mersin Silifke Taşucu otoyol kısmının ihalesi yapılmış durumda. Güncel finansmanı en az 10 milyar lira. Ancak henüz orada şantiyeler dahi kurulmuş değil. Çünkü yüklenici firmaya aktarılacak bir kaynak söz konusu değil.

    “MERSİN İKTİDARIN YETERİ KADAR OY ALAMADIĞI BİR ŞEHİR OLARAK CEZALANDIRILIYOR”

    Yüklenici firma buranın devamında olan Aydıncık-Yeşilovacık yolu için yapmış olduğu yatırımların bedelini dahi hükümetten alamıyor. Bütçelendirme bir öncelik meselesidir. Mersin’in son 10 yılını tek tek kaleme aldığımızda örneğin 2022 yılında devlete 59 milyar TL yani 3,3 milyar dolar vergi ödediğini görüyoruz. 2023 yılında bugün itibariyle Mersin’in ödediği vergi Temmuz sonunda 47,2 milyar TL yani 1,7 milyar dolar. Her yıl devlete 60 milyar TL en az son 3 yıldır vergi ödeyen Mersin, 10 milyarlık yani ödediği verginin 6’da 1’ini yatırım olarak ne için geri alamıyor? Çünkü Mersin iktidarın yeteri kadar oy alamadığı bir şehir olarak cezalandırılıyor.

    Aynı dönemde Mersin’in Akdeniz sahil yolunun ilgili kısımları ama özellikle de Mersin-Silifke-Taşucu yoluyla ilgili olarak para aktarılmadığı dönemde Karadeniz sahil yolu tamamen bitiriliyor. Dünyanın en uzun tünellerinden olan 14 bin 400 metrelik Ovit ve Zigana tüneli ayrı ayrı bitiriliyor. Sadece bir ilçe yolu olan Kahramanmaraş-Göksun yolunda 32 bin metre çift tüp tünel yapılıyor. Dolayısıyla iktidara soruyoruz. Yavuz Sultan Selim Köprüsü için Çanakkale Köprüsü için Osmangazi Köprüsü için Kuzey Marmara Otoyolu için İstanbul-İzmir otoyolu için finansman modeli bulan, şirket bulan iktidar Akdeniz sahil yoluna ne için ya finansman bulamıyor ya model üretemiyor ya ihale de talipli şirket bulamıyor. En sonunda ihale yapıldığında da buraya aktaracak para bulamıyor.

    “AKDENİZ SAHİL YOLUNU TAMAMLAYAMAMIŞ OLMALARI BİR TESADÜF OLAMAZ”

    Bütün bunlara topluca baktığımızda Türkiye’de kapısı açılmamış, üzerinden yolcu geçmemiş havalimanı yatırımlarını, kapasitenin çok üstünde tesis edilmiş liman ve marina yatırımlarını dikkate aldığımızda Mersin’de çok açık bir cezalandırmanın söz konusu olduğunu söyleyebiliriz. Mersin Meclis’e çok değeli siyaset insanlarını göndermiş. Bugün geri dönüp baktığımızda bakanlık yapmış olan Sayın Zafer Çağlayan, Sayın Kürşat Tüzmen, Sayın Lütfü Elvan Mersin milletvekilliği yapmış. Sayın bakanların Türkiye’de yatırımların en yüksek derecede hayata geçirildiği bir ekonomik krizin olmadığı dönemde Akdeniz sahil yolunu tamamlayamamış olmaları bir tesadüf olamaz.

    Biz buradan bir kere daha Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Cevdet Yılmaz, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Sayın Abdulkadir Uraloğlu, Hazine ve Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek ve göreve yeni atanmış olan Karayolları Genel Müdürü Sayın Ahmet Gülşen ile Mersin’e hizmet etmiş ve Mersin milletvekili sıfatını taşımız olan ve halen Ak Parti’de aktif siyaset yapan Sayın Lütfü Elvan, Sayın Zafer Çağlayan, Sayın Kürşat Tüzmet ve Sayın Nureddin Nebati ile diğer bütün Ak Partili iktidar milletvekillerine ve siyasetçilerine bir kez daha sesleniyoruz. Mersin’den aldığınız oyun hakkını verin.

    “MERSİN’DEN TOPLADIĞINIZ VERGİNİN HİÇ OLMAZSA 6’DA 1’İNİ 7’DE 1’İNİ MERSİN’E GERİ GÖNDERİN”

    Mersin’den topladığınız verginin hiç olmazsa 6’da 1’ini 7’de 1’ini Mersin’e geri gönderin ve Akdeniz sahil yolu Türkiye’nin ana aks projelerinden biridir. Bu tamamlandığında Mersin’in tarımıyla, turizmiyle, sanayisiyle kanatlanacağını ve çok kısa sürede bir takım hesaplamalara göre belki 2 yıllık bir süre içerisinde Hazine’ye ödeyeceği vergiyle bunun geri dönüşünün olacağını ifade ediyoruz. Bugün herhangi bir Mersin’den Silifke’deki yazlığına gitmek isteyen bir vatandaşımız tam olarak 4 buçuk 5 saat trafikte zaman kaybediyor. Mersinlilere bu zulüm bu işkence bitsin diyoruz.”

    “BİZ BU SEÇİMDE YAKLAŞIK BİN 400 BELEDİYE BAŞKANLIĞI İÇİN KENDİ ADAYIMIZI ÇIKARTMA HEDEFİYLE YOLA ÇIKIYORUZ”

    Ekmen, basın toplantısının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Ekmen, yerel seçimlere ittifakla mı girileceğinin sorulması üzerine şu yanıtı verdi:

    “Partimiz açısından yeni kurulduktan sonra gireceği ilk seçime kendi logosuyla girmemek çok büyük bir fedakarlık idi, biz o dönemde cumhurbaşkanlığı seçimini kazanacağımıza olan inanç ve Meclis’te muhalefetin 301 çoğunluğu elde edebilmesine katkıda bulunmak amacıyla o fedakarlığı yaptık. O günden bu yana gerek siyasi parti temsilcileri gerek bu konuyu tartışan medya da bu fedakarlığın hakkıyla değerlendirilmediğini düşünüyoruz. Daha çok bunun bir fedakarlık olarak değerlendirmek yerine adeta bir fırsatçılık olarak tartışmalara konu olduğunu görüyoruz ve bundan doğal olarak üzülüyoruz.

    Bir siyasi partinin iki seçim üst üste kendi logosunu pusulaya koymaması düşünülemez. Bu nedenle biz bu seçimde yaklaşık bin 400 belediye başkanlığı için kendi adayımızı çıkartma hedefiyle yola çıkıyoruz. Ancak il ve ilçelerde yerelde gelişebilecek işbirliği modellerine de kapımız kapalı değil. Eğer bir ilde bir ilçede bir büyükşehir de kendi yerelinde kendi doğasında oluşabilecek bir işbirliğinin o il ve ilçe için ya da büyükşehir için daha hayırlı bir sonuç doğuracağına dair bir kanaat olur ve yereldeki siyasetçiler bu konuyu partimizin gündemine getirirlerse bizim de bu konuda kapımızın kapalı olmadığını ifade etmek isteriz.”

    “GEÇMİŞTE KALMIŞ BİR YARGI KARARINI HATIRLATMAK BİR SUÇ OLARAK İFADE EDİLEMEZ”

    Sezgin Tanrıkulu’yla ilgili Meclis’e fezleke gönderileceğine ilişkin ne düşündüğünün sorulması üzerine Ekmen, “Fezlekeyi görmemiz gerekiyor. Ancak eğer fezleke Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve ardından Anayasa Mahkemesi tarafından tespit edilmiş bir hak ihlalinin Sayın Tanrıkulu tarafından ifade edilmesi yönündeyse böyle bir fezleke hukuka aykırı olur. Sayın Tanrıkulu’nun kendini ifade ediş tarzı, olayı anlatış tarzı eleştirilebilir buna bir şey diyemiyoruz ama Sayın Tanrıkulu’nun ifade ettiği olaylar yargı tarafından ihlal yönüyle tespit edilmiş olaylardır. Dolayısıyla geçmişte kalmış bir yargı kararını hatırlatmak bir suç olarak ifade edilemez. Bunun bir fezlekeye dönüştürülmesini sosyal medyada çıkan gürültüye uymak ya da yaklaşan yerel seçimlere yönelik olarak bir kere daha ayrıştırıcı bir unsur olarak kullanmak olarak değerlendiriyoruz. Ancak fezleke Meclis’e geldiğinde ilgili komisyondan Genel Kurul’a indirilirse oradaki hususlara bakıp kendi değerlendirmemizi yapacağız.”

  • “Talep edilen ücret, yapılan sözleşmelere uygun mu?”

    “Talep edilen ücret, yapılan sözleşmelere uygun mu?”

    Mehmet Emin Ekmen, Mersin Uluslararası Limanı’nda ‘yanaşma penceresi’ adı altında gemilerden ücretleri Meclis gündemine taşıdı. Ekmen, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu ile Ticaret Bakanı Ömer Bolat’ın yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde şu sorulara yanıt istedi:

    “Mersin Uluslararası Liman İşletmeciliği AŞ (MIP) tarafından ‘yanaşma penceresi’ uygulaması adı altında talep edilen konteyner başına 30 Amerikan doları ücret, yapılan sözleşmelere uygun mudur? Mersin Uluslararası Limanı’nı denetlemekle mesul olan TCDD, bu ücrete dair herhangi bir denetlemede bulunmuş mudur? Ticaret Bakanlığı, ‘yanaşma penceresi’ uygulamasına istinaden alınan bu ücret sebebiyle artan dış ticaret maliyetlerine karşı önlem alacak mıdır?”

  • CHP’de “A” takımı değişiyor

    CHP’de “A” takımı değişiyor

    CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinde “değişim” için düğmeye basıyor. İlk değişiklik A takımında gerçekleşecek.

    Kılıçdaroğlu’nun MYK üyelerinden toplantıya istifalarıyla gelmelerini istediği öğrenildi. Bazı Genel Başkan Yardımcılarıyla yolunu ayırmasına kesin gözüyle bakılıyor.

    Kılıçdaroğlu, değişim ve seçim sonuçlarını ele almak için önce MYK’yı ardından cumartesi günü Parti Meclisi’ni toplayacak.

    Parti Meclisi’nde 38’inci Olağan Kurultay takviminin de netleşmesi bekleniyor. Kurultayın ekim ya da kasımda yapılacağı, Kılıçdaroğlu’nun 2024 Mart’ındaki yerel seçime kadar partinin başında kalma eğiliminde olduğu belirtiliyor.

    Seçimin hemen sonrasında verdiği “Unutmayın değişmeyen tek şey değişimdir.” mesajıyla dikkat çeken İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu da hafta sonu Ankara’ya geliyor.

    İBB Başkanı’nın yönetimde bazı isimlerin değişmesinden yana olduğunu dile getirebileceği belirtiliyor.

    Seçimlerde CHP listelerinden seçilen 15 DEVA ve 10 Gelecek partili milletvekili de CHP’den ayrılıyor.

    İYİ Parti’de seçim sonuçları tüm yönleriyle ele alınıyor. İlk toplantıdan bu süreçte Kılıçdaroğlu’nun adaylığıyla ilgili “Biz demiştik” söyleminden uzak durma kararı çıktı. İYİ Parti’de bir yandan gözler, 24-25 Haziran’da yapılacak 3. büyük kongrede

  • “Çalışkan ve dürüst kadroları kalmadı”

    “Çalışkan ve dürüst kadroları kalmadı”

    Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, “Sayın Erdoğan ve irili ufaklı ortakları bu ülkeyi maalesef yönetemeyecek. Çünkü iş bilen, çalışkan, dürüst kadroları kalmadı artık. Üzülerek söylüyorum, her alanda sadece ve sadece kötüye gidişin devamını göreceğiz. Ancak biz buradayız. Her yanlışa dur diyecek kadar güçlüyüz. Yanlışlarını sürekli anlatacağız. Doğrular konuşunda da sürekli tavsiyelerimizi, önerilerimizi ortaya koyacağız. Aylardır bu ülkenin yüzde 48’ine terörist diyenlerine karşı bu ülkenin vatansever ve onurlu yurttaşlarının hakkını savunacak insanlar bizleriz” dedi.

    DEVA Partisi lideri Ali Babacan, DEVA Partisi Genel Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısında seçim sonuçlarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Babacan, şunları söyledi:

    “TÜRKİYE ARTIK DEMOKRASİDE BELLİ BİR OLGUNLUK SEVİYESİNİ YAKALAMIŞ DURUMDA”

    “Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci tur oylaması tamamlandı. Sonuçların ülkemiz için hayırlı olmasını temenni ediyorum. Bu seçim sürecinde sandıklarda görevli olan bütün sandık üyelerine, müşahitlere, sandık güvenliğiyle ilgili çalışma yapan bütün sivil inisiyatif kuruluşlarına, il ve ilçe seçim kurullarımıza ve YSK’ya bu 28 Mayıs seçimlerinin şeffaf ve düzenli bir şekilde yapılmış olması sebebiyle özellikle teşekkürlerimi sunmak istiyorum. Türkiye artık demokraside belli bir olgunluk seviyesini yakalamış durumda ama tedbirin alınması, sandık güvenliğiyle ilgili bir yandan sivil inisiyatifin bir yandan da siyasi partilerin tedbir alması çok önemli bir caydırıcı etken aynı zamanda. Dolayısıyla nispeten sakin, sükûnet içinde geçen bu seçimin ülkemiz, milletimiz için hayırlı olmasını diliyorum.

    “ERDOĞAN’A ÇAĞRIM, VATANDAŞLARIMIZIN VERDİĞİ YETKİYİ; ADALET, LİYAKAT VE İSTİŞARE İLKELERİNDEN SAPMADAN KULLANMASIDIR”

    Vatandaşlarımızın yüzde 52’si bu seçimlerde, cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turunda, tercihini Sayın Erdoğan’dan yana kullanmıştır, kendisini tebrik ediyorum. Kendisine çağrım vatandaşlarımızın verdiği bu yetkiyi; adalet, liyakat ve istişare ilkelerinden sapmadan kullanmasıdır. Erdoğan’ı destekleyen vatandaşlarımızın siyasete ve siyasetçilere verdiği mesajı duyduğumuzu da ifade etmek isterim. Bu mesajı iyi tahlil edeceğiz ve üstümüze düşen sorumluluğun farkında olacağız. Vatandaşlarımız, bu seçimlerde DEVA Partisi’ne demokratik denetim yapma görevini vermiştir. Bu görevi en iyi şekilde yapmaya devam edeceğiz. DEVA Partisi genel merkez kurullarıyla, TBMM çatısı altındaki temsiliyle ve geniş teşkilat yapısıyla hem yanlışlara işaret etmeye devam edecek hem de doğrular konusunda çalışma ve tavsiyeleri kamuoyu ile paylaşmaya devam edecektir.

    “SEÇİMİ KAZANMAK UĞRUNA KUL HAKKINA GİRDİLER”

    Aynı zamanda partimiz yoğun bir şekilde, derhal, yarından itibaren yerel seçimler için de çalışmaya başlayacaktır. Bu seçimlerde yer yer sandık başlarında ülkemize yakışmayan toplumsal barışımıza hizmet etmeyen görüntüler de gördük. Ancak asıl sorun şu ki: Seçimlere doğru giden propaganda döneminde her türlü haksızlığı, hukuksuzluğu da yaşadık. Erdoğan cumhurbaşkanı olmanın yetki ve imkanlarını fiilen kullanırken aynı zamanda aday oldu. Kampanyasında montaj videolar, iftiralar, yalanlar, hakaretler, karalamalar vardı. Kamu malını, kamu imkanlarını kendi seçim kampanyasında kullandı. Devletin, milletin sahip olduğu basın yayın organlarını neredeyse tamamen kendine, tek bir partiye tahsis etti. Kamu kurumlarını seçime alet etti. Bakanlar, milletvekili adayı olduklarında görevlerinden ayrılmadılar. Bakan olmanın verdiği yetki ve imkanları da sonuna kadar seçim kampanyasında alabildiğine kullandılar. Kısacası seçimi kazanmak uğruna kul hakkına girdiler. Bunu vatandaşlarımızın değerlendirmesine ve vicdanına bırakıyorum.

    “TAM DEMOKRASİYE OLAN SEVDAMIZDAN ASLA VAZGEÇMEYECEĞİZ. HİÇBİR GÜÇLÜK BİZİ YILDIRMAYACAK”

    Değerli vatandaşlarım, hem 14 Mayıs’ta hem de 28 Mayıs’ta kullanılan hiçbir oy zayi değildir. Umutsuzluğa, karamsarlığa asla yer yok. Bizler bir sonraki seçim takvim başlayana kadar ortadan kaybolup son anda meydana çıkanlardan değiliz. Biz buradayız, sapasağlam ayaktayız. Elbette ki bu seçim sonuçlarından bizim de kendi payımıza çıkaracağımız dersler olacaktır. Partimizin yetkili kurullarıyla beraber seçim sonuçlarıyla ilgili kapsamlı değerlendirmeleri de önümüzdeki günlerde yapacağız. Ancak biz bu seçim sonuçlarına bakıp kavgacı, popülist, anlık politikalar peşine düşmeyeceğiz. Biz, hiçbir zaman uzlaşıdan, istişareden, ortak akıldan ve birlikte çalışma kültüründen vazgeçmeyeceğiz. Doğru yoldan sapmayacağız. Biz bu demokrasi yolculuğuna çıktığımızda Ferhat’ın dağları delmesi kadar zor ve uzun bir işimiz olduğunu gayet iyi biliyorduk. Tam demokrasiye olan sevdamızdan asla vazgeçmeyeceğiz. Hiçbir güçlük bizi yıldırmayacak. Partimiz tam demokrasinin mihenk taşı olmaya devam edecek. Demokrasi, adalet, hukukun üstünlüğü, hak ve özgürlükler için başlattığımız bu mücadeleyi sonuna kadar kararlılıkla sürdüreceğiz. Korkmayacağız, yılmayacağız, ideallerimizden alsa vazgeçmeyeceğiz.

    “DEVA PARTİSİ YİNE MÜCADELEYE DEVAM EDECEK”

    DEVA Partisi kurulduğu ilk günden bu yana nasıl ki hem sorunları tespit edip hem de eylem planları, çözüm önerilerini net ve somut bir şekilde ilan ettiyse yine aynı şekilde çalışacak. DEVA Partisi kurulduğu günden bu yana nasıl ki ülkemizin her köşesinde vatandaşlarımızı dinlediyse, onların derdini sahiplenip mücadele etiyse yine mücadeleye devam edecek. Umutsuzluğa yer yok. Biz buradayız, dimdik ayaktayız. Buradan gecesini gündüzüne katarak çalışan teşkilat mensuplarımıza da özellikle teşekkür etmek istiyorum. 9 Mart 2020 günü DEVA Partisi’ni kurarken büyük bir iş yaptığımızı ve bunun çok önemli bir siyasi hareket olacağını biliyordum. Gücümüze güç kattınız, sağ olun, var olun. İyi ki varsınız, iyi ki ailemsiniz.

    “ERDOĞAN VE İRİLİ UFAKLI ORTAKLARI BU ÜLKEYİ MAALESEF YÖNETEMEYECEK”

    Sevgili vatandaşlarım, Sayın Erdoğan ve irili ufaklı ortakları bu ülkeyi maalesef yönetemeyecek. Çünkü iş bilen, çalışkan, dürüst kadroları kalmadı artık. Üzülerek söylüyorum, her alanda sadece ve sadece kötüye gidişin devamını göreceğiz. Ancak biz buradayız. Her yanlışa dur diyecek kadar güçlüyüz. Yanlışlarını sürekli anlatacağız. Doğrular konuşunda da sürekli tavsiyelerimizi, önerilerimizi ortaya koyacağız. Aylardır bu ülkenin yüzde 48’ine terörist diyenlerine karşı bu ülkenin vatansever ve onurlu yurttaşlarının hakkını savunacak insanlar bizleriz. Aylardır bu ülkenin yüzde 48’inin kalbini kıranlara karşı toplumsal barışımızı inşa edecek insanlar da bizleriz. Tüm bu seçim sürecini adeta bir savaşa çevirip bu ülkenin yüzde 48’ini düşman ilan edenlere karşı tüm sokakları huzurla dolduracak insanlar da bizleriz.

    “ERDOĞAN, SEÇİMLERDEN SONRAKİ İLK AÇIKLAMASINDA, VATANDAŞLARIMIZIN YÜZDE 48’İNİN DESTEĞİNİ ALAN KILIÇDAROĞLU’NU YUHALATTI”

    O balkon konuşması yapan Erdoğan’a ne oldu? Bugün seçim sonuçlarından sonra İstanbul’daki ilk yaptığı konuşmayı dinlediniz, değil mi? Bir zamanların seçim kazandıktan sonra, ‘Ben bütün ülkenin başbakanıyım, cumhurbaşkanıyım’ diyen Erdoğan, seçimlerden sonraki ilk açıklamasında, vatandaşlarımızın tam yüzde 48’inin desteğini alan rakibini, Sayın Kılıçdaroğlu’nu, yuhalattı. Değişti, arkadaşlar değişti, çok değişti ve üzülerek söylüyorum, bunu daha çok göreceğiz. Önümüzdeki her hafta, her ay daha çok göreceğiz. Onun için söylüyorum, ülkemiz iyiye gitmeyecek. Üzülerek söylüyorum ama gerçeği de tespit etmek zorundayız.

    “TARİHİN DOĞRU TARAFINDA YER ALDIK HEP BERABER HAKÇA MÜCADELE ETTİK”

    Değerli dostlarım, demokrasi bir müsabaka değildir. Birinin kazandığı, diğerinin kaybettiği; birinin galip geldiği, diğerinin mağlup olduğu bir yarış değildir. Sayın Kılıçdaroğlu’na oy veren dostlarım, mağlup değiliz. Biz her birimiz, Türkiye Cumhuriyeti’nin eşit ve onurlu vatandaşlarıyız. Vicdanınız rahat olsun. Tarihin doğru tarafında yer aldık hep beraber hakça mücadele ettik. Mücadeleye de devam edeceğiz. Çünkü haklıyız. Haklı olmanın verdiği güçle mücadeleye devam edeceğiz. Çünkü demokrasi, sadece seçimden seçime oy kullanmaktan ibaret bir sistem değildir. Demokrasi muhalefet partileriyle, sivil toplum kuruluşlarıyla, özgür basınla her daim denetleme, denge ve kontrol çabasıdır. Aynı zamanda hep söylediğim gibi, demokrasi emek, sabır, özen ister. Çok çalışacağız, daha da çok çalışacağız.

    “UNUTMAYIN, ‘DOĞACAKTIR SANA VADETTİĞİ GÜNLER HAKKIN, KİM BİLİR BELKİ YARIN, BELKİ YARINDAN DA YAKIN.”

    Erdoğan şunu diyemez: ‘Ben vatandaşlarımızın yüzde 52’sinin oyunu cebime koydum, yüzde 48’inden bana ne.’ Ümit ediyorum ki Ankara’ya gelince yapacağı konuşmada bunları düzeltir. O içindeki fevri hisleri bastırıp eski balkon konuşmalarından birini Ankara’da yapar. Seçim sonucu öyle olmuş, böyle olmuş… Asıl biz Türkiye’yi kazanmak için çalışıyoruz. Türkiye’yi kazanmak için de yolumuza devam edeceğiz. Unutmayın, ‘Doğacaktır sana vadettiği günler hakkın, kim bilir belki yarın, belki yarından da yakın.”

  • “Biz olmasaydık bu kadar vekil çıkmazdı”

    “Biz olmasaydık bu kadar vekil çıkmazdı”

    DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan Habertürk’e konuk oldu. 14 Mayıs seçiminde partisinin seçime katkısı olmadığı iddialarıyla ilgili konuştu. Babacan, Gaziantep ve Kahramanmaraş vekillerini örnek göstererek, ‘Biz olmasaydık bu kadar milletveki çıkmazdı’ dedi.

    Babacan’ın açıklamaları şöyle; 81 ilde teşkilatı olan ve 766 ilçede teşkilatı olan ve bugüne kadar Türkiye Cumhuriyeti tarihinde görülmemiş iktidar hazırlığı yapmış bir partiden bahsediyoruz. Yani bizim beyin gücümüz test edilmiş, ortaya konulmuş bir güç.

    Kahramanmaraş CHP’nin oyu yüzde 9.5’tan yüzde 16.3’e çıktı. Türkiye genelindeki oy artışı 2.5 puan. Ama Kahramanmaraş’ta 6.8 puan. Kahramanmaraş’ta CHP’nin 1 milletvekili vardı, şimdi 2 oldu. İkincisi de bizim orada il başkanımız.

    Gaziantep’te CHP bir önceki seçimlerde yüzde 15 oy çıkarmış. Şu anda yüzde 20.4. Beş puan artış var. Bizim adaylarımızın olduğu illerin hemen hemen tamamında CHP’nin ciddi oy artışı var. Biz olmasaydık bu kadar milletvekili çıkmazdı. Bu kadar oy da alınamazdı. Sadece biz de değil.

  • Ali Babacan: “Vergiyi düşüreceğiz”

    Ali Babacan: “Vergiyi düşüreceğiz”

    Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, “Tablet, akıllı telefon, oyun konsolu dahil teknoloji ürünlerinde vergiyi düşüreceğiz ama sıfırlamayacağız. Vergide sürümden kazanmak diye bir şey var. Amacımız; bir yandan vergiyi düşürmek, bu cihazların daha erişilebilir hale getirmek aynı zamanda da vergide sürümden kazanmak. Çünkü devlete para gerekiyor ki sosyal harcamaları yapabilsin. İnternet, haber alma ve haberleşmeyle ilgili bir konu. Aynı zamanda eğitimle ilgili bir konu. Dolayısı ile 25 yaşına kadar internetin ücretsiz olması gerektiğini düşünüyoruz” dedi.

    DEVA Partisi lideri Ali Babacan, İstanbul’da gençlerle bir araya geldi. Gençliğin Yüzleri grubunun sorularını yanıtlayan Babacan, şunları söyledi:

    “25 YAŞINA KADAR İNTERNETİN ÜCRETSİZ OLMASI GEREKTİĞİNİ DÜŞÜNÜYORUZ”

    “Tablet, akıllı telefon, oyun konsolu dahil teknoloji ürünlerinde vergiyi düşüreceğiz ama sıfırlamayacağız. Sıfırlayınca hiç vergi alamıyorsunuz. Vergide sürümden kazanmak diye bir şey var. Amacımız; bir yandan vergiyi düşürmek, bu cihazların daha erişilebilir hale getirmek aynı zamanda da vergide sürümden kazanmak. Çünkü devlete para gerekiyor ki sosyal harcamaları yapabilsin. İnternet, haber alma ve haberleşmeyle ilgili bir konu. Aynı zamanda eğitimle ilgili bir konu. Dolayısı ile 25 yaşına kadar internetin ücretsiz olması gerektiğini düşünüyoruz.

    “YÖK’Ü KAPATIP YERİNE KURUMSAL YAPIYI TANIMLAMAMIZ GEREKİYOR”

    Anayasa değişikliği önerimizde YÖK’ün kapatılmasını yazdık. Şu andaki YÖK’ün kurumsal kültüründe üniversiteler üzerinde baskı kurma, üniversitelere hükmetme alışkanlığı var. Eski alışkanlık ortadan kalkmıyor. Sil baştan yapmak gerekiyor. YÖK’ü kapatıp yerine yeni mekanizma ve kurumsal yapıyı tanımlamamız gerekiyor. Biz orada bir mütevelli heyeti sistemi öngördük. Özerk üniversiteler arasında tatlı bir rekabetin başlayacağı yöntem. İstiyoruz ki bizim üniversitelerimiz, dünyadaki ilk 500’e girebilmek için birbirleriyle yarışan kurumlar olsunlar.

    “ÜNİVERSİTELERİ HALKA AÇACAĞIZ”

    Üniversite müfredatının mutlaka esnekleştirilmesini düşünüyoruz. Zorunlu ders sayısının azaltılmasını, seçmeli ders sayısının çoğaltılmasını, böylece gençlerin ilgi duyduğu alana dönük daha çok kendilerini hazırlamaya imkân sunan bir müfredat yapısını son derece önemli görüyoruz. Üniversiteleri halka açacağız. Meslek değiştirme ihtiyacı bundan sonra çok büyüyecek meslekler değişecek. Mevcut bazı meslekler ölecek, yeni meslekler çıkacak. 18 yaşında küçücük bir karenin içini kurşun kalemle karalarken yaptığınız bir tercih ‘Hayat boyu kaderimmiş’ demeyeceksiniz. Ömür boyu sevmediğiniz işi yapmak zorunda değilsiniz. Beğenmek zorunda değilsiniz. Bu seçme özgürlüğü çok önemli bir özgürlük. Mutlaka üniversitelerin, hayat boyu öğrenim merkezleri olarak yeniden güncellenmesi gerekecek.

    “YAZDIĞIMIZ EĞİTİM MODELİNDEN GEÇİP İŞE GİREN ARKADAŞLARIN GELİR VERGİSİ ÖDEMEMESİ GEREKTİĞİNİ DÜŞÜNÜYORUZ”

    İş gücünün ihtiyaç duyduğu bir alanda gençlerin ya da her yaştan gencin gidip kendini güncelleyebileceği ihtiyaç duyulan alanlarda bilgi ve becerilerini artırabileceği eğitim modelini çok önemsiyoruz. Bu eğitim programlarına gidiş geliş yol parası ve öğlen yemekleri ile ilgili masrafların devlet tarafından üstlenilmesi gerekiyor. Bunları yazdık. Bu eğitim programlarından geçip sertifikasını alan arkadaşların işe girip de bir süre gelir vergisi ödememesi gerektiğini söylüyoruz. Onu işe alan şirketin de sosyal güvenlik primi ödememesi gerektiğini söylüyoruz. Böylece çok kısa zamanda çok yüksek miktarda istihdam oluşturmak mümkün. Biz bunu 2009’da daha sade bir şekilde uyguladık. Bugünün parasıyla yılda 100 milyon dolarlık bir bütçeyle işsizliği 2,5 yılda yüzde 16’dan yüzde 9’a çekmeyi başardık.”

  • Ali Babacan Kahramanmaraş’ta

    Ali Babacan Kahramanmaraş’ta

    Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, 6 Şubat’ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerde hayatını kaybedenleri depremde yıkılan Ebrar Sitesi enkazına karanfil bırakarak andı.

    DEVA Partisi lideri Ali Babacan, Seçim Koordinasyon Merkezi’nin açılışına katılmak için Kahramanmaraş’a gitti. Sabah saatlerinde CHP Kahramanmaraş Milletvekili Adayları Ali Öztunç ve İrfan Karatutlu’yla bir araya gelen Babacan, Kapıçam deprem mezarlığını ziyaret ederek 6 Şubat depremlerinde hayatını kaybedenleri andı. Mezarlıkta Kur’an-ı Kerim okundu.

    Babacan, mezarlık ziyaretinden sonra depremde çok sayıda can kaybının yaşandığı Ebrar Sitesi’ne giderek depremde yaşamını yitirenlerin anısına enkaza karanfil bıraktı.

     

  • DEVA Partisi Milletvekili aday listesi

    DEVA Partisi Milletvekili aday listesi

    DEVA Partisi Milletvekili adayları:

    Selma Aliye Kavaf Manisa 4. Sıra

    Serdar İnce Sivas 2. Sıra

    İdris Şahin Ankara 2. Bölge 2. Sıra

    Mehmet Emin Ekmen Mersin 3. Sıra

    Ertuğrul Kaya Gaziantep 3. Sıra

    Cem Avşar Tekirdağ 3. Sıra

    Ahmet Tüysüz Şanlıurfa 3. Sıra

    Sadullah Kısacık Adana 4. Sıra

    Burhan Bahadır Özsoy Kayseri 3. Sıra

    Seda Kaya İzmir 1. Bölge 6. Sıra

    Medeni Yılmaz İstanbul 3. Bölge 6. Sıra

    Mustafa Yeneroğlu İstanbul 3. Bölge 10. Sıra

    Elif Esen İstanbul 1. Bölge 6. Sıra

    Hasan Karal İstanbul 1. Bölge 7. Sıra

    Evrim Rızvanoğlu İstanbul 2. Bölge 8. Sıra

    Sadullah Ergin Ankara 1. Bölge 4. Sıra

    Doğa Şanlıoğlu Zonguldak 3. Sıra

    İrfan Karadutlu Kahramanmaraş 2. sıra

    Burak Dalgın Balıkesir 3. sıra

    Ali İhsan Merdanoğlu Diyarbakır 2. sıra