Etiket: devlet bahçeli

  • “Bizim için AB bitmiştir”

    “Bizim için AB bitmiştir”

    MHP Merkez Yönetim Kurulu ve Merkez Disiplin Kurulu toplantısı dün yapıldı. Toplantının ardından MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli açıklamalarda bulundu. Bahçeli, konuşmasında Türk Silahlı Kuvvetleri’ni hedef alan açıklamaları nedeniyle CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’na tepki gösterdi. HDP kapatma davasının uzaması nedeniyle Anayasa Mahkemesi’ni eleştiren Bahçeli, Avrupa Birliği ve İsveç’in NATO üyeliği konusunda da dikkat çekici açıklamalarda bulundu.

    “14’ncü Olağan Büyük Kurultayımız 17 Mart 2024’te”

    Partisinin olağan büyük kulunun 17 Mart 2024’te gerçekleştirileceğini ifade eden Bahçeli, “17 Mart 2024 tarihinde bir şölen havasında yapmayı kararlaştırdığımız 14’ncü Olağan Büyük Kurultayımızla düğümlenecek demokratik süreçte il ve ilçe kongrelerimizi disiplin, demokratik olgunluk, sağduyu, sükunet, kardeşlik ve yüksek bir katılım eşliğinde gerçekleştiriyoruz. Cumhuriyet’in yeni yüzyılını omuzlayacak kadrolarımızla ve Cumhur İttifakı olarak yepyeni projelerimizle gücümüze güç katacağımıza inanıyoruz” dedi.

    Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nun geçtiğimiz günlerde Türk Silahlı Kuvvetleri hakkında yaptığı açıklamaları sert bir şekilde eleştiren Bahçeli, şunları kaydetti:
    “Türk Silahlı Kuvvetleri’ne saldıran bu alçak ve aşağılık sözde milletvekilinin ağzı düşman ağzıdır, aidiyeti Kandil mağaralarıdır. Ne vatansızların ne de bayraksızların Türkiye Büyük Millet Meclisinde yeri yoktur. PKK’ya sözcülük yapan bir suçluya hazineden maaş verilmesi skandaldır, günahtır, alan için de haramdır. Hukuk ve demokrasinin kuralları eksiksiz işletilerek bu çürümüşün milletvekilliği düşürülmeli, mahkeme yolu ardına kadar açılmalıdır.”

    “HDP’yle ilgili açılan kapatma davası hala sürüncemededir”

    Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) kapatılma süreci üzerine dair açıklamalarda bulunan Bahçeli, Anayasa Mahkemesi’ne seslenerek, “HDP’yle ilgili açılan kapatma davası hala sürüncemededir. Bu durum haksızlıktır, hukuksuzluktur, Türk milletine saygısızlıktır. Anayasa Mahkemesi’nin yolu yol değildir, tarafı adaletin ve milli varlığın yanı hiç değildir. Mevcut haliyle Anayasa Mahkemesi’nin Türkiye Cumhuriyeti’nin egemenlik haklarını gözetmek yerine HDP’nin ve bölücülüğün değirmenine ısrarla su taşıdığı ayan beyan ortadadır. Terörizmin kilit taşı, siyasi damarı, ikmal merkezi, terörist devşirme mekaniğinin ana arteri HDP’nin ve devamı niteliğindeki Yeşil Sol Parti’nin bir gün bile faaliyet içinde olması zillettir, rezalettir. Sormak lazımdır ki, Anayasa Mahkemesi neyi bekliyor? Nasıl bir delil istiyor? Hükmü açıklamak için daha neyin olmasını planlıyor? Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın açtığı davada hazırladığı iddianamede eksik bırakılan ne vardır da Anayasa Mahkemesi bunca zamandır hukuki süreci ağırdan almaktadır? Böylesi bir kepazeliği hukukun üstünlüğüyle, hukuk devleti ilkesiyle açıklamak mümkün müdür? Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın da yetki ve sorumluluklarını güçlendirerek Türkiye Cumhuriyeti Başsavcılığı adıyla yeni baştan kurumsal organizasyonun yapılması beklentimiz ve görüşümüzdür” ifadelerini kullandı.

    “NATO’ya da mahkum olmadığımız herkesçe bilinmelidir”

    NATO’ya mahkum olunmaması gerektiğini ifade eden Bahçeli, “NATO’nun da tartışılması, sorguya çekilmesi, gerekirse yeni baştan ittifak hukukunun milli değerler çerçevesinde ele alınması zorunluluktur. NATO’ya da mahkum olmadığımız herkesçe bilinmelidir. İsveç’in NATO üyeliğine şu şartlar altında Milliyetçi Hareket Partisi’nin olumlu bakması ise eşyanın tabiatına bütünüyle aykırıdır. Türkiye Cumhuriyeti tam bağımsızdır. Cumhuriyet’in yeni yüzyılında iç ve dış kaynaklı tüm kamburlardan kurtulmak milli gayemizdir. Kimseyi uşak görmeyiz, hiç kimsenin de Türkiye’yi uşak mertebesine çekmesine müsaade etmeyiz. Bölgesel ve küresel çapta ülkemize saygıyla yaklaşan, karşılıklı hak ve çıkarlara saygı gösteren, kuyu kazmak yerine dostluk ve iyi ilişkilerin kuytusunda buluşmaya hazır olan ülkelerle kucaklaşmak için yeni bir seferberlik süreci başlatmak zorundayız. Bunlardan birisi olan Türk Devletleri Teşkilatı, tarih ile coğrafya kaynaştırmaktadır. Türk ve İslam toplumları Afrika ve Balkan ülkelerini de içine alacak şekilde yeni bir dünyanın yol haritasını çizebilecektir. AB işine baksın, kandıracak, müzakere çıkmazına sürükleyecek, boynu eğik yeni ülkelerin peşine düşsün, bizden de sonuna kadar uzak dursun” dedi.

    “Komşuya verilecek ev olmadığı anlaşıldı”

    Bahçeli, açıklamasının ardından gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Bir gazetecinin İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’e yaptığı “komşuluk” çağrısını hatırlatması üzerine Bahçeli, “Mahallede komşuya verilecek ev olmadığı anlaşılmıştır” cevabını verdi.

  • “Şimdi birbirlerini yiyorlar”

    “Şimdi birbirlerini yiyorlar”

    Bahçeli, MHP’nin 14. Olağan Kurultayı’nın 17 Mart 2024 tarihinde yapılacağını açıkladı.

    MHP lideri Bahçeli’nin açıklamalarından satır başları şöyle:

    YEREL SEÇİM MESAJI

    ”31 Mart 2024 tarihine heves ve heyecanla hazırlanıyoruz. Başarının dışında bir seçeneğe her zaman olduğu gibi yine kapalıyız. Merkezi yönetimle yerel yönetimler arasındaki arzi kopukluğun giderilmesini hedefliyoruz. ”14 ve 28 Mayıs tarihlerinde tezahür etmiş millet iradesinin aynısı ile 31 Mart 2024 tarihinde yerel yönetimlere yansımasını yerel yönetimlere düşen gölgenin kaldırılmasını amaçlıyoruz. Türkiye’nin zaman kaybetmeye tahammülü yoktur. Cumhur İttifakı ile biriz beraberiz. Cumhur İttifakı olarak masaya oturup konuşacağız.

    ”17 MART’TA 14. OLAĞAN KURULTAYIMIZI YAPACAĞIZ”

    MHP olarak ne yaptığımızı biliyoruz. Cumhur İttifakı olarak yeni projelerimizle gücümüze güç katacağımıza inanıyoruz. MHP başında sonunda önünde arkasında milletin olmadığı hiçbir irtibat ağının bugüne kadar yanında olmamış bundan sonra da olması düşünülemez. 17 Mart’ta 14. Olağan Kurultayımızı yapacağız. Siyasetteki maksadımız gök kubbede hoş bir sada bırakmaktır. Hizmet edenin himmet göreceğini de gayet iyi bilmekteyiz.

    KILIÇDAROĞLU’NA TEPKİ: AŞIRI HIRSI AKLININ ÖNÜNDE

    ‘Bu Meclis Gazi Meclis değildir.’ diyen CHP Genel Başkanı’na önce Milli Mücadele yıllarını hatırlatır sonra izan ve insafa davet etmek isterim. Kılıçdaroğlu’nun parti içi çekişmeler nedeniyle iyice şuur kaybına uğradığı, oto kontrolünü kaybettiği anlaşılmaktadır. TBMM Gazi bir Meclis’tir. Kılıçdaroğlu’nın aşırı hırsı aklının önündedir.

    ”ŞİMDİ BİRBİRLERİNİ YİYORLAR”

    CHP’nin il ve ilçe kongrelerinde havada uçuşan sandalyeler demokrasiyi zehirleyen ilkel manzaralar Kılıçdaroğlu ve yönetiminin maskesini düşürmüştür. Şimdi birbirlerini yiyorlar. Gerçekten de Allah bu milleti ülkeyi zillet ittifakından korumuştur. Mahalli idareler seçimlerine kimin hangi şartlar altında gireceği bizim meselemiz değildir. Biz Cumhur İttifakı’nın şaşmaz ahlakına ve ülkeye karşılıksız hizmet aşkının derin manasına bakıyor ve buna göre hareket ediyoruz.

    ÖZGÜR ÖZEL’İN CHP GENEL BAŞKANLIĞI’NA ADAYLIĞI

    6’lı masanın 1,5 yılı aşkın çalışma düzeni hakkında bilgi sahibi değilim. Ne konuştular ne yaptılar bilemiyorum. Bildiğim bir tek gerçek var 6’lı masa kendilerinin tartışması ile Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nu cumhurbaşkanı adayı olarak gösterme arzusu taşımızlar. Mevcutların içerisinde de 6’lı masanın en yetkilisi en fazla oyu alan TBMM’de temsil kabiliyeti yüksek olan kişi Kemal Kılıçdaroğlu’dur. İsteğim Kemal Kılıçdaroğlu’nu üzmesinler.

    İYİ PARTİ’YE YÖNELİK KOMŞULUK ÇAĞRISI HALA GEÇERLİ Mİ?

    Mahallede komşuya verilecek ev olmadığı anlaşılmıştır.

    CHP’Lİ SEZGİN TANRIKULU’NA SERT TEPKİ: BU ÇÜRÜMÜŞÜN MİLLETVEKİLLİĞİ DÜŞÜRÜLMELİ

    CHP milletvekili TSK’ya iftira atmıştır. Günlerdir sabır ve dişimi sıkarak tahammül ettim. Beklemeye koyuldum. Türk Silahlı Kuvvetleri’ne (TSK) saldıran bu alçak ve aşağılık sözde milletvekilinin ağız düşman ağzıdır, aidiyeti Kandil mağaralarıdır. Vatandaşlarımızı helikopterden atan Türkiye askeri değildir. Bu dil terör dilidir. CHP yönetiminin bu satılmış PKK’lıya lazım gelen cezayı vermekten imtina etmesi adı konuşmamış bir ağız ve akıl birliğine delalettir. Ne vatansızların ne bayraksızların TBMM’de yeri yoktur. PKK’ya sözcülük yapan bir suçluya Hazine’den maaş verilmesi günahtır, haramdır. Hukuk ve demokrasinin kuralları eksiksiz işletilerek, bu çürümüşün milletvekilliği düşürülmeli, mahkeme yolu ardına kadar açılmalıdır.

    HDP’YE KAPATMA DAVASI: ADALETİ İSTİYORUZ, AYM GÖREVİNİ YAPMALI

    Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) yolu yol değildir. AYM’nin HDP’nin değirmenine ısrarla su taşıdığı ortadadır. Yeşil Sol Parti’nin bir gün bile faaliyet içinde olması zillettir. AYM neyi bekliyor? Eksik bırakılan ne vardır da AYM bu hukuki süreci ağırdan almaktadır? Biz adalet istiyoruz, üstelik hemen istiyoruz. AYM’nin görevini derhal yapmasını bekliyoruz.

    AZERBAYCAN’DAN KARABAĞ’A OPERASYON

    Ermenistan ateşle oynamaktan vazgeçmelidir, aklını başına almalıdır. Karabağ Türk’tür, Türk’ün yurdudur, can Azerbaycan’ın ayrılmaz, ayrılamaz, koparılamaz vatan toprağıdır. Ermenistan aklını başına almalı, ateşle oynamaktan vazgeçmeli.

    AVRUPA PARLAMENTOSU’NUN TÜRKİYE RAPORUNA ELEŞTİRİ

    Brüksel oradaysa Ankara buradadır. Katılım sürecine artık kim katılıyorsa katılsın hepsi onların olsun. Katılımlarını da müzakerelerini de bastırsınlar başlarına kıstırsınlar biz Türkiye Cumhuriyeti’yiz. Türkiye’ye tam üyelik yerine stratejik ortaklık önerisi getirilmiştir.

    TÜRKİYE’NİN AB’YE ÜYELİK SÜRECİ

    Türkiye-Avrupa Birliği (AB) arasında karşılıklı güvenin yeniden baştan inşası için düzenlenen Varna Zirvesi’nden de sonuç alınamamıştır.

    ”AB BİZİM İÇİN BİTMİŞTİR”

    AB’nin Türkiye’yi üye olarak kabul etme niyeti tutarlı bir bakışı yoktur hiç de olmamıştır. Türkiye bir yol ayrımına riayet ederek bir karar vermenin eşiğine gelmiştir. Gerçekten vakit Türkiye vaktidir. Vakit Brüksel macerasına son vermek vaktidir. AB madem bizi istemiyor o halde biz de onların dünden istemediğini üyelik serüvenini bir an evvel noktalanması hususunda parti görüşümüzü milletimizle paylaşıyoruz. Müzakere defteri açılmamak üzere mutlaka kapatılmalı. Bizim için AB bitmiştir. AB ile doğmadık AB ile de ölmeyiz. 60 yıl kaybettik bir 60 yıl daha kaybedemeyiz. NATO’ya da mahkum olmadığımız herkesçe bilinmelidir.”

  • Bahçeli’den 30 Ağustos Zafer Bayramı mesajı

    Bahçeli’den 30 Ağustos Zafer Bayramı mesajı

    101 yıllık tarihi zaferin yıldönümüne istinaden yayınlanan mesajda birlik ve beraberlik vurgusu yapan Bahçeli, Türk milletinin birlik ve beraberlik ruhuyla daha nice zaferlere imza atacağına inancını dile getirdi.
    Bahçeli 30 Ağustos Zafer Bayramı çerçevesinde yayınladığı mesajda şu sözleri kaydetti:
    “101 yıl önce, yani 30 Ağustos 1922 Çarşamba günü topyekûn ayağa kalkan Türk milleti tarihin seyrini değiştiren muhteşem bir zafere imza atmıştır. Milli varlığımıza hasım, tarihi ve kültürel haklarımıza hazımsız sömürgeci güçler, bunların kanlı taşeronları süngülerimizin aleviyle, imanımızın kudretiyle müstahak oldukları bedeli ödemişlerdir. Düşman savunma mevkileri taarruzun daha birinci gününde yarılmış, dördüncü gününde ise istilacıların hemen hemen tamamı çembere alınarak etkisiz hale getirilmiştir. Tarihin en büyük meydan savaşlarından birisine sahne olan Dumlupınar, aynı zamanda Türk milletinin bir Ağustos sıcağındaki dirilişine sahne olmuş, aynı zamanda uzun savaşlar dönemine de son nokta konulmuştur. Düşman unsurlarının perişan vaziyette, moralman ve fiziken tükenmiş bir halde kaçmaktan başka seçeneği kalmamıştır. Türk milletine yapılan haksızlıklar, ihanetler ve insanlık dışı muameleler 30 Ağustos 1922’de cezasını bulmuştur. 26 Ağustos 1922’de başlayan Büyük Taarruz 30 Ağustos 1922’de kutlu bir zafer olarak zirveye çıkmış, bu çerçevede bağımsızlığımıza vurulan prangalar sökülüp atılırken Cumhuriyetimizin kuruluşu da müjdelenmiştir. Sonuçları itibariyle 30 Ağustos Zaferi geçmişteki tüm muzaffer günlerimizin tamamlayıcısı mesabesinde ve hatta tacı mahiyetindedir. Çünkü Türk milleti uzun bir süreden beridir sürüklendiği savunma pozisyonundan sıyrılıp taarruza geçmiş ve istiklali konusunda tavizsiz olduğunu göstermiştir. 30 Ağustos 1922’de; Türk milleti şeref ve namusuna ne pahasına olursa olsun sahip çıkacağını emsalsiz kahramanlıklarla ispatlamıştır. Nitekim yurdumuzun üzerinde dolaşan kara bulutlar dağıtılmıştır. Çekile çekile bugünkü sınırlarına kadar gerileyen milletimizin kaybetmeye, yıkılmaya, yok olmaya en ufak tahammülünün olmayacağı açıkça anlaşılmış ve dünyaya da ilan edilmiştir. Türk milleti 30 Ağustos 1922’de istikbal ve istiklalini güvenceye almakla kalmamış, muhtevası milli egemenliğe dayanan yeni bir rejimin temellerini atmasını da bilmiştir. Dün olduğu gibi bugün de, zaferlerimizden rahatsız olanlar, birliğimizden ve beraberliğimizden ürkenler unutmasınlar ki, 30 Ağustos şuuru varlığını hala sürdürmektedir. 101 yıl önceki Büyük Zaferimizi gölgelemeye çalışanlara izin verilmeyecektir. 101 yıl önceki muhteşem akınımızı, müthiş taarruzumuzu gölgelemeye niyetlenen bedhahlara sabır ve müsamaha gösterilmeyecektir.”

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan, Devlet Bahçeli ile görüştü

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, Devlet Bahçeli ile görüştü

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile Bahçeli’nin Beytepe’deki konutunda bir araya geldi. Bahçeli, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı konutunun önünde karşıladı. Erdoğan ile Bahçeli’nin görüşmesi yaklaşık 1 saat sürdü.
    Erdoğan, Bahçeli ile bu yıl içerisinde 9 defa görüştü. İki lider, en son 13 Temmuz’da Beştepe’de bir araya gelmişti.

     

  • Devlet Bahçeli güreş ağası olacak

    Devlet Bahçeli güreş ağası olacak

    Karaisalı’ya bağlı bin 650 rakımlı Kızıldağ Yaylası’nda bu yıl 538.’si düzenlenen Geleneksel Kızıldağ Karakucak Güreşleri’nde 50’si başpehlivan olmak üzere, 700 güreşçi er meydanında şampiyon olmak için kol bağladı. Başpehlivanlık finalinde Enes Bandırma’yı yenerek şampiyon olan Ali Bönceoğlu, 20 bin TL’nin de sahibi oldu.

    Güreş ağalığı seçimlerinde ise MHP Lideri Devlet Bahçeli gelecek yılın güreş ağası olarak ilan edildi.
    539. Kızıldağ Karakucak Güreşleri ağalık seçimlerinde konuşma yapan MHP Genel Başkan Başdanışmanı Hüseyin Sözlü, “Karaisalı Belediye Başkanımız Saadettin Aslan ile birlikte Genel Başkanımız Devlet Bahçeli beyefendiyi ziyaret ederek, güreşlere davet ettik. Genel başkanımız güreşlere katılmayı çok arzu ettiğini ancak güreş tarihinin Malazgirt Zaferi’yle aynı tarihe denk geldiğinden dolayı maalesef aramızda olamayacağını bizlere bildirdi. Genel başkanımızı gelecek yıl güreşlerde aramızda görmeyi çok istiyoruz. Bu nedenle Saadettin başkanımızla ettiğimiz istişareler sonucu gelecek yıl düzenleyeceğimiz 539. Kızıldağ Karakucak Güreşleri tarihini Malazgirt Zaferi tarihine göre ayarlayacağız. Genel Başkanımız Devlet Bahçeli beyefendiyi de 539. Geleneksel Kızıldağ Karakucak Güreşleri ağası ilan ediyoruz. Genel başkanımıza güreş ağalığı hayırlı olsun” dedi.

  • Bahçeli’nin körüklü çizmeli mesajı

    Bahçeli’nin körüklü çizmeli mesajı

    Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Dışişleri Bakanlığı’nın Yeşil Hat üzerindeki Pile Köyü’ne ulaşımı kolaylaştırmak için hayata geçirmek istediği Pile-Yiğitler Projesi, Birleşmiş Milletler Barış Gücü tarafından engellenmeye çalışıldı.

    Projenin hayata geçirileceği yerde gerginlik yaşandı, KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, “Kimsenin toprağında, malında gözümüz yok” dedi.

    Yeşil Hat üzerindeki Pile Köyü’ne ulaşımı kolaylaştırmak için hazırlanan Pile-Yiğitler Projesi’nin Birleşmiş Milletler Barış Gücü tarafından engellenmeye çalışılması Ankara’nın tepkisini çekti. Dışişleri Bakanlığı, BM Barış Gücü’nün müdahalesini kınarken, yaşanan gerilime ilişkin açıklama yapan AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, “Barış Gücü’nün Rum Kesimi’ni memnun etmeye dönük söz konusu tavrı, bizatihi Kıbrıs’taki varlığını ve itibarını zedelemiştir.” dedi.

    Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli ise konuya ilişkin sosyal medyada Yunan basınında ses getiren bir paylaşım yaptı.

    Paylaşımda körüklü Söke Efe çizmesi giyerek tarihi bir gönderme yapan Bahçeli, ofisine doğru yürürken görüldü. Sosyal medyada yayımlanan videoya Zeki Müren’in “Ağlama Sevdam” şarkısı ile “Kıbrıs Türk’tür” ifadesi de eşlik etti.

    Bahçeli daha önce de Pile’deki olaya değinerek “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti hükümeti BM Barış Gücü mensuplarına hak ettikleri cevabı vermiş, çalışmalarını engellemeye yönelik pervasız girişimleri bertaraf etmiştir. Kendisi haklıdır, bölgedeki müdahaleler doğrudur ve bizim tam desteğimize sahiptir.” demişti.

     

     

  • Bahçeli’den Cahit Seyhanlı için taziye mesajı

    Bahçeli’den Cahit Seyhanlı için taziye mesajı

    MHP Genel Başkanı Bahçeli sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “Adanalı Cahit Seyhanlı, Türk milletinin ruh zenginliğini yudum yudum içine çeken, muazzam sesiyle ve muazzez seciyesiyle çok geniş bir hayran kitlesine erişen duayen bir isimdi. Kaldı ki Türk müziğinin müşfik ve müstesna ses ustasıydı. Sade hayatı ve samimi duruşuyla nice gönüle tercüman olmuştu. Adana’dan çıkıp Türkiye’ye mal olan ve yüreklere nüfuz eden saygın bir sanatkarımızdı. Merhum sanatçımızın şarkılarını her zaman takdirle dinlemiştim. Ne var ki bugün ebediyete irtihalini müessif bir hissiyatla öğrendim. Çukurova’nın yanık ve yüksek sesi Sayın Cahit Seyhanlı’ya Cenab-ı Allah’tan rahmetler niyaz ediyor, kederli ailesine ve sevenlerine sabır ve başsağlığı diliyorum. Geride bıraktığı 84 yıllık hayatını kemali edeple yad ediyor, mekanı cennet olsun diyorum.” ifadelerini kullandı.

  • “İlke ve esaslardan taviz verilmeyecektir”

    “İlke ve esaslardan taviz verilmeyecektir”

    MHP Genel Başkanı Bahçeli’ “Lozan Antlaşması’nın 100’üncü Yıldönümü” nedeniyle mesaj yayımladı.
    Bahçeli mesajın şu ifadelere yer verdi:
    “20 Kasım 1922 tarihinde başlayan, 4 Şubat-23 Nisan 1923 tarihleri arasında kesintiye uğrayan, 24 Temmuz 1923 tarihinde de imza altına alınan Lozan süreci Türkiye Cumhuriyeti’nin uluslararası toplum nezdinde eşit hak ve statüyle tescili, aynı zamanda Cumhuriyet’in tezahür ve tecelli zeminidir. Lozan Barış Antlaşması Milli Mücadele’nin muvaffakiyet ve muzaffer ruhu üzerine bina edilmiş, Türk milletinin egemenlik hakları, tarihi kazanımları, hukuki ve hükümran vasfı 9 aya yakın devam eden müzakerelerle muarız ve muhasım unsurlara kabul ettirilmiştir. Lozan’da, bağımsızlık savaşını zaferle buluşturan bir milletin varoluş haysiyeti, istiklal ve istikbal hedefleri taçlanmıştır. İçinde bulunduğumuz 2023 yılı hem Türkiye Cumhuriyeti’nin hem de Lozan Barış Antlaşması’nın 100’üncü yıldönümüdür.”

    Terör örgütü PKK’nın bu yılın başından itibaren Lozan Antlaşması aleyhine kara propagandaya başlamasının tesadüf olmadığının altını çizen Bahçeli, şöyle devam etti:
    “Lozan Barış Antlaşması’yla hesaplaşmak için bir plan dahilinde yalan ve fitne kuyruğuna girenlerin asıl gayesi Türkiye’nin taciz ve tahribine hizmettir. “Türkiye Cumhuriyeti Lozan’da kuruldu, Lozan’da yıkılacak” sloganı atan alçakların elbette çabaları beyhude, hevesleri boşunadır. Adım adım, karış karış müdafaa edilerek kurtarılan aziz vatan, kurulan Türkiye Cumhuriyeti ve bunların hukuki temeli Lozan Barış Antlaşması imhaya ve izmihlale asla maruz bırakılmayacaktır. Türk milleti hiçbir antlaşmayla var olmamış, hiçbir antlaşmayla da yok edilemeyecektedir. Bunun yegâne kanıtı Sevr suikastının yırtılıp atılmasında gösterilen kahramanlıktır.

    Lozan Barış Antlaşması’nı zafer ile hezimet arasına sıkıştıranların, hatta Sevr’le bağ kuranların iyi niyetten mahrum oldukları, Milli Mücadele’ye ve milli bekaya ters baktıkları da tartışmasızdır. Bilinmelidir ki, Lozan Barış Antlaşması’nı orasından burasından kurcalayanlar, milli hakikatlerden ve tarihi vesikalardan kopuk yorumlayanlar Türkiye Cumhuriyeti’ni kundaklamaya azmeden sömürge bakiyeleridir. Bu şuursuz ve gayri milli güruhun dayatmalarına müsaade edilmeyecek, Lozan Barış Antlaşması’nın Milli Mücadele’yle sınırları çizilmiş ilke ve esaslarından taviz verilmeyecektir.”

  • “Sıradan bir darbe teşebbüsü değildir”

    “Sıradan bir darbe teşebbüsü değildir”

    MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü dolayısıyla bir mesaj yayımladı.

    Bahçeli mesajında şunları kaydetti:

    “15 Temmuz hain FETÖ kalkışmasına iman ve iradeleriyle direnen, direndikçe devleşen, nihayet kanlarıyla destan yazan, aynı zamanda terörle mücadele esnasında şehadet şerbetinden içen kahraman şehitlerimize Cenab-ı Allah’tan rahmetler niyaz ediyorum.

    O meşum ve zulmet dolu gecede hiçbir tereddüt ve tedirginliğe kapılmadan ağır silahlara ve sağanak gibi yağan mermilere meydan okuyan ve bu vesileyle de yaralanıp gazilik unvanı alan kardeşlerimize huzurlu, sağlıklı ve uzun bir ömür diliyorum.

    15 Temmuz, sadece ve sıradan bir darbe teşebbüsü değildir. Veya 15 Temmuz, zaman içinde TSK içinde habis ur gibi üreyen bir cuntanın, dar kadrolu bir avuç satılmış üniformalı alçağın başıbozuk saldırı ve suikast mekaniği de değildir.

    Konu yüzeysel ele alınacak bir konu hiç değildir. Değildir, çünkü 15 Temmuz’da Türk milletine karşı yüzyıllara sari kapanmamış bir hesabın görülmesi hedeflenmiş; stratejik rotası kin, nefret ve öfkeyle çizilmiş tarihi nitelikli husumet ve huşunetin ölümcül vuruşu projelendirilmiştir.

    Hakikaten Türkiye ve Türk milleti son iki asrın en vahim, en vahşi, en vandal saldırı dalgasına maruz kalmıştır. Ve bu saldırı başta TSK olmak üzere, hayatın her alanına, toplumun her kesimine zalim ve zehirli bir plan dahilinde yuvalanmış emperyalizmin kiralık maşaları eliyle yapılmıştır.

    Zaman içinde palazlanan FETÖ, en sonunda Türk milletine silah çekmiştir. Anadolu’nun işgal ve istilası için adım adım yürüyen ve yürütülen hain bir projeyle Türk milletinin kendi yurdunda boğulması kurgulanmıştır.

    15 Temmuz’da jetlerimiz, helikopterlerimiz teröristler tarafından gasp edilerek kanunsuz şekilde uçurulmuş, özellikle Cumhurbaşkanlığı Külliyesi, TBMM, emniyet ve MİT binaları bombalanmış, vatandaşlarımızın üzerine ateş açılmıştır.

    Ancak imanla dolu kalpler ihanetle bezenmiş çürümüş bedenleri ülkemizin her yerinde cesaretle engellemiş ve nihayet etkisiz hale getirmiştir. Türk milletinin istiklal ve irade gücü FETÖ’cü canilere 15 Temmuz’u zindana çevirmiştir.

    Milletimiz kendi kaderine, kendi geleceğine, kendi varlığına hamd olsun can pahasına sahip çıkmıştır. 251 vatan evladının kanı aziz vatan topraklarıyla karışmış ve hıyanete karşı inancın azametiyle adeta sur örmüştür. 15 Temmuz’da millet, zilleti mahvı perişan etmiştir.

    Milli iradeye sürülmek istenen kara leke yine milletimizin azim ve kararlığıyla temizlenmiş, küresel komplo ve kumpas kahramanca ezilmiştir. Unutmayalım ki, halaskar zabitanlar dönemi çok geride kalmıştır.

    İhtilaleler, muhtıralar, cunta devirleri tarihin çöplüğüne çoktan atılmış ve üzeri küllenmiştir. Türk milletinin ortak geleceğinin temeli; kardeşlik, milli birlik, hukukun üstünlüğü ve demokratik onurdur. Türkiye’mizin dayandığı zemin milli ve manevi ilkelere, tartışılmaz anayasal esaslara bağlıdır. Hiçbir çete, hiçbir paralel yapı, hiçbir terör örgütü, hiçbir darbe ve dağılma heveslisi mihrak bu zemini imha edemeyecek, nitekim huzur cellatlarının sonu her daim hüsran olacaktır.

    Parti aidiyetimiz ne olursa olsun; siyasi, ideolojik ve dünya görüşümüzün pusulası nereyi işaret ederse etsin, hepimiz Türk milletinin mensubuyuz ve hepimiz bu cennet vatanın sahibiyiz. Bizim müştereklerimiz zaman zaman bahse konu olan farklılıklardan çok daha fazladır.

    Anıda birsek, atide bir ve beraber olacağız. Tarihimiz birse talihimiz de bir olacaktır. Çünkü biz büyük Türk milletiyiz. Başka bir Türkiye yoktur. Ne yapacaksak, neyi başaracaksak, nereye varacaksak demokrasinin sınır ve tahammül çemberinde kalarak bunları yapacak ve Allah’ın izniyle de başaracağız. Muzaffer bir millete hezimet yaşatmaya hiçbir melunun nefesi yetmeyecektir.

    Türkiye Cumhuriyeti her musibeti def edecek kararlılık, yeterlilik ve kuvvettedir. 15 Temmuz 2016’da, Gazi Meclis’e bomba atacak kadar gözü dönen şerefsizler Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bir parçası, bir üyesi ahlaken ve esasen asla olamayacaklardır.

    Bundan sonra da ülkemize kast eden vatan hainlerinden hesap sormak, bunların yediğini içtiğini burunlarından fitil fitil getirmek hepimizin namus borcudur. Demokrasiye sahip çıkarak büyüyeceğiz. Türk milleti müsterih olmalıdır; kötü, melanet ve şer emellere karşı tam bir kenetlenmeyle huzurlu, güvenli ve parlak bir geleceğe günbegün ulaşacağız.

    Yanılıp yenilip bu iradeyi baltalamaya yeltenenlerin elbette acıklı akıbetlerine katlanmaktan başka seçenekleri de olmayacaktır. Bilindiği gibi, Türkiye Cumhuriyet’i muazzam bir mücadelenin, muhteşem bir diriliş sürecinin eseri ve neticesidir.

    Ve bu tarihi gerçeğin hiçe sayılması, yıpratılması veya inkar edilmesi vatana ve millete kast etmekle eşdeğer bir cürümdür. Türk milleti 30 Ekim 1918’den 9 Eylül 1922’ye kadar nice badire ve belaları yenerek bağımsızlığını elde etmiş, tarihsel yolculuğunu inançla sürdürmüştür.

    Türkiye Cumhuriyeti korsan bir devlet değildir. Türkiye Cumhuriyeti rüştünü ispat edememiş, hukukun ayaklar altında süründüğü yeni yetme çadır ve çukur devleti de değildir. Kaldı ki tam tersi bir eylem veya teşebbüse sessiz kalmamız, hepsinden mühimi büyük Türk milletinin müsaade etmesi akla ziyan, milli müktesebata aykırı bir haldir.

    Yürürlükteki Anayasanın 2.maddesinde ifade edildiği üzere, Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir. Türkiye devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Milli ve üniter devlet yapımızın temelleri 1923’de atılmıştır. Egemenlik ise kayıtsız şartsız millete aittir.

    Bunun hilafına, buna aykırı her girişim, her düşünce, her hazırlık, her plan gayri meşru, gayri ahlaki, gayri hukukidir. Milli varlığımızın çatısı tarihin, kültürün ve demokrasinin erdem ve emanetleriyle örülmüştür. Geleceğimizin yol haritası milli iradenin şaşmaz, değişmez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez demokratik telif haklarıyla çizilmiştir.

    Hiçbir bahane, hiçbir gerekçe demokrasiden kopuşa, silahlı müdahale ve ara rejim özlemlerine dayanak teşkil edemeyecektir. Postal sesleri, tank paletlerinin gürültüleri demokrasinin sesini bastıramayacak, milli özlem ve tercihe üstünlük kuramayacaktır. Türk milleti demokraside karar kılmış, meşruiyet dairesinde kalarak iktidar değişiminin nasıl olacağını yıllar evvel belirlemiştir.

    Şunu hatırdan çıkarmayalım ki, seçimle gelen muhakkak surette seçimle gitmelidir. Milletin getirdiğini yine millet götürecektir. Başka bir yol, başka bir seçenek yoktur, olamayacaktır. Bu itibarla darbe denemeleri, darbeci hevesler, muhtıracı odaklar, cunta arayış ve çabaları ülkeye yapılacak en büyük kötülük ve düşmanlıktır.

    Erken kalkanın darbe yaptığı, elinde silah olanın yönetime el koyduğu dönemler artık geride kalmıştır. Daha doğru bir ifadeyle kalmak zorundadır. Türkiye darbelerin ceremesini çok çekmiş, acı ve ağır faturalarına belirli aralıklarla katlanmak durumunda kalmıştır. Demokrasi dışı müdahaleler her defasında yıkım getirmiştir.

    İhtilaller Türkiye’yi tarihin gerisine sürüklemiş, on yıllarımızı kaybettirmiştir. Demokrasiye ket vuran söylem, eylem ve her türlü girişim bu ülkenin hem önünü kapatmış, hem de ufkunu karartmıştır. Türkiye Cumhuriyeti’nin 100’üncü yıldönümünde tertemiz bir sayfa açarak yeni yüzyıla Türk milletinin mührünü vurmanın, çağın alnına milli birlik ve kardeşliğimizi altın harflerle yazmanın arayış ve amacıyla bütünleşmek yegane arzumuzdur.

    Bunu başarırsak bizi hiç kimse tutamaz. Bunu başarırsak Türkiye’nin önüne hiç kimse geçemez. 15 Temmuz’da vatan, millet ve devletin kurtulmasının yanında demokrasiyle milli birliğimiz de uçurumun kenarından dönmüştür. Bu nedenle 15 Temmuz hem demokrasinin hem de milli birliğin günüdür ve elbette muhafaza edilecektir.
    Sanal ayrılıkların, bayağı kutuplaşmaların, demokrasimizi tahrip eden sakat ve sancılı teşebbüslerin raf ömrü artık dolmuştur. Kardeşliğimize hançer vurdurmayacağız, kaldı ki bu sorumluluk hepimizindir. Demokrasimizi istismar ve ihanetle yıkmayı hedefleyenlere izin vermeyeceğiz, nitekim bu görev herkesindir.

    Bilhassa devlet içine sızan, hukuk dışı hiyerarşik bağlantı içinde olan hiçbir grup, oluşum, yapı ve organizasyona fırsat verilmemeli, devlet-i ebed müddet ile millet-i ebed müddet namus gibi korunmalıdır. Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü her türlü siyasi veya ideolojik mülahazanın üstünde görülmelidir.

    Anayasal düzeni zor kullanarak ve silah yoluyla değiştirmeye heves edenlerin senaryolarını tamamen yırtıp atmak için bir olmak, beraber olmak, doğudan batıya, güneyden kuzeye büyük bir millet olduğumuzu dosta da düşmana da göstermek ihmali düşünülemeyecek bir sorumluluktur.

    Türkiye bizimdir, herkes eşittir Türkiye’dir. Türk milleti ayrılık kabul etmeyen, kutlu varlığının bedelini kanla, irfanla, fedakarlıkla ödemiş büyük bir kudrettir. Türkiye Cumhuriyet’i var olacak, Türk milleti beşeriyetin incisi ve itibarı olmayı sürdürecektir.

    Gün büyük düşünme, istiklalimize, istikbalimize sahip çıkma, küçük hesap yapanları, bölünmemizi ve dağılmamızı gözleyenleri mağlup etme günüdür. Cenab-ı Allah’tan niyazım Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti’ni musibet ve felaketlerden sonsuza kadar koruyup kollamasıdır.

    Bu duygu ve düşüncelerle aziz Türk milletine, nerede yaşarsa yaşasın her vatandaşıma şükranlarımı sunuyorum. Devlet ve millet dayanışmasıyla, milli ve manevi ortak paydada kucaklaşmayla her çetin imtihandan alnımızın akıyla çıkacağımıza gönülden inanıyorum.”

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan Bahçeli ile görüştü

    Cumhurbaşkanı Erdoğan Bahçeli ile görüştü

    Beştepe’deki görüşme, saat 14.00’te başladı. Görüşmenin ardından bir açıklama yapılması beklenmiyor.

    Partisinin salı günü yapılan grup toplantısında konuşan Bahçeli, emeklilere yapılan yüzde 25’lik zammın yeterli olmadığını söylemişti.

    Bahçeli, “8 bin 77 liralık seyyanen artışın kök ücrete aynısıyla emekli maaşlarına yansıtılması beklentimiz ve talebimizdir.” ifadelerini kullanmıştı.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Bahçeli, son olarak 21 Haziran’da Bahçeli’nin konutunda bir araya gelmişti.