Etiket: devlet bahçeli

  • MHP Lideri Bahçeli’den Ayasofya açıklaması

    MHP Lideri Bahçeli’den Ayasofya açıklaması

    MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “MHP, Danıştay 10. Dairesinin kararından ziyadesiyle memnun, mesut ve mutmaindir. Bugün tarihi bir gün olarak tezahür etmiştir.” ifadelerini kullandı.

    Bahçeli, Danıştay 10. Dairesinin Ayasofya Camisi ile ilgili verdiği karara ilişkin yaptığı yazılı açıklamada, Ayasofya Camisi’nin Türk milletinin mukaddes bir emaneti, mazisi İstanbul’un fethine kadar dayanan kutlu bir mabedi olduğunu belirtti.

    “Fetih sembolümüz olmakla birlikte, 567 yıllık bir geçmişin itibar ve inanç onuru olan Ayasofya’nın 24 Kasım 1934’de müzeye dönüştürülmesini müteakip alev alan tartışmalar bugüne kadar uzanan bir seyir izlemiştir.” ifadelerini kullanan Bahçeli, Danıştay 10. Dairesinin muazzam bir karara imza atarak Ayasofya Camisi’ni müzeye dönüştüren Bakanlar Kurulu kararını iptal ettiğini anımsattı.

    Devlet Bahçeli, şunları kaydetti:

    “Bunun üzerine yayımlanan Cumhurbaşkanlığı kararıyla Ayasofya Camisi, Diyanet İşleri Başkanlığına devredilmiş, böylelikle ibadete açılmasının önünde hiçbir mani hal ve engel kalmamıştır. Milliyetçi Hareket Partisi, Danıştay 10. Dairesinin kararından ziyadesiyle memnun, mesut ve mutmaindir. Çünkü Ayasofya Camisi’nin ibadete açılması konusu uzun yıllardır tavizsiz arzumuzdur.”

    “Türk milletinin haklı beklentisi karşılık buldu”

    Müslüman Türk milletinin haklı ve meşru beklentisinin karşılık bulduğuna işaret eden Bahçeli, şu değerlendirmelerde bulundu:

    “Ayasofya’nın kapıları hamdolsun ardına kadar açılarak tertemiz alınların secdeyle buluşması sağlanmıştır. Nitekim bugün tarihi bir gün olarak tezahür etmiştir. İnanç haklarımızı, egemenlik kazanımlarımızı tahrip ve taciz etmek maksadıyla kuyruğa giren ülkeler, odaklar ve husumetle beslenen çevreler kaybetmiştir. İrade milletin, karar hukukundur.”

    Bahçeli, Ayasofya’nın tekrar ibadete açılması sürecinde açık irade beyanıyla tarafını ve samimiyetini gösteren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a teşekkür etti.

    Sürekli Vakıflar Tarihi Eserlere ve Çevreye Hizmet Derneğine ve Danıştay 10. Dairesinin hukuk insanlarına da yürekten teşekkür ettiğini ifade eden Bahçeli, “Ayasofya Camisi’nin Türk-İslam alemine hayırlı ve mübarek olmasını, bu tarihi mabedimizde yapılacak ibadetlerin, kılınacak namazların kabulünü CenabıAllah’tan niyaz ediyorum.” açıklamasında bulundu.

  • MHP’liler sosyal medya hesaplarını kapatıyor

    MHP’liler sosyal medya hesaplarını kapatıyor

    MHP Genel Başkanı Devlet Bahli’nin TBMM’de düzenleme yapılana kadar sosyal medya hesaplarını askıya alacağını duyurmasının ardından MHP’liler de hesaplarını askıya alıyor. MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, “Liderimizin Sayın Devlet Bahçeli’nin sosyal medya ile ilgili kararına ve tepkisine binaen bütün hesaplarımızı askıya alıyoruz” dedi.

    MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, Devlet Bahçeli’nin sosyal medya hesaplarını askıya almasının ardından açıklama yaptı.

    MHP’li Yalçın Twitter’dan yaptığı açıklamada, “Liderimizin Sayın Devlet Bahçeli’nin sosyal medya ile ilgili kararına ve tepkisine binaen bütün hesaplarımızı askıya alıyoruz” dedi.

    Yalçın açıklamasına şöyle devam etti: “Müfteriler, münafıklar, müptezeller, sosyal medyadan temizlenip konuyla ilgili kanuni düzenleme yapılasıya kadar ve Lider Devlet Bahçeli sosyal medya üzerinden açıklama yapıncaya kadar hesaplarımızı askıya alıyoruz.”

  • Devlet Bahçeli sosyal medya hesaplarını askıya aldı

    Devlet Bahçeli sosyal medya hesaplarını askıya aldı

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sosyal medya ile ilgili görüşlerini paylaşmasının ardından MHP Lideri Devlet Bahçeli destek vererek sosyal medya hesabı Twitter’dan açıklamalarda bulundu.

    Bahçeli, “Bugün sizlerle son Twitter mesajlarımı paylaşacağım” diyerek şunları dile getirdi.

    “Bilgiye en kısa yoldan, en doğru vasıtalarla, en objektif şekilde ulaşmak, aynı zamanda iletişim kanallarını aktif olarak kullanmak çağımızın mümeyyiz ve müessir bir özelliğidir. Teorik olarak sosyal medyadan beklenen de bu ihtiyaca cevap vermesidir. Ancak sosyal medya dipsiz bir kuyuya, izan ve insaf tanımayan mayınlı bir platforma dönüşmüştür.

    Başta Twitter, Facebook olmak üzere sosyal medya iftira sahnesi, ihanet ve isnat mecrası olmuş çıkmıştır. Sosyal medya taşınması imkânsız ağır bir güvenlik sorunu haline gelmiştir. İtibar suikastlarının kurgu mekânı, insan onurunu ayağa düşüren, akla ve hayale sığmayan fitne ve dedikoduların sığınak ve barınağı olan sosyal medya geleceğimiz, milli ve manevi gerçeklerimiz açısından vahim bir tehdit ortamını kökleştirmiştir. İnsan şerefine, insan namusuna, insan haysiyetine envai çeşit saldırganlığı provoke eden sosyal medyanın bu haliyle varlığı akla, ahlaka ve insani değerlere tamamen aykırıdır.

    Sosyal medya terörü insan ve toplum huzuruna kast etmektedir. Bu nedenle sosyal medyanın temiz kullanımı sağlanasıya, konuyla ilgili kanuni düzenleme TBMM’de yapılasıya kadar şahsen sosyal medya hesaplarımı tümden askıya alıyor; duruşumu, düşüncemi, tarafımı, tavrımı, tercihimi ve tepkimi alenen ilan ediyorum. Sosyal medyada yaşanan dehşet verici ve şiddet dolu kirlenme nihayete ermeden bir daha ne Twitter hesabımı kullanacağım ne de Facebook paylaşımı yapacağım. Bu konuda TBMM’de gündeme gelecek her muhterem ve müstesna kanun teklifine de sonuna kadar destek vereceğim.”

  • Bahçeli’den Demirtaş’a tazminat kararına sert tepki

    Bahçeli’den Demirtaş’a tazminat kararına sert tepki

    MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda güncel konulara ilişkin açıklamalarda bulundu.

    Merhum Prof. Dr. Erol Güngör’ün “Adalet, bir hakkın haklısına teslimidir.” sözlerine atıfta bulunan Bahçeli, şunları kaydetti:

    “Asırlar içinde halkalar halinde birbirine eklemlenen Türk devlet geleneğinin en mühim, en müessir vasfı adalettir. Büyük devlet ve fikir büyüklerimiz tarafından kaleme alınan siyasetnameler, layihalar, risaleler ve ciltler dolusu eserler adaletin ve adil yönetimin ikamesi ve inkarı olmayacak özelliğine vurgu yapmıştır. Adalet insan onurunun, devlet umurunun ayrılmaz parçasıdır.”

    15 Temmuz darbe girişimi

    Bahçeli, Türkiye’nin 15 Temmuz’da dar kadrolu ve asker kisvesine bürünen hain FETÖ tarafından işgal edilmek istendiğini hatırlatarak şöyle devam etti:

    “O meşum ve melun gece ilk günkü etkisini milli vicdanda hala korumaktadır. Darbeci teröristler tarafsız ve objektif Türk mahkemeleri önünde hesap vermişlerdir. Zaman ve süreç içinde FETÖ ile ilişki ve irtibat içinde olan bazı isimler kimi zaman CHP kimi zaman da farklı çevreler tarafından sahiplenilmiş ve desteklenmişlerdir. Hüviyetlerini milletimizin açıkça bildiği bu şahıslar ‘hakkı yenmiş mağdurlar’ olarak gösterilmişlerdir.”

    Selahattin Demirtaş ile ilgili mahkeme kararı

    Anayasa Mahkemesinin eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş hakkında verdiği karara ilişkin, “En son, terörist (Selahattin) Demirtaş ile ilgili hak ihlali kararı verilmesi, üstelik Türk devletinin 50 bin lira tazminat ödemesine hükmedilmesi haklı olarak vicdanları sızlatmıştır.” ifadelerini kullanan Bahçeli, “Adalet suçu aklamak, suçluyu temize çıkarmak değil, hak ve hukuk neyi öngörüyorsa aynen yapmaktır.” değerlendirmesinde bulundu.

    Bugün aynı zamanda ülkücü şehit Mustafa Türköne’nin şehadetinin 41’inci yıl dönümü olduğunu anımsatan Devlet Bahçeli, şöyle devam etti:

    “23 Haziran 1979’da 21 yaşındayken şehit düşmüştü. Ağabeyi Mümtaz’er Türköne ise cezaevindedir. Mümtaz’er Türköne’yi öğrencilik yıllarından itibaren tanırım. Aleyhe de pek çok yazısı ve beyanatı olmuştur. Ülkücü şehidimizin ağabeyi olan ve geçmişte davamıza emek vermiş Mümtaz’er Türköne’nin gerçekten suçlu olup olmadığına karar verecek yegane merci Türk adaletidir.

    Adil ve hakkaniyetli yargılamayla Mümtaz’er Türköne’nin üzerine atılı isnatların netleşmesi de mümkün olacaktır. Dileğim bir haksızlık varsa bunun acilen düzeltilmesidir. Osman Kavala’nın, Altan kardeşlerin, Nazlı Ilıcak’ın ve daha pek çok sorunlu kişinin masum gösterilmeye çalışıldığı bir yerde şehit ağabeyi Mümtaz’er Türköne’nin davası tekraren ve titizlikle değerlendirilmelidir.”

  • MHP’den Gazeteci Emin Çölaşan’a: Kapa çeneni!

    MHP’den Gazeteci Emin Çölaşan’a: Kapa çeneni!

    Sözcü yazarı Emin Çölaşan’ın “Devlet Bahçeli’ye açık mektup” yazısına MHP’den hakaret ve tehdit içeren bir yanıt geldi. MHP’nin yanıtında Çölaşan’a ‘çeneni kapa’ denildi.

    Çölaşan, dünkü köşe yazısında MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye seslenmişti. Bahçeli’ye açık mektup yazan Çölaşan, “Ne oldu beyefendi, akıl, izan ve mantıktan nasıl oldu da böylesine uzaklaştınız? Bir iktidar partisinin kurtarıcı meleği ve stepnesi olmayı içinize nasıl sindirdiniz?” diye sormuştu.

    Çölaşan’ın mektubuna MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman’dan cevap geldi.

    Emin Çölaşan, MHP’nin yanıtını bugünkü köşesinde yayımladı. Mektupta ifadeler şu şekilde:

    Bu iftira sahiplerinin kullanmış olduğu hadsiz üslup ise tetikçiliğini yaptıkları çevrelerin ve siyasi partilerin mensuplarında dahi görülmeyecek derecede seviyesizdir. Necip Fazıl’ın ifadesiyle dip bile bir seviye iken bunların seviyesi çukurdur.

    Ne bir mektup ne de bir köşe yazısı olan bu ucube yazılar en ağır hakaretleri hak etmektedir ve tarafımızdan hükümsüzdür.

    Cumhur İttifakı düşmanlığını din hâline getirmiş bulunan Emin Çölaşan yeniden hortlayan Pontus rüyalarını, Yunan’ın sapık emellerini, Ayasofya’da yeniden çan sesi duymak istediklerini haykıranların sesini yok saymakla birlikte Sayın Genel Başkanımızın Ayasofya ile ilgili çağrısını kendince tiye almaktadır.

    Bu karanlık odakların sözcüsünün meseleleri idrakten yoksun, devlet ve millet düşmanlığı diline vuran yazarlarından Emin Çölaşan, aklına geldikçe Sayın Genel Başkanımıza ithafen kendince açık mektuplar yazmaktadır.

    Akıl, izan ve mantık sorgulamasına teşebbüs eden Çölaşan bu hasletleri kaybedeli epey olmuştur.

    Aklı ipotek altında olanların, düşünme ve muhakeme becerilerini çoktandır kaybetmiş bulunanların Sayın Genel Başkanımızı anlamalarını beklemiyoruz. Hadlerini bilsinler yeter!

    Çölaşan’a tavsiyemiz ‘Ya hayır söyle ya da sus’ hikmetine uyması, hayırlı bir söz çıkma ihtimali kalmayan çenesini kapatması, susmasıdır.

    PKK-HDP sevici FETÖ’ nün gizli silahı olanlar bilmelidir ki vatan ve millet düşmanlarıyla mücadelemiz son nefer, son nefes ve son damla kana kadardır.”

  • MHP ve CHP arasında kavga!                                         CHP’li Özel “MHP’li Kılavuz bana yumruk atamaya çalıştı”

    MHP ve CHP arasında kavga! CHP’li Özel “MHP’li Kılavuz bana yumruk atamaya çalıştı”

    Meclis’te süren görüşmeler esnasında CHP’li vekiller, Enis Berberoğlu’nun vekilliğinin düşürülmesini protesto amacıyla yavaş oy kullanma eylemi yaptı.

    CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, milletvekillerinden Enis Berberoğlu’nun nasıl oy vereceğini düşünmelerini istedi. Bu esnada, MHP’li vekiller oy kullanmak için Meclis’e gelen Devlet Bahçeli’nin uzun süre bekletildiği gerekçesiyle CHP’ye tepki gösterdi.

    ÖZEL’İN KONUŞMASI ENGELLENMEK İSTEDİLER

    AKP Grup Başkanvekili Mehmet Muş ise söz alarak oylamanın uzun sürdüğünü söyledi ve duruma tepki gösterdi. AKP’nin bu tavrını eleştiren CHP Grup Başkan Vekili Özgür Özel’in konuşması ise MHP’liler tarafından engellenmeye çalışıldı. Bu esnada Özel’e, MHP’li bir vekil tarafından yumruklu saldırı düzenlendiği belirtildi.

    CHP’Lİ ÖZKAN SOSYAL MEDYADAN PAYLAŞTI

    Yaşanan saldırı sonrası CHP’li Tuncay Özkan sosyal medya hesabından açıklamada bulundu. Özkan, “T.B.M.M’nde konuşma hakkını kısıtlamaya direnen ve özgürlüğü savunan grup başkan vekilimiz Özgür Özel’e arkadan saldıran vandallığa karşı asla taviz vermeyeceğiz. Meclis sorunlarımızı konuşacak. Çözüm arayacak. Çalışacak. Asla yılmayacağız” dedi.

    ÖZEL’DEN AÇIKLAMA GELDİ

    Meclis’te saldırıya uğrayan Özgür Özel Halk TV’de katıldığı programda yaşanan gerginliği anlattı. Özel, “MHP’li Olcay Kılavuz bana yumruk atamaya çalıştı. Hafif bir darbe aldım” dedi.

  • Bahçeli’den Ayasofya açıklaması

    Bahçeli’den Ayasofya açıklaması

    Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, gündemle ilgili yazılı bir açıklama yaptı. Açıklamada, Türkiye’nin Libya’daki varlığı, Yunanistan’ın Ayasofya ile ilgili açıklamaları ve TBMM’de milletvekillikleri düşürülen üç isimle ilgili MHP’nin tavrına yer verildi.

    “AYASOFYA’DAN ÇAN DEĞİL EZAN SESİ YÜKSELECEK”

    MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Ayasofya ile ilgili tartışmalar için “Son günlerde Yunanistan’ın sivil ve askeri yöneticilerinden gelen tehditvari açıklamalar milli tahammülü zorlamaktadır. Herkes hesabını buna göre yapmalıdır Ayasofya’dan çan sesi değil Allah’ın izni le ezan sesi yükselecektir.” ifadelerini kullandı.

    “DEMOKRASİ VE AHLAKIN ZORUNLU BİR GEREĞİDİR”

    Bahçeli, CHP’li Enis Berberoğlu ile HDP’li Leyla Güven ve Musa Farisoğulları’nın millletvekilliğinin düşürülmesine ilişkin ise, “İki HDP’li, bir CHP’linin milletvekilliklerinin düşürülmesi adaletin ve demokrasi ahlakının zorunlu bir gereğidir. Nitekim kanun önünde herkes eşittir. Hiç kimsenin suç işleme ayrıcalığı veya özgürlüğü yoktur.” değerlendirmesinde bulundu.

    Bahçeli’nin hedefinde HDP’nin Ankara’ya yürüyüşü kararı da vardı. Bahçeli kararla ilgili “HDP, usulü bir işlemin tamamlanması suretiyle milletvekilliklerinin düşürülmesi yönündeki uygulamalara ve kayyım atamalarına karşılık Türkiye’nin farklı noktalarından Ankara’ya yürüyüş başlatma kararı alması habis ve hain bir hedefin icra planlamasıdır” dedi.

    Medya, Tanıtım ve Halkla İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Kalaycı tarafından paylaşılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:

    “TÜRKİYE DÜŞMANLARI DÖRT KOLDAN ÜZERİMİZE GELMEKTEDİR”

    Türkiye’mizi kapsam ve hedefine alan stratejik tehditlerin mahiyeti çeşitlenirken, muhtevası hem çetrefilleşmekte hem de çetin bir hal almaktadır.

    Milli hassasiyetlerimizi tahriş, milli haklarımızı taciz, milli haysiyetimizi tahrip etmek için sürekli tertip ve tezgâh kurgulayan iç ve dış odaklar ülkemizi köşeye sıkıştırmak amacıyla menfi ve menfur operasyonlarını devamlı güncellemektedir. Türkiye düşmanları dört bir koldan ısrarla üzerimize gelmektedir.

    “KAĞITTAN KAPLANDAN FARKSIZ OLAN MUHALİFLER…”

    Gerçekleri çarpıtmak geldiğimiz bu aşamada imkânsızdır. Türkiye’nin zafiyetini kollayan, açığını kovuşturan, olmayan acziyet ve ataletini konuşan çıkar lobisinin yerli ve yabancı uzantılarını bundan sonra gizleyip saklayacak hiçbir maske kalmamıştır.

    Yağmura ve rüzgâra dayanıksız kâğıttan kaplandan farksız olan Türkiye muhaliflerinin tuzakları beyhude, iftiracı ve izansız taarruzları boşunadır. Bunlar ne yaparsa yapsın muvaffak olamayacaklardır. Feraseti yüksek aziz milletimiz karanlık niyetlerin, kapalı devre çalışan servis elemanlarıyla hıyanet figüranlarının ziyadesiyle farkında ve bilincindedir.

    “LİBYA’DAKİ VARLIĞIMIZ CHP VE İTTİFAK ODAKLARINI TELAŞLANDIRDI”

    Geldiğimiz bu aşamada, Türkiye özet olarak şu ana başlıklarla ifade edilebilecek iç ve dış stratejik tehditlere direkt maruz ve muhataptır:

    Libya’daki haklı, hukuki ve meşru varlığımız dış güçleri rahatsız ettiği gibi, CHP’yi ve ittifak ortaklarını da telaşlandırıp ürkütmektedir.

    Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti’yle 27 Kasım 2019’da uluslararası hukuk kurallarına uygun şekilde imzalanan “Güvenlik ve Askeri İşbirliği Mutabakat Muhtırası” ile “Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası” bölgesel dengeleri etkilemekle kalmamış lehimize çevirmiştir.

    Doğu Akdeniz’deki egemenlik haklarımız bu sayede güçlü olarak savunulmuş, bununla birlikte güvenceye kavuşturularak teyit ve tescil edilmiştir. Türkiye tarihin sesine kulak vermiş, coğrafyanın mesajına dikkat kesilmiş, deniz ve kara sınırlarımız üzerinde kuşku uyandıran mesnetsiz şayia ve şaibelerin sabırla üstesinden gelmiştir.

    “KİRALIK TETİKÇİ KOMPLOLARI ÇUVALLADI”

    Türkiye ile Libya arasında kurulan diyalog köprülerinin tarihsel, kültürel ve ülkesel müktesebata müzahir olacak şekilde tesisi ve temini sağlanmıştır.

    Darbeci Hafter’in işgal ve yıkım girişimleri boşa çıkarılmıştır. Kiralık tetikçilerin komploları çuvallamıştır. Yunanistan, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Mısır, Fransa, Birleşik Arap Emirlikleri, hatta Suudi Arabistan gibi ülkelerin yanı sıra iç işgal cephesi de Türkiye ile Libya arasındaki müspet ilişkileri asla hazmedememişlerdir.

    CHP emperyalizmin sınır bekçisi olmak uğruna milli hedeflere kara çalmış, zalim planların tedarikçisi ve teşvikçisi konumuna göz göre göre düşmüştür. Siyasetin ayrık ve ayıplı markası CHP’nin bu durumu yürek yaralayıcı, utanç vesikasıdır.

    Libya’da Hafter’in mevzi kaybı, istila ettiği yerlerden aşama aşama çekilmek zorunda kalması Zillet İttifakı’nı sukutu hayale uğratmış, ters köşeye yatırmıştır. Türkiye’nin kaybına umut ve siyasi ikballerini bağlayanlar küresel zulmün içimizdeki taşeronlarıdır.

    “CHP, İP VE HDP’NİN İSTEDİĞİ DE BUDUR”

    Milli varlığımızın karşı kutbunda birleşen, bekamıza diş bileyen, pusu kuran, çevremizi önce boşaltıp sonra da kuşatmak isteyenler kandan nemalanan zalimlerdir.

    Son gelişmeler heveslerin kursaklarda kaldığının ispat ve ilanıdır. Ne var ki, Libya merkezli oyunlar bitmeyecek, pis senaryolardan vazgeçilmeyecektir. Stratejik tehditlerin dozajında herhangi bir azalma bu ortam ve şartlar dahilinde oldukça zor ve zahmetli bir zamana ihtiyaç duymaktadır.

    Türk milletinin dayatmayla Anadolu’ya çekilip içe kapanması, etrafındaki hadiselere ilgisiz ve iradesiz yaklaşması, herkes bilmelidir ki, vatanı orta ve uzun vadede tamiratı ve telafisi neredeyse imkansız risklere mahkum edecektir. CHP-İP-HDP’nin istediği de budur.

    “CHP YANLIŞA DÜŞMÜŞTÜR”

    KOVİD-19 sonrası yeni bir dünyanın çatısı örülüp kapısı aralanırken milli ve haklı davalarımızdan taviz vermemiz, tarihin gerisine düşmemiz, bizzat içinde olmamız gereken olayları yedek kulübesinden izlememiz düşünülemeyecektir.

    Bu nedenle CHP yanılmıştır, yanlışa düşmüştür, yanlış ata oynamıştır. CHP tutsak alınmış, FETÖ-PKK-küresel vampirlerin yörüngesine girmiştir. İnanıyorum ki, emel ve eylem ortaklarıyla birlikte hukuki ve demokratik bedeli de mutlaka ödeyecektir.

    “‘NE İŞİMİZ VAR LİBYA’DA’ DİYENLER”

    Ne işimiz var Libya’da, ne arıyoruz Suriye’de sorusunu soran gafiller süngüleri düşmüş, sadakatleri erimiş mağlup ve mankurtlardan başkası değildir. Vatan müdafaasının sınır hattı Misak-ı Milli Haritası’nın son eşiğinden başlayacaktır.

    Türkiye’nin haklarından, tezlerinden, ülkülerinden ödün vermesi milli şerefini tartışmaya açacaktır. Mücavir toprak ve ülkelerdeki mevcudiyetimizin yegâne dayanağı uluslararası hukuk ve milli güvenlik mülahazalarıdır.

    Bilinmelidir ki, sınır ötesinde bulunduğumuz meskûn mahallerden geri dönersek, tehditlere boyun eğersek, eşzamanlı şekilde Türk vatanına hainler ve zalimler hücum edecektir.

    “RUSYA’NIN TUTUMU ESAD’A GÜVEN VERMEKTEDİR”

    Suriye’de son iki hafta içinde verdiğimiz şehit sayısı ikidir. İdlib’in güneyindeki M-4 Karayolu hala temizlenmiş değildir. Bugüne kadar Türk-Rus askerlerinden mürekkep birlikler 15 kez ortaklaşa devriye görevini yerine getirmişlerdir.

    Moskova Mutabakatı’nın üzerinden de üç ay geçmiştir. Rus yönetiminin sık sık Türkiye’ye yükümlüklerini yerine getirme uyarısı sorumsuz ve sorunlu bir dilin aleniyet kazanmasıdır.

    M-4 Karayolunun 6’şar kilometrelik kuzey ve güneyinde mezkur mutabakat hükmü gereğince görevini harfiyen icra eden ülke Türkiye’dir. Bu kapsamda Libya ve Suriye’de ikili oynayan Rusya’nın siyasi tutumu güvensizlik aşılamakta, terör örgütlerine ve Esad rejimine güven vermektedir.

    “SURİYE’NİN GELECEĞİNİ BİZZAT SURİYELİLER BELİRLEMELİDİR”

    Milli bekamızı tehdit eden terör musibeti vatan toraklarıyla birlikte sınır ötesindeki alanlardan muhakkak temizlenecektir. Toplumsal sinir uçlarımıza dokunan seri tahrik ve saldırganlıkların cevabı inanıyorum ki misliyle verilecektir.

    CHP’nin, HDP’nin, İP’in ve diğer ziyan olmuş siyasi zihniyetlerin müfsit ve müfrit zorlamalarına aldırış edip itibar edecek milli ve ahlaki düşünen hiç kimse yoktur.

    Önemle altı çizilmesi gereken husus şudur: Suriye’nin geleceğini bizzat Suriyeliler belirlemelidir. Fakat tezahür eden Suriye Anayasa Komitesi’nin 2.tur görüşmeleri Cenevre’de 25-29 Kasım 2019 tarihinde başarısızlıkla sonuçlanmıştır.

    “TÜRKİYE TARİHİN DOĞRU TARAFINDA DURUŞ GÖSTERDİ”

    BM Suriye Özel Temsilcisinin 19 Mayıs 2020’de, Suriye’de çatışan tarafların anayasa taslak çalışmaları için Cenevre görüşmelerini yeniden başlatmasıyla ilgili düşünce ve teklifi Suriye meselesinin siyasi çözüm için yeni bir teşebbüstür.

    Türkiye tarihin doğru tarafında duruş göstermiştir. Kaldı ki komşu ülkelerin siyasi ve toprak bütünlüklerine de saygılıdır.
    Bu saygının hatalı yorumu, buna eklemlenmiş hunhar operasyon ve projeler aynısıyla ters tepecek, nifak eken felaket biçecektir.
    Türk milleti bölgesel ve küresel emperyalizme karşı tek ses, tek bilek, tek yürektir.

    “YUNANİSTAN AKLINI BAŞINA ALMALIDIR”

    Son günlerde Yunanistan’ın sivil ve asker yöneticilerinden gelen tehditvari açıklamalar milli tahammülü zorlamaktadır. Yunanistan yönetimi aba altından gösterdiği sopanın kendi tepesine ineceğinden ya habersizdir ya da nefret ve öfke selinin tesiriyle körleşmiştir.

    İki durumda da kaybedecek olan bellidir. Komşuluk hukukunu yok sayıp iki asırdır şantaj ve saldırgan bir siyasetin müellifi olan Yunanistan aklını başına almalı, denizin dibine gömülmek istemiyorsa denetim ve kontrolü elden bırakmamalıdır.
    Türkiye hiçbir küstahın sabah akşam tehdit edeceği bir ülke değildir.

    Herkes haddini hududunu iyi bilmelidir. Savaş baltalarını çıkarıp fütursuzca sallayanlar unutmasınlar ki, Türk milleti muzaffer ve kahraman bir millettir.

    Yunanistan Savunma Bakanı’nın askeri çatışma ihtimalini de ifade ederek “Her türlü senaryoya göre hazırlık yapıyoruz” demesi korkak bir meydan okumadır.

    Türkiye Cumhuriyeti, stratejik bir tehdide dönüşen Yunanistan’ın Kıbrıs, Doğu Akdeniz ve diğer milli konulardaki alçak hesaplarını alt üst edecek muktedirliğe sahiptir.

    “BİZANSI İHYA PEŞİNDE KOŞA AHMAKLAR…”

    Ayasofya Caminde manevi aşk ve adanmışlıkla okunan Fetih Suresi’nden rahatsızlık duyan, egemen devlet vasfımızı hiçe sayıp hayasızca tepki gösteren Yunan Hükümeti’ne hatırlatırım ki, Ayasofya fethin kutlu bir sembolü, kutsal bir emanetidir.

    Kıbrıs Limasol’daki Köprülü Camisi’nin avlusuna molotofkokteyli atanların ve Larnaka’daki Tuzla Camisi’nin duvarına Bizans bayrağı asanların kimlerden beslendiği aşikârdır.

    Camilerimize yönelik bu çirkin saldırıları şiddetle lanetliyor, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin suçluları derhal bulup cezalandırmasını ümit ediyorum. Bizans’ı ihya peşinde koşan ahmaklar boşa kürek çekmektedir. Zulmün perdesi 567 yıl önce kapanmıştır.

    Ayasofya Müslüman Türk milletinin fetih camisidir. Bu hakikat değişmeyecektir. Herkes hesabını buna göre yapmalıdır.
    Ayasofya’dan çan sesi değil, Allah’ın izniyle ezan sesi yükselecektir.

    “KARANLIK ELLER PROVOKASYONA HIZ VERDİ”

    Uzun bir süredir milli ve manevi değerlerimiz seri ve sistematik şekilde istismara uğramaktadır. Karanlık eller son günlerde provokasyonlarına hız vermişlerdir.

    Zamanlama itibariyle şüphe uyandıran bu düşmanca muamelelerin iç huzur ve barış ortamımızı bozmak, budamak, sabote etmek gayesi taşıdığı açıktır.

    İzmir’de bazı camilerimizin hoparlörlerinden korsan müzik yayını yapan alçaklardan Etimesgut’ta işlenen bir cinayeti Türk-Kürt karşıtlığına sabitlemeye çalışan satılmışlara, dahası Kiliselere yönelik saldırılarla birlikte Hrant Dink Vakfı’na gönderilen tehdit mektubuna varıncaya kadar fitne ve bozguncu emeller boş durmamıştır.

    “SOKAK EDEBİYATI YAPAN CHP VE YEDEKLERİ…”

    25 Mayıs 2020 Pazartesi günü ABD’de işlenen ırkçı cinayet sonucunda sokaklara çıkan göstericileri Türkiye’de emsal gösterip devamlı surette sokak edebiyatı yapan CHP ve yedeklerinin yangına körükle gitmeleri tehlikeli bir tuzaktır.

    Türk yargısının hükmünü verdikten sonra Anayasa’nın 84. maddesinin 2.fıkrasına göre milletvekillikleri düşürülen ve işledikleri suçların hukuken karşılığını gören eski milletvekillerini müdafaa bahanesiyle CHP-HDP-İP’in aynı kareye girmesi ibretlik bir tablodur.

    “ANKARA’YA YÜRÜYÜŞ HABİS VE HAİN BİR HEDEFİN İCRA PLANIDIR”

    HDP, usulü bir işlemin tamamlanması suretiyle milletvekilliklerinin düşürülmesi yönündeki uygulamalara ve kayyım atamalarına karşılık Türkiye’nin farklı noktalarından Ankara’ya yürüyüş başlatma kararı alması habis ve hain bir hedefin icra planlamasıdır.

    Kılıçdaroğlu başta olmak üzere, CHP’li yöneticilerin devamlı; “Bizi sokağa çekmek istiyorlar” beyanı sinsi bir hazırlığın, sokaktan iktidar ve ikbal devşirmenin gizli ajandasıdır. Hiç kimse bu bayat numaraları yemeyecek, yutmayacaktır.

    CHP-HDP-İP şer bir amacın sacayağıdır. Kılıçdaroğlu’nun bedel ödemekten bahsetmesi, TBMM Genel Kurulu’nda CHP-HDP ittifakının sıra kapaklarına vura vura, nefes alamıyoruz propagandasıyla gözler önüne serilmesi büyük bir tehdittir.

    DEMOKRASİ VE ADALETİN ZORUNLU GEREĞİDİR

    Hakkında fezleke düzenlenen milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasını 7 Mart 2016’da ilk kez dile getiren CHP Genel Başkanı’dır. “Bağımsız yargının önünde hesap verelim” diyen bizzat bu şahıstır.

    İki HDP’li, bir CHP’linin milletvekilliklerinin düşürülmesi adaletin ve demokrasi ahlakının zorunlu bir gereğidir. Nitekim kanun önünde herkes eşittir. Hiç kimsenin suç işleme ayrıcalığı veya özgürlüğü yoktur.

    Milletvekili sıfatını taşımalarına rağmen suç işlemiş şahısların, diğer tutuklu ve hükümlü kişilerin aksine, milletvekilliğinin sağladığı haklardan istifade talepleri, anayasal bir kuralın dönem sonuna bırakılmasını istemeleri kınanması gereken bir çelişki, aynı zamanda da haksızlıktır. Bu haksızlık giderilmiş, adalet yerini bulmuştur.

    “4 HAZİRAN’DA GAZİ MECLİS AYIKLANMIŞTIR”

    TBMM, teröre yardım ve yataklık yapan suçluların sığınacağı yer olamayacaktır. Terör örgütleriyle aralarına mesafe koyamayanların sonu bellidir, bundan da hiç kimse muaf tutulamayacaktır. 4 Haziran 2020 tarihinde Gazi Meclis ayıklanmıştır.

    Sokağa göz kırpan, sokakta gelecek arayan, yeni bir Gezi çıkmazına umut bağlayan, milletimizin huzur ve güvenliğine kast eden kim olursa olsun karşılarında Türk devletinin kudretini bulacaklardır.

    Cumhur İttifakı’nın dış destek ve tesirli muhtemel sokak hareketlerini kaynağında söndürmeye gücü yetecektir. Bekçilerimizi terörle ilişkilendiren, polislerimizi ve askerlerimizi hayasızca isnat eden gafiller sabrımızı test etmemelidir.

    “TÜRKİYE SOKAKTA BULUNMAMAIŞTIR”

    KOVİD-19 salgınının yaralarını sarmaya azim ve inanmışlıkla çaba gösteren Türkiye’yi; sokakların karanlığına, asayişsizliğin kundağına, kutuplaşmanın kuytusuna hiçbir mihrak itemeyecektir.

    Türkiye sokakta bulunmamış, sokağa da teslim edilmeyecektir. İstikbal hedeflerimizi perdelemeye, istiklal sevdamızı nefessiz bırakmaya hiç kimsenin provokasyon ve rezil projesi kafi gelemeyecektir.

    Milliyetçi Hareket Partisi Türk milletine fedakârca, hiçbir karşılık beklemeden hizmete sonu cefada olsa sefada olsa kararlılıkla devam edecektir. Türklüğün sancağı inmeyecek, Türk milleti hiçbir zulmete tamam demeyecektir.

  • Alaattin Çakıcı’dan Bahçeli’ye ziyaret

    Alaattin Çakıcı’dan Bahçeli’ye ziyaret

    AK Parti ile MHP’nin ortak imzasıyla hazırlanıp yasalaşan İnfaz Kanunu ile tahliye olan Alaattin Çakıcı MHP Genel Başkan Devlet Bahçeli’yi parti genel merkezinde ziyaret etti.

    AK Parti ile MHP’nin ortak imzasıyla hazırlanıp yasalaşan İnfaz Kanunu ile tahliye olan Alaattin Çakıcı, kişisel Twitter hesabında MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yi ziyaret ettiğini duyurdu.

    Görüşmenin MHP Genel Merkezi’nde gerçekleştiğini belirten Çakıcı, “Türk dünyasının ve Türk milletinin yaşayan efsanevi lideri, mensup olduğum camianın genel başkanı, değerli ağabeyimi genel merkezimizde ziyaret ettim. Kendilerine ve Türk milletine saygılarımla arz ederim” dedi.

  • Aylar sonra ilk kez yan yana ve maskeli görüldüler

    Aylar sonra ilk kez yan yana ve maskeli görüldüler

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Demokrasi ve Özgürlükler Adası’na gittikleri vapurda görüntülendi.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, aylar sonra ilk kez bir araya geldi. Erdoğan ve Bahçeli, Demokrasi ve Özgürlükler Adası’na gittikleri vapurda görüntülendi.

    MHP’nin resmi Twitter hesabında bu görüntü “Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli ve Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ‘Demokrasi ve Özgürlükler Adası’ açılış programına birlikte seyahat ediyorlar” notuyla paylaşıldı.

  • Babacan’dan Bahçeli’nin sözlerine sert cevap

    Babacan’dan Bahçeli’nin sözlerine sert cevap

    DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan Gazeteci Cüneyt Özdemir’in YouTube kanalındaki canlı yayında dikkat çeken açıklamalarda bulundu. Babacan, MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin DEVA partisi ile ilgili “FETÖ projesidir. Pensilvanya kaynaklıdır.” sözlerine çok sert tepki gösterdi. Babacan, “Bunlar deli saçması iddialar. Evet DEVA Partisi bir projedir ama bu bir Anadolu projesidir. Bir Trakya projesidir.” ifadelerini kullandı.

    Gazeteci Cüneyt Özdemir, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’a geçtiğimiz günlerde MHP Lideri Devlet Bahçeli ile yaşadığı polemiği sordu.

    “SİZ BİR FETÖ PROJESİ MİSİNİZ?”

    Cüneyt Özdemir, Babacan’a MHP Lideri Bahçeli’nin sözlerini hatırlatarak, “Siz dediniz ki ‘Şu arada güçleri ellerinde’ MHP için. ‘Ülkeye hangi faydası dokunuyor? Bu ülkeye ayağa kalksın, krizi atlatması için ne üretiyorlar’ dediniz. Onun karşılığında da Devlet Bahçeli bir tweet attı ve dedi ki, ‘İyi olacak, gelecek olacak, deva olacak ama Meclis’te özel olarak Cumhur İttifakı’nı ve özellikle de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni 2023 yılındaki yapısına karşı bir muhalefet unsuru oluşturmak maksadıyla düşünülmüş bir şeydir. FETÖ projesidir. Pensilvanya kaynaklıdır.’ Siz bir FETÖ projesi misiniz? Pensilvanya gizlice arkanızda mı duruyor DEVA Partisi’ni kurduğunuzda ve şu anda?” sorusunu yöneltti.

    “BUNLAR DELİ SAÇMASI İDDİALAR”

    Soru üzerine Ali Babacan, Devlet Bahçeli’nin sözlerine tepki göstererek şu şekilde konuştu:

    “Şimdi bunlar deli saçması iddialar. Evet DEVA Partisi bir projedir ama bu bir Anadolu projesidir. Bir Trakya projesidir. Türkiye’nin her bir yanında binlerce kişi şu anda bizim teşkilatlarımızda görev almak için başvurmuş durumda.

    “HANGİ DIŞ GÜCÜN BUNA GÜCÜ YETER”

    Hangi dış gücün buna gücü yeter Allah aşkına ama ben şunu anlıyorum. Bazı partilerin siyaset tarzı dikkat ederseniz tamamen iftira, hakaret, hamaset. Buradan besleniyorlar. Biz alın terinden besleniyoruz. Bilek gücünden besleniyoruz. Bizim siyasetimiz hep böyle olacak. Ben arzu etmezdim ki herhangi bir siyasi partiyle polemiğe girmek ama bu kadar iftira bu kadar çamur olursa, bunun üzerine tabi ki bir şeyler söylemek gerekiyor. Ancak biliyorsunuz biz o konuyu kapattık.”