Etiket: dijitalleşme

  • E-Ticaret ve Dijitalleşme Konseyi çalışmalarına hız verdi

    E-Ticaret ve Dijitalleşme Konseyi çalışmalarına hız verdi

    BTSO tarafından iş dünyasının referans eğitim merkezi olarak kurgulanan Bursa Business School’da düzenlenen çalıştaya, BTSO Yönetim Kurulu Üyesi Erol Kılıç, Ticaret İl Müdürü İsmail Arslanlar, Konsey Başkanı İlker Özgüven, konsey üyeleri ve sektör temsilcileri katıldı. Çalıştayın açılışında konuşan BTSO Yönetim Üyesi Erol Kılıç, Dünya Ekonomik Forumu’na göre 10 yıl içinde ekonomide yeni katma değerin yaklaşık yüzde 70’inin dijital platforma dayalı iş modellerinde gerçekleşmesinin öngörüldüğünü belirterek, “Ekonomideki bu tablo tüm işletmelerimiz için dijital ekonomiye entegrasyonu artık bir seçim değil zorunluluk haline getiriyor. Bizler de burada oluşturduğumuz çalışma masalarında, bu entegrasyona uyum yeteneğimizi geliştirmeyi planlıyoruz.” diye konuştu.

    “Ticarette dijital trendleri yakalamalıyız”

    BTSO olarak teknolojiyi ve dijitalleşmeyi faaliyetlerinin önemli taşıyıcı kolonlarından birisi olarak konumladıklarını söyleyen Erol Kılıç, “Çağın dinamiğini kaçırmamak, bu alanda gelişmiş ülkeler seviyesini yakalamak için Türkiye’deki oda-borsalar arasında ilk ‘E-Ticaret Meslek Komitemizi’ hayata geçirirken, sektörel konsey yapılanmamıza ‘E-Ticaret ve Dijitalleşme Konseyi’mizi de ekledik. Bursa, girişimcilik refleksleri gelişmiş KOBİ’leri ile e-ticaret pazarında çok daha etkili bir oyuncu olabilir. E-ticaretteki gelişimi ihracat başarısına dönüştürmek ve rekabette ön sıralarda yer alabilmek için dijitalleşmenin getirdiği trendlerle gelişim sürecini pekiştirmemiz gerekiyor. Bunun için kamu ve özel sektör işbirliği büyük önem taşıyor. Üst seviyede işbirliği ve koordineli bir yaklaşımla hareket etmeye ihtiyacımız var. Kamu, özel sektör ve akademi iş birliğinde gerekli çalışmaların yapılması çok önemli. E-Ticaret ve Dijitalleşme Konseyimize bu çerçevede önemli görevler düşüyor. Buradan çıkacak sonuçların sektöre büyük katkıları olacağını düşünüyorum.” diye konuştu.

    “Firmalarımızın destekçisi olacağız”

    Ticaret İl Müdürü İsmail Aslanlar, küresel ticarette büyük bir dönüşüm yaşandığını söyledi. Bu durumun ticaretin kurallarının da değişmesine yol açtığını belirten Aslanlar, “Ticaret İl Müdürlüğü olarak yasal ticaretin mevzuat dâhilinde her zaman destekçisi olmayı sürdüreceğiz. BTSO’nun bünyesinde birbirine yakın komitelerin, ilgili kamu kurumlarının, akademisyenlerin ve diğer paydaşların aktif olarak yer aldığı konsey toplantılarıyla sektörün geleceğine önemli katkılar sunacağına inanıyorum. Ticaret İl Müdürlüğü olarak böyle bir organizasyonun içinde olmaktan memnuniyet duyduk. Çalışmalarımızı birlik, beraberlik içinde sürdüreceğiz.” dedi.

    “E-ticaret bilgi sistemine kayıtlı 24 bin 500 firma var”

    E-Ticaret ve Dijitalleşme Konsey Başkanı İlker Özgüven, dört ayrı ana başlıkta çalıştay gerçekleştirdiklerini söyledi. Çalıştayın sektör adına oldukça verimli geçtiğini belirten Özgüven, “Bursa’ya ve e-ticaret sektörüne faydalı sonuçlar çıkacağını umuyoruz. Bursa’da e-ticaret bilgi sistemine kayıtlı 24 bin 500 firmamız var. Bu firmaların bir kısmı bizim meslek komitemizde yer alan firmalar. BTSO olarak bu firmalara destek vermek ve e-ticaret ekosistemine katkıda bulunmak adına çalışmalarımızı yoğun bir şekilde sürdürüyoruz. ‘E-Ticaret Yasası’, ‘Bursa Payitaht Çarşıda Dijital Dönüşüm’ ve ‘E-Ticarette Markalaşma’ konularında detaylı görüşmeler gerçekleştirdik. Tüm paydaşlarımızla sektörümüzün gücüne güç katabilmek için iki gün boyunca yoğun toplantılar gerçekleştirdik. Çalıştayın sonuçlarının hepimizin için verimli olacağına inanıyorum.” dedi.

    “Bursa’da e-ticaret 2 katına çıkacak”

    E-İhracat ve Amazon Danışmanı Serkan Akarsu, e-ticaret ve e-ihracatta karşılaştıkları en büyük problemin lojistik olduğunu söyledi. E- ticaret’in artık hız ticaretine dönüştüğünü söyleyen Akarsu, “Hizmeti en hızlı şekilde sağlamalıyız. Dijitalleşmemiz, marka hikayelerimizin oluşması ve bunları dünyaya duyurmamız gerekiyor. Sektörün tüm paydaşlarıyla birlikte bu konularda başarılı olmak için çok verimli görüşmeler gerçekleştirdik. Bursa bu konuda çok istekli. Eminim çalıştayımızın sonuçlarıyla çok güzel şeyler ortaya çıkacak. 2024 yılında bu vizyonla Bursa’da e-ticaret 2-3 katına çıkacaktır.” ifadelerini kullandı.

    “Geleneksel ticaretin dışında da bir dünya var”

    E-Ticaret ve Dijitalleşme Konsey Başkan Yardımcısı Barış Sülün, “Sektörümüze ve şehrimize e-ticaret konusunda elimizden gelen desteği vermek için bir araya geldik. Desteğimizi her zaman hissettireceğiz. Başkanımız İbrahim Burkay’ın vizyonuyla ortaya çıkan ‘Payitaht Çarşı Projesi’nde de çarşı esnafının dijitalleşmesiyle ilgili adımlar attık. Sektördeki bu işi bilenleri çarşı esnafımızla bir araya getirerek onlara geleneksel ticaretin dışında da bir dünya olduğunu daha detaylı gösterebilmek adına faaliyetler gerçekleştireceğiz. Bir sonraki çalıştayımızda hep birlikte bu çalışmaların sonuçlarıyla ilgili bilgilendirmeleri aktaracağız.” dedi.
    Bursa Uludağ Üniversitesi Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu Müdür Yardımcısı Ebru Yeniman Yıldırım ise 4 ana başlığın ele alındığı çalıştayda sektörün, özelden kamuya, sivil toplum kuruluşlarından üniversitelere kadar tüm paydaşlarının bir araya geldiğini çok verimli bilgilerin birbirine aktarıldığı muhteşem bir organizasyona imza atıldığını söyledi.

  • Bursa e-ticaret ve dijitalleşmenin de merkezi olacak

    Bursa e-ticaret ve dijitalleşmenin de merkezi olacak

    Bursa’da e-ticaret ve dijitalleşme ekosistemini temsil eden özel sektör, kamu ve üniversite temsilcilerini bir araya getiren BTSO E-Ticaret ve Dijitalleşme Konseyi’nin ilk toplantısı Oda Hizmet Binası’nda gerçekleştirildi. BTSO Yönetim Kurulu Üyesi Erol Kılıç, Konsey Başkanı İlker Özgüven, Konsey Başkan Yardımcısı Barış Sülün ve Konsey üyelerinin katıldığı toplantıda e-ticaret ve dijitalleşmenin gelişimine ivme kazandıracak çalışmalar ele alındı.

    Toplantının açılışında konuşan BTSO Yönetim Kurulu Üyesi Erol Kılıç, dünya genelinde önemli bir değişim süreci yaşandığını ifade etti. Erol Kılıç, ekonomiden politikaya, şirket yönetiminden girişimciliğe tüm alanları etkileyen bu süreçte dijitalleşme ve yeni ekonomi kavramlarının önem kazandığına dikkati çekerek, “Ülkemiz şu anda önemli bir eşikte. Bu eşiği geçmemizin yolu yeni ekonominin dinamiklerine uyum sağlamak ve bu gelişmeleri kalkınma hamlemizin odağına koymaktır. Bu nedenle e-ticaret ve dijitalleşme gibi alanlarda stratejilerimizi oluşturmamız gerekiyor.

    Türkiye’deki oda ve borsalar arasında ilk kez hayata geçirdiğimiz sektörel konsey yapılanmasını bu anlayışla kurguladık. Bilgi temelli yeni ekonominin dijital dönüşümle şekillendiği, girişimcilik ekosisteminin daha da önem kazandığı bir dönemde yeniden yapılandırdığımız E-Ticaret ve Dijitalleşme Konseyimiz de önemli projelere imza atacaktır. Konseyimize çalışmalarında başarılar diliyorum.” dedi.


    “E-ticarette yeni iş modellerinin geliştirilmesini hedefliyoruz”

    BTSO E-Ticaret ve Dijitalleşme Konseyi Başkanı İlker Özgüven, e-ticaretin iş yapma biçimlerini değiştiren yeni bir ekonomi modeli olduğunu söyledi. Özgüven, teknolojik gelişmelerin etkisiyle e-ticaret alanında her geçen gün yatırımların sayısının arttığını belirterek, “Konsey olarak Bursa’da bu iş modellerinin geliştirilmesi, desteklenmesi, kent ve ülke ekonomisine katma değer sağlanması için çalışmalarda bulunuyoruz. E-ticaret ve dijital ekonomi özellikle pandemi sonrası bütün sektörleri inanılmaz bir şekilde değiştirdi. Bilişim sektörü başta olmak üzere, üretimden lojistiğe her alanda e-ticareti konuşuyoruz. Bursa’da e-ticaret ve dijitalleşme alanında gelişimi hızlandıracak adımları tespit etmek zorundayız. İş dünyası, kamu ve üniversitelerin ortak akıl ve yakın işbirliği hedefiyle, katılımcı bir yapıda oluşturulan Konseyimiz bu konuda önemli bir misyon üstlenecek.” dedi.

    Konsey çatısı altında e -ticaret ekosisteminde yer alan tüm paydaşları bir araya getirdiklerini kaydeden Özgüven, konuşmasını şöyle sürdürdü:

    “Bursamızı sanayi ve ihracatta olduğu gibi e-ticaret, e-ihracat gibi alanlarda da ön sıralara taşımak istiyoruz. Bu konuda ortak bir yol haritası oluşturmak için konseyimizi oluşturduk. BTSO bünyesinde ayrıca sadece e-ticaret firmalarımızın yer aldığı bir meslek komitesi de bulunuyor. BTSO 70. Meslek Komitemiz bu anlamda Türkiye’de ilk ve tek olma özelliği taşıyor. Hem meslek komitesi hem de konsey yapılanması ile sektörde tam temsiliyeti sağlamış durumdayız. Tüm paydaşlarımızın desteğiyle güzel işlere imza atmak istiyoruz.”

    E-Ticaret ve Dijitalleşme Konseyi Başkan Yardımcısı Barış Sülün, e-ticaretin genç bir kavram olduğunu ve sektörün önünde büyük bir gelişim potansiyeli bulunduğunu vurguladı. Pandemi sürecinin e-ticarette ufkun geniş olduğunu net biçimde gösterdiğini kaydeden Sülün, “Bursa’da birçok satıcı var. İnternet üzerinden iş yapmak isteyen birçok insan var. Kimileri doğru, kimileri yanlış bilgilerle bu işi yapıyor. Bu alan çok konuşulabilir bir alan değil. Biz bu alanı konuşulabilir bir alan yapmak istiyoruz. E-ticaretteki ekonomik değeri ıskalamadan, bu alanda güçlenmemizi sağlayacak adımları hızla atmamız gerekiyor. Bunun için firmaların, kamu ve üniversiteler ile işbirliği yapması çok önemli. Bursa şu anda e-ticarette satıcı tarafında Türkiye’nin 4. büyük kenti. Tüketici tarafında da ön sıralarda yer alıyoruz. Bursa’yı e-ticarette daha iyi bir şekilde konumlandırmak için çalışmaya devam edeceğiz.” ifadelerini kullandı.

  • İnegöl Belediyesi’nde dijitalleşmede dev bir adım daha atıldı

    İnegöl Belediyesi’nde dijitalleşmede dev bir adım daha atıldı

    İnegöl Belediyesi, vatandaşların imar durumu işlemleri başta olmak üzere mimar ve mühendislerin bütün proje süreçlerini dijital olarak tamamlayabilecekleri Online Proje Kontrol Arayüzü (OPAK) uygulamasını tanıttı. Projenin ikinci etabında evrak dolaşımının tamamen sona ereceği uygulama ile hem işlemler hızlanacak, hem de iş yükü hafifleyecek. Aynı zamanda kağıt israfı da sonlanacak.

    İnegöl Belediyesi dijitâlleşmeye yönelik adımlar atmaya devam ediyor. Belediye Başkanı Alper Taban’ın göreve gelmesinin ardından bu alanda ciddi yeniliklerin yaşandığı İnegöl Belediyesinde son olarak Online Proje Kontrol Arayüzü (OPAK) ismi verilen uygulama hayata geçirildi. Vatandaşların imar durumu işlemleri başta olmak üzere mimar ve mühendislerin bütün proje süreçlerini dijital olarak tamamlayabilecekleri bu uygulama; İnegöl Belediyesi Ruhsat ve Denetim Müdürlüğü, yapı ruhsatı, proje ön olur ve hak ediş birimleri iş ve işleyişinin profesyonel, hızlı ve modern hale getirilmesini sağlayacak. Yapı ruhsatı evrak kabulleri ile proje kontrol ve onay işlemlerinin dijitâl ortamda sürdürülmesini hedefleyen OPAK ile vatandaşlar e-devlet üzerinden imar durumu başvurusu yapabilecek. Aynı zamanda bu sistemde mimar ve mühendisler bütün proje süreçlerini dijital olarak tamamlayabilecekler. OPAK sistemi işlemleri hızlandırıp iş yükünü azaltacak. Kâğıt israfını sonlandıracak bu sistem, yönetmeliklere uygunluğu sağlama açısından kolaylık sağlayacak.

    OPAK sisteminin tanıtımı Beşinci Mevsim Kültür Sanat Merkezi çok amaçlı salonunda gerçekleştirildi. Ruhsat Denetim Müdürü Mehmet Bedir yaptı. Bedir, “Online Proje Kontrol Arayüzü (OPAK) uygulamasını tanıtmak üzere burada bir araya geldik. Bu konuda hiçbir zaman desteğini esirgemeyen başkanımıza teşekkür ediyorum” dedi.

    Sistem hakkında bilgiler veren Bilgi İşlem Müdürü Yusuf Baltacı ise, “Dünya olarak endüstri 4.0’ı, toplum 5.0’ı konuştuğumuz bu günlerde, İnegöl Belediyesi olarak yeni nesil belediyecilik anlayışının bir örneğini duyurmak adına buradayız. İnegöl Belediyesi, yeni nesil belediyecilik anlayışıyla sözelden sayısala bütün veri tabanlarını bütünleşik kent yönetim bilgi sistemi altında toparlamış, vatandaşların ve paydaşlarının katılımıyla bu verinin bütün kent paydaşları tarafından kullanımına yönelik dijital olgunluk seviyesi yüksek hizmetleri devreye almıştır. Bunlardan bazılarına kısa örnekler verecek olursak; İnegöl Belediyesi bilhassa e-belediye ve e-devlet hizmetleri noktasında dijital olgunluk seviyesi yüksek olan bu hizmetlerle Türkiye genelinde yer alan bütün belediyeleri geride bırakarak özellikle e-devlet üzerinde 42 ayrı hizmeti vatandaşın hizmetine sunmuş bulunmaktadır” diye konuştu.

    Belediye Başkanı Alper Taban Alper Taban da, “Göreve geldiğimiz günden bu yana bütün operasyonlarımızı tamamen dijitâl ortama taşıyarak idarî süreçlerimizi kolaylaştırmak istedik. Bunu başarılı insan kaynağı ile yapacağız. Ekibimizde bazı değişiklikler ve yenilikler yaptık, arkadaşlarımıza görev tanımlarını bildirerek çalışmalarımıza başladık. O günlere dönecek olursak ben o tarihte dağınık minvalde bir çalışma içerisinde olduğumuzu fark ettim. 22 müdürlüğümüz var. Bunların her birinin kendi içerisinde kendine özgü sistemleri var. Ancak birbirleriyle veri alışverişinde zorlanan birimler olduğunu görüyoruz. Yani aynı dili makine anlamında, veri anlamında konuşturamıyoruz. Bunun üzerine gerekli çalışmalarımızı tamamlayarak mevcut yazılımlarla bunu yürütmenin mümkün olmadığına karar verdik. Yaptığımız araştırmalar neticesinde yeni bir yazılım satın alması gerçekleştirdik. Nihayetinde şuanda 22 müdürlüğümüzün tamamını tek çatı altına aldığımız bir yapıya dönüşmüş olduk.”

  • Erdoğan: Hiçbir denetim olmadığında, dijitalleşmenin gideceği yer faşizmdir

    Erdoğan: Hiçbir denetim olmadığında, dijitalleşmenin gideceği yer faşizmdir

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Hiçbir denetimin olmadığı, keyfiliklere açık, hukukun dışında bir alan olarak algılandığında dijitalleşmenin bizi götüreceği yer, faşizmdir. Bunun için dijitalleşme, özgürlüğün alanını genişletirken yeni adaletsizliklere, yeni haksızlıklara, yeni ötekileştirmelere yol açmamalıdır” dedi.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, 4’üncüsü düzenlenen TRT World Forum’a video konferans yöntemiyle canlı bağlandı. Bu yılki forumun ‘Salgın Sonrası Dünya’da Uluslararası Düzen ve Değişen Dinamikler’ temasıyla düzenlendiğini hatırlatan Erdoğan, iki gün boyunca çevrimiçi olarak yapılacak oturumlarda dijitalleşmeden teknolojiye, ticaretten Suriye, Yemen ve Karabağ’daki çatışmalara kadar her biri diğerinden önemli konuların ele alınacağını ifade etti. Koronavirüs salgınının hayatın her alanında derin izler bıraktığını belirten Erdoğan, salgınla beraber ikili ilişkilerde, ekonomide, alışveriş yöntemlerinde ve daha birçok alanda köklü değişiklikler yapmak zorunda kalındığını, medya, siyaset ve uluslararası ilişkilerin de bu değişim dalgasından etkilendiğini dile getirdi.

    ‘DENETİMİN OLMADIĞI DİJİTALLEŞMENİN BİZİ GÖTÜRECEĞİ YER FAŞİZMDİR’

    Bir süredir yükselmekte olan yeni medya araçlarının, salgının ortaya çıkardığı tabloda daha da yaygınlık kazandığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, ticaretin yanı sıra basında da dijitalleşmenin öne çıkmaya başladığını söyledi. Geleneksel medyanın etkisini tamamen yitirmediğine; ancak yeni bir gerçeklikle karşı karşıya gelindiğine işaret eden Erdoğan, “Hayattaki her şey gibi teknoloji de insan hayatını kolaylaştırmak için vardır. İnsanı maddi ve manevi varlığıyla bir bütün olarak gören dijitalleşme, hepimiz için hayırlı neticeleri beraberinde getirecektir. Ancak hiçbir denetimin olmadığı, keyfiliklere açık, hukukun dışında bir alan olarak algılandığında dijitalleşmenin bizi götüreceği yer, faşizmdir. Bunun için dijitalleşme, özgürlüğün alanını genişletirken yeni adaletsizliklere, yeni haksızlıklara, yeni ötekileştirmelere yol açmamalıdır. Son yıllarda sosyal medya platformlarının kullanımının yaygınlaşmasıyla, maalesef bu konuda çok ciddi sorunlar yaşanıyor. ‘Sınırsız özgürlük’ başlığı altında tamamen denetimsiz bir alan oluşturularak, yeni mağduriyetlerin oluşmasına sebebiyet veriliyor. Kimi zaman mevcut hukuk düzeninin bile yetersiz kaldığı bu durum, ‘siber zorbalık’ başta olmak üzere psikolojik ve sosyal sorunlara kapı aralıyor. Mağdurlar, çoğu kez şikâyetlerini ulaştırabilecekleri ne bir muhatap, ne de haklarını arayabilecekleri hukuki bir mecra bulabiliyor. Kötülük yapanın, suç işleyenin yanına kâr kaldığı bir düzenin adı özgürlük olamaz” dedi.

    ‘ÖZGÜRLÜK-GÜVENLİK DENGESİNİ GÖZETTİK’

    Meselenin bir başka boyutunun ise, sosyal medya platformlarının, artan mağduriyetleri önleyecek bir çabanın içine dahi girmemesi olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Devletlerin vatandaşlarını koruma gayesiyle attığı iyi niyetli adımlar ise hemen ‘özgürlüklere müdahale’ parantezine alınarak, akim bırakılmaya çalışılmaktadır. Türkiye olarak bir süredir bu konuda yaşanan haksızlıkları dile getiriyor, kimsenin, hiçbir şirketin hukukun üstünde olmadığını vurguluyoruz. Geçen aylarda yürürlüğe giren kanuni bir düzenlemeyle sosyal medya şirketlerine ülkemizde temsilci bulundurma zorunluluğu getirdik. Bunu yaparken de uluslararası hukukun bize tanıdığı yetki çerçevesinde, özgürlük-güvenlik dengesini gözeterek hareket ettik. Vatandaşlarımızı, bilhassa da yetişkinlere nazaran daha hassas durumda olan çocuklarımızı korumayı amaçlıyoruz. Temennimiz, kendilerini hukukun dışında gören bu kurumların, ülkemizin iyi niyetli çabalarına gönüllü bir şekilde destek vermesidir. Aksi takdirde Türkiye, her şart altında vatandaşının hukukunu korumayı sürdürecektir” diye konuştu.

    Erdoğan, günümüz dünyasında yapılan çalışmaların uluslararası kamuoyuna ulaştırılmasının öneminin giderek arttığını, Türkiye’nin bu konuda maalesef uzun yıllardır çok sıkıntı çektiğini bildirdi.

    ‘FRANSA’DA ORANTISIZ MÜDAHALELERDEN BAHSETMEDİLER’

    Türkiye’nin uluslararası alandaki başarılarının ve ülke içinde yaşadığı büyük değişimin, dış dünyada hakkaniyetli bir şekilde yer almadığını vurgulayan Erdoğan, “Hatta çoğu durumda başarılarımız yok sayılarak ya da çarpıtılarak, olduğundan farklı bir şekilde aktarılıyor. Gerçeği keşfetmek için değil, zihinlerdeki oryantalist kalıplara uygun cevaplar bulmak için Türkiye’ye bakılıyor. Özellikle 2013 senesinden itibaren Gezi Olaylarıyla başlayan süreçte, ülkemiz çok ciddi haksızlıklara, çifte standartlara maruz kalmıştır. Sokakları yakıp yıkanlar, 24 saat canlı yayın yapan uluslararası medya kuruluşları tarafından, barışçıl göstericiler olarak lanse edilmiştir. Suriye’de yüzbinlerce sivilin kanını döken bölücü terör örgütü mensupları, batılı sözde prestijli dergilerin kapağını süslemiştir. Ama aynı olaylar daha sonra Avrupa’nın farklı ülkelerinde yaşanınca, bize basın özgürlüğü dersi verenler, üç maymunu oynadılar. Paris’in göbeğinde haftalarca süren sarı yeleklileri görmezden geldiler. Fransız polisinin göstericileri kör eden orantısız müdahalelerinden hiç bahsetmediler. Fransız devlet organlarının medyaya yönelik ablukası karşısında eleştirel tek cümle kurmadılar” değerlendirmesinde bulundu.

    ‘İNSANLARIN BİR ARADA YAŞAMA İRADESİNİ ZEHİRLİYOR’

    Benzer bir çifte standardın İsrail güvenlik güçlerinin Filistinlilere yönelik devlet terörünü andıran uygulamalarında da tekerrür ettiğini söyleyen Erdoğan, “Sokak ortasında elleri havada katledilen Filistinli çocuklar, sözüm ona bu bağımsız medya organlarında haber değeri dahi taşımıyor. Daha birkaç gün önce Filistinli bir yaralıyı taşıyan ambulansın durdurularak, yaralının apar-topar gözaltına alınmaya çalışılması, uluslararası basında hiçbir tepkiye neden olmadı. Hemen her gün şahsımı hedef alan iğrenç manşetleri ise burada söyleme gereği dahi duymuyorum” dedi. Bu tarafgirliğe artık aşinalık kazanmış birisi olarak kendisini asıl üzen ve rencide edenin kutsallara yönelik saldırılar olduğunu belirten Erdoğan, “Medya organlarının İslam düşmanlığı ve yabancı karşıtlığına bayraktarlık yapması, gerçekten utanç vericidir. Basın özgürlüğü kılıfı altında sergilenen çirkeflikler, farklı din ve kültüre mensup insanların bir arada yaşama iradesini zehirlemektedir. Şayet bu nobran tavra bir ‘dur’ denilmezse, bunun acısını Avrupa’yla beraber tüm insanlık çekecektir” mesajını verdi.

    ‘ADALETİN SESİ OLUYOR’

    Bu konuda ‘özü sözü insan’ felsefesiyle Türkiye’nin dünyaya açılan kapısı olan TRT’ye, özellikle de TRT World’e önemli sorumluluklar düştüğünü kaydeden Erdoğan, “TRT World’ün, yeni bir dil ile hikâyeyi yeniden anlatmak, mikrofonu konuşturulmayanlara uzatmak, kamerayı görülmeyenlere çevirmek hedefini, son derece kıymetli buluyorum. Uluslararası medyanın tekdüzeleştiği günümüzde, TRT World haksızlıklara karşı haklının, zalimlere karşı mazlumun, adaletsizliklere karşı adaletin sesi oluyor” ifadelerini kullandı.