Etiket: dikkat

  • Yüzme alanlarında dikkat

    Yüzme alanlarında dikkat

    Son haftalarda Türkiye’de yüksek sıcaklıklar etkili olurken tatil beldeleri ve birçok noktada vatandaşlar denizlere ve havuzlara girerek serinlemeyi tercih ediyor. Sağlık Bakanlığı da yüzme suyu kalitesini, şartlarını Avrupa Birliği mevzuatına uyumlu bir şekilde denetleyerek vatandaşların yüzme deneyimleri güvenle gerçekleştirmeleri için çalışmalarını sürdürüyor. Türkiye genelinde 35 ilde deniz ve göl sularında bakteriyolojik izleme çalışmalarının yapılırken, belirlenen izleme noktalarından 15 günde bir İl Sağlık Müdürlükleri tarafından numuneler alınarak Sağlık Bakanlığı bünyesindeki Halk Sağlığı Laboratuvarları’nda titizlikle analiz edildiği belirtiliyor. Çalışmalar ise Çevre Sağlığı Bilgi Yönetim Sistemleri (ÇSBYS) üzerinden takip edilerek veriler anlık olarak güncelleniyor. Sağlık Bakanlığı, halkın etkileşimini artırmak amacıyla yüzme sularına yönelik tüm verileri yuzme.saglik.gov.tr web portalı üzerinden de kamuoyuyla paylaşıyor. Platform ile yüzme alanlarının teknik bilgileri, yıllara göre kalite sınıflandırmaları, plaj isimleri ve özellikleri gibi detaylı bilgiler yer alıyor. Sağlık Bakanlığı’nın alanlarda denetimleri sürerken yüksek sıcaklıkların yaşandığı bu günlerde uzmanlar da uyarıyor. İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nden Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Gülhan Özdemir vatandaşların kontrollerden geçen noktaları tercih etmeleri gerektiğini ifade etti.

    “Klor miktarını yüksek tutmak doğru değil”

    Suya girilen alanların hijyen kontrollerinden geçmiş olması gerektiğini ifade eden İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nden Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Gülhan Özdemir, “Yüzme havuzlarında, denizler gibi alanlarda, halk plajlarında Sağlık Bakanlığı düzenli olarak numuneler alıp, alanları denetleyerek hem mikrobiyolojik hem kimyasal çalışmalarını yaparak AB protokollerine uygun şekilde, 15 günde bir bu çalışmaları yaparak sonuçları kamuoyuyla paylaşmakta. Uygun olan, olmayan alanlar bu şekilde yeniden düzenlenmekte. Olması gereken oranın üstünde bakteri miktarı tespit edilirse bu bulaşıcı hastalıkların o suyu kullanan kişilerde daha kolay görülebileceğini bize bildirmekte. O yüzden yüzme alanlarında öncelikle mikrobiyolojik incelemeler önemli kimyasal ölçümler de yapılıyor. Birçok kişiyi birden etkileyebilmesi, kitlesel bulaşıcı enfeksiyon hastalığı yapabilmesi açısından önceliğimiz mikrobiyolojik ölçümler. Özellikle daha çok havuz kullanımlarında genital bölgelerde, parmak aralarında, koltukaltlarında bazen mantar enfeksiyonu şikayetleriyle hastalar geliyor. Kalabalıklarda özellikle uygun olmayan yerlerde, yüzme alanı olarak ayrılmamış daha çok bakterinin bulunabileceği, atıkların boşaltıldığı, ulaştığı alanlara yakın yüzme için uygun olmayan yerlerde kalabalık kitlelerin bazen sıcaktan bunalıp denize girdiklerini görüyoruz. Bol miktarda, uygun olmayan alanda bu bakterileri alınca daha çok ishal, gastrointestinal sistem enfeksiyonları veya ağız yoluyla bulaşan başka bakteriyel enfeksiyonlar var. Direkt bu sulardan ağız yoluyla alınmasıyla bulaşan gastrointestinal sistem enfeksiyonları biraz daha önemli. Yüksek miktarda klor da bulunmasını istemiyoruz, kimyasal olarak bazı olumsuz etkileri var. Klor miktarı yüzme suyunda bulunan bakterileri mantarları, mikropları öldürecek düzeyde olmalı onun için bakteriyolojik ölçümlerle beraber klor ölçümleri de yapılıyor. Özel alanlarda bazı sitelerin havuzlarında, özel havuzlarda daha iyi temizleneceğini düşünerek klor miktarını yüksek tutmak doğru değil” dedi.

    “Bakanlık tarafından belirlenmiş alanların dışında kesinlikle yüzülmemesi gerekiyor”

    Kişilerin dikkat etmesi gereken durumlara ilişkin uyarılarını sıralayan Dr. Özdemir, “Yüzmeye uygun olmayan, normal kıyafetlerle suya giriyorlar, bunlarla uzun süre kalıyorlar. Bunlar özellikle mantar enfeksiyonlarına zemin hazırlıyor. Kendi vücudunda oluşan mantarların yine kendi vücudunda enfeksiyon yapmasına neden oluyor, bunu istemiyoruz. Kişilerin hem bulaştırıcılık hem de kendilerini korumak açısından tabi ki dikkat etmesi gereken noktalar var. Bunlardan en önemlisi; havuz kullanan kişilerde vücudunda açık yara varsa, akıntılı lezyonlar, mantar enfeksiyonu varsa bu şekilde suları kullanmalarını istemiyoruz. Bakanlık tarafından belirlenmiş alanların dışında kesinlikle yüzülmemesi, suya girilmemesi gerekiyor. Kız çocuklarında idrar yolu enfeksiyonlarını biraz daha fazla görüyoruz. Daha önce geçirilmiş enfeksiyonları varsa veya daha kolay idrar yolu enfeksiyonuna neden olabilecek altta yatan hastalık dediğimiz bir durumu varsa bunlarda havuza, denize girerken biraz daha dikkat etmeli. Büyüklerde bize başvuranlar arasında daha çok mantar enfeksiyonlarını görüyoruz. Hem büyüklerde hem çocuklarda daha çok da kimyasal faktörlerden dolayı konjonktivit tablosu olabiliyor. Bunun da havuzlardan bulaşabileceğini biliyoruz” şeklinde konuştu.
    Öte yandan 2022 yılı yüzme sezonunda gerçekleştirilen çalışmalarda toplam 17 bin 28 numune alınırken ve yönetmelik hükümleri doğrultusunda değerlendirilen yüzme alanları “Mükemmel”, “İyi”, “Yeterli” ve “Zayıf” olarak sınıflandırıldı. Değerlendirilen bin 445 noktadan bin 140 tanesi “Mükemmel” sınıfa (yüzde 79) girdi. İyi sınıfında 165 (yüzde 11) nokta yer alırken, yeterli sınıfında 86 nokta (yüzde 6) bulunuyor. Zayıf sınıfında ise 54 nokta (yüzde 4) tespit edildi. Ülke genelinde faaliyet gösteren 5 bin 743 aktif işletme ve 13 bin 943 yüzme havuzunun sağlık standartlarına uygunluğu yine Çevre Sağlığı Bilgi Yönetim Sistemi (ÇSBYS) Havuz Suları Modülü kullanılarak takip ediliyor.

    Mavi bayrak ödüllü yüzme alanları artıyor

    Bakanlık tarafından yürütülen izleme çalışmaları, Türkiye turizmi için büyük önem taşıyan Uluslararası Mavi Bayrak programına da katkı sağlıyor. 2022 yılında 531 yüzme alanı Mavi Bayrak ödülüne sahipken, 2023 yılında bu sayı 551’e yükseldi. Bu rakamla Türkiye’nin dünya genelinde Mavi Bayrak ödülüne sahip yüzme alanları bakımından üçüncü sıraya yerleştiği belirtildi.

  • Sıvı kaybına dikkat

    Sıvı kaybına dikkat

    Vücudun günlük sıvı ihtiyacının mevsime ve hayat şartlarına göre değiştiğini, normal şartlarda vücuttan ter, solunum, sindirim, idrar yolu ile iki buçuk litre kadar sıvı atımı olduğunu, bu nedenle sağlıklı bir yetişkinin günde en az iki buçuk litre su tüketmesi gerektiğini hatırlattı.

    Öncelikli olarak su tercih edilmeli

    Vücudun sıvı kaybını önlemek için yapılması gerekenlere dikkat çeken Özel Hayat Hastanesi Diyetisyeni Fatma Hallaç “Sıvı ihtiyacını karşılamak için en iyi tercih öncelikli olarak su, sonrasında ise ayran ve maden suyudur. Ayran tüketerek hem sıvı hem mineral kaybı önlenebilir. Aynı zamanda yararlı bakteri içeriğinden dolayı bağırsak sağlığını da olumlu yönde etkiler. Özellikle terlediğimiz ve tansiyonumuzun düştüğü yakıcı sıcaklarda tuzlu bir ayran tüketimi güzel bir seçenek olacaktır. Maden suları ise içerdiği fazla miktarda mineral sayesinde vücudun mineral kaybını önler. Yaz aylarında fazla ter kaybı olduğundan özellikle sodyum oranı yüksek maden suları tercih edilebilir. Çay, kahve ve soğuk meşrubatlar gibi kafein içeriği yüksek içecekler her ne kadar harareti alıyor gibi gözükse de aslında idrar söktürücü özelliğinden dolayı vücuttaki sıvı kaybını arttırır. Vücudumuz her 1 fincan çayı ve kahveyi atabilmek için 1 su bardağı su harcar. Bu nedenle tüketmek istediğiniz takdirde, içtiğiniz her fincan çay ve kahve için ekstradan 1 su bardağı su içmek bu kaybı önleyecektir” dedi.

    Egzersiz kaynaklı sıvı kayıpları ihmal edilmemeli

    Özellikle yaz aylarında yapılan egzersizlerde su kaybına ekstra dikkat edilmesi gerektiğini de hatırlatan Diyetisyen Fatma Hallaç, “Egzersiz sırasında oluşan susuzluk sonucu kaslar oksijensiz kalır ve vücutta bu ihtiyacı karşılamak adına farklı reaksiyonlar gelişir. Gelişen reaksiyonlar sonucu kaslarda yorgunluk oluşur. Bu gibi problemleri önlemek adına egzersiz öncesi su tüketimi ve egzersiz sırasında da 15 dakika aralıklarla yarım bardak kadar su tüketmek çok önemlidir” şeklinde konuştu.

    Diyetisyen Fatma Hallaç açıklamasını şöyle tamamladı:

    “Kilo, diyabet gibi problemleri olmayan sağlıklı bireyler yaz mevsiminde hem vitamin hem mineral içeriği yüksek taze meyve ve sebze suları tüketebilirler. Özellikle potasyum, kalsiyum, fosfor minerallerinden ve c vitamininden zengin olması artan mineral kaybını güzel bir şekilde önleyebilir. Ev yapımı limonatalar buna güzel bir örnektir. Meyveleri taze meyve suyu olarak veya bu suları dondurup sonrasında blender yardımı ile sorbe yaparak da tüketmeniz sizi serinletecek bir seçenek olacaktır. Artan su ihtiyacını sadece içeceklerle değil, sıvı içeriği yüksek besinlerle de giderebilirsiniz. Bu besinlere en güzel örnekler; salatalık, kavun, karpuz, domates, marul gibi yeşil yapraklı sebzeler ve kabaktır. Bol sıvı tüketiminin yanında bu gibi sebze ve meyveler tüketmek, vücudun su ihtiyacını gidermede güzel bir alternatif olacaktır”

  • Tuvalette verdiği pozlar eleştirilere neden oldu

    Tuvalette verdiği pozlar eleştirilere neden oldu

    PAYLAŞIM İÇİN İLGİNÇ YER
    Zeynep Bastık, 2 milyonu aşkın takipçiye sahip olduğu Instagram hesabından geçtiğimiz günlerde tuvalletten poz paylaşmıştı. Hayranları Bastık’ın bu pozlarını beğenmemiş eleştirel yorumlar yapmıştı.

    “NE BU TUVALET AŞKI?”

    Ünlü şarkıcı bu kez de klozet üzerine oturup verdiği pozları yayınladı. Bastık “Duygu durumum serisi” başlıklı paylaşımı hayranlarından bir kez daha tepki aldı. Takipçileri sürekli tuvaletten paylaşım yapana Bastık’a “Ne bu tuvalet aşkı” “Hamile misin?” “İshal oldun galiba” yorumlarını yaptı.

  • Ayıyı andıran kaya

    Ayıyı andıran kaya

    Mersin’de bir yaylada yer alan ‘yaşam kayaları’ olarak bilinen bölgede doğal olarak oluşan ayıyı andıran görüntü dikkat çekti. Mersin’in Erdemli ilçesine bağlı 45 kilometre uzaklıkta, bin 600 rakımda bulunan Evdilek Mahallesi’nde (Yayla), geçmiş yıllarda yaşamın olduğu ve halen çevresinde konaklamanın sürdüğü Göz mevkiindeki yaşam kayaları dikkat çekiyor.

    Özellikle yazın sıcak havalarda serinlemek için insanların dinlenmeye geldiği kayalık bölge doğal güzelliği ile mest ediyor. Zaman zaman bölgeye fotoğrafçılar da giderek doğal güzelliği görüntülüyor. Son olarak bölgeye giden fotoğrafçılar kayalıklarda doğal olarak oluşan ve bir ayıyı andıran silueti fark etti. Gözleri, burnu, kol ve bacaklarıyla kayada beliren ayı silueti dron ile de görüntülendi.

    Bölgeye ziyaretçilerin sürekli geldiğini belirten Muhtar Durhasan Eser, “Özdilek Mahallesi Göz mevkii burası. Burada yaşam kayaları dediğimiz yer de ayı silueti var. Doğal olarak ortaya çıkmış” dedi. Fotoğraf çekimi yaptıkları sırada ayı siluetini fark eden fotoğrafçılardan Hamdi Mutlu, silüetin çekimlerini yaptıklarını ve doğal olarak oluştuğunu düşündüklerini söyledi.

  • Gıda zehirlenmelerine dikkat

    Gıda zehirlenmelerine dikkat

    Artan sıcaklıklarla birlikte yaz mevsiminde görülen besin zehirlenmesi vakalarında da artış görülüyor. Yaz mevsiminde gıda zehirlenme vakalarının arttığını bildiren Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Ece Ertürk Kocabaş, İhlas Haber Ajansı’na açıklamalarda bulundu.

    “Gıda zehirlenmesi belirtileri”

    Gıda zehirlenmesinde görülebilecek belirtilere değinen Uzm. Dr. Kocabaş, “En yaygın olarak görülen gıda zehirlenmesi belirtileri arasında kusma, karın ağrısı ve ishaldir. Sebebe bağlı olarak, belirtiler dahilinde bilinçte bozulma, yüksek ateş, tansiyon düşüklüğü, çarpıntı, ağır vakalarda felçlik ve nefes darlığı gibi bulgulara da rastlamaktayız. Gıda zehirlenmelerinde bulantı ve kusma en sık gördüğümüz şikayetlerdir. Etkene göre değişmekle birlikte 30 dakika ile 2 saat arasında semptomlar görülmeye başlar. Bazı durumlarda bu süre 1 aya kadar uzayabilir. Bulantı ve kusmadan yanı sıra ateş, kanlı ya da sulu ishal, karın ağrısı gibi bulguların yanı sıra çift ya da bulanık görme, konuşma bozukluğu, motor fonksiyonlarda kayıp, bilinç değişiklikleri gibi nörolojik semptomlar da görebiliriz. Gıda zehirlenmesi genellikle kendi kendini sınırlayan 1-3 günde tamamen düzelen kliniğe sebep olmakla birlikte ciddi nörolojik tablolara hatta nadiren ölüme de neden olabilmektedir. Bu tür rahatsızlıklarla karşılaşırsanız en kısa sürede acil servise başvurun” diye konuştu.

    “Mutlaka etiket okuma alışkanlığı edinilmeli”

    Açık bir şekilde tezgahlarda satılan ürünlerin satın alınmaması gerektiğini vurgulayan Uzm. Dr. Ece Kocabaş, “Et ve tavuk tüketecek kişiler ürünleri standartlara uygun şekilde işletilen şarküterilerden almalıdır. Güvenilir markaların paketli ürünleri de satın alınabilir. Paketli ürün alırken paketin hasar görmediğinden emin olunması gerekir. Mutlaka etiket okuma alışkanlığı edinilmeli. Üzerinde yazılı olan üretim ve son tüketim tarihleri kontrol edilmeli dedi.

    “Tavuk etinin yıkanmasına gerek yoktur”

    Tavuk tüketiminde nelere dikkat edilmesi gerektiğini de anlatan Uzm. Dr. Kocabaş, daha sonra şunları söyledi:
    “Tavuk etinin yıkanmasına gerek yoktur. Tavuğun doğal olarak mikroorganizma yükü yüksektir. Tavuğu pişirmeden önce yıkadığımızda; mikroorganizma yükünü azaltamadığınız gibi lavabo, musluk, tezgah yüzeylerine ve hatta ellerimize sıçrayan bu mikroorganizmalar çapraz bulaşmaya da sebep olabilir. Sonrasında mutlaka bu yüzeylerin dezenfeksiyonu yapılmalı ve eller en az 20 saniye sıvı sabunla ovalanarak yıkanmalıdır.”

    “Yaz aylarında su tüketimine önem verilmeli”

    Yaz mevsiminde nasıl beslenilmesi gerektiğinden de bahseden Uzm. Dr. Kocabaş, “Hava sıcaklığı arttığında su ihtiyacımız da artacaktır. Kişinin yaşı, boyu, kilosu ve kronik hastalığı olup olmamasına göre değişmekle birlikte yaz aylarında günlük 2-3 litre su içilmesine mutlaka önem verilmelidir. Süt, ev yapımı meyve suyu, limonata, ayran, soda gibi içecekler günlük sıvı tüketiminize yardımcı olurlar. Porsiyonları küçülterek sindirimi kolay besinleri tercih etmeliyiz. Meyve sebze tüketimini artırmalıyız. Özellikle yazın kaybettiğimiz su ve mineralleri yeşil yapraklı sebze ve meyvelerden sağlamaktayız. Tatlı ihtiyacınızı meyve ve gereğinde sütlü tatlıları tercih ederek giderin. Yüksek bir lif kaynağı olan ve yüzde 90’ı su olan karpuzun, tüketildiğinde tokluk hissi vermesinin yanı sıra bağırsak hareketlerimizi düzenlemesi açısından da oldukça fayda sağlamaktadır” ifadelerini kullandı.

  • Araç sahipleri dikkat

    Araç sahipleri dikkat

    Ek motorlu taşıtlar vergisi (MTV) tahsiline ilişkin esaslar belirlendi. Gelir İdaresi Başkanlığı, depremlerin yol açtığı ekonomik kayıpların telafisi gerekçesiyle 7456 sayılı yasayla getirilen ek motorlu taşıtlar vergisinin (MTV) tahsiline ilişkin esasları belirledi. Resmi Gazete’nin bugünkü sayısında yayımlanan tebliğe göre, ilgili yasanın yayımı tarihinde sicilde kayıt ve tescilli bulunan taşıtlar ile 31 Aralık 2023 tarihine kadar ilk defa tescil edilecek olan taşıtlar, bir defaya mahsus olmak üzere, 2023 yılı için tahakkuk ettirilen MTV tutarı kadar ek MTV’ye tabi olacak.

    Ek MTV, birinci taksiti ilgili kanunun yayımlandığı ayı izleyen ayın sonuna kadar, ikinci taksiti 2023 yılının Kasım ayı sonuna kadar olmak üzere iki eşit taksitte ödenecek.

    İlgili yasanın yayım tarihi ile 31 Aralık 2023 tarihleri arasında sicile ilk defa kayıt edilecek olan taşıtlara ilişkin ek MTV ise bu taşıtların MTV’si ile birlikte peşin olarak tahsil edilecek.

    Ek motorlu taşıtlar vergisi ödenmeden, trafikten çekme, hurdaya çıkarma ve yurt dışına çıkarma nedeniyle tescil kaydı kapatma işlemi yapılamayacak. Yasanın yayım tarihinden sonraki bir tarihte taşıtın satış veya devrinin yapılması ek MTV’nin mükellefini değiştirmeyecek.

    Mücbir sebep hâli ilan edilen yerlerde; deprem tarihi itibarıyla tescilli olan taşıtlar, deprem nedeniyle yıkılan veya ağır ya da orta hasarlı hâle gelen binaların sahiplerine ait taşıtlar, depremlerde ağır hasar görerek kullanılamaz duruma gelen taşıtlar ile deprem nedeniyle eşi veya birinci derece kan hısımlarından birini kaybeden mükelleflere ait taşıtlar ek motorlu taşıtlar vergisinden istisna tutulacak.

     

  • Sıcak havalarda burun kanaması

    Sıcak havalarda burun kanaması

    Sıcak havalarda burun kanaması sıkça görülen sorunların başında geliyor. Kulak Burun Boğaz doktoru Op. Dr. Özlem Özer, yaz aylarında artan burun kanamaları hakkında bilgiler verdi. Burun kanamalarının sebebi basit de olsa dikkatli ele alınması gerektiğini belirten Özer, “Burun kanamaları tüm mevsimlerde görülebileceği gibi özellikle sıcak ve havanın kuruduğu yaz mevsimlerinde daha fazla görülmektedir.

    Çocuk ve gençlerde daha çok hafif derecede kanamalar olup tansiyon ve kan sulandırıcı kullanan yaşlı hastalarda daha ciddi boyutlarda burun kanaması görülür. Eğer kanama sıklığı fazla ve hastanın müdahalesine rağmen durmuyorsa mutlaka KBB hekimi tarafından değerlendirilmesi gerekmektedir. KBB hekimi hastanın genel hikayesini dinledikten sonra kanamaya sebep olacak sebepler araştırılır. Bu sebepler arasında genetik olarak burun damarlarının daha yüzeysel olması, allerjik hastalıklar, burnun parmakla travmatize edilmesi, sıcak kuru hava, kan sulandırıcı kullanılması, tansiyon, bazı hematolojik hastalıklar ve malignite’dir” dedi.

    “İmkan varsa tansiyon ölçülmesi önerilir”

    Burun kanamaları için nemlendirici ilaçları önerdiklerini ifade eden Op. Dr. Özlem Özer, “Kanama olduğunda hastanın olabildiğince sakinliğini koruması, başı öne eğip burun kanatlarından en az 15 dakika sıkarak beklenmesi, ağıza gelen kanın tükürülmesi gerekmektedir. İmkan varsa tansiyon ölçülmesi önerilir. Buruna tampon sokulması kafanın geriye atılması buz uygulanması bir fayda sağlamaz. Basit kanamalarda kimyasal olarak damarın yakılması daha ciddi olgularda gerekirse ameliyathane de elektriksel yakma işlemi uygulanır. Eğer çok aktif bir kanama var ise birkaç gün hekim tarafından tampon yerleştirilmesi ve sonrasında bu işlemler uygulanır. Devamında burun nemlendiricileri ile de nemlendirilmesi önerilir” ifadelerini kullandı.

  • Bursalılar bu saatler arasına dikkat

    Bursalılar bu saatler arasına dikkat

    Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nden alınan son tahminlere göre hava sıcaklıklarının sabah saatlerinde 39 derece olması beklenen Bursa’da 12.00 ile 18.00 saatleri arasında 42 dereceye kadar çıkması bekleniyor.

    Meteoroloji Genel Müdürlüğü yaptığı açıklamada, şu ifadelere yer verdi:

    Yapılan son değerlendirmelere göre, bölgemizde mevsim normallerinin üzerinde seyreden hava sıcaklıkları etkisini artıracaktır. Mevsim normallerinin 5 ile 10 derece üzerinde olması beklendiğinden yüksek sıcaklığın meydana getirebileceği güneş çarpması ve vücutta sıvı kaybı gibi olumsuzluklara karşı tedbirli olunmalıdır. Özellikle kronik sağlık problemi olanların, yaşlılarımız ve çocuklarımız başta olmak üzere vatandaşlarımızın günün en sıcak saatleri olan 11 ile 16 saatleri arasında dikkatli ve tedbirli olmaları, açık alanda bulunmamaları gerekmektedir.”

     

  • Bebeklerde burun tıkanıklığına dikkat

    Bebeklerde burun tıkanıklığına dikkat

    Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları uzmanları, bebeklerde ve çocuklarda görülen burun tıkanıklığına dikkat çekiyor. Bu durum, beslenme sırasında zorluk çekmeye, huzursuzluğa ve gece uykusunun bozulmasına neden olabilir.

    Burun tıkanıklığının en sık nedeni soğuk algınlığıdır, ancak alerjik nezle, geniz etinin büyümesi veya yabancı cisimlerin buruna kaçması da tıkanıklığa sebep olabilir. Ailelere, piyasada bulunan ağızla kullanılan aspiratörlerin kullanılmaması uyarısında bulunuluyor.

    Tıkanıklık için fizyolojik serum ve deniz suyu kullanımı önerilirken, ilaç içeren damla ve spreylerin doktor kontrolünde kullanılması gerektiği belirtiliyor. Evde alınabilecek önlemler arasında nemlendirici cihazlar ve doğal burun açıcı yağlar kullanımı yer alıyor.

  • Kızamık ve Zona’ya dikkat

    Kızamık ve Zona’ya dikkat

    Covid-19’un, diğer virüs, bakteri ve kanser hastalarının olağan semptomlarında hatta hastalığın seyrine dair ne tür değişikliklere neden olduğu merak konusuydu. Şimdi bunların yavaş yavaş belirginleşmeye başladığını ifade eden Altınbaş Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr Şevket Özkaya, özellikle Covid-19 dışı viral hastalıklarda artış yaşandığına dikkat çekti. İlk olarak herpes virüslerinin neden olduğu zona hastalarında belirgin bir artışın görüldüğü bilgisini veren Prof. Dr. Şevket Özkaya, Zona’nın hafif semptomatik geçirilen bir hastalık olmakla birlikte önümüzdeki günlerde ortaya çıkabilecek diğer virüslere bağlı olarak, karşılaşabileceğimiz rahatsızlıklara karşı önlem alınmasını tavsiye etti. Özkaya, “Sadece Covid-19 için değil, tüm viral ve bulaşıcı hastalıklar için mesafe ve hijyen kurallarına özen göstermemiz gerekiyor” diye konuştu.

    “Kızamık hastalığı da yükselişte”

    Kızamığın ise halkımızın en iyi bildiği çocukluk hastalıklarından biri olduğuna değinerek sözlerine devam eden Özkaya, “Nadiren de olsa özellikle 1 yaş altında çocuklarda beyin, kalp ve/veya akciğer komplikasyonlarına bağlı ölümcül olabiliyor” dedi. Daha çok çocukluk çağında görülen kızamık hastalığının, korona virüse göre 5-6 kat daha bulaşıcı olma özelliği taşıdığını kaydeden Prof. Dr. Özkaya’ya göre, son dönemde Türkiye’de salgın haline dönüşen ve pek çok vakanın duyurulduğu kızamık için alınabilecek önlemlerin başında aşı geliyor. Aşılı olunmadığında ise özellikle gebelere ve bağışıklığı düşük kişilere kolayca bulaşabiliyor ve riskli durumlara sebebiyet verebiliyor.


    “Etrafa yayılan damlacıkların solunmasıyla bulaşıyor”

    Özkaya, yüksek ateş ve halsizlikle kendini gösteren kızamığın, enfekte olmuş kişilerin öksürmesi, hapşırması veya konuşması esnasında yayılan damlacıkların solunması ya da bu kişilerin kullandığı nesnelere temas edilmesiyle bulaştığını hatırlattı. Kızamık hastalığının kesin bir tedavi yöntemi bulunmamakla birlikte bazı semptomatik şikayetlere yönelik tedaviler uygulanabildiğini kaydeden Özkaya, “Her ne kadar sayılar artsa da halkımızın paniğe sevk edecek, ölümcül bir salgın beklemiyoruz. Kızamık ülkemizde en iyi bilinen ve Sağlık Bakanlığımızın hem aşılama konusunda hem de özellikle çocukluk çağı viral hastalıkları takibinde en hassas davrandığı konulardır. Kızamık vakalarının artmasına rağmen hayatı tehdit eden bir tablo yoktur, sadece iş gücü kaybı oluşturduğu için halkımızın kontrollü sosyal hayata dikkat etmelerini öneriyoruz” dedi.