Etiket: Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu

  • Bakan Çavuşoğlu: “Bu yaraları elbette birlikte saracağız”

    Bakan Çavuşoğlu: “Bu yaraları elbette birlikte saracağız”

    Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Lübnan Dışişleri ve Göçmenler Bakanı Abdallah Bouhabib ve Lübnan Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Ali Hamie ile Bakanlık’ta bulunan Fatin Rüştü Zorlu Salonu’nda ortak basın toplantısı düzenledi. Uluslararası toplumdan oldukça özverili bir destek aldıklarını söyleyen Bakan Çavuşoğlu, depremin izlerini birlikte sileceklerini söyledi.

    “16 Lübnanlı vatandaşımız vefat etti”
    Yaşanan deprem felaketi sonrasında bazı Lübnanlı vatandaşların da hayatını kaybettiğini söyleyen Çavuşoğlu, “Şu ana kadar tespit ettiğimiz kadarıyla 16 Lübnanlı vatandaşımız vefat etti. Bunun için baş sağlığı dileklerimi iletmek istiyorum, yaralı kardeşlerimize de acil şifalar diliyorum. Lübnan 5 arama kurtarma ve sağlık ekibi yolladı. Toplam 120 kişilik bir ekip gönderdiler. İlk ekip depremden 19 saat sonra yani bir gün geçmeden geldi. Geçtiğimiz yıl Lübnan’da ortak bir arama kurtarma eğitimi düzenlemiştik. Bu eğitime katılan 10 kardeşimiz gönüllü olarak bu ekiplerin içerisinde yer aldılar. Yine bu ekip Kahramanmaraş’ta 3 tane vatandaşımız kurtardılar. Gerçekten bu dayanışma ve destek için tüm Lübnan halkına ve kardeşlerimize de teşekkür ediyoruz” diye konuştu.

    Türkiye’ye yurtdışından gelen çadır sayısı 93 bin 637’ye çıktı
    Depremin ilk günlerinden itibaren bir taraftan tüm kurumlarıyla sahada olduklarını diğer taraftan da uluslararası yardımlarda koordinasyonu sağladıklarını belirten Bakan Çavuşoğlu, “Daha önce de söyledim 102 ülkeden yardım teklifi geldi. Bu nedenle uluslararası toplama bir kere daha teşekkür ediyoruz. Aynı zamanda ayni yardımlar ve yapmamız gereken özel yardımlar vardı. Barınma ve sağlık hizmetlerinin aksamaması gerekiyor. Diğer acil ihtiyaçlar konusunda dışarıdan gelen yardımların koordinasyonu da önem arz ediyordu. Dün 90 bin civarında çadırın ülkemize geldiğini söylemiştik. Bunun bir kısmı ülkeler ve uluslararası örgütler tarafından gönderilen çadırlar bir kısmı da AFAD tarafından satın alınan çadırlar. Bu sayı bugün 93 bin 637’ye çıktı. Konteynerle ilgili çalışmalarımızda devam ediyor” ifadelerine yer verdi.

    “Bu yaraları elbette birlikte saracağız”
    Depremin bıraktığı yaraların birlikte sarılacağını söyleyen Çavuşoğlu, “Depremden sonra karşılanması gereken ihtiyaçlar da var. Özellikle şehirlerimizin yeniden inşasını sürekli Cumhurbaşkanımız her gittiği yerde vurguluyor. Aynı zamanda Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanımız Murat Bey ve arkadaşları da yoğun bir şekilde çalışıyorlar. Özellikle uluslararası toplumdan da şu anlamda destek görüyoruz; Birleşmiş Milletler acil çağrı mekanizmasını devreye soktu. 3 ay içinde acil ihtiyaçların karşılanması için 1 milyar dolarlık yardım çağrısında bulundu. Dün itibarıyla başta BM olmak üzere farklı ülkelerden buraya katkı sağlayanları görüyoruz. Kurumlarımız ile bu BM’den gelecek katkının nerelere harcanabileceği konusunda çalışıyoruz. AB, önümüzdeki günlerde Türkiye’ye destek vermek için uluslararası bir konferans düzenliyor. Kendileri dün bilgi verdiler. Bu gelecek destek nerelere harcanacak tüm kurumlarımız bunun için koordinasyon içerisinde çalışıyor. Biz de elimizden gelen desteği veriyoruz. Sonuçta bu yaraları elbette birlikte saracağız. Türkiye’nin imkanları ile uluslararası toplumun ve dost, kardeş ülkelerin destekleri ile bunun üstesinden geleceğiz” dedi.

    “Lübnan’ın 19 kat daha büyük bir alanında bu deprem meydana geldi”
    Lübnan Dışişleri ve Göçmenler Bakanı Abdallah Bouhabib, Türkiye’ye başsağlığı dileyerek, “Biz birçok insanın hayatını kaybettiği deprem haberini alınca çok büyük üzüntü duyduk. Hayatlarını kaybedenlere rahmet diliyoruz. Lübnan hükümeti ve halkı adına bir kez daha buradan taziyelerimizi sunuyoruz. Yaralılara acil şifalar diliyorum. Lübnan Cumhuriyeti, sınırlı imanlarına rağmen; ancak kardeşlik bağlarımız sınırsızdır, kardeş Türkiye’ye bu zor günlerinde yardımcı olduk. Biliyoruz ki zor günlerimizde Türkiye yanımızdaydı. Yıkılan yerlerin, illerin tekrar inşasını temenni ediyoruz. Lübnan’ın 19 kat daha büyük bir alanında bu deprem meydana geldi” ifadelerine yer verdi.

    “Patlama olunca Türkiye bize yardıma koştu”
    Lübnan devleti ve halkı adına başsağlığı dileyen Lübnan Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Ali Hamie, “Hayatını kaybedenlere rahmet diliyoruz, yaralılara acil şifalar diliyoruz. Beyrut Limanı’nda bir patlama oldu, aynı hafta içinde Türkiye bize koştu. Türk yetkililer bütün Türk limanlarının Lübnan’a açık olduğunu ilan ettiler. Türkiye korona virüs döneminde bize yardımlarda bulundu. Şimdi zamanı geldi. Biz de üzüntülüyüz; ancak biz de Türkiye’nin ve Suriye’nin bazı bölgelerini vuran deprem nedeniyle biz de yardıma koşuyoruz. 5 önemli sefer yapıldı. Kurtarma ekipleri gönderdik. Türkiye hükümeti yapıları yeniden ne hızlı şekilde gerçekleştirecektir” diye konuştu.

  • ABD Dışişleri Bakanı Blinken Ankara’da

    ABD Dışişleri Bakanı Blinken Ankara’da

    Kahramanmaraş merkezli 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremlerin ardından Türkiye’ye gelen Blinken ile Çavuşoğlu, Beştepe’deki görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenliyor.

    ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, göreve gelişinden bu yana ilk kez Türkiye’ye resmi ziyarette bulundu.

    Bakan Çavuşoğlu’nun açıklamalarından satırbaşları,

    “ABD’YE F-16 talebimizi yeniledik. Aramızda bir mutabakat zaptı vardı. Şartlara bağlanarak bizim F-16 almamız mümklün değil. Biz F-35 programının ortağı idik. CATSA yaptırımları kapsamında programdan çıkarıldık. Bu konuda müzakerelerimiz devam ediyor. Ödediğimiz 1,4 milyar doların geri ödenmesi gerekiyor.

    ABD ile ortak ilişkilerimizi geliştirmemiz gerekiyor. Bizim ikili ilişkilerimizi geliştirmek için illa bir felakete gerek yok.

    ÇAVUŞOĞLU: İSVEÇ’TE HER TÜRLÜ TERÖR FAALİYETİ DEVAM EDİYOR

    İsveç ve Finlandiya ile üçlü bir mutabakat zaptımız var. Süreç İsveç’in atacağı adımlara bağlı. Ama maalesef İsveç’te PPK’nın her türlü terör faaliyetlerini devam ettirdiğini görüyoruz. Onlar İsveç’in NATO üyeliğini engellmeye çalışıyor. Ama İsveç bu faaliyetleri durdurabilir.

    Finlandiya konusunda farklı bir tutum sergileyebileceğimizi Sayın Cumhurbaşkanımız geçen hafta açıklama yaptı.

    ABD’NİN YPG’YE DESTEĞİ

    Biz bir terör örgütüne karşı başka bir terör örgütü ile işbirliği yapmanın doğru olmadığını söylüyoruz. PKK/YPG’nin DAEŞ’e karşı mücade etmediğiin kanıtladık. Bu doğrıultuda ABD ile daha önce çeşitli anlaşmalar yaptık. Bunlaradan bir de Münbiç mutabakatı. Ama ABD’den bu konuda somut bir adım göremedik. Terör örgütüyle işbirliği ölümcül bir hatadır.

    Deprem siyasi değil, insani bir konu. Depremden etkilenen Suriyeli sivillere yardım etmek bizim insani görevimiz. Var olan uluslararası yardımları kolaylaştırmak da bizim insani görevimiz.

    Biz ABD ve ABD tarafından Rusya’ya uygulanan yaptırımların Türkiye üzerinden delinmesine izin vermeyeceğiz. Bizim Rusya ile ikili ticaret hacmimiz arttı. Ama bunun çoğunu enerji ve gaz ithalatı oluşturuyor.  Savaş nedeniyle doğalgaza ödediğimiz fiyat 3 kat arttı. Bizim de gıda maddalerindeki ihracatımız arrtı. Ama savunma sanayisi alanında kullanılabilecek malzeler aldığımız doğru değil Rusya’dan.”

    BLINKEN: TÜRKİYE’YE HER TÜRÜLÜ YARDIMI SÜRDÜRECEĞİZ

    Bliken’ın açıklamalarından satırbaşları;

    “Türkiye’ye her türlü yardımı sürdüreceğiz. Deprem bölgesinde büyük bir felakete tanık olduk. ABD’de özel sektörden 80 milyar dolarlık bir yardım geldi.

    Türkiye, Yunanistan ve Ermenistan ile ilişkilerinde büyük bir adım attı. Türkiye’nin NATO içerisindeki hava gücü çok önemlidir.

    Türkiye ile her zman aynı fikirde olmayabiliriz. Ama dost ve müttefik olarak birbirimizle içten ve samimi olarak konuşabiliyoruz.

    Biden yönetimi F-16 Türkiye’ye sunulmasını destekliyor. Türkiye bir NATO ülkesidir, Türkiye’yi desteklememiz önemli. Ancak, şu anda bu konuyla ilgli resmi bir açıklama yapamam Kongre’nin kararı önemlidir. Size bir F-16 takvimi vermem mümkün değil.

    Finlandiya ve İsveç NATO’ya üye olmalı. İki ülke gerekli adımları attı.

    Biz Türkiye’nin güneyindeki güvenlik sorununu anlıyoruz. DAEŞ’e karşı Türkiye ile birlikte çalışmaya devam ediyoruz. Türkiye’nin bu depremden çok büyük zarar gördüğünü biliyoruz. Suriye’deki insanlara yardım etmemiz çok önemli.

    ÇİN, RUSYA’YA SİLAH YARDIMI YAPARSA CİDDİ YAPTIRIMLARLA KARŞILAŞIR

    Çin ve Rusya konusuna gelirsek, biz endişeliyiz. Çin’in Rusya’ya silah yardımı yapmasından korkuyoruz. Bu şekilde yaptırımların ihlali de söz konusu. Çin bizim anlattığımız riskleri anladı. Diğer ülkeler de aynı şekilde Çin’in Rusya’ya yardım etmeye devam etmesi halinde ciddi yaptırımlar uygulayabileceğini bildirdi.”

  • “PKK’nın kontrol ettiği yerlerde kapı açılması söz konusu değil”

    “PKK’nın kontrol ettiği yerlerde kapı açılması söz konusu değil”

    Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Libya Dışişleri Bakanı Necla el-Menguş ile bakanlıkta bir araya geldi. İki bakan görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenledi. Sosyal medyada ve bazı basın yayın organlarında ortaya atılan ‘Suriyeliler açılan sınır kapılarından akın akın Türkiye’ye mülteci geliyor’ iddialarını yanıtlayan Çavuşoğlu, bu iddiaların gerçeği yansıtmadığını söyledi.

    “23 bin 878 çadır ülkemize ulaştı, 43 bin 482 çadırın sevkiyatı şu an sürüyor”
    Yurt dışından yapılan personel ve maddi yardımlar hakkında bilgilendirmelerde bulunan Bakan Çavuşoğlu, depremin hemen ardından Libya Başbakanının, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı aradığını, Libya Dışişleri Bakanı Menguş’un da kendisini arayarak, her türlü desteğe hazır olduklarını söylediğini aktardı. Çavuşoğlu, “Libya 7 Şubat günü 25 kişilik arama kurtarma personelini, 59 kişilik sağlık personelini hemen ülkemize gönderdiler. Akabinde 12 sağlık personeli ülkemize geldi. Hatay’da bir mobil hastane kurdular. Biraz sonra Necla kardeşim Hatay’a giderek Libya ekibini sahada ziyaret edecek. Tıbbi cihazlar gönderildi. Dünyanın her yerinden destekler gelmeye devam ediyor. 61 mevkidaşım telefonla aradı, bir o kadar sayıda mevkidaşım da mesajları ile taziyelerini iletti. 99 ülke, 16 uluslararası kuruluştan yardım teklifi aldık, 77 ülkeden 9 bin 401 personel sahada, 747 ilave personel de yolda. 7 ülkeden daha arama kurtarma ekiplerinin gelmesini bekliyoruz. Çalışmalarımızı çadır ve konteyner teminine yoğunlaştırdık, Sayın Cumhurbaşkanımız bu çalışmaları bizzat yönetiyor. Çadırların ülkemize taşınması konusunda THY sağ olsun kargo uçaklarını tahsis etti. Bazı ülkelerden de ilave kargo uçağı geliyor. Azerbaycan elindeki uçakları seferber etti, Katar, BAE, Rusya’dan da bir kargo uçağının tahsis edildiğini görüyoruz. 23 bin 878 çadır ülkemize ulaştı, 43 bin 482 çadırın sevkiyatı şu an sürüyor, gün içinde 9 bin çadır daha ülkemize yurt dışından ulaşmış olacak. Yabancı ülke ve kuruluşlar toplamda 96 bin 561 çadır taahhüdünde bulundu” dedi.

    “1 hafta 10 gün içinde 50 milyon dolar yatırım amaçlı gönderilecek”
    Türkiye’ye yatırım amaçlı 50 milyon dolar gönderileceğini söyleyen Libya Dışişleri Bakanı Necla el-Menguş, “Libya olarak maddi ve manevi olarak size yardımcıyız, büyük üzüntü duyuyoruz, birçok insan hayatını kaybetti. Tam olarak Türk halkını, hükümetini destekliyoruz, desteklerimizi vereceğiz. Libya ilk olarak 1 hafta 10 gün içinde 50 milyon dolar yatırım amaçlı gönderecek. Bütün Türk halkına taziyelerimizi iletmek istiyoruz. Birbirimize yardım etmekte kendimizi zorunlu hissediyoruz” diye konuştu.

    “PKK’nın, YPG’nin kontrol ettiği yerlerde kapı açılması söz konusu değil”
    Depremden sonra sınır kapılarının açıldığı iddialarını değerlendiren Bakan Çavuşoğlu, “İçinden geçtiğimiz zor günlerde dayanışmaya ve işbirliğine en çok ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde enerjimizi sosyal medyada ve değişik platformlarda dolaştırılan dezenformasyona harcadığımız için çok üzgünüz. Elbette muhalefet veya hükumete karşı olanlar olabilir. Eleştirebilirler de o da doğaldır. Ama halkı provoke etmek için yanlış bilgileri yaymak herhalde iyi niyetli bir yaklaşım değildir. Bu sorular tamamen depremle ilgilidir. Türkiye’de deprem oldu, Suriye’yi de etkiledi. Uluslararası toplum Türkiye’ye güçlü bir şekilde destek veriyor, teşekkür ediyoruz. Bunların bir kısmı Suriye ve Suriye halkına da destek vermek istiyor bunun için de teşekkür ediyoruz. Çünkü oradaki depremden etkilenenler de can. Bu yardımların bazıları havadan gidiyor ve hava sahamızı bu uçaklara açıyoruz. BM insani yardımları yıllardır Cilvegözü, Bab el-Hava geçişinden geçiriyor. Bu gümrük kapısının diğer tarafında yol ve köprülerde hasar olmuştu ve bunlar şu anda tamir ediliyor. Her geçen gün BM insani yardımlarını taşıyan tır sayısı artıyor. Kilis’te şu an bizim kontrolümüzde olan sınır kapısı var. Bu kapılardan da insani yardımları gönderebileceklerini söyledik. Olay bundan ibaret. PKK’nın, YPG’nin kontrol ettiği yerlerde kapı açılması söz konusu değil. Ayrıca yoğun bir şekilde Türkiye’ye Suriye’den mülteci geliyor bilgisi de doğru değildir” ifadelerini kullandı.

    “Gitsinler oradan alsınlar Suriyelileri kendi ülkelerine götürsünler”
    Belçika Başbakanı Alexander De Croo’nun ‘Mültecileri Türkiye’de tutmalıyız’ açıklamaları hakkında değerlendirmede bulunan Çavuşoğlu, “Belçika Başbakanından açıklama gelebilir. Eğer Belçika ya da Avrupa ülkeleri Suriye’deki ya da bizdeki Suriyelileri ülkelerine götürmek istiyorlarsa yardımcı olabiliriz. Doğrudan zaten insani yardımların bir kısmı doğrudan uçuşlarla o bölgeye gerçekleşiyor. Nasıl bizim uçaklarımız hem THY hem de özel şirketlerimiz de deprem bölgelerine gidiyorlar, yardım götürüyorlar ya da oraya gitmek isteyen gönüllüleri götürüyorsa, Suriye’ye gitmek isteyen uçaklara da hava sahamızı açarız. Gitsinler oradan alsınlar Suriyelileri kendi ülkelerine götürsünler. O onları bağlar” diye konuştu.

  • Bakan Çavuşoğlu’ndan İsveç hakkında sert açıklamalar

    Bakan Çavuşoğlu’ndan İsveç hakkında sert açıklamalar

    Bakan Çavuşoğlu, İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir-Abdullahiyan ile bir araya geldi. İkili görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenlendi. Bakan Çavuşoğlu görüşmeye ilişkin, “İran’dan doğalgaz tedarikimizin artması için de çalışmalarımız vardı. Geçen yıl ve bu yıl kış aylarında bir kesilme azalma oldu. Eğer teknik arıza varsa bunların giderilmesi için biz de katkı sağlamaya hazırız, Sayın Cumhurbaşkanımız da kesintilerin sonlandırılması ricasını da iletti. İran’da üretim kapasitesinin arttırılması için yapılabilecekleri de görüştük. Terör ile mücadele iki ülke için önemli. PKK tehdidinin ortadan kaldırılması konusunda biz gerekli tedbirleri alıyoruz, içeride ve dışarıda atılması gereken adımları atıyoruz. Suriye bağlamında da bu konuları değerlendirdik. Suriye konusunu da geniş olarak değerlendirdik. Sınır ve toprak bütünlüğü konusunu her zaman bizim önceliğimizdir. Gerek İran gerek Türkiye olarak Suriye’nin sınır, toprak bütünlüğü ve siyasi birliğini güçlü olarak destekliyoruz. Devam eden bir savaş var. Bu doğrultuda Astana formatı çerçevesinde aslında önemli adımlar da attık ama artık sonuç odaklı adımların atılması lazım. Bu doğrultuda rejim ile angajman süreci başladı. Önümüzdeki süreçte dışişleri bakanları düzeyinde bir toplantı yapılması planlanıyor” açıklamasında bulundu.

    “Irak’ta bir sorun varsa bizim sorunumuz”
    Bakan Çavuşoğlu, Türkiye-İran-Irak 3’lü mekanizmasını canlandırmaları gerektiğini de ele aldıklarını belirterek, “Özellikle Irak ile ilgili bölgesel sahiplenme önemli. Bizim Irak ile ilgili başka ülkelerin gelip de burada yönlendirmesi ile adım atmamıza gerek yok. Irak’ta bir sorun varsa bizim sorunumuz, Suriye’de bir sorun varsa bizim sorunumuz, İran’da bir sorun varsa bizim sorunumuz. Batı’dan ülkelerin gelip de ahkam keserek bizleri bir araya getirmeye çalışması aslında bize hakarettir. Bu herhangi bir ülkeye karşı olduğumuz için değil. Bizim gidip Batı’da iki ülkeyi bir araya getirme çabamız ne kadar absürtse, Irak ile ilgili bir toplantıda da başka bir ülkenin gelip burada bizleri bir araya getirmeye çalışması ya da getirdim edasında bulunması doğru bir yaklaşım değil” ifadelerini kullandı.

    “Şam ve Ankara arasındaki ilişkilerin değişime uğramasından büyük memnuniyet duyuyoruz”
    İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir-Abdullahiyan ise “Özellikle Enerji, ticari, kültür, turizm, çevre alanında iş birliğimizi geliştirmek hususunda da istişarelerde bulundu. Hem fikiriz birçok konuda. Çözüm yolunun önündeki bazı engeller varsa bunu gidermek adına odaklanmamız gerektiğini vurguladık. Güvenlik alanındaki iş birliğimiz esasen en üst düzeyde en iyi düzeyde iş birliğine şahit olduğunuz bir alandır. Şam ve Ankara arasındaki ilişkilerin değişime uğramasından da büyük memnuniyet duyuyoruz. İran’ın geçmişten bugüne kadar gösterdiği çabayı bugün neticeye vardığını görmek bizi de memnun etmektedir. Biz Ankara ve Şam arasındaki herhangi bir pozitif gelişmeyi bölgeye ve bizim ülkelerimizin yararına olduğunu düşünüyoruz. İran olarak bu iki ülke arasındaki yakın ilişkiyi göz önünde bulundurarak bu amaca bir an önce ulaşmak için bizler de elimizden geleni yapacağız” dedi.

    “Sınırımızın hemen ötesinde bir terör koridoru oluşturmak istediler”
    Açıklamaların ardından soruları yanıtlayan Bakan Çavuşoğlu, Suriye’ye ilişkin gelen soruya “Savaşın etkisi ile Suriye teröristler için bulunmaz bir fırsat. Suriye’de PKK ve YPG’nin amacı belli, bazı ülkelerin desteği ile sürekli güçlenmeye çalışıyorlar, Suriye’yi bölmek amacındalar. Terör devleti kurmak niyetindeler. Sınırımızın hemen ötesinde bir terör koridoru oluşturmak istediler. Biz gerek DEAŞ gerek PKK’ya yönelik operasyonlar ile bu planları öldürdük. Teröristlere karşı müdahalelerde bulunuyoruz. Ama bu teröristlerin buralardan temizlenmesi gerekiyor. Rusya, ABD söz verdi, 2019 yılında mutabakata vardık, iki ülke de sözünde durmada. Halen bu teröristler sınırımızın ötesinde. Bu teröre karşı hep birlikte mücadele etmemiz lazım. Suriye rejimi ile gerçekleştirdiğimiz görüşmeler de terör ile mücadele, Suriye’nin sınır bütünlüğü, göçmenler” cevabını verdi.

    “Ya teröristlerin döşediği mayınlara kurban olacaklar ya da ahitnameyi uygulayarak ileriye doğru yürüyeceğiz”
    Bakan Çavuşoğlu, İsveç’te savcının verdiği karara ilişkin, “Savcının ‘soruşturmaya gerek yoktur’ kararı son derece absürttür. Hepimiz hukukun üstünlüğünün ne demek olduğunu biliyoruz. Bu eylem kimler tarafından yapılıyor, teröristler. İsveç’in ahitnameye baktığımızda bunlarla mücadele sözü var mı, var. İfade özgürlüğünden bahsediyoruz. Bu saldırı, bu provokasyon ırkçı bir saldırı mı, evet. Irkçılık İsveç’te suç mu, değil mi, onun cevabını versinler. Nefret suçu içeriyor mu, evet içeriyor. İsveç’te nefret suçu işlemek serbest mi değil mi, onun cevabını versinler. Kimse bizi ‘İsveç’te ifade özgürlüğü var, bu suç değildir’ diye bizi kandırmaya çalışmasın, kimse bize bunu söylemesin. Bu ırkçı ve nefret suçu içeren bir eylemdir. Bu evrensel değerlere de karşıdır, uluslararası hukuka göre de suçtur. İsveç kelime oyunları ile bizi oyaladığını düşünüyorsa, aldandığını, kendisini aldattığını söylemek isterim. Ya teröristlerin döşediği mayınlara kurban olacaklar ya da hepimizin güvenliğini düşünerek ahitnameyi uygulayarak ileriye doğru yürüyeceğiz” ifadelerini kullandı.

    “İran’da kadınlar çok yüksek özgürlük haklarına sahipler”
    İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir-Abdullahiyan, İran’daki protestolara ilişkin gelen soruya, “İran’da kadınlar çok yüksek özgürlük haklarına sahipler. Bir İranlı kızın doğal ölümüyle gözlerini dünyaya kapatması esasen hepimizi üzüntüye boğdu. Yabancı güçlerin müdahalesiyle ve sosyal medyanın desteğiyle siyasi ve özel amaçlar ile İran aleyhinde bir komploda bulunuldu. Şayet Batı, dünyada ve bölgemizde kadın haklarının savunucusu olduğunu iddia ediyorsa neden Filistinli gazeteci Şirin Hanım’ın Siyonist rejiminin eliyle ölümüne karşı çıkmadı, bir tepki vermedi?” cevabını verdi.

     

     

  • Bakan Çavuşoğlu: “Türk yüzyılı, Türk baharı başladı”

    Bakan Çavuşoğlu: “Türk yüzyılı, Türk baharı başladı”

    Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Meksika Dışişleri Bakanı Marcelo Ebrard ile bir araya geldi.

    Gerçekleştirilen ikili görüşmenin ardından basın toplantısı düzenlendi.

    Türkiye ve Meksika arasındaki ilişkilerin her alanda sürekli gelişmesinden memnun olduklarını dile getiren Bakan Çavuşoğlu, “İlişkilerimizde ciddi bir potansiyel var. Bu potansiyeli yakalamamız lazım. Bundan istifade etmemiz gerekiyor. Bugün bunları konuştuk. Kabul ettiğimiz ortak bildiride buna vurgu yaptık. Meksika, Latin Amerika bölgesinde bizim üçüncü ticaret ortağımız. Aslında biraz şaşırdım. Kolombiya, Meksika’yı geçmiş. Bizim ticaret hacmimizin geçen yıla göre artmasına rağmen üçüncü sırada. Ama bizim 5 milyar dolarlık bir hedefimiz var. Buna ulaşmak için biraz gayret sarf etmek lazım” ifadelerini kullandı.

    Ticaretin önündeki engellerin kaldırılması gerektiğine vurgu yapan Bakan Çavuşoğlu, gelecek yılın ilk çeyreğinde Serbest Ticaret Anlaşması müzakerelerini canlandırma konusunda hem fikir kalındığını aktardı.

    Türk dizilerinin Meksika’da çok popüler hale gelmesiyle Türk diline ilginin arttığının altını çizen Çavuşoğlu, Meksika’da yüz yüze Türkçe derslerine başlanıldığını ve ilginin de fazla olduğunu söyledi. Ayrıca Çavuşoğlu, Meksika’ya 2022 Dünya Kupası’nda da başarılar diledi.

    “Tahıl Anlaşması’nın uzatılması epeydir gündemimizde”

    Açıklamalarının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Çavuşoğlu, Tahıl Anlaşması’nın süresinin uzatılmasına ilişkin, “Tahıl Anlaşması’nın uzatılması epeydir gündemimizde” dedi.

    Rusya’nın tahıl ve gübre ihracatının önündeki engellerin kaldırılması talebinin de masada olduğunun altını çizen Çavuşoğlu, “Bu aslında İstanbul’da varılan mutabakatın bir parçası. Her ne kadar ürünler yaptırım listesinde olmasa da ürünlerin ihracatının gerçekleştirilmesi için taşınması lazım, ödemelerin yapılması lazım. Tüm bu konular yaptırım kapsamında olduğu için özellikle gübre konusunda bir ilerleme sağlanamadı. Biz bu süreçte BM’yle birlikte temaslarımızı yoğun bir şekilde sürdürdük” şeklinde konuştu.

    “Umarım 4 ay sonra tekrar uzatılır”

    Önemli adımların atıldığını belirten Çavuşoğlu, “Rusya’da tahmin oldu ama engellerin tamamen kalkmadığını söylemek lazım. Bunu söylediğiniz zaman bazıları ‘Rusya’yı mı savunuyorsunuz?’ diyor. Hayır, Rusya’yı savunmuyoruz. Bu bir anlaşma. Ukrayna tahılının sorunsuz bir şekilde ihtiyaç sahibi ülkelere gidebilmesi için Rusya’nın taleplerinin de anlaşmada olduğu gibi karşılanması gerektiğini söylüyoruz. Anlaşmaya herkesin uyması lazım. Bazı zorluklar oldu ama epeyce bir mesafe kat edildi. Umarım 4 ay sonra tekrar uzatılır, 120 gün değil de 1 yıl uzatılır” diye konuştu.

    “Sonuçta devam eden bir savaşın yansıması maalesef kaza da olsa”

    Bakan Çavuşoğlu, Polonya’ya düşen füze ile ilgili gelen soruya ise, “Her şeyden önce Polonyalı dostlarımıza geçmiş olsun dileklerimizi iletmek istiyoruz. İlk incelemelere göre bir kaza yaşandığı anlaşılıyor. Sonuçta devam eden bir savaşın yansıması maalesef kaza da olsa. Bir an önce savaşın sonlandırılması müzakere masasına dönülmesi her bakımdan önemli” yanıtını verdi.

    “Türk yüzyılı, Türk baharı başladı”

    Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) Türk Devletleri Teşkilatı’na gözlemci üye olmasına gelen tepkileri değerlendiren Çavuşoğlu şunları söyledi:
    “AB’nin ne hakkı var ki Türk Devletleri Teşkilatı’na müdahale etsin. ABD’ye de mesajımız şu; hem Türkiye Yunanistan ilişkilerinde hem de Kıbrıs’ta dengeyi bozdunuz. Kantarınızın ayarı bozuldu. Dengeli olun ve uluslararası hukuktan bahsediyorsanız Yunanistan’ın Rum kesiminin ihlallerine bakın. Aynı zamanda biz ABD’den de icazet alacak değiliz. Türk yüzyılı, Türk baharı başladı. KKTC’nin Türk Devletleri Teşkilatı’na üye olmasıyla aslında yine bu anlamda bir filizin ortaya çıktığını söyleyebiliriz. ABD’nin ve özellikle AB’nin Türk Devletleri Teşkilatı üyelerine baskı yaptığını hatta tehdit ettiğini gördük. Her bir ülkeye notalar verdiler, mektuplar yazdılar, baskı yaptılar. AB ya da ABD kim olursa olsun bu tür tehditlere boyun eğmeyen bir Türk dünyası var. Türk dünyasının birliği kimsenin hilafına, aleyhine değil.”

  • “Thodex kurucusu Özer’in iadesini bekliyoruz”

    “Thodex kurucusu Özer’in iadesini bekliyoruz”

    Bakan Çavuşoğlu, Avrupa ve Dışişleri Bakanı Olta Xhaçka ile bakanlıkta bir araya geldi. Gerçekleştirilen ikili görüşmenin ardından basın toplantısı düzenlendi.

    Bakan Çavuşoğlu, yapılan ikili görüşmeye ilişkin, “Ticaret hacmimiz ciddi anlamda artıyor. Geçen yıl yüzde 68 oranında artı. 853 milyon dolar olmuştu. Bu yıl 1 milyar doların üzerine çıkacağımız anlaşılıyor. Bu ticaret hacmimize baktığımızda bizim lehimize de ciddi bir açık var. Her ülke ihracatını arttırmak ister ama artarken biraz daha dengelemek, Arnavutluk’un bize satabileceği ürünlerin miktarını ve değerini arttırmak lazım. Bunları ele almak için Karma Ekonomik Komisyonu Toplantısını da gerçekleştirmek lazım. Yaklaşık 2 yıl önce toplantıyı gerçekleştirmiştik, şimdi Arnavutluk’ta taahhüt bekliyoruz. Ticaret dengesinde böyle bir açık varsa, bu açığı önemli miktarda yaktığımız yatırımlarla da dengeliyoruz diyebiliriz. 600’den fazla firmamız Arnavutluk’ta yatırım yapıyor. Önemli projeleri de üstleniyorlar. Türkiye olarak Arnavutluk’ta toplam yatırımlara baktığımızda birinci sıradayız” açıklamasında bulundu.

    “Thodex kurucusu Özer’in ülkemize iadesini bekliyoruz”

    Çavuşoğlu, Thodex kurucusu Faruk Fatih Özer’in iadesine ilişkin, “Görüşmemizde FETÖ konusunu da gündeme getirdik. FETÖ bulunduğu her ülke için tehdittir. Her ülkede başka üçüncü ülke FETÖ’yü kullanır, bize karşı kullanır, Arnavutluk’a karşı kullanır. Dolayısıyla Arnavutluk’un da güvenliği bakımından önemlidir. Bazı önemli adımlar atıldı. Bazı kişilerin Türkiye’ye iadesi konusunda da gerekli bilgileri bugün paylaştık. Diğer taraftan Thodex kurucusu Faruk Fatih Özer’in Arnavutluk’tan ülkemize iadesi konusunu da gündeme getirdik. Bir mahkeme süreci var, bugün 4’üncü mahkeme görüldü. 5’inci mahkeme 10 Kasım’da olacak, hukuki sürecin bir an önce tamamlanması ile birlikte bu şahsın ülkemize iadesini bekliyoruz. Çok sayıda vatandaşımızı dolandıran bir sahtekardır” diye konuştu.

    Arnavutlar ve Türklerin resmi düzeyde her şeyden önce sosyal düzeyde de tarihi bir dostluğa sahip olduğunu söyleyen Arnavutluk Avrupa ve Dışişleri Bakanı Olta Xhaçka, “Görevimiz diplomat ve politikacılar olarak dostluğu, insanlar arası bağları ve iyi niyeti daha güçlü ilişkilere, iş birliğine ve ortaklığa dönüştürmektir” açıklamasında bulundu.

    Türkiye’nin desteğinden dolayı teşekkür eden Xhaçka, “Kasım 2019’daki en önemli iki olayda, trajik depremden sonraki yeniden yapılanmamız için yapılan cömert yardım, korona virüs sırasında verilen destekten dolayı minnettar olduğumuzu vurgulamak isteriz. Bu konuda başardıklarımızla gurur duymamız gerektiğine inanıyorum. Çünkü ülkelerimiz arasındaki ilişkiler hiç bu kadar güçlü olmamıştı. Arnavutluk’la Türkiye arasındaki diplomatik ilişkilerin kuruluşunun 100’üncü yılını kutlamak üzere hazırlanmaktayız” ifadelerini kullandı.

    “Sürücü belgelerinin tanınması gündeme geldi”

    İki ülke arasındaki sürücü belgelerinin tanınmasına ilişkin konuşan Xhaçka şöyle devam etti:

    “Meslektaşımdan (Bakan Çavuşoğlu) sürücü belgelerinin tanınmasına ilişkin anlaşmanın yürürlüğe girmesinin sonuçlandırılması için ülkedeki yerel prosedürleri hızlandırmasını ve yardımcı olmasını rica ettim. Biz kendi tarafımızda iç prosedürleri zaten tamamlamış durumdayız. Bu karşılıklı olarak faydalı bir anlaşmadır.”

  • Çavuşoğlu: “Biz güçlünün değil haklının yanındayız”

    Çavuşoğlu: “Biz güçlünün değil haklının yanındayız”

    Bir dizi temasta bulunmak üzere Mersin’e gelen Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, STK temsilcileriyle buluştu. Bakan Çavuşoğlu, burada yaptığı konuşmada, Türkiye’nin son dönemde dış politikasıyla tüm dünyada ön plana çıktığını söyledi. Türkiye ile beraber Türk dünyasının da küresel ölçekte yıldızının parladığını kaydeden Çavuşoğlu, “Karabağ’ın azat edilmesi sadece bunun bir sonucu. Türk Devletleri Teşkilatının son dönemde hızlı dönüşümü diğer bir örnektir.

    Ukrayna savaşı ve enerji krizi gibi temel sınamalar karşısında ekonomik ve siyasi işbirliğimizi nasıl derinleştirebileceğimizi de bu toplantı da yine kardeş ülkelerin dışişleri bakanlarıyla ele aldık. Cumhurbaşkanımızın liderliğinde ülkemizi ve Türk dünyasını siyasi ve ekonomi güç merkezine dönüştürüyoruz. Dış politikamızdaki gelişmeler kesinle bir tesadüf değildir. Bunlar son 20 yılda her alanda kat ettiğimiz mesafenin bir neticesidir. Bir ülkenin dış politikada başarılı olabilmesi için sadece kaliteli diplomatlarının olması yetmez. Gururla söylüyorum dünyanın en kaliteli diplomatlarına sahibiz ve 500 yıldan fazla bir geleneğe sahibiz. Burada liderlik, ekonomi, askeri güç, eğitim ve kültürel derinlik ile en önemlisi beşeri unsur gibi milli güç unsurlarının da bu alanlarda olması lazım. Milletimizin çalışkanlığı ve azmi olmasa bizler dünyanın farklı yerlerinde bu kadar aktif, bu kadar güçlü olamazdık” diye konuştu.

    “Son 20 yılda ülkemize gelen yabancı yatırım miktarı 240 milyar doların üstünde”

    Türkiye’ye yatırımcı çekmek için var güçleriyle çalıştıklarını söyleyen Çavuşoğlu, şöyle devam etti:

    “Son 20 yılda ülkemize gelen yabancı yatırım miktarı 240 milyar doların üstünde. Bir öncesi 23 yılda ise sadece 15 milyar dolar. Yani senede 1 milyar dolar bile değil. Yine ulaştırmanın kesintisiz devamı için önemli projeleri hayata geçirirken aktif rol oynuyoruz. Yaptığımız 3’lü ve 4’lü buluşmaları devam ettirip, heyetleri genişleteceğiz. Yine enerji güvenliğimizin sağlanması için kaynak, transit hedef ülkeler nezdinde yoğun diplomatik girişimlerimizi sürdürüyoruz. Bugün bu çalışmalarımızın meyvelerini millet olarak topluyoruz. Avrupa’da ciddi bir enerji krizi beklenirken, bizde olmaması da tesadüf değil. Enerji üreten veya enerjide yeterli bir ülke değiliz, dışa bağımlı bir ülkeyiz. Ancak niye bu kadar ülke enerji konusunda sıkıntı çekerken, biz Türkiye olarak böyle bir dert içinde değiliz. Elbette fiyatlarda dünyada yükseldiği için bizde de yükseliyor. Dolayısıyla biz bu anlamda da krizi yaşamıyorsak, böyle bir dert içinde değilsek bu 20 yıldır izlediğimiz politikaların da bir yansımasıdır. İnşallah bundan sonra da bu stratejik girişimlerimize devam edeceğiz.”

    “Mersin ihracatta Türkiye’de ilk 7 içinde”

    Son 12 ayda ihracatın 252 milyar doları aştığının altını çizen Çavuşoğlu, “Tabi bu tarihimizin en yüksek 12 aylık rakım. Tabi arzda, tedarikte sorunlar yaşanıyor. Artık ham madde bulma konusunda üreticilerimiz tüm dünyada zorluk çekiyor ama Türkiye’nin üretim kapasitesinin her geçen gün arttığını görüyoruz. 2022 Ağustos ayı itibariyle yine Türkiye’nin en fazla ihracat yapan illerinden bir tanesi Mersin. 3.64 milyar dolar ihracatla Türkiye’de ilk 7 içinde. 2021 yılında Mersin’in ihracatı 2.6 milyar dolar. Bu sene ilk 8 ayda, geçen seneki rakamı neredeyse 2’ye katlayan bir şehrimizden bahsediyoruz. Bu ne demektir? Mersin Limanından daha fazla ürün yurt dışına çıkıyor demektir. Yani daha fazla üretim, daha fazla, istihdam, daha fazla zenginleşme demektir. Yapılan bu yatırımlar lojistik olarak bizi dünyaya bağlıyor. Yani iş insanimizin emeğinin karşılığını almasını sağlıyor” şeklinde konuştu.

    “Güçlünün değil haklının yanındayız”

    Dış politikanın 2 amacı olduğunu belirten Çavuşoğlu, “Birincisi ülkenin güvenliğini artırmak, ikincisi refahını artırmak. Güvenlik olmadan refah, refah olmadan güvenlik olmaz. Biz de politikamızla, yükselen gücümüzle çevremizde bir güvenlik ve refah atmosferi oluşturuyoruz.

    Etrafımızdaki ateş çemberinden etkilenmeyi en aza indirmeye çalışıyoruz. Rusya-Ukrayna savaşının gölgesi Mersin’deki seralara düşmesin diye gayret sarf ediyoruz. Yine Suriye’de, Irak’ta, Libya’da etkili olmamız güvenliğimiz için, huzurumuz için. Doğu Akdeniz’de, Kıbrıs’ta ve Ege’de Yunan ve Rum’un sinsi planlarına karşı duruyorsak, gelecek nesillerimiz için. Sadece etrafımızdaki yangınları söndürmekle yetinmeyip, küresel krizlere çözüm arayan bir Türkiye var artık. Çünkü dış politikamız kadim medeniyetimizin değerleri üzerinde kuruldu. Cumhurbaşkanımızın deyimiyle daha adil bir dünya için herkesin duasını ve desteğini hissediyoruz. Biz güçlünün değil haklının yanındayız” dedi.

  • “Avrupa’nın enerji krizinin hafifletilmesinden yanayız”

    “Avrupa’nın enerji krizinin hafifletilmesinden yanayız”

    Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Katar Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani ile birlikte düzenlediği ortak basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtladı.

    “Avrupa’nın zayıflaması Türkiye’nin çıkarına değildir”

    Rusya Lideri Putin’in Türkiye’de gaz merkezi kurulmasına yönelik önerilerini değerlendiren Çavuşoğlu, “Putin’den böyle bir teklif geldi. Kuzey Akım 1 ve Kuzey Akım 2’de sabotaj oldu. Dolayısıyla güvenilir bir güzergah olmaktan çıktığını düşünüyor Rusya. O nedenle Türkiye üzerinden boru hatları ile Avrupa’da isteyen ülkelere gaz tedariğinin yapılabileceğini söylüyor. Türkiye’nin bu anlamda bir merkez olmasını istiyor. Bugün enerji konusunda da Katar önemli bir aktör olduğu için fikir alışverişinde de bulunduk. Şu anda zaten Türkiye’de önemli Türkiye üzerinden petrol ve boru hatları geliyor, Güneydoğu Avrupa ülkelerine kadar gidiyor. Türk Akım 1 kendi ihtiyacımız için inşa edildi. Türk Akım 2 ise Güneydoğu Avrupa ülkelerine gaz tedariği için gerçekleştirilen bir proje. Biz Avrupa’nın enerji krizinin hafifletilmesinden yanayız. Avrupa’nın zayıflaması Türkiye’nin çıkarına değildir. Avrupa’nın enerji sorununun aşılmasında katkı sağlıyoruz sağlamak da isteriz.

    Tahıl anlaşması sadece Avrupa’nın değil dünyanın içinde olduğu bir krizin hafifletilmesine katkı sağladı. Fiyatlar da ilk defa uzun aradan sonra bu kadar düştü. Sonuç itibariyle Cumhurbaşkanımızın dün basın mensuplarına söylediği gibi bunun iyi şekilde çalışılması gerekiyor. Yapılacak yatırımlar var bunların incelenmesi lazım. Borsanın oluşabilmesi için belli sayıda ülkede gazın Türkiye’ye gelmesi lazım ki o sayıya ulaştık ve belli miktarda olması lazım. Şu anda bile gaz fiyatlarının belirlenmesi için bir merkez olma hüviyetini kazandık. Bir taraftan bu yatırımların yapılması lazım, diğer taraftan bu arz talep meselesi. Ne kadar Avrupa ülkesi böyle bir projeden gaz almaya hazır tüm boyutlarını beraberce çalışmak lazım. Ondan sonra aşama aşama bilgiler verilir” ifadelerini kullandı.

    “Şartlı şekilde kullanamayacağımız şeyi almanın faydası olmaz”

    ABD’den Türkiye’ye F-16 satışı konusunda gelinen son noktayla ilgili bir soruya yanıt veren Çavuşoğlu, “Teknik düzeyde görüşmelerin çok iyi geçtiğini söylemiştim. Biz daha sonraki aşamada yönetimin de destek verdiğini söylemiştik gerek Biden’ın, gerek Dışişleri Bakanlığının. Fakat kongreden bazı kararlar alınırken koşullarla ilgili değişiklik önergeleri verilmişti. Bunlar kabul edilmişti. Bu şartlarda almanın bir anlamı olmadığını da söyledik. Özellikle yönetimin kongre düzeyinde kendi çabalarına ilaveten bizim de kendilerine katkı sağlamamız yönünde talepler gelmişti. Bir taraftan milletvekillerimiz ABD’ye giderek kongre düzeyinde girişimlerde bulundular. Sayın Cumhurbaşkanımız Birleşmiş Milletler Genel Kurulu marjında ABD’li senatörlerle bir araya geldi. Bu konudaki düşüncelerimizi kendileri ile paylaştık. ABD, yönetimin ve Pentagon’un görüşü F-16’ların Türkiye’ye verilmesi sade Türkiye’nin yararına değil NATO’nun da yararına dolayısıyla ABD’nin de çıkarına uygun olduğunu söylüyorlardı. Bu doğrultuda geçti ama bunun bir an önce neticelendirilmesi lazım. Aleyhte kampanya yürüten senatörler oldu onlarla da konuşuldu. Büyükelçiliğimiz sürekli temas halindeler. Umarım sorunsuz neticelenir. Şartlı bir şekilde kullanamayacağımız şeyi almanın faydası da olmazı” açıklamalarında bulundu.

    “Türkiye’nin Rusya ile Batı’yı bir araya getirme girişimi hiçbir zaman olmadı”

    Bakan Çavuşoğlu, Türkiye’nin Rusya ile Batı ülkelerini bir araya getirme girişiminin olup olmadığının sorulması üzerine şunları söyledi:
    “Türkiye’nin Rusya ile Batı’yı bir araya getirme girişimi hiçbir zaman olmadı. Ama Zelensky ile Putin’i kendilerinin de talebi üzerine geçmişte tarafları bir araya getirme çabası oldu. Dışişleri Bakanları ve müzakere heyetleri düzeyinde bir araya getirdik. Fakat liderler düzeyinde savaş ilerledi, ateşkes olasılığı azaldı, böyle bir ihtimal şu anda yakın zamanda görülmüyor ama inşallah olur. Cumhurbaşkanımızın özellikle Prag toplantılarında söylediği şuydu; ‘Rusya ve Putin’i eleştiriyorsunuz doğru, biz de Rusya’nın yanlış politikaları olduğu zaman reddettiğimizi söylüyoruz. Ama diğer taraftan diyaloğu koparmamak lazım’. Cumhurbaşkanımız her iki tarafla da görüşmenin faydalarını anlattı. Batıya da tamam yaptırım yapıyorsunuz ama sadece eleştirmek yetmez, bu savaşın sona ermesi için her iki tarafla temasta olmakta fayda var. Bu teklif değil tavsiyedir. Rusya ile diyalog sayesinde tahıl anlaşmasının başarı ile sonuçlandırıldığı, esir takasının gerçekleştirildiğini anlatıyor. Sonuçta mutlaka bir barış olacak ama ne zaman olacak. Bunun Ukrayna için adil bir barış olması lazım. Yaptırımların kaldırılması hangi şartlarda olacak. Batı ile Rusya arasında müzakere edilmesi gereken birçok konu var. Yarın bu noktaya gelindiğinde bu temaslar zaten olacak. Böyle bir noktada her zaman katkı sağlarız ama şu anda somut bir girişimimiz yok.”

    Çavuşoğlu, Türkiye Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesi sürecine ilişkin ise şöyle konuştu:

    “Bizim Ermenistan ile imzalayacağımız bir anlaşma şu an yok. İlişkilerin normalleşmesi için hangi adımları atacağız bunları konuşuyoruz. Özel temsilcilerimiz maalesef hepsi yurt dışında olmak üzere 4 defa bir araya geldiler. En son Türkiye ve Ermenistan’da bir araya gelme konusunda mutabık kaldılar. Bundan sonraki toplantılar Türkiye ve Ermenistan’da olacak. Sonuçta Ermenistan ile biz normalleşme konusunda samimiyiz. Esas sorun henüz daha Ermenistan Azerbaycan arasında kalıcı bir kapsamlı bir barış anlaşması imzalanmaması. Bu yönde müzakereler devam ediyor. Bu süreci de destekliyoruz. Azerbaycan ile koordinasyon içinde hareket ediyoruz. Bu yadırganmamalı gayet doğaldır. Bizim de Azerbaycan’ın da samimi olduğunu söylemek isterim.”

  • “Libya ile ticaret hacmimiz 4 milyarı aşacak”

    “Libya ile ticaret hacmimiz 4 milyarı aşacak”

    Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Libya’ya gerçekleştirdiği resmi ziyaret çerçevesinde Libya Dışişleri ve Uluslararası İşbirliği Bakanı Necla Manguş ile ortak basın toplantısı düzenledi.

    Libya’da 27 Ağustos‘ta yaşanan çatışmalara ilişkin açıklamalarda bulunan Çavuşoğlu, “Hayatını kaybeden Libyalılara Cenabı Allah’tan rahmet diliyoruz, yaralılara acil şifalar diliyoruz. Libya’nın zor zamanlarında hep Libya’nın ve Libya halkının yanında olduk. Bundan sonra da hiç tereddüt etmeden yanınızda olacağız, desteklemeye devam edeceğiz. Batısıyla, doğusuyla, güneyiyle Libya bizim için bir bütündür ve çok kıymetlidir. Milli birlik ve beraberliği engellemeye, kardeş kavgası çıkarmaya yönelik hamlelerin karşısında durmaya da Türkiye olarak devam edeceğiz. Bu anlayışla Libya’daki tüm kesimlerle de görüşüyoruz. Libyalı kardeşlerimizin kalıcı barış, huzur ve refahı bir an önce tesis etmeleri için her türlü desteği vermeye hazırız” dedi.

    Türkiye’nin Libya ile olan ilişkilerinin gücünü ortak tarihten, komşuluk ve kardeşlik bağlarından aldığını ifade eden Çavuşoğlu, “Bugünkü görüşmelerimizde ilişkilerimizi daha da ileriye taşıma taahhüdümüzü karşılıklı olarak vurguladık. Bugün iki tane anlaşma imzaladık. Hidrokarbonlar ve protokol alanlarındaki mutabakat muhtıralarını imzaladık. Şu anda arkadaşlarımız üzerinde müzakere etmeye devam ediyorlar. Bugün inşallah gaz alanında da bir mutabakat muhtırasını imzalayarak dönmüş olacağız. Ama çok sayıda taslak belgeler var. Bu belgeler üzerinde müzakerelerimizi yapıcı bir şekilde sürdürüyoruz. İlişkilerimizin hukuki zeminini güçlendirecek ve iki ülke arasındaki bağları güçlendirecek bu anlaşmaları da bir sonraki Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi Toplantısı’nda imzalamayı düşünüyoruz” şeklinde konuştu.

    Sahada büyük fedakarlıklarla tesis edilen sükunetin kalıcı barış ve istikrara evrilmesi için yine birlikte çalışmaya devam edeceklerini kaydeden Bakan Çavuşoğlu, “Güvenlik ve askeri işbirliği mutabakat muhtırası, istikrar yolunda önemli bir mihenk taşıdır. Bu kapsamdaki çalışmalarımızı Libya’nın düzenli bir orduya kavuşması için işbirliği içerisinde sürdüreceğiz. Yine deniz yetki alanlarına ilişkin mutabakat muhtırası ortak menfaatlerimizi güvence altına alıyor. Libya ve Libyalıların haklarını, Türkiye ve Türk halkının haklarını güvence altına alan bir anlaşmadır. Bu husus her kesimden Libyalı kardeşlerimizce de kabul ediliyor” ifadelerini kullandı.

    “Akdeniz’i barış denizine dönüştürme hususunda kararlılığımız tamdır”

    Türkiye’nin Akdeniz’i tüm kıyıdaş ülkelerin hakça yararlandığı barış denizine dönüştürme hususunda kararlılığının tam olduğunu vurgulayan Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, “O nedenle sayın cumhurbaşkanımız Avrupa Birliği’ne de bir ortak konferans, Doğu Akdeniz konferansı teklifinde bulunmuştur. Şimdi Avrupa Birliği’nden bu konuda olumlu cevap bekliyoruz. Sadece önümüzdeki süreçte Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi Toplantısı değil ekonomik işbirliğimizi güçlendirmek için diğer mekanizmaları da etkin bir şekilde kullanmamız lazım. Karma ekonomik komisyonu toplantısına hazır olduğumuzu bugün ticaret bakanımız Sayın Başbakanla yaptığımız toplantıda vurguladılar. Ticari ilişkilerimizi kazan-kazan anlayışıyla daha da geliştirmek istiyoruz. İş insanlarımızın Libya’ya dönmesini ve Libya’da yarım kalan projeleri tamamlamasını ve yeni projeleri de hayata geçirmesini teşvik ediyoruz. Bu konuda da Libya hükümeti ile birlikte çalışmaya devam edeceğiz. Bayrak taşıyıcımız Türk Hava Yolları’nın tekrar uçuşlarına başlaması için de birlikte çalışıyoruz. Havaalanlarında gerekli tedbirlilerle ilgili Libya tarafının attığı adımları memnuniyetle karşılıyoruz. Önümüzdeki süreçte Türk Hava Yolları’ndan uzman arkadaşlarımız tekrar Trablus ve diğer şehirlere gelerek incelemede bulunacaklar. Bu uçuşların da en kısa sürede başlamasını istiyoruz” dedi.

    “Uluslararası toplumu Libyalıların çabalarını desteklemeye çağırıyoruz”

    Şartlar olgunlaştığı zaman Bingazi Başkonsolosluğu’nun da yeniden açılacağını söyleyen Çavuşoğlu, “Diğer taraftan parlamentolar arası temaslara da önem veriyoruz. Türkiye Büyük Millet Meclisi Libya Dostluk Grubu’nun da önümüzdeki haftalarda Libya’ya bir ziyareti gerçekleşecek. Görüşmelerimizde Libya’nın güvenli ve müreffeh bir gelecek inşa etmesi için seçimlerin bir an önce düzenlenmesi gerektiğini vurguladık. Biraz öncede Necla Hanım toplantıda da Sayın Başbakan seçimle ilgili düşüncelerini paylaştılar. Somut bir yol haritasına duyulan ihtiyacı biz de dile getirdik. Siyasi konularda çözümün diyalogdan geçtiğini de belirttik. Tüm kesimleri mevcut ihtilafları uzlaşı yoluyla çözmeleri için teşvik etmeyi de sürdüreceğiz. Temsilciler Meclisi ve Yüksek Devlet Konseyi’nin hukuki altyapı çalışmalarını daha fazla geciktirmeden tamamlamalarını da bekliyoruz. Uluslararası toplumu Libya’nın huzurunu, istikrarını bozacak adımlardan imtina etmesini ve Libyalıların bu yöndeki çabalarını desteklemeye çağırıyoruz. Birleşmiş Milletler’in bu bağlamda oynayacağı kolaylaştırıcı role de önem veriyoruz. Başkanlık Konseyi’nin başlattığı ulusal uzlaşı sürecini kıymetli görüyoruz gerekli desteği vermeye de hazırız. Biz bugüne kadar olduğu gibi bundan sonraki süreçte de Libyalı kardeşlerimizin yanında olmaya devam edeceğiz” şeklinde konuştu.

    İmzalanan hidrokarbon anlaşmasının hem karada hem denizde kazan-kazan anlayışıyla Türk firmalarının ve Libya firmalarının birlikte araştırma, sondaj gibi işbirliğini hedeflediğini belirten Çavuşoğlu, “Gaz anlaşması da şu anda enerji bakanlıklarımız arasında müzakere ediliyor. İmzalandıktan sonra içeriğini açıklayacağız. İki ülke arasında işbirliğini hedefleyen bir anlaşma olacak” dedi.
    Deniz Yetki Alanları Anlaşması konusunda bir yanlış anlaşılma olduğuna dikkat Çeken Bakan Çavuşoğlu, “Bu anlaşma iki egemen ülke arasında imzalanan bir anlaşmadır. Bu anlaşma yürürlükte olan bir anlaşmadır. Ayrıca hem Türkiye hem de Libya böyle bir anlaşmayı imzaladığımızı BM’ye bildirmiştir. BM, bir onay mekanizması değildir. Bildirimde bulunduk. Biz Türkiye olarak deniz yetki alanlarımızı yani kıta sahanlığımızın sınırlarını da BM’ye kaydettirdik. Libya’nın yapması gereken de kendi kıta sahanlığı, deniz yetki alanlarını belirleyerek onu da BM’ye kaydetmesidir” diye konuştu.

    “Libya ile ticaret hacmimiz 4 milyarı aşacak”

    Türkiye’nin yerel paralarla ticareti teşvik etiğini söyleyen Bakan Çavuşoğlu, “Milli paralarla ticaret yaptığımız ülkeler var. Bunun oranını da artırmaya çalışıyoruz. Ayrıca Merkez bankalarımız arasında Swap anlaşması da imzalanıyor. Dolayısıyla Libya ile ticaret hacmimiz 4 milyarı aşacak görünüyor. Gerek takas gerekse milli paralarla ticaret niye olmasın? Uzmanlarımız bu konuda birlikte çalışırlar. Biz Türkiye olarak bunu arz ederiz” ifadelerini kullandı.

    Seçim sürecinin Libyalıların karar alacağı bir süreç olması gerektiğini belirten Çavuşoğlu, “Bir yol haritasının belirlenmesi gerekiyor. Seçimden önce gerekli yasal düzenlemelerin de yapılması gerekiyor. Seçim sonuçlarının herkes tarafından kabul edilmesi için gerekli düzenlemelerin yapılması, seçim gününde de seçim süreci öncesi de tüm teknik çalışmaların öyle düzenlenmesi gerekiyor ki seçimin şeffaf adil demokratik bir şekilde gerçekleşmesi ve seçim sonuçlarının da herkes tarafından kabul edilmesi, ülkenin milli birliği bakımından da önemli. Aynı zamanda siyasi istikrarı bakımdan da önemli. Türkiye olarak da biz buna önem veriyoruz” dedi.

    “Üçüncü ülkelerin iki egemen ülkenin imzaladığı anlaşmaya müdahale etmeye hakkı yoktur”

    Geçmişte ve bugün Türkiye ve Libya arasında imzalanan anlaşmaların iki egemen devlet arasında kazan-kazan anlayışıyla imzalanan anlaşmalar olduğunun altını çizen Çavuşoğlu, “Dolayısıyla üçüncü ülkelerin iki egemen ülkenin imzaladığı anlaşmaya müdahale etmeye hakkı yoktur. Onların ne düşündüğü önemli değil. Önemli olan bizim imzaladığımız anlaşmalar iki ülke ve iki ülke halkına faydalı mı faydalı değil mi biz buna bakarız. İmzaladığımıza göre de burada karşılıklı bir fayda görüyoruz. Biz her alanda Libya ile ilişkilerimizi daha da geliştireceğiz. Libya’nın üçüncü ülkelerle de ilişkilerini geliştirmesinden biz ancak memnuniyet duyarız. Libya’nın egemen bir devlet olduğunu o ülkeler de unutmasınlar. Olumsuz anlamda Libya’nın içişlerine de karışmayı bıraksınlar” diye konuştu.

  • Bakan Çavuşoğlu’ndan F16 açıklaması

    Bakan Çavuşoğlu’ndan F16 açıklaması

    Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, ABD’de düzenlediği basın toplantısında İngiltere’deki temaslarını ve ABD’deki temasları anlatarak, “Sayın Cumhurbaşkanımız toplamda 25 ikili görüşme gerçekleştirdi ve diğer görüşmelerle birlikte 31 faaliyette bulundu, görüşme gerçekleştirdi. Bu görüşmelerin 16’sına da ben de refakat ettim” dedi. Çavuşoğlu, “Temaslarımız da hem ikili ilişkilerimizi hem de güncel küresel, bölgesel gelişmeleri ele alma fırsatımız oldu. Birçok görüşmelinin odak noktasını Rusya-Ukrayna bağlamındaki gelişmeler oluşturdu. Bir çok mevkidaşımdan uluslararası barışı katkılarımız hakkında övgü dolu ifadeler duydum, özellikle Cumhurbaşkanımızın üstlendiği rol hakkında. Küresel gıda güvenliği bağlamında İstanbul anlaşmasının işlemesi ya da işlemeyi sürdürmesi herkesin ortak temennisi. BM Genel kurulu haftası esnasında Rusya’nın kısmi seferberlik kararı. Zaporojiya, Herson, Luhansk ve Donetsk’te referandum ilanı ve esir takasa önemli gelişmeler oldu” ifadelerini kullandı.

    “Umut Türkiye’de”
    Basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Bakan Çavuşoğlu, Türkiye’nin attığı adımlara yönelik soruya, “Bizim görüştüğümüz muhataplarımız Türkiye’nin şu anda barış için bir umut olduğunu söylüyor. Aynı şekilde bu tahıl anlaşmasının imzalanmasında Türkiye’nin oynadığı rol ortada, bunu herkes görüyor. Diğer taraftan tahıl anlaşmasının sorunsuz bir şekilde işlemesinde de Türkiye’nin BM ile birlikte üstlendiği rolün herkes farkında. Bu anlaşma sayesinde gıda fiyatlarında 2008’den sonra en büyük düşüş yaşandı. Herkes 4 aylık olan bu anlaşmanın uzatılması mümkün mü değil mi diye soruyor. Rusya ile Ukrayna arasında yine bir ateşkes olacaksa bununda Türkiye sayesinde olacağını herkes biliyor. Yani umut Türkiye’de” yanıtını verdi.
    Genel anlamda bu savaşın bitmesinden yana olduğunu kaydeden Bakan Çavuşoğlu, “Bu savaşın olumsuz etkilerini herkes her alanda hissetmeye başladı. O nedenle biz çabalarımıza tabi sürdüreceğiz. Biz denge politikasını uzun zamandır sürdürüyorduk, bu denge politikasını sürdürürken dış politika ekseninde kayma mı var diye eleştiriler de oldu. Bu ilişkilerimizin diğer politikalarımıza ya da temaslarının alternatif olmadığını söylüyorduk. Bunun ne kadar önemli olduğunu herkese görmeye başladı” ifadelerini kullandı.

    “Önemli senatörler F16’ların Türkiye’ye verilmesi konusunda güçlü destek veriyor”
    “Birçok insan Türkevi’ni BM’nin bir ek binası olduğunu sandım. Çünkü çok büyük bir trafik vardı. Kameraların bir kısmı BM girişini çıkışını gösteriyor, epeyce kamera da buraya çevirmişti” diyen Çavuşoğlu, “Üst düzey liderler geldi. 13 devlet hükümet başkanı ikili görüşme için Türkevi’ne geldiler. 10 First Lady ve 2 Başbakan eşi Sayın hanımefendinin etkinliklerine katılmak üzere buraya geldiler. 56 Dışişleri Bakanı Türkevi’ne 4 gün içinde geldi” ifadelerini kullandı.

    F16’ya yönelik soruyu yanıtlayan Bakan Çavuşoğlu, “Şu anda süreç normal işliyor. Kongreden gelen bazı sesler sebebiyle ister istemez herkes engel mi çıkacak ya da işte şart mı olacak diye soruyor. Ama teknik düzeydeki müzakereler normal seyrinde devam ediyor. Yönetimin bu konudaki kararlılıkla devam ediyor. Blinken yaptığımız görüşmede bunu söyledi” dedi. Babasını kaybeden Blinken’a başsağlığı dileyen Bakan Çavuşoğlu açıklamasını şu şekilde sürdürdü:
    “Kongrede bazı çatlak sesler geldi. O kongreden bir karar çıktı ama bağlayıcı bir kanun değil. Kongre düzeyinde temaslarımız devam ediyor. Sayın Volkan Bozkır ve Efkan Ala temaslarını sürdürüyor. Bu görüşmelerde de önemli senatörler F16’ların Türkiye’ye verilmesi konusunda güçlü destek veriyor. Yönetime şunu söylüyoruz, ‘bizim elimizi kolumuzu bağlayan bir anlaşma içinde biz olmayız’ Biz F16’yı alacağız, şöyle kullan böyle kullan. Bir NATO üyesinin bir diğer NATO üyesine böyle kısıtlama getirmesi zaten kabul edilir bir şey değil. Bazı lobilerin Yunan Lobisinin, Ermeni lobisinin buna karşı çıktığını, engellemeye çalıştığını biliyoruz. Türkiye’ye verilmesi konusunda destek veren lobilerin olduğu da bir gerçek” açıklamasını yaptı.
    ABD’nin şartlı bir satış öne sürmesi durumunda Türkiye’nin F16’ları almaktan vazgeçip geçmeyeceğine yönelik soruya “Şartlı bir anlaşmanın içinde biz olmayız dedik. Kullanamayacağımız bir ürünü niye alalım” dedi.

    “CAATSA yaptırımların kaldırılması konusunda çabalarınız devam ediyor”
    Çavuşoğlu, CAATSA yaptırımlarına yönelik soruya ise, “CAATSA yaptırımların kaldırılması konusunda çabalarınız devam ediyor. Bu konuda ABD’nin bir çifte standart içinde olduğunu da doğrudan yüzlerine de söylüyoruz. Örneğin, Hindistan‘a yönelik yaptırımlar doğru bir şekilde kaldırıldı. Öyle olması lazım. Çünkü Hindistan da, Amerika’dan da almaya çalıştı. Neticede Hindistan gibi bir ülkede istediği ürünü istediği yerden alabilmelidir. Zaten NATO üyesi de değil. F16’yı alamadık, F16 gibi savaş uçaklarını üretene kadar mutlaka bir yerden alacağız. Dolayısıyla, F35 programına da NATO müttefikliği çerçevesinde diğer 9 ülke gibi biz de katıldık. CAATSA’dan dolayı bizim oradaki üyeliğimiz, ortaklığımız askıya alındı. Bu çok yanlış bir karar, bunun düzeltilmesi için de çabalarımız sürüyor” yanıtını verdi.

    “Biden’ın söylemek istediği buysa, aynı çizgide değiliz”
    Bakan Çavuşoğlu, ABD Başkanı Joe Biden’ın reform önerisi ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önerisine yönelik soruyu yanıtlayan Bakan Çavuşoğlu, “Şuanda planlanmış bir görüşme yok. Kasım’a kadar çok var ama genellikle bu tür platformlarda görüşme imkanları buluyor. Daha önceki zirvelerde de bir araya geldi. Bu tür görüşmeler oluyor” dedi.
    Nasıl bir reform istendiğini dile getiren Çavuşoğlu, “G4 ülkelerinin talebi ile bizim reform anlayışımız farklı. Onlar diyor ki P5 olacağına P9 olduk. Bizim de veto hakkımız olsun. Bu sorunu çözer mi? Burada veto edecek ülke sayısı artıyor. Yanı ikna etmeniz gereken ülke sayısı 9 oluyor. Bu sistemi daha da zayıflatıyor. Karar alma mekanizmasını daha da zorlaştırıyor. Tam tersine BM ve BMGK’yı daha da zayıflatır. BMGK hiçbir konuda karar alamaz. Biden’ın söylemek istediği buysa, aynı çizgide değiliz. Ama BM’nin reforme edilmesi gerektiği anlayışını doğru buluyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın ‘Dünya beşten büyüktür’ mottosuyla, BM reformu ile düşünceleri farklı. Türkiye, BM Güvenlik Konseyi’nin daha kapsayıcı olmasını istiyor. Tüm ülkelerin burada temsil edilmesini istiyor. Her ülkenin nüfusuna göre kriterler belli olur, nüfusuna göre büyüklüğüne göre, coğrafi dağılıma göre bunlar çalışılır. Veto hakkının da mutlaka kaldırılması gerekir. Nitelikli çoğunluk olur. yani üçte ikisinin oyuyla bir karar alınabilir. Bugün bir hayır dediği zaman hiçbir karar çıkmıyor. Genel Kurul’a götüreyim diyorsunuz tüm ülkelerin oy verdiği platformda alman kanallar geçerli olmuyor. Yani sonuçta 5 ülkeye bağlı her şey. Bizim reformdan anlayışımız kapsayıcı olması, vetonun kalkması, BM kurumlarının Güvenlik Konseyi dahil daha etkin olması, beklentilerini karşılayabilecek adımları atacak kapasiteye ulaşması, daha görünür olması gerekiyor. Beklentileri karşılarken de sorunları çözebilecek kazanma özgürlüğe kavuşması gerekiyor. Bizim G4 ülkeleri ve bunu savunan ülkelerle görüşlerimiz ayrışıyor. Dünyanın geneli bizim görüşümüzden yana” ifadelerini kullandı.

    Bakan Çavuşoğlu, “Biz bu girişimi yanlış bulduğumuz için buraya dahil olmak istemeyiz. Bizim derdimiz Türkiye’de illa bir yerde olsun değil. Faha önceden başlatılmış bir inisiyatif bu G4. Türkiye de katıldığında P10 oldu. Bu sorunu çözer mi, çözmez. Veto hakkı olduğu sürece çözer mi, çözmez. Biz her yerde olalım demiyoruz. Herkes olsun, adil olsun diyoruz. O nedenle bu P4 grubuna katılma diye bir derdimiz yok. Tam tersi katılmayı da arzu etmeyiz. Biz G4 içindeki ülkelere ‘gelin sizin yaklaşımınız doğru değil sorunu çözmez siz bize katılın’ deriz” ifadelerini kullandı.
    Bakan Çavuşoğlu açıklamasını şu şekilde sürdürdü:

    “Gayet normal bir ana muhalefet partisinin yurtdışında temaslarının olması son derece doğaldır. Biz her zaman olduğu gibi yurtdışındaki komisyonlarımızla gerek yerel yöneticiler gerekse siyasi partilerin temsilcileri geldikleri zaman gereğini yapıyoruz. Devletin yurtdışındaki kurumları sonları olarak. Sonuçta özellikle dış politika ve konulara baktığınızda ana sorumluluk iktidarda. Muhalefetin de sorumluluğu var. Muhalefetin de Türkiye’nin milli meselelerinde neredeyse iktidar kadar sorumluluğu var. Dolayısıyla Sayın Kılıçdaroğlu’nun ABD olsun veya başka ülkelerdeki temasları olsun bunlar gayet doğal”

    “Kısmi seferberlik ilanı bir ülkenin kendi kararıdır, ama sebebi ne?”
    Rusya’nın kısmi seferberlik kararını değerlendiren Bakan Çavuşoğlu, “Toplantıda herhangi bir görüşme imkanımız olmadı. Üçlü formatta Suriye konuştuk. Ama daha sonra Lavrov’un BM Güvenlik Konseyi’ndeki toplantısındaki konuşmasını arkadaşlarımız takip etmişler bize de anlattılar. Tabii ki Lavrov kendi ülkesinin kararlarını savunacak. Yani kısmi seferberlik ilanı bir ülkenin kendi kararıdır, ama sebebi ne? Bir savaş var, savaş ne zaman sona erecek herkes bunu soruyor. Dolayısıyla böyle bir seferberlik savaşın kısa sürmesine mi etkide bulunacak daha uzun sürmesine mi? Herkes görüyor ki karar uygulandığı zaman savaş daha da uzun sürebilir. O nedenle bizim ne yapıp ne edip bir an iki lideri bir araya getirerek bu savaşı sonlandırmak. Sadece iki ülkeye ikna etmek yetmez, bu savaşın devamını isteyen ülkelerin de ikna edilmesi gerekiyor. Bu savaşın bedelini herkes ödüyor. Hepimiz bu bedeli ödüyoruz. Uzaması kimsenin yararına değil. Savaşın kazananı olmaz, adil bir barışın da kaybedeni olmaz” açıklamasını yaptı.