Etiket: dışişleri bakanı

  • Kabineye ilk kez yerli halktan kadın dışişleri bakanı ve eşcinsel başbakan yardımcısı atandı

    Kabineye ilk kez yerli halktan kadın dışişleri bakanı ve eşcinsel başbakan yardımcısı atandı

    Yeni Zelanda’da geçen ay yapılan genel seçimlerden tarihi zaferle çıkan Başbakan Jacinda Ardern, kabinesini açıkladı. Ülkede Dışişleri Bakanlığı’na ilk kez, ülkenin yerli halkı Maorilerden bir kadın siyasetçi atandı.

    Önceki koalisyon hükümetinde Yerel Yönetimler ve Maori Kalkınmasından Sorumlu Devlet Bakanı olarak görev yapan Nanaia Mahuta’nın çenesinde, “moko kauae” olarak bilinen geleneksel Maori dövmesi yer alıyor. Grant Robertson da ülkenin eşcinsel ilk Başbakan Yardımcısı oldu.

    ‘Büyük bir liyakata ve yeteneğe sahip bir kabine’

    Başbakan Ardern, kabinesindeki çeşitlilik ile gurur duyduğunu söyledi, “Büyük bir liyakata ve yeteneğe sahip bir kabine. Hem de inanılmaz derecede farklı toplum kesimlerinden oluşuyor” dedi.

    Ardern, “Bence bunun önemli bir nokta olduğunu düşünüyorum. Bu kişiler kabineye verecekleri katkıdan dolayı bu göreve getirildiriler. Aynı zamanda kendilerini seçen Yeni Zelanda’yı da yansıtıyorlar” diye konuştu.

    49 yaşından Robertson, Başbakan Ardern’in uzun süredir sağ kolu olarak görev yapıyordu. Robertson, Ardern’in ilk döneminde Ekonomi Bakanı olarak görev yaptı ve seçim kampanyasının baş stratejistiydi.

    Sağ kolu olarak eşcinsel bir erkeğin seçilmesinin önemi sorulduğunda Ardern, Robertson’ın kendini nasıl tanımladığından dolayı değil, liderlik yetenekleri ile göreve seçildiğini söyledi.

    Ardern, “Yeni Zelanda ile ilgili şaşırtıcı şeylerden biri, bu soruların ikincil hale geldiği bir yer olmamızdır” dedi.

    Yeni Zelanda’nın yeni dışişleri bakanı Nanaia Mahuta ise 1996 yılında parlamentoya seçildi, yüzündeki geleneksel Maori dövmesini kızının çağrısı üzerine 2016’da yaptırdı.

    Dövme, “iwi”sine veya kabilesine özgü tasarımları barındırmasına rağmen, Mahuta’ya özgü. Erkeklerde ‘moko’ ismi verilen dövme tüm yüzü kaplıyor.

    Mahuta dövmeyi yaptırdığı zaman, dövmenin hem atalarını onurlandırmanın hem de Maorilerin suç ve çetelerle ilişkili olduğuna dair Yeni Zelandalılar arasındaki önyargıları azaltmanın bir yolu olduğunu söyledi.

    Ardern, yeni dışişleri bakanı için, “Çok, çok hızlı bir şekilde harika ilişkiler kuran biri ve bu, dış ilişkiler rolündeki kilit işlerden biri” dedi.

    17 Ekim’de düzenlenen genel seçimlerde oyların yüzde 49’unu kazanan Ardern’in liderliğindeki İşçi Partisi, 120 üyeli parlamentoda 64 sandalye kazanarak 1996’dan bu yana ilk kez tek başına iktidara hak kazanmıştı.

    20 kişilik hükümette sekiz bakan kadın. Beş bakan Maori, üç bakan ise Pasifika yerli halklarından. Üç bakan ise LGBTİ.

  • Rus bakan şüphe üzerine karantinaya alındı

    Rus bakan şüphe üzerine karantinaya alındı

    Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un koronavirüs (Covid-19) testi pozitif çıkan bir kişiyle temasta bulunduğu ve bu nedenle karantinaya girdiği duyuruldu.

    Rusya Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un koronavirüs testi pozitif çıkan bir kişiyle temasa girdiği ve ardından kendisini tedbir amaçlı karantinaya aldığı belirtildi. Lavrov’un kimle temasta olduğu açıklanmazken; sağlık durumunun iyi olduğu ifade edildi. Lavrov, 26 Ekim’de Yunanistan ziyaretinden Rusya’ya dönmüştü.

  • Türk ve Yunan bakanlar bir araya geldi

    Türk ve Yunan bakanlar bir araya geldi

    Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Yunan mevkidaşı Dendias’la ikili ve bölgesel meseleleri görüşmek üzere bir araya geldi.

    Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Yunan mevkidaşı Dendias ile ikili ve bölgesel meseleleri görüşmek üzere bir araya geldi.

    Slovakya’da düzenlenen Bratislava Küresel Güvenlik Forumu’na (GLOBSEC) katılmak üzere bu ülkeye giden Çavuşoğlu, Yunan mevkidaşı Nikos Dendias ile yaptığı görüşmede ikili konular başta olmak üzere Doğu Akdeniz ve Kıbrıs adası çevresinde ortaya çıkan anlaşmazlık konularını ele alındı.

    Doğu Akdeniz’de iki ülke arasında yaşanan gerilimin ardından istenmeyen olaylar ve kaza riskini azaltmayı amaçlayan mekanizma kurulmuştu.

    İki ülke arasında 2002’de başlatılan istikşafi görüşmelerin sonuncusu olan 60. tur, 1 Mart 2016’da Atina’da yapılmıştı. Bu tarihten sonra iki ülke arasındaki görüşmeler, siyasi istişareler formatında devam etmiş ancak istikşafi çerçeveye dönmemişti.

  • Eski Dışişleri Bakanı koronavirüsten öldü

    Eski Dışişleri Bakanı koronavirüsten öldü

    Ankara’da koronavirüs tedavisi gören Eski Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Ali Bozer (95) yaşamını yitirdi.

    Ankara’da yaşayan evli ve 3 çocuk babası Ali Bozer, bir süre önce koronavirüse yakalandı. Tedavi altına alınan Bozer, hayatını kaybetti. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Twitter hesabından yayımladığı başsağlığı mesajında, “Eski Dışişleri Bakanlarımızdan Sayın Ali Bozer’in koronavirüs nedeniyle vefat ettiğini büyük üzüntüyle öğrendim. Merhuma Allah’tan rahmet, kederli ailesi ve milletimize başsağlığı diliyorum” dedi.

    DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI YAPTI

    1925 yılında Ankara’da doğan Ali Bozer, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdi. İsviçre Neuchâtel Hukuk Fakültesi’nde doktora yaptı. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ticaret Hukuku Kürsüsü Öğretim Üyeliği ve Başkanlığı, Türkiye Radyo Televizyon Kurumu Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılığı ve Üyeliği, Avrupa Konseyi İnsan Hakları Mahkemesi Hâkimliği, Lahey Adalet Divanı Üyeliği, Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü, Dünya Sigorta Hukuku Derneği Türk Grubu Başkanlığı, Ankara Türk Eğitim Derneği Vakfı Başkanlığı görevlerinde bulundu. 17 ve 18’inci dönem milletvekilliği yapan Bozer, 44’üncü Hükûmet Gümrük ve Tekel, 45 ve 46’ncı Hükûmet Devlet Bakanı, 46 ve 47’nci Hükümet Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı, 47’nci Hükümet Dışişleri Bakanlığı görevlerini üstlendi.

  • Çavuşoğlu: Yunanistan’dan gelen mesajlar ılımlı

    Çavuşoğlu: Yunanistan’dan gelen mesajlar ılımlı

    Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Yunanistan tarafından son zamanlarda Doğu Akdeniz konusunda ılımlı mesajlar geldiğini fakat Yunanistan’ın maksimalist politikalarından vazgeçmediğini bildirdi.

    Bakan Çavuşoğlu, CNN Türk’te katıldığı “Tarafsız Bölge” programında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

    Doğu Akdeniz konusunda son gelişmelere ilişkin, Çavuşoğlu, Yunanistan’ın maksimalist yaklaşımlarından vazgeçmediğini ve bu tutumunu terk etmesi gerektiğini belirterek, Türkiye’nin ön koşulsuz müzakerelere hazır olduğunu ve herkesle müzakere edebileceğini dile getirdiğini aktardı.

    Çavuşoğlu, Yunanistan Başbakanı Miçotakis’in son zamanlarda Doğu Akdeniz konusunda yaptığı açıklamalara ilişkin, şu ifadeleri kullandı:

    “2-3 gündür Yunanistan Başbakanı’ndan gelen mesajlar daha ılımlı. Son zamanlarda daha ılımlı mesajlar gelmeye başladı. Yunanistan’ın Oruç Reis gemisinin ikmal ve bakım için Antalya Limanı’na dönmesini fırsat bilerek daha pozitif mesaj vermeye başladı ama bir taraftan da “Bunun daha fazlasını istiyoruz.” diyerek, maksimalist tutumlarını da sürdürüyorlar.”

    Çavuşoğlu, Kardak krizinden sonra başlayan istikşafi görüşmelerin, anlaşmalarla çözülemeyen sorunların birlikte nasıl çözülebileceğine karar vermek için kurulmuş bir mekanizma olduğunu kaydederek, iki ülke arasında var olan sadece bir sorunun değil, sorunların tamamının paket halinde görüşülmesine odaklanılması gerektiğinin altını çizdi.

    “Oruç Reis gemisinin bakım ve ikmal süreci, Yunanistan tarafından fırsat olarak değerlendirilebilir”

    Oruç Reis gemisinin, bakım ve ikmal için Antalya Limanı’na çekilmesiyle ilgili, Yunan tarafının “ilk olumlu adım” yorumuna ilişkin, Çavuşoğlu, geminin, rutin ve periyodik bir bakım çalışması nedeniyle limana çekildiğini, bunun taviz verildiği anlamına gelmediğini vurguladı.

    Bakan Çavuşoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Bugün Cumhurbaşkanımızın da (Almanya Başbakanı Angela) Merkel’e söylediği gibi, geçmişte diplomasiye bir fırsat verdik. Yunanistan bunu ters tepti. Şimdi Cumhurbaşkanımız da net bir şekilde söyledi. Gemimizi rutin bakım ve ikmal için bölgeden limana geçtik. (Cumhurbaşkanımız ) ‘Bu bakım ve ikmal süreci esasen bir fırsat olarak Yunanistan tarafından da değerlendirilebilir.’ dedi. Merkel’e de söyledi. Biz de yaptığımız açıklamalarda aynısını söyledik. Esasen Yunanistan bizden daha fazla şey beklemek yerine kendisinin de olumlu atabileceği adımları atarak, bu dönemi bir fırsata çevirebilir. Daha önce Mısır’la anlaşma imzalayarak teptiği fırsat gibi bu ortamı da tepmemesi gerektiğini söylüyoruz.”

    Bakan Çavuşoğlu, Yunanistan’ın, bu süreci bir fırsat olarak değerlendirebileceğini ve bunu da ilerleyen günlerde görebileceklerini söyledi.

    Öte yandan, Türkiye’nin Oruç Reis gemisinin sismik araştırma yaptığı bölgedeki hakkının da saklı olduğuna işaret eden Çavuşoğlu, “Dolayısıyla bu fırsat da değerlendirilir, değerlendirilmez. Değerlendirilmezse biz yine aynı şekilde bakım bittikten sonra faaliyetlerimizi kararlı şekilde bugüne kadar sürdürdüğümüz gibi sürdüreceğiz.” dedi.

    Çavuşoğlu, Yunanistan’ın Sevilla haritasına ilişkin de şunları belirtti:

    “Yunanistan’ın bu haritayı kabul etmediğini bir kere açıklaması gerekiyor. Bu harita durduğu sürece sorunları çözmemiz mümkün değil. Bu harita olduğu sürece müzakere de olmaz. Müzakere olsa da sonuç elde edemezsiniz. Sonuç elde edemedikten sonra da laf olsun diye, dostlar alışverişte görsün diye bir araya gelmenin faydası yok. Buradan müzakere istemiyoruz yorumu çıkmasın. Biz müzakere istiyoruz ama müzakereler sonuç alıcı ve hakkaniyet çerçevesinde olsun.”

    Çavuşoğlu, Türkiye ile Yunanistan arasında halihazırdaki temaslara ilişkin değerlendirmesinin sorulması üzerine, “Yunanistan ile danışmanlar düzeyinde görüşmeler oluyor.” ifadesini kullandı.

    “Fransa gerginlikleri artırarak silah satmak istiyor”

    Çavuşoğlu, Almanya’nın Doğu Akdeniz meselesine ilişkin tutumu hakkında, “Almanya kesinlikle daha sağduyu sahibi, kesinlikle daha objektif ve yapıcı. (Avrupa Konseyi) Dönem Başkanlığını da bu şekilde kullanmaya çalışıyor. Sonuç elde etmeye çalışıyor. Bizim haklı olduğumuzu da teslim ediyorlar.” dedi.

    18 Mart Göç Mutabakatı’nda da en kararlı duruşu Merkel’in ortaya koyduğunu dile getiren Çavuşoğlu, Almanya’nın, AB içinde Fransa’dan farklı bir tutum sergilediğine dikkati çekti.

    Çavuşoğlu, “Fransa, AB’nin ve Orta Doğu’nun liderliğine oynuyor. Her konuda kendisine bir rol biçiyor.” değerlendirmesinde bulundu.

    Fransa’nın bu tutumunun temelinde kendi ajandası ve gündeminin bulunmasının yattığına işaret eden Çavuşoğlu, “Fransa bu gerginlikleri artırarak silah satmak istiyor. Libya’da da öyle. Silah satan firmalar o ülkedeki bir bakanın şehrinde. Onun şehrindeki firmalar hep satıyor.” diye konuştu.

    Çavuşoğlu, Fransa’nın varolan kendi gündemine, Almanya’nın katılmadığını belirterek, “Ama şunu da görmek lazım. Gördük de. En nihayetinde ne kadar haklı olursak olalım Almanya da dahil ne kadar haklı olursak olalım, Yunanistan ile Türkiye arasında bir tercih yapmak zorunda kalırsa Yunanistan’ı tercih ederler.” dedi.

    Bakanı Çavuşoğlu, AB’nin Doğu Akdeniz’e ilişkin tutumuyla ilgili de “AB, bu sorunun (Doğu Akdeniz meselesi) çözümünde dürüst bir arabulucu olduğunu göstermesi gerekiyor. 24-25 Eylül’de yapılacak (AB Liderler Zirvesi) toplantıda, AB, Türkiye-AB ilişkilerinde ne yapılması gerektiğine odaklanması gerekiyor.” şeklinde konuştu.

    “Yunanistan 1960’dan sonra bu adaları silahlandırmaya başladı”

    Bakan Çavuşoğlu, “Yunanistan’ın Ege adalarını AK Parti döneminde silahlandırdığı ve hükümetin sessiz kaldığı” yönündeki iddialara ilişkin, Yunanistan’ın 1960’dan sonra bu adaları silahlandırmaya başladığını ve Türkiye’nin uyarılarda bulunduğunu hatırlattı.

    Yunanistan’ın hep inkar ettiği bu silahlandırmayı 1974’te kabul ettiğini anımsatan Çavuşoğlu, “Bu adaların silahlandırılmasıyla ilgili Yunanistan’ın hatta geçmişte NATO’nun güvenlik planlarına dahil etme çabası var. Biz hep buna itiraz etmişiz ve bu kapsama sokmadık.” ifadelerini kullandı.

    Çavuşoğlu, Ege adalarının silahsızlandırılması konusunu uluslararası gündemde tutmaya devam edeceklerini ve bu konunun da istikşafi görüşmelerin bir parçası olduğunu söyledi.

    “Türkiye olarak Kıbrıs sorununun adil şekilde çözümünden yanayız”

    Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Doğu Akdeniz’de yaşanan gerilim bağlamında, Kıbrıs meselesiyle ilgili değerlendirmesinin sorulması üzerine, şunları dile getirdi:

    “KKTC’de seçimden sonra önce gayriresmi bir araya gelmek lazım, BM+5 (3 garantör ülke-Kıbrıs’taki iki taraf) önce. Bundan sonra neyi müzakere edeceğimizi belirlememiz lazım. Bunun çerçevesini belirlememiz lazım. Referans belgesini oluşturmamız lazım, siyasi eşitlik gibi unsunları başta oraya koymak lazım. Bir de zaman belirlemek lazım. Sonuç odaklı belli bir zaman içinde bu işi bitireceksek, o zaman müzakerelere başlamanın bir anlamı var. Aksi takdirde, Crans Montana ve Annan Planı gibi başarısızlıkla sonuçlanacaksa zaman kaybıdır, hiçbir anlamı da yoktur. Biz Türkiye olarak Kıbrıs sorununun adil bir şekilde çözümünden yanayız.”

    “Mısırla anlaşma imzalayabilmemiz için siyasi ilişkilerin biraz düzelmesi lazım”

    Çavuşoğlu, Türkiye ile Mısır arasındaki halihazır ilişkilerle ilgili, “Mısırla görüşülmüyor değil. İstihbarat düzeyinde görüşmeler var.” dedi.

    Konuşmasında, Mısır’ın, Yunanistan ve Rum kesimiyle deniz yetki alanlarıyla ilgili anlaşmaları yaparken, Türkiye’nin kıta sahanlığını hiçbir zaman ihlal etmediğinin altını çizen Çavuşoğlu, “Mısır burada esasen bizim haklarımıza saygılı davranmıştır. Siyasi ilişkilerimiz çok iyi değil diye haksızlık yapmayalım. Dolayısıyla yarın Mısır’la da böyle bir anlaşma imzalarız ama gerçekçi olmak lazım. Bu anlaşmayı imzalayabilmemiz için siyasi ilişkilerin biraz düzelmesi lazım. ” diye konuştu.

    “Serrac, taraflar arasında mutabakat sağlanırsa, ülkeyi seçime götürürken istifa edebileceğini söylemiş”

    Çavuşoğlu, Libya Başbakanı Fayiz es-Serrac’ın istifa edeceği iddialarının sorulması üzerine, şöyle dedi:

    “(Libya’da) iki taraf arasında bir ateşkes için görüşme var. Bizim de desteklediğimiz kalıcı bir ateşkes, siyasi çözüm. Biz de bunu isteriz. Zaten Serrac da böyle bir mutabakat sağlanırsa, ülkeyi seçime götürürken istifa edebileceğini söylemiş. Yani ileriki bir aşamada, ülkesinin geleceği için fedakarlık yapabileceğini söylemiş. Herhangi bir şeyden canı sıkıldığı için, ‘Bugün istifa edeceğim’ diye bir açıklama yok. (Serrac) ‘İki tarafı da birleştiren bir anlaşma olacaksa, seçimlere giderken ben istifa edebilirim.’ demiş.”

    Bakan Çavuşoğlu, Rusya ile Türkiye arasındaki Libya görüşmeleri de değerlendirerek, “Sonuçta Rusya ile de amacımız Libya’da bir ateşkes. Onlar diğer tarafta. Biz ise meşru yönetim tarafındayız. Ateşkes ve siyasi süreçle ilgili son görüşmelerde görüşlerimiz biraz daha yakınlaştı.” açıklamasında bulundu.

  • Almanya Dışişleri Bakanı: “Doğu Akdeniz’de tek kıvılcım felakete yol açabilir”

    Almanya Dışişleri Bakanı: “Doğu Akdeniz’de tek kıvılcım felakete yol açabilir”

    Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas, Doğu Akdeniz’deki gerilimde “Türkiye’nin diyalogdan yana olduğunu” söyleyerek, bölgede “Tek bir kıvılcımın felakete yol açabileceği” uyarısında bulundu.

    Maas, Ankara ziyareti öncesi geldiği Atina’da Yunan mevkidaşı Nikos Dendias ile bir araya gelerek, ortak basın toplantısı düzenledi.

    Doğu Akdeniz’de, Türkiye ve Yunanistan’ın “ateşle oynadığı” yorumunda bulunan Maas, “Tek bir kıvılcım bile felakete yol açabilir.” ifadesini kullandı.

    Maas, Atina’daki temaslarının ardından Ankara’ya giderek Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile bir araya geleceğine dikkati çekerek, “Türkiye, diyalog istiyor, biz de tansiyonu düşürmek için üzerimize düşeni yapacağız.” dedi.

    Söz konusu gerilimde Avrupa Birliği (AB) ve Almanya’nın Atina yönetimiyle “dayanışma içinde olduğunu” dile getiren Maas, doğrudan diyalog kurmanın tüm tarafların çıkarına olduğunu kaydetti.

    “Türkiye ile diyaloğa hazırız”

    Dendias ise “Türkiye ile diyaloğa hazırız ancak bu tehdit altında olmayacak.” ifadesini kullanarak, “Yunanistan, egemenliğini ve egemenlik haklarını, küstahlık ve tehdit olmadan savunacak.” dedi.

    Almanya Dışişleri Bakanı Maas, Yunan mevkidaşı Denidas ile görüşmesinin öncesinde, Başbakan Kiryakos Miçotakis tarafından kabul edildi ve ana muhalefetteki Syriza Partisi lideri Aleksis Çipras ile bir araya geldi.

  • Nijerya Dışişleri Bakanı Kovid-19’a yakalandı

    Nijerya Dışişleri Bakanı Kovid-19’a yakalandı

    Batı Afrika ülkesi Nijerya’da, Dışişleri Bakanı Geoffrey Onyeama’da yeni tip koronavirüs (Kovid-19) tespit edildi.

    Onyeama, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, Kovid-19 testinin pozitif çıktığını ve kendisini karantinaya aldığını duyurdu.

    Onyeama, açıklamasında, “Boğazımdaki tahriş nedeniyle dün dördüncü kez Kovid-19 testi yaptırdım. Maalesef bu sefer test sonucum pozitif çıktı. İşte hayat bu. Bazen kazanırsın, bazen kaybedersin.” ifadelerine yer verdi.

    Nijerya’da şimdiye kadar 36 bin 107 Kovid-19 vakası görüldü, 778 kişi virüs nedeniyle hayatını kaybetti.

  • AB’nin kınama sözcüğünü reddediyoruz

    AB’nin kınama sözcüğünü reddediyoruz

    Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Avrupa Birliği (AB) Dışişleri Bakanları toplantısında yapılan Ayasofya açıklamasına ilişkin, “Kınama sözcüğünü biz reddediyoruz. Kaldı ki bu Türkiye’nin egemenlik haklarını ilgilendiren bir konu” dedi.

    Bakan Çavuşoğlu, Malta Dışişleri ve Avrupa İşleri Bakanı Evarist Bartolo ile görüştü. Görüşmenin ardından Bakan Çavuşoğlu ile Bartolo, ortak basın toplantısı düzenledi. Bakan Çavuşoğlu, Bartolo ile koronavirüs nedeniyle çok sık bir araya gelemediğini, fakat sürekli temas halinde bulunduklarını belirterek, çok önemli toplantılar gerçekleştirdiklerini kaydetti. Bakan Çavuşoğlu, 15 Temmuz darbe girişiminin 4’üncü yıl dönümüne ilişkin, “4 sene önce ülkemiz hain bir darbe girişimine maruz kaldı. Milletimizin dik duruşu ile bu darbeyi yendik. O gece 251 şehit verdik. Hain darbe girişiminde bulunan bu teröristler ile içeride ve dışarıda mücadelemizi sürdüreceğimizi vurgulamak isterim” dedi.

    ‘THY 1 AĞUSTOS’TA UÇUŞLARINI BAŞLATACAK’

    Bakan Çavuşoğlu, Bartolo ile ikili ilişkileri gözden geçirdiklerini kaydederek, “Önümüzdeki süreçte karşılıklı ziyaretleri gerçekleştirmeye devam edeceğiz. Bartolo, Milli Savunma Bakanımız ile de bir araya gelecek. Ziyaretler nezaket ziyaretleri değil. Öncelikle ikili ilişkilerimizi nasıl geliştireceğiz, bunu konuşuyoruz. 1 milyar dolar ticaret hacmi hedefimiz vardı, geçen yıl 1.2 milyar dolar oldu. Koronavirüs sürecinden etkilendi ama bu geçici bir etkilenme. Yatırımlar bakımından Türkiye Malta’da ikinci sırada. Malta Türk firmalarına özellikle inşaat firmalarına güvendiği için bugüne kadar önemli projeleri Türk firmalara verdi. 129 vatandaşımızın Türkiye’ye tahliyesinde verdikleri destek için teşekkür ediyorum. 1 Ağustos itibari ile THY, doğrudan Malta’ya uçuşları başlatacak. Malta, Türkiye’yi güvenli ülkelere dahil ettiği için teşekkür ederiz” diye konuştu.

    ‘YUNANİSTAN İLE DİYALOĞU TEKRAR BAŞLATTIK’

    Bakan Çavuşoğlu, Libya’nın istikrarının Malta, hatta İtalya için çok önemli olduğunu vurgulayarak, “Doğu Akdeniz’de herkesle iş birliği yapmak istediğimizi, Kıbrıs’ta hakça paylaşımların sağlanacağı çalışmaların içerisinde olmak istediğimizi anlattım. Türkiye ile diyaloğa hazır olan ülkeler var ise Yunanistan ile bu diyaloğu tekrar başlattık, meseleleri çok kolay halledebiliriz” ifadesini kullandı.

    ‘KINAMA SÖZCÜĞÜNÜ REDDEDİYORUZ’

    Bakan Çavuşoğlu, AB Dışişleri Bakanları toplantısında Ayasofya’ya ilişkin yapılan açıklamaya dair şunları kaydetti:

    “Dün AB Dış İlişkiler Konsey Toplantısı’nda Türkiye gündemdeydi. Fransa, Rum kesimi ve Yunanistan, Türkiye’nin gündemde olmasını isteyen ülkelerdi. Borrell ile biz samimi bir şekilde görüşürken düşüncelerimizi anlattık. Türkiye’ye ilave bir yaptırım kararı çıkarsa, bunun karşılığını vereceğimizi vurgulamıştık. Hep şunun altını çizdik; Doğu Akdeniz’de herkes ile diyaloğa hazırız, iş birliğine hazırız. Yunanistan ile Cumhurbaşkanımızın telefon görüşmesi sonrası bir diyaloğu başlattık. Demek ki istenirse diyalog olabiliyormuş. Diyalog ile bu konuları çözebiliriz. Tek taraflı dayatma ve yaptırımlara karşıyız, bunlara da boyun eğmeyiz. Ayasofya ile ilgili Borrell eğer ‘açılmasaydı daha iyi olurdu’ deseydi buna saygı duyardım. Kınama sözcüğünü biz reddediyoruz. İspanya’da da cami olarak inşa edilmiş, daha sonra da kiliseye çevrilmiş eserler var. Biz de İspanya’ya ‘bunları tekrar camiye çevirin, sizi kınıyoruz’ mu dememiz lazım. Kaldı ki bu Türkiye’nin egemenlik haklarını ilgilendiren bir konu. Burası geçmişte İstanbul fethedildikten sonra 1462’de ecdadımız Fatih Sultan Mehmet’in adıyla kurulan vakfa cami olarak vakfedilmiş. 481 yıl cami olarak hizmet etmiş, daha sonra ise müze olarak bu eser korunmuş. UNESCO’nun da listesinde olan bu eseri biz göz bebeğimiz gibi korumuşuz. Bundan sonra cami olarak ibadet de edilebilecek. Herkesin ziyaretine ücretsiz olarak da açık olacak. Atılacak adımlar konusunda UNESCO ile de bilgilendirme dahil iş birliğimiz olacak. Biz bu kadar yapıcıyken, böylesine iyi niyetli bir yaklaşım içindeyken Türkiye’yi kınamak doğru bir yaklaşım değil. ‘Türkiye’nin egemenlik hakkıdır ama burası korunsun’ diyenlere de biz teşekkür ediyoruz, biz de aynı düşüncedeyiz diyoruz. Kınama tabiri pek hoş olmadı. Esasen Borrell’in de üslubu değil kınama tabiri.”

  • Yunanistan’a sert çıkış: Ayasofya fethedilmiştir!

    Yunanistan’a sert çıkış: Ayasofya fethedilmiştir!

    Çavuşoğlu, “Ayasofya, Türkiye Cumhuriyetinin mülküdür ve fethedilmiştir” ifadesini kullandı.

    Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, 24 TV’de katıldığı bir programda soruları yanıtladı.

    Ayasofya’da Fetih Suresi’nin okunmasına Yunanistan’dan gelen tepkinin sorulması üzerine cevap veren Dışişleri Bakanı; “Türkiye Cumhuriyeti’nde ezanın ya da Kur’an-ı Kerim’in nerede okunacağını biz başka birine mi soracağız? Türkiye’ye bu konuda akıl verecek son ülke Yunanistan. Avrupa’da camisi olmayan tek başkent Atina’dır. Ayasofya, Türkiye Cumhuriyeti’nin mülküdür ve fethedilmiştir.” ifadelerini kullandı.

  • Dışişleri Bakanı: “80 Ülkeye Yardımda Bulunduk”

    Dışişleri Bakanı: “80 Ülkeye Yardımda Bulunduk”

    Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, “Salgın döneminde ülkemizden 133 ülke tıbbi malzeme talebinde bulundu. Bugün BM’de 193 ülke var. Dünyadaki ülkelerin 3’te ikisinden fazlası Türkiye’den tıbbi malzeme talebinde bulundu. Bu rakam ülkemize olan güvenin göstergesidir. Bunlardan 80’ine yardımcı olduk. Bu zor dönemde sergilediğimiz fedakarlık ve dayanışma güçlü ve güvenilir Türkiye algısını güçlendirdi” dedi.

    Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu’nun (DEİK) video konferans ile düzenlediği DEİK Talks programı kapsamında açıklamalarda bulundu. Salgın döneminde 133 ülkenin Türkiye’den tıbbi malzeme talebinde bulunduğunu belirterek 80 ülkeye yardımda bulunulduğunu söyledi. Çavuşoğlu, salgın döneminde ülkemizden 133 ülke tıbbi malzeme talebinde bulundu. Bugün BM’de 193 ülke var. Dünyadaki ülkelerin 3’te ikisinden fazla Türkiye’den tıbbi malzeme talebinde bulundu. Bu rakam ülkemize olan güvenin göstergesidir. Bunlardan 80’ine yardımcı olduk. Bu zor dönemde sergilediğimiz fedakarlık ve dayanışma güçlü ve güvenilir Türkiye algısını güçlendirdi. Ülkemiz aleyhine ön yargılar vardı ancak ilk defa pozitif bir atmosfer oluşturuldu. Yurt dışındaki vatandaşlarımıza olumsuz algının azaldığını görüyoruz” dedi.

    Açıklamalarında serbest ticaretin önemine değinen Çavuşoğlu, “Ekonomimizin dış ticaret ağırlıklı olması sebebiyle serbest ticaretin kesintisiz sürdürülmesi çok önemli. Ticaretin serbestleştirilmesi ve kolaylaştırılmasını öngören kural temelli çok taraflı ticaret sistemine Türkiye olarak desteğimiz sürdürüyoruz. Uluslararası ticaret ve tedarik zincirlerinin gereksiz yere engellenmemesi ve kargo trafiğinin sürdürülmesi çaba sarf ediyoruz. BM, G20, İslam İşbirliği Teşkilatı, MIKTA, Türk Konseyi ve Uluslararası Koordinasyon Grubu gibi çok taraflı platformlarda bu yönde kararlar alınmasına öncülük ettik” diye konuştu.

    “70 ülkeye turizm mektubu gönderildi”

    Türkiye’nin turizm faaliyetlerine öne çıkması Kültür ve Turizm Bakanlığı ile ortak çalışmalar yaptıklarını anlatan Çavuşoğlu, “Türkiye’nin mevcut koşullarda turizmden en fazla payı alabilmesi için Kültür ve Turizm Bakanımız ile beraber yoğun çaba sarf ediyoruz. Turizm Bakanımız 70’e yakın ülkeye mektup gönderdi. Bu mektubu birlikte hazırladık. Bir yandan da muhataplarımızla görüşüyoruz. Turizm Bakanımız bugün Alman muhatabıyla bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Ben daha önce Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov ile bugün de Finlandiya Dışişleri Bakanı ile bu konuyu ele aldık. Bizimle işbirliğine sıcak bir ülke olduğunu söyleyebilirim. Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas ile en kısa süre içinde görüntülü bir görüşme gerçekleştireceğiz. Bize en çok turist gönderen ülkelerin Turizm ve Dışişleri Bakanları ile görüşeceğiz. Kısa süre önce tüm büyükelçi ve başkonsoloslarımızla grup grup video konferans yoluyla görüşme gerçekleştirdik. Yurt dışında Türk yatırımlarının desteklenmesi noktasında çalışmalarını yoğunlaştırmalarını istedik” ifadelerini kullandı.

    “Schengen Bölgesi’ne vizesiz seyahat için çabalarımızı sürdüreceğiz”

    Salgın sonrası oluşabilecek durumlara yönelik değerlendirme yapan Çavuşoğlu, “Korona virüs sonrasında ihracatta, yatırımda, projelerde ve diğer konularda nasıl fırsatlar çıkabilir konusunda da çalışmalar yapmalarını istedik. Bu raporlar geldiği zaman sizlerle paylaşacağız. Bu bunalımdan çıkış için Avrupa Birliği ile Gümrük Birliği güncellemesini sağlamak daha gerekli hale geldi. Krizden çıkışla vizesiz seyahatten turizmin canlandırılmasına, hizmetler sektörünün istihdam oluşturmasına duyulan ihtiyaç artacaktır. Bu anlamda Schengen Bölgesi’ne vizesiz seyahat için çabalarımızı sürdüreceğiz” dedi.

    “Fırsatları değerlendirmeliyiz”

    Korona virüs sonrası dönemin eskisiyle aynı olmayacağının altını çizen Çavuşoğlu, “Bu yeni dünyaya kendimizi adapte etmemiz lazım. Ekonomik ticari ilişkilerde değişiklikler kaçınılmaz. Farklı yeni bir normalden bahsediyoruz. Son yıllarda iş gücü maliyetlerindeki artışlar, ABD-Çin ticaret savaşları gibi faktörler küresel tedarik zincirleri üzerinde baskı oluşturuyordu. Krize tüm dünya bu şartlarda girdi. Tedarik zincirlerinde bölgesel yerel süreçlerin önemi artacak. Bu özellikle üretim süreçlerinin iç içe geçtiği ve küresel entegrasyonun yoğun olduğu otomotiv, kimya, uçak sanayi vb. sektörlerde hissedilecek. Salgın süreci üretimin belirli yerlerde yoğunlaşmasının ciddi riskler barındırdığını gösterdi. Herkes bir çeşitliliğe gidiyor. Devletlerin ve çok uluslu şirketlerin alternatif lokasyon arayışlarını artırmaları bekleniyor. Türkiye’nin yakın coğrafyalardaki yeni tedarik incirlerine daha fazla entegre olması öncelikli olarak benimsenmelidir. Güçlü olduğumuz sektörlerde Türkiye’ye daha fazla yatırım yapması ihtimali yüksek. Fırsatları değerlendirmeliyiz. Çin’e yönelik yaklaşımların üretim sektöründe, İtalya, İspanya ve Fransa’nın ağır darbenin turizm sektöründe açtığı yeni alanları değerlendirmeliyiz. Bunlar elimizde olmayan gelişmeler dolayısıyla bunları olumlu anlamda değerlendirmemiz lazım” şeklinde konuştu.