Danimarka’da gerçekleştirilen Kur’an-ı Kerim’e yönelik saldırıya ilişkin Dışişleri Bakanlığından açıklama yapıldı.
Yapılan açıklamada, “İsveç’te kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’e karşı gerçekleştirilen nefret suçunun bugün Danimarka’nın Kopenhag şehrinde aynı İslam düşmanı şarlatan tarafından tekrar işlenmesine izin verilmesini en güçlü şekilde lanetliyoruz. İsveç ve Hollanda’dan sonra bu defa Danimarka’da gerçekleştirilen bu alçak eylemin tüm uyarılarımıza rağmen engellenmemesi Avrupa’da dini hoşgörüsüzlük ve nefretin sözde özgürlük ortamını suistimal ederek eriştiği tehlikeli boyutları ortaya koyması bakımından endişe vericidir. Avrupa’da milyonlarca insanın hassasiyetlerini rencide eden bu tür iğrenç eylemlere müsamaha gösterilmesi barış içinde bir arada yaşama pratiğini tehdit etmekte ve her gün Avrupa’nın bir yerinde meydana gelen ırkçı, yabancı düşmanı ve İslam düşmanı saldırıları kışkırtmaktadır. Avrupa toplumunun ayrılmaz parçası olan Müslümanları ötekileştiren bu eylemler karşısında tepkisiz kalan yönetimlere sorumluluklarını hatırlatıyor, savunduklarını iddia ettikleri evrensel değerlerin ayaklar altına alınmasına seyirci kalmamaya davet ediyoruz” ifadelerine yer verildi.
Etiket: dışişleri bakanlığı
-
Dışişleri Bakanlığı’ndan Danimarka’ya tepki
-
Dışişleri’nden Nepal’e taziye mesajı
Dışişleri Bakanlığından Nepal’de meydana gelen uçak kazasına ilişkin yayımlanan mesajda şu ifadelere yer verildi:
“Nepal’de bu sabah (15 Ocak) meydana gelen uçak kazası sonucunda çok sayıda kişinin hayatını kaybettiği büyük üzüntüyle öğrenilmiştir. Bu elim kazada hayatını kaybedenlerin yakınlarına ve dost Nepal halkına ve hükümetine başsağlığı, yaralılara acil şifalar diliyoruz. “
-
Dışişleri’nden Çerçeve Anlaşması mesajı
Dışişleri Bakanlığından yayımlanan mesajda,
“Sudan Cumhuriyeti’nde 5 Aralık 2022 tarihinde imzalanan Çerçeve Anlaşması temelinde yürütülen geçiş süreci uyarınca bugün ikinci aşama görüşmelere başlanmasından memnuniyet duyuyoruz. Söz konusu sürecin, Sudan’daki tüm kesimleri kapsayan geniş bir zeminde ilerletilmesine önem atfediyoruz. Ülkemiz bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da kardeş Sudan halkının yanında yer almayı sürdürecektir” ifadelerine yer verildi.
-
Dışişleri’nden İsrail’e kınama
Dışişleri Bakanlığı, İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir’in Mescid-i Aksa’ya baskını hakkında açıklama yaptı.
Açıklamada, “İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir’in İsrail polisinin koruması altında Mescid-i Aksa’ya yönelik gerçekleştirdiği provokatif eylemi endişeyle karşılıyor ve kınıyoruz. İsrail’i Kudüs’teki dini mekanların statüsünü ve kutsiyetini ihlal edecek ve bölgede gerginliğin tırmanmasına neden olacak bu tür provokasyonların engellenmesi için sorumlulukla hareket etmeye davet ediyoruz” ifadelerine yer verildi.
-
Dışişleri Bakanlığından Endonezya’ya taziye mesajı
Dışişleri Bakanlığının yayımladığı taziye mesajında, “Endonezya’nın Batı Cava eyaletinde meydana gelen deprem sonucunda çok sayıda kişinin hayatını kaybettiği ve yaralandığı derin üzüntüyle öğrenilmiştir. Hayatını kaybedenlerin yakınlarına, dost ve kardeş Endonezya halkı ile hükümetine içten taziyelerimizi iletiyor, yaralılara acil şifa diliyoruz” ifadeleri kullanıldı.
-
Bakan Çavuşoğlu, Fas’a gidecek
Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun 22-23 Kasım tarihlerinde Fas’ın Fes şehrinde düzenlenecek olan Birleşmiş Milletler Medeniyetler İttifakı Girişimi’nin 9. Küresel Forumu’na katılacağı bildirildi.
Forum’da, Türkiye’nin 2005 yılından bu yana İspanya ile birlikte eş-sunuculuğunu yürüttüğü Medeniyetler İttifakı’nın faaliyet alanına giren güncel konuların ele alınmasının öngörüldüğü belirtilen açıklamada, Bakan Çavuşoğlu’nun ziyaret çerçevesinde ikili temaslar da gerçekleştireceği vurgulanarak şunlar kaydedildi:
“Forum vesilesiyle ayrıca, ırkçılık, ayrımcılık, yabancı düşmanlığı ve İslam karşıtlığı gibi küresel tehditlerle mücadele alanında uluslararası toplumun atması gereken somut adımların ele alınması beklenmektedir. Sayın Bakanımız, Fas’ı ziyareti vesilesiyle ikili temaslar da gerçekleştirecektir.” -
Dışişleri’nden Güney Kore’ye taziye mesajı
Bakanlıktan yapılan açıklamada,
“Kore Cumhuriyeti’nin başkenti Seul’de dün yaşanan izdiham nedeniyle çok sayıda kişinin hayatını kaybettiği ve yaralandığı üzüntüyle öğrenilmiştir. Yaşamını yitirenlerin yakınları ile dost Kore Cumhuriyeti halkı ve hükümetine içten taziyelerimizi iletiyor, yaralılara acil şifalar diliyoruz” denildi.
-
Dışişleri’nden Lübnan-İsrail anlaşmasına ilişkin açıklama
Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada,
“ABD’nin arabuluculuğunda Lübnan ve İsrail arasında yapılan dolaylı görüşmeler neticesinde bugün (27 Ekim) imzalanan deniz yetki alanları sınırlandırma anlaşmasını memnuniyetle karşılıyoruz. Bu anlaşmanın, halihazırda birçok sınamalarla karşı karşıya olan Doğu Akdeniz’deki barış ve istikrara katkı sağlamasını temenni ediyoruz. Anlaşma, aynı zamanda, iki tarafın kıta sahanlığındaki belirli hidrokarbon ruhsat sahaları için, üçüncü taraf aracılığıyla, ortak işletme modeli ve gelir paylaşımı öngörmektedir. Dünyada benzer örnekleri de olan bu model, bölge ve özellikle Kıbrıs Türkleri ve Rumları için olumlu bir emsal teşkil edebilir. Nitekim KKTC geçtiğimiz Temmuz ayında Rum tarafına, uluslararası petrol şirketlerinin mevcut haklarını haleldar etmeyecek şekilde, hakça gelir paylaşımı oranlarının tespit edilerek, ortak işletme anlayışına dayalı bir işbirliği önerisinde bulunmuş ve bu amaçla bir ortak komite kurulmasını teklif etmişti. 2020 yılında kapsayıcı bir Doğu Akdeniz Konferansı düzenlenmesi önerisinde bulunan Türkiye, KKTC’nin 2011, 2012, 2019 ve 2022 yıllarında ortaya koyduğu hidrokarbon işbirliği önerilerini desteklemeyi sürdürmektedir” ifadelerine yer verildi.
-
Dışişleri’nden ABD kararnamesine kınama
Dışişleri Bakanlığı, ABD tarafından Ekim 2019’dan bu yana Suriye bağlamında “Ulusal Acil Durum” başlığıyla yayınlanmakta olan başkanlık kararnamesi hakkında açıklama yaptı.
“Ülkemiz hakkında temelsiz iddia ve ithamlar içeren bu kararnameyi kınıyoruz” denilen açıklamada, “Kararnamede ülkemizin terörle mücadele, sınır güvenliğini korumak, Suriye’den kaynaklı bölücü terör tehditlerini ortadan kaldırmak amacıyla gerçekleştirdiği Barış Pınarı Harekatı’na dair yer verilen iddialar asılsızdır” ifadelerine yer verildi.
Birleşmiş Milletler Şartı’nın 51. maddesinden kaynaklanan meşru müdafaa hakkının ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin terörizmle mücadeleye ilişkin kararları uyarınca icra edilen Barış Pınarı Harekatı’nın bölgede huzur ve istikrar ortamı sağladığı vurgulanan açıklamada, “PKK/YPG ve DEAŞ terör örgütlerinin harekat bölgesinden çıkarılmasını temin etmiştir. Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunmasına katkıda bulunmuştur. ABD’nin terör örgütü PKK/YPG ile angajmanını sonlandırmasını ve 17 Ekim 2019 tarihli ortak açıklamanın hükümlerini yerine getirmesini bekliyoruz” denildi.
-
AB’nin Türkiye raporuna Dışişleri’nden tepki
Dışişleri Bakanlığından, Avrupa Birliği (AB) Komisyonu’nun 2022 Türkiye Raporu’na ilişkin açıklama yapıldı. Açıklamada, söz konusu raporun, AB’nin Türkiye’ye yönelik stratejik bakış açısından uzak ve vizyonsuz yaklaşımını bir kez daha açığa çıkardığı ifade edilerek, “Aday ülke Türkiye’ye karşı sorumlulukların göz ardı edildiği ve çifte standartlı bir yaklaşımın sergilendiği bu rapor, AB’nin Türkiye’ye ilişkin yanlı tutumunun bir başka örneğidir” denildi.
“Ülkemizdeki temel hak ve özgürlükler ile bazı yargı kararlarına ve terörle mücadelemize yönelik haksız iddialarını tümüyle reddediyoruz”
Açıklama şöyle devam etti:
“Cumhurbaşkanımızın da katılımıyla 6 Ekim günü gerçekleştirilen Avrupa Siyasi Topluluğu’nun ilk toplantısında, ortak sınamalara karşı birlikte hareket etmenin ve iş birliğinin önemi ortaya konulmuşken, bu dayanışma ruhunun Türkiye Raporu’na yansıtılmamış olması esef vericidir. Özellikle siyasi kriterler ile Yargı ve Temel Haklar faslındaki mesnetsiz iddiaları ve haksız eleştirileri kabul etmiyoruz. Müzakere fasılları önündeki siyasi engelleri kaldırmayan AB’nin, siyasal sistemimize, siyasetçi ve yöneticilerimize, ülkemizdeki temel hak ve özgürlükler ile bazı yargı kararlarına ve terörle mücadelemize yönelik haksız iddialarını tümüyle reddediyoruz.”
“AB’nin deniz yetki alanlarının belirlenmesinde uluslararası bir yargı organı olmadığını tekrar hatırlatıyoruz”
Açıklamanın, raporun Doğu Akdeniz, Ege ve Kıbrıs konularının ele alındığı kısmında şunlar kaydedildi:
“Raporun Doğu Akdeniz, Ege ve Kıbrıs konularındaki bölümlerinin her zamanki gibi, Rum/Yunan ikilisinin hukuk dışı ve maksimalist görüşlerini yansıtması, raporda Kıbrıs Türklerinin yok sayılması ve ülkemiz ile KKTC’nin görüşlerine hiçbir şekilde yer verilmemesi ise raporun kimlerin çıkarlarını gözeterek kaleme alındığını açıkça ortaya koymaktadır. AB’nin deniz yetki alanlarının belirlenmesinde uluslararası bir yargı organı olmadığını tekrar hatırlatıyoruz. AB’nin bu şekilde hareket etmesi hem kendi müktesebatına hem de uluslararası hukuka aykırıdır.”
Raporda Türkiye’nin herhangi bir yükümlülüğü bulunmamasına rağmen, Rusya-Ukrayna savaşı çerçevesinde AB’nin uyguladığı yaptırımlara katılmaması nedeniyle eleştirilmesinin gariplik olduğu kaydedilen açıklamada, “Ukrayna’dan tahıl ihracatının ve savaşan taraflar arasındaki esir takasının ancak Türkiye’nin ilkeli yaklaşımı sayesinde gerçekleşebildiğini bir kez daha vurguluyoruz” ifadesi kullanıldı.