Etiket: diyaliz

  • Bakan Koca’dan Burdur açıklaması

    Bakan Koca’dan Burdur açıklaması

    Bakan Koca, sosyal paylaşım sitesi Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, “25 Mayıs’ta ikisi yoğun bakımda yatmakta olan 33 hastamız Burdur Devlet Hastanesinde diyaliz tedavisine girmiştir. Diyaliz seansını bitirip eve nakli sağlanan hastalardan bazılarında baş dönmesi, mide bulantısı, şuur bulanıklığı gibi şikayetler görülmesi üzerine diyaliz tedavisi alan tüm hastalar hastanemizde gözetim altına alınmıştır. Acil durum değerlendirmeleri yapılarak, iki yoğun bakım hastamız dahil hastalarımızın 14’ü entübe halde stabilize edilmiştir. Hastalarımızın 3’ü Isparta, 23’ü Antalya, 6’sı Afyon, 1’i ise Denizli’ye diyaliz ve yoğun bakım ihtiyacıyla nakledilmiştir. Nakledilen tüm hastalarımızın sağlık durumları tarafımdan hassasiyetle takip edilmiştir” ifadelerine ver verdi.

    Bakan Koca, “Bu süreçte eşlik eden kronik rahatsızlıklarının da etkisiyle biri önceden yoğun bakım hastası olan ileri yaşlardaki 3 hastamızı maalesef kaybettik. Bugün itibarıyla entübe durumda olan hastamız kalmamıştır. 14 hastamızın tedavileri devam etmektedir. 16 hastamız taburcu edilmiştir. Tedavileri devam eden hastalarımızın durumları iyiye gitmektedir. Kendilerine acil şifalar diliyorum. Burdur Devlet Hastanesinde yaşanan bu üzücü olayın her yönüyle yakından ilgilenmeye devam edeceğim. Olaya ilişkin adli ve idari soruşturma süreçleri devam etmektedir” dedi.

  • Dünyada 2 milyondan fazla kişi diyaliz tedavisi görüyor

    Dünyada 2 milyondan fazla kişi diyaliz tedavisi görüyor

    Böbrek hastalıklarına eşlik eden hastalıkların her geçen gün artış göstermesi, hayat tarzı değişiklikleri yanında düzenli kontrol şartının önemini de ortaya koyuyor. Türkiye’de 2023 yılı itibariyle 63 bin diyaliz hastası tedavi görüyor.

    Türk Böbrek Vakfı Başkanı Timur Erk, “Bu yıl Dünya Böbrek Günü için duyurumuz, senede 1 kez muhakkak doktora gidin. Günümüzde dünyada 2 milyondan fazla kişi, hayatını devam ettirebilmek için diyaliz tedavisi görüyor. Bu hastaların yılda yaklaşık yüzde 10-15’i böbrek nakline ihtiyaç duyuyor. Belirti vermeden, sinsice ilerleyen kronik böbrek hastalığına “dur” diyebilmek için tedbir almak gerekiyor, tedbirin ilk adımı ise yılda bir doktor kontrolü. 5 kademede ele alınan kronik böbrek yetmezliğinde ilk 3 kademeyi görmek ve farkına varmak imkansız. Dolayısı ile 4. kademede yakalayabiliyoruz. Bunun için rutin kontroller çok önemli” dedi.

    “Böbrek hastalıkları tedavisi, hem hastaya hem hasta yakınına hem de sağlık bütçelerine ağır yük”
    Böbrek hastalıkları ve böbrek yetmezliği olan kişilerin tedavisinin hastanın kendisine ve yakınına getirdiği yüke ek olarak, sağlık bütçelerine de ağır bir mali yük getirdiğini altını çizen Erk, “Hemodiyaliz için hasta başına yıllık maliyet ABD’de 88.195 dolar, Almanya’da 58.812 dolar, Belçika’da 83.616 dolar, Fransa’da ise 70.928 dolar olarak öne çıkıyor. Türkiye’de bir hemodiyaliz hastasının kamu bütçesine maliyeti yaklaşık 22 bin dolarıdır. Ülkemizde ise bugün itibari ile 63 bin son dönem kronik böbrek yetmezliği hastası bulunuyor. Bu açıdan düşünüldüğünde Türkiye şanslıdır, çünkü tüm hastalara diyaliz ve organ nakli tedavileri ücretsiz bir şekilde sağlanıyor. Avrupa’da ise tahminen 100 milyon kişi kronik böbrek hastalığı (KBH) ile yaşıyor ve 300 milyon kişi de risk altındadır. Kronik böbrek hastalığının görülme sıklığı, büyük ölçüde yaşlanan nüfus ve diyabet, kalp hastalığı ve obezite gibi diğer risk faktörlerindeki artış nedeniyle, toplum tarafından daha fazla bilinen bulaşıcı olmayan diğer hastalıkları geride bırakıyor. KBH, böbrek fonksiyonunun zamanla azaldığı, tedavi edilemez, uzun vadeli bir durumdur. Kronik böbrek hastalığı erken tespit edilmez ve uygun şekilde yönetilmezse hasta, hasta yakını ve sağlıkçılarda dahil tüm paydaşlar için çok pahalı ve külfetli bir hal alır” dedi.

  • Oğluna böbreğini bağışladı

    Oğluna böbreğini bağışladı

    Eskişehir’de bir anne, 18 yaşındaki diyaliz hastası oğluna kendi böbreğini vererek sağlığına kavuştururken, Osmangazi Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi doktorlarına teşekkür eden anne Ayşen Gülşen “Oğlum 18 yaşında adeta yeniden doğdu” dedi.
    Anne karnında yaşadığı bir rahatsızlıktan dolayı böbrek hastası olarak dünyaya gelen Mustafa Fevzi Gülşen, geçirdiği tedavi ve ameliyatlarla 18 yaşına kadar hayatta kaldı.

    Durumu gittikçe ağırlaşan Mustafa için nakli gerektiğini söyleyen doktorlar, uygun böbreği Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi’nde yapılan tetkik ve hazırlıkların ardından anne Ayşen Gülşen’de buldu. Annesinin böbreğiyle adeta 2’nci kez dünyaya geldiğini söyleyen Mustafa Fevzi Gülşen, “Anneme hayırlı bir evlat olmaya çalışacağım” dedi.

    “Çok zorlu bir süreçti ama şimdi iyileşmeye başladım”
    Doğuştan gelen böbrek hastalığı sebebiyle sürekli zorluk yaşadığını belirten Mustafa Fevzi Gülşen, annesinin verdiği böbrekle hayata yeniden başladığını söyledi. Organ bağışının teşvik edilmesi, on binlerce hastanın bağış beklediğini dile getiren Gülşen, “Allaha şükür nakil olduk ve bazı zorluklardan kurtulduk. Şimdilik bir problemim yok.

    Bundan sonra anneme hayırlı bir evlat ve işinde gücünde olan bir insan olmak istiyorum. Allah’ın izniyle sağlığıma tamamen kavuşunca da her şeyi istediğim gibi yapacağım, hayalim iyi bir meslek sahibi olmak. Çok zorlu bir süreçti hem bedensel hem de psikolojik olarak ama şimdi iyileştim gibi hissediyorum. Bu sebeple hem kendim için hem de ailem için mutluyum, onlarla rahatça gülüp eğlenebiliyorum, eskiden hep geri planda kalıyorduk, artık öyle bir sorunumuz kalmadı. Doktorlardan Allah razı olsun. Vatandaşlardan organlarını bağışlamasını isterim” dedi.

    “Oğluma ‘Sen 2 Mart’ta doğdun’ diyorum”
    Oğlunun sağlıklı ve huzurlu bir hayat yaşaması için kendi böbreğini veren anne Ayşen Gülşen, Osmangazi Üniversitesi doktor ve çalışanlarına teşekkür etti. Büyük bir titizlikle ve özverili bir şekilde tüm çalışanların seferber olduğunu dile getiren anne Gülşen, “Oğlumun rahatsızlığı doğuştan, anne karnında olan bir hastalık. Tedavi ve ameliyatlarla 18 yaşına kadar geldik. Sonrasında nakil kararı alındı, benim de babasının da nakil için uygunluğu vardı ama babası kalp rahatsızlığı geçirdiği için, benim böbreğimi oğluma nakil ettik.

    Doktorlar muhteşem insanlar, ekip güzel, hocalarımız mükemmel insanlar, oğlumu kendi evlatlarından ayırmadılar, hakları ödenmez. Tek böbrekle de yaşanabiliyor, ben böbreğimi verdim, vücut bir sorun algılamıyor zaten, birisine hayat vermiş oluyorsun. Oğlum bu yaşına kadar zor günler geçirdi ama nakilden sonra iyileşmeye başladı. Oğluma ‘Sen 2 Mart’ta doğdun’ diyorum. Herkesi organ bağışına davet ediyorum” şeklinde konuştu.

    “Böbrek nakli için bekleyenlerin ortalama yüzde 10’u beklerken vefat etmektedir”
    Anne oğul arasındaki böbrek naklini gerçekleştiren Osmangazi Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi Cerrahi Onkoloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Kılıç, hastaların durumlarının iyileştiğini, bu durumun tüm vatandaşlara örnek olması gerektiğini söyledi. Organ bağışının hayati bir önem taşıdığını, Türkiye’de organ bağışının diğer ülkelere göre çok az olduğunu, hastaların beklerken maalesef vefat ettiklerini belirten Kılıç, şöyle konuştu;

    Nakil gerektiren organ yetmezliği ülkemizde olduğu gibi tüm dünyada da bir sorun. Yıllara göre değişmekle birlikte yaklaşık 30 bin nakil bekleyen hasta var ve her sene yüzde 20 oranında artış gösteriyor. Biz bu hastaların ancak yüzde 10’una nakil yapabilmekteyiz. Hastalarımız nakil Beklerken ne oluyor? Karaciğer nakli için yüzde 8 ila 10’u, böbrek nakli için ise ortalama yüzde 10’u bekleme listesindeyken vefat etmektedir. En fazla yapılan nakil böbrek nakli, yılda 3 bin 800 civarında böbrek nakli yapılıyor. Ülkemizdeki sıkıntı şu, tüm dünyada kadavradan nakiller fazlayken, ülkemizde yüzde 80 oranında canlı nakil yapılıyor.

    Bizim amacımız ve dile getirmek istediğimiz, kadavradan nakil sayısını artırmak. Yaklaşık 2 bin 400 civarı beyin ölümü tespit ediyoruz, bu ölümlerde hasta yakınlarından yüzde 15-20’si organ bağışına onay veriyor, bu oranı arttırmamız lazım. Asıl vurgulamamız gereken şey bu nakil olmasaydı, hastaların yüzde 10’u beklerken vefat edecekti. Bu durumlarda böbrek hastaları biraz şanslı, çünkü diyalize girebiliyorlar diyaliz şansları var ama karaciğer bekleme listesinde olanların öyle bir şansı yok. Nakil olmazlarsa belli bir süre içerisinde vefat edecekler. Vatandaşların organ bağışlamasını istiyoruz, beyin ölümü olmuş hastaların ailelerine de aynı şeyleri söylüyoruz

  • Bursa’da diyaliz hastası, ikiz bebek doğurdu

    Bursa’da diyaliz hastası, ikiz bebek doğurdu

    Bursa Şehir Hastanesinde tıp dünyasında ender görülen bir olay meydana geldi.

    8 yıldır diyalize bağlı bir yaşam süren Sare Oto, hamile kalınca doktorları ölüm tehlikesi ve bebeğini ölü doğurma risklerine karşı uyarılarda bulundu. Oto ailesi doğumda ısrarcı olunca nefroloji, perinatoloji, kadın doğum ve kardiyoloji alanından hekimler kolları sıvadı. Gebelik süresi boyunca doktorları tarafından yakından takip edilen Oto (38), ikiz bebeklerini sağlıklı bir şekilde dünyaya getirdi. İkiz bebekleriyle en büyük dileklerine kavuşan Oto ailesi, mutluluklarını hekimleriyle paylaştı. Oto’nun tedavisini yürüten Nefroloji Uzmanı Doç. Dr. Yavuz Ayar, “Hastamız, tüm risklere karşın vazgeçmeyince bize de ona destek olmak kaldı. Hastamızın mutluluğu, bizim de mutluluğumuz” dedi.

    “Literatürde bu tarz gebelikler çok nadir”

    Sare Oto’yu 8 yıldır takip ettiğini ve haziran ayı gibi planlanmayan bir gebeliği fark ettiklerini belirten Doç. Dr. Ayar, “19 haftalık bir gebelik mevcuttu. Daha sonrasında eşiyle oturup, nasıl devam ettirmeleri gerektiğini riskleriyle beraber paylaştık. Oto ailesi, gebeliği sonuna kadar devam ettirme kararı verdi ve süreci hastanede başlatmış olduk. Literatürde bu tarz gebelikler ülkemizde ve dünyada çok nadir olmakta ve bunun yanında bu hastaların takibinde de multidisipliner yaklaşım gerekmekte. Bu süreçte tabii ki biz perinatoloji, kadın doğum, kardiyoloji alanlarından değerli hocalarımızdan yeterli desteği aldık. Onlara özellikle teşekkür ediyorum” şeklinde konuştu.

    Bu tarz hastalarda bilimsel anlamda önerilenin, diyaliz haftalık süresini 20 saatin üzerinde tutarak seyri yakın takip etmek gerektiğinin altını çizen Doç. Dr. Ayar, “Burada şaşırtıcı olan, hastanın tek yumurta ikizi gebeliği olmasıydı ve dünya genelinde nadir rastlanan bir şeydi. Süreç sonunda hastamızın 31 hafta ve 2. günde doğumu gerçekleşmiş oldu. Çok şükür bebeklerimiz sağlıklı, stabil bir şekilde takiplerine devam etmekte. Oldukça stresli bir iş ve bayağı emek sarf etti meslektaşlarım. Özellikle nefroloji ve diyaliz ekibim. Bu konuda doktor arkadaşlarla onlara çok teşekkür ediyoruz. Umarım sonraki süreçte annemiz de çocuklarını kucaklarına alarak onları sağlıkla büyütecektir” diye konuştu.
    Eşi Sare Oto’nun hamileliğini 4. ayında öğrendiklerini ve bundan sonra da bir şekilde riske girerek doğumu gerçekleştirmek istediklerini dile getiren Mehmet Oto, “Başından beri en ince detayına kadar bütün hastaneyi seferber ederek bu sürece ulaşmamızı sağladılar. Başta Yavuz Hoca olmak üzere, emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi.