Etiket: Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş

  • Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş: “Camiler Müslüman hayatının merkezi”

    Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş: “Camiler Müslüman hayatının merkezi”

    Ankara Ahmet Hamdi Akseki Camii’nde “Gözlerden gönüllere senin kadrajından camiler ve cami eksenli din hizmetleri” temalı fotoğraf sergisi açıldı. Sergi 33 parça fotoğraftan oluşuyor. Açılışa katılan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, yaptığı konuşmada, camilerin Müslüman hayatının merkezinde olması gerektiğini belirterek, “Camiler şehirlerimizin süsü ve kalbi. Müslüman hayatının merkezi olarak kabul ettiğimiz yerler. Onun için 150 bin civarında Diyanet İşleri Başkanlığımız mensubuyla camiler haftasını 1 Ekim’den itibaren kutluyoruz. Camiler, din görevlilerimizle hayatın merkezi haline geliyor. O kadar özdeşleşmiş ki birbirinden ayırmak mümkün değil. Hocalarımız olmasa camilerin bir anlamı olmaz. Camilerimiz olmasa hocalarımızın bir anlamı olmaz” ifadelerin kullandı.

    “Camiler bütün sıcaklığı ile müminleri kuşatıyor”
    “Camiler bütün sıcaklığı ile ilim, irfan, bilgi, hikmet merkezi oluşuyla müminleri kuşatıyor içine alıyor. O yüzden Peygamber Efendimiz hicret ettiğinde orayı cami ile nurlu şehir haline getirdi” diyen Erbaş, “Bunun temelini Mescid-i Nebevi’de attı. Beytullah’tan sonra ikinci büyük mabedimiz Mescidi Nebevi. Orada aynı zamanda bir okul kurdu. Mescidi Nebevi’nin içinde. Ona da bir suffe diyoruz. Yani mektep anlamında. O okulda nice talebeleri yetiştirdi Peygamber Efendimiz. Onların muallimi Peygamberimiz idi. Tüm hocalarımızla birlikte camilerimiz madem ki hayatın merkezi, o zaman sadece ezan okunan ve namaz kılındıktan sonra kapatılan bir yerler olarak camilerimizi kullanışsız halde bırakmayalım” dedi.

  • “Ölümse ölüm, idamsa idam”

    “Ölümse ölüm, idamsa idam”

    “Katil tespit edilse ne olacak? İsterseniz bin sene ceza verin, bizim acımız dinecek mi? Ne cinayetler işleniyor, kanunlarda caydırıcılık var mı? Ölümse ölüm, idamsa idam” dedi.
    Kırşehir programına cuma namazı sonrasında Ahi Evran Üniversitesi’nde devam eden Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, burada öğrencilere ahi pilavı dağıttı. Pilav dağıtımı sonrasında 7. Uluslararası Ahilik Haftası Sempozyumu’nda konuşan Erbaş; ahiliği, ahiliğin prensiplerini ve din adamlarının ahiliğe bakış açılarını anlattı.

    Kalabalık bir öğrenci topluluğuna hitap eden Erbaş, Diyarbakır’da işlenen Narin cinayeti ve Tekirdağ’daki olayla ilgili de açıklamalarda bulundu. Erbaş, “Katil tespit edilse ne olacak? İsterseniz bin sene ceza verin, bizim acımız dinecek mi? Biz, caydırıcılık özelliği olan bir kanun işletmiş olacak mıyız? 2 yaşındaki bebeğe yapılanları görüyorsunuz. Ne cinayetler işleniyor. Kanunlarda caydırıcılık var mı? İsterseniz bin sene ceza verin, ‘yatarım nasıl olsa, yemeğim de geliyor, suyum da veriliyor.’ Bu caydırıcı mı” diye konuştu.

    “Ölümse ölüm, idamsa idam”

    Cezaların işlenen suçlara göre caydırıcı etkiye sahip olması gerektiğini belirten Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Ölümse ölüm, idamsa idam. Öyle değil mi, nasıl caydıracağız? İmam Gazali şöyle diyor; ‘Caydırıcılık özelliği olan kanunlar’ bunlar da yetmiyor. Dünya kurulduğundan beri kanunlar var, mahkemeler var. Milattan önce 2 binli yıllarda yaşamış ‘Hamurabi’ denilen birisi var. Yaptığı kanunların gökten indiğine inanıyor Babil halkı ama yine caydıramadı insanları. O zaman uhrevi müeyyide, ahiret bilinci. Biz onun için günde 40 sefer namazda ‘Maliki Yevmiddin’ diyoruz.”
    Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’a, Ahi Evran Üniversitesi tarafından ahi sancağı hediye edilmesinin ardından program sona erdi.

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan, Diyanet İşleri Başkanı Erbaş’ı kabul etti

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, Diyanet İşleri Başkanı Erbaş’ı kabul etti

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ı Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde kabul etti.

  • “Gençlerimizin huzur bulduğu yer camiler olmalı”

    “Gençlerimizin huzur bulduğu yer camiler olmalı”

    Ümraniye Belediyesi tarafından yapımı tamamlanan Hüdayi Camii ve 4-6 yaş Kur’an kursu düzenlenen törenle açıldı. Açılışta konuşan Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, “Bizim çocuklarımız, gençlerimiz nerede huzur buluyorlar? Bir düşünelim, nerelerde daha fazla gençler var? Aslında Müslümanların çocuklarının, bizim gençlerimizin huzur bulduğu yerin camiler olması lazım. Bundan sonra bunun için mücadele edeceğiz. Çocuklarımız ve gençlerimiz için bu camiyi, Kur’an kursunu en verimli bir şekilde nasıl değerlendirebiliriz? Bunun derdini biz taşıyoruz” ifadelerini kullandı.

    “Burası çok zor şartlarda zamanında hizmet için yapılmış bir cami”

    Ümraniye Belediye Başkanı İsmet Yıldırım, “Burası çok zor şartlarda zamanında hizmet için yapılmış bir cami, Kur’an kursu, öğrenim yeri, hafızlık ve üniversiteye giden talebelerin olduğu güzel bir ilim yuvasıydı. Biz geldiğimizde sağ olsun Ahmet Topbaş hocamız, Osman Topbaş hoca efendimizle bir araya geldik ve camiye merhaba dedik. Bugün de bu hale geldi. Kendilerinden Allah razı olsun” dedi.

    Açılış törenine Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Ümraniye Belediye Başkanı İsmet Yıldırım, Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Nazif Yılmaz, İstanbul Müftüsü Prof. Dr. Safi Arpaguş, İlçe Kaymakamı Abdulaziz Aydın, AK Parti İstanbul Milletvekili Tuğba Işık Ercan, AK Parti İlçe Başkanı Salim Çetinkaya, İlçe Müftüsü Abdulkerim Çelik, Hüdayi Vakfı Genel Müdürü Medet Bala, ilçe protokolü ve çok sayıda vatandaş katıldı.

  • Depremzedelerden Diyanet İşleri Başkanı Erbaş’a ziyaret

    Depremzedelerden Diyanet İşleri Başkanı Erbaş’a ziyaret

    Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, 6 Şubat depremlerinin 7. gününde Adıyaman’da enkazdan kurtarılan Elif Kırmızı ile 3. gününde kurtarılan ablası Sena Kırmızı’yı kabul etti.

    Elif Kırmızı’yı kurtaran Türkiye Diyanet Vakfı (TDV) Ordu Şubesi Arama Kurtarma Ekibi’nin de hazır bulunduğu kabulde konuşan Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, “Cenab-ı Hak, bir daha böyle afetler göstermesin. Tarihin gördüğü en büyük afet diyebiliriz. Siz yaşadınız. Arkadaşlarımız ilk günden itibaren orada idiler. Biz de ilk gün geldik. Rabbim, bundan sonra hiçbir kimseye yaşatmasın” dedi.

    Diyanet İşleri Başkanlığı ve TDV olarak deprem bölgesinde önemli çalışmalar yaptıklarını aktaran Başkan Erbaş, “Vefat edenlere dua ediyoruz. Cenab-ı Hak, onlara rahmet eylesin. Onların şehit olduğuna inanıyoruz. 50 bini aşkın şehidimiz oldu. Peygamber Efendimizin göçük altında kalanların şehit olduğuna dair hadis-i şerifi var. Siz de gazi oldunuz” diye konuştu.

    Depremzede kardeşlerin enkaz altında yaşadıklarını dinleyen Başkan Erbaş, depremde vefat eden babalarına Allah’tan rahmet, yaralanan ve tedavi gören Sena Kırmızı’ya da şifa diledi.
    Kendisini ve diğer ablasını 7 günün sonunda enkazdan sağ olarak kurtaran TDV Ordu Şubesi Arama Kurtarma Ekibi’ne teşekkür eden Elif Kırmızı, “Yaşar hocadan Allah razı olsun. Enkazda çok korkuyordum, psikolojik olarak çok destekte bulundu. Benimle güzel sohbet etti, konuştuk. Çok şükür sağ çıktım. Diğer ablam da iyi çok şükür” dedi.

  • Erbaş, Davut Gül’ü ziyaret etti

    Erbaş, Davut Gül’ü ziyaret etti

    Bir dizi program için İstanbul’a gelen Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, İstanbul Valiliğini ziyaret etti. Valiliğe gelişinde, Vali Davut Gül tarafından karşılanan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, valilik şeref defterini imzaladı.

    İstanbul’da bulunmaktan duyduğu memnuniyeti ifade eden Başkan Erbaş, yeni görevi için Gül’e hayırlı olsun dileğinde bulunarak, “İstanbul valiliğinin sorumluğu çok büyük. Allah yar ve yardımcınız olsun. Rabbim kolaylaştırsın, zorlaştırmasın ve hayırla tamamlamayı, güzel iz bırakmayı nasip eylesin” dedi.

    Başkan Erbaş, Diyanet İşleri Başkanlığının İstanbul’da müftü yardımcılarıyla birlikte toplam 50 müftüsüyle hizmet ettiğine işaret ederek, “Sizlerin rehberliğinde inşallah müftülerimiz, bütün hocalarımız daha güzel hizmet yaparlar” diye konuştu.

    “Diyanetin çalışmalarını daha da artıracağız”

    Vali Gül ise ziyaretinden dolayı Başkan Erbaş’a teşekkürlerini iletti. İstanbul’da din hizmetinin daha iyi yapılabilmesi için müftülerle birlikte çalışmalara devam ettiklerini belirten Gül, “4-6 yaş Kur’an kursları başta olmak üzere, Diyanet İşleri Başkanlığının gençlere, kadınlara, Aile ve Dini Rehberlik Merkezlerine (ADRB) yönelik çalışmaları toplumda çok talep görüyor. İnşallah bu çalışmaları daha da artıracağız” ifadelerini kullandı.

    Ziyarette Başkan Erbaş’a Diyanet İşleri Başkanlığı Hac ve Umre Hizmetleri Genel Müdürü Remzi Bircan ile İstanbul İl Müftüsü Prof. Dr. Safi Arpaguş eşlik etti.

  • “Pek çok sorun, Müslümanların bugününü ve geleceğini tehdit etmektedir”

    “Pek çok sorun, Müslümanların bugününü ve geleceğini tehdit etmektedir”

    Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş Konya’da düzenlenen Uluslararası İslami Dayanışma Oyunları Sempozyumu’na katıldı.

    Bir otelde düzenlenen sempozyumda konuşan Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, her alanda sağlam disiplinler geliştiren Müslümanların, bilimde, sanatta, siyasette, mimaride ve hayatın bütün alanlarında insanlığa yön veren eserler meydana getirdiğini ifade ederek, günümüze kadar ulaşan ve yarınlara ışık tutacak olan çok zengin bir ilim, hikmet, sanat ve kültür mirası bıraktıklarını söyledi.

    Bu büyük mirasa sahip çıkma ve onu daha ileri bir noktaya taşıma hususunda özellikle son üç asırda Müslümanların ciddi zafiyetleri olduğunu kaydeden Erbaş, “Bunun bir neticesi olarak Müslüman toplumlar, sosyal, siyasal, ekonomik, kültürel vb. açılardan dahili ve harici pek çok müdahalelere maruz kalmıştır. Etnik kimlikler, ideolojik farklılıklar ve gerçekte bir zenginlik olan mezhep ve meşrep çeşitliliği üzerinden çıkarılan fitnelerin kavurucu ateşine duçar olmuştur. Savaşlar, işgaller, şiddet ve yoksulluk gibi devasa sorunlar sarmalına itilen İslam coğrafyası, fitne, terör ve cehalet üçgeninde karamsarlığa ve umutsuzluğa sürüklenmiştir. Gelinen noktada radikalizmden kimlik erozyonuna, tefrikadan din istismarına kadar pek çok sorun, Müslümanların bugününü ve geleceğini tehdit etmektedir. Müslümanların enerji ve motivasyonunu sömüren söz konusu sorunlarda harici faktörlerin payı olsa da en büyük etkenin kendi iç dinamiklerimiz olduğu aşikardır. Bugün hakikatte rahmete ve kolaylığa vesile olan, özgür düşünce ve hür iradeyi besleyen ırk, dil, mezhep ve meşrep farklılıkları, maalesef ayrılık ve kavga sebebi olarak telakki edilmektedir” dedi.

    “Ümmet coğrafyamızın her yerinden imdat çığlıkları yükseliyor”

    Müslümanların imamesi kopan tespih taneleri gibi her biri bir yana dağılmış vaziyette olduğunu anlatan Erbaş, “İşte, Orta Asya’dan Balkanlara, Afrika’dan Kafkaslara kadar İslam coğrafyasının hali pürmelali ortadadır. İşte, Arakan, Doğu Türkistan, Yemen, Libya, Somali, Suriye işte, ilk kıblemiz Kudüs yıllardır kanayan yaramız olan Filistin, bugünlerde yine işgalci İsrail’in haksız, hukuksuz ve insafsız saldırılarına maruz kalmaktadır. İşgalci zihniyet, dünyanın sessizliğinden ve Müslümanların dağınık görünümünden aldığı cesaretle Gazze’de bir kez daha çocukları ve masum insanları hedef almaya başlamıştır. Hukuk ve ahlaktan yoksun bu zihniyet, sözüm ona ‘güvenlik politikası’ adı altında zulümlerini tüm dünyanın gözü önünde sürdürmeye devam ediyor. Filistinli bebekler gün yüzü görmeden ölümle tanışıyor. Gözü yaşlı annelerin feryadı gök kubbeyi titretiyor. Sadece Filistin’den değil, ümmet coğrafyamızın her yerinden imdat çığlıkları yükseliyor. Bilmeliyiz ki yaşadığımız bütün bu sıkıntılar, İslam’ın vahdete çağıran ilkelerinden, Kur’an’ın birleştirici gücünden, Peygamber’in kuşatıcı ve kucaklayıcı davet yönteminden uzaklaşmanın bir sonucudur. Kendi inanç ve medeniyet köklerimize tutunamayışımızın ve gönüllerimizi birbirimize gerektiği gibi açamayışımızın acı bir neticesidir. Onca medeniyet müktesebatımıza rağmen tarihin ve çağın gerçeklikleri karşısında basiret, feraset ve dirayetli bir duruş ortaya koyamayışımızın vahim bir yansımasıdır. Bizi birbirimizden koparan, coğrafyamızı parçalayan, çaresizlik ve kimsesizlik duygusu içinde düşmanlarımızın insafından medet umacak bir duruma sürükleyen asıl etken, sevginin yerine nefreti büyüten kalbi hastalıklarımızdır. Altını çizerek ifade edeyim ki bugün, yetimlerin gözyaşını dindirecek, masumların kanını durduracak ve ümmet coğrafyamızı yeniden esenlik yurduna dönüştürecek bir kardeşlik şuurunu geliştirmekten ve güçlendirmekten başka çıkış yolu bulunmamaktadır” şeklinde konuştu.

    “İslam dünyası, bugün adeta tatlı su deryasında susuzluk çekmektedir”

    Yüreklerin birleşmeden zihinlerin birleşmesinin mümkün olmayacağını aktaran Erbaş, “Yüreklerimizi birleştirmenin başlangıç noktası ise, İslam’ın vahdet ve esenlik ikliminin cümle kapısı olan nebevi tavsiyesine ram olmaktır. İslam’ın barış çağrısını içselleştirerek bütün Müslümanlarla bir araya gelme iradesi gösterebilmektir. Her şartta hak, hakikat ve iyilik yolunda birbirimize destek olmaktır. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de yüce Allah, Müslümanları tevhit ekseninde bir araya gelmeye çağırmaktadır. Farklılıkların ayrılık sebebi haline getirilmesi durumunda nasıl bir tehlikeyle karşı karşıya kalınacağı hususunda bizleri açıkça uyarmaktadır. Söz konusu ilke ve uyarılara gereken hassasiyetin gösterilmemesi, Müslümanların ve İslam coğrafyasının parçalanmasıyla sonuçlanmıştır. Kuşkusuz Müslümanları böyle vahim bir tabloya sürükleyen sebeplerin başında cehalet gelmektedir. Bu cehaletin iki boyutu vardır: Birincisi, Kur’an, sünnet ve medeniyet müktesebatımız hususundaki cehalet; ikincisi ise İslam coğrafyası üzerinde kurgulanan senaryolar konusundaki cehalettir. Asırlarca kendi ilim ve kültür zenginliklerinden bihaber bırakılan İslam dünyası, bugün adeta tatlı su deryasında susuzluk çekmektedir. Büyük bir hazine üzerinde yoksulluk yaşamakta ve sahip olduğu imkanların farkında bile olmaksızın kurtuluşu başka dünyalarda aramaktadır. Maalesef tefrika ve iç kavgalar sebebiyle heybetini yitirdiği için emperyalist güçlerin tasallutuna maruz kalmaktadır” ifadelerini kullandı.

    “Bu coğrafyayı, acı ve gözyaşı diyarı haline getiren sebepleri ortadan kaldırmanın yollarını aramalıyız”

    İslam toplumlarının bugün içinde bulunduğu olumsuz tablonun, asla ümitsizliğe sürüklememesi gerektiğini vurgulayan Erbaş, “Unutmamalıyız ki bizler bütün sorunlarımızı çözebilecek inanca, irfana ve bilgi birikimine sahibiz. Hem kendimizin hem de bütün insanlığın sorunlarını çözme noktasında Kur’an ve sünnet, en büyük imkanımızdır. Geçmişte olduğu gibi bugün de öncelikli sorumluluğumuz, Kur’an’ı ve sünneti doğru anlamak, mesaj ve ilkelerini çağımıza taşımaktır. İnancımızın bu iki temel kaynağı, aynı zamanda bizlere, yüreklerimizi birbirimize açmamızı, ortak zeminimizi sağlamlaştırmamızı ve kardeşlik ekseninde bir dayanışma şuuru geliştirmemizi telkin etmektedir. Bu noktada bizim için önemli bir pusula olarak asrısaadette gerçekleştirilen ‘uhuvvet’ ve ‘dayanışma’ örneklerini zikredebiliriz. Hayata ve olaylara İslami bir şuur ve ahlak perspektifinden bakarak o köklü kardeşlik mefkuremizi bugün yeniden canlandırmak bizim elimizdedir. Medeniyet köklerimizden neşet eden bu mefkureyi çağın gerçekliklerini dikkate alarak yeniden ihya etme becerisini mutlaka göstermeliyiz.

    Bütün boyutlarıyla İslam’ın hayat anlayışını, adalet ve merhamet idealini, hukuk ve ahlak ilkelerini bilimden teknolojiye, ekonomiden sanata, eğitimden spora her alana teklif etmenin gayreti içinde olmalıyız. Diğer taraftan sorunlarımızı kendi imkanlarımızla çözebilmek için Müslümanlar olarak daha fazla gayret göstermeli; birbirimizin, birliğimizin ve ortak değerlerimizin farkına varmak için daha çok bir araya gelmeliyiz. Duygu, düşünce ve eylemde güç birliği yaparak asırlardır sekinet yurdu olan bu coğrafyayı, acı ve gözyaşı diyarı haline getiren sebepleri ortadan kaldırmanın yollarını aramalıyız. İşte o zaman, söz konusu bu karamsar tabloyu değiştirme imkanına kavuşmuş olacağız. Aksi halde parçalanmışlığı sebebiyle genç ve dinamik insan gücünü, zenginliklerini ve imkanlarını yeterince kullanamayan İslam dünyası, emperyalist müdahalelere ve meydan okumalara gerektiği gibi karşı koyamayacaktır” dedi.

    “Birlikte geniş ve derinlikli projeler geliştirilmelidir”

    İslam coğrafyasının kardeşlik ve dayanışma bilinciyle yeniden toparlanmasına ve ümmetin vahdetine ilim insanlarının öncülük edeceğini belirten Erbaş, “Bu meyanda öncelikle din alimlerimizin, bilginlerimizin bir araya gelmesi, büyük bir dayanışma ve koordinasyon içerisinde çalışması, temel meselelerde ortak akıl, yaklaşım ve söylem oluşturması büyük bir önem arz etmektedir. Ayrıca bilgi, birikim, fikir ve tecrübeleriyle topluma ve yönetim mekanizmalarına rehberlik etmesi, ufuk açması, hızla değişen dünyada ümmet varlığımız ve geleceğimiz açısından ötelenemez bir sorumluluktur. Bu bağlamda eğitim, aile, gençlik, çevre, gıda, ekonomi, teknoloji, spor gibi konularda ve insanı ilgilendiren bütün alanlarda işbirliği ve ortak çalışmaların fikri zemini hazırlanmalıdır. Birlikte geniş ve derinlikli projeler geliştirilmelidir. İnanıyorum ki İslam’ın evrensel mesajları ve güzel ahlak ilkeleri ekseninde doğru bir yöntemle hayata geçirilecek bu tür organizasyonlar, Müslümanların dayanışma imkan ve potansiyelini daha güçlü ve görünür kılacaktır. Söz konusu potansiyel gerektiği gibi kullanıldığında ise İslam dünyası, sahip olduğu doğal zenginlikler, stratejik konum, genç ve dinamik nüfus gibi avantajlarını daha etkin bir şekilde kullanma imkanı bulacak ve her açıdan dünyanın en önemli gücü haline gelecektir” diye konuştu.