Etiket: diyarbakır

  • Diyarbakır’da iş adamlarını bir araya getiren düğün

    Diyarbakır’da iş adamlarını bir araya getiren düğün

    Merkez Yenişehir ilçesinde bir düğün salonunda düzenlenen düğün merasimiyle Mahmut Baran ile Ceren Cansız dünya evine girdi. Düğününde bürokratlar, siyasetçiler ve iş insanları bir araya geldi.

    3 bin kişinin katılım sağladığı düğüne Diyarbakır Valisi Ali İhsan Su’nun yanı sıra, AK Parti Diyarbakır Milletvekilleri, Ankara Bölge İdare Mahkemesi 4. Dava Daire Başkanı Kurtuluş Beyribey, Eski İl Jandarma Komutanı Tuğgeneral Ali Demir, Kara Kuvvetleri Komutanlığından Tuğgeneral Savaş Beyribey, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Abdullah Çiftçi, kamu kurum müdürleri, iş insanları ve yakınları iştirak etti.

    Bölgenin en büyük düğün merasimlerinden biri olduğunu söyleyen Mahmut Baran’ın ağabeyi Nihat Baran, güzel bir gece geçirdiklerini söyledi.

    Baran, “Diyarbakır’ın önden gelen iş insanlarından Baran ailesinin düğünü gerçekleşti. Bölgede güzel bir gece gerçekleşti. Diyarbakır Valimiz Ali İhsan Su, Diyarbakır Milletvekillerimiz, Belediye Başkan Adaylarımız, ilçe kaymakamlarımız gibi birçok değerli müdürlerimiz düğünümüze iştirak etti. Bu güzel gecede yanımızda olan herkese çok teşekkür ediyorum. Herkes için çok güzel bir geceydi. Özellikle kandil gecesi olması nedeniyle bütün dostlarımızı bir arada görmek bizi fazlasıyla mutlu etti. Düğünümüze yaklaşık 3 bin kişi katıldı. Diyarbakır şartlarında 2 bin kişilik salon bulabildik. Ama bin 500 kişi ayakta kaldı. Onlardan da ayrıca özür diliyoruz”

  • 9 kişinin öldüğü arazi kavgasında kan donduran detaylar

    9 kişinin öldüğü arazi kavgasında kan donduran detaylar

    İlçenin Serçeler köyünde 15 Haziran 2023 tarihinde kalaşnikof silahlarla açılan ateş sonucu 9 kişinin hayatını kaybettiği arazi anlaşmazlığı kavgasıyla ilgili soruşturma tamamlandı.

    İddianamede olayı gerçekleştiren Taş ve Alyamaç ailelerine mensup 31 kişi hakkında birden fazla kişiye karşı tasarlayarak kasten öldürme suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis talep edildi. Sanıkların tarlada birbirlerine karşı vahim nitelikli silahlarla gerçekleştirdiği saldırıda Halil, Orhan, Serhat ve Mehmet Can Taş ile Mehmet Emin, Mehmet Selim, Ömer, Yunus ve Muhammet Alyamaç’ın öldüğü belirtildi. Yaralılara müdahale edildiği sırada arazinin hakim tepelerine yerleşen faillerin yaralılara müdahaleyi engellemek için yoğun yaylım ateşi açtıkları, jandarma timlerinin tüm uyarılarına rağmen ateşe devam ettikleri kaydedildi. Saldırganların arazi yapısını ve kırsal patika yollarını iyi bildikleri için araçlarla toz bulutu oluşturup plakası belirlenemeyen bir araçla olay yerinden kaçtıkları belirtildi. Ateşin kesilmesi üzerine tarlada üzerlerinde hücum yeleği ve 5 kalaşnikof ile 3 tabanca bulunan 6 cesedin hastaneye kaldırıldığı, 3 yaralının daha sonra hayatını kaybettiği belirtildi.

    İddianamede, ölü ve yaralılara müdahale etmek için olay yerine giden ve saldırıya uğrayan jandarma timi ile mağdur-sanıkların ifadelerine ayrıntılı yer verildi. Dehşet anını anlatan jandarma personeli, kaçan saldırganları fotoğraflarından teşhis etti. Otopsi raporlarında ise cesetlerin topuklarından kafaların kadar tüm vücutlarında mermi çekirdeği olduğu belirtildi. Olay yeri inceleme ekiplerince geniş bir alanda yürütülen arama ve tarama faaliyetinde ise yüzlerce boş kovan ve mermi çekirdekleri bulunduğu ifade edildi.

    Ambulans kamerasına yakalandılar

    İddianamede, sanıkların katliam öncesi ve sonrasında araç içinde ve açık arazide yüzleri poşu ile ellerinde kalaşnikof tüfeklerle biçilmemiş buğday tarlasında yürürken ve güvenlik güçlerinin yaralılara müdahalesini engellemek için araçlara ve jandarma timlerine rastgele ateş açarken fotoğrafları da delil olarak yer aldı. Bu fotoğrafların bir kısmının sanıklar üzerinden, bir kısmının da ambulansa ve olay yerine giden güvenlik güçlerine ait araçların kamera görüntülerinden alındığı belirtildi.

    İddianamede, geçmişte de anlaşmazlık nedeniyle mahkemelik olan arazinin büyüklüğü ve maddi değerinin yüksek olması, bölgenin sosyal ve kültürel yapısı nedeniyle aileler arasında husumet başladığı ve devamında 9 kişinin öldüğü olayın yaşanmasıyla noktalandığı vurgulandı. Taş ailesinden maddi gücü olan ve aynı zamanda eski muhtar olan Behçet Taş’ın, Alyamaç ailesinden ise Mehmet Selim ile Ahmet Alyamaç’ın aile meclisinde söz sahibi oldukları kaydedildi.

    Alyamaç ailesini öldürmek için yangın çıkarıp araziye çekmişler

    Muhtar Behçet Taş’ın katliamdan 1 ay önce aile meclisinde, “Alyamaç ailesini bitireceğim. Kim ölecekse ölsün. Ölen ölür” dediği, Taş ailesinin olayı birkaç gün önceden planladığı, hatta araziye silahla gelinmesi için kendi aralarında fikir ve eylem birliğine vardıkları ifade edildi. Taş ailesinin uzun namlulu silah ve tam teçhizat ekipmanlarla olay yerine çatışma amacıyla gittiği belirtilen iddianamede, Alyamaç ailesinin mülkiyetinde bulunan araziyi ateşe vererek Alyamaç ailesini araziye çekip katliamın fitilini ateşledikleri vurgulandı. Çıkan yangını görünce söndürmek amacıyla olay yerine giden Alyamaç ailesinin tarlaya gittiklerini gören Taş ailesi ve akrabalarının daha sonra birbirleriyle yoğun telefon trafiğine girerek uzun namlulu silahlarla olay yerine gitme şeklini planladıkları ifade edildi.

    “Pala” yoğun silah kullandı

    Yangına müdahaleye giden Alyamaç ailesine mevzi ve siper alarak organize biçimde ateş açtıkları ve karşılıklı çatışmada Alyamaç ailesinden 5, Taş ailesinden 4 olmak üzere 9 kişinin öldüğü kaydedildi. Şaban Taş tarafından aile bireylerinin kışkırtıldığı, Behçet Taş tarafından azmettirildiği, Ömer Taş tarafından da aile bireylerinin olay yerine toplandığı, Ömer Taş’ın bizzat traktör üzerinde bulunan Alyamaç ailesine yoğun ateş açtığı kaydedildi. Nurettin Taş’ın telefon dinlemesinde, “O öldürdü Serçeler’dekileri” dediği, Pala lakaplı Mehmet Taş’ın da yoğun silah kullandığı ve ölenlerden bazılarını bizzat kendisinin vurduğu ifade edildi. Katliamdan sonra ölen ve tutuklanıp cezaevine girenlerin ailelerine muhtar Behçet Taş tarafından bir ömür bakılması için aile meclisinin kendi aralarında karar aldıkları da belirtildi.

    Behçet Taş’ın gözlerinin görmediği için her yere oğlu Aziz ile birlikte gittiği ve Aziz’in de katliam sonrasında alacağı cezadan kurtulmak için başkasına ait pasaportla yurt dışına kaçmaya çalıştığı vurgulandı. Bazı sanıkların ise katliamdan hemen sonra silah kullandıkları için üzerlerinde atış artığı ve svap örneği çıkan elbiselerini evlerine yakın noktadaki tandırın içinde yakarak, duş aldıkları ve delilleri gizlemeye çalıştıkları kaydedildi. Bazı sanıkların ısrarla olay yerinde olmadıklarını ve suçsuz olduklarını belirtmiş olmalarına rağmen cenaze ve yaralıları almaya gelen ambulansa ait kamera görüntülerinde ellerinde uzun namlulu silahlarla olay yerinde oldukları tespit edilerek, bu kayıtlar dosyaya delil olarak konuldu.

    İddianamede, bölgenin sosyal ve kültürel yapısı, aile meclisi kararlarının bağlayıcılığı, aile meclisinde alınan kararlarına tüm aile bireyleri tarafından uyulmasının yaptırıma tabi olduğu, aile bireylerinin olaya katılmaması halinde hak iddia edemeyeceklerine dikkat çekildi. Bu nedenle her iki aile meclisince alınan kararlara aşiret kararı gibi aile fertlerinin kesin olarak katılmasının esas alındığı vurgulandı. Olaya katılmayı reddeden aile bireylerinin dava konusu arazi üzerinde hak iddia edemeyeceği gibi, bundan sonraki süreçte de meydana gelen olaylarda aile fertleri tarafından dışlanarak korunmayacaklarını bildikleri için tüm aile bireyi olan sanıkların fikir ve eylem birliği içinde çatışmaya katılarak 9 kişinin ölümünden sorumlu olduklarına işaret edildi. Olayda 7 kalaşnikof tüfek ile 4 tabanca ele geçirilmiş olsa da, olay yerinden toplanan boş kovanların kriminal incelemesinde katliamda 17 ayrı kalaşnikof tüfek kullanıldığı tespit edildi.

    Mahkeme davanın başka bir ilde görülmesi için valilikten talepte bulundu

    Sanıkların 9 kişiyi tasarlayarak öldürmek, ölü ve yaralılara müdahaleye giden 9 jandarma timini de öldürmeye teşebbüs etmek suçundan 19 kez ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmaları talep edildi. İddianameyi kabul eden Ağır Ceza Mahkemesi, taraflar arasında husumetin devam etmesi nedeniyle davanın güvenlik gerekçesiyle naklini talep etti. Davanın Diyarbakır’da görülmesinin güvenlik açısından sakıncalı olacağı gerekçesiyle başka bir ilde görülmesi için Valilikten nakil talebinde bulunuldu.

  • “Diyarbakır. huzur ve emniyet içinde”

    “Diyarbakır. huzur ve emniyet içinde”

    Sabah saatlerinde Diyarbakır’a gelen Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Vali Ali İhsan Su, yardımcıları ve kaymakamlar tarafından karşılandı. Valilikte şeref defterini imzalayan Yılmaz, daha sonra basına kapalı toplantı gerçekleştirdi. Toplantının ardından Dicle Üniversitesi’nde düzenlenen “Diyarbakır’ın Gelecek Tasavvuru Uluslararası Kongresi”ne katılan Yılmaz, yaptığı konuşmada 33 medeniyetin mirasını geleceğe taşımak, Türkiye Yüzyılı’na Diyarbakır mührünü vurmak için fikirlerin ortaya konduğu konferansın hayırlara vesile olmasını diledi. Ülkede bölgesel milliyetçilik olmaması gerektiğini ifade eden Yılmaz, belli standartları tüm coğrafyaya yaymak, fırsat eşitliği oluşturmak, temel hizmetleri herkese hakkaniyetli şekilde sunmak anlayışı ile hareket ettiklerini aktardı. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, “Son 20 yılda sadece bugünün ihtiyaçlarını karşılamaya çalışmadık. Geçmişteki ihmalleri de kapatma gayreti içinde olduk. Dünyadaki ve bölgemizdeki sıkıntılara rağmen siyasi güven ve istikrar ikliminde yatırıma, istihdama, üretime devam ediyoruz. En önem verdiğimiz hususlardan biri güven ve huzur iklimi. Huzur ve güvenin olmadığı yerde ne demokrasi olur, ne kalkınma olur, ne kültür, sanat olur ne de yaşam kalitesi olur. Cumhurbaşkanımız Recep Tayip Erdoğan’ın teröre ve terörü besleyen odaklara karşı kararlı duruşu sayesinde Diyarbakır bugün, son 40 yılda hiç olmadığı kadar huzur ve emniyet içinde” dedi.

    “Terörün, kavganın, çatışmanın en büyük zararını bu bölgedeki insanlarımız gördü”

    Yıllarca Diyarbakır’ın potansiyelini, zenginliğini çatışmalarla, kavgalarla, kısır çekişmelerle heba edenlerin yol açtığı kayıpların artık durduğunu ifade eden Yılmaz, “Hendekler, çukurlar kazarak gencecik çocukları ölüme gönderenlere geçit vermedik, vermeyeceğiz. Diyarbakır annelerinin gözlerindeki yaşı silmeye, terörü sokaklardan söküp atmaya kararlıyız ve hiçbir şekilde buradan bu geri dönüş söz konusu değildir. Bu çabamızdaki en büyük cesareti Diyarbakır annelerinden, bölgemizde yaşayan insanlarımızdan alıyoruz. Terörün, kavganın, çatışmanın en büyük zararını bu bölgedeki insanlarımız gördü. Terörün ortadan kalkmasının en fazla bu bölgedeki insanlarımıza faydası olacak. Diyarbakır’ın gelişmemesi için, kalkınmaması için hiçbir mazeret yok. Tarım, ticaret, kültür, genç nüfus, geçmişten gelen büyük bir miras; Diyarbakır’ın bu halde olmaması lazım” diye konuştu.

    “Diyarbakır-Erbil uçuşlarını başlatıyoruz”

    Diyarbakır’ın ideolojik çatışmaya, kavgaya değil gerçek anlamda fikirlere, projelere, planlara, gelecek tasavvurlarına ve hizmete ihtiyacı olduğunu vurgulayan Yılmaz, “Son dönemlerde bunun farkını zaten insanımız adeta tadarak görmüş oldu. Önümüzdeki dönemde inşallah daha da farkına hep birlikte varacağız. Son 20 yılda Diyarbakır’a toplam 126 milyar liralık yatırım gerçekleştirdik. Ama önümüzdeki dönem daha da fazlasını inşallah özel sektör başta olmak üzere göreceğiz. Çok daha hızlı bir şekilde Diyarbakır gelişmeye devam edecek. Bu arada bir müjdeyi de vermiş olalım. Ulaştırma Bakanımızla görüştüm sabah. İnşallah Diyarbakır-Erbil uçuşlarını başlatıyoruz” ifadelerini kullandı.
    Depremi hatırlatan Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:
    “Bu vesileyle tekrar depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum. Diyarbakır’da hızlı bir şekilde onarım faaliyeti var. Yakın bir zamanda İçişleri Bakanımız gelecek ve bin 374 konutumuz tamamlandı, onların kuraları çekilecek. 16 bin 708 hak sahibi var. Peyderpey bunların da konutları tamamlandıkça inşallah teslim edilecek. Bunun yanında Silvan gibi devasa projelerle sulamalar arttıkça tarıma dayalı sanayinin, gıda sanayisinin çok farklı bir yere gelmesi lazım. Yine madencilikte, başka alanlarda katma değeri yüksek üretimlerin gelişmesi lazım. Barajlara yatırımlar yaptık ve devam ediyoruz. Özellikle Silvan Barajı’nı çok önemsiyorum. Silvan Barajı’nın belli kısımlarını bitirdik. Atatürk Barajı’ndan sonra GAP’ın en büyük sulama projesidir. Çok engellemeye çalıştılar, çok saldırılar yaptılar. Çok şükür devam ediyoruz. Maalesef teknik bazı sıkıntılar da yaşandı. Bu proje gerçekleştiğinde çok büyük bir tarımsal üretim artışı olacak. Buna kendimizi hazırlamamız lazım.”
    Bugün insanlığın geldiği noktanın üzüntü verici olduğunu belirten Yılmaz, “Bunun en çarpıcı örneği de Gazze’de yaşanan olay. Bundan hepimizin ders alması lazım. Bize medeniyet dersi verenler, modellik dersi verenler, bir takım standartları olduğunu söyleyenler Gazze’de insanlığın önünde bir imtihandan geçtiler. Maalesef hiçbir değer tanımadıklarını, hukuk tanımadıklarını, ahlak tanımadıklarını, merhametten tamamen uzak olduklarını, hikmetten uzak olduklarını Gazze’de yaşananlarla ortaya koydular” dedi.

    Kongreye Yılmaz’ın yanı sıra Vali Ali İhsan Su’nun yanı sıra AK Parti Diyarbakır milletvekilleri Suna Kepolu Ataman, Galip Ensarioğlu, Mehmet Emin Yaz, kurum müdürleri, amirleri, STK temsilcileri ve öğrenciler katıldı.

  • 80milyon değerindeki araçlar sahibini bekliyor

    80milyon değerindeki araçlar sahibini bekliyor

    Diyarbakır’da bir yediemin otoparkında 300’den fazla araç, bin 500 adet de motosiklet yıllardır sahiplerini bekliyor. Tahmini değeri 80 milyon üzerinde olan araçlar, çürümeye terk edildi. Otopark sahipleri, hacizli araçların ekonomiye tekrar kazandırılması için yetkililere çağrıda bulundu.
    Yenişehir ilçesinde yediemin otoparkını işleten Sinan Akak, milyon lira değerindeki araçların otoparklarda çürümesine gönüllerinin el vermediğini söyledi.
    Otoparkında 300’den fazla araç bulunmakta olduğunu aktaran Akak, “Bin 500 adet de motosiklet yatmaktadır. Bu kadar aracın burada çürümesine vicdanımız el vermiyor. Çünkü milyon değerindeki araçlar burada çürüyor. Bu arabaların burada yatması aynı zamanda bizim için de bir zarardır. Sonuçta yerimi yıllardır meşgul eden araçlar var. Adalet Bakanlığımızın bu konu hakkında bir adım atmasını rica ediyoruz” dedi.

    “Elektrik ve su faturasını ödemeyip aracına haciz gelen var”

    Otoparkında yatan sadece 300 aracın değerinin 80 milyon değerinde olduğunu ifade eden Akak, “Otoparkımızda yatan araçlardan kimisinin şirketi batmış, kimisi hacizli olmuş. Pek nadir de olsa elektrik ve su faturasını ödemeyip aracına haciz gelen var. Onun için bence bu araçların bir an önce sıcak paraya dönüştürülmesi gerekiyor. 7 milyon değerindeki araçlarımız, 2 milyonluk, gibi toplam 80 milyon değerinde 300 araç otoparkımızda yatıyor. O da Diyarbakır’da sadece bir tane yediemin otoparkında. Bunu 81 ile sadece çarparsak dudak uçuklatan bir rakam ortaya çıkıyor” diye konuştu.

    Akak, otoparkında 10-15 yıl boyunca yatan araçların olduğunu belirterek, şunları kaydetti:

    “1 Kasım tarihinde araçların kıymet takdirinin yapılıp icra dairesine verilmesiyle 15-20 gün arayla satılması gerekiyordu. Ama maalesef benim otoparkta 1 Kasım’dan bu yana herhangi bir satış gerçekleştirilmedi. 1 Kasım’da yürürlüğe giren bu yasayla çok umutluyduk. Ama daha beklemekteyiz. Devlet büyüklerimizde bir an evvel bu sorunun sonuçlandırmasını talep ediyoruz. Şimdi bir araç 5 yıl otoparkta yatarsa nasıl, 1 yıl yatarsa nasıl? Otoparkımızda 10-15 yıl yatan araçlar mevcut. Bu araçlar çürüyerek ziyan oluyor.”

  • Diyarbakır’da firari hükümlü DEAŞ üyesi yakalandı

    Diyarbakır’da firari hükümlü DEAŞ üyesi yakalandı

    Valilikte yapılan açıklamada, İl Jandarma Komutanlığı, Bağlar İlçe Jandarma Komutanlığı, terörle mücadele, istihbarat ve Jandarma Suç Araştırma Timi ile koordineli olarak aranan şahısların yakalanmasına yönelik titiz çalışmalar sonucunda “silahlı terör örgütüne üye olma” suçundan 2022 yılından itibaren aranan, hakkında 3 yıl 1 ay 15 gün kesinleşmiş hapis cezası bulunan Suriye uyruklu H.E., operasyon sonucu yakalandı.
    Adli makamlara sevk edilen zanlı, tutuklanarak cezaevine gönderildi.

  • Sahte gelin şebekesine 120 bin lirasını kaptırdı

    Sahte gelin şebekesine 120 bin lirasını kaptırdı

    Diyarbakır’da 3 yıl önce eşini kaybeden Mehmet Nezir Çelik (45), tekrar evlenmeye karar verdi. Çelik, 16 Ocak tarihinde Elazığ’da Ali isimli yakınının aracılığıyla Van’da ikamet eden Fadıl isimli diğer bir aracıyla 14 bin TL’ye ticari araç kiralayıp Iğdır’a gitti. Iğdır merkezde yaşayan D.K. (34) isimli kadın, Çelik’e eşinin trafik kazasında hayatını kaybettiğini ve şu an dul olduğunu söyledi. D.K., sonrasında yanında ağabeyi olarak tanıttığı Murat isimli şahıs ile birlikte Çelik’ten 100 bin TL başlık parası istedi.

    Nezir Çelik, aracılara 100 bin TL başlık parasının çok olduğunu ve 70 bin TL’ye indirmek istediğini söyleyince para, aracılarla Murat isimli şahsa verildi. Burada Dilek’i alıp dini nikah kıyan Çelik, beraber aynı gün Diyarbakır’a döndü. Çelik’le aynı evde kalan D.K., ikinci günün sabahı kendine Bağlar ilçesindeki bir kuyumcu dükkanında 21 bin liralık küpe ve yüzük ile 10 bin TL’lik elbise aldı. Çelik’in kuyumcuda birlikte yüzük ve küpe baktığı anlar ise güvenlik kamerasına yansıdı.

    Başından geçen olayı başından sonuna kadar anlatan Çelik, şöyle konuştu:
    “Diyarbakır’ın Yenişehir ilçesi Fabrika Mahallesi’nde ikamet ediyorum. Bir çocuğum var. Eşim 2021’de vefat etti. Ben de çocuğum yalnız kalmasın diye, evimizde sıcak yemek pişsin diye tekrar biriyle evlenmeyi düşündüm. Elazığ’da Ali isminde bir arkadaşım bana Van’da Fadıl isminde bir aracıyla Iğdır’da kız bulduklarını söyledi. Diyarbakır’dan araç kiralayıp Van’a, oradan Ağrı’ya, sonrasında Iğdır’a gittik. Orada Dilek K. (34) ile tanıştık. Dilek’in yanında ‘ağabeyim’ diye tanıttığı Murat diye biri vardı. Tanışıp kaynaştıktan sonra benden 100 bin TL başlık parası istediler. Ben bu miktarın çok olduğunu söyleyince başlık parasını 70 bin TL’ye indirdiler. Parayı Murat diye tanıttığı ağabeyine verdim. Anlaştıktan sonra Iğdır’da dini nikah kıydık. 16 Ocak’ta Dilek’i Diyarbakır’a getirdim. Dilek Diyarbakır’da 3 gün boyunca bizim evde kaldı.”

    “Dilek’i evden kaçarken son anda yakaladım”

    18 Ocak’ta Dilek K.’nin gece saat 23.00 sıralarında kaçmaya çalıştığını ve yol kenarında son anda yakaladığını söyleyen Çelik, “Dilek bizdeyken ikinci günün sabahı dışarı çıkıp kendisine yüzük, küpe, elbise aldım. Sonrasında Ocak’ın 18’sinde akşam saat 23.00 gibi Dilek evden kaçmayı denedi. Ben de dışarı çıkıp hemen yol üzerinde yakalayıp tekrar eve getirdim. Perşembe günü ben de Ali’yi evime çağırdım. Kendisi Dilek’e ‘Niye kaçıyorsun?’ diye sordu. Dilek de aile sorununun olduğunu ifade etti. Ali’de, ‘Madem aile sorunun vardı ne diye orada söylemedin’ dedi. Ben de aynısını söyledim ve ‘Madem aile sorunun var bilseydim ben seni Diyarbakır’a getirmezdim’ dedim. Baktık ki bizi dolandırıyorlar. Ocak ayının 19’unda sabah saat 11.00 gibi polisler kapımıza geldi. Dilek’i alıp beraber bizi karakola götürdüler. Polisler bana Dilek’in evli ve iki çocuk sahibi olduğunu söyledi. Sonrasında bana parayı nerede kime vermişsem oraya gitmemi istediler. Ben de parayı Dilek’in ‘ağabeyim’ diye tanıttığı Murat isimli şahsa verdim. Bu durumda mağdur kaldım. Beni dolandırdılar” dedi.

    Yaklaşık 120 bin TL yok oldu

    Dilek K.’nin 70 bin TL başlık parasına, 21 bin TL küpe ve altına, 10 bin TL kıyafetine, 14 bin TL ticari taksiye 3 bin 600 TL ise aracılara verdiğini dile getiren Çelik, “Beni dolandırdıklarına tam kanaat ettiğim zaman da arkadaşımın sosyal medyadan aynı soy isimden birine ulaşmasıyla oldu. Hakan isminde biriyle irtibata geçtik. O da Osmaniye’de ikamet ediyordu. Kendisi kız kardeşinin isminin Dilek olduğunu ve 3 yıldır Dilek’i reddettiklerini söyledi. Lütfen devlet güçlerimiz bu dolandırıcı şebekesini yakalasın. Cumhuriyet Başsavcılığına şikayet talebinde bulundum. Yani ben bu parayı hepsini borç etmiştim. 70 bin TL başlık parasına, 10 bin TL Dilek’e elbise, 21 bin TL küpe ve yüzük, 14 bin TL ticari taksi kiralayıp Iğdır’a gittik, 3 bin 600 TL’de aracılara verdim. Başıma böyle bir şey geleceğini hiç bilmiyordum. Şu anda evden bir yere çıkamıyorum. Benim gururumla oynandı. Herkes bizimle dalga geçiyor” diye konuştu.

  • Diyarbakır’da uçak seferlerinde sis engeli

    Diyarbakır’da uçak seferlerinde sis engeli

    Kentte gece saatlerinden itibaren etkili olan yoğun sis nedeniyle görüş mesafesi yer yer 30 metrenin altına düştü. Sürücüler trafikte dörtlülerini açarak ilerledi.
    Öte yandan, sis engeline takılan uçak seferlerinde ise rötarlar yaşandı.

  • Diyarbakır’da yıkım çalışmaları devam ediyor

    Diyarbakır’da yıkım çalışmaları devam ediyor

    6 Şubat Kahramanmaraş merkezli depremlerde Diyarbakır’da birçok yapının yıkılması ve zarar görmesinin yanı sıra, ağır hasar gören 21 camiden 9’u ve 30’a yakın minarenin bir kısmı yıkıldı, geri kalanların yıkım işlemleri devam ediyor.
    Diyarbakır İl Müftüsü Celal Büyük; muhabirlere, depremin yıl dönümü vesilesiyle hayatını kaybeden bütün vatandaşlara Allah’tan rahmet, yakınlarına baş sağlığı dileyip ülke için duada bulundu.

    Deprem nedeniyle pek çok yapı kullanılamaz hale geldiğini, yıkıldığını hatırlatan Büyük, Diyarbakır’da, 9 caminin yıkıldığını, deprem sonrasında ağır hasar alan 12 caminin olduğunu kaydetti.

    “Onlarında bu süreç içerisinde yıkımına devam ediliyor” diyen Büyük, şöyle konuştu:
    “Takriben 21 camimiz depremden etkilenmiş durumda. Orta hasarlı camilerimiz vardı. Onlarında hasarları giderildi ve ibadete açık hale getirildi. Bu camilerimizin tamamında minarelerimiz vardı. Bu minarelerimizde depremden etkilendi. Toplamda 30’a yakın minaremiz hasar gördü. Bir kısmı yıkıldı, diğer kısmı da yıkılacak.
    Büyük, camilerin yıkıldığı yerlerde de yine etüt çalışmaları neticesinde yapılması gerektiği takdirde oralarda camileri inşa edecekleri ifadelerinde bulundu.

  • Diyarbakırlı sporcu Türkiye birincisi oldu

    Diyarbakırlı sporcu Türkiye birincisi oldu

    Gençlik ve Spor Dairesi Başkanlığı bünyesinde faaliyet gösteren Ücretsiz Spor Okullarında keşfedilerek Diyarbakır Büyükşehir Belediyespor Kulübü’ne kazandırılan Mehmet Aslan, 3-4 Şubat’ta Bursa’da düzenlenen U-16 Türkiye Salon Atletizm Şampiyonası’nda mücadele etti.

    Aslan, farklı illerden yüzlerce sporcunun 18 kategoride yarıştığı turnuvada 3 bin metre yürüyüş müsabakasında Türkiye şampiyonu oldu. Aslan, elde ettiği derece ile altın madalya kazandı.

  • Türkiye’de en ucuz su Diyarbakır’da

    Türkiye’de en ucuz su Diyarbakır’da

    Temel bir ihtiyaç olan su, 30 büyükşehir arasında büyük fiyat farklılıkları gösteriyor. Diyarbakır halkı uygun fiyatla su ihtiyacını karşılıyor. İzmir’de su fiyatı litre başına 33,13 Türk lirası ile zirveyi korurken, Diyarbakır ise su fiyatlarında 3,80 Türk lirası ile en düşük su fiyatına sahip büyükşehir olma özelliğini taşıyor. Diyarbakır’da vatandaşlar, su fiyatından ve verilen kaliteli sudan memnun olduklarını belirtiyor.

    Diğer kentlerdeki su fiyatları şöyle:

    “Mersin 27,15, Gaziantep 25,50, Sakarya 24,60, İstanbul 23,72, Erzurum 23,32, Kayseri 22,80, Eskişehir 22,24, Kocaeli 22,21, Tekirdağ 22,18, Ordu 21,60, Ankara 20,99, Muğla 20,70, Konya 20,58, Manisa 20,19, Bursa 19,79, Şanlıurfa 19,74, Van 18,33, Antalya 18,22, Adana 17,85, Samsun 16,42, Balıkesir 16,36, Trabzon 14,88, Malatya 14,03, Mardin 13,20, Aydın 11,46, Denizli 11,40, Kahramanmaraş 11,01 ve Hatay 7,63.”