Etiket: Diyetisyen

  • Aşırı terleyen vatandaşlara uyarılar

    Aşırı terleyen vatandaşlara uyarılar

    Uzman Diyetisyen Burcu Akbeyaz; sıcak havalarda aşırı terleyen vatandaşlara uyarılarda bulundu. Terlemeyi önlemek için yenilen besinlere dikkat edilmesi gerektiğinin altını çizen Akbeyaz; bu şekilde terlemenin önüne geçilebileceğini söyledi. Terlemeyi artıran yiyecek ve içecekleri sıralayan Uzman Diyetisyen Akbeyaz, şunları kaydetti:

    “Ağustos ayının gelmesiyle birlikte hava sıcaklıkları çok yüksek derecelere çıktı. Bununla beraber gün içerisinde konforumuz çok fazla etkilendi ve terlemeyle çok fazla karşılaşıyoruz. Terlemenin önüne geçebilmemiz için yediğimiz besinlerin çok önemli olduğunu biliyoruz. Bu dönem içerisinde bazı besinlerden uzak durabilirsek terlemenin önüne geçmiş ya da terlemek miktarını azaltmış oluruz” dedi.

    Fazla çay ve kahve içmek terletebilir

    Terlemenin gün boyunca alınacak sıvılarla ilgisi olduğunu söyleyen Diyetisyen Akbeyaz, günlük alışkanlıklarımız arasında sayılan çay ve kahve tüketimi hakkında şunları söyledi: “kahve ve çay, gün boyunca sık tükettiğimiz içeceklerden. Pek çok çay ve kahve tiryakisi olduğunu biliyoruz. Bunları içmek bize keyif verirken, terletme oranını artırdığını da bilmemiz gerekiyor. Kafein içeren besinler veya içecekler kalp atış hızını artırıyorlar ve böylelikle kan basıncı yükseliyor. Bu da aslında bir uyarıcı özelliğe sahip dolayısıyla terlemeye sebep oluyorlar. Alkol yine uzak durulması gereken içeceklerden. Alkol kan basıncını artıyor ve sıcaklık yükseliyor. Vücudumuz sıcaklığını ter yoluyla düzenlemeye çalışıyor”

    Bu besinleri fazla tüketmeyin

    Terlemeyi artıran bazı yiyecekler olduğunu söyleyen Diyetisyen Akbeyaz, bu besinler hakkında şu bilgileri verdi:
    “Terlemeye etken olan diğer bir şey ise baharatlardır. Özellikle biberin içerisinde bulunan sentezlerin vücuttaki sıcaklığı arttığını ve vücudun ısıya karşı tepki olarak da terlemeye yol açtığını biliyoruz. Bu yüzden baharatlı yiyeceklerden uzak durmak gerekli. Maalesef ülkemizde fazla tuzlu yeme alışkanlığı da var. Oysa tuzun fazlası, pek çok sağlık sorununa yol açtığı gibi, terlemeyi de artıyor. Ayrıca yemeklerin yanında yeşillik olarak tüketilen tere de fazla yenildiğinde aynı sonuca yol açıyor.

    “Çok miktarda et tüketmek terlemeye neden olabilir”

    Et, protein açısından zengin bir besin kaynağı olsa da fazlasının terlemeyi tetiklemeye neden olduğuna dikkat çeken Diyetisyen Akbeyaz, etseverleri şöyle uyardı:
    “Ette terlemede önemli faktörlerden birisi. Et, konsantre bir protein yapısına sahip olduğu için çok miktarda et tüketmenin terlemeye neden olabileceğini biliyoruz. Ayrıca etin yanısıra yine hayvansal kaynaklı yumurta, süt ürünleri gibi protein yönünden zengin diyetler terlemeye yol açabilir. Özellikle günlük kalori ihtiyacı yüksek olduğu için daha fazla protein almaya çalışan sporcuların bu konuda dikkat olmasında yarar var. Et tüketimi gece terlemesini de artıran faktörlerden biri”.

    “B12 ve D12 vitamin eksikliğinde gece terlemesi olabilir”

    Gece terlemenin alınan yiyecekler kadar B12 veya D vitamini eksikliğinde de ortaya çıkabileceğini belirten Diyetisyen Akbeyaz, ancak bu vitaminlerin rastgele alınmasına dikkat çekerek şunları söyledi: “Bu vitaminleri doktorunuza danışmadan rastgele almayın. Çünkü bu vitaminlerin fazlası da sağlık sorunlarına yol açabilir”

    Hazır gıdaların tuz oranlarının yüksekliğine de dikkat çeken Diyetisyen Akbeyaz; “İşlenmiş et, cips, ve paketli gıdalar oldukça yüksek tuz oranına sahiptir ve yağ içeriğinden oldukça zengin. O yüzden bu gıdalar terlememize yol açar. Eğer yazın en sıcak günlerini yaşadığımız bu dönemde, terlemekten şikayetçiysek bu gıdaları biraz daha azaltmamız gerekir” dedi.

    “Serinleten yiyecekler tüketin”

    Sıcak havalarda tüketilmesi gereken meyve ve sebzeleri açıklayan Burcu Akbeyaz; “Bazı besinler serinlememize ve böylece terleme oranın düşmesine neden olabilir. O nedenle serinleten yiyecekler tüketin. Elma, üzüm, karpuz, portakal, çilek, ananas, şeftali gibi su içeriği oldukça yüksek meyveleri tercih etmeliyiz. Sebzelerden ise kereviz, patlıcan, ıspanak, marul, kabak gibi su oranı yüksek ürünlerdir. Bunları da gün içerisinde diyetimize dahil ederek terleme oranımızı düşürebiliriz” dedi.

  • Bursa’da diyetisyen 6 ayda 23 kilo verdi

    Bursa’da diyetisyen 6 ayda 23 kilo verdi

    Fazla kilolarından şikayetçi olan Önal, almak istediği gömleğin bir üst bedenini tercih etmek zorunda kaldığı gün kilo vermeye karar verdi.

    Öncelikle bir hafta boyunca tükettiği besinlerin miktarını ve tükettiği saati kayıt altına alan Önal, kalori hesaplaması yaparak diyet listesi oluşturdu.

    Kendine hazırladığı diyet programına düzenli devam eden ve 6 ay sonra hedefine ulaşan Önal, 92 kilodan 69 kiloya düştü.

    Diyetisyen Umur Doğay Önal, yaptığı açıklamada, danışanlarına somut örnek olduğunu ve kilo verme sürecinde onların motivasyonlarını arttırdığını söyledi.

    Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de obezite görülme sıklığının gün geçtikçe arttığına dikkati çeken Önal, “Sağlık Bakanlığı tarafından 2017’de yapılan araştırmaya göre Türkiye’de obezite görülme sıklığı yüzde 31,5. İstatistiki göstergelerin bu denli yüksek olduğu obezite ile savaşı yenmek büyük bir başarı öyküsüdür.” dedi.

    Önal, diyete başlamadan önce birinci derece “kilolu” grubunda yer aldığını, vücut yağ oranının yüzde 36, beden kitle endeksinin 29 olduğunu anlattı.

    O dönem gün içinde fast food ürünler tükettiğini ve 1,5 litre su içtiğini dile getiren Önal, “İlk hafta diyetime alışmıştım. 1 ay sonra tartıda başarılı sonuçları görebiliyordum. 6 ay sonra 23 kilo vermiştim. Kilom 69 ve yağ oranım ise yüzde 18 olmuştu.” diye konuştu.

  • Şişkinlik şikayeti olanlar dikkat

    Şişkinlik şikayeti olanlar dikkat

    Fermente edilebilir kısa zincirli karbonhidratlar adı verilen ve insanların sindirimi için daha zor olan belirli bir karbonhidrat grubunun kısaltması olan FODMAP, tam olarak Fermente edilebilir, Oligosakkaritler, Disakkaritler, Monosakkaritler ve Polioller anlamına geliyor. FODMAP diyeti, kişilerde huzursuz bağırsak sendromuna veya ince bağırsakta bakteri miktarının artmasına sebep olan gıdaların hangisinin tetikleyici olduğunu tespit etmeye yarıyor.

    Bu rahatsızlığın nasıl tespit edilebileceği hakkında bilgi veren Uzm. Dyt. Beyza Vural Öten, “Yemek yedikten hemen sonra pantolonunuz sıkmaya başlıyor, çok fazla yemediğiniz halde şişkinlik oluşuyorsa, bu şikayetlerin arkasında yatan sebeplerden birinin de SIBO, yani ince bağırsaktaki zararlı bakteri artışı olabilir” dedi.

    “Zayıflama diyeti değil, tedavi amacı güden bir diyettir”

    Uzm. Dyt. Beyza Vural Öten, “FODMAP diyeti genellikle bağırsakla ilgili rahatsızlıklara sebep olan sindirimi zor mayalanabilir, belirli karbonhidratları içeren gıdaların kişinin diyetinden uzaklaştırılmasını hedefleyen bir diyet ekolüdür. Düşük FODMAP diyeti, sindirimi rahatsız edici gıdaları ortadan kaldırarak bağırsak zarınıza kendini onarma şansı verir ve bağırsak florasının sağlıklı dengesinin yeniden onarılmasına yardımcı olabilir. Belirtileriniz düzelirse, gelecekte hangi gıdaların sınırlanacağını belirlemek için düşük FODMAP diyetini kullanabilirsiniz” şeklinde konuştu.

    Düşük FODMAP diyetini kimlerin yapabileceğini anlatan Uzm. Dyt. Beyza Vural Öten, “Düşük FODMAP diyetine ihtiyaç duyulan semptomlar; bağırsaklarda kramp, ishal, bulantı, gaz ve şişkinliktir. Uzun süreli uygulanması gereken bir diyet değildir. Zayıflama diyeti değil, tedavi amacı güden bir diyettir” ifadelerini kullandı.

    Düşük ve yüksek FODMAP içeren gıdalar

    FODMAP diyetinin mutlaka diyetisyenlerle planlanması gerektiğini vurgulayan Uzm. Dyt. Öten, yüksek ve düşük FODMAP içeren gıdaları, ayrıca FODMAP diyetinin basamaklarını sıraladı. Yüksek FODMAP içeren gıdalardan bahseden Öten, “Yasak sebzeler grubunda, enginar, kuşkonmaz, pancar, brokoli, brüksel lahanası, lahana, sarımsak, pırasa, soğan, karnabahar var. Tahıllarda ise buğday, arpa, çavdar ve bunlardan yapılan unlu mamullerde mevcut. Kuru baklagillerde fasulye, nohut, mercimek, bezelye, soya fasulyesi; sütte, inek, keçi ve koyun sütü ve de bunlardan elde edilmiş süt ürünleri ve peynir ürünlerinde ise lor, çökelek, ricotta içermekte. Meyvelerde ise karpuz, şeftali, Trabzon hurması, mango, armut, ham muz, kuru meyveler, meyve suları, kayısı, elma gibi meyvelerde mevcut. Düşük FODMAP içeren gıdalar ise sebzelerde; havuç, marul, kabak, balkabağı, biber, kereviz, yeşil soğan, pazı, domates. Tahıllar da, pirinç, mısır, kinoa, yulaf ve bunlardan üretilen unlu mamuller. Süt ve süt ürünlerinde, laktozsuz sütler ve yoğurtlar, ezine, tulum, parmesan gibi gıdalarda mevcut. Meyveler ise olgun muz, yaban mersini, kavun, üzüm, kivi, limon, portakal, papaya, çilek, mandalina gibi meyvelerde düşük miktarda FODMAP mevuttur” ifadelerini kullandı.

    FODMAP diyetinin basamakları

    Uzm. Dyt. Beyza Vural Öten, FODMAP diyetinin basamaklarını ise şöyle anlattı: “4-6 hafta aralığında yüksek FODMAP içeren gıdalar elimine edilir. Daha sonra hangi besinlerin sizin için sorunlu olduğunu tespit etmek için yavaş yavaş yeniden tanıtılır. Her üç günde bir herhangi bir belirtiye neden olup olmadığını görmek için birer birer FODMAP içeren yiyecekler eklenir. Semptomlara neden olan yiyecekleri belirledikten sonra, o gıdalardan mümkün olduğunca kaçınarak diğer yiyecekler normal olarak tüketilir” dedi.

  • Mevsim geçişlerinde beslenme önerileri

    Mevsim geçişlerinde beslenme önerileri

    Beslenme ve Diyet Uzmanı Gülcan Yıldız, mevsim geçişlerinde ve kış mevsiminde nasıl beslenilmesi gerektiğine dair açıklamalarda bulundu.

    Kış mevsiminde doğru beslenme ile hastalıkların önüne geçilebileceğini aktaran Yıldız, “Kış aylarına yavaş yavaş yaklaştığımız şu günlerde havaların soğumasıyla birlikte bağışıklık sisteminin zayıflamasıyla hastalıklar ve artan hareketsizlik nedeniyle kilo artışı artmaktadır. Kapalı alanda geçirdiğimiz vaktin artmasıyla beraber iştahta da artış meydana gelebilir ve özellikle yüksek kalorili olan yiyeceklere karşı ilgimiz artar. Bu durumdan korunmak için öncelikli hedefimiz öğün atlamamaktır. Kış aylarında daha fazla uyuma isteği ve alarm erteleme ile kahvaltı atlanmamalıdır. Kilo kontrolünde en önemli etken su tüketimidir. Terlemenin azalmasıyla su tüketimi de azalmaktadır. Her gün yetişkin birinin kilogram başına ortalama 30-35 ml su tüketmesi gerekir. Mevsim geçişlerinde su tüketimini azaltmamaya dikkat edelim. Ayrıca gün içinde kan şekeri regülâsyonu için çubuk tarçınlı bitki çayları tercih edelim. Bağışıklık sistemini güçlü tutmak ve vücut direncinin yüksek olması için vitamin alımı da önemlidir. A, C, D, vitaminlerini özellikle almayı ihmal etmeyelim. Kış sebzelerinin içerdiği sülforafan maddesi hem kilo kontrolü sağlarken hem de bağışıklığı destekler. A vitamini anti-infektiftir; bal kabağı, havuç, tatlı patates, yumurta sarısında bol miktarda bulunur ancak yanında 1 tatlı kaşığı zeytin yağ tüketelim. Bağışıklık hücrelerinin verimli çalışmasında rol alan koyu yeşil yapraklı sebzeler, kivi, limon, portakal gibi besinlerden C vitamini her gün almaya özen gösterelim. Azalan güneşli saatler kaynaklı kış aylarında D vitamini takviyesi alalım. Baharatlar termik etkileri sayesinde metabolizmayı hızlandırarak hem vücuttaki ısı dengesini korumaya hem de kilo kontrolünü sağlamaya yardımcı olur. Ayrıca bağışıklığı güçlendiren, grip enfeksiyonlarını hafifleten bazı bileşenler içerirler. Zerdeçal, zencefil, karabiber, tarçın, pul biber gibi baharatları yemeklere ekleyebilir veya çay olarak da tüketilebilir. Hem bedenin hem de beynin sağlıklı çalışması için, egzersiz yapmayı da ihmal etmeyelim” dedi.

  • Sıcak havalarda nasıl beslenilmeli?

    Sıcak havalarda nasıl beslenilmeli?

    Türkiye genelinde sıcaklıkların normalin üzerinde artması vatandaşların olumsuz yönde etkiliyor. Son zamanlarda en sıcak günleri yaşarken sağlık prolemlerini yaşamamak için su tüketimi ve doğru beslenmek önemli.

    Yaz mevsimi denilince akla soğuk içecekler geliyor. Ancak vücuda zararları ise oldukça fazla. Serinlemek için tercih edilen içecekler sağlık sorunlarını açığa çıkarabilir. Özellikle vatandaşların mevsiminde olan meyve ve sebzeleri tercih etmeleri daha dirençli ve sağlıklı birey olmalarını sağlıyor. Uzmanlar sıcak yaz günlerinde kabak, patlıcan, bamya gibi ürünleri zeytinyağlı olarak tüketilmesini gerektiğini söylüyor.

    Diyetisyen Serenay Bölükbaş, vatandaşlara öneride bulundu.

    Bölükbaş, şöyle konuştu: “Yaz aylarında damaların genişlemesiyle birlikte vücut daha fazla ödem tutuyor. Bu yüzden daha fazla su tüketilmesini ve mineral kaybı olduığu için 1-2 kişi sade maden suyu öneriyoruz. Sebze ve meyve kalori olarak hesaplamıyoruz. 2-3 porsiyon şeklinde tüketilmesi gerekiyor. Yaz meyveleri genelde çok şekerli oluyor. Diyabet hastaları mutlaka meyvelerin yanında ayran ya da peynir tüketsinler. Genelde tek meyve tüketsinler. İçecekler de meyveli soda kesinlikle önermiyorum. Ödemden şikayetçi olanlar ise soğuk yeşil çay tüketebilirler” dedi.

  • Aşırı sıcaklarda kalbimizi zinde tutmalıyız

    Aşırı sıcaklarda kalbimizi zinde tutmalıyız

    Beslenme uzmanı ve Phanes Beauty kurucu ortağı ve CEO’su Ertekin Aykaç, sıcak havalarda dikkat edilmesi gerekenler hakkında uyarılarda bulundu. Sıcak havalarda hem bedenin hem de ruhun zinde olunması gerektiğini söyleyen Ertekin Aykaç, “Bunun için de bedeni ve ruhu zorlamayacak bir hayat yaşanması zorunluluktur.

    İnsanımız yöresel ve kültürel olarak ağır yemekleri tercih ediyor. Yaz aylarında ağır yemeklerden kaçınılmalıdır. Yazın Akdeniz ve Ege yöresi ağırlıklı yemekler tercih edilmesi beden sağlığı açısından rahatlatıcıdır. Ispanak, brokoli gibi yeşil sebzeleri tercih etmek gerekmektedir.

    Potasyum, lif, folat, kalsiyum ve C vitamini zengin kalp dostu sebzelerdir. Kırmızı meyveler, avokado, yeşil çay, ceviz, keten tohumu ve bitter çikolata gibi ürünleri de beslenme alışkanlığına katmanın faydalarını yaz ayında farkına varacaksınız. Yaz ayının olmazsa olmazı balık tüketilmelidir. Kalbin zinde olması, aynı vakitte beynin doğru karar alması için sağlıklı beslenme şart. Yapılan yeni araştırmalar gösterdi ki sağlıklı bir kalp, aynı vakit de beynin doğru karar alması için hususi önem taşımaktadır” dedi.

  • “2 öğün devam etmeli”

    “2 öğün devam etmeli”

    Ramazan ayında değişen ve belli bir alışkanlığa dönüşen beslenme düzeni artık bayram ile tekrar eski halini alacak. Uzun süre aç kalınan ve beslenmenin sadece belli bir zaman diliminde olduğu oruç sonrası dikkat edilmesi gerekenler hakkında tavsiyelerde bulunan Uzman Diyetisyen Tuğçe Çiçek “öğün” konusuna dikkat çekti. Yapılan son çalışmalara göre artık sağlık açısından günlük öğün sayısının çok fazla olmaması gerektiğini bu yüzden de hazır Ramazan ayında 2 öğüne alışılmışken bu şekilde devam etmesi gerektiğini vurgulayan Çiçek, “Geç saatte bir kahvaltı ve erken saatte yenilen akşam yemeği ile günü kapatmalıyız” dedi.

    “2 ana öğün ya da 2 ana 1 ara öğün şeklinde devam edebilirler”

    BHT CLINIC İstanbul Tema Hastanesi’nden Uzman Diyetisyen Çiçek, “Ramazan boyunca 2 öğün beslenmeye alıştık, uzun süre açlıklar vücudumuzun alışılagelmiş hali oldu. Bu yüzden de tavsiyem bireylerin Ramazan sonrasında da bu beslenme rutinine devam etmesi. Çünkü kronik hastalıklar açısından da günlük rutin ve enerji açısından da artık 6-8 öğünleri çok fazla önermiyoruz. Hazır Ramazan sürecinde öğün sayımız 2’ye düşmüşken tuttuğumuz oruçları sağlıklı bir hale getirmiş olalım. Ramazan’dan sonrasında 2 öğün yine bizi çok zorluyorsa küçük bir ara öğünle 2 ana 1 ara öğün şeklinde devam edebilirler. Tavsiyem geç kahvaltı birazcık daha erken akşam yemeği. Eğer geç kahvaltı yapılamayacaksa örneğin 11-12 gibi ana yemekle başlayıp akşam yemeği ile kapatabiliriz. İki öğün arasındaki açlığa dayanamayanlar ise küçük bir ara öğün yapabilir” dedi.

    “Kilo vermeye de yardımcı olacaktır”

    Öğün sayısının düşürülmesi ve karbonhidrat tüketimine de dikkat edilmesiyle bu düzenin kilo vermede de yardımcı olabileceğini söyleyen Çiçek, “Hem kilo vermek için hem de daha sağlıklı beslenebilmek için bir fırsat aslında. Çünkü yapılan son çalışmalar artık günlük çok sık öğünleri önermiyor. Bu yüzden sağlığımız için küçük bir adım da atmış oluyoruz. Bu 2 öğünde tükettiği gıdalarda kalori kısıtlaması yaparsa protein ağırlıklı beslenirse kilo vermek isteyenler de fazlalıklarından kurtulmaya başlayacaktır” şeklinde konuştu.


    “Bayramda yoğun çeşitli masalardan biraz uzak durmalıyız”

    Önümüzdeki Ramazan Bayramı için de özellikle tatlı tüketimine dikkat çekerek uyarılarda bulunan Çiçek, “Bizim kültürümüzde bayramlar şenlik havasında geçiyor. Öyle sofralar kuruluyor ki doğal olarak bizim de bu sofralar karşısında gözümüz dönüyor. Öncelikle bu kadar yoğun beslenme bu kadar yoğun çeşitli olan masalardan biraz uzak durmalıyız. Sıvı tüketiminde de gazlı, şekerli ve meyve aromalı içeceklerden kaçınmalılar. Ramazan boyunca gün içerisinde su içmeyi unutmuş hale geliyoruz. Artık bireylerin gerekirse kendilerine hatırlatıcı vasıtasıyla saat başı tekrar su içme alışkanlığı geri kazanılmalı. Gün içerisinde su tüketimine kesinlikle geri dönmeliyiz. Çünkü Ramazan boyunca zaten fazlasıyla kısıtlı bir sürede su içmeye çalıştığımız için yeterli sıvı alımımızı karşılayamamış oluyoruz. Ayrıca şerbetli tatlılar ya da ağır çikolatalar yerine sütlü tatlılar tercih edilmeli. Havalar da artık ısınmak üzere o yüzden belki az şekerli dondurmalar ya da meyveli tatlılar birazcık daha serinletici aynı zamanda da hafif olacaktır. Fakat ilk tercihimiz yine de sütlü tatlılar olmalı. Şerbetli tatlıları ise çok minimal düzeyde bayram boyunca en fazla birkaç olmak şartıyla tüketmeye dikkat edelim” dedi.

    Tatlı tüketiminde özellikle şeker hastalarının ve hamilelerin dikkat etmesi gerektiğini vurgulayan Çiçek son olarak, “Şeker hastaları, üç aylık kan şekeri yüksek ve insülin direnci olanlar, gebelik şekeri yüksek olanlar hatta gebe olan bireylerimiz keza aynı şekilde hem karbonhidrat tüketimine hem de tatlılara dikkat etmeliler. Sadece bu kategoride olanlar değil aslında tüm bireylerin sağlık açısından her zaman dikkat etmesi gereken bir tüketim tarzıdır. Çünkü hepimiz her zaman bir hastalığa adayız” diyerek sözlerini sonlandırdı.

  • Diyetisyeni ile birlikte kıyafete sığdılar

    Diyetisyeni ile birlikte kıyafete sığdılar

    Elazığ’da önemli sağlık sorunları yaşayan 24 yaşındaki Pelin Gençer, azimle uyguladığı diyet ve spor programıyla fazla kilolarından kurtulmanın ve yeniden sağlığına kavuşmanın mutluluğunu yaşıyor. Gençer, çocukluğundan bu yana fazla kiloları yüzünden günlük yaşamında zorluk çekmeye başlayınca zayıflama kararı verip diyetisyene gitti. Burada Beslenme ve Diyet Uzmanı Kübra Tekay’dan aldığı diyet programını aksatmayan Gençer, spor da yaparak 6 ayın sonunda 108 kilodan 58 kiloya düştü.

    Fazla kiloları nedeniyle zor günler geçirdiğini belirten Gençer, “Çevremdekiler ‘ameliyat mı oldun’ deyip şaşırıyorlar. Ben de tabi ki sağlıklı beslenme ile de bu sonuca varılabileceğini çevreme gösterdim. Zayıflamadan önceki hayatımda giydiğim kıyafetlerime şimdi benle diyetisyenim girebiliyoruz” dedi.

    Kilo vermesindeki en önemli etkenin sağlıklı beslenme olduğunu dile getiren Pelin Gençer, “Bundan 6 ay önce diyet yapmaya karar verdim. Benim için öncelikli olan şey, sağlıklı beslenmekti. Kübra hanım sayesinde sağlıklı beslenmeyi öğrendim. Bu diyet sürecinde benim için önemli olan dengeli beslenmekti ve aynı zamanda motiveydi. Dengeli beslendik hem de Kübra hanım ile iletişimimizi hiçbir şekilde kesmedik. Aynı zamanda her şeyden yeteri kadar miktarda yiyerek süreci tamamladık. 6 ayda 50 kilogram verdim.

    Zayıflamadan önceki hayatımda yürümekte zorluk çekiyordum. Kan değerlerimde ciddi miktarda düşüş vardı ve bunun için tedavi gördüm. Bu sebeple diyete başlamıştım. Şimdi kan değerlerim iki katına çıkmış aynı zamanda rahat hareket edebiliyorum ve dış görünüşümden de oldukça memnunum. Diyete ilk başladığımda 50 beden kıyafeti tam dolduruyordum, şu anda ise 36 bedene kadar düştüm. 108 kilogramdan totalde 58 kilograma kadar ulaştık. Çevremdekiler ‘ameliyat mı oldun’ deyip şaşırıyor. Ben de tabi ki sağlıklı beslenme ile de bu sonuca varılabileceğini çevreme gösterdim. Zayıflamadan önceki hayatımda giydiğim kıyafetlerime şimdi benle diyetisyenim girebiliyoruz” diye konuştu.


    Diyetisyen Kübra Tekay ise hastasının fazla kilolarından kurtulması için diyet programı uyguladıklarını belirterek, “Pelin hanım bize geldiğinde hem hayat tarzını değiştirmek istediğini hem de yeni bir sayfa açmak istediğini söyledi. Bunun için sağlıklı ve dengeli beslenerek kilo vermek onun için bir adımdı. Biz de bu süreçte kendisine destek olmak istiyoruz. Kendi özelliklerini baz alarak kişiye özel bir beslenme yani kendisine özel program düzenledik. İletişimi hiç bozmadan ve aksatmadan doğru egzersiz ve beslenme programı ve yanında yeterli miktarda sıvı tüketimi ile ideal kilosuna ulaştık. Yaklaşık 6 aylık bir süreçte 50 kilogram kadar verdik. Kendisini tebrik ediyoruz” şeklinde bilgi verdi.

  • Cevizin Faydaları Nelerdir? Diyette Yenir mi?

    Cevizin Faydaları Nelerdir? Diyette Yenir mi?

    Ceviz, içeriğindeki sağlıklı yağlar, vitamin ve minerallerle oldukça sağlıklı bir besin olarak kabul edilmektedir. Omega 3 açısından zengin olması sebebi ile kalp ve damar sağlığı üzerinde olumlu etkileri bulunmaktadır.  Antioksidan bir besin olması sebebi ile kansere karşı koruyucudur. E vitamini, fosfor, folat gibi vitamin ve mineraller içermesi sebebi ile beyin gelişimine katkı sağlar. Yağ ve lif içeriği ile tokluk süresini uzatarak diyetlere destek olur.

    Ceviz Kaç Kalori? Besin Değerleri

    1 adet ceviz yaklaşık olarak 5 gram kabul edilmektedir. 1 adet tam ceviz 36 kaloridir. Bir adet tam cevizin içeriğinde 0,8 gram protein, 3,5 gram yağ, 0,3 gram karbonhidrat, 0,2 gram lif bulunmaktadır. A vitamini, E vitamini, niasin, folat, potasyum, kalsiyum, magnezyum, fosfor ve omega 3 açısından zengin bir besindir.

    Ceviz Kilo Aldırır mı?

    Ceviz içeriğindeki vitamin ve mineraller ile oldukça sağlıklı bir besindir. Fakat tüm kuruyemişlerde olduğu gibi cevizin de yağ içeriği yüksektir. Bu sebeple porsiyon kontrolüne dikkat edilmediği takdirde vücutta yağ artışına neden olabilecektir. Porsiyon kontrolünü sağladığımız, tüketiminde aşırıya kaçmadığımız müddetçe cevizi gönül rahatlığıyla diyet listelerine ekleyebiliriz.

    Diyette Ceviz Yenir mi? 

    Ceviz içeriğindeki yağ ve lif oranları ile diyette tokluk süresinin uzamasına yardımcı olmaktadır. Aynı zamanda besin içeriğinin zengin olması sebebi ile ihtiyacımız olan vitamin ve minerallerin de karşılanmasını desteklemektedir. Fakat burada dikkat etmemiz gereken konu cevizin ne kadar tüketildiğidir. Bütün besinlerde olduğu gibi cevizde de tüketiminde aşırıya kaçılması kilo alımına sebebiyet verebileceği için porsiyon kontrolüne dikkat edilmelidir. Sağlıklı olması kalorisiz anlamına gelmemektedir. Günlük ortalama 2 adet tam ceviziçi tüketimi diyetimizde bir sorun yaratmayacaktır.