Etiket: doğa

  • Annelerinin terk ettiği angut yavruları doğaya salındı

    Annelerinin terk ettiği angut yavruları doğaya salındı

    Kırıkkale’nin Delice ilçesinde,13 Mayıs günü devriye gezen İl Jandarma Çevre, Doğa ve Hayvanları Koruma Timi ekipleri, anneleri tarafından terk edilmiş 6 angut cinsi ördek yavrusunu buldu. Jandarma ekiplerince koruma altına alınan ördek yavruları, Doğa Koruma ve Milli Parklar (DKMP) Şube Müdürlüğüne teslim edildi. DKMP ekipleri, yavruları gözetim altına alarak sağlık durumlarını yakından takip etti ve gerekli bakımlarını gerçekleştirdi.
    Bir aylık bakımlarının ardından, yavruların sağlıklı bir şekilde büyüdüğünden emin olan DKMP ekipleri, jandarma ekipleri ile birlikte ördek yavrularını doğal ortamlarına saldı. Karaahmetli köyünde çiftçilik yapan Hasan Tarık Bozkoyun’un bağ evine yakın bir bölgede bulunan baraj gölü, yavruların yeni yuvası oldu. Jandarma ekiplerinin ve DKMP’nin iş birliği sayesinde, terk edilmiş ördek yavruları sağlıklı bir şekilde doğaya kazandırıldı.
    Köyde çiftçilik yapan Hasan Tarık Bozkoyun, İHA muhabirine yaptığı açıklamada, bölgedeki ördeklerin güvenliğini sağlayan ekiplere teşekkür ederek, “Burada kendimin yaşadığı güvenli bir bölge. Avcılara ve balıkçılara gelmemelerini istiyoruz. Ördeklere burada bakacağız” dedi. Bozkoyun, bölgeyi atalarından tertemiz aldıklarını ve torunlarına da aynı şekilde bırakmak zorunda olduklarını vurguladı.

    Ördeklerin korunmasının önemine dikkat çeken Bozkoyun, “Çocuklara deseniz ki ‘Angut nedir?’ bilmez. Dedelerimiz bunları biliyorlarmış, bunlarla büyümüşler. İnşallah bizim çocuklarımız da bunlarla büyür. Bu örnek davranış beni çok mutlu etti. Angutlara severek bakacağız” ifadelerini kullandı.

  • Tarih ve doğanın buluşması

    Tarih ve doğanın buluşması

    Göğe yakın dağların arasında, tarih ve doğanın iç içe geçtiği mekan bahar mevsimiyle birlikte renk cümbüşüne dönerken vadiden akan köpük köpük derelerdeki tarihi köprüler ve yüksek dağlardan akan şelaleler eşsiz görüntüler oluşturdu.
    “Vadideki cennet” ve “Doğa ve tarihin kucaklaştığı yer” olarak da adlandırılan, yüzlerce yıllık taş binaları, kiliseleri, çeşmeleri ve eşsiz doğasıyla büyüleyici bir atmosfere sahip olan Santa Harabeleri, yüzlerce yıllık eserleriyle ziyaretçilerine hem zamanda yolculuk yaptırıyor hem de eşsiz manzaralarıyla hayran bırakıyor.

    Tarih ve doğanın buluşma

    Kimi kaynaklara göre 17. yüzyılda kimi kaynaklara göre de daha eski tarihlerde kurulduğu bilinen ve 7 mahalleden oluşan Santa Harabeleri, her bir mahallesinde dönemin özelliklerini yansıtan ve zamana meydan okurcasına dimdik ayakta duran tek ve iki katlı evleri, kiliseleri, okulları, şelaleleri ve çeşmeleriyle döneminin kendine özgü sivil mimari özelliklerini sergiliyor.

    Doğu Karadeniz’in önemli kültürel miraslarından birisi ve geçmişin izleriyle dolu olan Santa Harabeleri, tarihi ihtişamı ve doğal güzellikleriyle ziyaretçilerine büyüleyici bir atmosfer ve enfes manzaralar sunuyor.
    Çevresindeki yemyeşil ormanları, huzur dolu yürüyüş yolları ve mistik yapısıyla ziyaretçilerine doğanın kalbinde dingin anlar yaşatan Santa Harabelerini ziyaret eden Berfin Özkan, Gümüşhane’nin önemli turizm ve kültür alanlarından biri olarak dikkat çeken Santa’nın tarihi ve doğal güzelliklerin harmanlandığı ve her mevsim farklı güzelliklerin görüldüğü bir yer olduğunu söyledi.

    Tarih ve doğanın buluşma

    “Göğe komşu toprakların şelaleler, dereler, köprüleriyle çok güzel bir doğası var”

    Santa’yı “Göğe komşu topraklar” olarak nitelendiren Özkan, “Burası çok güzel doğası olan bir yer. Göğe komşu topraklar diyebilirim. Buraya yürürken çok fazla güzelliklere şahit olduk. Birçok tarihi köprüye şahit olduk. Şelaleler, dereler, köprüleriyle çok güzel bir doğası var. Zifin çiçekleri de açmış durumda. Herkesin gelip görmesini isteriz. Etrafımız yeşil, üstümüz mavi. Burada yüzlerce yıldır ayakta kalan birçok tarihi yapı var. Köprüler var, dereler var, şelaleler var, dağlar var. Yani her şey şu an burada toplu diyebilirim. Burası İsveç değil, burası Gümüşhane herkesin gelip görmesini isteriz” diye konuştu.

    “Kesinlikle her ilkbahar ve yaz aylarında gezilip görülmesi gereken yer”

    Bahar mevsiminde hafta sonlarını dağ bayır gezerek geçirdiklerini belirten Gümüşhane Üniversitesi akademisyenlerinden Dr. Merve Gençosmanoğlu da “Gümüşhane, Trabzon, Giresun hattında gerçekten çok güzel yerler var. Özellikle ilkbahar yaz aylarında bayağı gezilesi, görsel şölen olan yerler var. Bunlardan bir tanesi de Santa Harabeleri. Çok güzel eski yapılar var. Hala şeklini, yapısını koruduğu için sık sık ziyaret etmeye çalışıyoruz. Yerli yabancı bütün turistlerin de gelmesini isteriz. Tabii ki doğal dokuyu koruyup buraya sahip çıkarak. Sadece Santa Harabeleri değil etrafta çok güzel yaylalar, manzaralar var. Endemik bitkiler, türler, ağaçlar, çiçekler var. Kesinlikle her ilkbahar ve yaz aylarında gezilip görülmesi gereken yerler buralar. Herkesi buraya bekleriz. Gelene de yardımcı oluruz. Buranın halkı da çok misafirperver ve yardımseverdir. Her tür konuda yardımcı olacaklarını düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.

    Tarih ve doğanın buluşma

    İki sıradağın oluşturduğu dar ve derin bir vadi içinde yer alan Santa, kaybolmaya yüz tutmuş önemli bir değer olarak biliniyor. Arkeolojik ve doğal sit alanı olan Santa Harabeleri geçtiğimiz yıllarda kesin korunacak hassas alan olarak ilan edilmişti.

    Tarihi eserler yönünden oldukça zengin olan, bazı mahallelerinde kiremit fabrikası ve kireç ocaklarının da bulunduğu Santa Harabeleri, Yanbolu deresinin doğduğu üç ayrı yamaçta denizden ortalama bin 500 metre yükseklikte yer alıyor.

  • Otizmli Kerem’in doğa sevgisi yürekleri ısıttı

    Otizmli Kerem’in doğa sevgisi yürekleri ısıttı

    İlçeye bağlı merkez Zafer Mahallesi’nde ailesinin yanında yaşayan, Nazilli Özel Eğitim Meslek Okulu’nda eğitim gören Kerem Bozkurt, emekli Müzik Öğretmeni Şefika Yurga Yurdakul öncülüğünde kurulan ve gönüllü şefliğini yaptığı Nazilli Otizm Orkestra Korosu’nun da vazgeçilmez davulcuları arasında yer alarak koro ile verdikleri konserlerde büyük beğeni kazanıyor. Okul dışında ise eğitimden artan zamanlarında doğa sevgisi ile gündem olan Kerem Bozkurt, mahallesinde bulunan birçok alana çeşitli meyve ve süs fidanları dikerek gönüllerde taht kuruyor. Yıllardır fidan diktiği öğrenilen Otistik Kerem, son olarak Şehit Bülent taşkıran Bulvarı üzerinde bulunan bir parka Nazilli Belediyesinden izin almayı ihmal etmeden portakal, limon, çam, zeytin, mandalina ve farklı meyve fidanları dikerek doğa sevgisini dışa vurmaya çekinmeden herkese de doğayı korumak için çevreci olmaya davet ediyor.

    Geçtiğimiz yıl kurulan ve konserleri ile yürekleri ısıtan Nazilli’nin ilk otizm orkestrası olma özelliği taşıyan Nazilli Otizm Orkestra Korosu’nun sevilen davulcusu Kerem Bozkurt, “Ağaç dikmek sevaptır. Onun için yeşili sev doğayı koru. Daha yaşanabilir bir dünya için fidan dikiyorum. Doğayı korumak için ağaç lazım. Bizim için oksijen lazım. Onun için ağaç dikmeliyiz. Dünya çevre gününde de ağaç dikiyorum. Doğaya ve ağaçların önemine dikkat çekmek istiyorum. Çevreni kirletme, dünyayı temiz tut. Ben bu parka 10 fidan diktim. Nazillimi çok seviyorum. Topraklarımızı çok seviyorum. Yeşili sev doğayı koru” dedi.
    Büyük bir özenle diktiği fidanları yine büyük bir özen ve hassasiyetle sulamayı da ihmal etmeyen otistik Kerem’in bu hareketi yürekleri ısıttı.

  • Öğrenciler doğayı ve sebzeleri tanıyor

    Öğrenciler doğayı ve sebzeleri tanıyor

    Düzce Belediye Başkanı Dr. Faruk Özlü’nün girişimleriyle Düzce Belediyesi personellerinin çocuklarının güvenli ve rahat ortamda bilinçli zaman geçirebilmeleri için açılan BelKa Gündüz Bakımevi’nde eğitim gören minik öğrencilere yönelik eğlenceli ve öğretici her türlü imkan sağlanıyor.

    Minik öğrenciler, kreşte çeşitli oyunlarla renkleri, sayıları ve sosyal hayatı öğrenirken, okul yönetimi tarafından oluşturulan hobi bahçesinde ise kendi sebzelerini ekerek hem doğal hayatı öğreniyorlar hem de çevrenin temiz tutulmasının önemi hakkında bilgi sahibi oluyorlar.

    Öğrenciler doğayı ve sebzeleri tanıyor

    Kreş Öğretmeni Nazmiye Betül Ateş, Çevre Haftası etkinliklerinde hobi bahçesinde zaman geçiren minik öğrencilere, doğal ve organik sebzeler hakkında bilgiler vererek eğlenerek öğrenmelerini sağlıyor.

  • Munzur Dağı’nda yaz ve kış bir arada yaşanıyor

    Munzur Dağı’nda yaz ve kış bir arada yaşanıyor

    3000 rakımlı Munzur Dağları’nın zirvesi doğal güzelliğiyle görenleri adeta büyülüyor. Haziran ayında da karla kaplı olan Munzur’un zirvesi trekking yapan doğa severlerin uğrak yeri oluyor. Bir yanda kar ve buzul göller, diğer yanda açan rengarenk çiçekler dört mevsimi bir arada barındırıyor. Kendilerine rehberlik eden yöre halkıyla birlikte yaklaşık 10 saat yürüyerek Munzur’un zirvesine çıkan vatandaşlar, Haziran’da kışı yaşadılar. Vatandaşlar, Munzur’da yazın ortasında kışı yaşadıklarını ifade ederek, adrenalin sevenler için bulunmaz bir yer olduğunu ifade ettiler.

    Munzur Dağları’ndaki en büyük buzul göl olan Yeşil Göl’de yüzen doğaseverler, “Yaban hayatının kendini en güvende hissettiği yerlerdendir. Ayısından şamuasına, çengel boynuzlu dağ keçisine hepsini aynı alan içinde 1 kilometre mesafeyle burada görmek mümkün. Bunun yanında ufak göller de yer almakta ve açan çiçekler göllere ayrı bir güzellik katmakta. Gidiş dönüş yürüme 10 saat mesafede olan göller bunlar. Yazın ortasında kışı yaşıyor insan. Adrenali sevenler için bulunmaz bir doğa, kamp kurmak için muhteşem alanlar. Yalnız çok uzak olduğundan fazla yükle çıkmak bazen yorucu oluyor ama insan o doğayı görünce tüm yorgunlukları unutuyor” diye konuştular.

  • Van’da doğa gelincik çiçekleriyle renklendi

    Van’da doğa gelincik çiçekleriyle renklendi

    Van’da gelincik çiçekleri kartpostallık güzel görüntüler oluştururken doğaseverler ile fotoğraf tutkunlarının ilgisini çekiyor. Van-Erciş karayolu üzerinde seyahat ederken gelincik çiçeği açan tarlayı görenler, araçlarını durdurarak bu güzelliklerin fotoğraflarını çekiyor. Fotoğraf tutkunları da Van Gölü’nün maviliğiyle bütünleşen bu güzelliği fotoğraflayarak eşsiz manzarayı kayıt altına aldı.

    Van Doğu Anadolu Bölgesi’nin incisi bir kent olduğunu ifade eden gazeteci Ziya Türk, “Vanlılar, ‘dünyada Van, ahirette iman’ diyorlar. Bu yıl baharda yağan bereketli yağmurlardan sonra Van’ın her yeri yeşerdi ve çiçek açtı. Yüksek kesimlerde sulak alanlarda sarıçiçekler açarken, rakımı daha düşük olan sahile yakın olan yerlerde de gelincikler yer alıyor. Yine Van’ı ters lalleleriyle ile biliyorduk, bunun gibi Van’ın kendisine özgü endemik türleriyle, yada Türkiye’de herkesin bildiği çiçekleriyle rangarenk ortamı Türkiye’den Van’ı merak edenlere gezip görmeleri için gelip buraları dolaşmaları için güzel ortamlar sunuyor. Sahil boyunda özellikle gelincikler adeta bütün her yeri kaplamış durumda, gelincik tarlaları oluşmuş durumda. Rüzgarla birlikte gelincik tarlalarında gelincik çiçekleri sanki Van Gölü’ndeki suyun dalgalanması gibi dalgalanıyor. Görenleri kendisine hayran bırakıyor” dedi.

  • Tunceli’de ayıların su keyfi

    Tunceli’de ayıların su keyfi

    Ovacık’ın Havacor bölgesine doğa yürüyüşü gerçekleştiren Ayhan Demir, Kurudere buzul gölünde yüzen ayıları telefon kamerası ile kayıt altına aldı. Bölgede uzun süredir dağcılık yapan Ayhan Demir, “Doğa yürüyüşü gerçekleştirirken gölün yanında bir ayı olduğunu fark ettim. Biraz yaklaşıp telefon kamerası ile kayıt almaya başlayınca ayının göle girerek yüzmeye başladığını ve ikinci bir ayı daha olduğunu gördüm. Gerçekten çok güzel bir coğrafyada yaşıyoruz yaklaşık dört dakika keyifle izledik. Hem yaban hayvanlarını rahatsız etmemek için hem de kendi güvenliğimiz için mesafeyi koruyarak çekim yaptıktan sonra bölgeden uzaklaştık” dedi.

  • Doğa harikası alanı çöplüğe dönüyor

    Doğa harikası alanı çöplüğe dönüyor

    Onlarca endemik bitki türüne, ‘sessiz kurbağa’ olarak da bilinen Toros kurbağasına (Rana Holtzi), yılkı atlarına ev sahipliği yapan bölgede tur şirketleri aracılığı ile gelenlerin çöp konteyneri olmasına rağmen gelişigüzel attığı çöpler, göl kenarına gelen kampçıların dünyanın tek sessiz kurbağa türünün doğal yaşamını etkilemeyecek mesafeye çadırlarını kurmamalarına doğaseverler isyan etti. Doğaseverler tarafından yapılan açıklamada, “Bern Sözleşmesi ile koruma altında bulunan Toros kurbağasının doğal yaşam alanı olan Karagöl’e sıfır mesafede kampçıların çadır kurması onların hayatlarını tehlikeye atıyor. Gelen kulüp üyelerinin neredeyse gölün içerisine girecek derecede kurbağaların yaşam alanına, endemik bitki türlerinin üzerine çadır kurmaları hiç doğru değil. Gerekli uyarıları yapmamıza rağmen bunu dikkate almadılar. Kamp yapan, bölgede doğa yürüyüşü yapanların bu doğa güzellikleri koruması gerekir” ifadelerine yer verdiler.
    Öte yandan bölgeye tur şirketleri aracılığı ile gelen ziyaretçilerin Meydan Yaylası’nda Niğde İl Özel İdaresi tarafından konulan çöp konteynerlerine rağmen gelişigüzel atılan çöpleri toplayan doğa severler ziyaretçileri eleştirdi. Bölgede yerli ve yabancı ziyaretçilere rehberlik eden, Dağcı Hikmet İçel şunları söyledi; “6 – 7 otobüs bölgeye gelip kontrol edilemeyecek sayıda bir insan topluluğuyla yürüyüş yapmak doğa yürüyüşleri içerisinde yer alan bir tanım değil ve hiç bir zaman olmayacak. 150 kişinin bağırarak iletişim kurduğu, avazı çıktığı kadar bağırıp türkü söylediği bir yerde doğayı dinleme imkanımız maalesef olmuyor. Göle sıfır çadır kurmak, burada vakit geçirmek bölgenin endemik türüne maalesef zarar vermektedir. Bölgede bulunan çöplerin dışarıya dağıldığını gören ve bunu göre göre çöp atan bir zihniyet kendine doğa severim demesin. Ekip liderlerinin bunları uyarmıyor oluşu ayrı bir durum belirtmek isterim.”

    Bölgede yılın belli dönemlerinde çıkan endemik bitki türü ters lalenin birkaç gün içinde bilinçsiz ziyaretler nedeniyle yok olduğunu ifade eden İçel, “Önceki geldiğimizde her yerde olan ters laleler birkaç gün sonra geldiğimizde hem koparılmış hem de üstüne basılarak ezilmiş durumda çok çok az kalmıştı. Yakın illerden gelen ellerinde poşet ve bıçakla göl etrafında ot toplayan yürüyüş gruplarını da gördük. Uyarmamıza rağmen devam ettiler. Aynı ekipte ekip lideri gözümün içine baka baka sigara izmaritini yere attı ve devam etti. Bu kontrolsüzlük böyle devam ettiği sürece korkarız ki yakında ne kurbağa kalır ne ters lale ne de çayır çimen” şeklinde konuştu.

  • Bilecik’te hıdırellez şenliği

    Bilecik’te hıdırellez şenliği

    Bilecik’in Osmaneli ilçesine bağlı Çerkeşli köyünde kutlanan Hıdırellez şenliği Vali Şefik Aygöl’ün katılımlarıyla devam etti. Doğa ve insanlarla iç içe bir ortamın olduğu Hıdırellez kutlamaları ile yazın gelişi doyasıya kutlandı.
    Coşkulu Hıdırellez şenliği miniklerin büyük beğeni toplayan gösterileri ve halk oyunları ile devam etti. Ardından Vali Aygöl’ün de katılımlarıyla gençler arası oyunlar oynandı. Hıdırellez şenliklerine giderek halkı hiçbir zaman yalnız bırakmayan Vali Aygöl, “Yapılan kutlamalarımızla şunu fark ediyoruz ki doğa ile insan arasındaki bağ güçleniyor. Yaşımın döngüsünün yeniden başlamasını sembolize ediyor. Bugün burada olmaktan keyif duyduğumu bir kez daha belirtmek isterim” ifadelerine yer verdi.

  • Karlı dağların doğası mest etti

    Karlı dağların doğası mest etti

    Hakkâri ve Yüksekova arasındaki Uluduruk Dağları’nda yer alan buzul dağları olan Cennet ve Cehennem Vadisi yaşadığı iki mevsimle yaklaşık 20 bin yıllık buzulları barındırıyor. Hakkari’nin ve ilçelerinin en güzel yerlerini gezerek tanıtımını yapan doğasever Güldal, bu hafta ise rotayı Cennet ve Cehennem Vadisi’ne çevirdi.

    Haziran ayına sayılı günler kala hala Cennet ve Cehennem Vadisi’nde 4 metrelik kar kütleleri görenleri şaşırtırken doğasever Güldal, sabit kurduğu telefonuyla bölgenin zorlu karlı dağlarını, sis ve bulutlarının görsel şölenini, yaptığı 1 buçuk saatlik çekimine kaydetti. Hızlandırılarak 38 saniyeye indirilen görüntüler adeta Alpler ve Himalaya Dağları’nı aratmazken, görenleri ise mest etti.

    karlı dağların doğası mest etti

    “Cennet ve Cehennem Vadisi’ndeki görüntüler kesinlikle Alpler’i aratmıyor”, diyen doğasever Ahmet Güldal, “Bu hafta rotamız buzullar, yani Cennet ve Cehennem Vadisi oldu. Orada yürüyüş yaptık ve hava şartlarının çok zor olduğunu biliyorduk. Orada gerçekten muazzam bir atmosfer ile karşılaştık. Hemen hemen doğanın tüm renkleri orada mevcut ve o görsel şölen inanılmaz diyebilirim. Bölgede telefonumu sabit bırakarak ve orada tüm anı saatler içerinde çektim ve saniyelere indirdim ama inanılmaz bir doğa atmosferi çıktı. Alpler’i asla aratmayacak şekilde. Biz de o anlara şahit olduk ve yaşadık. İnan bu güzellikleri başka bir yerde yaşamazsınız. Düşün hala metrelerce kar yığınları duruyor. Başka ülkeye gidip bunu görmeye gerek yok, gelip Hakkâri’de yaşayın” dedi.