Etiket: ’’Doğru

  • Diyette doğru bilinen yanlışlar

    Diyette doğru bilinen yanlışlar

    Bariatrik Cerrahi Diyetisyeni Cansu Arslan, dengesi iyi bir diyetle fazla yağ dokularını kalıcı olarak vermenin mümkün olduğunu söyleyerek, “Kalıcı kilo vermek, kas kütlemizi korumak için beslenme hatalarından uzak durmamız gerekiyor. Bu hataların başında ekmeği tamamen hayatımızdan çıkarmak geliyor. Diyetler karbonhidrat, yağ ve protein besin ögelerinin her birini dengeli bir şekilde içermelidir. Dengesi iyi bir diyetle fazla yağ dokularını kalıcı olarak vermek mümkün olur. Biz vücudumuzun ilk enerji kaynağı karbonhidratı, ekmeği kestim diyerek diyete başlarsak ilk dönemde hızlı bir kilo farkı görüp motive olsak da sürecin devamında kilo verememe, verilen kiloların hızlı alınması, yeme ataklarının yaşanması gibi olumsuzluklar görüyoruz. Bu nedenle tamamen hayatımızdan çıkarmak yerine şeker eklenmiş paketli ürünleri kesmek, çaya-kahveye şeker atmamak, beyaz unlu ekmek tüketmemek daha doğru kararlar olacaktır. Tam buğday ekmek, makarnalar, siyez bulguru, basmati pirinci gibi karbonhidrat kaynaklarına beslenmemizde yer verilmelidir” dedi.

    “Kişiye özel planlanmamış diyetler uygulamak çözüm değildir”

    “Vücudum çok ödemli, su tutuyorum galiba diyerek günlük su tüketimini azaltmak da diyet hatalarımızdan biri. Vücudumuzda bir ödem olsa da olmasa da yetişkinlerin günlük metabolizma faaliyetlerine devam edebilmesi için en az 8 bardak su tüketmesi gerekiyor. Vücudum su tutuyor diye yanlış bir algıya kapılmanın aksine vücudumuzda ödem seviyesi yüksekken ödem atımını hızlandırmak için daha iyi bir su tüketimi bekliyoruz. Hiçbir bitki çayının bu durumda tek başına yeterli olmadığını da unutmamalıyız. ’10 günde 5 kilogram vermek’ gibi iddialı cümlelerle yola çıkarak günlük beslenme düzenimizden tamamen uzak, sürdürülebilirliği mümkün olmayan, bilimsel yanı olmayan, kişiye özel planlanmamış diyetler uygulamak çözüm değildir. Bu kiloları birden almadığımız gibi birden vermenin de doğru olmadığını kabul etmeliyiz. Yoksa kısa sürede alıp verilen kilolar metabolizma hızımızı daha da düşürerek diyete yanıtımızı azaltıyor. Karaciğer, böbrek yorgunluğuna sebep oluyor. Yeterli ve dengeli beslenerek bir beslenme ve diyet uzmanı eşliğinde diyet sürecini tamamlamamız gerekiyor” diye konuştu.

  • Doğru beslenmenin temeli çocuklukta atılıyor

    Doğru beslenmenin temeli çocuklukta atılıyor

    Diyetisyen Berna Ertuğ, çocukluk çağı beslenmesi hakkında önemli bilgiler verdi.
    Çocuklukta sağlıklı beslenme alışkanlığının edinilmesi, ileriki yaşlarda sağlık sorunları ile karşılaşma risklerini azalttığının altını çizen Ertuğ, yeterli ve dengeli beslenme alışkanlıklarının temelinin çocukluk çağında atıldığını ve obezite gibi önemli hastalıkların önüne geçmenin bu sayede mümkün olunduğunu belirtti.

    “Tek tip beslenme engellenmeli”

    Çocukların doğru beslenme alışkanlıkları kazanması konusunda anne ve babaların sabırlı olmaları gerektiğini işaret eden Ertuğ, ” Beslenme her yaşta önemli olmakla birlikte, büyüme çağında daha da önem kazanır. Beslenme alışkanlıklarının temeli çocuklukta atılır. Bu temeli koruyup, yaşamını doğru beslenme alışkanlıkları üzerine kuran çocukların sağlıklı yaşam sürme şansı daha yüksek olmaktadır. Doğru beslenme alışkanlıkları kazanan çocuk hem hastalıklardan daha iyi korunacak hem de büyüyüp gelişmesi daha hızlı olacaktır. Çocukların tek tip beslenmesi engellenmelidir. Öğün içerisinde tabaklarındaki besin çeşitliliği mutlaka artırılmalıdır. Fast food gibi daha hızlı ve daha kolay erişilebilir yiyecekler yerine, sebze ve meyve gibi posa içeriğinden zengin yiyecekler tüketmeleri sağlanmalıdır. Posasız besinlerden en çok tercih edilen rafine edilmiş tahıl gruplarına giren beyaz ekmek, pirinç ve makarna miktarlarının fazla tüketilmesi önlenmelidir. Pişirme yöntemlerine de özen gösterilmeli, kızartmadan mümkün olduğunca uzak durulmalıdır” dedi.

    “Yemeği çocuğunuzla birlikte hazırlayın ve yiyin”

    Sevmediği bir besini yemesi için çocuğa ısrar edilmemesi gerektiğine değinen Ertuğ, ” Birkaç gün sonra tekrar o besini sunarak çocuğun sevmesi sağlanabilir. Çocuğun tüketmesi istenen besinler anne babalar tarafından da çocukla birlikte yenmelidir. Onunla beraber düzenli öğün saatleri belirleyip yemek hazırlarken onlardan yardım almak; masada birlikte yeme alışkanlığı edinmek ve bu öğünlere vakit ayırmak doğru beslenme alışkanlıkları kazanılmasında fayda sağlar. Çocuklara mutlaka su içme ve yavaş yeme alışkanlığı kazandırılmalıdır. Büyük porsiyonlar azaltılmalı, çocuk ideal porsiyonlara alıştırılmalıdır. Fast food, çikolata ve bisküvi gibi alışkanlıklar asla yasaklanmamalıdır. Unutulmamalıdır ki yasaklı besinler her zaman çocuğa daha cazip gelecektir. Belirli ölçülerde ara ara tüketilmelerine izin verilmelidir. Burada bir diğer önemli nokta çocukların fast food ve çikolata gibi besinlerle ödüllendirilmemesi gerektiğidir. Ödül olarak meyve tercih edilmelidir. Çocukların özellikle beslenme çantalarına önem verilmelidir. Ara öğün olarak meyve, süt ya da peynirli sandviçler hazırlayarak daha sağlıklı öğün tüketimi sağlanabilir” ifadelerini kullandı.

    “Fiziksel aktivitelerini artırın”

    Ertuğ, çocukların fiziksel aktivitelerinin artırılması gerektiğini belirterek, “Okuldaki spor aktiviteleri desteklenebileceği gibi anne babalarıyla beraber hafif ve orta tempolu egzersizler yapmaları sağlanabilir. Eğer çocuğun kilo problemi varsa asla diyete sokulmamalıdır. Bu konuda mutlaka yeterli ve dengeli beslenme alışkanlıkları kazandıracak bir beslenme ve diyet uzmanından destek alınmalıdır” dedi.

    “Öneriler”

    Diyetisyen Ertuğ, çocuklarda sağlıklı beslenme programının uygulanması için şu önerilerde bulundu: “Tüm aile için uygun olan düzenli yemek ve atıştırma saatleri belirleyin. Yemek zamanlarını paylaşın ve çocuklarınızla yemek yiyin. Yemek saatlerinde tüm besin gruplarından dengeli ve çeşitli yiyecekler sunun. Yiyecekleri kolayca yönetebilecekleri şekilde sunun. Örneğin, küçük çocuklarda boğulmayı önlemek için yiyecekleri parçalara ayırın veya ezin. Tatlıyı rüşvet olarak kullanmaktan kaçının. Meyve tabağı veya yoğurt/meyveli yoğurt gibi sağlıklı tatlı seçenekleri sunun. Çocuğunuza yiyeceği kadar yemek porsiyonları oluşturun. Fazla besin koyup, tüketemediğinde tabağını bitirmeden kalkamazsın gibi cezalandırıcı cümleler kurmak ileri yaşlarda psikolojik olarak daha fazla yemek yeme isteğini tetikler. Farklı yiyeceklerin nasıl yetiştirildiğini birlikte öğrenin.
    Yeni yiyecekler ve tarifler deneyin. Evde tuttuğunuz abur cubur miktarını sınırlayın. Atıştırmalıklar için elinizin altında bir kase meyve bulundurun. Çocuklarınıza sağlıklı ev yapımı yemekler yerken ailece yemek yemenin önemini vurgulayın.”

  • “Doğru bir tarih olduğunu düşünmüyorum”

    “Doğru bir tarih olduğunu düşünmüyorum”

    Trendyol Süper Lig’in 3. hafta erteleme maçında Galatasaray, Atatürk Olimpiyat Stadyumu’nda karşı karşıya geldiği İstanbulspor’u 1-0 mağlup etti. Maçın ardından düzenlenen basın toplantısında açıklamalarda bulunan Galatasaray Teknik Direktörü Okan Buruk, “Maçın 1. dakikası maçın maçın nasıl geçeceğini gösterdi. Çok hızlı bir şekilde kaleye gittik. Birçok gol pozisyonları yakaladık. Bunları maçın başından sonuna kadar kendi kalitemizin altında değerlendirdik. Kanatlarda hücumda çok rahat şekilde pozisyonlar bulduk. Bugünkü ofansif oyunumuza göre bitiriciliğimiz daha iyi olsaydı farklı olabilirdi. Maçın sonunu 1-0 bitirmek her zaman risk. Bugün sonlandırmada yaşadığımı problemler skorun burada kalmasını sağladı. Rakibin ikinci yarının başında bir, iki tane pozisyonu oldu. Onun dışında maç istediğimiz gibi geçti. İkinci golü daha erken bulsaydık daha erken değişiklikler planlıyorduk. Üst üste oynayan oyuncularımızı dinlendirmek istiyorduk. Her 3 puan önemli. Yolumuza devam ediyoruz. 5 maç üst üste kazandık” diye konuştu.

    “Icardi ve Kerem’in verdiği penaltı kararının yanındayım”

    Mauro Icardi ile Kerem Aktürkoğlu’nun penaltıyı kullanma şeklinin sorulması üzerine Buruk, “Biz bunu daha önce konuşmuştuk. Geçen sene de birkaç maç denemek istemişlerdi. Bugün özellikle bunu denediler. Onların denemelerine saygı duyuyorum. Direkt vuruş da kaçabilirdi. Bu şekilde kaçtı. Oyuncularım orada sorumluluk aldı. Mauro daha önce de bunu yapmıştı. Geçen seneden beri bunu denemek istiyordu. Burada rakibe saygısız yok. Futbolun içerisinde olabilecek bir şey. Bu tür denemeler daha önce de yapıldı. O pozisyon kaçtı, devamında Mauro golü attı. Galatasaray için önemli 3 puan rol oynadı. Kaçırabilirler, hata yapabilirler. Kerem topun başına geçince Kerem’in atacağını düşündüm. Daha önce konuşmuştuk. Bugün denediler. Oyuncularımın verdiği kararın yanındayım” şeklinde cevap verdi.

    “Amacımız taraftarımızı mutlu etmek”

    Kazanarak yollarına devam ettiğini vurgulayan sarı-kırmızılıların teknik direktörü, “Sezon çok erken başladık. Transfer sonrası kadromuza geç katılan çok fazla oyuncu var. Bir yandan yarışırken bir yandan da oyuncuları hazırlıyoruz. Geçen seneki şampiyonlukta 14 maçlık seri yakalamıştık. Bu sene kazarak yolumuza devam etmek istiyoruz. Galatasaray’ın amacı her maçı kazanmaktır. Galatasaray teknik direktörü olarak da isteği, arzum her maçı kazanmak. Galatasaray’ın ortaya koyduğu oyun da çok önemli. Taraftarlarımızın isteği, desteğiyle daha iyi olacağız. Geçen seneki hedefimiz şampiyonluktu, Şampiyonlar Ligi’ne girmekti. Bu sene Şampiyonlar Ligi’ne gruptan çıkmak, ligde şampiyonluk ve Türkiye Kupası, 3 tane büyük hedefimiz var. Galatasaray’ı daha iyi yerlere getirmeye çalıyoruz. Sokakta Galatasaray sevgisinin ne kadar arttığını görüyoruz. Teknik direktör olarak bu beni mutlu ediyor. Amacımız taraftarımızı mutlu etmek, taraftarımızın göğsünü gere gere dışarı gezmesi. Her geçen gün daha yukarı giden çizgimiz var. Oyuncularımız hazır hale geliyor” ifadelerini kullandı.

    “Burası Şampiyonlar Ligi finali oynandığından halı gibiydi”

    Atatürk Olimpiyat Stadyumu zemininin sorulması üzerine Okan Buruk, “Geçen hafta Karagümrük maçını seyretmiştim. Zeminin orada iyi olmadığını görmüştüm. Çok iyi bir zemin değildi. Genel olarak statlarımızda zemin sorunu yaşıyoruz. Aşırı sıcaklar zemini bu hale getirdi. Burası Şampiyonlar Ligi finali oynandığından halı gibiydi. Bugün çok daha gerisinde. Oyuncularım da bundan memnun değiller. Çok önemli oyuncular getiriyorsunuz, maalesef zeminlerle ilgili problemler yaşıyoruz. Ekim ayında zeminlerin toparlanacağını düşünüyorum” diye cevap verdi.

    “Mauro Icardi, Türkiye Ligi için önemli bir marka değeri oldu”

    Arjantinli futbolcu Mauro Icardi’nin kendileri için çok önemli bir oyuncu olduğunu vurgulayan Buruk, “Türkiye Ligi için önemli bir marka değeri oldu. 7’den 70 herkesin sevdiği bir insan oldu. İnsanlığıyla da katkı sağladı. Attığı goller, takımımıza verdiği katkı önemli. Bu anlamda üzerine düşeni yapıyor. Bu sene bize geç katıldı. Oynayabildiği kadar oynamak istiyor. Skor aldıktan sonra dinlendirmeyi düşündüğüm oyuncularımdan biri” dedi.

    “Doğru bir tarih olarak olduğunu düşünmüyorum”

    Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Mehmet Büyükekşi’nin, Galatasaray ile Fenerbahçe arasında oynanacak TFF Süper Kupa maçının tarihiyle ilgili yaptığı açıklamasının hatırlatılması üzerine Okan Buruk, “O tarihte tatil yapmayı düşünüyorduk. Şöyle tabii devre arası düşüncemiz vardı. İnanılmaz bir yoğun dönem geçeceğiz. Orada bir maç oynayacağımızı düşünmüyordum. Fenerbahçe için de bizim içinde orada verebileceğimiz 3-4 günlük iznin de ortadan kalkmasını sağlıyor. Sıcak baktığım bir şey değil. Oyuncularımın da mutlu olacağı bir şey değil. Tarih olarak oyuncularımızı dinlendirmemiz gerekiyor. Türkiye dışında olacaksa gideceğiz, geleceğiz. Bütün sezon yoğun geçiyor. Bir sonraki milli takım arasından sonra 7 maç üst üste maç oynayacağız. Bir nefes almak için devre arası iyi olacaktı. Doğru bir tarih olduğunu düşünmüyorum” diyerek sözlerini tamamladı.

  • Deprem konutlarında sona doğru

    Deprem konutlarında sona doğru

    Kahramanmaraş’ta merkezli 2 büyük depremden etkilenen, 11 ilde evleri yıkılan veya ağır hasar alan depremzedelere barınma ihtiyacını karşılamaları için yapılan çalışmalar hız kesmeden devam ediyor. Depremden en çok etkilenen ilçelerden olan İslahiye’de TOKİ’nin yaptığı kalıcı konutlarda sona gelindi. Kaba inşaatları biten sitelerde, 17 bloktan oluşan ve her binada 24 daire bulunan kalıcı konutların yanı sıra çocuk oyun alanları da bulunuyor. Konutların depremzedelere Ekim ayı sonunda teslim edilmesi planlandığını belirten Deprem Konutları İnşaat Mühendisi Muhammed Emin Ay, “Ekim sonunda teslim edilmesi planlanıyor. Kasım ayında ise ev sahipleri yerleşmeye başlayacak” dedi.

    “İnce imalatlarımız hız kesmeden devam ediyor”

    Kaba inşaatların bittiği kalıcı konutlarda ince inşaatlara geçildiğini aktaran Deprem Konutları İnşaat Mühendisi Muhammed Emin Ay, “Burada toplamda 17 bloğumuz mevcut. Bu 17 bloğun hepsinin kaba inşaatı bitti. Duvar İmalatları da tamamlandı. 10 binanın ise dış cephe imalatlarında tamamlandı ve boyası yapıldı. Şuanda ince imalatlarımız hız kesmeden devam ediyor. Burada toplamda 17 blok var. Hepsi bodrum zemin artı 5 kat yani her blokta 24 dairemiz mevcut. 17 bloğun 4 tanesi 3+1 geriye kalan 13 blok 2+1 şeklinde yapıldı” şeklinde konuştu.


    “Ekim sonunda teslim edilmesi planlanıyor”

    Depremzedelere Ekim sonuna kadar teslim edileceğini belirten Ay, “Burası sadece inşaat alanı olarak değil binaların haricinde orta parsellerde çocuk oyun alanları da mevcut. Burası konaklama ile beraber sosyal alanlarıyla da yeni bir yaşam alanı oluşturacak diye ümit ediyoruz. Ekim sonunda teslim edilmesi planlanıyor. Kasım ayında ise ev sahipleri yerleşmeye başlayacak. Hepsi depremzedelere tahsis edilmiş durumda” diye konuştu.

  • Sosyal çalışmacılardan doğru iletişimin tüyoları

    Sosyal çalışmacılardan doğru iletişimin tüyoları

    Düzce Belediyesi, vatandaşlarla iletişim halinde olan personellerin etkili iletişim teknikleri konusunda bilgilenmesi amacıyla hizmet içi eğitimlerine devam ediyor. Daha önce toplu ulaşım araçları şoförleri için de düzenlenen eğitimlere benzer olarak Sosyal Yardım İşleri Müdürlüğü’nde görevli Sosyal Çalışma Uzmanları, Veteriner İşleri Müdürlüğü ile iş birliği halinde toplam 22 saha personeline etkili ve doğru iletişim teknikleri konusunda bilgi verdi. Belirli periyotlarla devam edecek eğitimler sayesinde sahada sokak hayvanlarına müdahalede bulunan personellerin vatandaşlarla kurum arasında iletişimi doğru ve etkili bir biçimde sağlaması hedefleniyor.

  • Tabakların bile kırılmadığı binanın sırrı

    Tabakların bile kırılmadığı binanın sırrı

    Prof. Dr. Celalettin Kozanoğlu ise işin sırrını, “Her şeyin doğru yapıldığını görüyoruz. Böyle bir depremde bu binada tabaklar bile devrilmediyse doğru zemine yapılmış demektir” diyerek açıkladı.

    Kahramanmaraş merkezli meydana gelen ve 10 ili vuran iki büyük depremde binlerce insanımız hayatını kaybetti. Enkaz çalışmaları ekipler tarafından sürdürülürken, Kahramanmaraş’ta tek bir hasarın olmadığı bina tüm Türkiye’nin gündemine oturdu. Binanın altında bulunan züccaciye dükkanında tabaklar bile kırılmazken, çatalların bile devrilmediği dükkanda tek bir hasarın bile olmadığı görüldü. Yine aynı şekilde züccaciye dükkanının yanındaki süper markettin raflarında da tek bir ürün bile devrilmedi. Bu iş yerlerinin hemen karşısındaki alanda bulunan bina ise iki büyük depremle yıkıldı.

    “Böyle bir depremde bu binada tabaklar bile devrilmediyse doğru zemine yapılmış demektir”

    Prof. Dr. Celalettin Kozanoğlu da, herkesin konuştuğu binanın bu sırrını açıkladı. Kozanoğlu, tüm projelendirmelerin ve zemine uygunluğun doğru tahsisi sonucunda, bu örnekteki gibi binaların hasar almayacağını belirtti.

    Prof. Dr. Kozanoğlu, “Aslında binalardan beklediğimiz, temenni ettiğimiz davranış, böyle bir depremde binaların az hasarlı, orta hasarlı, belki de hasarsız sınıfı geçmesiydi. Dolayısıyla beklenen bu binadaki gibi hasarsızlıktı. Bu binanın özeline baktığımız zaman bitişik nizam olmadığını görüyoruz. Binanın zeminiyle ilgili, projelendirilmesiyle ilgili her şey doğru yapıldıysa, binadan beklenen davranış budur. Sağlam zemine oturan bir binanın altında, örneğin kaya zemine oturtulan bir binanın altından deprem çok hızlı, saniyede 600-700 metre hızla geçer. Yumuşak zeminlerde bu saniyede 300-400 metre hıza kadar düşer. Deprem eğer hızlı geçerse yapı rezonans olmaya zaman bulamaz. Dolayısıyla depremin periyodu ve zemine aktarılan periyoda bağlı olarak o yapıdaki tabaklar da yıkılmaz; binaya da bir hasar gelmez. Bu binada her şeyin doğru yapıldığını görüyoruz. Böyle bir depremde bu binada tabaklar bile devrilmediyse doğru zemine yapılmış demektir. Depremin de buradan daha hızlı geçtiğini tahmin edebiliriz” dedi.

    Dünyada da örnekleri var: “Dolap eğilirken bile üzerindeki vazolar devrilmemiştir”

    Kozanoğlu, “1995 yılında Japonya’daki Kobe depreminde 100 bine yakın bina yıkıldı ve Japonlar bundan ders aldılar. Bu depremden sonra Japonya’da bir çok deprem oldu ve bu hasar almayan binadaki gibi örnekler özellikle Japonya’da çok karşımıza çıktı. Yine Mexico City Depremi de çok enteresan bir depremdir. O depremde de zeminden kaynaklı olarak binalar çok yavaş salınım yapmışlardır. Dolap eğilirken bile üzerindeki vazolar devrilmemiştir. Bu tamamen depremin o andaki periyodu, zemine olan etkisi ve zeminden de yapıya olan etkisinden; yani zemin-yapı ilişkisi ile ilişkilidir. Binayı da doğru projelendirirseniz, detaylara gerekli özeni gösterdiyseniz, binanın bu davranışı aslında normaldir” açıklamasında bulundu.

    “Aynı iki proje dahi olsa, binalar farklı davranış gösterebilir”

    Öte yandan Prof. Dr. Celalettin Kozanoğlu, aynı iki proje dahi olsa binaların farklı davranış gösterebileceğine vurgu yaptı. Kozanoğlu, “Fay üzerine yapılan binalar, yıkılmama şansı az binalardır. Bu depremde öteleme 7.3 metreydi. Böyle bir yan atıma hiç bir binanın dayanması mümkün değil. Fayın üzerinde bina olmaması lazım. Fayın yakınındaki binalar da farklı davranabilir. Projeleri farklıdır, metrekareye düşen kolon sayısı farklıdır, yapının davranışına etki edecek duvarlar durumu farklıdır. Birinde çok fazla duvar varken diğerinde yoktur. Birinde zemin kat tamamen boşaltılmışken diğerinde yoktur. Aynı iki proje dahi olsa birinde duvar var diğerinde yoksa binalar farklı davranır. Zeminden de gelen farklar varsa bu binalar farklı davranış gösterebilirler. Doğru yapılan proje, doğru malzeme ve doğru uygulama. Eğer binada da izinsiz eklenen veya çıkartılan malzeme yoksa, bu binanın en azından insanların kaçacağı zamanı bulacağı şekilde ayakta kalmasını bekleriz” diye konuştu.