Serdar Murat Yıldız, 6 yaşındayken hareketli olduğu için doktora götürüldü. Ankara’daki doktor, ailesine çocuğun yüzme ve satranca yönlendirilmesini tavsiye etti. Bunun üzerine ailesinin satranca yönlendirdiği Yıldız, kısa sürede milli takıma kadar yükselip hem ailesinin hem de ilçenin gururu oldu. Oğlunun öğretmenleri ve doktorların desteği ile bir başarı hikayesi oluştuğunu belirten baba Ahmet Yıldız, “Ankara’da 6 yaşında iken doktor tavsiyesi ile oğlumuzu satranca başlattık. Doktorumuz satranç ve yüzme önerdi. 9 yıldır devam ediyor satranca. Serdar’ı masaya oturtamazdınız. Tabir olarak düz duvara tırmanırdı. Şimdi 4-5 saat boyunca satranç maçı yapabiliyor. En son milli takıma seçildiğinde 5,5 saat maç yaptı” diye konuştu.
Serdar Murat Yıldız ise, “Kozan Fen Lisesinde okuyorum. Satranç ve basket oynuyorum. Ben küçükken babamın da dediği gibi biraz huysuz bir çocuktum. Derslerde dikkat eksikliğim vardı. Bunun üzerine Ankara GATA’da doktorun yanına gittik ve satranç ve yüzmeyi önerdi. Yüzmeye bir süre gittim ama satranç daha dikkat çekici oldu. 9 yıldır da Ankara’da özel bir satranç akademisine bağlı çalışmalarımı sürdürüyorum. Uzun soluklu bir çalışma. Çok çalışma değil, sürekli düzenli çalışmak önemli. Ben çok çalışarak değil, düzenli, planlı çalışarak başarıyı yakaladım” dedi.
Sosyal medyaya vakit ayırmamasının başarısına büyük katkı sunduğunu kaydeden Yıldız, “Şu an satranç olmasaydı Kozan Fen Lisesinde olamazdım belki de. Geçen yıl LGS’ye hazırlanırken çok çalışmadım ama düzenli çalıştım. Başarı ile okulda bayağı bir popülerlik oldu. Satrançta bu yıl Türkiye 6.’sı oldum, milli takım kampına seçildim. Hedefim Avrupa’da derece yapmak. Satranç ile benim yaşıtlarımın 4 saatte çalışıp çözdüğü soruları ben 1 saatte çözebiliyorum. Bu çok zeki olmaktan değil. Satranç analitik düşünceye büyük katkı sunuyor. Gözlerim kapalı yaklaşık 30 hamleye kadar aklımda tutabiliyorum. Evde bilgisayara karşı ya da babama karşı oynadım. Görenler şaşırıyor ama benim seviyemdeki arkadaşlarım bunu çok rahat oynayabiliyor. Sosyal medyanın başarıya olumsuz etkisi var. Ben düzenli bir çalışma ile başarıyı yakaladım. Benim akranlarım sosyal medya ile vakit geçirirken, onlar sosyal medya kullanıyordu. Çok az kullanıyorum, zorunlu mesajlar hariç telefonum hep kapalıydı” diye konuştu.
Etiket: doktor
-
Doktor tavsiyesi milli sporcu yaptı
-
Doktorların İsrail’e karşı “sessiz yürüyüşü”
Siirt’te Eğitim ve Araştırma Hastanesi önünde aralarında hekimlerin de olduğu sağlık çalışanı ve STK’lar Kızılay Meydanı’na kadar yürüdü.
Dr. Özgür Aydın, grup adına yaptığı açıklamada, hekimler ve sağlık çalışanları olarak İsrail’e tepkilerini göstermek için 15 haftadır sessiz yürüyüş gerçekleştirdiklerini söyledi.
30 hastane ve 53 sağlık merkezi hizmet dışı bırakıldığını belirten Aydın, “Han Yunus’taki Nasır Hastanesi’ne sığınan sivilleri kuşatma altına alan işgal birlikleri hastaneyi zorla tahliye ediyor. Yine de meslektaşlarımız, sağlık çalışanları elektriksiz, susuz, oksijensiz, ilaçsız şartlarda tedavi vermek için destansı biçimde mücadele ediyor. Bütün bu saldırılar yetmiyormuş gibi Gazze’ye insani yardımın girilmesine izin verilmiyor. Filistin’in her gün binlerce tır yardıma ihtiyacı varken günde 3-5 tırın girmesine izin veriliyor. Mısır, Gazze sınırına beton barikatlar kurup jiletli teller ile sınırı güçlendiriyor” dedi.
Yürüyüş, basın açıklamasının ardından sona erdi. -
Kahta’ya 4 yeni uzman doktor atandı
Sağlık Bakanlığı 115. Dönem Devlet Hizmet Yükümlüğü kurasıyla münhal doktor kadrosu atamaları çerçevesiyle Kahta ilçesine 4 yeni uzman doktor ataması yapıldı. Kahta Devlet Hastanesi Başhekimi Uzm. Dr. Fedli Emre Kılıç, 1 Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı, 1 Kulak Burun Boğaz Uzmanı, 1 Nöroloji Uzmanı ve 1 tane de Beyin Cerrahı Uzmanı olmak üzere toplamda 4 tane uzman doktor atamasının yapıldığını söyledi.
-
Doktorlara ait sığınağı vurdular
Sivil toplum kuruluşu Sınır Tanımayan Doktorlar (MSF) tarafından yapılan açıklamada, İsrail askerlerinin Gazze Şeridi’nin güneyindeki Han Yunus’a bağlı El Mevasi bölgesine girdiği bildirildi. MSF personeli ve ailelerinin kaldığı bir sığınağın bombalandığı belirtilen açıklamada, “Ambulans ekipleri olay yerine ulaştı, meslektaşlarımızın ailesinden en az 2 kişi hayatını kaybetti, 6 kişi de yaralandı. Yaşananlardan dolayı dehşete düştük” ifadeleri kullanıldı.
İsrail gece boyu Gazze’yi vurdu
Filistinli yerel kaynaklara göre İsrail gece saatlerinde Gazze Şeridi’nin merkezindeki Nuseyrat Mülteci Kampı ile Deyr el-Balah kentine saldırı gerçekleştirdi, 34 kişi hayatını kaybetti. İsrail savaş uçakları ayrıca Gazze Şeridi’nin güneyindeki Refah’ın doğusunda Ceneyne Mahallesi’nde Ebu El Nur ailesine ait bir evi bombaladı, aralarında çocukların da bulunduğu en az 8 kişi hayatını kaybetti, çok sayıda kişi de yaralandı. Güneydeki Han Yunus kentinde İsrail ordusuna ait tankların El Mevasi bölgesinde yerinden edilen sivilleri hedef alması sonucu 6 kişi yaşamını yitirdi.
“Nasser Hastanesi iyileşme yeri değil, ölüm yeri haline geldi”
Birleşmiş Milletler İnsani İşler Koordinasyon Ofisi’nin (OCHA) işgal altındaki Filistin topraklarındaki kıdemli insani işler görevlisi Jonathan Whittall yaptığı açıklamada, Han Yunus’taki Nasser Hastanesi’ne yönelik değerlendirmede bulundu. İsrail’in baskın gerçekleştirerek kışlaya çevirdiği hastanede mahsur kalan hastaları tahliye etmek için Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ve Filistin Kızılayı ile hastaneye giren Whittall, “Bu binalardan birinde 150 hasta var. Yiyecekleri, suları yok, elektrikleri yok. Bu hastanede çok az doktor ve hemşire kaldı. Şartlar korkunç” ifadelerini kullandı. Whittall, “Koridorlarda cesetler var. Hastalar perişan durumda. Burası iyileşme yeri değil, ölüm yeri haline geldi. Bu, yaşanmaması gereken, önlenebilir bir trajedidir” diyerek yaşanan insani krize dikkat çekti.
-
Güney Koreli doktorlar greve gitti
Güney Kore’de hükümetin tıp öğrencilerinin sayısını arttırmaya yönelik kararını protesto eden bin 600’den fazla doktorun greve gitmesiyle sağlık sektöründe aksaklıklar yaşanmaya başladı. Asistan ve stajyer doktorların bugün greve başladığı ülkede ameliyatlar ve randevular ertelendi. Güney Kore Sağlık Bakanlığı, ülkenin önde gelen hastanelerinden 13 bin stajyer ve asistan doktorun 6 bin 400’ünün istifa ettiğini ve bin 630’unun da dün itibariyle hastaneden ayrıldığını duyurdu.
Güney Kore Sağlık Bakanı İkinci Yardımcısı Park Min-soo bugün yaptığı açıklamada, hükümetin doktorlara işlerine dönmeleri çağrısında bulunduğunu ifade ederek, “Doktorların ameliyatların iptal edilmesine ve tıbbi hizmetlerde aksamalar yaşanmasına neden olan toplu eylemlerinden derin endişe ve üzüntü duyuyorum” dedi.
Güney Kore Devlet Başkanı Yoon Suk Yeol kabine toplantısında yaptığı açıklamada, tıp fakültesi kontenjanlarının artırılmasının uzak bölgelerdeki temel sağlık hizmetlerine erişimin iyileştirilmesi ve en ileri teknolojilerin geliştirilmesi açısından önem taşıdığını ifade ederek, “Bu, artık ertelenemeyecek bir görevdir” ifadelerini kullanmıştı.Hükümet, 2035 yılına kadar kontenjana 10 bin kişi daha eklemek istiyor
52 milyon nüfuslu Güney Kore’de 2022 yılında bin kişi başına 2.6 doktor düştüğü tespit edilmiş, bu OECD ülkeleri arasında 3.7 olan ortalamanın da altında kaldığı açıklanmıştı. Güney Kore hükümeti de 2025 akademik yılı itibariyle ülkedeki tıp fakültelerinin 3 bin olan mevcut kontenjanlarını 2 bin daha arttırarak 2035 yılına kadar kontenjana 10 bin kişi daha eklemek istiyor. Buna karşı çıkan doktorlar da hastanelerin yüzde 90’ından fazlasının özel olduğu ülkede tp fakültelerinin kontenjanlarının yükseltilmesinin rekabeti arttırdığını savunuyor.
-
Epilepsi hastasını emekli doktor hayatta tuttu
Nefes almakta güçlük çeken ve baygın halde olan genç adama, acil müdahalede bulunarak nefes almasını sağlayan doktor, ambulans gelene kadar başından ayrılmadı. Doktorun davranışı çevredekiler tarafından takdirle karşılandı.
Edinilen bilgiye göre olay, Haliliye ilçesindeki Atatürk Bulvarı üzerinde yaşandı. Henüz ismi öğrenilemeyen epilepsi hastası bir genç, iddiaya göre, kaldırımda yürürken bir anda yere yığıldı. Bu sırada yoldan geçen emekli doktor İbrahim Köran, gencin epilepsi nöbeti geçirdiğini anlayarak müdahale etti. Gencin çevresini açan ve burnuna soğan, yüzüne de kolonya sürerek nefes almasını sağlayan doktor Köran, uzun süre müdahalede bulundu. Ambulans gelene kadar hastanın başından ayrılmayan doktor Köran, herkesin takdirini kazandı. İhbar üzerine olay yerine gelen sağlık ekipleri, genci sedye ile ambulansa taşıyarak hastaneye götürdü.
“İnsanlık görevimi yaptım”
Emekli doktor İbrahim Köran, akşam yürüyüşüne çıktığı sırada nöbet geçiren genci fark ettiğini ve hem meslek gereği hem de insanlık gereği müdahale ettiğini söyledi.
-
Elektronik sigara tehlikesi
Elektronik sigaralar her ne kadar normal sigaralardan daha az zararlı olarak lanse edilse de birçok sağlık riski barındırdığı için kullanımı tüm dünyada yasaklanmaya devam ediyor. Farklı renk ve boyutta hatta aromatik maddelerle çeşitlendirilerek cazip hale getirilmeye çalışıldığı için popülerlik kazansa da uzmanlar bu ürünlerin zararsız olmadığını ve gençler için tehlikeli olduğunu vurguluyor. Elektronik sigaraların sağlık üzerindeki etkilerini değerlendiren Çakmak Erdem Hastanesinden Göğüs Hastalıkları ve Alerji Hastalıkları Uzmanı Dr. Mehmet Levent Safali ise özellikle gençler arasında artan kullanım oranlarının endişe verici olduğunun altını çizerek uyarılarda bulundu.
“Hesapta olmayan ekstra riskleri var”
Elektronik sigaralarla ilgili hala daha yeterli araştırmaların olmadığına o yüzden masum gibi gözükse de özellikle aromatik olanlarında bilinmeyen risklerin ortaya çıkabileceğini söyleyen Uzm. Dr. Mehmet Levent Safali, “Bu konu özellikle son 10 yıldır gündemde olan bir konu. İlk başta konuyla ilgili yeterli çalışma yok diye yanıtlıyorduk ama artık veriler de birikti. Bu tür sigaralarda normal sigaralarda bulunan nikotin ve hidrokarbonların yanı sıra daha hoşa gitsin diye aromatize maddeler de bulunuyor ve bu maddelerde de ek zararlar söz konusu. Çünkü bu aromatik maddeler standart olarak sigarada olmayan ve üzerinde çok fazla araştırma yapılmamış maddeler. Bunların zararları zaman içerisinde açığa çıkıyor. Dolayısıyla hidrokarbon içeriği yani kanser yapıcı içeriği normal sigaradan biraz daha az olsa da elektronik sigaraların hiç de hesapta olmayan ekstra riskleri var. Bu özellikle hoşa giden kokular, lezzet artırıcılar gençler arasında yayılmasını daha da kolaylaştırıyor” dedi.
“Aromatik olan her şey aslında özellikle sentetik ise tehlikelidir”
Aromatik maddelerin kimyasal içeriğinden dolayı oluşturabileceği sağlık problemleri hakkında da bilgilendirmelerde bulunan Uzm. Dr. Safali, “Aromatik maddeler biraz problemli. Diyelim ki çilek kokusu ve tadı veren bir madde içeriği var. Bu maddenin çilekle bir ilişkisi yok bu bir kimyasal. Çilek tadına benzer bir algı oluşturan bir reseptörleri uyarıyor. Dolayısıyla bir kimyasal madde ve bununla ilgili tatmin edici bilimsel bir şey söylemek için uzun araştırmalar yapmak gerekir. Ama herhangi bir kimyasalın özellikle ısıl bir işlemden geçtikten sonra vücutta yapacağı tahribatları biz şuanda tahmin edebiliriz. Bu da bronşit kardiyak problemler, ritim problemleri gibi sorunların yanı sıra kanserojen riskler de içerebilir. Aromatik olan her şey aslında özellikle sentetik ise tehlikelidir” şeklinde konuştu.
“Sigara nasıl zararlı ise bunlar da zararlı”
Aromatik olması dışındaki zararların normal bir sigaradan çok da farklı olmadığına değinen Safali, “Zararları sigara ile kıyaslandığında nikotin ve nikotine bağlı zararlar sabit kalmak üzere hidrokarbon içeriği daha az olduğu için sigara kadar kanser yapmıyor olabilir. Çünkü sigarada o kadar çok hidrokarbon var ki onların getirdiği etkiler çok daha fazla. Ancak hala daha resmi bir ürün olmadığı için bu tür elektronik sigaralarla ilgili yeterli çalışma yok. Bu ürünü sigarayı azaltmaya çalıştıkları çalışmalarda kullanmışlar. Aromatik olanlardan hiç bahsetmiyorum onlar kesinlikle çok çok zararlı, diğerleri normal sigarayı bırakma araçlarına göre yüzde 50 daha etkili bulunmuş. Ancak tabii ki bunların kullanılması ya da tüketilmesi için bir sebep değil çünkü sigara nasıl zararlı ise bunlar da zararlı. Bu yüzden bu tür ürünlerin Sağlık Bakanlığının kontrolünde, içeriğinin net olarak bilgilendirilerek yazıldığı bir şekilde kontrol altına alınması gerekiyor” dedi.
Gençler tehlikede, normal sigara içme oranının 10 katı
Cazip hale getirilmeye çalışılan bu ürünlerin özellikle gençler arasındaki kullanım oranlarında artışa neden olduğunu ve rakamların ise endişe verici boyutlara ulaştığının da altını çizen Safali, sözlerine şöyle devam etti:
“En büyük risk ise ürünlerin aromatik içerikleri ile lise çağındaki gençlerde bir cazibe uyandırması. Gençlerde sigara içme oranının 10 katı elektronik sigara içme oranı var. Uluslararası çalışmalar var; 18 yaş altı grupta 10 yıl önce yüzde 1 iken şimdi yüzde 10 düzeyindeki bu kaygı edici bir oran. Cazip geldiği gençlere çok açık. Aromatik olması bir kandırmaca ve bunun önüne geçmek gerek.”
İçmeyenler için de masum değil, pasif içiciler de tehlikede
Son olarak kapalı ortamlarda da içilmeye devam edilen ve çıkarttığı dumanın zarar vermediği düşüncesinin de yanlış olduğunu söyleyen Safali, “Yanınıza birisi elektronik sigara içiyorsa onun hem dışarıya verdiği duman hem de üründen yayılan kokular nedeniyle içmeyen kişiler de risk altındalar. Bu risk de hem hidrokarbonların oluşturduğu kanserojen risk hem nikotinin etkileri hem de koku verici aromatik etkileri olan maddelerin şu an bilemediğimiz ekstra riskleridir” diyerek sözlerini sonlandırdı.
-
Depremde kurtardığı canları ağlayarak anlattı
Asrın felaketi olarak nitelendirilen ve 11 ili etkileyen Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinin üzerinden 1 yıl geçti. Kahramanmaraş merkezli 2 büyük deprem nedeniyle 11 şehirde çok sayıda yapı yıkılırken, binlerce vatandaş hayatını kaybetti. Depremin ilk anından itibaren ekipler AFAD koordinasyonunda deprem bölgesine sevk edildi. Yıkımın merkez üssü olan Elbistan’a görevlendirilen Aksaray AFAD ekipleri de birçok vatandaşın enkazdan sağ çıkarılmasını sağladı. Aksaray ekibinde gönüllü olarak görev yapan Doktor Nihan Başaran depremin yıldönümünde yaşadıklarını gözyaşlarıyla anlattı. Depremin 84 ve 86. saatlerinde hayata tutunan 53 yaşındaki Serpil teyze ve 9 yaşındaki Muhammed Emin’in kurtarılış hikayelerini anlatan Doktor Başaran, yaşadığı sahneleri hem sevinçle, hem de hüzünle aktardı.
Deprem haberini aldıktan sonra Aksaray AFAD tarafından kurulan ekibe dahil olup, kısa süre sonra yola çıktıklarını belirten Doktor Başaran, “Asrın felaketi 6 Şubat depreminden sonra olayı haber alır almaz biz kendimiz ekip oluşturmaya başladık. Daha sonrasında Aksaray’dan Elbistan’a yola çıktık. Gece saatlerinde vardığımızda tarif edilemez bir olayla karşılaştık. Tamamen yıkıntı bir şehir, insanlar, ölüler hepimiz için travma dolu bir süreçti. Ama biz gece iner inmez ekibimle beraber saha taramasına başladık. Gün aydınlandıktan sonra ekiplere dahil olduk. Orada saha çalışmalarına başladık” dedi.Herkesin umudunu kestiği enkazdan Serpil teyzeyi tık sesi ile kurtardı
Herkesin umudunu kestiği enkazda elektronik cihazların dahi sesini duyamadığı Serpil teyzenin tık sesini duyan Doktor Başaran ve ekibi 84. saatte yapılan kurtarma çalışmalarını anlattı. Doktor Başaran, “İlk sabah bir enkazın içinde tık sesi duyduk ve ilk başta inanamadık. Çünkü tamamen yıkıntı içindeydi. Daha sonra sesi dikkatle dinleyince arada böyle betona vurur bir ses vardı. Biz yılmadık ve devam ettik. Herkes bize orada ümit olmayacağını söyledi, ses kayıtlarını dinleyince yoktu ama biz devam ettik. Saatlerce uğraştık. En son merdiven boşluğundaki 53 yaşındaki Serpil hanıma ulaştık. Ulaştığımızda bilinci bulanık ve kırıkları vardı. Kontrollü bir şekilde tüm ekiplerle birlikte Serpil teyzeyi hayata kavuşturduk” diye yaşananları anlattı.
“Enkaz içinde ilerleyerek talimatları uyguladık, 9 yaşındaki Muhammed’i sağlıklı bir şekilde çıkartmayı sağladık”
Serpil teyzenin kurtarılmasından hemen sonra başka bir canlı haberi aldıklarını ve AFAD gönüllüleri ile otostop çekerek enkaz alanına gittiklerini ve 9 yaşındaki Muhammed’in kurtarılışını anlatan Doktor Başaran, “Daha sonrasında bir haber daha geldi. 9 yaşında bir çocuk haberiydi. O sırada ben AFAD ekibi ile birlikteydim. Gitme imkanımız yoktu ve yollar tamamen kapalıydı. Yavuz’la birlikte hızlı bir şekilde otostop çekerek diğer enkaza gittik. Gittiğimizde başka doktor yoktu. Biz hızlıca olay yerine tırmandık. Anne ve 2 çocuğu oradaydı ama anne ve çocuklardan birisi vefat etmişti. Samsun ekibi ile birlikte biz orada enkaza girdik. Enkaz içinde ilerleyerek talimatları uyguladık. Muhammed’i sağlıklı bir şekilde çıkartmayı sağladık. Vücudunda çoklu kırığı vardı ve çok susuz kalmıştı. Hızlıca damar yolu açıp Muhammed’i stabilize ettikten sonra ambulansa sevk ettik” diye anlattı.
“Kendi çocuklarının yerine koyduğu çocuğun ilk isteği çay oldu”
Enkazdan çıkardığı Muhammed Emin ile ambulans içinde gözyaşı ile konuşarak onu sakinleştirmek isteyen Doktor Başaran, kendi çocuklarının yerine koyduğu Muhammed ile konuştuklarını anlattı. Başaran, “Benden tek istediği çay içmekti. Hastaneye götürdükten sonra tabii ki çay yasaktı ama sulayarak, vücut dengesini sağlayarak onu rahatlatarak onu sağlığına kavuşturduk. Yani şöyle hala andığımda bile gözyaşlarımı tutamıyorum. Ambulans içinde Muhammed ile konuşurken kendi çocuklarım aklıma geldi. Ben ikisini de anneme emanet edip çıktım. O an gözlerimin önünden hala gitmiyor. Çünkü bir hayat mücadelesi veriliyor. Kafasında kırıkları var elini tuttum ve ne istiyorsun dedim, benim de 2 çocuğum var. Tek istediği şey çay içmekti. Ailesini sordu ama ona cevap veremedim. Çok şükür Muhammed’i kurtardığımıza seviniyorum. Allah tekrarını yaşatmasın” dedi.
-
İşlerini kolaylaştırmak için sahte doktor oldu
Adana Şehir, Eğitim ve Araştırma Hastanesi güvenlik görevlileri, yaka kartında asistan doktor yazan bir kişinin hareketlerinden şüphelenince durumu hastane polisine bildirdi.
Olay yerine gelen polis, şüpheli kadının çelişkili ifadeler vermesi üzerine yaptığı incelemede yaka kartının sahte olduğunu tespit etti.
Gözaltına alınan C.S. (26) Cumhuriyet Polis Merkezi Amirliğine götürüldü. C.S.’nin ifadesinde, “Babam o hastanede vefat ettikten sonra bende fizik tedavi görmek için o hastaneye gittim. Haftanın 3 günü hastanede tedavi görüyorum. Hastanede rahat gezebilmek için çarşıdaki bir kırtasiyede renkli fotokopi ile asistan doktor kimliği yaptırdım. Asansör ve kafeteryalar bölümünde bu kimliği takıyordum. Bu kimlik ile herhangi bir hastayı muayene etmedim, hasta odasına girmedim. Hasta muayene edilen yerlere girmedim. Bugün de bu kimlik boynuma takılı olarak hastanenin alışveriş merkezinde gezerken güvenlikler gelip beni polise teslim etti. Ben bu kimlik ile suç işlemedim, suçlamaları kabul etmiyorum” dediği öğrenildi.
İfadesinin ardından adliyeye sevk edilen C.S., serbest bırakıldı. -
Doktorları darp eden çift hakim karşısında
Körfez Fatih Aile Sağlığı Merkezi’nde 6 Ekim 2023 tarihinde meydana gelen olayda, iddiaya göre Nurettin T. (53) ile oğlu Oğuzhan T.; doktorlar Serdar Erişti, Ahmet Murat Kazan ve Yılmaz Sarıkaş’ı darp etti. Olay sonrasında hastaneye kaldırılan 3 doktor tedavilerinin ardından taburcu oldu. Polis ekiplerince yakalanan Nurettin T. çıkarıldığı adli makamlarca tutuklanırken, olaya karışan eşi Gülseren T.’ye (52) ev hapsi verildi. Oğuzhan T. ise bulunamadı.
Nurettin T. ile Oğuzhan T. hakkında “basit yaralama”, “kamu malına zarar verme”, “kasten yaralama”, “hakaret”, “birden fazla kişi ile tehdit” suçlarından; Gülseren T. hakkında ise “basit yaralama” ve “kamu malına zarar verme” suçundan dava açıldı.İlk duruşma
Olaya ilişkin açılan davanın ilk duruşması Körfez 3. Asliye Ceza Mahkemesinde görüldü. Duruşmaya tutuklu sanık Nurettin T., ev hapsinde bulunan Gülseren T., 2 müşteki doktor, sanık avukatları Abdulkadir Tilki, Melike Koca ile müşteki avukatları Recep Uçar, Duygu Usanmaz, Ayşe Pınar Eren, Burhan Mert Özarabacı ve Nurullah Kürşad İspirgil katıldı. Doktor Yılmaz Sarıkaş ise duruşmaya katılmadı.
Nurettin T.: “Doktor bana, ‘Beğenmiyorsan muayene olma, çık dışarı lan’ dedi” iddiası
Savunması için söz hakkı verilen Nurettin T., suçlamaları kabul etmeyerek, “Olay günü kimseyi darp etmedim. İlaç yazdırmak için eşim Gülseren ve oğlum Oğuzhan ile birlikte sağlık ocağına gittik. Ben doktorun odasına tek başıma girdim, bu sırada eşim Gülseren koridordaydı, oğlum Oğuzhan ise arabayı park ediyordu. Doktorumuz Yeşim Hanımın odasına girdiğimde içeride doktor olup olmadığını bilmediğim Serdar Erişti vardı. Serdar’a doktor hanımı sordum. Serdar bana, ‘Ne oldu beğenemedim mi?’ dedi. Ben de kendisine ‘Buraya kimseyi beğenmeye gelmedim’ dedim. Bana ‘Beğenmiyorsan muayene olma çık dışarı lan’ dedi” dedi.
“Bana saldıran 3 şahıstan biri eşime tokat attı, telefonu elinden aldı”
Doktor Serdar Erişti ile aralarında tartışma yaşandığını söyleyen sanık Nurettin T., “Doktor ile içeride tartışırken, birisi arkadan başıma vurdu. Başıma vuran kişinin Yılmaz olup olmadığını bilmiyorum. Serdar, ‘At bunu dışarı’ dedi. Arkamdan başıma vurulduğu için yere düştüm, ardından içeri üçüncü biri girdi. Koridora çıktım. Eşim Gülseren’den yardım istedim ve video çekmesini istedim. Ben yerdeyken, eşim video çekmeye başladı. Bu sırada bana saldıran 3 şahıstan biri eşime tokat attı, telefonu elinden aldı. Ben hala bu şahısların doktor olup olmadığını bilmiyordum, herhangi görev aleti vesaire üzerlerinde bulunmuyordu. Tokat üzerine eşim yere düştü, bende eşimi korumak amaçlı üzerlerine doğru atladım” diye konuştu.
“Kimseye hakaret, tehdit ve darp etmedim”
Kime vurduğunu ve olayı sonrasında yaşananları hatırlamadığını söyleyen Nurettin T., “Olay sonrasında oğlumun beni dışarı çıkardığını hatırlıyorum. Evin önüne gelip bayılmışım, gözümü açtığımda hastanedeydim. Kimseye hakaret, tehdit ve darp etmedim. Ayrıca olay yerinde herhangi kamu malına zarar vermedim. Eşim ve Oğuzhan’ın da kimseye hakaret veya tehdit ettiğini duymadım. Ben zaten doktor Yeşim’in odasında başıma aldığım darbeden sonra ne yaptığımı hatırlamıyorum. Tahliyemi ve beraatimi talep ediyorum” şeklinde konuştu.
Gülseren T.: “Doktorlardan biri video çektiğimi görünce üzerime saldırdı, beni darp etti”
Sanık Gülseren T. de suçlamaları kabul etmeyerek, savunmasında şu ifadeleri kullandı:
“Muayene odasının kapısına gelmeden önce içeriden bağrışma sesleri duyuyordum. Eşim, ‘Ne yapıyorsunuz, bana neden lan dediniz?’ şeklinde bağırıyordu. Müştekilerin ne cevap verdiğini tam hatırlamıyorum. Sonrasında zaten odanın dışında eşimi darp etmeye başladıklarını gördüm. Eşim ‘Görmüyor musun beni darp ediyorlar, video çek’ dedi, bende uzaktan çekmeye başladım. Eşim 3 kişinin arasında darp ediliyordu. Doktorlardan biri video çektiğimi görünce üzerime saldırdı, beni darp etti, telefonu elimden aldı. Telefonu vermemek için mücadele ettim, itekleyince yere düştüm ve elimden telefonu aldı. Eşim beni yerde görünce hızlıca yanıma geldi, arbede yaşandı. Oğlum Oğuzhan da bu sırada geldi. Telefonumun alındığını ve eşimin yerde olduğunu görünce ayırmaya çalıştı. Oğlum Oğuzhan, beni arbededen almaya çalıştı. Eşim kendinde değildi, baygın haldeydi. Ben hiç bir kamu malına zarar vermedim. Ben kimseye vurmadım. Olayı ayırırken veya eşimi kaldırırken elim yanlışlıkla değmiş olabilir ama kimseye vurmadım. Eşim ve oğlumun kimseye vurduklarını görmedim”Doktor Serdar Erişti: “Şahıs içeriye kabadayı ve kabaca üslupla girdi”
Sanıklardan şikayetçi olan doktor Serdar Erişti, “Hastanın kaydı düştükten sonra çağrı butonu ile şahsı çağırdım. Ben sanığı zaten bir ay önce muayene etmiştim. Sistem bu uyarıyı vermektedir. Şahıs içeriye kabadayı ve kabaca üslupla girdi. Eşi de oda kapısına yarım metre mesafede oturuyordu. Nurettin T. içeri girdiğinde bağırarak konuşuyordu. Sağlık dışı konular olduğu için şu an hatırlamıyorum. Şahsa, ‘Buyurun şikayetiniz nedir?’ diye sordum. Kendisi bana, ‘Ne o, beni konuşturmayacak mısın? Ben burada esnafım, istediğimi söylerim’ dedi. Hastanın oğlu Oğuzhan T.’de kapı eşiğinde bekliyordu. Nurettin’in ikinci bağırmasından sonra doktor Yılmaz içeri girdi. Nurettin bize, ‘Ne o siz çete misiniz?’ dedi. Sonrasında doktor Yılmaz benden izin istedi ve odadan çıktı. Nurettin’e oda içerisinde müdahalemiz olmadı. Yılmaz kapıya yöneldiğinde Oğuzhan, doktora müsaade etmeyecek bir mesafe bıraktı. Daha sonra Yılmaz geçmek için müsaade istedi. Nurettin T. içeride hala bağırarak konuşuyordu. Oğuzhan ve doktor Yılmaz arasında geçen konuşmaya bu nedenle vakıf olamadım. Oğuzhan, Yılmaz’ın arkasından bağırarak konuştu. Oğuzhan, doktor Yılmaz ve doktor Murat’a seni sinkaf ederim diye bağırdı” ifadelerini kullandı.
“Oğuzhan’ın doktor Yılmaz’ın boynunu sıkması sırasında müdahale etmeseydik hayatını kaybedebilirdi”
Erişti, savunmasını şöyle sürdürdü:
“Odadan koridora çıktık. Oğuzhan, Murat’ın kolunu sıktı ve ‘Ne korkuyorsun titrek’ dedi. Doktor Murat ile doktor Yılmaz, Oğuzhan’ı ayırmaya çalışıyordu, itiş kakışlar başladı. Doktorlarımız sanıkların saldırılarını ayırmaya çalışıyordu. Sanıklar tarafından darp edildik. Oğuzhan, Yılmaz’ın boynunu uzun süre tuttu, doktor nefessiz kaldı ve bayıldı. Olayı ayırmaya çalışırken Oğuzhan benim de boğazıma sarıldı. Oğuzhan en son ayrılırken bizlere küfür etti, ‘Sizinle görüşeceğiz’ şeklinde tehditlerde bulunup gitti. Sanık Gülseren hatırladığım kadarıyla sadece görüntü almaya çalışıyordu. Yine hatırladığım kadarıyla kendisinin kimseye fiziki teması olmadı. Gülseren’e de kimsenin müdahalesi olmadı. Tüm sanıklardan şikayetçiyim. Olay anında mesleki tecrübelerimi de dikkate aldığımda sanık Oğuzhan’ın doktor Yılmaz’ın boynunu sıkması sırasında müdahale etmeseydik hayatını kaybedebilirdi”Doktor Ahmet Murat Kazan: “Oğuzhan bana, ‘Hadi vursana, vur erkeksen’ dedi”
Olay günü yaşananları anlatan doktor Ahmet Murat Kazan ise “Olay günü hasta muayene ederken dışarıda bağrışma sesleri duydum. Muayeneyi tamamladıktan sonra seslerin geldiği yöne doğru yöneldim. Serdar’ın muayene kapısının önünde sanıklar Nurettin, Oğuzhan ile doktor Serdar ve Yılmaz vardı. Çok fazla bağrışma ve itişme durumu vardı. Şahıslara, işimize müdahale ettiklerini ve uzaklaşmalarını söyledim. Oğuzhan, doktor Yılmaz’a yaklaşınca araya girdim. Ben araya girince Oğuzhan bana, ‘Sen kimsin, çete misiniz?’ dedi. Ben de doktor olduğumu söyledim. Oğuzhan bana, ‘Yürü git buradan’ deyip kolumu sıktı. Elimi şahıstan kurtararak bana fiziksel temasta bulunmaması konusunda uyardım. Tartışma bitmeyince diğer arkadaşlarımıza beyaz kod vermesini istedim. Sonrasında Oğuzhan bana, ‘Titriyor musun, titrek’ diyerek beni kışkırttı. Sanık Gülseren bu sırada video çekmeye başladı. Oğuzhan bana, ‘Hadi vursana, vur erkeksen’ dedi. Vurmayacağımı söyledim. Bu sırada doktor Yılmaz, Gülseren’e, ‘Beni çekemezsin’ dedi. O sırada arkadaşlara polis çağırmalarını söyledim. Nurettin bana, ‘Polis bana işlemez, sen benim ne kadar büyük olduğumu bilmiyorsun’ dedi. Bende kendisine, ‘Sen kanundan büyük değilsin’ diye bağırdım” şeklinde konuştu.
“Sanıklardan aldığım darbelerle boynumdaki kemikler kırıldı”
Darp edildiğini ifade eden Kazan, “Nurettin hayalarıma dizle, yumruk ve tekmelerle vurdu. Tek eliyle boğazıma vurmaya çalıştı. Bu sırada Yılmaz, Nurettin’i uzaklaştırmak istedi. İkisi birden holdeki sandalyelerin üzerine düştü. O sırada arkadan Gülseren’in de Yılmaz’a vurduğunu gördüm. Doktor Yılmaz’ın sanık Gülseren’e fiziki müdahalesini görmedim. Boğuşma sırasında sanık Oğuzhan, Yılmaz’ın kafasına doğru yumruk attı. Sanıklardan aldığım darbelerle boynumdaki kemikler kırıldı. Kavga sırasında sanık Nurettin ve Oğuzhan’da hepimize küfürler ve hakaretler etti” ifadelerini kullandı.
Avukat Duygu Usanmaz: “Sanıkların hekimlere karşı suç işlemekten çekinmediği ortadadır”
Ahmet Murat Kazan ve Serdar Erişti’nin avukatı Duygu Usanmaz ise savunmasında, “Bu dosya, sanıklar tarafından aile hekimlerinin ağır şekilde darp edilmesi ve daha bir dizi suç teşkil eden eyleme maruz kalmalarına ilişkin olup, her ne kadar sanıklar hakkında kasten yaralama, tehdit, hakaret ve kamu malına zarar verme suçlarından iddianame tanzim edilmişse de firari olan sanık hakkında eldeki deliller, video kaydı, tanık beyanları, sağlık raporları dikkate alındığında doktor Yılmaz’a karşı kasten öldürmeye teşebbüs suçundan da iddianame tanzim edilmesi gerektiği kanısındayız. Aynı zamanda yine soruşturma aşamasında bir kısım araştırılmayan hususlar bulunmaktadır. Temin edilmeyen deliller vardır ve yakalanmayan firari sanığın ivedilikle yakalanması gerekmektedir. Bu eksiklerin giderilmesi ile firari sanığın yakalanması müştekilerin güvenliği ve yargılamanın sıhhati açısından önemlidir. Doktorlara ve sağlık çalışanlarına şiddeti önlemeye yönelik kanunların da şiddeti önlemede yetersiz kalmadığı görülmektedir. Bu çerçevede, sanıkların hekimlere karşı suç işlemekten çekinmediği ortadadır. Bu bakımdan, öncelikle tutuklu sanığın tutukluluk halinin devamına, mahkemeniz aksi kanaatte ise uzaklaştırma kararı başta olmak kanunda belirtilen adli kontrol tedbirlerin uygulanmasına, diğer sanık hakkında uygulanan adli kontrol tedbirinin devamı ile firari sanığın ivedilikle yakalanmasını talep ediyoruz” dedi.
Tutuklu sanık tahliye oldu
Tutuklu sanığın yurt dışı yasağı şartıyla tahliyesine karar veren mahkeme heyeti, Gülseren T.’nin ise ev hapsini kaldırdı. Ayrıca sanıklar hakkında müştekilere karşı uzaklaştırma kararı verildi.
“Bu sadece bizim davamız değil”
Duruşma sonrası İHA’ya konuşan doktor Ahmet Murat Kazan, “3 meslektaşımla birlikte saldırıya uğradık. Olayla ilgili ilk duruşma görüldü. Doktor arkadaşımızı boğarak öldürmeye çalışan şahıs hala yakalanamadı, firari tutuklu olan sanık da adli kontrol tedbiri şartıyla tahliye oldu. Şiddet cezasız kalmamalı. Şiddete sıfır tolerans olmalı. Bu sadece bizim davamız değil. Şiddet gören tüm doktorların, hatta toplumda şiddet gören tüm mağdurların davası. Bir yerlerde yanlış yapılıyor, bunun düzeltilmesi lazım. Şiddete caydırıcı cezalar verilmesi lazım ki tekrarlanmasın” diye konuştu.