Etiket: doktor

  • Genç doktor sevenlerini üzdü

    Genç doktor sevenlerini üzdü

    Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde asistan olarak görev yapan doktor Anılcan Acartürk, bir süredir metabolik problemleri nedeniyle tedavi görüyordu. Nazillili genç doktorun dün akşam saatlerinde durumu ağırlaştı. Görev yaptığı Adnan Menderes Üniversitesi’nde yoğun bakıma alınan Anılcan Acartürk, meslektaşlarının tüm müdahalelerine rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetti. Genç doktorun ani ölümü ailesi ve sevenlerini yasa boğdu. Acartürk’ün cenazesi ikindi namazına müteakip Koca Cami’de kılınacak cenaze namazının ardından Eğriboyun Mezarlığı’na defnedilecek.

  • Doktor hakkında suç duyurusunda bulundu

    Doktor hakkında suç duyurusunda bulundu

    Şeker hastası olan eşi Cevdet Akbulut’a tedavi için gittiği Beşiktaş’taki Özel Etiler Hastanesi’nde yanlış müdahalede bulunulduğunu ve eşinin ihmal sonucu vefat ettiğini iddia eden Nahide Akbulut, Prof. Dr. Alper Çelik hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu.

    “Diyabet ameliyatı için kan değerleri düşmemesine rağmen hastaneye yatış yapmış ve aynı gün ameliyat olmuştur”

    Konuya ilişkin savcılığa sunulan suç duyurusu dilekçesinde, “Müvekkilin eşi olan ve vefat eden Cevdet Akbulut, şeker hastası olduğundan sürekli inip çıkan hastalığının yaşantısını olumsuz yönde etkilediğinden tedavi olmak amacıyla Etiler’de bulunan özel bir hastaneye gitmiştir. Hastane bünyesinde hasta bakan Doktor Alper Çelik ile görüşmeler neticesinde maktul Cevdet Akbulut tedavi olmaya karar vermiştir. Maktul 25 Nisan 2023’de diyabet ameliyatı için kan değerleri düşmemesine rağmen hastaneye yatış yapmış ve aynı gün ameliyat olmuştur. Ameliyattan 3 gün sonra taburcu olmuş, 6 gün sonra ise dikişlerinden iltihap sızmaya başlamıştır. Oradaki hemşire, doktorun şifahen söylediği reçeteyi müvekkile vermiştir. 10 Mayıs tarihinden sonra ise hasta, dayanılamayan ağrılarından dolayı hastaneye gitmiş ve ameliyattan dolayı enfeksiyon kaptığı söylenerek hastaneye yatırılmıştır. Daha sonra aynı hastanenin bünyesinde hastaya mide stendi takılmıştır” denildi.

    “Yapılan yanlış müdahalelerden ötürü yaşam hakkını kaybetmiş olup ölümü şüphelidir”

    Başsavcılığa sunulan suç duyurusu dilekçesine göre hastanın bu ameliyattan sonra daha da ağırlaştığı ileri sürülerek, “Hasta vefat tarihine kadar hastanede kalarak defalarca işleme maruz kalmıştır. Maktulün vefatından 1 gün önce Doktor Çelik, ‘hazırlıklara başlayın’ diyerek maktulün ailesine hastanın yakın zamanda ölümünü beklediğini bildirmiştir. Maktul, diyabet hastalığından kurtulmak için yürüyerek girdiği hastaneden canlı bir halde çıkamamıştır. Doktor Alper Çelik, kan değerleri tutmamasına rağmen hastayı riske atarak ameliyata almış, sonrasında enfeksiyon riskini göze alarak hastayı taburcu etmiştir. Hasta ameliyat sırasında ihmal sonucu enfeksiyon kapmış, sonrasında vefat etmiştir. Hastanın iyileşemediğini anladıkları için hastanın çıkışı için acılı müvekkile tıbbı müdahale ret formunu imzalatmışlardır. Maktul, yapılan yanlış müdahalelerden ötürü yaşam hakkını kaybetmiş olup ölümü şüphelidir’’ ifadelerine yer verildi.

    “Babam için adalet istiyoruz, babamı kanlı kefenle gömdük biz bayramın birinci günü”

    Konuya ilişkin Çağlayan’da bulunan İstanbul Adalet Sarayı meydanında açıklama yapan Nahide Akbulut’un kızı Merve Akbulut, “Babam sosyal medyada ünlü bir doktor gördü şeker ameliyatı yapan. İsmi Alper Çelik. Babam doktorla görüşmeye gitti, doktor da etrafına insanları toplayarak bu şekilde kandırdı, ‘4 günde ayakta olacaksın’ dedi. Babamın şeker hastalığı vardı ama diyabet değildi, diyabet tanısı konulmamıştı. Doktor şekerinin yüksek olduğunu ve ameliyata uygun olduğunu söyledi. Sonra ameliyatını oldu, ameliyattan 1 saat erken çıkardı doktor. Nedenini sorduğumuzda nefesinin yetmediğini, karaciğerinden bir parça aldıklarını söylediler. Gittiğimizde yanına, babam hiç iyi olmamıştı” dedi. Doktora yönelik suçlamalarını sürdüren Akbulut, “Benim sosyal medya hesaplarımı kapatıyor, bana uzaklaştırma aldırmış. Hem suçlu hem güçlü. Babam için adalet istiyoruz, babamı kanlı kefenle gömdük biz bayramın birinci günü” şeklinde konuştu.

    “Bana çok zor geliyor inanın ki, yardımcı olsun devlet bana”

    Nahide Akbulut ise, söz konusu parça alınırken kendilerinin haberi olmadığını iddia ederek, “Eşimin 2 ay boyunca başındaydım. Resmen eşimin üzerinde deney yapıldı, eşim bir türlü iyileşmedi ve iyi olmadı. Eşimi ambulansla devlet hastanesine götürdüğümüzde orada neyi olduğunu öğrendik. Enfeksiyonunun 300’ün üzerinde olduğunu, bağırsağında sıkıntı olduğunu, yemek borusunun delindiğini. Bizi Cerrahpaşa’ya götürdüler. Oranın sorumlularından biri bana ‘istediğin yere bizi veya Alper beyi şikayet et’ dedi. Şikayetçi oldum, avukat tuttum, her şeyi yapacağım ve sonuna kadar bu işin arkasındayım. Bayramın birinci günü, 28 Haziran’da vefat etti eşim. Bana çok zor geliyor inanın ki, yardımcı olsun devlet bana. Eşimin hiçbir şeyi yoktu, sadece şekeri vardı ondan dolayı’’ ifadelerini kullandı.

    Suçlamaları kabul etmedi

    Öte yandan Doktor Alper Çelik’in avukatı, söz konusu iddialara ilişkin, “Aile hakkında suç duyurusunda bulunduk, Merve Akbulut hakkında uzaklaştırma kararı aldırdık. Suç duyurularımız ve soruşturmalarımız devam ediyor. Aleyhimize alınmış hiçbir Adli Tıp Raporu veya rapor mevcut değildir. Dolayısıyla bu iddiaları kabul etmiyoruz’” diye konuştu.

  • Doktora darp

    Doktora darp

    Ordu’nun Fatsa ilçesinde devlet hastanesinde görevli kadın doğum uzmanı, bir hasta yakını tarafından darp edildi. Doktor acil servise kaldırılırken, doktorlar ise protesto etmek için iş bıraktı. Olay Fatsa Devlet Hastanesi’nde görevli Kadın Doğum Uzmanı Dr. Okay Kurtbay, Ü.A. isimli bir hasta yakını tarafından hastanenin acil servisinde darp edildi.

    Doktor hastanenin acil servisinde kontrol altına alınırken, hastanenin güvenlik görevlileri şahsı yakalayarak polis ekiplerine teslim etti. Olayı gerçekleştiren şahıs polis ekipleri tarafından gözaltına alınırken, işlemlerinin ardından savcılığa sevk edileceği öğrenildi. Konuyla ilgili inceleme başlatıldı.

  • Polis doktora silah çekti

    Polis doktora silah çekti

    Samsun Bafra devlet Hastanesi’nde doktora silah çeken emekli polis etkisiz hale getirilerek, gözaltına alındı. Olay hastanenin 4. katında meydana geldi. Edinilen bilgiye göre emekli polis Salim Usta (64), çocuğuyla ilgilenmediği iddiasıyla doktor Ömer Özkan’a silah çekti.

    Serviste bulunan bir hasta yakını silah çeken emekli polise arkadan müdahale etti. Müdahale sırasında silah ateş aldı. Etkisiz hale getirilen emekli polisinin silahından çıkan kurşun şans eseri kimseye rast gelmedi. Olay sonrası emekli polis gözaltına alındı. Olayla ilgili başlatılan tahkikat sürüyor.

  • Düzce’ye 13 yeni doktor atandı

    Düzce’ye 13 yeni doktor atandı

    Düzce’ye 13 yeni doktor ataması yapıldı. Sağlık Bakanlığı 111. dönem devlet hizmeti yükümlülüğü kurası sonuçları Düzce Atatürk Devlet Hastanesi; Beyin ve Sinir Cerrahisine, Çocuk ve ergen ruh sağlığı ve hastalıklarına, Çocuk nörolojisine, Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahisine, Ortopedi ve Travmatolojine, Çocuk sağlığı ve hastalıklarına birer Uzman Dr. atandı.

    Akçakoca Devlet Hastanesi İç Hastalıklarına Uzman Dr., Gölyaka’ya 2, Akçakoca, Kaynaşlı ve Yığılca Devlet Hastanelerine birer doktor ve Halk Sağlığı Laboratuvarına Tıbbi Mikrobiyoloji uzmanı ataması gerçekleşti.
    Düzce İl Sağlık Müdürü Dr. Yasin Yılmaz, göreve başlayacak olan doktorlara başarılar diledi.

  • Kene ve akrep vakalarında artış

    Kene ve akrep vakalarında artış

    Siirt Eğitim ve Araştırma Hastanesinde Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Hividar Altan, “Sıcakların artmasıyla özellikle Siirt dahil Güneydoğu Anadolu Bölgesinde akrep sokması, kene teması, yılan sokması gibi vakalar sıklıkla artmaktadır” dedi.

    Özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yaşayan insanların yaz aylarında tarlalarda sık çalışmasıyla yılan ısırması, akrep sokması, kene teması gibi şikayetlerle hastaneye başvurularının çok olduğunu belirten Uzm. Dr. Hividar Altan, özellikle Siirt’te vatandaşlar bağ, bahçe tarla işiyle uğraşmakta ve doğal olarak temas artmakta olduğunu söyledi.

    Vatandaşların bağ, bahçe gibi bir yere gittiği zaman uzun kollu, paçası uzun kıyafetler giymesi gerekmekte olduğunu dile getiren Dr. Altan, “Giydiği kıyafetin paçasını çorabın altına sokması gerekiyor. Çünkü kene, aşağıdan yukarıya yürüyerek çıkan bir canlıdır. İş bitiminde eve dönüldüğünde yapılması gereken ilk iş kıyafetlerin çıkarılıp kendimizi baştan aşağı tırnağa kadar incelemek. Ve herhangi bir temasın olmadığını görmek.

    Çünkü kene klinik vermeden günlerce orada yapışıp kalabilmekte” dedi.
    “Yılan ve akrep sokmalarında halkta genelde bilinen şey ısırılan yeri hızlıca sarılıp bantlanıp ya da yaraya diş macunu, yoğurt gibi bir maddeyi koyup var olan mikrobun çıkarılması amaçlanmakta ama aslında bu tıbben çok yanlış bir uygulama” diyen Altan, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Yapmanız gereken ısırılan bölgeyi sıkmak değil. O bölgeyi soğuk sabunlu bir suyla yıkamak sonrasında en yakın sağlık kuruluşuna başvurmak. Siirt Eğitim ve Araştırma Hastanesinde antivenom dediğimiz akrep ve yılan sokmalarının antikoru dediğimiz belli durumlarda serum bulunmakta ve hekimlerimiz tarafından uygunluk durumuna göre biz bu tedaviyi uygulamaktayız. Takibi ve tedavisi doktorlar tarafından yapılmaktadır.”

    Yılan ısırmaları, akrep sokmaları ve kene temasında meydana gelen bulgular ve neler yapılması gerektiğine değinen Altan, öncelikle ısırmanın ve temasın olduğu yerde kızarma, kaşıntı, ağrı gibi yakınmaların olabileceğini dile getirdi.

    Hastaların büyük bir kısmında bu yakınmaların olup, zamanla geçmekte ancak bazı zehirlerin fazla olduğu, çok zehirli akrep ve yılan sokmalarında bu kızarıklık şişme kola kadar ilerler ya da bacağı ısırmışsa daha yukarıya uzva kadar ilerleyebilmekte olduğuna dikkat çeken Altan, “Bu tür durumlarda muhakkak hekim desteği alınmalı.

    Bu tür durumlarda hekimler uygun tedavi ve takip planlamakta ve uygun adımı atmaktadır. Kişiye düşen şey ise oradaki ağrıyı ve kızarıklığı takip etmek. Ateş, bulantı, kusma, ishal, karın ağrısı gibi bir yakınmanın olup olmadığını takip edilmeli. Özellikle kene temasında ilk iki hafta hastanın kendisini takip etmesi ve ateş, bulantı, kusma, ishal, karın ağrısı gibi bir yakınmanın olması veya vücutta kızarıklık gibi bir durumda hemen en yakın sağlık kuruluşuna başvurması gerekiyor” diye konuştu.

  • Depremi yansıtan moloz parçalı heykel

    Depremi yansıtan moloz parçalı heykel

    İzmir’de dünyaya gelen Radyoloji Uzmanı Dr. Noyan Zenger’in (49) heykel tutkusu çocukken başladı. 1987’de İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni kazanan ve öğrenimin ardından radyoloji alanında uzmanlık yaparak mesleğe adım atan Dr. Zenger, Acıbadem Adana Ortopedia Hastanesi’nde hekim olarak görev yapıyor. Birçok ilde görev yaptıktan sonra Adana’da yaşamaya karar veren Uzm. Zenger’in Ege’de başlayan sanat aşkı burada da devam etti.

    Yaklaşık 5 yıl önce evinin bir odasını çalışma atölyesi haline getiren Dr. Zenger, son olarak asrın felaketi olan depremlerde arama-kurtarma çalışmalarına katıldı. Bundan etkilenen Dr. Zenger, “Hüzün” adını verdiği bir heykel yaptı. İçerisinde moloz parçalarının da olduğu hüzünlü bir insan başı figürü formundaki heykeliyle Turgut Pura Vakfı 40. Yıl Heykel Yarışması Başarı Ödülü kazanan Dr. Zenger’in eseri, sergilenmek üzere Arkas Sanat Müzesi Koleksiyonu’na gönderildi.

    “Evimin atölye olması zamanı yönetmemi sağladı”

    Gündüz hastanede çalışan, fırsat buldukça sanatı ile uğraşan Dr. Zenger, sanat aşkının hep içinde olduğunu belirterek, “Tıp ve doktorluk çok zorlu bir meslek. Başka bir alana vakit ayırmak çok güç. Yıllardır sanata devam edemesem de sanatsever olarak geçirdim günlerimi. 2016 yılında ise seramik ile tanıştım ve kendiliğinden güzel bir sanat yolculuğu başlamış oldu. Akademik bir eğitim almadım. Kendi kendimi geliştirdim. Evimin bir odasını atölyeye çevirdim ve bu da zamanı yönetmemi sağladı” diye konuştu.

    “Duygularımı yansıtabileceğim bir eser üretmek istedim”

    Kendisine başarı ödülü kazandıran eserinden de bahseden Dr. Zenger, “Ben de bir enkazda bulundum ve o hüznü yaşadım. Eserime de o nedenle ‘Hüzün’ ismini verdim. İzmir’de bulunan Turgut Pura Vakfı’nın 40. yıl heykel yarışması olduğunu öğrendim. Ona da hazırlanmaya başladım ve bu deprem felaketinden sonra içinde bulunduğum duygularımı yansıtabileceğim bir eser üretmek istedim. ‘Hüzün’ adını verdiğim bir çalışma vardı. Malzeme olarak molozu, duygu olarak da hüznü bu eserde birleştirme fikriyle yola çıktım ve deprem nedeniyle yaşadığımız o derin üzüntüyü aktarmayı denedim. Yarışmaya katıldım ve başarı ödülü aldım. Deprem Türkiye’yi, hepimizi çok derinden sarstı. Bu heykel, depremin ruhumda bıraktığı derin izlerin bir yansıması oldu” dedi.

    Depremin ardından yaşadığı duyguları sanat aracılığıyla ifade ettiğini belirten Dr. Zenger, “Sanat, hem sanatçı hem de sanatsever arasında bir bağ kurabilen etkili bir diyalog aracı. Bunu yaparken gerçekten samimi duygularımı aktarmanın daha doğru olacağını fark ettim” diyerek sözlerini tamamladı.

     

     

  • “Suriyeli doktor ve hemşirelere ücret ödenmiyor”

    “Suriyeli doktor ve hemşirelere ücret ödenmiyor”

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı’nın ardından basın mensuplarının sorularını cevapladı. Koca, bugünlerde 4 bin Suriyeli sağlıkçının istihdam edilmesi durumunun yeniden gündem yapıldığını ifade ederek, “Bundan iki yıl önce göç ve sağlık konulu uluslararası bir toplantıdaki sözlerim çarpıtılarak servis edilmiştir. Yabancı misyonlara bilgi vermek üzere göçmen sağlığıyla ilgili ne yapılması gerektiğini anlattığımız bir konuşmaydı. Göçmen Sağlığı Merkezlerindeki giderler, Avrupa Birliği fonlarından karşılanıyor ve Göçmen Sağlığı Merkezleri sadece yabancılara yani ağırlıklı Suriyelilere hizmet ediyor. Çalışanları da biz bir eğitimden geçirerek, Suriyeli vatandaşlardan seçerek, orada geçici süreyle sözleşmeli istihdam ediyoruz ve o parayı da Avrupa Birliği fonlarından ödüyoruz. Yani Türkiye Cumhuriyeti’nin kaynaklarından, Suriyeli çalışan herhangi bir doktor veya hemşireye herhangi bir ücret ödenmesi söz konusu dahi değil. Üstelik biz hem Suriyeli olan sağlık çalışanıyla, göçmenlere sağlık hizmeti vererek üzerimizdeki yükü hafifletmiş oluyoruz. Avrupa Birliği fonundan da bunun giderlerini karşılıyoruz. Bu da yabancılara, Avrupa Birliği misyonlarına özellikle anlatılmaya çalışıldı. Bizim üzerimizdeki bu yükü, sağlık hizmetini bu şekilde yaparak, sistemi iyileştirdiğimizi anlatıyoruz. İki yıl önce yapılmış bir açıklamanın sanki 4 bin Suriyeli sağlıkçının bugün istihdam edilmiş gibi gündeme getirilmesi de manidar. Onu da sizlerin yorumuna bırakıyorum” ifadelerine yer verdi.

    “Hıfzıssıhha merkezi bittiğinde bugün kullandığımız tüm aşıların yüzde 86’sı yerli üretilir hale gelecek”

    Hıfzıssıhha merkezinin şu an inşaat halinde olduğunu dile getiren Koca, “İlk etabı bitti, ikinci etabı devam ediyor. Bittiğinde bugün kullandığımız tüm aşıların yüzde 86’sı yerli üretilir hale gelecek. Şu an Hepatit-A, suçiçeği ve kuduz aşılarını, teknoloji transferiyle yerlileştiriyoruz. Önemli bir aşamaya geldik, bitmek üzere. Hıfzıssıhha merkezimiz de tamamlanıp devreye girdiğinde aşıda yerlileşme oranımız hızla yükselecek. Türkiye yıllar sonra yeniden aşı üretebileceğini Turkovac ile gösterdi. Devamı bağışıklama programındaki aşıları üreterek gelecek” açıklamasında bulundu.

    “(Kızamık salgını iddiaları) Bir salgın durumu söz konusu değil, kontrol altında”

    Kızamık salgını iddialarını da değerlendiren Koca, sözlerine şu şekilde devam etti:

    “Bir salgın durumu söz konusu değil, kontrol altında. Tespit edilen tüm vakalar için gerekli tedaviler uygulanıyor. Ayrıca filyasyon çalışmaları son derece sıkı şekilde yapılıyor. Şu an göç nedeniyle birçok ülkede kızamığın arttığını biliyoruz. Bizde de bölgesel, İstanbul ağırlıklı olmak üzere vakalar var. Vakaların yüzde seksen altısı İstanbul’da ama dediğim gibi kontrol altında. Mobil sağlık ekiplerimizle takibini yapıyoruz. Vatandaşımızın hızla, eksik veya hiç aşısı yapılmayan çocuğu varsa yaptırmasını özellikle öneriyoruz. Biz 3 doz aşıyı bu dönemde önemsiyoruz. ilk iki doz 9 ve 12’nci aylarda, üçüncü doz ise dört yaşında yapılmalı. Aile hekimlerimiz başta olmak üzere, mobil ekiplerimizle de yaygın aşılamayı sürdürüyoruz.”

  • “Kızamık ölümcül olabilir”

    “Kızamık ölümcül olabilir”

    Kızamığın yüzyıllardan beri bilinen ve çocukluk çağının önemli döküntülü hastalıklarından biri olduğunu belirten Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Emel Şen, kızamık aşısının önemi hakkında açıklamalarda bulundu.

    “Dünyada hala sorun olmaya devam ediyor”

    Kızamığın bulaşıcı olduğunun altını çizen Dr. Öğr. Üyesi Şen, “Kızamık yüzyıllardan beri bilinen ve çocukluk çağının önemli döküntülü hastalıklarından biridir. Kızamık bulaşıcıdır. Gelişmiş ülkelerde etkin aşılama sayesinde artık hiç görülmeyen bu hastalık gelişmekte olan ülkelerde ve ülkemizde sorun olmaya devam etmektedir. Dünyada endemik olan bir hastalıktır. Geçmiş yıllarda 2-4 yılda bir bahar mevsiminde epidemiler görülürdü ve toplumdaki tüm duyarlı çocuklar hastalanırdı” diye konuştu.

    “Temas yoluyla bulaşabilir”

    Kızamık aşılaması öncesi hastalığın sıklıkla 5 ile 10 yaş arasında görüldüğünü dile getiren Dr. Öğr. Üyesi Şen, “1980’li yıllardan sonra aşının birçok ülkede rutin uygulamaya girmesi ile kızamık vakalarının görülme sıklığı azalmış ve hastalığın görülme yaşı ise okul öncesi yaşlarına kaymıştır. Aşılama oranları yetersiz olan toplumlarda hastalık en sık 4 yaş civarında görülmektedir. Anneden plasenta yoluyla geçen antikorlar nedeniyle ilk 3-4 ayda hastalık son derece nadirdir. Eğer anne kızamık geçirmemiş veya kızamığa karşı aşılanmamışsa hastalık yeni doğan bebekte dahi görülebilir. Kızamık hastalığının etkeni bir RNA virüsüdür. Düşük ısılarda canlı kalabildiğinden kış sonu ve ilkbaharda epidemiler yapar. Virüs ile temas sonrası duyarlı kişilerin yüzde 90’ında hastalık gelişmektedir” şeklinde konuştu.

    “Kızamık ölümcül olabilir”

    Temastan sonra döküntülerin ortaya çıkmasına kadar geçen sürenin yaklaşık 14 gün olduğunu söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Şen, “Virüs damlacık yoluyla bulaştıktan sonra solunum yolu mukoza hücrelerinde çoğalır, bölgesel lenf bezlerine, oradan da kan yoluyla deri, konjonktiva bronşlar, karaciğer, beyin, dalak ve tüm vücuda yayılarak ciddi tablolara sebep olabilir. En sık gelişen komplikasyonları otit, zatürre ve beyin zarlarının tutulumu olan ensefalomiyelittir. Kara kızamık vakalarında havale, deliryum, koma, solunum yetmezliği, deri ve mukozalarda kanamalı döküntüleri izlenebilir. Genellikle bağışıklık sistemi baskılanmış çocuklarda görülen bu tablo ölümcüldür. Kızamık vakalarında özel bir tedavi yoktur. Tedavi semptomlara yöneliktir, ağır kızamık vakalarında tedaviye A vitamininin eklenmesiyle ölüm ve diğer komplikasyonlar azalmaktadır. Kızamık aşı ile önlenebilir bir hastalıktır. Canlı atenüe kızamık aşısı, kızamıkcık ve kabakulak aşısı ile birlikte tüm çocuklara rutin olarak 12. ayda yapılmaktadır. Aşının ikinci dozu 4 -6 yaşlarında uygulanmaktadır. Kızamığın endemik olduğu bölgelerde veya salgınlar sırasında süt çocuklarının erken korunması için ilk doz aşı 9. ayda yapılabilir. Epidemiler sırasında aşılama yaşı 6. aya kadar indirilebilir. İlk aşı dozu 1 yaşından önce yapılanlar mutlaka 12-15 aylık iken ikinci kez aşılanmalıdır. Bu çocuklara 4-6 yaşlarında üçüncü doz aşı da gerekmektedir” ifadelerini kullandı.

  • Doktoru darp edip, hastaneyi karıştırdılar

    Doktoru darp edip, hastaneyi karıştırdılar

    Olay, Terme ilçesinin Bafracalı Mahallesi’nde dün akşam meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, akrabalar arasında husumet yüzünden çıkan kavga, karşılıklı silahlı çatışmaya döndü. Av tüfeklerinin ateşlenmesi sonucu 7 kişinin yaralandığı olayda yaralılar, Çarşamba Devlet Hastanesine, Samsun Eğitim ve Araştırma Hastanesine, Gazi Devlet Hastanesine, Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine ve özel bir hastaneye kaldırıldı.

    Çarşamba Devlet Hastanesine kaldırılan yaralılar taşkınlık yaptı. Yaralılar ve yakınları acil servisi birbirine katarken, hastanenin müşahede alanındaki eşyalar ve sedyelere zarar verdiler. Yaralılar ve yakınlarının hastane personellerine zor anlar yaşattığı olaya, polisin müdahalede bulundu. Yaralılardan Nazlıbey E.’nin Çarşamba Devlet Hastanesi Acil Servisinde görevli Doktor Ekrem Ekrem Kayaalp’e saldırarak yaraladı. Yaralı doktor ambulansla Samsun Eğitim ve Araştırma Hastanesine sevk edilerek tedavi altına alındı.

    Vali saldırıyı kınadı, adlı ve idari soruşturma başlatıldı

    Doktora saldırma olayıyla ilgili idari ve adli soruşturma başlatıldı. Samsun Valisi Doç. Dr. Zülkif Dağlı, konu hakkında yaptığı yazılı açıklamada, “Çarşamba Devlet Hastanemizde görevli doktorumuz Ekrem Kayaalp’e yapılan saldırıyı kınıyor, kıymetli doktorumuza acil şifalar diliyor, tüm sağlık camiamıza geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Konuyla ilgili adli ve idari soruşturma başlatılmış olup, konunun yakinen takipçisi olacağımın bilinmesini istiyorum” ifadelerini kullandı.