Etiket: doktor

  • Anne kız doktorun adını çocuklarına verdi

    Anne kız doktorun adını çocuklarına verdi

    Bebeğine doktorunun adını veren Yalaz, yıllar sonra ilk bebeğine hamile olan kızını da aynı doktora götürdü. Doğumun ardından kızının da doktorunun ismini bebeğine vermesiyle dayı ve yeğenin ismi İlteriş oldu. Dr. Yaman, “En son yaklaşık 20 yıl önce doğum yaptığı için Sevgül Hanım’ın kaygıları vardı. Doğumunu sağlıkla gerçekleştirdik, kimliğinin fotoğrafını gönderdiklerinde sürpriz, ismimi çocuklarına verdiklerini gördüm. Yıllar sonra kızı Senem’i de benim takip etmemi rica etti, onun da doğumunu yaptırdık ve o da çocuğuna ismimi verdi, hem dayı hem yeğenin isimleri İlteriş oldu. Benim için çifte mutluluk oldu, meslek hayatımda ilk defa başıma geldi” dedi.

    Sağlık çalışanı Senem Nur Özel, 37 yaşındayken hamile kalan annesinin kaygı ve endişesini aynı hastanede görev yapan Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. İlteriş Yaman ile paylaştı. Ardından Dr. Yaman annenin hamilelik sürecini takip ederek bir sıkıntı olmadığını iletti. Yaklaşık 8 yıl önce anne Sevgül Yalaz, takip ve tedavi süreçlerinin ardından bebeğini sağlıkla kucağına alırken çocuğuna doktorunun ismini vererek sürpriz yaptı. Dr. Yaman ise bebeğin kimliğini görünce hem şaşkınlık hem mutluluk yaşadı. Bugün Çam ve Sakura Şehir Hastanesi’nde görev yapan Dr. Yaman, bir süre önce ilk bebeğine hamile kalarak, kendisine başvuran Senem Nur’a da doktorluk yapmaya başladı. 9 ayın ardından Senem Nur da normal doğumla bebeğini sağlıkla kucağına aldı. Annesi gibi kızı da bebeğine İlteriş ismini verirken, dayı ve yeğen doktorlarının ismini almış oldu. Duruma hem hastane çalışanlarının hem ailesinin şaşırdığını anlatan Dr. Yaman, durumun meslek hayatında ilk olduğunu söyleyerek, duygularını dile getirdi. Anne kız ise Dr. Yaman ile hasta doktor iletişiminin yanı sıra aile gibi olduklarını anlatarak, çocuklarının da ileride onun gibi bir hekim olmasını istediklerini ifade etti.

    “Meslek hayatımda ilk defa başıma geldi”

    Anne ve kızın çocuklarına kendi ismini vermesine önce çok şaşırdığını sonra çok mutlu olduğunu ifade eden Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Yaman, “Bu süreç ilk Sevgül Hanım ile başladı. Güzel bir gebelik sürecini tamamladık normal doğumla birlikte bundan 8 yıl önce ilk adaşım İlteriş dünyaya geldi. Daha sonra Sevgül Hanım memnuniyetinden dolayı yıllar sonra kızı Senem’i benim takip etmemi rica etti. Kızını da takip ettik, onun da doğumunu gerçekleştirdik. Senem Hanım’ın da çocuğunun adı İlteriş oldu. Hem anne Sevgül hem Senem Hanım’ın ikisinin de normal doğumlarını yaptırdık. Bundan sonraki süreçte anne ve bebek sağlığı açısından biz her zaman burada olacağız. Sevgül Hanım’ın uzun yıllar sonra gelen bir gebelik olduğu için kaygıları, tereddüdleri vardı çünkü en son yaklaşık 20 yıl önce bir doğum olmuştu. Sonra benim için sürpriz olan şey; kimliğinin fotoğrafını gönderdiklerinde ismimi çocuklarına verdiklerini gördüm, yani bir adaşım oldu. Meslek hayatımda ilk defa başıma geldi. Doğum yaptırdığım bebeğimizin adı İlteriş oldu, mutlu oldum. İlk defa yaşadığım için gurur duydum. Daha sonrasında benim için çok sürpriz olan bir durum, yine çocuklarının adına İlteriş ismini verdiler. Hem dayı hem yeğenin isimleri İlteriş oldu. Benim için çifte mutluluk oldu. Herkes, ailem çok mutlu oldu, benim mutluluğumu paylaştılar. Anne, babam gurur duydular, doğumunu yaptırdığım bebeklere İlteriş isminin koyulması özellikle anne, babamı çok mutlu etti. Benim ismim biraz farklı olduğu için ben zaten takip ettiğim gebelerin çocuklarına benim ismimi koymasına çok ihtimal vermiyorum. Hem Senem hem annesi ile benzer diyaloglarla normal doğum sürecini yaşadık, ben bunu teşvik ediyorum” ifadelerini kullandı.

    “Hem oğlum hem torunum İlteriş”

    Uzun zaman sonra hamile kalmasından dolayı kaygılı olduğunu ancak Dr. İlteriş Yaman’ın bu süreçte kendisine çok yardımcı olduğunu bu sebeple çocuğuna da ismini verdiğini aktaran 46 yaşındaki Sevgül Yalaz, “İlteriş Hoca’mız ile başlayan bir sürecimiz oldu. 37 yaşındaydım, çocuğumun doğumunu gerçekleştirdi. Yıllar sonrasında da kızım aynı şekilde doğum yaptı. Memnuniyetimden kaynaklı çocuğuma ismini verdim, kızım da aynı şekilde İlteriş ismini verdi. Şimdi hem oğlum hem torunum İlteriş. Hasta doktor ilişkisinden ziyade bir aile ferdi gibi bize yaklaşmasından kaynaklı. Biz oğlum İlteriş ile konuştuğumuz zaman söylediği ‘ben İlteriş Bey gibi doktor olacağım, hayat kurtaracağım’ şeklinde o da doktor olacağını söylüyor. Dayıyı anladık da yeğenin ismi ne alaka diye sordular, diyoruz ya hasta doktor iletişimi değil de biz onu aileden gördük” dedi.

    “Ona benzemelerini, doktor olmalarını isterim”

    Hem kardeşinin hem oğlununun adının İlteriş olduğunu ifade eden 27 yaşındaki Senem Nur Özel, “İlk doğumum bebeğim İlteriş, kardeşim de İlteriş. Kanuni’de çalışırken İlteriş Hocam ile acil kadın doğumda nöbet tutuyorduk. Kendisi çok sevdiğim, değer verdiğim hocalarımızdan bir tanesidir. Annem o zaman gebeydi, kontrollerini İlteriş Hocam takip ediyordu. Onun ismini vermek istedim, annemin doğumunu gerçekleştirmişti. İletişimi hiç koparmadık, hamile olduğumu öğrendiğimde İlteriş Hoca’ma söylemiştim. Takiplerimi, kontrollerimi yine onunla yaptık. Çok kaygılıydım, ilk doğum olduğu için korkuyordum. Beni normal doğuma yönlendirdi, oğluma da onun adını İlteriş ismini koymak istedim. Kardeşime ismini ben koydum, oğluma da istedim, eşim de sağ olsun, kabul etti. Ona benzesin niyetiyle koydum, gerçekten vatanına, milletine hayırlı bir evlat olsun. İnşallah gelecekleri de İlteriş Hocam gibi olur, açıkçası doktor olmalarını isterim” derken şimdi 8 yaşında olan İlteriş Yalaz ise “Yanımdaki şu an İlteriş ağabey, bende onun gibi doktor olmak olacağım, yeğenimin adı da İlteriş” diye konuştu.

  • Doktor ilaç yazmayınca kendini yaktı

    Doktor ilaç yazmayınca kendini yaktı

    Olay, merkez Yıldırım ilçesi Mimarsinan Mahallesi’nde bulunan Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde meydana geldi. Evi olmadığı için hastanede kalan Ahmet Y. (57), doktora ilaç yazdırmak istedi. Doktorun ilacı yazmaması üzerine öfkelenen Ahmet Y., hastanede çakmak ile bir anda kendini yaktı. Kısa sürede elbiseleri yanan Ahmet Y.’nin yardımına orada bulunan güvenlik görevlileri yetişerek yangın tüpleri ile söndürdü.

    Kendini yaktığı hastanede tedavi altına şahıs tedavisinin ardından taburcu oldu.

    Olayla ilgili tahkikat başlatıldı.

  • Doktor ve mühendislerden depremzedeler için konser

    Doktor ve mühendislerden depremzedeler için konser

    Kahramanmaraş merkezli meydana gelen ve 11 ili etkileyen 2 büyük depremden etkilendikten sonra bir kısmı Tekirdağ’a gelen depremzede vatandaşlar için Tekirdağ’da bulunan Yahya Kemal Beyatlı Kültür Merkezinde doktor ve mühendislerden oluşan müzik grubu konser verdi. “Fasl-ı Şifa” müzik grubunda bulunan doktor ve mühendisler, depremzedeler için birbirinden güzel şarkılarını seslendirerek, bir nebze de olsa depremden zarar gören vatandaşlara moral olmaya çalıştı.

  • Ahıskalı doktor gönüllü olarak Hakkari’de kaldı

    Ahıskalı doktor gönüllü olarak Hakkari’de kaldı

    Sağlık Bakanlığı tarafından 2 yıl önce Hakkari’nin Şemdinli ilçesine atanan Ahıska Türkü Opr. Dr. Nigara Dursun, mecburi hizmet süresinin tamamlanmasına rağmen yöre halkının misafirperverliğinden etkilendiği için gönüllü olarak kalmaya devam etti. 2 çocuk annesi 38 yaşındaki Dursun, başarılı çalışmaları sayesinde geçen ay Hakkari Devlet Hastanesi Başhekimliğine atandı. Kazakistan Milli Tıp Üniversitesinden mezun olduktan sonra Ege Üniversitesi Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsünde dil eğitimini tamamlayan Dursun, servislerde yatan hastaları sık sık ziyaret ederek durumlarıyla yakından ilgileniyor.


    Dedelerinin 1945 yılında Kazakistan’a sürgün edilen Ahıska Türklerinden olduğunu ifade eden Opr. Dr. Nigara Dursun, “Kazakistan Tıp Üniversitesinden mezun olduktan sonra Türkiye’ye yerleşmeye karar verdim. Genel cerrah uzmanı olarak uzun yıllar Edirne ve Antalya’da hizmet verdim. 2 yıl önce de Şemdinli ilçesine atandım. Harika bir doğası var. ‘Küçük Karadeniz’ derler doğasına” ifadelerini kullandı.

    “Ahıska Türkleri ile Kürtlerin kültürü aynı”

    Hakkari ve Şemdinli halkının misafirperverliğine hayran kaldığını belirten Dursun, “Ahıska Türkleri ile Kürtlerin kültür farkı hiç yok. Hakkari Devlet Hastanesi Başhekimliği görevine uygun görüldüm. Gönüllü olarak burada hizmet vermekteyim.

    Çok donanımlı bir hastane. Sağlık alanında çok ilerleme kaydetmiş. Doktor ve personelleri çok donanımlı. İşlerini çok iyi yapıyorlar. Hastaların başka hastanelere sevk olmamaları için her türlü cihaza sahip.

    Üçüncü basamak yeni doğan ünitemiz var. Doğumhane, anjiyo servisimiz, yanık merkezi gibi farklı birimler açılmış. Ben bu hizmetleri hastanemize kazandıran Vali İdris Akbıyık ve Sağlık Müdürümüz Hamdullah Kara’ya çok teşekkür ediyorum” dedi.

  • “Depremzedelere öykülerini anlatmaya zorlamayın”

    “Depremzedelere öykülerini anlatmaya zorlamayın”

    “Depremzedelere öykülerini anlatmaya zorlamayın” diyen Dr. Deniz Aracı, basit güvenceler ve teselliler verilmemesi gerektiğini söyledi.
    Türkiye’de yaşanan depremin ardından sadece deprem bölgesinde yaşayanlarda değil, tüm coğrafyada hatta dünyada dahi stres ve anksiyete düzeylerinde bir artış görüldüğünü kaydeden Dr. Deniz Aracı, “Depremzedelere öykülerini anlatmaya zorlamayın” dedi. Basit güvenceler ve teselliler verilmemesi gerektiğini söyleyen Dr. Aracı, “Onlara yönlendirmelerde bulunmayın ve ne yapacaklarını söylemeyin. Tutamayacağınız sözler vermeyin” diye konuştu.

    Aracı şöyle konuştu:

    “Deprem gibi travmatik bir olaya maruz kaldıktan sonra gelişebilecek müdahaleci düşünceler, kabuslar, geriye dönüşler, kaçınma davranışları, aşırı uyarılma ve olumsuz ruh hali gibi durumların olağan sürenin dışında devam ederek uzun süreli hale gelmesi, kişide travma sonrası stres bozukluğuna yol açabilir. Böyle bir durumda da profesyonel yardım almaktan kaçınmayın. Çocuklukta yaşanan ruhsal travma hem çocuklukta hem de yetişkinlikte yaşanan bir dizi ciddi bozukluğun gelişiminde önemli bir faktör olarak görünmektedir. Çocukluk çağı romatizmal ateşi gibi ruhsal travma da bir dizi farklı sorunu harekete geçirir ve bunlardan herhangi biri, tanımlanabilir ruhsal bir duruma yol açabilir.”

    Travma sonrası stres bozukluğu olan depremzedeler için hipnoz kullanımının araştırıldığını söyleyen İzmir Kavram Meslek Yüksekokulu Öğr. Gör. Dr. Deniz Aracı, “Çalışma, hipnozun travma sonrası stres bozukluğunun sebep olduğu semptomları azaltmada etkili olduğunu ve hipnozun etkilerinin zaman içinde de korunduğunu bulmuştur. Unutmayın, erken dönemde genellikle ayakta tedavi ile birkaç seans içeren travma odaklı davranışsal terapötik (tedavi edici) müdahale, travma sonrası stres bozukluğunun gelişimini önleyebilir” dedi.

  • Evine gidip tartıştığı doktorun aracını kurşunladı

    Evine gidip tartıştığı doktorun aracını kurşunladı

    Olay, Başiskele ilçesi Yeniköy Mahallesi Betül Sokak’ta meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, ismi öğrenilemeyen bir şahıs, alacak verecek meselesi üzerine husumetlisi olan A.C.’nin evine gitti. Evde ikili arasında tartışma yaşandı. Tartışma neticesinde evden ayrılan şahıs, A.C.’nin park halindeki  aracına birkaç el ateş ederek olay yerinden uzaklaştı. Durumun ihbar edilmesi üzerine olay yerine polis ekipleri sevk edildi.

    Ekipler, ateş açılan araçta incelemelerde bulundu. Aracın sol arka camının kırık olduğu ve maddi hasar meydana geldiği görüldü. Öte yandan A.C.’nin özel bir hastanede kadın doğum uzmanı operatör doktor olduğu öğrenildi.


    Polis ekiplerinin olayla ilgili çalışması sürüyor.

  • Dünya Doktorlarından deprem bölgesine destek

    Dünya Doktorlarından deprem bölgesine destek

    Orta Güneydoğu Türkiye’de ve Suriye sınırına yakın yerde meydana gelen yıkıcı depremler binlerce kişinin hayatını kaybetmesine yol açtı. Dünya Doktorları, depremlerin yaşandığı bölgelerde ihtiyaçları belirlemek üzere hızlı bir şekilde harekete geçti ve depremin ilk anından bu yana çalışmalarına devam etti. Merkezi Türkiye’nin Kahramanmaraş ili olan ve Kuzey Batı Suriye’nin özellikle Halep ve İdlib bölgelerini ağır bir şekilde etkileyen 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki iki depremden etkilenen insanlara ilk yardım ve tıbbi müdahale sağlayan Dünya Doktorları, bölge partnerlerinin desteğini gördü. Afet bölgesindeki çalışmalarına 24 saat içerisinde İnigo Pharma ilaç bağışında bulundu ve Project HOPE ve SAMU arama kurtarma ekipleri ile zamana karşı verilen yarışa destek verdi.


    Dünya Doktorları Başkanı Hakan Bilgin, “6 Şubat sabahı Türkiye ve Suriye’yi vuran yıkıcı depremlerden sonra Dünya Doktorları, sahra çadırları ile sahadaki faaliyetlerini sürdürüyor. Afetin ilk anından bu yana depremzedeler ve ekiplerimiz için güvenli alan olarak kullanılacak konteynerler Hatay’a ulaşmaya başladı. Sağlık çalışanlarımız aracılığıyla ilk yardım, ilaç, battaniye, kit dağıtımı yapılmaya da devam ediyor. Psikologlarımız, afet sonrası travma için psikolojik ilk yardım amacıyla bölgede çalışıyor. Ayrıca, İdlib’te bulunan 5 kliniğimiz aracılığıyla acil tıbbi müdahale yapıyoruz. Buna ek olarak, enkaz altından yaralı olarak kurtulan ve geride kalan insanlara hizmet veren hastanelerin çağrısına İdlib Sağlık Müdürlüğü’ne ilaç bağışında bulunarak yanıt verdik. Ülkede çok sayıda bina ve sığınak yıkılırken, halihazırda yetersiz olan sağlık tesisleri ve hastaneler kullanılamaz hale geldi ve sağlık personelinin birçoğu da aileleri ile birlikte afetzede durumunda. Dünya Doktorları olarak, depreme yönelik acil müdahale projesi neticesinde oluşan insan kaynağı açığını doldurmak üzere Suriye’nin Afrin bölgesi için işe alım yapacağız” dedi.

    ‘Ebelerden ve Eczacılardan oluşan geçici bir mobil sağlık ekibi oluşturduk’

    Dünya Doktorlarının birinci basamak sağlık hizmeti merkezi ve sanitasyon alanları olarak kullanılacak konteynerler ile depremlerden etkilenen insanlara uzun vadeli ve sürdürülebilir insani yardım sağlamak için çalışmalarını sürdürdüğünü belirten Hakan Bilgin, “Doktorlarımız, ebelerimiz, hemşirelerimiz ve psikologlarımız; birinci basamak sağlık hizmetleri sunarken bir eczane de afetten etkilenen nüfusa ilaç sağlamaktadır” dedi. Bilgin, “Antakya’da Suriye’deki operasyonlarımızı yürüttüğümüz bir koordinasyon ofisimiz var ve Suriye içinde de kliniklerimiz bulunuyor. Türkiye sınırına yakın kliniklerimizden biri deprem nedeniyle kısmen yıkıldı. Günde 400’den fazla birinci basamak sağlık hizmeti veren muayenehanelerimizin bulunduğu bina çöktüğü ve kliniğin girişini kapattığı için oradaki kliniğimiz şu an faaliyet gösteremiyor. Enkazı bir an önce temizleyerek kliniğe ulaşımı sağlamak ve hizmetlerimize devam edebilmek için çalışıyoruz” dedi.

    Türkiye ve Suriye’deki depremler sonucu 4 çalışma arkadaşlarının hayatını yitirdiğini belirten Bilgin, “Umutlu bekleyişimiz maalesef olumlu sonuçlanmadı ve Suriye Programı Koordinatörümüz Dr. Mohamad Shahin ve ailesi Hatay’da hayatını kaybetti. Değerli çalışma arkadaşlarımızdan klinik bekçimiz Ziad Salim’i, ebe Zahia Elomer’i ve laboratuvar teknisyenimiz Usame Elabod’u da Suriye’nin Afrin kasabasını yıkan depremde kaybettik” dedi. Bilgin, Dünya Doktorlarının, hâlihazırda bölgede bulunan ve depremden etkilenenlere acil müdahalede bulunmak üzere mahalleleri ve yeni kurulan kampları ziyaret eden doktorlardan, hemşirelerden, ebelerden ve eczacılardan oluşan geçici bir mobil sağlık ekibi oluşturduğunu da sözlerine ekledi.

  • Japon doktorlar Gaziantep’e sahra hastanesi kurdu

    Japon doktorlar Gaziantep’e sahra hastanesi kurdu

    Yaşanan depremler sonrasında Japonya’dan gönüllü olarak Türkiye’ye gelen 70 kişilik ekip, hasar gören Gaziantep’in Oğuzeli Devlet Hastanesi için yardıma koştu. Depremde hasar gören hastaneyi tahliye ettiklerini söyleyen Oğuzeli Devlet Hastanesi Başhekimi Sedat Özdemir, Japonya’dan gelen heyet ile sağlık hizmeti vermeye devam ettiklerini söyledi. 5 gün önce Japon doktorların Oğuzeli’ne geldiklerini söyleyen Özdemir, ”5 gün önce Japonya’dan gelen heyet kurulumlarını tamamlayıp hizmet vermeye başladı. İçerisinde doktorlar, ortopedi, kadın doğum uzmanı var. Beyin cerrahisi ve çocuk hastalıkları uzmanı da var. Burada sağlık anlamında elimizden gelen her şeyi birlikte yapmaya çalışıyoruz” dedi.

    Japonya’dan Heyetin Başkanı Takeshi Ishıhara ise çok üzgün olduklarını belirterek, “Depremin etkisini görünce çok üzüldük. Türkiye Devleti’nin çağrılarına hemen cevap verdik. İlk etapta bir arama-kurtarma ekibimiz geldi ve Kahramanmaraş’ta çalışmaya başladı. Onların ardından biz sağlık ekibi olarak Türkiye’ye geldik. Geçen hafta gelmiştik ve 15 Şubat’tan bu yana burada faaliyet gösteriyoruz. Burada Sahra Hastanesi kurduk. Tüm kişilere sağlık hizmeti veriyoruz. 70 kişilik bir ekip ile geldik. Doktor, hemşire, lojistik ve medikal uzmanlar ile geldik. Çok önemli bir kadro ile çalışıyoruz. Günlük 100’ün üzerinde hastayı kabul ediyoruz. Buradaki doktor arkadaşlarımız ile bu hizmeti veriyoruz. Elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz” diye konuştu.

  • Cezaevinde de doktor olmak istiyor

    Cezaevinde de doktor olmak istiyor

    Çerkezköy Devlet Hastanesinde aylarca doktorluk yapan ve olayın ortaya çıkmasının ardından 25 Kasım’da tutuklanarak cezaevine konulan Ayşe Özkiraz; Çerkezköy 5. Asliye Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya, bulunduğu cezaevinden SEGBİS yöntemiyle katılırken, avukatı da salonda hazır bulundu.

    Cezaevinde de doktor olmak istiyor

    Duruşmada Özkiraz’ın avukatı, müvekkilinin doktor olmak için cezaevinde ders çalıştığını söyleyerek, sanığın tahliyesini talep etti. Mahkemede diğer tanıkların dinlenmesine karar verilerek, duruşma 21 Şubat 2023 tarihine ertelendi.

  • Polonya’da görevli doktor alkollü çıktı

    Polonya’da görevli doktor alkollü çıktı

    Polonya’nın Radom şehrindeki Radom İhtisas Hastanesi’nin acil servisinde görevli bir doktorun alkollü olduğu ortaya çıktı. Acil durum hattına acil serviste görevli bir doktorun sarhoş olabileceği ihbarında bulunuldu. İhbar üzerine hastaneye gelen polisler, ismi açıklanmayan doktora alkol testi yaptı. Yapılan muayenede kadın doktorun 2.3 promil alkollü olduğu belirlendi. Bunun üzerine hastane yönetimi doktorun nöbetini sonlandırdı.

    Sarhoşken muayene yapıp yapmadığı araştırılıyor

    Görgü tanıklarıyla konuşup bilgi toplayan polis, 30 yaşındaki doktorun alkollüyken hasta muayene edip etmediğini araştırıyor. Soruşturmanın tamamlanmasının ardından alkollü doktorun “hastaları doğrudan ölüm tehlikesiyle karşı karşıya getirme ya da onların sağlığında ciddi zararlara yol açma tehlikesi” nedeniyle 3 yıla kadar hapis cezası talebiyle yargılanması bekleniyor. Acil hattına yapılan ihbarın ise hastalar tarafından mı yoksa hastane personeli tarafından mı yapıldığı açıklanmadı.