Etiket: Dünya Sağlık Örgütü

  • Gazze’de çocuk felci aşı kampanyasının ilk aşaması tamamlandı

    Gazze’de çocuk felci aşı kampanyasının ilk aşaması tamamlandı

    İsrail’in 7 Ekim’den bu yana saldırılarına aralıksız devam ettiği Gazze Şeridi’nde çocuk felci vakasının görülmesinin ardından aşılama kampanyasına başlanmıştı. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından yapılan açıklamada, çocuk felci aşı kampanyasının ilk aşamasının tamamlandığı ve 187 bin çocuğa ilk dozların uygulandığı kaydedildi.

    DSÖ Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada aşı kampanyasında 156 bin çocuk hedefini aştıklarını söyleyerek, “Buna rağmen tüm çocukların aşılanması için sağlık çalışanları aşı kampanyasına Gazze’nin merkezindeki 4 sabit bölgede 3 gün daha devam edecek. Aşı kampanyası şimdi Gazze’nin güneyine taşınacak” dedi.

    Ghebreyesus, “Gazze’nin güneyinde yarın başlayacak olan aşı kampanyası için hazırlıklar devam ediyor. Gazze Şeridi’ndeki vahim şartlara rağmen kampanyanın ilk aşamasını başarıya ulaştıran tüm ailelere, sağlık çalışanlarına gösterdikleri özveri için minnettarız. Ateşkes çağrısında bulunmaya devam ediyoruz” ifadelerini kullandı.

  • 6 erkekten 1’i prostat kanseri

    6 erkekten 1’i prostat kanseri

    Üroloji Uzmanı Dr. Münir Ali Bilgehan Dünya Sağlık Örgütü’nün en son verilerine göre prostat kanserinin erkeklerde en sık rastlanan ikinci kanser türü olduğuna değinerek, eylül ayının Prostat Kanseri Farkındalık Ayı olması vesilesiyle önemli bilgiler verdi. Ülkemizde de erkeklerde akciğer kanseri ile birlikte en sık görülen kanser olmakla beraber, her yıl ortalama her 6 erkekten 1’inin prostat kanseri tanısı aldığını belirten Dr. Bilgehan “Yapılan çalışmalarda bir erkeğin yaşam boyu prostat kanserine yakalanma riskinin yüzde 15-20 arasında olmasına karşın bu hastalığa bağlı ölüm riskinin yüzde 3 civarında olduğu rapor edilmektedir” dedi.

    Prostatın, erkeklerde mesanenin altında yer alan, genellikle ceviz büyüklüğündeki bir salgı organı olduğunu ifade eden Dr. Bilgehan, prostat kanserinin, prostat dokusunu oluşturan bazı hücrelerin anormal seyir göstererek tümör yapıları oluşturması sonucu meydana geldiğini, bu durumun prostatın sadece bir kısmından veya birden çok kısımda ortaya çıkabileceğini dile getirdi.

    “En sık görülen belirtiler: Sık idrara çıkma ve kesintili idrar yapma”
    Prostat kanserinin erken dönemde belirti vermediğini, ancak ilerleyen evrelerde ve tedavi edilmediği takdirde büyük sorunları beraberinde getirdiğine dikkat çeken Dr. Bilgehan gözlemlenebilen belirtileri ise “Geceleri sık idrar çıkma ihtiyacı; idrar yaparken veya dururken zorlanma; kesintili, damla damla idrar yapmak; ereksiyon sırasında zorlanma; cinsel ilişki sırasında ve boşalma anında hissedilen ağrı, acı, yanma; boşalma miktarında azalma; idrar veya menide kan görülmesi” olarak sıraladı.

    Yıllık tarama testleriyle erken dönemde prostat kanserinin saptanabileceğini vurgulayan Dr. Bilgehan “Prostat kanserinin erken dönemde teşhisi için belli aralıklarla muayene ve kan tetkikleri yaptırmak çok önemlidir. Hiçbir şikayeti olmayan kişilerde de prostat kanseri olabilir. Bu yüzden erkeklerin 50 yaşından itibaren takip ve kontrol edilmesi şarttır. Ailede bu hastalıklar varsa daha erken yaşta, genellikle 40 yaşından itibaren testlerin yapılması gerekir. Erken yaşta yapılan testler ileriki yıllarda bu hastalıktan korunmak için oldukça önemli” diye konuştu.

    “PSA testi ve muayene ilk adım”

    Dr. Bilgehan, prostattan salgılanan ve kana belli oranda geçen PSA adlı proteinin kandaki düzeyinin ölçülmesi ile prostatın makattan parmakla muayenesinin tanıda ilk basamağı oluşturan yöntemler olduğunu söyledi. “PSA düzeyinin yüksek olmasının mutlaka kanser olduğu anlamına gelmezken, düşük olması ise kanser olmadığı anlamına gelmez” diyen Dr. Bilgehan, bu iki muayene metodunda prostat kanseri şüphesi uyandıracak bulgular tespit edilirse kesin tanı için MR ve gerekirse çekilen bu MR görüntüleri eşliğinde akıllı prostat biyopsisi denilen yönteme başvurarak, prostat kanseri olup olmadığını tespit edebildiklerini anlattı.

    “Hastanın durumu ile tümörün evre ve derecesi tedaviyi belirliyor”

    Prostat kanserinde tedavi yönteminin, tümörün evre ve derecesi gibi patolojik özelliklerin yanı sıra hastanın yaşı ve genel sağlık durumuna göre seçildiğine değinen Dr. Bilgehan şunları söyledi: “Cerrahi tedavi (radikal prostatektomi), ışın tedavisi (radyoterapi), hormon tedavisi, HIFU gibi fokal tedaviler, ilaç tedavisi (kemoterapi) veya aktif izlem gibi tedavi seçenekleri mevcut olup, yukarıda belirtilen kriterler göz önüne alınarak, hasta, ailesi ve doktor tarafından birlikte verilmiş bir karar en doğru yaklaşım olacaktır. Radikal prostatektomi ameliyatı, prostatın tümüyle çıkarılması işlemi olup, yayılım yapmamış hastalıkta tedavi yöntemleri arasında en etkin olanıdır. Radikal prostatektomi operasyonu geçiren hastaların 10 yıllık sağkalım oranları yüzde 90’ın üzerindedir. Bu nedenle radikal prostatektomi tüm tedavi yöntemleri arasında en çok tercih edilendir”.

    Prostat kanserini önlemenin tek yolunun düzenli kontroller olduğunun altını çizen Dr. Bilgehan, bu kanserin erkeklerde en sık rastlanan ürolojik kanser olmasına rağmen mesane ya da böbrek kanserindeki belirgin sigara etkeni gibi belirli bir nedeni veya alınabilecek belli önlemler olmadığını da belirtti. Ancak her hastalıkta olduğu gibi riski azaltmak için sağlıklı bir yaşam sürmenin; dengeli beslenme ve dengeli fiziksel aktivitenin sağlığı olumlu etkilediğini sözlerine ekledi.

  • “Yeni sıcaklık rekorları yaşanacak”

    “Yeni sıcaklık rekorları yaşanacak”

    4 Temmuz’da El Nino koşullarının başladığını açıklayan Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO), kayıtlardaki “en sıcak haftanın” yaşandığını ve küresel ortalama sıcaklığın El Nino yılı olan 2016’daki 16,94 dereceyi 0,3 derece aşarak 7 Temmuz’da 17,24’ye ulaştığını bildirdi.

    Avrupa Birliği Copernicus İklim Değişikliği Servisi’nden yapılan açıklamada, dünyanın birçok bölgesinde sıcak hava dalgaları yaşanırken, rekor seviyede yüksek deniz yüzeyi sıcaklığının günlük sıcaklık rekorları kırılmasının arkasındaki temel neden olduğu belirtildi.

    Copernicus’un bulgularına göre, deniz yüzeyi sıcaklıkları mayısta önceki tüm mayıs aylarına göre yüksek seyretti. Bu durum haziranda daha yüksek sıcaklık anomalisinin görülmesiyle devam etti ve özellikle Kuzey Atlantik’te deniz yüzeyi sıcaklığı, ortalamanın 0,91 derece üzerine çıkarak kayıtlardaki en yüksek derece ölçüldü.

    WMO Bölgesel İklim Tahminleri Servisi Birim Başkanı Wilfran Moufouma-Okia, dünyada haziran ayının kayıtlardaki en sıcak haziran olduğunu anımsattı.

    Bunun bir uyarı sinyali niteliği taşıdığını ifade eden Moufouma-Okia, “Hatırlamamız gereken nokta şu ki dünyada genelde en sıcak ay temmuzdur ancak haziran istisnai bir şekilde sıcaktı.” dedi.

    Moufouma-Okia, hazirandaki sıcaklığın ardından bu ayın ilk haftası görülen rekor sıcaklıklarda El Nino etkisi olup olmadığının araştırılması gerektiğini belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

    “El Nino, daha önce 2015-2016’da yaşandı ve 2016, şu anda kayıtlardaki en sıcak yıl. Son günlerdeki rekor sıcaklıklar Pasifik’te deniz yüzeyi sıcaklığını artıran El Nino koşullarının ortaya çıktığı dönemde meydana geldi.”

    Ancak El Nino etkisi genellikle aralık ayı civarında, yani kış döneminde sıcaklıklarda etkisini göstermeye başlar. Bu nedenle son dönemde görülen rekor sıcaklıklarda El Nino etkisini araştırmak gerekir ama El Nino etkisinin sıcaklıklarda tam olarak görülmesiyle daha sıcak bir yıl sonu yaşanma ihtimali oldukça yüksek.”

    Kuzey Atlantik’teki aşırı ısınmaya dikkati çeken Moufouma-Okia, “Atlantik’teki ısınma nedeniyle endişeliyiz. Çünkü bu benzeri görülmemiş bir ısınma ve normalde El Nino döneminde Atlantik’te bu tür bir ısınma görmeyiz. El Nino döneminde Atlantik’te sıcaklıklar normal olur. Atlantik’teki bu ısınma ve El Nino etkisiyle sıcaklıkların dünya çapında daha fazla artacağını görebiliriz.” uyarısında bulundu.

    Moufouma-Okia, Atlantik’teki ısınmanın okyanusun güney kısımlarında tropikal siklonları tetikleyebileceğine işaret ederek, “El Nino sırasında normalde bu tür olaylar beklemeyiz, daha az tropikal siklon görürüz ancak mevcut ısınma seviyesinde bunlar yaşanabilir.” dedi.

    Atlantik’teki sıcaklık artışının sebeplerinin araştırılması gerektiğini ifade eden Moufouma-Okia, bilim insanlarının muhtemelen birkaç ay sonra bir çalışma yapabileceğini ve bu ısınmanın tam olarak hangi sebeplerden kaynaklandığı, küresel ısınmanın etkisi ve diğer etkenlere ilişkin verileri analiz edeceğini anlattı.

    “Bu yıl veya 2024 dünyadaki en sıcak yıl olacak mı net bir şey söyleyemeyiz ama gelecek 5 yıldan biri en sıcak yıl olacak. El Nino etkisi, küresel ısınmayla birleşecek.”

  • Dünya Sağlık Örgütü’nden Covid-19 uyarısı

    Dünya Sağlık Örgütü’nden Covid-19 uyarısı

    Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), 30 Ocak 2020’de Covid-19’un Uluslararası Öneme Sahip Halk Sağlığı Acil Durumu ilan edilmesinden bu yana hala küresel bir acil durum olmaya devam ettiğini belirtti.

    DSÖ tarafından yapılan açıklamada, “Halkın algısı dünyanın bazı bölgelerinde pandeminin sona erdiği yönünde olsa da, dünya nüfusunun sağlığını olumsuz ve güçlü bir şekilde etkilemeye devam eden bir halk sağlığı olayı olmaya devam ediyor” denildi.

    DSÖ Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus ise yaptığı açıklamada, “Bu salgın bizi daha önce şaşırttı ve yine yapabilir” dedi.

  • Dünyada maymun çiçeği vaka sayısı 35 bini aştı

    Dünyada maymun çiçeği vaka sayısı 35 bini aştı

    Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), maymun çiçeği virüsü, Covid-19 ve diğer küresel sağlık sorunlarını görüşmek ve kamuoyuna bilgi vermek üzere basın toplantısı düzenledi. DSÖ Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus yaptığı açıklamada, maymun çiçeği virüsünün şu ana kadar 92 ülkede görüldüğünü ve dünya genelindeki vaka sayısının 35 bini aştığını belirterek, 12 kişinin virüs nedeniyle hayatını kaybettiğini aktardı.

    “Neredeyse tüm vakalar erkek”
    Maymun çiçeği virüsü vakalarının neredeyse tamamının erkeklerden oluştuğuna dikkat çeken Ghebreyesus, “Neredeyse tüm vakalar, erkeklerle birlikte olan erkekler arasında bildirilmeye devam ediyor. Sağlığı ve insan haklarını korumak, bu topluluklara özel hizmetler ve bilgiler tasarlamak ve sunmak tüm ülkeler için önemini koruyor. Tüm ülkeler için birincil odak noktası, maymun çiçeği hastalığına hazır olduklarından emin olmak ve risk azaltma önlemleri dahil olmak üzere etkili halk sağlığı araçlarını kullanarak bulaşmayı durdurmak olmalıdır” dedi.

    “Birçok ülkede aşılara yüksek talep var”
    Aşıların salgını kontrol etmede önemli bir rol oynayabileceğini söyleyen Ghebreyesus, “Birçok ülkede aşılara yüksek talep var. Ancak şu aşamada aşıların temini ve bunların etkinliğine ilişkin veriler sınırlıdır” ifadelerini kullandı. Covid-19 salgını sırasında yaşanan ülkeler arasındaki eşitsiz aşı erişimine atıfta bulunan Ghebreyesus, “Covid-19 pandemisi sırasında gördüğümüz aşılara adaletsiz erişimin tekrarlanacağından ve en yoksulların geride kalmaya devam edeceğinden endişe duyuyoruz” ifadelerini kullanarak, maymun çiçeği virüsünü yeniden adlandırmak için çalışmaların yürütüldüğünü de sözlerine ekledi.

    “Covid-19 ile ilişkili ölümler son 4 haftada yüzde 35 arttı”
    Covid-19 salgınında dünya genelinde vakaların ve can kayıplarının son haftalarda hızla arttığına dikkat çeken Ghebreyesus, son 4 hafta içinde Covid-19 nedeniyle küresel olarak bildirilen ölümlerin yüzde 35 arttığını açıkladı. Ghebreyesus, “Sadece geçen hafta, dünya çapında 15 bin kişi Covid-19 nedeniyle hayatını kaybetti. Enfeksiyonları önlemek ve hayat kurtarmak için tüm araçlara sahip olduğumuz için bu kabul edilemez. Hepimiz bu virüsten ve pandemiden bıktık. Ancak virüs bizden bıkmadı. Omicron baskın varyant olmaya devam ediyor ve BA.5 alt varyantı yayılmanın yüzde 90’nından fazlasını temsil ediyor” dedi.

    Ghebreyesus, soğuk havaların yaklaştığına dikkat çekti
    Kuzey yarımkürede daha soğuk havaların yaklaşması ve insanların içeride daha fazla zaman geçireceğine dikkat çeken Ghebreyesus, “Daha yoğun bulaşma ve hastaneye yatış riskleri önümüzdeki aylarda artacaktır. Bu sadece Covid-19 için değil, grip dahil diğer hastalıklar için de geçerlidir. Ancak çaresiz değiliz. Lütfen aşı olmadıysanız aşı ve güçlendirici aşı olun” dedi.

    “Haftada 15 bin ölümle yaşayamayız”
    Covid-19’un yayılmasını önlemek için tavsiyede bulunan Ghebreyesus, “Mesafe koyamadığınızda maske takın ve özellikle iç mekanlarda kalabalıktan kaçınmaya çalışın. Bu virüsle yaşamayı öğrenmek hakkında çok şey konuşuluyor. Ama haftada 15 bin ölümle yaşayamayız. Aşılara ve diğer araçlara eşit olmayan erişimle yaşayamayız. Covid-19 ile yaşamayı öğrenmek, orada değilmiş gibi davrandığımız anlamına gelmez. Bu, kendimizi korumak ve başkalarını korumak için sahip olduğumuz araçları kullandığımız anlamına gelir” ifadelerini kullandı.

    “Krizi çözmenin tek yolu barıştır”
    Özellikle Afrika ülkelerinde büyüyen bir sorun olan gıda kıtlığına dikkat çeken Ghebreyesus, “Cibuti, Etiyopya, Kenya, Somali, Güney Sudan, Sudan ve Uganda da dahil olmak üzere Afrika’da şimdi milyonlarca insan açlıkla karşı karşıya. Kuraklık, çatışma, iklim değişikliği ve artan gıda, yakıt ve gübre fiyatları erişim eksikliğine katkıda bulunuyor” dedi. Ghebreyesus, “Açlık ve yetersiz beslenme, sağlığa doğrudan bir tehdit oluşturur ve aynı zamanda vücudun savunmasını zayıflatır. Zatürre, kızamık ve kolera gibi hastalıklara kapı açar. Gıda güvensizliği ayrıca bazı insanları gıda ve sağlık hizmetleri için ödeme yapmak arasında seçim yapmaya zorlar. İnsanların sıtma, kolera ve daha fazlası ile karşı karşıya kaldığı bu akıl almaz zulüm sona ermelidir. Bunun tek çözümü barıştır” dedi.

    Etiyopya’nın Tigray bölgesinde çıkan isyancı hareketler nedeniyle bölgede çıkan çatışmaları hatırlatan Ghebreyesus, “Etiyopya’nın 6 milyonu aşkın nüfusa sahip bölgesi Tigray’da insan yapımı bir felaket var. Bu 6 milyondan fazla insanı etkiliyor. Bölgeye bazı yiyeceklerin gönderilmesine rağmen yine de insanların ihtiyaç duyduğu temel hizmetlere erişim yetersiz. Yani, damlayan gıda yardımı ve bazı ilaçlar dışında, bu arada hiç aşı yok” ifadelerini kullanarak, en azından temel hizmetlerin devam ettirilmesi gerektiğine vurgu yaptı.

  • DSÖ maymun çiçeği için küresel acil durum ilan etti

    DSÖ maymun çiçeği için küresel acil durum ilan etti

    Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), bugün gerçekleşen toplantıda 70’den fazla ülkede görülen maymun çiçeği virüsünün küresel bir acil durum olarak nitelendirildiğini belirterek, virüsün daha fazla ülkede yayılabileceği konusunda uyardı.

    Geçtiğimiz perşembe günü Dünya Sağlık Örgütü’nün Acil Durum Komitesi’nin maymun çiçeği virüsüyle ilgili yaptığı toplantının ardından bugün açıklama yapan Dünya Sağlık Örgütü Genel Direktörü Dr. Tedros Adhanom Ghebreyesus, 75 ülkede 16 binden fazla maymun çiçeği vakasının rapor edildiğini ve salgının bir sonucu olarak şimdiye kadar 5 can kaybının meydana geldiğini belirtti.

    Tedros yaptığı açıklamada, “Bir ay önce, maymun çiçeği salgınının uluslararası öneme sahip bir halk sağlığı acil durumunu temsil edip etmediğini değerlendirmek için Uluslararası Sağlık Tüzüğü kapsamında Acil Durum Komitesini toplamıştım. Farklı görüşler dile getirilirken, komite maymun çiçeği virüsünün o tarihte uluslararası düzeyde halk sağlığı acil durumunu temsil etmediğine karar vermişti. Ancak o zamandan beri, salgın büyümeye devam etti. Ve şu anda 75 ülke ve bölgede 16 binden fazla rapor edilmiş vaka ve 5 ölüm meydana geldi” ifadelerini kullandı.

    “Dünyaya hızla yayılan bir salgınımız var”

    Tedros, Perşembe günü yapılan toplantıda Acil Durum Komitesinin maymun çiçeği salgınının küresel bir acil durumu temsil edip etmemesi konusunda fikir birliğine varamadığını söylerken, salgının dünyada hızla yayıldığını ve gerçekten uluslararası bir endişe kaynağı olduğuna karar verildiğini söyledi. Virüsün uluslararası yayılma riski olduğunu söyleyen Tedros, “Uluslararası Sağlık Tüzüğü’ndeki kriterleri karşılayan ve yeni bulaşma yolları ile dünyaya hızla yayılan bir salgınımız var. Salgın, uluslararası öneme sahip bir halk sağlığı acil durumunu temsil eder” dedi. Tedros, virüsün yayılmasına sebep olan yeni bulaşma biçimleri hakkında çok az bilgiye ulaşıldığını söyleyerek, “Dünya Sağlık Örgütü’nün değerlendirmesi, maymun çiçeği riskinin, riski yüksek olarak değerlendirdiğimiz Avrupa bölgesi hariç tüm bölgelerde orta düzeyde olduğu yönündedir” açıklamasında bulundu.

    “Salgın doğru gruplarla ve doğru stratejilerle durdurulabilir”

    Dünya Sağlık Örgütü ayrıca ülkeleri virüsün bulaşmasını durdurmak ve en fazla risk altındaki kişileri korumak için harekete geçmeye teşvik etmesini umduğu tavsiyeler yayınladı. Dr. Tedros, “Bu doğru gruplarda, doğru stratejilerle durdurulabilecek bir salgın” dedi. Vakaların şu anda erkeklerde ve özellikle birden fazla cinsel partneri olan erkekler arasında yoğunlaştığını söyleyen Tedros, “Uluslararası öneme sahip bir halk sağlığı acil durumu ilan etmeme rağmen, şu an için bu erkekler arasında özellikle de birden fazla cinsel partneri olan erkekler arasında yoğunlaşan bir salgın. Bu, doğru gruplarda doğru stratejilerle durdurulabilecek bir salgın olduğu anlamına geliyor. Bu nedenle, tüm ülkelerin, etkili bilgi ve hizmetler tasarlamak ve sunmak ve etkilenen toplulukların sağlığını, insan haklarını ve onurunu koruyan önlemleri uyarlamak için doğru gruplarla yakın işbirliği içinde çalışması çok önemlidir” ifadelerini kullandı.

    İlk olarak 1950’lerde Orta Afrika’da keşfedilen Maymun Çiçeği virüsünün semptomları arasında, yüksek ateş ve deride kabarcıklı döküntü ve kas ağrısı gibi belirtiler yer alıyor.

  • Maymun çiçeği virüsü yeniden adlandırılacak

    Maymun çiçeği virüsü yeniden adlandırılacak

    Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), dünya genelinde yayılmakta olan maymun çiçeği virüsünü ırkçılık ve ayrımcılığa sebep olmasına yönelik endişeler nedeniyle resmi olarak yeniden adlandıracağını açıkladı. DSÖ Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus yaptığı açıklamada, DSÖ’nün maymun çiçeği virüsünün adını değiştirmek için dünyanın dört bir yanından ortaklar ve uzmanlarla birlikte çalıştığını duyurarak, örgütün yeni isimlerle ilgili açıklamaları en kısa sürede yapacağını ifade etti.

    “Ayrımcı ve damgalayıcı”

    DSÖ, isim değişikliğiyle ilgili kararını, geçen hafta 30’dan fazla uluslararası bilim adamının, maymun çiçeği isminin “ayrımcı ve damgalayıcı” olduğunu ve bunun acilen yeniden adlandırılması gerektiğini söylemesinden sonra açıkladı. Bilim adamları arasından bir sözcü, hastalık adlarının coğrafi bölgelerden ve hayvan adlarından kaçınması gerektiğini belirtmiş, “Bu virüsün Afrikalı olduğuna sürekli atıfta bulunulması ve adlandırılması sadece yanlış değil, aynı zamanda ayrımcı ve damgalayıcıdır” ifadelerini kullanmıştı.

    Vaka sayısı artıyor

    DSÖ’nün son açıklamasına göre hastalığın endemik olmadığı ve çoğu Avrupa’nın batısında yer alan ülkelerde olmak üzere dünya genelinde yaklaşık bin 300 maymun çiçeği vakası tespit edildi.

    AB, 110 bin doz maymun çiçeği aşısı alıyor

    Avrupa Birliği (AB) Komisyonunun sağlıktan sorumlu üyesi Stella Kyriakides, AB ülkelerinin sağlık bakanlarıyla gerçekleştirileceği toplantı öncesi yaptığı açıklamada, maymun çiçeği virüsüne karşı 110 bin doz aşı temini için Danimarka merkezli biyoteknoloji şirketi Bavarian Nordic ile bugün anlaşmaya imzalanacağını ifade etti. AB Komisyonuna göre, 19 üye ülke ve AB üyesi olmayan Norveç ve İzlanda’da dahil yaklaşık 900 maymun çiçeği vakası bildirildi.

    Virüsün asıl kaynağı bilinmiyor

    Uzmanlara göre, yakın temas yoluyla yayıldığı aktarılan virüsün belirtileri arasında, deri döküntüleri, ateş ve baş ağrısı gibi semptomlar yer alıyor. Uzmanlar ayrıca, yıllardır Batı ve Orta Afrika’da endemik bir virüs türü olarak bilinen maymun çiçeği virüsünün çeşitli memelilerde görülebildiği ancak virüsün asıl kaynağının bilinmediği belirtilmişti.

  • DSÖ duyurdu: En fazla vaka Avrupa’da

    DSÖ duyurdu: En fazla vaka Avrupa’da

    Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), dünya genelinde yayılmakta olan maymun çiçeği virüsünün yaklaşık 30 ülkede görüldüğünü aktararak, Avrupa’da 911’den fazla doğrulanmış veya şüpheli vaka ile virüsün çoğunlukla Avrupa ülkelerinde görülmekte olduğunu belirtti.

    Yüzde ve vücudun geri kalanında deri döküntüleri, ateş ve baş ağrısı gibi semptomlara sebep olduğu bilinen ve yakın temas yoluyla yayılan maymun çiçeği virüsünün şu ana kadar en fazla görüldüğü ülkeler arasında sırasıyla, İngiltere, İspanya, Portekiz, Kanada, Almanya, Fransa, Hollanda ve ABD yer aldı.

    Verilere göre, İngiltere başta olmak üzere, İskoçya, Galler ve Kuzey İrlanda’yı kapsayan Birleşik Krallık genelinde şu ana kadar toplam 225 vakanın doğrulandığı belirtildi. İspanya’da ise toplamda 186, Portekiz’de 153, Kanada’da 80, Almanya’da 65, Fransa’da ise 51 vaka doğrulandı.

    Ayrıca, Hollanda’da 40, ABD’de 25, İtalya’da 20, Belçika’da 17, İsviçre’de 8, Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE) 8, İrlanda’da 6, Avustralya’da 6, Çek Cumhuriyeti’nde 6, Slovenya’da 6, İsveç’te 5, Danimarka’da 3, İsrail’de ise 2 vaka tespit edildi.

    Avusturya, Finlandiya, Macaristan, Letonya, Malta, Norveç, Cebelitarık, Fas, Arjantin ve Meksika ise şu ana kadar en az 1’er vaka doğrulandığını bildirdi.

  • İkinci kez DSÖ Genel Direktörü oldu

    İkinci kez DSÖ Genel Direktörü oldu

     

    Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) 75. Dünya Sağlık Asamblesi’nde (DSA), DSÖ’nün görevdeki Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus, ikinci kez Genel Direktör olarak seçildi. Bu yıl tek aday olan Ghebreyesus, 2017 Mayıs ayında düzenlenen 70’inci DSA’da göreve seçilmişti.

    Ghebreyesus, yeniden seçilmesinin ardından yaptığı ilk açıklamada, DSÖ ailesini sıkı çalışmaları için takdir ederek, DSÖ üye ülkelerine kendisine olan güvenleri için teşekkür etti. Ghebreyesus, DSÖ’nün önceliklerinin sağlığın teşviki ve geliştirilmesi, birinci basamak sağlık hizmetleri, acil durumlara hazırlık ve müdahale ile bilim, inovasyon ve dijitalleşme olduğunu aktardı.

    Ghebreyesus’un 16 Ağustos 2022’de başlayacak olan ikinci dönemi, 15 Ağustos 2027’de sona erecek.

  • DSÖ açıkladı: Vaka sayısı 131’e yükseldi

    DSÖ açıkladı: Vaka sayısı 131’e yükseldi

    Dünya Sağlık Örgütü, hızla yayılmaya devam eden maymun çiçeği virüsü ile ilgili açıklama yaptı. İlk maymun çiçeği vakasının 7 Mayıs’ta tespit edilmesinin ardından bu sayının 131’e yükseldiğini duyuran DSÖ, şüpheli 106 vaka için çalışmaların sürdüğünü belirtti.

    Bir ülkede daha tespit edildi

    Slovenya, İspanya’nın Kanarya Adaları’ndan dönen bir kişide, maymun çiçeği virüsünün tespit edildiğini duyurdu. Hastalığı hafif geçiren kişinin hastaneye yatırılmadığı belirtildi.

    Dün, DSÖ tarafından yapılan açıklamada, maymun çiçeği virüsünün mutasyona uğradığına dair bir kanıt olmadığı bildirilmişti. Maymun çiçeği virüsü bugüne kadar İngiltere, İspanya, Portekiz, ABD, Kanada, İsveç, İtalya, Fransa, Belçika, Almanya, Avustralya, İsrail ve İsviçre’de tespit edilmişti.