Etiket: Dünya Sağlık Örgütü

  • Covid-19’un geleceği hakkında DSÖ’den uyarı

    Covid-19’un geleceği hakkında DSÖ’den uyarı

    Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Covid-19 Özel Temsilcisi Dr. David Nabarro, koronavirüsün geleceğine dair açıklama yaptı. Nabarro, “Covid-19 pandemisi oldukça uzun bir süre, aylar, belki de yıllar sürecek gibi görünüyor, çünkü yüksek oranda bulaşıcı bir virüs, insanlara kolayca ve hızla bulaşabilir” dedi.

    Dünya Sağlık Örgütü, koronavirüsün özellikle Avrupa’da artan vaka ve can kaybı sayıları ile ilgili açıklamada bulundu.

    DSÖ Genel Direktörünün Covid-19 Özel Temsilcisi Dr. David Nabarro, “Covid-19 pandemisi oldukça uzun bir süre, aylar, belki de yıllar sürecek gibi görünüyor, çünkü yüksek oranda bulaşıcı bir virüs, insanlara kolayca ve hızla bulaşabilir” dedi.

    Nabarro, Covid-19 virüsünün “zaman içinde değişme alışkanlığına sahip olduğunu” söyledi ve bu virüsü bir dereceye kadar kontrol altında tutmak isteyen hükümetlere çeşitli önleyici tedbirlere saygı göstermelerini tavsiye etti.

    ‘TEYAKKUZDA AZALMA VAR’

    Covid-19 Özel Temsilcisi, “Birincisi, insanların ellerinden geldiğince saygı göstermeleri gerekiyor ve bu, yüzünüzü düzgün bir şekilde kapatan yüz maskeleri anlamına geliyor” derken “Bu başkalarının soluduğu havayı solumamaya çalışmak anlamına gelir. Ve bu, 2020’de iyi olduğumuz, ancak son zamanlarda bazı yerlerde biraz kaydığımız çok iyi hijyen kurallarını uygulamak anlamına geliyor” diye konuştu.

    “Son haftalarda ve aylarda, belki de bazı ülkelerde teyakkuzda bir azalma, maske takmada bir azalma, fiziksel mesafelerde bir azalma olduğunu düşünüyorum ve bu, virüsün çok kolay bir şekilde ortaya çıktığı bir durum yaratabilir” diyen Nabarro, “Virüs, her zaman takip ediyor ve sorunların büyümesine ve daha güçlü bir şekilde geri gelmesine neden olmak için bekliyor. Ve şu anda Avrupa’nın farklı yerlerinde olan da bu” diye ekledi.

    ‘KÜRESEL BİR PANDEMİ ANLAŞMASININ OLUŞTURULMALI’

    Ancak Covid-19’a küresel tepkiyi değerlendirmekle görevli bilim insanları için hükümetler pandemiyi sona erdirmek için yeterince hızlı hareket etmiyor. DSÖ tarafından oluşturulan Bağımsız Pandemi Hazırlık ve Müdahale Paneli, kısa süre önce küresel bir pandemi anlaşmasının oluşturulması çağrısında bulunan bir rapor yayımladı.

    DSÖ Genel Direktörü’nün Covid-19 Özel Temsilcisi, özellikle ülkeler arasında sınırlar açıldığında, ulusların kaynaklarını paylaşmalarını önerdi.

    Raporda, “Bunu ayrı ayrı çalışan ve özellikle birbiriyle rekabet ediyormuş gibi görünen ülkelerle yapamazsınız” denildi.

    Nabarro ise, “Bir halk sağlığı çalışanı olarak, bir sağlık sorunuyla başa çıkma yolunda, Covid-19 ile nasıl başa çıkacağımız konusunda sahip olduğumuz kadar fazla bölünme ve huysuzluk görmedim” şeklinde konuştu.

  • DSÖ’den bir aşıya daha onay

    DSÖ’den bir aşıya daha onay

    Dünya Sağlık Örgütü, Hindistan’da üretilen korona virüs aşısı Covaxin’e acil kullanım onayı verdi.

    Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), Hint biyoteknoloji şirketi Bharat Biotech’in korona virüse karşı geliştirdiği “Covaxin” aşısına acil kullanım onayı verdi.

    Örgüt tarafından yapılan açıklamada, DSÖ’ye aşı önerileri sağlayan bağımsız Teknik Danışma Grubu’nun Covaxin’in Covid-19’a karşı koruma standartlarını karşıladığı belirtildi. Aşının faydasının risklerinden çok daha fazla olduğu ifade edildi.

    Covaxin’in ayrıca DSÖ Uzmanların Bağışıklama ile ilgili Stratejik Danışma Grubu (SAGE) tarafından da incelendiği, aşının 18 ve üzeri tüm yaş gruplarında 4 hafta arayla iki doz halinde kullanılmasının tavsiye edildiği kaydedildi.

    İkinci dozdan 14 gün sonra korona virüse karşı yüzde 78 etkili olduğu belirtilen Covaxin’in kolay saklanabilir olmasıyla düşük ve orta gelirli ülkeler için son derece uygun olduğu vurgulandı.

    DSÖ, şimdiye kadar Covaxin dışında AstraZeneca, Pfizer/BioNTech, Johnson&Johnson ve Moderna ile Çin’in Sinopharm aşısına onay vermişti.

  • DSÖ 3. doz için önerdiği aşıyı duyurdu

    DSÖ 3. doz için önerdiği aşıyı duyurdu

    DSÖ’nün aşı danışmanları, Çin’in Sinovac ve Sinopharm aşısı ile tam olarak aşılanmış 60 yaş üzeri kişilere üçüncü bir Covid-19 aşısı dozu teklif edilmesini tavsiye etti.

    Dünya Sağlık Örgütü’nün Bağışıklama Stratejik Danışma Grubu, Çin’in ürettiği Sinovac ve Sinopharm aşıları ile aşılanan 60 yaş üstü kişilere yeni bir enfeksiyon riski olabileceği gerekçesiyle üçüncü doz aşı teklif edilmesi gerektiğini belirtti.

    FARKLI BİR AŞI DA OLABİLİR

    İki aşının Latin Amerika’da zamanla iyi performans gösterdiğine dikkat çeken uzmanlar, 60 yaş üzerindeki kişilere, aşı programlarını tamamladıktan yaklaşık 3 ay sonra Sinopharm ve Sinovac tarafından yapılan aşıdan ek bir doz almalarını tavsiye etti. Danışmanlar ayrıca müsaitlik durumuna göre 3. dozda farklı bir aşı da kullanılabileceğini açıkladı.

    60 YAŞ ALTINDA DA ETKİLİ

    Dünya Sağlık Örgütü daha önce yaptığı açıklamada Sinovac’ın ürettiği CoronaVac aşısının 60 yaş altındaki yetişkinlerde etkili olduğunu ancak etkilerle ilgili bazı önemli verilerin eksik olduğunu belirtmişti

  • DSÖ: Milyonlarca kişinin hayatı tehlikede

    DSÖ: Milyonlarca kişinin hayatı tehlikede

    Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), son 15 yılDA atmosferde azot ve metan gazlarının belirgİin bir şekilde arttığını belirterek,hava kirliliğinin önceden düşünülenden daha tehlikeli olduğu konusunda uyardı. Her yıl yaklaşık yedi milyon insanın hava kirliliğine bağlı hastalıklardan erken öldüğünü duyuran DSÖ, özellikle düşük ve orta gelirli ülklerde milyonlarca kişinin büyük bir risk altında olduğu konusunda uyardı.

    Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), hava kalitesi standartları ve kriterlerini içeren “Yeni Küresel Hava Kalitesi Kılavuzları”nı (AQG) açıkladı.

    ÖLÜMLERİN YAKLAŞIK YÜZDE 80’İNİ ÖNLENEBİLİR

    DSÖ, 15 yılın ardından güncellediği hava kirliliği kılavuzlarında önerilen standartlar yakalandığı ve kriterlere uyulduğu takdirde her yıl küresel olarak milyonlarca ölümün ve PM 2.5 olarak bilinen ince partiküllerle bağlantılı ölümlerin yaklaşık yüzde 80’inin önlenebileceğini belirtti.

    DSÖ hava kirliliği kılavuzlarıyla ilgili yaptığı açıklamada, 2005 yılında gerçekleştirdiği son küresel güncellemeden bu yana hava kirliliğinin sağlık durumunu nasıl etkilediğini gösteren bulgularda belirgin bir artış gözlendiğini aktardı.

    Açıklamada ayrıca, hava kirliliğinin, iklim değişikliğinin yanı sıra insan sağlığına yönelik en büyük çevresel tehditlerden biri olduğuna dikkat çekildi. Kılavuzların hava kirliliğinin daha önce düşünülenden daha düşük seviyelerde bile insan sağlığına verdiği zararın kanıtlarını net bir şekilde sunduğu ve hava kalitesi için yeni seviyeler önerdiği aktarıldı.

    Hem bu nedenle hem de kanıtların sistematik bir incelemesinden sonra DSÖ’nün hava kalitesi kılavuzunun yeni değerlerinin aşılmasının sağlık için önemli risklerle ilişkili olduğu konusunda uyarıda bulunarak tüm kılavuz değerlerini daha düşük değerlerde olacak şekilde yeniden düzenlediği belirtildi.

    HER YIL 7 MİLYON KİŞİ HAVA KİRLİLİĞİ NEDNEİYLE ERKEN ÖLÜYOR

    Bu yeni değerlere bağlı kalmanın milyonlarca hayatı kurtarabileceği vurgulanarak, her yıl hava kirliliğine maruz kalmanın 7 milyon kişinin erken ölümüne ve milyonlarca sağlıklı yaşam yılının kaybedilmesine neden olduğu aktarılarak, çocuklarda da bu sorunun akciğer büyümesi ve akciğer işlevlerinde azalma, solunum yolu enfeksiyonları ve ağır astım şeklinde görüldüğü açıklandı.

    Açıklamaya göre, yetişkinlerde dış mekan hava kirliliğinin neden olduğu en yaygın ölüm nedenleri iskemik kalp hastalığı ile inme olurken, kılavuzlar, hava kirliliği temelli diyabet ve beyindeki sinir hücrelerinin işlevini engelleyen çeşitli hastalık ve durumlar gibi diğer etkilere dair kanıtları da ortaya koydu.

    Bu durumun, hava kirliliğinin neden olduğu hastalık yükünü, sağlıksız beslenme ve tütün kullanımı gibi diğer önemli küresel sağlık riskleri ile aynı seviyeye getirdiği ifade edilen açıklamada, hava kirliliğinin iklim değişikliğinin yanı sıra insan sağlığına yönelik en büyük çevresel tehditlerden biri olduğu kaydedildi.

    Açıklamada, DSÖ’nün yeni kılavuzlarının hava kalitesini iyileştirme, iklim değişikliğinin etkilerini azaltma çabalarına katkı sunduğu belirtilirken, emisyonları azaltmanın da hava kalitesini iyileştireceği vurgulandı. Ülkelerin, bu kılavuz değerlere ulaşmaya çalışarak hem sağlığı koruyabileceği hem de küresel iklim değişikliği konusunda destek olabileceği belirtilirken, maruz kalmadan kaynaklanan sağlık etkileri konusunda en fazla kanıtın bulunduğu 6 kirletici için olması gereken hava kalitesi seviyelerini önerdiği aktarıldı.

    Diğer taraftan, özellikle düşük ve orta gelirli ülkelerde büyük ölçüde fosil yakıtların yakılmasına dayanan büyük ölçekli kentleşme ve ekonomik kalkınma nedeniyle artan düzeyde hava kirliliği yaşanırken, hava kirliliğine maruz kalmadaki eşitsizlikler dünya genelinde arttı.

    EŞİT OLMAYAN HASTALIK YÜKÜ

    DSÖ Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus yaptığı açıklamada, “Hava kirliliği tüm ülkelerde sağlığa yönelik bir tehdittir ancak en çok düşük ve orta gelirli ülkelerdeki insanları etkilemektedir. Tüm ülkeleri ve çevremizi korumak için savaş veren herkesi, kirliliğin yol açtığı acıları azaltmak ve hayat kurtarmak için bu kılavuzları kullanmaya çağırıyorum” diye konuştu.

    ÖNERİLEN HAVA KALİTESİNE ULAŞMANIN YOLU

    Kılavuzun amacının, tüm ülkelerin önerilen hava kalitesi seviyelerine ulaşabilmesi olduğu belirtilen açıklamada, DSÖ’nün hava kalitesinde kademeli iyileştirmeyi kolaylaştıracak kısa vadeli hedefler önerdiği belirtildi.

    Mevcut hava kirliliği seviyeleri, güncellenen kılavuzda önerilen seviyelere düşürüldüğü takdirde dünya genelinde PM 2.5 olarak bilinen ince partiküllerle bağlantılı ölümlerin yaklaşık yüzde 80’inin önlenebilir hale geleceği belirtildi. Aynı zamanda, kısa vadeli hedeflere ulaşılmasının en büyük yararının, ince partiküllerin yüksek konsantrasyonlarda bulunduğu ve nüfusları yüksek olan ülkelerdeki hastalık yükünün azaltılması olacağı aktarıldı.

  • DSÖ açıkladı: Koronavirüsün ‘Mu’ varyantı ortaya çıktı

    DSÖ açıkladı: Koronavirüsün ‘Mu’ varyantı ortaya çıktı

    Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), düzenli yayımladığı haftalık raporunda, ilk kez bu yılın Ocak ayında Kolombiya’da tespit edilen ‘B.1.621’ varyantına dikkat çekti. Raporda, ‘Mu Varyantı’ olarak adlandırılan koronavirüs varyantının aşılara karşı dirençli bir varyant olabileceğine vurgu yapıldı.

    DSÖ, 31 Ağustos’ta yayımladığı haftalık raporunu, özellikle Güney Amerika’da etkili olan ‘B.1.621’ varyantına ayırdı. Raporda; varyantın ‘incelenmesi’ gereken varyantlar arasında olduğuna dikkat çekilirken, Güney Amerika ve Avrupa’da vakalar olduğunun altı çizildi.

    DSÖ, ‘Mu Varyantı’nın aşılara karşı daha dirençli olabileceğini düşündüren mutasyonlara sahip olduğunu, ancak bunu daha fazla incelemek için yeni çalışmalara ve verilere ihtiyaç duyulacağını ifade etti.

    “YAYGINLIK SÜREKLİ ARTIŞ GÖSTERİYOR”

    DSÖ, ‘Mu Varyantı’nın küresel yaygınlığının şu anda yüzde 0,1 seviyelerinde olmasına rağmen, Kolombiya’da vakaların yüzde 39’unu ve Ekvador’daki vakalarını yüzde 13’ünü oluşturduğunu bildirirken, yaygınlığın sürekli artışta olduğunu vurguladı.

    ŞİMDİLİK ‘İLGİ VARYANTLARI’ ARASINDA

    DSÖ, koronavirüs varyantlarını iki sınıfa ayırarak inceliyor. Bunlar, VOC (endişe varyantları) ve VOI (ilgi varyantları) olarak sınıflandırılıyor.

    Şimdiye kadar dört varyant endişe varyantları listesine girdi. Bunlar; 193 ülkede görülen Alfa, 141 ülkede görülen Beta, 91 ülkede tespit edilen Gamma, 170 ülkede tespit edilen ve son dönemde etkili olan Delta varyantları olarak belirtiliyor.

    ‘Mu Varyantı’ şimdilik ‘ilgi varyantları’ arasında sınıflandırılıyor.

  • DSÖ’den kritik uyarı: Ciddi endişelerimiz var

    DSÖ’den kritik uyarı: Ciddi endişelerimiz var

    Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), Avrupa’nın durağan koronavirüs aşı oranları hakkında “Ciddi endişelerimiz var” açıklamasında bulundu.

    Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), Avrupa’nın durağan koronavirüs aşı oranları hakkında ‘Ciddi endişelerimiz var’ açıklamasında bulundu. DSÖ Avrupa kıtasında 1 Aralık’a kadar, koronavirüse bağlı potansiyel ölü sayısını da açıkladı.

    2019’un son günlerinde hayatımıza giren koronavirüs (Kovid-19) gezegenimizin bir numaralı ortak gündemi olmaya devam ediyor.

    200 milyonu aşkın kişiye bulaşan ve 4 milyonun üzerinde insanın hayatına mal olan virüse karşı pek çok aşı geliştirildi.

    Dünya genelinde 5 milyar dozdan fazla aşı yapılırken son dönemde özellikle Avrupa’da aşılama çalışmalarının yavaşladığı bildiriliyor.

    “CİDDİ ENDİŞELERİMİZ VAR”

    Bu konu hakkında Dünya Sağlık Örgütü’nden (DSÖ) flaş açıklamalarda geldi. DSÖ, Avrupa’nın durağan koronavirüs aşı oranları hakkında ‘Ciddi endişelerimiz var’ dedi.

    Aynı açıklamada Avrupa kıtasında 1 Aralık’a kadar, koronavirüse bağlı 236 bin kişinin hayatını kaybedebileceği uyarısına da yer verildi.

    Öte yandan dünya genelinde yeni tip koronavirüse karşı uygulanan aşı miktarı 5 milyar 210 milyon dozu geçti.

    Kovid-19 vakalarının sayısı 217 milyon 56 bine, hayatını kaybedenlerin sayısı 4 milyon 512 bine, iyileşenlerin sayısı 193 milyon 980 bine çıktı.

    Vaka sayısı ABD’de 39 milyon 621 bini, Hindistan’da 32 milyon 737 bini, Brezilya’da 20 milyon 728 bini ve Rusya’da 6 milyon 882 bini geçti.

  • DSÖ’den hayat kurtaran ilaç tavsiyesi

    DSÖ’den hayat kurtaran ilaç tavsiyesi

    Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından dün yapılan resmi açıklamada, dünya genelinde Kovid-19 hasta bakım kılavuzlarını güncelleyerek ağır vakalar için interlökin-6 reseptör blokerleri grubundaki ilaçların hayat kurtardığını belirtti.

    DSÖ, interlökin-6 reseptör blokerleri grubundaki ilaçların ‘kortikosteroid’ ile birlikte kullanıldığında ağır ve kritik Kovid-19 hastalarında hayat kurtardığını açıkladı. DSÖ, elde edilen bulguların, ilaçlar üzerinde yaptıkları en geniş analizin sonucu olduğunu ve 27 klinik araştırmaya katılan 10 binden fazla hastadan elde edilen verilerin dikkate alındığını ifade etti. DSÖ açıklamasında, Eylül 2020’de kortikosteroidler önerilmesinin ardından Kovid-19’a karşı etkili olduğu tespit edilen ilk ilaçlar olduğu vurgulandı.

    Kovid-19’u ağır geçiren vakalarda genellikle bağışıklık sistemi Kovid-19’a aşırı tepki gösterdiği ve hastaların bu durumdan zarar gördüğü, ancak interlökin-6 bloke edici ilaçlar olan ‘tocilizumab ve sarilumab’ ilaçları, bu aşırı tepkiyi bastırmak için hareket ederek hastanın zarar görmesini engellediği belirtildi. DSÖ, kritik vakalarda ilaçların ölüm oranını yüzde 13 oranında azalttığını belirterek, bunun her bin hasta için 15 daha az ölüm ve her bin kritik hasta için 28 daha az ölüm olacağı anlamına geleceğini ifade etti.

  • DSÖ’den Çin aşısına acil kullanım onayı

    DSÖ’den Çin aşısına acil kullanım onayı

    Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), Çin’li şirket Sinovac tarafından geliştirilen ve Türkiye’de de kullanılan koronavirüs aşısı CoronaVac’a acil kullanım izni verdiğini açıkladı.

    CAN KAYBINI ÖNLEMEDE YÜZDE 100, BULAŞTA YÜZDE 94 ETKİLİ

    Son olarak Endonezya’da 25 bin 374 sağlık çalışanının ikinci dozlarını aldıktan sonra 28 gün boyunca izlendiği araştırmada CoronaVac’ın can kaybını yüzde 100 önlediği, hastaneyi yatışlara karşı da yüzde 96 oranında koruma sağladığı açıklanmıştı.

    Ayrıca, izlenen grupta Covid-19 bulaşmasının yüzde 94 oranında önlendiği belirtilmişti.

  • DSÖ koronavirüsün kaynağını açıkladı

    DSÖ koronavirüsün kaynağını açıkladı

    Dünya Sağlık Örgütü’nün Covid-19’un kaynağını tespit etmek için Çin’de yaptığı araştırma sonrası yayınlayacağı rapora, haber ajansı The Associated Press ulaştığını açıkladı. Raporda, Covid-19’un bir laboratuvar sızıntısından meydana gelme olasılığının “son derece düşük bir ihtimal” olduğu belirtilirken, “Yarasalarda tespit edilen virüs ile Covid-19 arasındaki kayıp bir halka olduğu, bunun da bir hayvan olma ihtimalinin çok muhtemel olduğu” bildirildi. Raporda virüsün Wuhan’daki deniz ürünleri pazarında başlayıp başlamadığı konusunda kesin bir bilgi yer almadığı belirtilirken Wuhan’da tespit edilen vakaların daha hafif vakalar olabileceği ve bunun Covid-19 ile önceki vakalar arasında bir bağlantı sağlayabileceğinin altı çizildi.

    Dünya Sağlık Örgütü bilim insanları geçtiğimiz Ocak ayı ortalarında Covid-19’un kaynağını tespit etmek amacıyla Çin’e gitmiş, orada yaklaşık 1 ay boyunca incelemeler gerçekleştirmişti.

    Özellikle virüsün ortaya çıktığı varsayılan Wuhan’da çalışmalar gerçekleştiren Dünya Sağlık Örgütü bilim insanları, araştırmaları sonrası açıklamalarda bulunmuş ancak son raporlarını paylaşmamışlardı.

    The Associated Press haber ajansı, Dünya Sağlık Örgütü üyesi bir ülkenin diplomatından Dünya Sağlık Örgütü’nün neredeyse tamamlanmış raporuna ulaştığını açıkladı.

    ‘YARASALAR İLE İNSAN ARASINDA BİR KAYIP HALKA VAR’

    Raporda dört senaryo bulunduğunu açıklayan The Associated Press, rapordaki en önemli senaryonun Covid-19 ile yarasalardaki virüs arasında başka bir hayvanın aktarım yapmış olduğunu açıklarken virüsün bir laboratuvar sızıntısından meydana gelme olasılığının “son derece düşük bir ihtimal” olduğu belirtildi.

    Covid-19’a çok benzer bir türün yarasalarda tespit edildiği belirtilen raporda, “Yarasalarda tespit edilen virüs ile Covid-19 arasındaki evrimsel mesafenin birkaç on yılda gerçekleşebileceği, bu da yarasalar ile Covid-19 arasında kayıp bir halka olduğu, bunun da bir hayvan olma ihtimalinin çok muhtemel olduğu” bildirildi.

    ‘VİRÜSÜN GIDA YOLUYLA BULAŞMA İHTİMALİ ÇOK DÜŞÜK’

    Raporda yarasalardan insanlara direkt olarak Covid-19’un bulaşma ihtimalinin de çok muhtemel olduğu belirtilirken virüsün “soğuk zincir” gıda ürünleri yoluyla bulaşıp yayılmasının mümkün olduğunu ancak düşük bir ihtimal olduğu bildirildi.

    AP’nin ulaştığı raporda, Covid-19’un salgının Aralık 2019’da Wuhan deniz ürünleri pazarında başlayıp başlamadığı konusunda kesin bir bilgi yer almadığı belirtilirken Wuhan’da tespit edilen vakaların daha hafif vakalar olabileceği ve bunun Covid-19 ile önceki vakalar arasında bir bağlantı sağlayabileceği bildirildi.

    ‘PANGOLİN, VİZON VE KEDİ TAŞIYICI OLABİLİR’

    AP, rapora dayanarak pangolinlerde Covid-19’a oldukça benzer virüsler bulunduğunu belirtirken aynı zamanda vizonların ve kedilerin Covid-19 virüsüne duyarlı olduğunu ve taşıyıcı olabileceklerinin altını çizdi.

    Raporda ayrıca Covid-19’un insandan insana solunum yolu enfeksiyonu olarak başlama olasılığının çok düşük olduğunu ve çoğu uzmanın bu konuda hemfikir olduğu belirtildi.

    Wuhan’daki araştırmayı yöneten DSÖ uzmanı Peter Ben Embarek ise yaptığı açıklamada, raporun son halini aldığını, tercümelerinin yapılmasıyla önümüzdeki birkaç gün içerisinde kamuoyuyla paylaşılacağını söyledi.

  • DSÖ canlı yayında açıkladı: Virüsün çıkış noktası

    DSÖ canlı yayında açıkladı: Virüsün çıkış noktası

    Çin Sağlık Komisyonu’ndan Liang Wannian, koronavirüs salgınına yol açan virüsün 2019 yılında Çin’in Wuhan kentinde keşfedilmeden önce başka yerlerde de görülmüş olabileceğini söyledi.

    Covid-19’un kaynağını tespit etmek için salgının çıkış noktası olarak bilinen Çin’in Wuhan şehrine giden Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) uzman heyeti, incelemelerini tamamlayarak açıklamalarda bulundu.

    Covid-19’un kökenlerini araştıran Dünya Sağlık Örgütü liderliğindeki ekip tarafından yapılan açıklamada, yapılan araştırmanın yeni bilgiler ortaya çıkardığını ancak salgının resmini önemli ölçüde değiştirmediğini söyledi.

    Dünya Sağlık Örgütü virüs uzmanı Peter Ben Embarek, koronavirüsün kökenini belirlemeye yönelik çalışmaların herhangi bir hayvana işaret etmediğini ve bulguların salgının Çin’in Wuhan kentinde Aralık 2019’dan önce tespit edilmediğini söyledi.

    Virüsün başlangıçta yarasa ve pangolinlerde olabileceğini belirten DSÖ yetkilileri, kedigiller ve köpekgillerden de yayılmış olabileceğini belirtti.

    İLK KEZ WUHAN’DA GÖRÜLDÜĞÜ AÇIKLANMIŞTI

    Dünya, Covid-19 salgınından ilk kez Çin’in 31 Aralık 2019’da Hubey eyaletine bağlı Wuhan kentinde “kaynağı bilinmeyen gizemli solunum yolu hastalığının” ortaya çıktığını DSÖ’ye bildirmesiyle haberdar olmuştu.

    Hastalık, ilk kez Wuhan’da deniz ürünleri gıda pazarını ziyaret eden kişilerde görülmüş, sebebi anlaşılamayan “solunum rahatsızlığı” şikayetiyle 17 Kasım’da ilk hasta hastaneye başvurmuştu.

    Akciğer iltihaplanmasına yol açan hastalığa yarasalarda bulunan bir beta koronavirüsün mutasyona uğramış hali olduğu tahmin edilen, daha önce bilinmeyen türdeki bir koronavirüsün sebep olduğu anlaşılmıştı.

    14 OCAK’TA WUHAN’A GELMİŞLERDİ

    DSÖ heyeti, virüsün kökenini araştırmak için başlattığı saha çalışmalarında Hubey Çin ve Batı Tıbbı Bütünleşik Bölge Hastanesi ve Wuhan Jinyintan Hastanesinde incelemelerde bulunmuştu.

    DSÖ heyeti, ilk olarak ocak başında Çin’e gitmiş ancak Pekin yönetiminin geçerli vizeler alınmadığı uyarısını yapmasının ardından geri dönmek zorunda kalmıştı.

    Daha sonra, ABD, Avustralya, Almanya, Japonya, İngiltere, Rusya, Hollanda, Katar ve Vietnam’dan uzman ve araştırmacılardan oluşan heyet, 14 Ocak’ta özel uçakla kente gelmişti.