Etiket: düzce üniversitesi

  • Kariyer planlama ve yapılan hatalar anlatıldı

    Kariyer planlama ve yapılan hatalar anlatıldı

    Kariyer Geliştirme ve Mezun İzleme Uygulama Araştırma Merkezi’nden Öğretim Görevlileri Nurten Merdivenci ve Yasemin Olğaç Akar; Düzce Üniversitesi öğrencileriyle bir araya gelerek iş hayatına hazırlama ve bu konuda bilinçlendirme amacıyla konuşma gerçekleştirildi. Kendi hayatlarından da örnekler vererek konuşmaya dahil olan öğrenciler, iş hayatına adım atarken ve sonraki süreçlerde neler yapacaklarına dair düşüncelerini paylaştı.

    Nurten Merdivenci, “Kariyer Planlama Uygulaması” başlıklı sunumuna başlamadan önce öğrencilerle mini bir test yaparak onlara kendilerini değerlendirme fırsatı tanıdı. Bu süreçte cv hazırlama ve dilekçe yazma üzerinde duran Merdivenci, cv’ye eklenen sertifikaların da önemli yer tuttuğunu belirtti. Sertifikaların, öğrencilerin almak istediği eğitimleri tamamlamasının ardından hangi sitelerden ve kurumlardan temin edilebileceğini de sözlerine ekledi. Öğrencilere staj ve iş deneyimlerinin önemli yer tuttuğunu söyleyen Nurten Merdivenci, kendini ifade edebilmenin de önemli olduğunu vurguladı.

    Yasemin Olğaç Akar ise “Kariyer Planlamada Yapılan Hatalar ve Kariyer Engelleri” başlıklı sunumda kariyer planlamasının ne olduğunu açıklayarak, geçici çözüm yolları üretmek yerine daha kalıcı ve işe yarar çözümler üretmek gerektiğini sözlerine ekledi. Hatalardan yapılan kazanımların da önemli olduğunun altını çizen Akar, bir hedef belirleyerek bu hedefler doğrultusunda ilerlemenin kişinin kendi kariyeri için daha sağlıklı olduğunu dile getirdi. Bu süreçte en önemli şeyin kendine güven olduğunu da vurgulayarak sözlerini sonlandırdı.

  • Düzce Üniversitesi’nden migren dostu iş yeri eğitimi

    Düzce Üniversitesi’nden migren dostu iş yeri eğitimi

    Cumhuriyet Konferans Salonu’nda ki programın açılış konuşmasını gerçekleştiren Düzce Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nedim Sözbir, Dünya Baş Ağrısı Cemiyeti ile Avrupa Migren ve Baş Ağrısı Birliği’nin başlattığı çalışmada “Migren Dostu İş Yerleri” projesinin hayata geçirilmeye çalışıldığını ifade etti. Daha kaliteli bir çalışma ortamı elde etmenin yollarının konuşulacağı etkinlik için Nöroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Burcu Polat’a teşekkür eden Rektör Sözbir, başarılı bir eğitim programı temennisiyle sözlerini sonlandırdı.

    Doç. Dr. Burcu Polat programda; migren dostu iş yeri eğitimi, migren hastalığı, migrenden korunma ve tedavi yöntemleri, genel baş ağrısı ile migrenin farkı, migreni tetikleyen faktörler, migren atakları, evreleri, koruyucu tedaviler ve migren ile birlikte görülen diğer hastalıklar hakkında bilgiler verdi.

    Dünyada her yedi kişiden birinde, ülkemizde ise her beş veya altı kişiden birinde görülen, hayatı karanlığa mahkum eden, dayanılmaz baş ağrılarına sebep olan migrenin basit bir baş ağrısı hastalığı olmadığını belirten Burcu Polat, kadınlarda erkeklere göre iki, üç kat daha fazla görüldüğünü dile getirdi.

    “Baş ağrısı ile birlikte bulantı veya mide rahatsızlığı hissediyor, ışıktan rahatsız oluyorsanız veya baş ağrısı yüzünden iş yerinden bir gün izin alıyorsanız mutlaka bir nöroloğa başvurun” şeklinde konuşan Polat, bazı ağrı kesicilerin, yiyeceklerin, günlük alışkanlıkların, özellikle stresin, klima, lodos, ses, elektronik eşyaların, ekran parlaklığının migreni tetiklediğini sözlerine ekledi.

    Konuşmasının son bölümünde migren tedavisi hakkında önemli bilgiler paylaşan Doç. Dr. Burcu Polat, katılımcılardan gelen soruları yanıtlayarak konuşmasını noktaladı.

    Program teşekkür belgesi takdimiyle sona erdi.

  • TÜBA-GEBİP Ödülünü kazandı

    TÜBA-GEBİP Ödülünü kazandı

    Cumhurbaşkanlığı himayelerinde yürütülen; TÜBA-GEBİP (Üstün Başarılı Genç Bilim İnsanı) ve TÜBA-TESEP (Bilimsel Telif Eser) ödüllerini bu yıl alacak isimler arasına giren Doç. Dr. İsmail Yaşayanlar, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde düzenlenecek törenle ödülünü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın elinden alacak.

    TÜBA- GEBİP Ödülleri

    Doğa, mühendislik, sağlık bilimleri ile sosyal bilimler alanlarında çalışan üstün başarılı genç bilim insanlarını, bilimsel çalışmalarını Türkiye’de sürdürmeleri, kendi çalışma gruplarını oluşturmaları, Türkiye kaynaklı uluslararası düzeyde nitelikli proje ve yayınlarını ödüllendirme ve teşvik amacıyla 2001’den beri veriliyor. Özgün ve yüksek talep gören program kapsamında, ödül sahiplerine 3 yıl boyunca her yıl 50 bin liralık mali desteğin yanında, tez aşamasındaki doktora öğrencileri için her yıl ayrıca 15 bin liralık ek destek ile akademi üyelerince danışmanlık sağlanıyor.

  • Kendini tanı, özünü keşfet

    Kendini tanı, özünü keşfet

    Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığı toplantı salonunda ki programda; Öğretim Görevlisi Nurten Merdivenci sunum gerçekleştirdi. Eğitim programına başlarken katılımcılar ile soru-cevap şeklinde kendini tanıma sürecinden bahseden Merdivenci, insanın kendisini nasıl tanıyabileceği ile ilgili bilgiler paylaştı.

    Birtakım sorular sorarak kendimizi tanıyabileceğimizi belirten Merdivenci; deneme yanılma yöntemi, hayatın akışı, yaş ve şartlardaki değişimler gibi faktörlerin kişinin kendisini tanımasında etkili olduğunu sözlerine ekledi

    Kişinin, doğru yerde ve doğru zamanda olmasının önemine de değinen Nurten Merdivenci konuşmasının sonunda hayat amacının nasıl oluşturulacağı, kişisel özellikler ve iş yaşamından bahsederek sunumunu noktaladı.

  • 100. yılda orman mühendisliği

    100. yılda orman mühendisliği

    Orman Fakültesi Konferans Salonu’nda Düzce Üniversitesi Orman Fakültesi Orman Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Abdurrahim Aydın’ın yönetimindeki panelde; İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bekir Kayacan, “Ağaçlara Bakarken Ormanı Görememek ya da Ormana Bakarken Ağaçları Görememek” başlıklı sunum gerçekleştirdi.

    “Osmanlı İmparatorluğu’ndan miras bir sistemimiz var”

    İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bekir Kayacan, “Ağaçlara Bakarken Ormanı Görememek ya da Ormana Bakarken Ağaçları Görememek” başlıklı sunum yaptı. T.C. Devleti’nin Osmanlı İmparatorluğu’ndan miras bir sitemimiz olduğunu vurgulayarak sözlerine başlayan Kayacan; geçmişin, geleceğin yol haritası olduğunu ifade etti. T.C. Devleti’nin yüzölçümü bakımından Avrupa devletlerinden daha büyük bir alana sahip olduğunu ifade eden Kayacan, yüzde 30’luk kamu ormanları ile de kamu ormanı sıralamasında ön sırada bulunduğunu dile getirdi. Türkiye’nin Coğrafi ve bitki çeşitliliği bakımından da Avrupa ülkelerine göre avantajlı olduğu bilgisini paylaşan Prof. Dr. Bekir Kayacan, bu çeşitliliğin aynı zamanda bir sorumluluk da getirdiğinin altını çizdi.

    “Yapılan çalışmalar diğer üst sistemlerin bir parçasıdır”

    “Ağaca Bakarken Ormanı Görmek” cümlesini “uzmanlık” kelimesiyle açıklayan Kayacan, araştırmacı bir kişinin çalışmasını yürütürken yaptığı çalışmayla ilgili diğer üst sistemlerle de bağlantısını ve etkisini göz önünde bulundurması gerektiğini vurguladı.

    “Yapılan çalışmaların diğer üst sistemlerin bir parçası olduğunun unutulmaması gerekir” diyen Prof. Dr. Kayacan, önemli olanla, daha önemli olanın ayırt edilmesi gerektiğini ifade etti. Kayacan ayrıca, genele bakılmadığı zaman daha önemlinin fark edilmediğini de sözlerine ekledi.

    “Uzmanlıkta bakış açısı ve detaylar önemli”

    “Ağaçlara Bakarken Ormanı Görememek ya da Ormana Bakarken Ağaçları Görememek” başlığındaki sunumunu; “Bakış Açısı” ile de açıklayan Kayacan, farklı bakış açılarını keşfedebilmek için ise; farklı kişilerle, farklı uzmanlık alanlarına sahip araştırmacılarla çalışılması gerektiğini vurguladı. Bakış açısını geliştirmenin bilmekle de alakalı olduğunu söyleyen İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bekir Kayacan, bilmek için ise; sadece araştırma yapılan uzmanlık alanları hakkında değil diğer alanlarla ilgili şeyler de okunmasının önemli olduğunu vurguladı. Bilginin göstergesi deneyime de değinen Prof. Dr. Kayacan, insanın gelişmesi için deneyimlemesi gerektiğini ifade etti.

    Uzman kişilerin detayları gözden kaçırmamasının önemi üzerinde duran Prof. Dr. Bekir Kayacan, bir sorunu çözebilmek için, önce onun varlığını kabul etmek gerektiğini vurguladı. Düzce üniversitesi Orman Fakültesinin kaliteli bir fakülte olduğunu sözlerine ekleyen Kayacan, kendisinin burada, öğretim elemanları ve öğrencilerle buluşmasından dolayı mutlu olduğunu söyleyerek, sözlerini sonlandırdı.

    Panel sonunda yaptığı başarılı çalışmalar ve sunumu için Prof. Dr. Bekir Kayacan’a Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ali Öztürk tarafından teşekkür belgesi ve hediye takdim edildi.

  • Bağımlı olma kendine iyi bak

    Bağımlı olma kendine iyi bak

    Söyleşiye; davetli konuşmacı Psikolojik Danışman Hasan Esat Sungur bağımlılık temalı konuşmasında öğrencilere; öncelikle bağımlılığın tanımını anlattı. Hangi durumlarda bağımlılıktan bahsedilebileceğini ifade eden Sungur, bağımlılıkları ortaya çıkaran sebepler ve bu sebeplere yönelik çözüm önerilerini paylaştı.

    Bağımlılığın çeşitleri ve bu çeşitlere göre farklı ortamlarda gelişim süreçlerinden bahseden Sungur, her bağımlılığın kendine has çözüm metotları olabileceğini ifade etti. Bağımlılık ile mücadelenin uzman kişiler kontrolünde ve yardımıyla başarıya ulaşmasının mümkün olduğunu da sözlerine ekleyen davetli konuşmacı, öğrencilerin hem kendileri hem çevrelerinde bulunan kişilerden bağımlılık ile ilgili yardım alması gerektiğini vurguladı.

    Bağımlılıkla mücadelede iletişime geçebilecekleri uzman kişiler hakkında bilgi veren Psikolojik Danışman Hasan Esat Sungur, mücadele süreci boyunca psikolojik etkilerin neler olduğunu da dile getirdi.
    Program sonunda Sungur, bağımlılığın sağlık ve hukuki etkilerine de değinerek, katılımcılardan gelen soruları yanıtladı.

  • Gençler geçmişe yolculuk yaptı

    Gençler geçmişe yolculuk yaptı

    Düzce Belediyesi Gençlik ve Spor Hizmetleri Müdürlüğü, Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü ve Düzce Üniversitesi ile birlikte Amatör Spor Haftası dolayısıyla düzenlenen organizasyonda öğrencilere Hababam Sınıfı filmi ile geçmişe yolculuk yaptı.

    Türk Sinema tarihinin önemli yapı taşlarından Hababam Sınıfı filmini seyreden öğrenciler kah duygulandı kah kahkaha atarak keyifli zaman geçirdi.

  • Düzce Üniversitesi birinci oldu

    Düzce Üniversitesi birinci oldu

    Times Higher Education’ın yaptığı ve son 50 yıl içerisinde kurulan dünyadaki en iyi üniversitelerin sıralandığı 2023 Genç Üniversiteler Dünya Sıralamasında (Young University Rankings 2023) Düzce Üniversitesi, dünyada 251-300 bandında, ülkemizde ise devlet üniversiteleri arasında ilk sırada yer alma başarısı gösterdi.

    Dünyadan 963, Türkiye’den ise 66 üniversitenin girebildiği sıralamada Düzce Üniversitesi, yine küresel ve ulusal bir başarıya imza attı. Dünyada 251-300 bandında yer alan Düzce Üniversitesi, ülkemiz üniversiteleri arasında 6. ve devlet üniversiteleri arasında ise birinci olarak akademik başarılarına bir yenisini ekledi.

    Genç Üniversiteler Dünya Sıralamasında 2021 ve 2022 yıllarında ise 351-400 bandında yer alan Düzce Üniversitesi, 2023 yılında 100 basamak yükselerek bir dünya üniversitesi olduğunu kanıtladı

  • Düzce Üniversitesi çevre takımı TEKNOFEST’e katılıyor

    Düzce Üniversitesi çevre takımı TEKNOFEST’e katılıyor

    TEKNOFEST 2020 Teknoloji Yarışmaları kapsamında geçtiğimiz yıldan farklı olarak; Biyoteknoloji İnovasyon Yarışması, Tarım Teknolojileri Yarışması, Çevre ve Enerji Teknolojileri Yarışması, Akıllı Ulaşım Yarışması, Eğitim Teknolojileri Yarışması, Helikopter Tasarım Yarışması, Jet Motor Tasarım gibi 23 farklı kategoride yapılacak olan etkinlik, 22-27 Eylül 2020 tarihleri arasında gerçekleştirilecek.

    Ön elemeyi geçerek, çevre ve enerji teknolojileri kategorisinde TEKNOFEST 2020 Teknoloji yarışmalarına katılacak olan Düzce Üniversitesi Çevre Takımı Hakkı Erdoğan ve Kübra Gökmen yaptıkları çalışmayı, “Biz DÜ-Çevre takımı olarak en önemli doğal kaynaklarımızdan biri olan ve sürekli azalmakta olan suyun toplu konutlarda geri kullanımını amaçladık. Türkiye’de ortalama yıllık içme ve kullanım suyu tüketimi her bir hane için 316 m3 tür. Kullanım sonrası ortaya çıkan evsel atık sular toplu olarak kanalizasyon sistemine deşarj edilmektedir. Ancak evsel atık suların büyük bir kısmı gri su sınıfına girmektedir. Tasarladığımız proje ile evlerde banyo, mutfak ve yıkama makineleri gibi alanlardan oluşan atık suyun yenilenebilir enerji kaynaklarından faydalanarak arıtımı ve geri kazanımı sağlanacaktır. Arıtımı sağlanan atık su rezervuar sistemlerinde, bahçe sulamada, yangın söndürme sistemlerinde, araç ve bina temizliğinde tekrar kullanılacaktır. Bu alanlar konut tasarımına ve projelendirmelere göre artış gösterebilirler. Arıtma işleminde ileri arıtma teknikleri kullanılarak ve sistem için gerekli olan elektrik ihtiyacı güneş panelleri kullanılarak sağlanacaktır. Tasarladığımız bu sistem ile kanalizasyon sistemine doğrudan deşarj edilen gri suyun; sıfır atık mantığına dayalı, arıtım esnasında atık oluşturmadan renk, koku, bulanıklık ve askıda katı madde giderimi sağlanacaktır. Bu sayede işletimi kolay, bakım ve sistem maliyeti düşük, yenilikçi ve sıfır atık düşünce sistemine uygun bir arıtım yöntemi elde edilecektir” şeklinde anlattı.

  • Batı Karadeniz’de kahverengi kokarca alarmı

    Batı Karadeniz’de kahverengi kokarca alarmı

    Düzce Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sevcan Öztemiz, fındık ve tarım üreticilerini kahverengi kokarcaya karşı uyararak, önlemlerin alınması gerektiğini vurguladı. Ana vatanı Çin, Kore ve Japonya (Doğu Asya) olan zararlı böceğin sadece fındıkta değil, birçok meyve, sebze ve süs bitkileri ile beslendiğinin bilindiğini söyleyen Prof. Dr. Öztemiz, “Ülkemize Gürcistan üzerinden 2017 yılında giriş yapmış ve ilk olarak Doğu Karadeniz’de görülmüştür. Bir yılda Karadeniz’in doğusundan batısına hızla yayılış gösterdi ve 2018 yılında Sakarya’nın Hendek ilçesinde tespit ettik. Kayıtlarda zararlının İstanbul’da varlığı bilinmektedir. Karadeniz iklimi böceğin yayılması ve yaşamını devam ettirebilmesi için çok uygundur” diyerek üreticileri ve yetkilileri uyardı.

    “Fındık başta olmak üzere birçok sebze ve meyveye zarar veriyor”

    Kahverengi kokarcanın zararlı çok sayıda bitki ile beslendiğini söyleyen Prof. Dr. Öztemiz, “Konukçuları arasında fındık başta olmak üzere buğday, mısır, sorgum, soya, pamuk, ayçiçeği, şerbetçiotu gibi tahıllar ve endüstri bitkileri; elma, armut, şeftali, Trabzon hurması, yaban mersini, kivi, turunçgil gibi meyveler; fasulye, bezelye, biber, domates, salatalık gibi birçok sebze ve süs bitkileri de yer alıyor.” dedi.

    “Fındıkta kalite ve verimi yüzde 50 azalttı”

    Zararlı böceğin Amerika ve Avrupa ülkelerinde de yayılış gösterdiğini söyleyen Öztemiz, “Amerika, Avrupa ve Gürcistan’da bazı bahçelerde yüzde 80’lere ulaşan zarar söz konusudur. Doğu Karadeniz’de zararlı böceğin fındıkta kalite ve verimi yüzde 50 azalttığı ve bulaşık fındık oranının yüzde 20’lerde olduğu bildirilmiştir. Mayıs ayına girdiğimiz bugünlerde kahverengi kokarcanın görülmesi muhtemeldir. Kışı ergin olarak geçiren zararlı böcek mayıs ve haziran aylarında yumurtalarını yaprakların alt kısmına gruplar halinde bırakmaktadır. Yumurtadan çıkan nimfler fındıkta bitki özsuyunu emerek beslenmeye başlar. Meyvelerde beslenme sonucu fındıkta boş ve buruşuk meyve oluşumu ile lekeli iç şeklinde zarar meydana getirirler” diye konuştu.

    “Meyve ve sebzelerin şeklini ve lezzetini de etkiliyor”

    Meyvelerde renk değişimi, şekil bozukluğu, acılaşma ve pazar değerinin azalmasına da neden olduğunun altını çizen Öztemiz, “Zararlı iki döl vermektedir. Temmuz-ekim aylarında ikinci dölün nimf ve erginleri görülür ve benzer şekilde beslenmeye devam ederler. Hava koşullarına bağlı olarak ekim-kasım aylarında kışı geçirmek için kışlağa çekilen ergin böcekler zaman zaman evlerimize girerek pis koku salgılarlar ve insanları rahatsız ederler. Beslenmeden kışı geçirdiği bu süre; yaklaşık 4-5 aydır. Havaların ısınması ile birlikte nisan-mayıs aylarında kışlakları terk eden ergin böcekler tekrar görülmeye başlar ve yumurta bırakarak yaşamına devam ederler. Görüldüğü gibi tarımsal alanlarda yaklaşık 7-8 ay aktif olan zararlıya karşı üreticilerimizin zamanında ve doğru şekilde bu böcekle mücadele yapmaları gerekiyor” şeklinde konuştu. Bir an önce tedbirlerin alınması gerektiğini vurgulayan Öztemiz, tedbirler alınmadığı taktirde Doğu ve Orta Karadeniz’de hızla yayılış gösterdiği gibi Batı Karadeniz ve Marmara Bölgesi’nde de yayılarak başta fındık bahçeleri olmak üzere meyve, sebze ve süs bitkileri alanlarında verim ve kaliteyi düşürerek ekonomik kayba neden olabilecek potansiyele sahip olduğunun altını çizdi.

    “Entegre mücadele uygulamalıyız”

    Zararlının yayılışını engellemek için karantina tedbirlerinin alınmasının önemli olduğunu söyleyen Prof. Dr. Öztemiz, “Karantina tedbirlerinin alınması ve eradikasyon yönteminin uygulanması çok önemli. Zararlının mücadelesinde çevreye en az zararı olan mücadele yöntemlerine öncelik vermeliyiz. Uygun olan tüm mücadele yöntemlerini bir arada kullanarak, yani entegre mücadele uygulamalıyız. Kışlamış ergin, nimf ve yeni nesil erginlerin toplanıp imha edilmesi popülasyonu azaltacaktır. Mekanik olarak elle yapılabileceği gibi ışık ve fermon tuzakları da kullanılabilir. Zararlıya karşı feromon tuzakları gerek popülasyon takibinde ve gerekse kitlesel yakalama amacıyla bir çok ülkede kullanılmaktadır. Zararlının biyolojik mücadelesinde birçok doğal düşman saptanmıştır. Avcı böceklerden ziyade yumurta parazitoidlerinin etkili olduğu özellikle Samuray arıcığı olarak bilinen faydalı böceğin kahverengi kokarcayı kontrol altında tuttuğu rapor edilmiştir. Ülkemizde de bir an önce yerli doğal düşmanlarının araştırılması, etkin bulunanlar mevcut ise etkinliğinin araştırılması, yok ise orijin bölgesinden etkili arıcığın ithal edilerek kullanılması yararlı olacaktır” diyerek zararlıyla doğal yöntemlerle mücadele etmenin mümkün olduğunu ifade etti.

    “Kimyasal mücadele uzun vadede tek başına yeterli olmayabilir”

    Entegre mücadelede son çare olarak bilinen kimyasal mücadelede ise kışlamış erginlere karşı mayıs ayında fındık kurduna karşı yapılacak uygulamaların zararlının popülasyonunu azalttığını söyleyen Öztemiz, temmuz ayında görülen yeni nesil erginlere karşı uygulanacak mücadelenin daha önemli olduğunu dile getirdi. Birçok ülkede yapılan çalışmalarda zararlıyı kontrol etmek için yapılan kimyasal mücadelenin uzun vadede tek başına yeterli olmadığının bildirildiğini ifade eden Prof. Dr. Öztemiz, bu nedenle zararlıya karşı sürdürülebilir bir mücadele programının başlatılması için gerekli tüm önlemler geciktirilmeden alınması gerektiğini vurguladı.