Etiket: Eğirdir Gölü

  • Eğirdir Gölü su kirliliği martı popülasyonunu azaltıyor

    Eğirdir Gölü su kirliliği martı popülasyonunu azaltıyor

    Türkiye’nin en büyük tatlı su göllerinden biri olan ve Isparta’nın da içme suyunun bir kısmının karşılandığı Eğirdir Gölü aşırı kirlilik ve kuraklıkla karşı karşıya. Gölde son yıllarda yaşanan bu kuraklık ve kirlilik sonucunda gerek su hacminde gerekse biyolojik çeşitliliği kayıplara uğratmasının yanı sıra göl çevresinde yaşayan canlıları da etkilemektedir. Eğirdir Gölü su kalitesinin azalmasının, göl çevresinde yaşayan canlı türlerin azalmasına bağlı olduğunu vurgulayan Türkiye Tabiatını Koruma Derneği Bilim Danışmanı Dr. Erol Kesici “Gölün ve denizlerin de süsü olan bildiğimiz o bembeyaz güzel martıların da yaşamını diğer canlar gibi zora sokmaktadır. Martılar bildiğiniz gibi etçil organizmalardır ve göldeki balıklarla beslenirler ama ne yazık ki gölde balığın kalmayışı martıların beslenmesinde çeşitli sorunlara neden olmaktadır. Gölün bir çok kesimlerinde çok yoğun bir şekilde gelişme gösteren su bitkileri makroskobik ve mikroskobik su bitkilerinin çok aşırı bir şekilde artışı gölde su kalitesini olumsuz etkilemekte canlıların oksijensiz kalmasına da neden olmaktadır. Göl üzerinde kümeler halinde su bitkilerinin koparak geldiği de görülmektedir ve martılar ise bunların üzerinden besin bulmaya çalışmaktadırlar” dedi.

    “Göldeki su kalitesinin giderek azalması, biyolojik çeşitliliğinin azalmasına neden olmaktadır”
    Yapılan araştırmalar sonucunda kıyıda biriken yosunların arasında ölü balık yavrularının da biriktiğini vurgulayan Dr. Kesici “Martılar bu ölen balıkları yiyebilmektedirler fakat burada gölde çok yoğun bir şekilde suyun içerisinde bulunan mikroskobik organizmalar olan siyona bakterilerin aşırı bir şekilde artış göstermesi gölün suyundan, besininden yararlanan martılar içinde çok tehlikeli olmaktadır. Çünkü bakteriler bütün canlılarda önemli hastalıklara neden olan etmenlerin başında gelmektedir. Bu sebeple martıların olumsuz bir şekilde etkilenmesi söz konusudur. Aynı zamanda burada bulunan kirlilik unsuru oluşan besinlerin de siyona bakteri sularında martılar tarafından dışkılarıyla veya diğer yöntemleriyle, martıların portör olarak kullanılan taşınması da tehlikeli bir durum oluşturmaktadır. Göl çevresinde daha önceki yıllara nazaran çok daha az martıların yer aldığını görmekteyiz aynı zamanda bu martı popülasyonunun da giderek sayısının azalmasına neden olacaktır. Çünkü göldeki su kalitesinin giderek azalması, biyolojik çeşitliliğinin azalması ve martıların da besin bulamamasına ve bunların da üreme ve çoğalmalarında önemli bir etken olabileceği gibi sağlıklar açısından da çok tehlikelidir” açıklamalarında bulundu.


    Dr. Erol Kesici konuşmasının devamında gölün dip çamurunun temizlenmesi ve bilinen bilimsel yöntemlerle gölün eski durumuna dönüştürülmesinin sağlanabileceğini ve gölden aşırı su alımının önüne geçilmesi gerektiğini söyledi.

  • TBMM Dilekçe Komisyonu üyeleri Eğirdir’de incelemelerde bulundu

    TBMM Dilekçe Komisyonu üyeleri Eğirdir’de incelemelerde bulundu

    Isparta’nın Eğirdir ilçesinde yaşanan çevre sorunları ve Eğirdir Gölü’ndeki su kaybı ve koku problemi için Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Dilekçe Komisyonu Başkanı ve Adana Milletvekili Sunay Karamık, Başkanvekili ve Kilis Milletvekili Ahmet Salih Dal ve Komisyon üyeleri İstanbul Milletvekili Yıldız Konal Süslü ile Yozgat Milletvekili Süleyman Şahan, Eğirdir’e gelerek incelemelerde bulundu. Eğirdir ilçesine bağlı Yeşilada Mahallesi’nde bulunan kahvehanede vatandaşlarla bir araya gelen heyet, vatandaşların sorunlarını dinledi. Toplantıda Yeşilada Mahallesi’nin “sit alanı”, “içme suyu havzası” olması, Kıyı Kanunu’na tabi bulunması nedeniyle bölgede yaşayan vatandaşların sıkıntıları dinlendi.

    “Yeşilada’nın en önemli problemlerinden birisi imar sorunu”
    Toplantıda konuşan Isparta Valisi Aydın Baruş, “Geçmişten beri yaşanan bir problem. Uzun yıllardır da çözülmek üzere çalışılıyor ve bu kapsamda tabii vatandaşlarımızın da hem idareye, valiliğimize, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğümüze hem de Türkiye Büyük Millet Meclisi Dilekçe Komisyonu‘na başvuruları var. Bu başvurularda temel konu burada yapılacak binalarla ilgili tadilat veya yeniden yapım konusunun çözülebilmesi için yardımcı olunması. Bu kapsamda da Türkiye Büyük Millet Meclisi Dilekçe Komisyonumuz sayın başkan başkanlığında milletvekillerimizin katılımıyla bugün konuyu yerinde incelemek üzere geldi. Burada mahalle sakinlerimiz var. Hem onların sorularına cevap verebilmek hem de konuya ilişkin alınan mesafeyi, yaşanan süreci iyi bir şekilde anlatmak amacıyla buraya geldik. Bu çözüm odaklı yönetimin bilgilerinin göstergesidir. Çünkü burada yaşayan insanlarla birlikte sorunu çözmemiz lazım. Yarın bu koruma amaçlı imar planı çalışmaları nihayete erdiğinde nihai olarak çözüm bulunmuş olunur. Yeşilada Mahallemizde altyapı noksanlıkları var. Doğal gaz getirilmesi problemi var. Çünkü koruma amaçlı imar planı henüz devreye girmediği için bu konuda yaşanan süreci ve alınan mesafeyi Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Müdürümüz de sizlere açıklamada bulunacak. Bu mesele çözüme bağlanınca da buradaki yaşam daha çok rahatlayacak ve burada ikamet eden vatandaşlarımız daha refaha, huzura kavuşmuş olacak” dedi.

    “Komisyon vatandaşın anlattığı, devletin de dinlediği ve ona göre de icratlarda bulunduğu yerdir”
    Toplantıda konuşan TBMM Dilekçe Komisyonu Başkanı ve Adana Milletvekili Sunay Karamık, Komisyona gelen bir dilekçe ile ilgili yerinde inceleme yapmak üzere Eğirdir’e geldiklerini belirtti. Karamık, “Dilekçe Komisyonu, Meclisin en eski komisyonlarından biridir ve denetim yetkisi olan iki komisyondan biridir. Diğeri de İnsan Hakları Komisyonudur. Komisyonumuzun bilirkişi atama, denetim isteme, yerinde inceleme, alt komisyon kurma gibi oldukça geniş kapsamlı yetkileri vardır. Türkiye’nin her bir köşesinden, büyük şehrinden, ilçesinden, ilinden, köyünden çok çeşitli konularda komisyonumuza dilekçeler gelmektedir. Dilekçe Komisyonu Türkiye’de yaklaşık 15 hak arama kurumundan biridir ve katılımcı ve çoğulcu demokrasinin vazgeçilmez unsurlarından biridir. Komisyon, Mecliste ne iş yapar diye soranlar oluyor. Ben bunu vatandaşın anlattığı, devletin de dinlediği ve ona göre de icraatlarda bulunduğu yerdir, devletin konuşan dilidir, dinleyen kulağıdır. Bu anlamda çok önemli bir iletişim köprüsüdür, devletin vatandaşıyla iletişim kurduğu ve iletişim kanalında objektif, tarafsız katılımcı bir şekilde gerçekleştirildiği bir güzide kurumdur” şeklinde konuştu.
    Toplantıda vatandaşları bilgilendiren Isparta Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Müdürü Abdullah Borca ise, “Bulunduğumuz Yeşilada ile ilgili sizlerin hassasiyetini bizler de aynı şekilde yaşayarak bu süreci kendi görev alanımız içerisinde yürütüyoruz. Bulunduğumuz alan bizim bakanlığımızın 2020 yılındaki düzenlemesiyle sürdürülebilir sit alanı statüsünde. Koruma amaçlı imar planı tabiat varlıkları yönüyle yürüyen bir süreç. Aynı zamanda burada sekiz tane de kültür varlığımız var. Eğirdir Gölü’nü de düşünürsek çok özellikli, nitelikli bir yerdeyiz. Bu koruma planı olmaksızın öncesinde ilke kararlarımız var. İlke kararlarımız binalarımıza bir kısım tadilat imkanı veriyor ancak koruma amaçlı imar çalışması daha önce de başlanmış. Geldiğimiz noktada bulunduğumuz alanın jeoteknik raporu hazırlanarak bakanlığımıza sunuldu, şu anda incelemesi devam ediyor” açıklamalarında bulundu.

    Konuşmaların ardından vatandaşlara söz verilen toplantıda imar sorunları ve Eğirdir Gölü’ndeki su kaybı konuşuldu. Vatandaşlar heyete Eğirdir’de yaşanan sıkıntılara bir an önce çözüm bulunmasını gerektiğini iletti. Yeşilada’da yaşayan vatandaşların sıkıntılarını not alan heyet, incelemelerde bulunmak üzere tekne ile Eğirdir Gölü’ne açıldı.

    Toplantıya Isparta Valisi Aydın Baruş, Isparta Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Müdürü Abdullah Borca, AK Parti Isparta Milletvekilleri Osman Zabun, Mehmet Uğur Gökgöz, Eğirdir Kaymakamı Adem Çelik, Eğirdir Belediye Başkanı Mustafa Özer ve Yeşilada Mahallesi sakinleri katıldı.

  • Eğirdir Gölü yüzeyindeki yosunlar temizlenecek

    Eğirdir Gölü yüzeyindeki yosunlar temizlenecek

    Göller Bölgesinin en büyük göllerinden biri olan Eğirdir Gölü’nde otla mücadele etmek için ot biçme makinası alındı. Türkiye’nin dördüncü büyük gölü, içme suyu rezervi bakımından ikinci tatlı su gölü olan Eğirdir gölündeki otlaşmanın önlenmesi için Eğirdir ve Kovada Gölü Çevre Koruma Birliği (EKO-BİR) Başkanlığınca yabani ot kesici makinası alındı. Eğirdir Limanı bölgesine getirilen ot biçme teknesi düzenlenen tören ile göle indirildi.

    Eğirdir Belediye Başkanı ve EKO-BİR Başkanı Mustafa Özer, Eğirdir Göl’ünün korunması için elinden geleni yapacağını belirttiği konuşmasında, “Gölümüzü temizlemek için ot kesme teknemizi aldık. Bugün de Eğirdir Gölümüze indirdik. Burada bizim önceliğimiz Eğirdir Gölü. Eğirdir Gölümüzün korunması, Eğirdir Gölümüzün temizlenmesi, Eğirdir Gölümüzün su seviyesinin yükseltilmesi için biz elimizden geleni yapacağımızdan hiç kimsenin şüphesi olmasın. Eğirdir Gölümüzü her zaman önemsedik ve önemsemeye devam edeceğiz. Eğirdir Gölümüz Türkiye’mizin en büyük tatlı su kaynağı. Bu bağlamda bölgemiz için olduğu kadar da ülkemiz için de önemsenmesi gereken bir göl. Hem Eğirdir Belediye başkanı olarak, hem de EKO-BİR başkanı olarak elimi değil, gövdemi taşın altına koymaya hazırım. Önceliğimiz hep Eğirdir Gölü olacak” dedi.

  • Eğirdir Gölü’nün en büyük kaybı buharlaşma

    Eğirdir Gölü’nün en büyük kaybı buharlaşma

    Isparta Valiliği koordinasyonunda Tarım ve Orman Bakanlığı Su Yönetimi Genel Müdürlüğü, Devlet Su İşleri 18. Bölge Müdürlüğü ve Süleyman Demirel Üniversitesi Su Enstitüsü iş birliğinde düzenlenen “Eğirdir Gölü ve Su Verimliliği Seferberliği Çalıştayı” başladı. Eğirdir Gölü’nün mevcut durumdaki sorunları ve çözüm alternatiflerinin tüm katılımcılar ile konuşulacağı çalıştayın en önemli çıktısı olarak Sektörel Su Verimliliği Uygulamaları ve Su Verimliliği İl Planının hazırlanması olarak hedefleniyor.

    “Eğirdir Gölü’nün en büyük kaybı buharlaşma”
    Devlet Su İşleri 18. Bölge Müdürü Osman Erkan çalıştayda yaptığı konuşmasında, kamuoyunda yanlış anlaşılmalara sebep olan bazı konular hakkında önemli bilgilendirmelerde bulundu. Erkan, “Eğirdir Gölü’nde kamuoyunda yanlış bilinen bazı gerçekler var. Şimdi Kovada kanalı Eğirdir Gölü’nün aslında taşkın savağı niteliğinde olup 1969’lu yıllarda DSİ tarafından açılmış, etrafındaki direnç problemleri de çözülerek Bozova’daki, buranın bir meyve bahçesi, meyve deposu olması sağlanmıştır. Biz kesinlikle Kovada kanalına, kanalın yapıldığından beri, ki böyle bir HES’lerin hakkı da yok, bir tahsis de yok. Kesinlikle biz Kovada’dan kanalla HES için su vermiyoruz. Verdiğimiz su, sulama sezonunda tamamen Bozova’daki 30 bin dekarlık bir alanın sulanması amacıyla verilmektedir. Eğirdir Gölü’nden göletler ve barajlar için kullandığımız toplam su, uzun yıllar ortalamasında 33 milyon metreküp. Biz bunun yanında 1989 yılında Aksu’dan Yılanlı derivasyon kanalı sayesinde 64 milyon metreküp suyu ortalama her yıl Eğirdir gölüne aktarıyoruz. Bunun 100 milyonu geçtiği zamanlar da doluyor 30 milyon civarlarında olduğu zamanlarda, kuraklığa bağlı oluyor. Bunun yanında tabii Eğirdir Gölü’nün en büyük kaybı buharlaşma. Yıllık 460 milyon metreküp buharlaşma var. Yani minimum 2 milyar metreküp düşünürseniz toplam suyu yaklaşık dörtte biri buharlaşmaya gidiyor. Isparta Belediyesi’nin aldığı su konusu da çok polemik oluyor. Toplamda uzun yıllar ortalamasında 9 buçuk milyon metreküp su alıyoruz. Bu da yani buharlaşmayla kıyasladığımız zaman Temmuz ve Ağustos ayındaki 8 günlük buharlaşmaya eşdeğer bir su alıyor” dedi.

    “Eğirdir Gölü içme suyu ihtiyacı için ciddi risk oluştuğunu gösteriyor”
    Isparta Valisi Aydın Baruş ise Eğirdir gölünün Isparta için hayati öneme sahip olduğunu belirterek, “Eğirdir gölü Isparta merkezin yıllık yaklaşık 13 milyon metreküplük içme ve kullanma suyu ihtiyacını temin etmektedir. Yani Eğirdir gölünden su sağlanmadığında Isparta il merkezinde yaşayan yaklaşık 250 bin nüfusun su ihtiyacının nasıl karşılanacağı gerçekten üzerinde düşünmeye değer bir konudur. Gölünün diğer önemli bir hususu Isparta tarımına hayat kaynağı olmasıdır. Gölümüzden tutulan tatlı su levreği, çim sazanı ve kerevit gibi su ürünleri yıllardır Isparta’nın ihracatına önemli katkı sağlamaktadır. Ancak son yıllarda azalan su varlığı nedeniyle bu su ürünlerinin üretiminde de ciddi düşüşler olduğunu maalesef görmekteyiz. Özellikle küresel iklim değişikliği neticesinde yağış miktarındaki azalışının önemli bir rol oynadığını ve her yıl gölden önemli miktarda buharlaşma meydana gelmesinin göl seviyesinde ciddi çekilmelere sebep olduğunu görmekteyiz. Özellikle son yıllarda meydana gelen kuraklık ve yağış rejimindeki ciddi değişiklikler minimum kot seviyelerinden de aşağıya doğru inişe zorlamaktadır. Nitekim 2023 sulama sezonu bitiminde minimum su kodu seviyesinde neredeyse gölün su varlığını tamamladık. 2024 Mayıs itibariyle de minimum su kotu seviyesinin biraz üzerindeyiz ki bu artık Isparta tarımı için Isparta’nın il merkezinin içme ve kullanma suyu ihtiyacı için hakikaten çok ciddi bir risk oluştuğunu bizlere göstermektedir” açıklamalarında bulundu.

    “Yıllık yaklaşık 67 milyon metreküp su Eğirdir gölüne takviye olarak aktarılmaktadır”
    2024 yılına girerken bizler bazı tedbirler alma zorunluluğu duyduklarını belirten Vali Baruş, “Yaptığımız toplantıda 2024 yılı iyi durum senaryosuna göre yüzde 34 sulama da kısıtlama uygulanması gerektiğini belirttik. Bunun için alınabilecek önlemlere baktığımızda kapalı sulama sistemlerinin bir an önce hayata geçirilmesi büyük önem kazanıyor. Atabey sulaması ve Senirkent sulaması olarak yapılan çalışmaların bir an önce bitirilmesi gerekiyor. Bu ovaların sulama alanlarının büyüklüğü göz önünde bulundurulduğunda Eğirdir gönlünün suyunun çok daha verimli şekilde kullanılmasına çok ciddi katkılar sağlayacağını düşünüyoruz. Yine önemli çalışmalardan birisi Eğirdir Gölü’ne başka kaynaklardan su aktarımı, önceden yapılan çalışmalarla birlikte yıllık yaklaşık 67 milyon metreküp su Eğirdir gölüne takviye olarak aktarılmaktadır. Yine şu anda proje çalışmaları devam eden Aksu-Yılanlı havzasında su aktarımı vasıtasıyla yıllık yaklaşık 42 milyon metreküp bu su aktarımı gerçekleştirilmesiyle birlikte en azından gölümüzü takviye ederek su varlığının zenginleştirilmesine katkı sağlayacağımızı düşünüyoruz” dedi.
    Çalıştaya Isparta Valisi Aydın Baruş, Tarım ve Orman Bakanlığı Su Yönetimi Genel Müdür Yardımcısı Mahir Özcan, SDÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Saltan, DSİ 18. Bölge Müdürü Osman Erkan, Eğirdir gölüne kıyısı olan ilçelerin kaymakamları ve belediye başkanları, ilgili kamu kurum ve kuruluş müdürleri, sulama birliği başkanları ve akademisyenler katıldı.

  • “2028’de göl ikiye ayrılabilir”

    “2028’de göl ikiye ayrılabilir”

    Isparta’daki su kaynaklarının korunması ve etkin yönetimiyle ilgili Valiliğinde toplantı gerçekleştirildi. İl Su Kurulu toplantısına DSİ Su Yönetimi Genel Müdür Yardımcısı Dr. Yakup Karaaslan, tüm ilçe kaymakamları, üniversite temsilcileri ile ilgili kamu kurum ve kuruluş müdürleri katıldı.

    Toplantının açılış konuşmasında Isparta’nın yağış rejimi bakımından kurak sayılabilecek bölgeler arasında yer aldığının altını çizen Vali Baruş, “Mevcut elimizdeki tarımsal potansiyeli de düşündüğümüzde yeterli su miktarına sahip olabildiğimiz söylenemez. Bu nedenle sahip olduğumuz kaynakların verimli kullanımı son derece önem taşımaktadır. Su kaynaklarının verimli şekilde kullanılması ve geleceğe ilişkin su yönetme konusunda önemli kararların alınması bakımından il su kurulları kuruldu. Su rejimi bakımından gerçekten yeterli bir konumda olan bir il değiliz. İlimizin içinde bulunduğu su havzalarında toplanan gerek yer üstü gerek yer altı sularının yönetimi, içme ve kullanma suyunun yeterli miktarda sağlanabilmesi, yaklaşık son 6 yıldır devam eden önemli kuraklık çerçevesinde de insanımıza hem yeterli içme suyu sağlanması hem de tarım alanlarının kısıtlı da olsa sulanabilmesi, bunların yanında düzensiz yağış rejiminden kaynaklanan taşkınlardan yerleşim bölümlerinin korunması bakımından burada alacağımız kararlar büyük önem taşıyacaktır” dedi.

    Ardından söz alan Su Yönetimi Genel Müdür Yardımcısı Karaaslan ise iklim değişikliğinin su kaynaklarına olası etkileri, iyi ve kötü durum senaryoları ile alınması gereken tedbirleri bir sunumla katılımcılara aktardı.

    Karaaslan, “İklim değişikliğinin su kaynaklarına etkisiyle ilgili çalışma yaptık. Gelinen safhada özellikle 2030 yılında Türkiye’de nüfus yüzde 10 artacak ve su kaynaklarımızın potansiyeli de yüzde 20 azalacak. Eğer gerekli tedbirleri almazsak 2030 yılında maalesef su fakiri ülke durumuna düşeceğiz. Isparta’ya gelecek olursak 2021 yılındaki kuraklık yaşanırsa 2028 yılında Eğirdir Gölü’müz maalesef 913 metreye geriliyor ve göl ikiye ayrılıyor. Eğer normal şartlar devam ederse yani azalım eğilimi bu şekilde devam ederse 2021 yılındaki gibi kuraklık yaşamazsak ve hiçbir tedbir almazsak göl yine 913 metreye geliyor ve ikiye ayrılıyor. Eğer yüzde 50 kısıntılı sulamaya şimdiden başlarsak gölü kurtarıyoruz, göl 916-917 metreye kadar gelebiliyor. Mutlaka yüzde 50 sınırlı sulamayla başlamamız gerekiyor. Daha sonra ise sulamaların rehabilitasyonu ve damlama sulamaya geçmemiz gerekiyor” ifadelerini kullandı.

    İl Su Kurulu toplantısı, Su Yönetimi Genel Müdürlüğü, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü, Isparta Belediyesi, İl Tarım ve Orman Müdürlüğü, DSİ 18. Bölge Müdürlüğü, İller Bankası Antalya Bölge Müdürlüğü ve İl Sağlık Müdürlüğü tarafından yapılan sunumlarla devam etti.

  • “Eğirdir Gölü ikiye ayrılabilir”

    “Eğirdir Gölü ikiye ayrılabilir”

    Isparta’nın Eğirdir ilçesinde günün değişik zamanlarında mavi, yeşil tonlara büründüğü için ‘yedi renkli göl’ olarak adlandırılan Eğirdir Gölü, mevsimsel yağışların azlığı nedeniyle kuraklık tehlikesi ile karşı karşıya kaldı. Süleyman Demirel Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi, gölün kuraklık karşısında beklenen olumsuz senaryodan etkilenmemesi için Tarım ve Orman Bakanlığı Su Yönetimi Genel Müdürlüğü ile birlikte altı havzada nehir havzası yönetim planlarının hazırlanması projesi çerçevesinde modelleme çalışması gerçekleştirdi.

    Proje hakkında konuşan Süleyman Demirel Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Dr. Öğretim Üyesi Meltem Kaçıkoç, Türkiye’de suyu yöneten otoritelerin su kaynaklarının korunması adına sürekli projeler gerçekleştirdiğini söyledi.

    Modelleme projesi gerçekleştiren kurumların başında Tarım Orman Bakanlığı Su yönetimi Genel Müdürlüğü olduğunu belirten Dr. Öğretim Üyesi Kaçıkoç, “Söz konusu projede zaten altı yılda bir revize edilen nehir havzası yönetim planlarının hazırlanması projesi çerçevesinde gerçekleştirilen bir proje. Halihazırda ülkemizde altı nehir havzasında Avrupa Birliği konsorsiyumlu bir proje gerçekleştirildi ve burada nehir havzası yönetim planları hazırlanıyor. Bu havzalardan bir tanesi de Antalya havzası içerisinde yer alan Eğirdir Gölü. Gölde gelinen noktada ikim değişikliğinin muhtemel etkileri, kuraklık, kar yağışının azalması gibi etkilerin yanında Eğirdir Gölü’nün tarım alanlarında kullanımı ile birleştiği durumda göl seviyesinde, son yıllarda bütün ülkede olduğu gibi kritik ve hızlı bir düşüş gözlemlendi” dedi.

    Eğirdir Gölü’ndeki kritik su seviyelerinden bahseden Dr. Kaçıkoç, “Özel hükümler çerçevesinde belirlenmiş olan 914,74 olarak belirlenmiş bir su kotu var. Devlet Su işleri tarafından belirlenen minimum su seviyesi olan 914,62 olan su kotu var. Artık bu seviyeler çok görülebilen seviyeler. Geçtiğimiz yıllarda bunlar görünmüyordu ancak bu hızlı düşüşler esnasında bunlar artık ölçülebiliyor. Kritik nokta dediğimiz 913 metre diye bir seviyemiz var. Bu proje çerçevesinde belirlediğimiz bir seviye değil. Batimetris incelendiğinde gölün boğaz kısmındaki bir su kotu ve bu seviyeye ulaştığı zaman Hoyran bölümü ve Eğirdir Gölü arasında yer alan boğaz tamamen kuruyacak ve göl ikiye ayrılacak. Bu da istenmeyen bir durum çünkü bu duruma geldikten sonra artık gölün yok olması çok daha hızlı olacak ve eski haline döndüğümde de artık ne tarım alanlarında kullanmak amacıyla ne ekolojik hayat için artık gölün eski performansını sağlaması mümkün olmayacaktır” şeklinde konuştu.

    “Eğirdir Gölü için önlem alınmazsa 2028 yılında ikiye ayrılacak”

    Yapılan modelleme çalışmaları hakkında bilgi veren Kaçıkoç, proje çerçevesinde alınan tedbirlerin uygulanması halinde gölün optimum seviyelerine ulaşabileceğini tespit ettiklerini söyledi. Eğirdir Gölü için önlem alınmazsa mevcut durumun devamında gölün ikiye ayrılacağını vurgulayan Kaçıkoç, “Göl 2038 yılında 913 su kotuna ulaşılacak ve göl ikiye ayrılacak. Mevcut duruma muhtemel şiddetli kulaklıklar da seyrederse bunların takibinde ise 2028 yılında 913 su kotuna ulaşacağı ve ikiye ayrılacağı modelleme çalışmaları sonucunda tespit edilmiş durumda” şeklinde konuştu.

    “Eğirdir Gölü için sayısız bilimsel çalışma yapıldı, gölün sorunları bilinmekte”

    Göl için alınabilecek önlemlerden bahseden Kaçıkoç “İlk olarak acil bir şekilde 2024 yılında yüzde 50 kısıntılı sulamaya geçilecek ve kısa bir süre süre sonra bu kısıntılı sulama bırakılıp damla sulama sistemine, sonrasında Atabey sulamasında Isparta Atık Su Arıtma tesisi çıkış sularının kullanılması ve halihazırda göle derivasyon sağlayan Yılanlı derivasyonuna, Bağıllı regülatöründen ilave su transferi sağlanması yönünde geliştirilen kümülatif senaryo sonucunda gölün artık eski güzel günlerine tekrar dönebilme umudunu görebildik çalışmalarımız sonucunda” dedi.

    Eğirdir Gölü özelinde sayısız bilimsel çalışma yapıldığını söyleyen Kaçıkoç, “Gölün sorunları bilinmekte, artık sorunları tartışmak yerine modelleme çalışmaları ile sonuçları sınanmış, hayata geçirilebilir, eylem planlarına ihtiyaç vardı ve biz de bu proje çerçevesinde bu çalışmayı gerçekleştirdik. Bu çalışmada bölgenin iklim değişikliğine karşı dirençliliğinin arttırılması, gölün etkin kullanımının garanti altına alınması yönündeki çalışmalarımızda aktif bir şekilde çevre mühendisliği bölümü olarak devam etmekte” açıklamalarında bulundu.

    Kaçıkoç, konuşmasının devamında iklim değişikliklerinin devam edebileceğini ve iklim değişikliğine karşı direnmek yerine uyum sağlaması gerektiğini söyleyerek suyun millî servet olduğu bilinciyle artık yeniliklere açık olunması gerektiğini bildirdi.

  • Su kaybı balıkçılığı yok ediyor

    Su kaybı balıkçılığı yok ediyor

    Isparta’nın Eğirdir ilçesinde günün değişik zamanlarında mavi, yeşil tonlara büründüğü için ‘yedi renkli göl’ olarak adlandırılan Eğirdir Gölü’nün su seviyesinin gün geçtikçe azalmasıyla birlikte balıkçılık yok oluyor.

    Türkiye’nin ikinci büyük tatlı su kaynağı olan Eğirdir Gölü’nde yıllardır balıkçılık yapan balıkçılar su seviyesinin azalması ile birlikte balık türü ve miktarının azaldığını dile getirdi. 1970 yılından beri balıkçılık yapan Mehmet Büyükçetin, Eğirdir Gölü’nün gün geçtikçe bittiğini belirterek, “Gölün eski temizliği kalmadı. Göl tabandan ve yüzeysel olarak çekilmekte, göl bitmekte. Eğirdir çevresinde bulunan derelerden inen posalar gölün dibini dolduruyor, kimse bunu görmüyor, sadece üst kısmından azaldığını söylüyorlar. Gölün dip kısmının dolduğunu söyleyen yok. En derin yeri bugün 24 metre idi, şu an ise 5-6 metre kaldı. Eskiden göl kıyılarından kamyonlarla alınan kumlar vardı, göl temizleniyordu, otlanma olmazdı. Şu anda çok fazla otlanma ve kirlilik oranı var” dedi.

    “Balıkçılık gün geçtikçe ölüyor”
    Eğirdir Gölü’nün sularında çok fazla kirlilik olduğuna dikkat çeken balıkçı Büyükçetin, “Eskiden burada ada köprümüz vardı, kapandı. Göl sirkülasyon yapmıyor. Sirkülasyon olduğu zaman pisliği olduğu gibi kıyıya atardı. Şimdi atma durumumuz yok. Balıkçılık gün geçtikçe öldü. Gölde şimdi ıstakozdan başka bir şey bulunması çok zor. Avcı sadece 4 ay çalışıyor diğer aylar boş duruyor” şeklinde konuştu.
    Eğirdir Su Ürünleri Kooperatif başkanı Ayhan Küçükköse ise 13 yıldır balıkçılık yaptığını belirterek, “Balıkçılık baba mesleği bizde. Çocukluğumuzda biz balıkçıydık. 1985 yılında Eğirdir’de meydana gelen kerevit hastalığından dolayı Eğirdir’den ayrıldık. Daha sonra geri döndüm, 13 yıldır balıkçılık yapıyorum” dedi. Eğirdir Gölü’nde meydana gelen su çekilmesine dikkat çeken Küçükköse, “Eğirdir Gölü’nde şu an dikey olarak 4 metre çekilme var ve bunun en büyük sebebi tabii ki iklim. Bir de gölümüzün çevresinde şu an tarımsal sulamaya verilen su var. Devasa bir sulama sistemi var. Eğirdir Gölü’nün kapalı devre sulama sitemine geçmesi lazım. Çünkü hala açık sitemle sulama var ve bu sulamanın yüzde ellisi boşa gidiyor. Göl suyunun çekilmesinin bir sebebi ise Eğirdir Gölü’ne giren su ile çıkan su miktarı dengeli değil. Isparta’nın içme suyunun bir miktarı Eğirdir’den karşılanıyor” ifadelerine yer verdi.

    “Şu an Eğirdir Gölü’nün balık popülasyonu çok düşük”
    Geçmişten bugüne Eğirdir Gölü’nde bulunan balık miktarını değerlendiren Küçükköse, “1985 yılından önce kerevit yıllık 3 bin tonlara çıkıyordu. 1985 yılında gelen hastalıkla 15 yıl kerevit görünmedi, sonrasında kerevit bulundu. Şu anda ise yıllık kerevit miktarı bin ton seviyesinde ama balık popülasyonu çok düşük tabii buna gölün su seviyesi etki ediyor. Eğirdir Gölü ovasal bir göl, ortalama derinlik 12-13 metreydi, şu anda 6 metreye kadar indi diyebiliriz. Şu an gölümüzde otlanma çok fazla, bu da ister istemez gölün içerisindeki canlıları etkiliyor” diye konuştu.

  • 18 günde 18 santimetre azaldı

    18 günde 18 santimetre azaldı

    Eğirdir ve Kovada Gölü Çevre Koruma Birliği (EKO-BİR) tarafından yapılan ölçümde, Eğirdir Gölü su kotu seviyesinin 914,83 metre olduğu açıklandı. Eğirdir Gölü için ‘kritik su kotu’ seviyesi olan 914,74 metreye sadece 9 santimetre kaldığı öğrenildi.

    Acilen Kapalı Devre Sulama sisteminin yapılıp, faaliyete geçirilmesini ve su tasarrufunun önemine değinen EKO-BİR Müdürü Süleyman Can, “Gölümüz 18 günde 18 santimetre düşüş yaşadı. Temmuz ayı boyunca günlük 1 santimetre çekilme var. Geçen yıl 29 Temmuz 2022 tarihinde yapmış olduğumuz ölçüme göre de 39 santimetre seviye kaybı yaşamış durumdayız. Geçen yıl Ağustos ayında günlük ortalama 0,7 santimetre düşüş yaşanmış. Aynı şekilde olacak olursa 20-22 santimetre daha düşüş yaşayabiliriz. Göl, kritik noktaya doğru yaklaşmakta. Eğirdir Gölü özel hükümlerine göre 914,74 metreye göre 9 santimetre kaldı. Su azaldıkça Eğirdir Gölü’müzde de yoğun bir otlanma meydana gelmekte. Bütün tedbirler hızlı bir şekilde kapalı devre sulama sistemine geçilmesinde fayda yarar var. İllaki su tasarrufu yapmamız gerekiyor” şeklinde konuştu.
    EKO-BİR Müdürü Süleyman Can, Eğirdir Gölü Özel Hüküm Genel Hükümler bölümü C maddesine göre gölün 914,74 santimetreye düşmesi halinde hiçbir şekilde su kullanımı olamayacağını da sözlerine ekledi.

  • Kritik seviyeye 27 santim kaldı

    Kritik seviyeye 27 santim kaldı

    Eğirdir Gölü su kotunun, Eğirdir ve Kovada Gölü Çevre Koruma Birliği ( EKO-BİR) tarafından yapılan ölçümleme sonucu 915,01 metreye düştüğü bildirildi. Eğirdir Gölü için “kritik su kotu” seviyesi olan 914,74 metreye sadece 27 santimetre kaldığı öğrenildi.

    EKO-BİR Müdürü Süleyman Can, “Yaklaşık 35 günde 11 santim düşüş yaşandı. Geçen yıllarda aylık 20-22 santim düşüş yaşanmış. Yani günlük 0,6-0,8 santim düşüş yaşanıyormuş. Bu yıl biraz daha iyiyiz.

    Bunda yağışlarla birlikte Sulama sezonunun da geç açılması etkili oldu. Buna rağmen geçen yıla göre 29-30 santim daha düşük seviyede seyrediyoruz” dedi. EKO-BİR Müdürü Süleyman Can, Eğirdir Gölü Özel Hüküm Genel Hükümler bölümü C maddesine göre gölün 914,74 santimetreye düşmesi halinde hiçbir şekilde su kullanımı olamayacağını da sözlerine ekledi.

    Eğirdir Gölü’nden tarımsal sulamanın yanı sıra kent merkezine de içme suyu ihtiyacı için su alımı yapılıyor.